Tumgik
Text
Hamilelikte Tatlandırıcı ve Light Ürünler Kullanılabilir Mi?
Hamilelikte anne adayı doğru ve sağlıklı beslenmelidir. Çünkü anne adayının beslenmesi ile karnındaki bebekte beslenecektir. Hamilelikte light ürünlerin ya da yapay tatlandırıcıların kullanılması durumunda, bugüne kadar yan etkilerinin görülmemiş olması sakıncalı olmadığı anlamına gelmez. Yine de doktora danışılarak kullanılıp kullanılmamasına karar verilmelidir.
Hamilelikte Light Ürün Kullanılır Mı?
Yapay tatlandırıcılar, bazı yiyecek ve içeceklerin içine ilave edilerek tüketilen gıdayı tatlandırırlar ama kalori vermezler. Fakat hamile anne adayları için bu konuda geniş kapsamlı bir araştırma yapıldığı da söylenemez. Pek çok doktor ve diyetisyenler hamile bir anne adayının hamileliği sürecinde yapay tatlandırıcı ve light (diyet) ürün kullanmasında hiçbir sakınca görmediği gibi, bir kısım hekimler ise tatlandırıcılar ile ilgili kesinlikle bebekte ciddi boyutlarda rahatsızlıklara neden olabileceğini savunmaktadır. Genel anlamda tatlandırıcıların şeker içermemesi ve kalori yapmaması cazip geldiği için, hamile olsun ya da olmasın çok sayıda yetişkin, bu tür ürünleri kullanmaktadır.
Tatlandırıcıların İçeriği Nedir?
Piyasada çok sayıda serbest olarak satılan tatlandırıcı ve tatlandırıcı ile üretilmiş gıdalar bulunmaktadır.
Aspartam; Kesme şekerden 180 kat daha tatlıdır. Kimyasal olarak aspartat fenilalanin aminoasitlerinden oluşmuş bir dipeptidin metil esteridir. Güvenilirliği konusunda ciddi tartışmalara neden olmuştur. Bu nedenle üzerinde fenilketonuri hastalığına yönelik olarak bir uyarı yazısı bulunmaktadır. Fenilketonüri, kalıtsal metobolik bir hastalıktır. Doğan bebekler proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli bir amino asiti metobolize edemezler. Böylece, bebeğin gelişmekte olan beyninde bazı hasarlara neden olur ve sinir sistemini olumsuz etkileyerek ileri derecede zihinsel özürlü olmasına yol açar. Aspartam dışında, sukraloz, sakkarin, asesulfam, potasyum, steviosid gibi daha pek çok tatlandırıcı maddeler bulunmakta ve piyasada serbest olarak satılmaktadır.
Sakarin;En çok tüketilen tatlandırıcılar arasında olan ürün içeriğinde, bebeklere zarar verebileceği maddeler içerdiği iddia edilse de resmi bir takip süresi ve uzun süreli bir gözlem söz konusu olmadığından kesinleşmemiştir. Sakarinin, doğum defektlerini artırdığına dair bir tespit bulunmamakla birlikte hem annede hem de bebekte mesane kanseri riskini artırdığı iddia edilmektedir. Anne adayı sakarin aldığında bu sakarin, plasenta yoluyla bebeğinin de kan dolaşımına geçtiği bilinmektedir. Anne adayı fazla miktarda sakarin tükettiğinde bu sakarin bebeğin mesanesinde daha uzun süre kalacağından mesane kanseri riskini artırabilmektedir. Bu nedenle gebelikte sakarin kullanımı hem eskisi kadar fazla değildir hem de doktorlar tarafından önerilmemektedir.
İsimleri farklı da olsa diğer tatlandırıcılar ve tatlandırıcı kullanılan diyet ürünler kesin olarak zararlıdır denmese de küçük bir ihtimal de olsa bebeği olumsuz etkilememesi için uzak durmakta yarar vardır.
Hamilelikte Tatlandırıcılar Ne Kadar Sağlıklıdır?
Tatlandırıcıların içeriği, dozları, kullanma miktarı ve kullanım süresi gibi bilgilerin mutlaka ambalaj üzerinde bulunması gerekmektedir. Paket üzerinde yeterli açıklama var diye (sınırsız tüketilebilir) düşüncesi yanlıştır. Böylece (Light üründür zararsızdır) diye düşünerek normalin üzerinde tüketmek herkes için zararlı olduğu gibi hamileler için, özellikle de bebekler için çok daha riskli bir durumdur.
Light ürün denildiğinde, yağı alınmış, karbonhidratı azaltılmış ürünler olduğu anlaşılmalıdır. Örneğin, diyet yoğurt, diyet süt, diyet bisküvi, diyet galeta gibi gıda ürünleridir. Diyet süt veya diyet yoğurt gibi gıdalar, hamile olan anne adayları için tavsiye edilir. Ya da diyet galeta, bisküvi gibi gıdaların da hamileler tarafından tüketilmesinde bir sakınca görülmemektedir. Ancak, şeker yerine yapay tatlandırıcıların kullanıldığı gıdalar hamileler için kullanıma uygun değildir. Paketlenerek piyasaya sürülen diyet ürünlerin içinde sayısız katkı maddesi bulunmaktadır. Raf ömürlerinin uzatılması için farklı katkı maddeleri de içermektedir. Bu ürünleri tüketmek herkes için zararlı olsa da özellikle hamilelik ve emzirme döneminde tüketilmesi çok daha riskli olmaktadır.
Hamilelikte Dikkat Edilmesi Gerekenler;
Diyet ürünler, tatlandırıcılar çok zorunlu kalmadıkça tüketilmemelidir.
Sütlü tatlılar ve meyveli tatlılar tercih edilmelidir.
Asitli içecekler ve meyve suyu gibi içeriğinde yapay tatlandırıcı kullanılarak üretilen içecekler kesinlikle tüketilmemelidir.
Doktora ve diyetisyene danışmadan kullanılması sakıncalıdır.
Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı gibi bakanlıkların iş birliğinde sıkı bir denetim yaparak onay verdikleri gıdaların tüketilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. Hamile olan anne adaylarının doktor onayı ile yiyecekleri diyet ekmekleri bile danışmaları tavsiye edilmektedir.
Hamilelikte Tatlandırıcı ve Light Ürünler Kullanılabilir Mi?
0 notes
Text
Hamilelikte Kedi Beslemek Güvenli Mi?
Evde evcil hayvanlar beslemek büyük sorumlulukları olan bir iştir. Üstelik sadece zevk için hayvan beslemek bencilliktir. Çünkü temizliği, beslenmesi, bakımı ve aşıları aksatılmamalıdır. Üstelik kedi bakımı köpek bakımı kadar zor olmasa da daha hassasiyet isteyen bir iştir. Çünkü, evde kedi bakıldığında kediler hem yemek hem tuvalet ihtiyacını evde karşılayabildiğinden dışarıya çıkarılmak zorunda değildirler. Fakat yemek ve su kapları günlük temizlenmeli, aynı şekilde tuvaletleri de günlük temizlenmelidir. Ayrıca kedilerin dışarıya çıkmaması ve diğer kedilerden uzak tutulması onların özellikle hastalık kapmaması için önemlidir.
Hamilelikte Kedi Beslemek Güvenli Midir?
Kediler evde bakılabilecek en ideal hayvanlardır. Özel bir itina gerektiren kedi bakma işi, özellikle evde hamile varsa daha fazla özen gösterilerek yapılmalıdır. Evde beslenilecek kedinin tercihan yavru kedi olması, annesi sütünden ayrıldıktan sonra hemen diğer kedilerle çok temas etmeden sahiplenilmesi tavsiye edilir. Böylece hem sağlık açısından daha güvenli hem de sahibine uyum sağlaması açısından daha avantajlı bir ortam yaratılmış olur.
Nelere Dikkat Edilmelidir?
Kedinin evde özel bir yeri olmalıdır.
Beslenme alışkanlığını hemen ve doğru kazanabilmesi için yemek ve su kabı hep aynı yerde tutulmalı ve temizliği günlük yapılmalıdır.
Özel satılan kedi kumları tercih edilmelidir. Özellikle evde hamile varsa kokulu kedi kumu kullanılması kötü kokuları da hapsedeceğinden tercih sebebi olmalıdır. Tuvalet kabı ve kedi kumu da tuvalet alışkanlığını çabuk kazanabilmesi için aynı yerde tutulmalıdır. Günlük temizliği yapılması gereken kedi tuvaleti, özellikle evde hamile varsa günde iki defa yapılması önerilir.
