saadetylmz
saadetylmz
Sığın Yüce Rabbine!
99 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
saadetylmz · 4 years ago
Text
Hâlık-ı Kerîm, kendi mülkünü senden satın alıyor. Cennet gibi büyük bir fiyatı verir. Hem o mülkü senin için güzelce muhafaza ediyor. Kıymetini yükselttiriyor. Yine sana hem bâki hem mükemmel bir surette verecektir. Öyle ise ey nefsim! Hiç durma.
İman ve Küfür Muvazeneleri
Tumblr media
1 note · View note
saadetylmz · 4 years ago
Text
Allah yolunda birbirini seven iki kuldan
Biri doğuda, diğeri batıda olsa,
Kıyamet günü Allah onları bir araya getirir de şöyle buyurur;
“İşte şu, senin sevdiğindir.”
Tumblr media
0 notes
saadetylmz · 4 years ago
Text
Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil belki sana emanettir. O emanetin mâliki, her şeye kadîr, her şeyi bilir bir Rahîm-i Kerîm'dir. O senin yanındaki mülkünü senden satın almak istiyor. Tâ senin için muhafaza etsin, zayi olmasın. İleride mühim bir fiyat sana verecek. Sen muvazzaf ve memur bir askersin. Onun namıyla çalış ve hesabıyla amel et. Odur ki muhtaç olduğun şeyleri sana rızık olarak gönderiyor ve senin tâkatin yetmediği şeylerden seni muhafaza eder.
Senin şu hayatının gayesi, neticesi; o Mâlik'in esmasına ve şuunatına bir mazhariyettir. Sana bir musibet geldiği vakit, de:
اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ
Yani ben mâlikimin hizmetindeyim. Ey musibet! Eğer onun izin ve rızasıyla geldin ise merhaba, safa geldin! Çünkü elbette bir vakit ona döneceğiz ve onun huzuruna gideceğiz ve ona müştakız. Madem herhalde bir zaman bizi hayatın tekâlifinden âzad edecektir. Haydi ey musibet! O terhis ve o âzad etmek, senin elinle olsun, razıyım. Eğer benim emanet muhafazasında ve vazife-perverliğimi tecrübe suretinde sana emir ve irade etmiş fakat sana teslim olmaklığıma izin ve rızası olmazsa; benim tâkatim yettikçe, emin olmayana mâlikimin emanetini teslim etmem, der.
Risale-i Nur-İman ve Küfür Müv./148
Tumblr media
1 note · View note
saadetylmz · 4 years ago
Text
Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.
Tumblr media
2 notes · View notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
Allah'ım, kalplerimizi İmân ve Kur'ân nuruyla nurlandır.
Allah'ım, bizi Sana muhtaç olduğumuzun şuuruyla zenginleştir; Senden müstağnî durma fakirliğine düşürme. Kendi güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor, Senin havl ve kuvvetine sığınıyoruz.
Bizi Sana tevekkül edenlerden kıl. Bizi nefsimizin eline bırakma. Bizi, koruyuculuğunla muhâfaza eyle. Bize ve erkek, kadın bütün müminlere merhamet et.
Kulun, peygamberin, seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, masnuâtının melîki ve sultanı, inâyetinin gözbebeği, hidâyetinin güneşi, hüccetinin lisânı, rahmetinin timsâli, mahlûkatının nuru, mevcudâtının şerefi, mahlûkatının çokluğu içinde birliğinin kandili, kâinat tılsımının keşşâfı, rubûbiyet saltanatının dellâlı, hoşnut olduğun şeylerin tebliğ edicisi, gizli isimlerinin tanıtıcısı, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümânı, rubûbiyet güzelliğinin aynası, şuhud ve işhâdının medârı, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin habîbin ve resûlün olan Efendimiz Muhammed'e, onun bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resûllere, melâike-i mukarrebîne ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle. 
#RisaleiNur
#Duam
Tumblr media
2 notes · View notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
0 notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
Bir umudum var, gelir gider.