Aşıları muntazam olarak yapılmalı ve hiç aksatılmamalıdır.
Kedi bakımı için evde bazı aparatlar kullanmak sterilize bakımından önemlidir. Dökülen tüyleri toplamak için, yapışkanlı rulo kullanmak, pislenen yeri (tuvalet alışkanlığını kazanana kadar) sirkeli su ile temizlemek, haftada iki defa kedinin özel tarağı ile taranması kısmen de olsa rahatlatıcı çözümlerdir.
Aslında çok sık rastlanan bir durum olmasa da bazı hamile anne adayları, hamileliğinin hormonal dengesizlikten dolayı koku hassasiyeti, bulantı ve kusma dönemlerinde kedilerini bir yakınına emanet ederler. Bu durumda kedi yerini yadırgayabilir. O yüzden de ya kedi ile beraber yabancılık çekmemesi için, tuvaleti ve yemek kapları varsa özel olarak üzerinde yatmayı sevdiği bir örtüsü ya da yatağı onlarda kedi ile beraber gitmelidir. Ya da kedi başka bir oda da bakılmalı hamile anne adayının hassasiyeti geçene kadar bakımı ile evdeki başka biri ilgilenmelidir.
Kediler Anne Adayına Bebeğe Ne Gibi Zarar Verebilir?
Kedinin tırmalama huyu varsa ve tırnak bakımı düzenli yapılmıyor ise, derin tırmık atılan yerde enfeksiyon ve mikrop kapma riski vardır. Fakat bu sadece hamile anne adayları için değil evde kedi besleyen herkesin karşılaşabileceği bir risktir.
Kedilerde bulunan toksoplazma ( toxoplazma) adı verilen parazitin hamile olan anne adayına geçmesi risklidir. Bu durum bebeği olumsuz etkileyeceğinden; kanama, düşük, erken doğum ve sarılık, anne karnında bebek ölümleri, beyinde su toplanması, zeka geriliği, işitme problemleri, görme sorunları, gelişme geriliği gibi riskleri meydana getirmesi olası bir durumdur.
Kedinin kıllarının farkında olmadan yiyeceklere bulaşması ve bilmeden yiyeceklerle birlikte yutulması gibi durumlarda tehlikelidir. Çünkü kedinin yutulan kılı değil ama kılın üzerindeki parazitlerin kist yapma riski yüksektir.
Halk arasında karaciğere yapışan kedi kılı risklerinden bahsedilse de çoğunun abartı olduğu, temiz ve bakımlı bir kedinin kılı ile kazaktaki kılın yutulması arasında bir fak olmadığı da savunulmaktadır. Veterinerler bakımı ve temizliği ile aşıları yapılan, çiğ et, süt tüketmeyen kedilerde ve hazır mama dışında başka bir şey verilmeyen kedilerde kıl yutulsa da kist riskinin olmadığı söylenirken bir kesim veterinerler kedinin temizlik derecesinin tartışmalı bir konu olduğunu ve risklerin sanılandan fazla olduğunu savunmaktadır.
Anne Adayının Kedi Beslerken Dikkat Etmesi Gerekenler Nelerdir?
Evde anne adayından başka kedi bakımı ile ilgilenebilecek kimse yok ise, anne adayı daha dikkatli olmalıdır. Fakat en doğru olan hamilelik sürecinde kedi bakımını geçici bir süre için başkasının üstlenmesidir.
Kedi kumu temizlenirken eldiven giyilmelidir. Ve işlem bitince eller bol su ve sabun ile temizlenmelidir.
Çiğ et, çiğ süt verilmemelidir. Hazır mama ve konserve ile beslenmelidir.
Kedi sık yıkanmalı, kurulanmalı ve sık sık taranmalıdır.
Kediye özel, küvet, kaplar, oyuncaklar, katı ve sıvı mama kapları farklı yerlerde tutulmalı ve sık sık çamaşır suyu ya da sirke ile yıkanarak dezenfekte edilmelidir.
Kediyi öpmek, sarılmak ve birlikte uyumak gibi davranışlar anne adaylarının yapmaması gereken davranışlardır.
Hamilelikte Kedi Beslemek Güvenli Mi?
0 notes
Text
Hamilelikte Dondurma Yemek Zararlı Mı?
Yaz aylarının olmazsa olmazı dondurma, çok sevilerek tüketilen bir sütlü tatlıdır. Özellikle hamileliğinin son ayları yaz aylarına rastlayan anne adaylarının hararetini kestiğinden çok daha fazla tüketilmektedir. Fakat her gıda da olduğu gibi dondurmanın da fazla tüketilmesi özellikle de anne adayları için zararlı olabilir.
Hamilelikte Fazla Dondurma Tüketmenin Ne gibi Zararları Vardır?
Hamilelerin yaz ayları normalin üzerinde hararetli geçmektedir. Özellikle son aylarda anne adayları dondurma yiyerek hararetini ortadan kaldırmak ister. Aslında kararında yenildiği sürece bir zararı yoktur. Aksine ferahlatması nedeni ile faydası bulunmaktadır. Ancak özelikle doğuma yakın son haftalarda anne adayının harareti artar ve aşırı bir biçimde dondurma yemeye başlar. İşte burada dondurma artık yarar yerine zararlı olmaya başlar. Yani yerken ferahlayan anne adayı daha çok yemeye devam eder ve bunların kilo olarak geri döneceğini hiç hesap etmez. Doğum sonrası anneler aldıkları fazla kiloları zaman içinde verirken oldukça zorlanmaktadır. Bu duruma aşırı dondurma yemenin de payı bulunmaktadır.
Hamilelikte Dondurma Yemenin Bebeğe Zararı Olur Mu?
Yenilen dondurma taze, temiz ve güvenilir olduğu sürece hem anneye hem de bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Çünkü dondurma, hafif ve sütlü bir tatlıdır. Annenin yediği her gıda bebeğe ulaşmaktadır ancak bebeğin eşi (beslenme kesesi) plasentadan geçerek bebeğe ulaşacağından dondurmanın soğuk olması bebeği olumsuz olarak etkilememektedir. Annenin vücut ısısı dondurmanın bebeğe ulaşma süresine kadar zaten ılıklaşmaktadır.
Hamilelerin Dondurma Tüketirken Dikkat Etmesi Gereken Konular Nelerdir?
Hamilelerin haftada 2 kere normal porsiyonlarda dondurma tüketmelerinde bir sakınca yoktur.
Hamile bayanlar dondurma süt içeriyor ve kalsiyum ihtiyacımı giderir düşüncesi ile dondurma tüketmemeli sadece serinlemek amaçlı dondurma yemelidir. Ayrıca kalsiyum ihtiyacını peynir, yoğurt, ayran gibi besin maddeleri ile gidermelidir.
Hamile olan anne adayları pastörize süt ile yapılan dondurmaları tercih etmelilerdir.
Dondurma paketleri açılıp yendikten sonra kalanı dolaba konularak çıkartıp yeniden yenmemelidir.
Hamile anne adayları dondurma yemeyi yemeklerden hemen sonra değil, iki öğün arasında ara öğün şeklinde tüketmelidir.
Dondurmaları derin dondurucudan çıkar çıkmaz değil birkaç dakika beklettikten sonra tüketmelidir.
Dondurma tüketilirken yanında mutlaka su ile birlikte tüketilmelidir. Çünkü boğaz ve solunum yolu enfeksiyonları su ile tüketildiğinde risk azalmaktadır.
Ev yapımı dondurmalar tercih edilmelidir. Çünkü fabrikasyon ürünler genelde katkı maddesi içermektedir.
Pastörize süt, vanilya, salep, yumurta, meyve çeşitleri, kakao, şeker gibi içinde bulunan katkısız maddelerle yapılan ev dondurmaları sadece hamileler için değil, herkes için daha sağlıklıdır.
Fabrikasyon Dondurmalardaki Katkı Maddeleri Ve Oranları;
Süt yağı(krema) %10- %16, tatlandırıcılar (şeker ve glikoz karışımı) %14- 19, yağsız süt katı kitlesi (kazein, peynir altı suyu proteinleri, karbonhidrat olarak laktoz içermektedir.) %9- %12, stabilizer ve emülgatörler %0.2- %0.6, su %55- %64 gibi yüzde ölçülerinde çeşitli aroma ve gıda boyaları içeren maddeler bulunmaktadır.
Bütün bu maddeler hem hamile olan anne adayları hem de anne karnındaki bebekler için son derece tehlikelidir.
Gıda boyaları ve aromalar hayvan kökenli yağlar olduğu gibi, yapay aroma esansları ve alkol içermektedir. Bu durumda özellikle alkol içerenler, alkol kullanmayan kişiler ve hamileler için sakıncalı olabilir. Bu yüzden de tüm bu katkı maddelerini içeren sanayi tipi dondurmaları tüketmek özellikle hamile anne adaylarına önerilmez. Normalde de sakıncalı olan bu besinler, plasenta aracılığı ile bebeğe geçer. Yapay tatlandırıcılar, bitkisel ve hayvansal yağlar hem anne adayı için hem de bebek için risklidir.
Hamilelikte Dondurma Yemek Zararlı Mı?
0 notes
Text
Hamilelikte Bol Su İçmenin Faydaları
Yetişkin bir insanın vücudunun %80’i sudur. Bu sebeple de bol su içmek çok faydalıdır. Uzmanlar, kiloX32gr. olarak su ihtiyacının hesaplanması gerektiğini söylemektedir. Yani 65 kilo bir insanın 65X32gr.= 2,080 gr. su tüketmelidir. Hamilelik döneminde ise su ihtiyacı daha fazla artmaktadır. Uzmanlar, hamile bir anne adayının günde en az 10 bardak su tüketmesini önermektedir. Günlük yaşamda herkes su tüketir fakat uzmanlar suyun yeterince tüketilmediğini, vücudun tüm fonksiyonlarını etkileyen suyun tüketim miktarının da kişiden kişiye değiştiğini belirtmektedirler. Bebek gelişimi için hayati önemi olan suyu anne adaylarının daha fazla tüketmesi gerektiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
İnsan metabolizmasının doğru ve sağlıklı çalışması için su tüketmek çok önemlidir. Vücudun su ihtiyacı hamilelik döneminde hem artan kilo ile hem de bebeğin ihtiyacı ile daha fazla artmaktadır. Bir anne adayı günde 10-12 bardak su tüketmelidir. Su dışında çay, kahve, kola, meyve suyu gibi içeceklerin sıvı olduğu için su yerine geçeceği söylense de bu yanlış bir bilgidir. Çünkü, bu tür içecekler su yerine geçmeyeceği gibi her tüketildiğinde idrarı artıracağından, alınan suların vücuttan atılmasını da hızlandırmaktadır. Dolayısıyla vücudun yeniden susuz kalmasına sebep olur.
Kola, kahve ve çay gibi içecekler kafein içerdiği için hamilelerin içmesi önerilmez. Maden suyu hiçbir katkı maddesi ve meyve aromaları ile tatlandırılmadığı sürece içeriğinde çok sayıda faydalı mineraller bulunduğundan hamilelerin içmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Su Yeterince Tüketilmediğinde Neler Olur?
Su tüketiminin az olması durumunda kişiden kişiye vücut farklı tepkiler gösterse de genel sebepler aşağıdaki gibidir. Ayrıca, stres, baş ağrısı, halsizlik ve uyku hali gibi durumlarda anne adayları daha fazla su tüketmelidir.
Böbrekte kum ve taş birikmesi olabilir.
Sindirim sistemi düzeni bozulur, hazımsızlık ve kabızlık yaşanmasına sebep olur.
İdrar rengi koyulaşır.
İdrara çıkma azalır. Az idrara çıkıldığı için idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski artar.
Beslenme düzeni aksar.
Anne karnındaki bebeğin suyu da azalır.
Cilt, deri ve karın bölgesi kuruluğu oluşur. Dolayısıyla deri kaşıntıları artar.
Bebeğin gelişimi olumsuz etkilenir.
Erken doğum riskini arttırır.
Kalp (dolaşım sistemi bozulacağından)
Böbrek (boşaltım sistemi aksayacağından)
Solunum yolları (Akciğer rahatsızlıkları ve öksürük üreteceğinden)
Sinüzit ve baş ağrıları gibi tüm metabolizmayı etkileyeceğinden çok farklı sağlık sorunları ve olumsuzluklar yaşanır.
Bol Su Tüketmenin Anne Adayına Faydaları Nelerdir?
Cilt daha parlak, sağlıklı ve nemli kalır. Hamile anne adayının vücudu gerileceği için, cilt hastalıkları, kaşıntılar, deride pullanma oluşabilir. Bol su tüketmek bu riskleri ortadan kaldırır.
Sık idrara çıkıldığı için, muhtemel idrar yolu enfeksiyonları ortadan kalkar.
Kabızlık ve hemoroid gibi kalın bağırsak hastalık riskleri ortadan kalkar.
Erken doğum riski ortadan kalkar. Hamile bir anne adayının vücudunda toplam 6- 6,5 litre kadar su tutulur. Tutulan bu sular bebeğin su kesesine ve bebeğin eşi denilen plesanta’ da toplanır. Bir kısmı da rahim, eklemler ve kanda toplanır. Bu yüzden de erken doğum riski olan anne adaylarının bol su tüketmesi önerilir.
Mide yanması ve mide bulantısı gibi şikayetler azalır.
Bebeğin bulunduğu su azalmaz ve bebek gelişimi olumsuz etkilenmez. Anne karnındaki bebeğin suyu, kendi oluşumunun dışında annenin tüketeceği bol miktardaki su ile de takviye alır ve beslenir. Bu nedenle anne adayları hem üç öğün yemeklerde hem de ara öğünlerde ve gece yatmadan bol miktarda su tüketmeleri uzmanlar tarafından önemle altı çizilerek önerilmektedir.
Özellikle emziren anneler bol su tüketmelidir. Sürekli bebeğini emziren annenin vücudu hızla su kaybettiğinden emzirmeden önce ve emzirdikten sonra da bol miktarda su tüketmeleri gerekir.
Özellikle yaz aylarında hem serinletir hem ferahlatır.
Su tüketmek vücutta şişlik olmasını ve ödem oluşmasını büyük ölçüde önler.
Su daha bebeğin anne karnında ilk döllenmesinden itibaren başlayarak su ihtiyacının hızla artması ile kendisini gösterir. 25. haftadan sonra bebeğin beden ağırlığı %91’i sudan oluşmaktadır. Bu çok önemli bir rakamdır. Yetersiz sıvı alınmasında sadece bebek sağlığı değil annenin sağlığı da olumsuz etkilenmektedir.
Birçok anne adayı, su içmekte zorlandıklarını, unuttuklarını bu sebeple de bol su içemediklerini söylerler. Bunun için de sürekli yanlarında ve göz önünde cam şişede su bulundurmak bir çözüm olabilir. Bunun dışında su içmekte zorlanan kişilerde, suyun içine damak zevklerine göre birkaç damla limon, 2 adet karanfil, çubuk tarçın, bir dal taze nane ya da ince bir limon dilimi veya portakal dilimi gibi albenili hale getirerek suyu içme kolaylığı sağlanabilir. Böylece hem severek su tüketebilirler hem de farkında olmadan vücutlarını yeterince suya doyururlar.
Hamile anne adaylarının bol su tüketmesinin yanında kaliteli su tüketmesi de gerekmektedir. Çünkü bebeğe besinler, kan yolu ile su aracılığıyla taşınır. Anne adaylarının İçme suyu konusunda endişeleri varsa mutlaka kaynatıp soğutup öyle tüketmelidirler.
Hamilelikte Bol Su İçmenin Faydaları
0 notes
Text
Hamilelikte Çikolata Yemek
Uzmanlar hamilelik döneminde sınırlı ölçüde çikolata tüketmenin sakıncalı olmadığını söylerler. Fakat sınırsız tüketildiğinde ciddi sorunlar ortaya çıkaracağından fazlasını önermezler.
Fakat günümüzde pek çok gıdada katkı maddeleri olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple de hamile anne adaylarına bilinen markalarda çikolataları tüketilmesi önerilir. Aksi halde yapay tatlandırıcı içeren, içeriği bilinmeyen hayvansal yağlar içeren ve kafein miktarı fazla çikolatalar sağlık açısından risk oluşturmaktadır. Bu riskler anne adayı kadar bebeğe de zarar vermektedir.
Çikolatanın Anne ve Bebeğe Faydaları
Çikolatanın sebep olduğu mutluluk hormonu, anneden bebeğe geçerek anne karnındaki bebeği de olumlu etkilemektedir. Yapılan araştırmalar da anne karnındaki bebeğin daha mutlu olduğu, güldüğü ve her zamankinden daha fazla hareket ettiği gözlemlenmiştir. 300’den fazla anne adayına hamileliği boyunca her gün belli ölçüde çikolata tüketmesi önerilmiştir. Ve bu annelerin doğumundan sonra yapılan gözlemlerde, bebeklerinin ilk altı ayda diğer bebeklere göre daha hareketli olduğu, daha korkusuz olduğu ve daha çok güldüğü gözlemlenmiştir. Tüm bu takip süresindeki anne ve bebeklerin sonuçlarının %100 çikolataya bağlı olduğu söylenmese de büyük ölçüde mutluluk ve hareketlilik çikolataya bağlıdır.