Tumblr media
0 notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Duâ gibi hazîne-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesîleyi elden bırakma. Ona yapış; âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık. Bir sultan gibi, bütün kâinatın duâlarını kendi duân içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumi gibi “İyyake nestaîn / Ancak Senden yardım isteriz” (Fâtiha Sûresi: 5.) de, kâinatın güzel bir takvîmi ol.
Sözler, 23. Söz, 5. Nokta
Tumblr media
2 notes · View notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Duâ gibi hazîne-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesîleyi elden bırakma. Ona yapış; âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık. Bir sultan gibi, bütün kâinatın duâlarını kendi duân içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumi gibi “İyyake nestaîn / Ancak Senden yardım isteriz” (Fâtiha Sûresi: 5.) de, kâinatın güzel bir takvîmi ol.
Sözler, 23. Söz, 5. Nokta
Tumblr media
1 note · View note
saadetylmz · 5 years ago
Text
Aklını başına al, kalbini temizle.Tâ şu musibetli perde senin nazarından kalksın, hakikati görebilesin.
Tumblr media
İman ve Küfür Muvazeneleri
1 note · View note
saadetylmz · 5 years ago
Text
Başını hayallerine yaslayıp şöyle rahat rahat aklının ucundakileri kurcalarken; onlarca anı, onlarca insan, kırdıkların veya Kırıldığın
dağ, taş, gökyüzü, yeryüzü, geçmiş ve gelecekten sayısız pencere açılıyorsa gözlerine, hangisni düşünüp hangisine ilk sıra vermen gerektiğine karar vermeyecek olursan, benim ne kadar da yüküm varmış, ne kadar dolu ve ne kadar çaresiz kalmışım dediğin anda; Allah'ı düşün..! Düşün ki; düştüğün an koşulsuz şartsız tutunacak bir dostun var.
Düşün ki; hatalarınla kabullenecek, doğrularınla sevgiyi gönülden nakşedecek bir dostun var.
Düşün ki; öyle bir dostun var ki, onunlayken her derdin bir dermanı, her gecenin bir gündüzü var.
Allah'ı düşün ki dertlerin erisin, düşün ki anlayasın ne kadar da büyümüş dünyalık 'düş'ün...
Tumblr media
1 note · View note
saadetylmz · 5 years ago
Text
"...Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin, üzerimdeki nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp, bunların senden olduğunu kabul ederim. Aynı şekilde günahımı da kabul ve itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz."
(Buhârî, "Deâvât", 2, 15; Ebû Dâvûd, "Edeb", 101)
Tumblr media
0 notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
▫️
İnsan gün olur içinin çölleştiğini, kuraklaştığını hisseder, taşıyamayacağı kadar bir uyku sarar benliğini; ne tercihi ne isteği ne de kaçacak bir şeyi vardır artık.
Gece olur gecenin sesini işitir ve kendi gecesiyle yüzleşir.
Bunu hiçbir şeyin geçiremeyeceğine inanır. Deniz kenarına gider içini açmaz, kitap okur geçmez, birine derdini anlatır, anlattığı kişinin derdi kendisinden çoktur sarmaz, eline telefonunu alır bakınır ama gördüğü her şey sahte ve yapmacıktır rûhu sıkılır.
Düşünceleri kucağına yorgun düşeceği esnada keşke başını kaldırsa insan, ah bi kaldırsa!
Göğe uzun uzun baksa elini uzatsa, dokunsa! Bizi var edip anlamlı kılacak şeyleri Rabbimizin gönderdiğini görecektir.
🌱 Kuran ve Efendimiz...
Böylesi hallerde ben Efendimiz Muhammed aleyhisselam’ı düşünürüm. Etrafındakilerini birer birer kaybetmiş, Ana yok baba yok, Hadice’si ahirette, Amca yitirilmiş. Bütün bütün destek çekilmiş, ilgiye muhtaç.
Sadece Kehf sûresi iniyor kendisine: ‘Yürü’ deniliyor. Yaralarını sar��p yola revân oluyor. Vakit can sıkılacak kadar geniş değildir zira. Gönlünü Kurana verince Rabbi de ona sekinet verdi ve göğsüne tahammül ve dayanma gücü yerleşti.