Anne adaylarının aşırıya kaçmadan tercih olarak bitter olmasına özen göstererek çikolata tüketmelidir. Bitter çikolatanın olumsuz etkileri sütlü çikolataya ve beyaz çikolataya göre daha azdır. Bu sebeple de hamile anne adaylarına doktorlar bitter çikolata önerirler. Ayrıca gergin, stresli ve yorucu hamileliklerde mutluluk hormonuna anne adaylarının daha çok ihtiyacı vardır. Belli ölçülerde ve abartmadan olduğu sürece her hamile çikolata tüketmelidir.
Hamilelikte Çikolata Tüketmenin Faydaları Nelerdir?
Çikolata büyük küçük herkesin severek tükettiği bir tatlıdır. Kararında fazlaya kaçmadan tüketilen çikolatanın yararları;
Anne adayının enerjisini yükseltir.
İçeriğinde kalsiyum barındırdığından, bebeğin diş ve kemik gelişimine faydalıdır.
Kalp hastalıklarına karşı hem anneyi hem bebeğini korur.
Çikolata antioksidandır.
Bebeğin ve anne adayının bağışıklık sistemini arttırır ve daha dirençli bir bağışıklık sistemi olmasına yardımcı olur.
Kansere ve kalp hastalıklarına karşı antioksidan içerir.
Beynin endorfin salgılamasına sebep olur. Dolayısıyla anne adayının gerginliğini ve stresini alarak mutluluk hormonu salgılamasına yardımcı olur.
Endişenin ve tedirginliklerin çok olduğu hamilelik dönemi depresyona girmeye müsait olan bir dönemdir. Çikolata ise sakinleştirici özelliği bulunan etkili bir gıdadır.
Gebelik zehirlenmesi çikolata tüketen anne adaylarında daha az görülür.
Kan şekeri düştüğünde, yani acıkıldığında çikolata hızla kana karışarak emilir, kan şekerini yükseltir.
Yani çikolata abartılmadan tüketilmediği süresince faydalı bir tatlı, faydalı bir atıştırmalıktır.
Hamilelikte Çikolata Tüketmenin Zararları Nelerdir?
Tarihi geçmiş, erimiş tekrar donmuş ya da katkı maddelerinden dolayı bozulmuş çikolataların anne adaylarını zehirleme riski bulunur.
Anne adayları tükettiği çikolatanın içeriğini ve katkı maddelerini bilmeden fazla miktarda tüketirlerse hem bebeğe hem de kendi sağlıklarına zarar verebilirler.
Çikolata fazla tüketen anne adaylarının fazla kilo almasına sebep olur. Bu durum da hem normal doğum için risk taşır, hem de sezaryen doğum için risk taşır.
Fazla çikolata tüketen anne adayının vücuduna fazladan yağ ve kalori yüklenmektedir. Bu da anne adaylarında halsizlik, bitkinlik ve uyku hali yaratacağından anne adayı kendisini sürekli yorgun hissedecektir.
Aşırı yağ ve kalori yüklenmesi şeker hastalığına zemin hazırlar.
Fazla çikolata tüketmek hamile olan anne adayında yorgunluk yapar.
Hamilelerin ayak ve bacaklarında, varis ve şişlikler oluşur.
Yüksek tansiyona neden olur. Baş ve ense ağısı yaşanır.
Aşırı kilo aldıracağından kilodan kaynaklı olarak sezaryenle doğum yapma ihtimalini yükseltir ki bu da dikişlerle alakalı sorun yaratabilir.
Çikolata düşen kan şekerini hemen kana karışarak yükseltse de tekrar acıktırır.
Hamilelik döneminde anne adayının günlük kafein tüketimi 200-300 miligramı geçmemelidir. Günlük anne adayı çay, kahve ve kola tüketiyor ise, çikolata miktarı bununla aynı oranda azaltılarak tüketilmelidir. Miktarı azami, 200 – 300 miligramı geçmemesi konusuna dikkat edilmesi gerekmektedir. Riskli bir hamileliğe zemin hazırlamamak için, anne adayı günlük kafein miktarını doğru ayarlamalıdır.  Çünkü çikolata şekerlidir ve hamilelik şekeri oluşturur ve şekeri yükseltir.
Hamilelik süreci hassas bir dönem olup hamile olan anne adayının yemesine içmesine, uyku düzenine ve egzersizine dikkat etmesi gerekir. Hamilelik sonrasındaki kilo verme dönemini daha kısa sürede çözümlemek isteyen anne adayları, doğum öncesindeki beslenmesine dikkat etmelidir.
Hamilelikte Çikolata Yemek
0 notes
Text
Hamilelikte Vejetaryenlik
Hayvansal gıdaların dâhil olmadığı beslenme şekli ile beslenen kişilere vejetaryen denir. Hamilelikte vejetaryenlik ise uzun süredir tartışılan konular arasında yer almaktadır. Vejetaryen olan anne adaylarının nasıl beslenmesi gerektiği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Ama çoğunluğun vardığı ortak kanı bilinçli biçimde ve uygun kombinasyonlar ile uygulanan beslenme şekli ile hamilelik sürecinin fazla risk oluşturmadan geçirilebileceği düşüncesidir.
Vejetaryanizmde, insanlara biyolojik açıdan bakıldığında etobur mu, yoksa ot obur mu olduğu konusu uzun süre tartışılmıştır. Hayvansal gıda yememe eğilimi ne kadar katı kurallarla yasaksa proteinsel sağlık riskleri de bir o kadar yüksektir. Farklı görüşler çatıştıkça vejetaryenlik farklı gruplara ayrılarak tanımlanmaya başlamıştır.
Vejetaryenlik Tanımları
Semi-vejetaryen;
Bu kişilerin diyetinde hayvansal gıda olarak balık, kümes hayvanları, yumurta, süt ve süt ürünleri bulunmaktadır.
Ovo vejetaryen;
Bunların diyetinde sadece yumurta yenebilir. Et ile süt ve süt ürünleri yoktur.
Lakto vejetaryen;
Sadece süt ve süt ürünleri ile ilgili, peynir, yoğurt, ayran vb. gibi gıdalar diyet listesine dahildir.
Vegan;
En katı kuralları olan vejetaryanlardır. Hiçbir şekilde hayvansal gıda tüketmeyi reddederler. Sadece bitkisel olarak beslenirler.
Pescetarian;
Hayvansal gıda olarak sadece balık diyetlerinde bulunmaktadır.
Frutarian;
Vejan kadar katıdır fakat fazladan olarak bitkilerin tüketilip tüketilmemesi için de bazı katı kuralları bulunmaktadır. Örneğin hiç et ve süt ürünlerini tüketmemenin yanında Frutarian olanlar bitkilerde de koparınca yenisini vermeyecek olanları yemeyi reddetmektedir. Örneğin ağaç dalından koparılan herhangi bir meyve tekrar meyve vereceğinden tüketilebilirken, yerdeki havucu ya da başka bir sebzeyi yememektedirler çünkü onun tekrar vermeyeceğini düşünerek onlara bu ve benzeri sebzeler de yasaktır.
Hamilelik Ve Vejetaryen Diyet
Hamilelik dönemi, protein ve enerji başta olmak üzere besin ihtiyaçlarının arttığı bir dönem olup, vejetaryen anne adayının bazı durumlarda olumsuz, bazı durumlarda olumlu olarak etkilemektedir.
Olumlu yanı, vejetaryen olan anne adayı sebze ağırlıklı beslendiği için fazla lifli besleneceğinden kabızlık problemi çekmeyecektir ve böylece kilo kontrolü kolaylaşmış olacaktır. Vejetaryen olmayan anne adayı ise kilo sorununu daha fazla yaşamak zorunda kalacaktır.
Protein;
Organizmamızın yapı taşlarını oluşturan proteinler, amino asitlerden oluşur. Doğada 20 çeşit amino asit bulunmaktadır. Bunların bazılarını bünye üretir bazıları ise dışarıdan alınmaktadır. Hayvansal proteinler “tam protein” olarak adlandırılır, bitkisel proteinler tam olmayan proteinler olarak adlandırılmaktadır.
Protein ihtiyacını gidermek için mutlaka et tüketmek gerekmemektedir. Süt ve sür ürünleri de protein içerdiğinden protein ihtiyacı bu gıda maddelerini tüketerek de giderilebilir.
Demir;
Hamilelik döneminde en çok ihtiyaç duyulan minerallerdendir. Et, balık, kümes hayvanları ile bazı bitlilerde demir bulunmaktadır. Ancak vejetaryen anne adayı et tüketmediklerinden sadece sebzelerdeki demir de yetersiz kalacağından takviye olarak demir destekli vitaminler kullanması önerilmektedir.
Kalsiyum;
Kalsiyum mineralleri de hamilelik süresince çok önemli bir mineraldir. Kalsiyum anne karnındaki bebeğin kemiklerinin ve dişlerinin oluşumunda gerekmektedir. En çok süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyum lakto vejetaryenler için avantajlı bir durumdur. Çünkü lakto vejetaryen anne adayları süt ve süt ürünlerini rahatlıkla tükettiklerinden sorun yaşamamaktadır. Ancak doktor gerek görürse bazı vitamin takviyeleri de yapılabilir.
D Vitamini;
Kalsiyumun emilimi için D vitamini gereklidir. D vitamini insan vücudunda güneş ışığı yardımı ile üretilmektedir. Süt ve süt ürünleri de D vitamini konusunda oldukça zengindir.
Folik Asit;
Sebze ve meyvelerin büyük bir kısmında yüksek miktarlarda folik asit bulunmaktadır. Bu nedenle hamile olan vejetaryen anneler bu konuda şanslı sayılırlar. Folik asit çocukların sinir sisteminin oluşmasında çok önemlidir.
B12 Vitamini;
B12 protein sentezi ve hücre bölünmesi için gereklidir. Sadece hayvansal gıdalarda bulunmaktadır. Bitkilerde B12 bulunmasa da süt ve süt ürünlerinden karşılanabilen bir vitamindir.
Çinko;
Vejetaryen anne adaylarında çinko düzeyi oldukça düşüktür. Çinko eksikliği ise doğum komplikasyonlarına neden olma riski bulunmaktadır.
Sonuç olarak bakıldığında, vejetaryen anne adaylarının farklı yollarla eksikliği olan gıda maddelerinin yerine alternatif vitaminlerle destek verilerek çözümlenmektedir. Hamileliğinin ilk günlerinden başlayarak doktoruna hangi tür vejetaryen olduğunu belirtmeli, beslenme listesini ona göre ayarlanması sağlanmalıdır. İlk bakışta vejetaryen olan hamileler ciddi endişeler yaşasa da bu konu problem olarak görülmemelidir. Çünkü önemli olan eksikliği bilmek ve beslenme programını hazırlarken eksiklikleri takviyelerle gidermektir.
Hamilelikte Vejetaryenlik
0 notes
Text
Hamilelikte Yolculuk Yapmak
Hamilelik döneminde sorun yaşamayan anne adayları için, olumlu şartlarda seyahat etmesinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak yapılacak olan yolculuğun mesafesi ve süresi, kara, hava, deniz ya da demiryolu yolculuğu olup olmadığı gibi konular göz önünde bulundurulmalıdır. Aşırı hız, aşırı engebeli yollar, türbülansa giren uçaklar, aşırı dalgada seyreden gemiler gibi olumsuzluklar yaşanmadığı sürece anne adaylarının yolculuk yapmasında bir sakınca bulunmamaktadır.
Hamilelikte Yolculuk Neden Önemlidir?
Hamile olan anne adayları çok zorunlu bir durum olmadığı sürece yolculuk yapmaktan çekinirler. Çünkü kendi içlerinde bazı kaygıları barındırır ve endişelenirler.
İdrara sık sık çıkmak;Anne adayları sık idrara çıkmaları gerektiğinden hem toplu taşıma araçlarında hem de şehirlerarası yollarda sıkıntı yaşayabilirler. Özellikle uzun şehirlerarası yolculukta sadece molalarda ihtiyaç gidermek onları sıkıntıya sokabilir.
Beslenme düzeninin aksaması; Hamile olan anne adayları yolculuk sırasında rastgele yerlerden bir şeyler yememeli, yol kenarlarındaki kaynağı belli olmayan sulardan içmemelidir. Mutlaka kapalı cam şişe su tüketmeli ve bol su içmelidir. Ayrıca kendisi için önceden hazırlayacağı yiyecekleri yemeyi tercih etmelidir.
Yolculuk hapı kullanımı;Hamileliğin ilk üç ayı bulantıların en çok göründüğü dönemdir. Bu nedenle yolculuğa çıkmadan önce doktoruna danışarak, bebeğine zarar vermeyecek bulantı hapları kullanmanızda bir sakınca olup olmadığı konusunda danışmalısınız.
Uzun süre oturmamalı kısa yürüyüşler için ortam yaratmalıdır;Özel oto ile yapılacak yolculuklarda saat başı mola vererek kısa yürüyüşler yapılmasında fayda vardır. Ancak otobüs yolculukları bu konuda sınırlı molalar nedeni ile hamile anne adayları için sıkıntı yaratabilir. Yine de her molada aşağıya inip kısa yürüyüşler yapılmasında yarara vardır.
Hamilelerin araba kullanması;Hamile olan anne adaylarının gebelik döneminde herhangi bir sorunu bulunmadığı sürece son aylarda dahi araba kullanmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Fakat emniyet kemerinin bağlanması, üst kemer iki göğüs arasından geçirilip yandan indirilirken, alt kemer karın altından yani kasıklardan yan tarafa çekilerek kilitlenmelidir. Böylece anne karnındaki bebek zarar görmemektedir. Emniyet kemerini ayarlamak kadar koltukların ve aynaların da ayarlanması gerekmektedir.
Yolculuğa çıkacak olan hamilelere öneriler;
Herkes yolculuğa çıkmadan önce bazı hazırlıklar yapar ve yanına alacaklarını belirler. Hamilelerde ise bu çok daha önemlidir. Yolculuğa çıkmasında herhangi bir engel olmaması durumunda anne adaylarının dikkat etmesi gereken konular;
Yolculuğa çıkacak olan anne adayları bol ve çok rahat elbiseler giymelilerdir. Ayrıca mevsime uygun rahat ayakkabı ya da terlik giymeli hatta 1 numara büyük yedek terlik de almalıdır. Çünkü yolculuk boyunca sallanan ayaklar şişeceğinden ayakkabı ayağı sıkabilir.
Her molada bilmediği şeyleri yiyip içmemek için önceden hazırladıkları su, meyve ve atıştırmalıklardan yanlarına almalıdır.
Bel ve boyun için kullanılan, seyahat yastığı olarak adlandırılan yastıklardan mutlaka edinmelidir.
Kâğıt havlu, ıslak mendil ve kolonya gibi malzemeleri seyahat çantasından eksik etmemelidir.
Tuvalet ihtiyacını evde gidermeli, yollarda çok temiz olamadıkça rastgele yerlerde tuvalete girmemelidir.
Yedek kıyafet ile mevsime göre, hırka, şemsiye, güneş gözlüğü, şapka, yağmurluk, şal gibi gerekli olacak malzemeleri yanlarına almalılardır.
Hamilelikte Yolculuk Seçenekleri Nasıl Olmalıdır?
Hamileliğin ilk üç ayı bulantı, kusma, kokulara hassasiyet gibi nedenlerle en zor geçen dönemdir. Bu nedenle bu süre içinde mecbur kalmadıkça yolculuk yapılması önerilmez. Çünkü bu dönem aynı zamanda kanama ve düşük riskinin de yüksek olduğu dönemdir. Ayrıca doğuma yakın yani son ayda da yolculukta risk oluşturmaktadır. Çünkü artık bebek büyümüştür, doğum yaklaşmıştır ve erken doğum riski daha da artmaktadır.
Özel otomobil ile tren yolculuğu tercih edilmelidir. Trende sık sık kalkıp dolaşma olanağı vardır. Aynı şekilde özel otomobilde de istediğiniz zaman mola vererek kısa yürüyüşler için ortam yaratılmaktadır. Fakat yine de 5 ile 6 saat üzerindeki yolculuklar önerilmemektedir. Uzun süren yolculuklarda,
Ayaklar ve ayak bilekleri şişer,
Uzun süre hareketsiz kalmaktan kan pıhtılaşması oluşur,
Pıhtılaşma bacak damarlarından akciğere geçerek “Akciğer Embolisi” rahatsızlığına sebep olur ve bu çok tehlikeli bir durumdur.