Avucunuzda biriken her olumsuzluğu Kur’an ile eritin o zaman manevi bir çatıdan olanları izleyecek ve Allah’a hamd edeceksiniz.
Onu okurken, onda kendinizi arayın mutlaka bulacaksınız...
“Bunun üzerine yürüdüler/ فانطلقا" (Kehf sûresi, 71)
Tumblr media
0 notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
Kim Allah’a güvenirse o, ona yeter !
Tumblr media Tumblr media
(Talak suresi - 3)
1 note · View note
saadetylmz · 5 years ago
Text
Tumblr media
Hüzünlü Ayrılık Hikayesi
Hüzünlü bir ayrılık yaşadım. İçerisinde hüzün olmayan, iç burkmayan bir ayrılık var mıdır bilmiyorum ama “ayrılık” kelimesinin yazılışı, okunuşu bile hüzünlü.
“Allah kimsenin başına vermesin” temennisinin en çok yakıştığı yerlerden birisi.
Bir araya gelmiş, bütün olmuş, varlığı varlığınızın bir parçası olmuş şeylerden kopmak ve artık eskisi gibi bir arada olunamayacak durumlara verilen addır ayrılık.
Alışkanlık edinmek, kabullenmek ve de yaşamınızda onunla ilğili zamanlar, alanlar oluşturmak elbet zor da olsa, artık bu aşamadan sonra “ayrılmak” tüm bu alışmalardan daha zor bir hâl alır.
Alışkanlıklarımızdan taviz vermek bir yana, onlarsız yaşantımızın bir yanı hep eksik kalır.
Ayrılık kelimesini ve bu kelimenin başa geldiğinde tattırdığı duyguyu yaşamak işte vazgeçemediğimiz tüm o alışkanlıklarımızın giderayak bize tattırdığı en büyük tatsızlıktır.
Hele de bu ayrılık, yoklugunu görüp, ellerinizle baş vermesi için sakladığınız topraktan acaba ne zaman gözlerini açacak, yüzüme gülecek, sorularıma sessizce süzülüp, her rüzgâr esişinde hışırtı çıkarıp istediğim cevapları bana fısıldayacak diye beklediğiniz bir bitkiyse, eminim bu daha da bir ayrılık olur.
İnsansız hava sahasına duyulan ihtiyacın artık daha da bir arttığı, kalabalık yalnızların cadde sokak baş gösterdiği, kimilerinin bu yalnızlığı ellerine uzun zincirlerle bağlayarak gezdirdiği finolarla doldurmaya çalıştığı ama aslında kendi kafalarındaki yaşayamamakları gezdirdikleri bir modern çağda, bir bitkiye gönül vermek elbette tasvip edilecek bir yöntem değildi.
Ama sözün ağırlığını ve kalitesini kaybettiği bir dönemde, en güzel susmaların ustalığını yaparak, ses yerine sıkıştırılmış ve her zevke ayrı rayihalar salan, gözü köklerine döktüğünüz suda olan, elinize bakan, sesinize yaprak kıpırdatan, her anını gözlerinizle gördüğünüz bir bitkiyi sevmek de yadırganacak bir durum değil aslında.
Düşüne biliyor musunuz, hayatın içerisinde ki en saf ve doğal şey olan şeyi bekler sizden, yani suyu. Saflığı ve doğallığı yitirmiş bir zamanın elimizdeki en arıtılmamış şeyinde gözü. İsteğin masumiyeti isteyeni daha da yeşillendiriyor gözünüzde ve işte tam o isteğin açtığı sadelikle doluyor içinize. Sizi bağlıyor kendisine. Köküne her damlattığınız suda daha bir büyüyor, gözünüzün önünde gerçekleşen bu hacim değişikliği yüreğinizin içindeki alanını da daha da bir farklılaştırıyor.