Uçak yolculuğu anne adayları için en uygun olan yolculuk aracıdır. Kabin basıncı ile türbülans olmadığı sürece sorun yoktur. En güvenli yolculuk aracıdır. Ancak hamileliğin son aylarında uçak şirketleri doktordan rapor talep etmektedir. Hatta uçak yolculuğu kıtalar arası ise uçak şirketleri daha detaylı ve titiz davranmaktadır. Uçakta ise koridor tarafındaki koltuğa oturmayı tercih etmeli hem tuvalet ihtiyacı için hem de ayak uzatma veya oturma pozisyonunu değiştirmek için kolaylık olmasını hesap etmelidir.
Deniz yolculuğu keyifli olduğu halde normal şartlarda bile çalkalanma nedeni ile bulantıya sebep olacağından pek tercih edilmemelidir. Ancak mevsime göre dalga şiddeti değişeceğinden tamamen anne adayının tercihine bırakılmalıdır.
Hamilelikte Yurt Dışı Yolculuk Riskleri;
Anne adayları zorunlu olmadıkça yurt dışı yolculuklarını tercih etmemelidir. Çünkü;
Bulaşıcı hastalık riski olabilir. (Sıtma, sivrisinek ve böcek ısırmaları, soğuk algınlığı ve farklı enfeksiyonlar, ishal ve değişik virüsler) gibi göz önünde bulundurmalıdır.
Alışılmadık farklı yiyecekler tüketmemelidir.
Bilinmeyen sular içilmemelidir.
Sebze ve meyveler yıkanıp ya da pişirilmiş halleri ile tüketilmelidir.
Az pişmiş ya da çiğ et tüketmemelidir.
Bu maddeler kişiye göre ve gidilecek olan yabancı ülkeye göre yeni maddeler ilave ederek çoğaltılabilir.
Hamilelikte Hangi Durumlarda Araba yolculuğu Yasaktır?
Sorunlu hamilelik geçirilen durumlarda her tür yolculuk anne adayı için risk oluşturmaktadır.
Kanama ve lekelerin görülmesi,
Erken su gelmesi,
Karın kasılmalarının başlaması,
Tansiyon yükselmesi,
Aşırı yorgunluk, baş dönmesi ve halsizlik hali,
Aşırı derecede bulantı ve kusma hali,
Şiddetli baş ağrısının görülmesi,
İshal ve bağırsak enfeksiyonları gibi durumlarda anne adaylarının yolculuk kesinlikle önerilmemektedir.
Bu maddelere kişiye göre değişen başka maddeler de ilave edilebilir. Bazı hekimler hamileliğin son ayında yolculuğu sakıncalı bulurken, bazı hekimler risk olmadıkça sakınca görmemektedir.
Hamilelik süresi boyunca tüm kurallara uyarak aşırı titiz davranıldığı halde bazı zorluklarla karşılaşan anne adayları da olabilmektedir. Buna karşılık hamile olduğu halde günlük yaşantısında hiçbir değişiklik yapmayan hatta doğum sancısı başladığında arabasını kendisi kullanarak hastaneye giden anne adayları da vardır. Bu gibi durumlar genelde anne adayının yapısı ile alakalı durumlardır.
Sonuç olarak şartlar ne olursa olsun anne adaylarının doğumun son günlerine bırakılmaması gereken hastane çantası olmalıdır. Hastane çantası çok önceden hazırlanmalı anne için ayrı, bebek için ayrı çantalar düzenlenmelidir.
Hamilelikte Yolculuk Yapmak
0 notes
Text
Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu
Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu %10 oranda gözlemlenmektedir. Gebelikten önce yada gebelik sürecinde idrar yolu enfeksiyonu geçiren üç kadından birinde enfeksiyonun tekrarlanma olasılığı vardır.
Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu; idrar torbası iltihabı yani sistit ve böbrek iltihabı olarak iki çeşittir. Böbrek iltihabı; idrar torbası iltihabı tedavi edilmediğinde gerçekleşir ve daha tehlikelidir. Hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu genellikle idrar torbası iltihabı olarak görülür ve sık idrara çıkma ihtiyacı, idrar yaparken yanma hissi, zorlanma ve alt karın bölgesinde ağrıya sebep olurken bazen belirti vermeden ilerler. Bu yüzden doktorların düzenli olarak idrar tahlili istemesi ve gebenin de vücudunu iyi bir şekilde gözlemlemesi kendini ve bebeğini olumsuz sağlık koşullarından koruyabilmesi için son derece önemlidir.
Doğru tedavi edilemeyen idrar yolu enfeksiyonun, böbrek iltihabına dönüşme olasılığı gebeliğin son 3 ayında %20 ila %40 arasındadır. Böbrek iltihabının da tedavi edilmemesi durumunda erken doğum söz konusu olabilir. Böbrek iltihabının belirtilerinde idrar yolu enfeksiyonuna ek olarak yüksek ateş, belde ağrı, titreme ve kanlı idrar görülebilir.
Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Geçirmemek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
-Her şeyde olduğu gibi idrar yolu enfeksiyonunda da en önemli şey yeterli su tüketmektir. Her gün en az 3 litre su tüketilmelidir.
-Her gün 3 litre su tüketmek bunaltıcı bir şey olduğu için çay, kahve gibi kafeinli ve alkol içeren içeceklerden uzak durarak, taze sıkılmış meyve suyu, ev yapımı limonata, maden suyu gibi lezzetli içecekler de tüketilebilir.
-Tuvalet hijyenine fazlasıyla dikkat edilmelidir. Mümkünse alaturka tuvaletler tercih edilmeli, değilse klozet kapağı silinmeli ve ortak kullanım alanlarında klozetlerden su sıçrama ihtimaline karşı gidere tuvalet kağıdı atılmalıdır. Her ne kadar bunun aksini yazsalar da giderin tıkanmasına sebep olunmadığı sürece bebeğin ve annenin sağlığı için bunun yapılması son derece önemli.
-Cinsel ilişkiden önce idrar torbasının boşaltılması ve vajinanın temizlenmesi unutulmamalıdır.
-Mutlaka pamuklu iç çamaşırı giyilmeli ve yalnızca gebelik döneminde değil hiçbir zaman genital bölge kısmı çok sıkı olan kıyafetler giyilmemeli.
-İdrar tutmak da hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu geçirmeye sebep olabileceği için kesinlikle tutulmamalı ve gerekirse öne doğru eğilerek idrar torbasının tamamen boşaldığından emin olunmalıdır.
Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu
0 notes
Text
Hamilelikte Grip Nasıl Geçer
Hamilelikte bağışıklık sisteminin zayıflaması, bebeğin yabancı olarak algılanıp vücudun bebeğe karşı savaşmasını engellediği için iyi bir şey olarak kabul görülür. Ancak bağışıklık sisteminin zayıflaması hamilelikte grip, soğuk algınlığı gibi enfeksiyonların sebep olduğu hastalıklara karşı vücudun savunmasını da zayıflatır.
Grip vücutta ağrıya, ateşe, titremeye sebep olabilir. Bu bulgular hızlıca kötüleşerek zatürreye dönebilir. Bunların görülme sıklığı yoğun olmasa da yapılan araştırmalarda gebelik döneminde ciddi hastalıklara daha yakın olunduğu gözlemlenmiştir. Hamilelikte grip olmak bebeğin düşmesine yada erken doğmasına sebep olabilmektedir.
Grip olmaktan korunmak için her yıl grip sezonu başında yani ekim ayında grip aşısı yaptırmak etkili bir önlem olarak görülebilir. Hamilelikte grip aşısı olmanın anneye veya bebeği bir zararı yoktur. Hatta hamilelik sürecinde aşı olan annelerin bebeklerinin gribe daha az yakalandığına dair bilgiler de mevcuttur.
Evde Neler Yapılabilir?
–Hamilelikte grip olunca yükselen ateşi düşürmek için ılık duş almak, soğuk bir şeyler içmek, ince kıyafetler giyinmek etkili olabilir.
-Mümkünse yalnız olmamaya çalışılmamalı ancak gebe eğer yalnız kalırsa sık sık kontrol edilmelidir.
-Gebe bolca dinlenmelidir.
–Hamilelikte grip süresince iştahta azalma görülebilir ancak vücudun direncini arttırabilmek için miktarı az da olsa bir şeyler yenmeye özen gösterilmelidir.
-Her zaman olması gerektiği gibi grip süresince de bol sıvı tüketilmeli. Ancak bu sıvıların kafeinsiz olmasına özen gösterilmelidir. Portakal suyu gibi C vitamini içeren meyve sularının tüketilmesi iyileşme sürecini hızlandıracaktır.
-Taze sarımsak, kakule, karanfil ve tarçın antiviral baharatlar olduğundan, tüketilmeleri virüslerle olan savaşta hastaya güç kazandıracaktır.
-Odada sıcak hava nemlendiricileri kullanmak nefes almayı kolaylaştıracaktır.
-Genellikle doktorların gebelik öncesinde alınmasını önerdiği vitaminleri kullanılmaya devam edilmeli yada bu süreçte doktor kontrolünde vitamin takviyesi alınmaya başlanmalıdır. Takviyelerin içindeki C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken; çinko bakterilerle savaşmaya yardımcı olur. Tabletler yerine doğal yollarla karşılanmak istenirse C vitamini yeşil biber, çilek, limon, kivi, brokoli, kavun, mor lahana, ıspanak, mango gibi lezzetli yiyecekler aracılığıyla vücuduna alınabilir. Çinko ise buğday tohumu istiridye, yoğurt, yumurta, yulaf ezmesi, hindi ve sığır etinde bulunmaktadır.
Hamilelikte Grip Nasıl Geçer
0 notes
Text
Hamilelikte Boğaz Ağrısına Ne İyi Gelir?
Boğaz ağrısı tedavisi çok zor bir hastalık olmamakla birlikte belirtileri ortaya çıkar çıkmaz müdahale etmek yapılabilecek en doğru şeydir. Müdahale ertelenirse tedavi süreci zorlaşabilir ve hamilelik sürecinde bağışıklık sistemleri zayıflayan anne adaylarının bebekleri zorlaşan tedavi sürecinden olumsuz etkilenebilir. Bu yüzden belirtileri hissedildiği an evde uygulanabilecek yöntemlerle hamilelikte boğaz ağrısı kontrol altına alınabilir.
Aşağıdaki yöntemler doğal olsalar da ilaçlı tedavilerde olduğu gibi doktora danışmak ihmal edilmemelidir. Aşağıda yer alan doğal tedavi yöntemlerinde herhangi bir malzemeye alerji gibi bir hassasiyet olması durumunda anne adaylarının bu yöntemi tercih etmemesi çok önemlidir.
Boğaz Ağrısına Doğal Çözümler
-Doğal antibiyotik olan sarımsağı çiğneyerek yemek hamilelikte boğaz ağrısı için önerilen bir tedavi yöntemidir.
-Rendelendikten sonra kaynatılarak hazırlanan zencefil çayı limonlu ve ballı tüketildiğinde son derece etkili olacaktır.
-Kaynamış suya katılan bir çay kaşığı toz tarçın, bir tutam karabiber ve 2 çay kaşığı ballı karışımı iyice karıştırıp soğumadan tüketmek de hamilelikte boğaz ağrısı tedavisinde çözüm olarak kullanılabilir olsa da itiraf etmeliyim ki tadı pek hoş değil.
-Ihlamur soğuk algınlığına karşı geleneksel bir tedavi yöntemi olarak kullanılmakla beraber sıcak tüketilerek boğaz ağrısına da iyi gelir. Ihlamuru kaynatırken içine elma veya ayva dilimleri, çubuk tarçın; demlendikten sonra içine birazcık karabiber atmak etkisini arttıracaktır.
-Bir avuç fesleğen yaprağını bir bardak suyla kaynatıp süzdükten sonra elde ettiğiniz suyu hamilelikte boğaz ağrısı tedavisi sürecinde gargara olarak kullanabilirsiniz.
-Daha etkili bir gargara isterseniz havanda ezilen yarım çay bardağı hardal tohumunu, 2 tatlı kaşığı balı, 1 çay kaşığı tuzu ve yarım limonu 2 su bardağı suda kaynatıp soğuduktan sonra kullanabilirsiniz.
-Yarım su bardağı ılık suya 2 çay kaşığı tuz ekleyip iyice karıştırarak eritin. Soğumadan önce 5 dakika süreyle gargara yapmanız balgam söktürür ve boğazdaki kan dolaşımını arttırır. Tuz sayesinde bakterilerin olumsuz etkileri de azalır.
-Sıcak süt boğazınızı yumuşatarak gıcıklığı gidermekle birlikte solunum yollarını genişletip nefes almayı rahatlatacaktır.
-Nar hamilelikte boğaz ağrısı şikayetine önlem olarak tüketilebilirken, hamilelerin direncini yükselterek bağışıklık sistemlerini güçlendirir.
Hamilelikte Boğaz Ağrısına Ne İyi Gelir?
0 notes
Text
Bebeklerde Alerjik Döküntü
Deri, insan vücudunda en sık tepki gösteren yerdir ve bebeklerde de doğdukları andan itibaren deri döküntüleri gözlemlenebilmektedir. Döküntülerin bazıları kendi kendine kaybolurken bazıları da bebeklerde alerjik döküntü olduğunun habercisidir. Alerjik döküntü; damarların geçirgenliğinin artması sonucu genişleme olması ve bunu kızarıklık, kaşıntı ve yanmanın takip etmesinin ardından kabarcıkların oluşmasıdır.
Alerjik döküntülerin sebeplerinin başında bebeğin bulunduğu ortamın toz durumu, varsa ortamda bulunan hayvan tüyleri, parazitler, polenler, böcekler, bazı ilaçlar, kimyasal maddeler, bazı gıdalar, kirli hava, güneş ve rüzgar bulunur. Bebeklerde alerjik döküntü herhangi bir sebepten ötürü başlar ve ardından artarak devam eder.
Alerjik cilt döküntülerine kremler, şampuanlar gibi cilt bakım ürünlerine karşı var olan alerji de sebep olabilir. Bebeklerde alerjik döküntü kaşıntı ve kızarıklıkla başlar ve yanmaya kadar ilerleyebilir. Elde, ayakta ve vücudun herhangi bir yerinde görülebilir.
Cilde direkt temas eden ürünler dışında tozu fazlasıyla tutan halıflex gibi halıların bebeklerin bulunduğu ortamlarda kullanılması önerilmez. Kıyafetlerinin de bebeklere özel temizlik ürünleriyle, diğer çamaşırlara karıştırılmadan yıkanması ve özellikle iç çamaşırlarının ütülenerek giydirilmesi bebeklerde alerjik döküntüye karşı önlem olarak son derece önemlidir.
Bebeklerde Alerjik Döküntü Tedavisi
Bebeklerde alerjik döküntü fark edilir edilmez, koruyucu bir ilaçla hastalığın ilerlemesi durdurulur ve döküntüye sebep olan faktör bulunmaya çalışılır. Çikolata, fındık, süt, domates, ve yumurta uzmanlar tarafından bebeklerde alerjik döküntüyü tetikleyen besinler olarak belirlenmiş olsa da tedavinin doğru bir şekilde planlanıp yönetilebilmesi için alerji testiyle döküntüye sebep olan madde tespit edilir. Bunun dışında daha büyük yaşlarda döküntünün psikolojik sebeplerinin de olabileceği bilgisi uzmanlar tarafından onaylanmıştır.
Deniz mahsulleri, çilek, kimyasal ilaç ve çiçek içeren bitkilerin tüketilmesi de bir çeşit deri döküntüsü olan ürtikere sebep olabilmektedir. Ürtiker halk arasında kurdeşen olarak bilinen ve tüm vücuda yayılan kızarık plakalardır. Parmakla baskı uygulandığında kızarıklık beyaza döner. Plakalar vücutta aynı yerde 24 saatten fazla kalmaz, sürekli yer değiştirir. Ürtikerin çok fazla tetikleyicisi olabilir.
Tedavide tetikleyicinin hastadan uzaklaştırılması ilk aşamadır. Pamukla giysiler giyilmesi ve ürtikerli bölgeye soğuk kompres uygulanması, duşların en fazla 10 dakika sürmesi ve ılık olması, havlu cilde sürtülmeden kurulamanın sağlanması, banyo sonrasında nemlendirici kullanılması ve bulunulan ortamda ısının dengeli olması bebeklerde alerjik döküntü tedavisi açısından önemlidir.
Bebeklerde Alerjik Döküntü
0 notes
Text
Blog
Blog
0 notes
Text
Yenidoğan Bebeğin Ateşi Kaç Olmalı?