Birkaç kuruşa kıyıp, iyi bir de boş zeytin tenekesine terleyerek doldurduğum bol tezekli toprak ile başlamıştım onu imar etmeye. Ellerimle üzerini örtüp can suyunu usulca zeytin tenekesinin kenarlarından bıraktığımda, budurumdan nasıl etkilendiğini, ıslanıp, nasıl yeşeren umutlar hissettiğini tahmin etmeye çalışmıştım. 
Havaların güneşli olduğun da kuruyan toprağına alın kırıştırıp, yalnızlığın kuru toprağında onun ve duygularının da çatlaklık hissi ile dolduğunu sanmıştım.
Koyulaşan gökyüzünün ardından gece olduğunda, şiddetli şimşek sesleriyle giden elektriklerin karartısında pencereye yüzümü usulca dayayıp, buğulanan cam aralığından onun tenekesine, yani evine, gözlerimle dokunmaya çalışmış sıcak nefesimi hissettirmeye çalışmıştım.
“Korkma! ben buradayım” demiştim içimden.
Aramızdaki duygusal yakınlık işte böyle değişen mevsim ürünü havalarda kendisini daha da yoğunlaştırmıştı. Anormal hava şartları duygularımızı anormal bir şekilde yoğunlaştırıyor bizi birbirimize daha köklü bağlıyordu.
Güneşli bahar ve yaz günlerinde ise sokak aralığında oynaşan çocukların sesi ve görüntüsü nasıl tuhaf bir görüntü arz etmiyorsa bizim aramızdaki diyalog da öylesine olurdu.
“İyisin iyi” mırıltısını, köküne düşürdüğüm hayatın en doğal ürünü suyu bağrına aldığında kenarlarında oluşturduğu tomurcuklanmaları bana verilmiş bir cevap olarak alır ve bu şekli gamzeli bir gülüşe benzetirdim. Gözlerimi kısar, yüzümün kenarından bakardım ona sonra, “seni seviyorum” diye fısıldardım içimden, beni duymayacağını asla düşünmeden.
Aramızda ki bu adı konulmamış şey gün geçtikçe onun boyuyla birlikte büyümüş, bağlılık mı, bağımlılık mı yoksa ihtiyaç mı olduğunu kestiremediğim onu her gün görme isteğim son haddine ulaşmıştı. Onu görmek istiyor, görünce mutlu oluyor ve beni görünce renklerinin daha da koyulaştırdığını, esen rüzgârlarda yapraklarını daha bir içten hışırdattığı duyuyor bundan da ilgi ve sevgimin karşılıksız olmadığını bana anlattığını hissediyordum. 
Bana cevabı hep böyle olurdu zaten, yeşilin en tatlı halini alırdı yüzü ve içinin en derin köşelerinde sakladığı sadece benim hissettiğim deruni kokuları gelirdi burnuma.
Ona gösterdiğim ilgi onu gün geçtikçe daha da geliştiriyordu. Gövdesi kalınlaşıyor, dalları daha da güçlenmeye başlıyordu. Ben onu seviyor o ise bunun karşılığına büyüyordu.
Gün geçtikçe aramızdaki sevgiyle birlikte hacmi de büyüyor, benim yüreğime sığmayan sevgi onun da kabına sığmıyordu.
Bu durum gözlerimden kaçmasa da olacakları düşünmek istemiyordum. Toprağın derinliklerinde küçücük bir tohumken baş verip, gün yüzüne çıkması ve büyümesi için verdiğim sevgi onu istediğim şekle getirmişti. Ama bu gün çok farklı bir tercihle baş başa kalmıştım. Onun daha da büyüyüp gelişmesi için ondan vazgeçmek…
Bir zamanlar onu büyütmek için verdiğim sevgiyi şimdi onun daha güçlü, kuvvetli olması için vermem gerekiyordu. Ondan vazgeçmem…
Bir çırpıda söylenen ama yudum yudum içilen bir cümle bu, vazgeçmek. Tıpkı acı gibi…
Sevmek bazen de vazgeçmekti zaten. Ama vazgeçtiğin sevdiğin değil kendindir aslında.
Onun iyiliği için özlemlerini içinin en derinlerine gömüp orda beslemektir. Onu artık göremesen de, görünmez yerlerinde sevgini büyütüp, onun böyle daha iyi olduğunu 
düşünüp bundan mutlu olmandır.
Sevdiğim için kendimden vazgeçtim. Tanıdığım bahçe sahibi birine onu alıp toprağa dikmesini söyledim. Daha çok büyüsün, gelişsin, yeşersin diye.
Eve gittiğim de onu her zamanki yerinde göremeyecektim. Yoktu, gitmişti ama bendeki yeri daha da büyümüştü, tıpkı şimdiki mekânında daha da büyüdüğü gibi.
Artık onu görmek için gözlerimi yumacaktım.Çünkü gözlerimi yumunca görüntüsü daha da berraklaşıyordu içimde..
Ve kendimi teskin edeci bir ayetin serinliğine bıraktım
'Gözümün önünde büyütülesin diye senin üzerine benden bir sevgi bıraktım.'' (20/39)
Mehmet Deveci
0 notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
Hayâtım dağıldı,
her şeyim bozuldu’
diye düşünüyorsun, yer yerde sinirleniyorsun. Göğe uzattığın merdivenin de zayıflamış olabilir lakin; Allah’ın hayâtını yeniden yapılandırdığını unutuyorsun!
Şimdi kargaşa gibi gelebilir hayatın sana ama; O’nun en iyi mimar olduğunu yakında göreceksin.
Elinden gelenin en iyisini yap ve gerisini O’na bırak.
O seni alıp temizleyecek ve selamete ulaştıracaktır...
“Allah sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz.”
{Maide sûresi/6}
Tumblr media
0 notes
saadetylmz · 5 years ago
Text
Zaman zaman bir ayete, bir sûreye tutunmak diye bir şey var benim için. Nasihat deyin, ikaz deyin, toparlanmaya gayret etmek deyin siz buna.
Lokman sûresini işliyorum içimde bir kaç gündür.
Ömer Nasuhi Bilmen bu sûrenin 16. Ayet tefsirinde şöyle diyor: Bu mübarek âyetler de Lokman Hekim'in oğlunu irşada çalıştığını bildiriyor. Oğluna tavsiye ettiği en güzel amelleri ve en önemli ahlaki hareketleri beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Oğulcağızım!. Muhakkak ki, o) Yaptığın şey, gerek iyilik, gerek kötülük (bir hardal tanesi ağırlığında olsa da) öyle pek küçük, pek hafif bir miktarda olmakla beraber (bir kaya içinde veya göklerde veya yer içinde bulunsa) öyle en gizli veya en yüksek veya alçak bir yerde gizlense (Allah onu) yine ortaya (getirir) yine meydana çıkarır, onunla sahibini sorgulamaya tâbi tutar, ona göre mükâfat ve ceza verir, (şüphe yok ki Allah, lâtiftir) onun dinî her gizli şeye de yetişir. Ve 0 Allah (habîrdir) herşeyin aslını, mahiyetini bilir. Biz buna inandık. Artık her insan bu hakikati düşünerek hayatını ona göre düzenlemelidir. (Lokman süresi 16. Ayet)
Kuran’ı Kerim’in her bir ayetini tekrar okumak ve üst manasından da olsa anlamaya gayret etmek bizler için önemli.
Her sene belli sûreler seçiyorum kendim için onları anlama ve amel noktasında gayret sarfediyorum. Karınca misali yolunda ölmek gibi bir şey bizimkisi.
Meselâ Enfal süresi ikinci ayeti kerimede ��Hz Allah Gerçekten mü'min olanlar, o kimselerdir ki. Allah Teâlâ zikredildiği zaman yürekleri titrer ve onlara Cenâb-ı Hak'kın âyetleri okunduğu vakit imanlarını arttırır ve Rab'lerine tevekkülde bulunurlar.”
buyruluyor. Evet bu ayeti kerimenin üzerimdeki beni sarsan tesirini günlerdir düşünüyorum.
Tumblr media
1 note · View note