Yenidoğan sağlığı, oldukça önemsenmesi gereken konuların başında gelmektedir. Dünyaya getirmiş olduğunuz bebeğinizin sağlığı, hayata ilk başladığındaki vücut fonksiyonları, hayatının geri kalanı için oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Zira bebek dünyaya geldikten 48 saat içerisindeki süre kritik bir süredir. Bu süre zarfında anne taburcu edilmez, bebeğin hayati fonksiyonları incelenir ve değerlendirme yapılır. Yenidoğan ateşi kaç olmalı sorusu da son derece önemli olan ve mutlaka takip edilmesi gereken detaylar arasında yer almaktadır.
Yenidoğan Hayati Bulguları
Yenidoğan ateşi, 35,8 ila 37,9 arasında normal olarak kabul edilmektedir. Bebeğin doğumundan sonra, ateşinin gözlemlenmesi son derece doğaldır. Ancak yeni doğanda herhangi bir enfeksiyon görülmesi durumunda ateş 42 dereceye kadar çıkabilmektedir. Bu durum, bebeğin hayati tehlikesi olduğu ve mutlaka müşahede altında tutulması gerektiğini ifade etmektedir. Dahili sistemlerde meydana gelen bu enfeksiyon, uzman hekimler tarafından tedavi edilmezse, yüksek ateş bebeğin havale geçirmesine; vücut organlarının bütünlüğünün bozulmasına ve ne yazık ki hayatını dahi kaybetmesine neden olabilir. Yüksek ateş bebeklerde kalıcı hasara yol açabilir.
Yenidoğan ateşi, uzman hekimler tarafından kontrol altında tutulması gereken durumlar arasında yer almaktadır. Anne karnından çıkan ve dünyaya yeni adım atan bebeğin sağlığını tanımlamamıza yetecek bir unsur da ‘ateş’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Enfeksiyon riski olan bebeklerde, yüksek ateş gözlemlenebilir. Bu mutlaka tedavi edilmelidir.
2 Aydan küçük bebeklerin kulaktan ateş ölçülmesi doğru değildir. Bu durumlarda rektal ölçüm en güvenilir olanıdır. Eğer bebeğinizin ateşi 38 derecenin üzerindeyse ortada büyük bir sorun var demektir. Bu gibi durumlarda bebeğinizin üzerindeki kat kıyafetlerinizi çıkartın ve 15-20 dakika sonra ateşini tekrar ölçün. Eğer ateş düşmemiş ise en yakın sağlık kuruluşuna gitmeniz gerekiyor. Bebeklerde ateş küçümsenecek, beklenecek bir durum değildir.
Yenidoğan Bebeğin Ateşi Kaç Olmalı?
0 notes
Text
Çocuklarda Yüksek Ateş Düşürme Yolları
Çocuklarda yüksek ateş, sıklıkla karşılaşılabilen akut durumlar arasında yer almaktadır. Özellikle ebeveynlerin zor durumda kaldığı ve alternatif yöntemler denediği yüksek ateş, çocuklarda pek farklı sebeplere bağlı olarak gelişebilir. Yanlış beslenme, olası alerjen, diş çıkarma; aşı vurulma ve mikrop kapma ateş yükselten unsurlar arasında yer almaktadır. Çocuklarda yüksek ateş mutlaka dikkate alınması gereken durumlar arasındadır. Çocuklarda ateş düşürmek için kullanılan birçok bitkisel yöntem bulunmaktadır. Günlük deneyimlerimizden de bildiğimiz gibi sirkeli su bu yöntemler arasında yer almaktadır. Çocuğun kollarının altını, burnunu, boynunu ve bacaklarını sirkeli su ile ovmak tercih edebileceğiniz yöntemler arasında yer almaktadır.
Ateş Düşürme Nasıl Yapılır?
Çocuklarda yüksek ateş sorunu görüldüğü zaman ilk yapılması gereken, hekimi arayarak bu konuda tavsiye istenmelidir. Çocuğunuzun sağlığı ile ilgili alacağınız önerileri dinlemeniz gerekiyor. Yüksek ateş sorunu beraberinde birçok hastalığı getirebildiğinden, dikkate alınmalı ve bu sorun için çözüm önerisi bulunmalıdır. Yüksek ateş düşürmek için doktor önerisi ile ateş düşürücü şuruplar da içirebilirsiniz. Kendiniz çözüm üretmeye çalışmayın. Bu alanda uzman birine danışmanız en iyisi olacaktır.
Ancak şuruplar her yaş grubu için önerilmez. Özellikle 2 yaşının altındaki çocuklar için şurup tavsiyesi doktorlar tarafından verilmez. Çoğu zaman yüksek ateş tek başına geçebileceği gibi, soğuk su ile kompres yaparak da bu sorundan kurtulmanız mümkün. Ancak özellikle ilaç tercih edecekseniz, mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Aksi halde çocuğunuzu tehlikeye atabilirsiniz.
Çocuklarda Yüksek Ateş Düşürme Yolları
0 notes
Text
Yasal Uyarı
Bu internet sitesi içeriğinde yer alan bilgi, yorum, görüntü, doküman, fotoğraf, ses kaydı, video, görüş v.b. şeyler yalnızca eğitim ve bilgilendirme amacıyla sunulmaktadır. Reklam, teşhis, tanı, tedavi, yönlendirme ve ticari bir amacı bulunmamaktadır. İçerikte yer verilenler profesyonel tıbbi bakım yerine geçmemektedir, tıbbi tavsiye ve hizmetler içermemektedir. Bir sağlık sorununuz varsa veya böyle bir sorununuz olduğundan şüpheleniyorsanız mutlaka hekiminize danışmanız gerekmektedir. Bu konudaki her türlü karar ve sorumluluk web sitesini ziyaret eden kişilere aittir.
Web sitesini ziyaret eden kişiler, her türlü sorumluluk kendilerine ait olmak üzere web sitesine ve içeriğine ulaşmayı kabul etmiş sayılmaktadır. Sitede yer alan içerik ve e-uygulamalar nedeniyle hiç bir kişi ve/veya kuruluşa karşı taahhütte bulunulmamaktadır.
Anne ve Bebek Sağlığı, hiçbir hal ve şartta, bu sitede yer alan veya bu site aracılığıyla erişilen bilgilerin kullanımıyla (veya hatalı kullanımıyla) her hangi bir biçimde ilişkilendirilebilecek hiçbir zarar veya sorumluluktan ötürü veya dolaylı olarak sorumlu ve yükümlü olmayacaktır.
Anne ve Bebek Sağlığı, internet sitesinde yer alan bilgilerin doğru, mevcut ve gerçek durumu yansıtması için her türlü özen ve gayreti göstermektedir. Ancak buna rağmen e-uygulamalar veya site içeriğinde yer alan yazım hatası, eksikliği, güncellemede gecikme, muhtemel bir yanlışlık veya başkaca nedenlerden dolayı oluşabilecek zarar nedeniyle sorumlu veya yükümlü olmayacaktır.
Sitede yer alan içerik ve uygulamaların önceden haber verilmeksizin güncellenmesi, düzenlenmesi, değiştirilmesi, kaldırılması gibi işlemlerin yapılması hakkı ve yetkisi yalnızca Anne ve Bebek Sağlığı aittir.
Sitede yer alan içeriğin (bilgi, doküman, fotoğraf, ses kaydı, görüntü, video v.s.) Anne ve Bebek Sağlığı’nın yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen kopya edilmesi, yayınlanması, dağıtılması, değiştirilmesi, saklanması, ticari bir amaçla kullanılması veya kullandırılması v.b. faaliyetler yasaktır. Bu konudaki tüm haklar saklıdır.
Anne ve Bebek Sağlığı bu internet sitesinin kullanıcılarına, ilgilerini çekebilecek başka internet sitelerine üst bağlantılar kurarak bu sitelere erişim sağlayabilir. Anne ve Bebek Sağlığı bu internet sitelerinden erişilebilecek her hangi bir bilgiye dair bunların doğruluğu ve eksiksizliği de dahil olmak üzere hiçbir beyanat veya güvence sunmamaktadır. Anne ve Bebek Sağlığı, başka bir internet sitesine üst bağlantı içerirken bu sitelerde belirtilen görüş veya düşüncelere ilişkin hiçbir onayda da bulunmamaktadır. Bu web sitesi üzerinden başka sitelere yapılacak bağlantılar nedeniyle oluşabilecek zararlardan Anne ve Bebek Sağlığı sorumlu olmayacaktır.
Anne ve Bebek Sağlığı sitesinde yer alan tıp içerikli yazıların – hiçbiri tamamen veya kısmen, hiçbir ortamda (internet, dergi, gazete, TV, radyo) site sahibinin izni olmaksızın kullanılamaz. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi başka bir yerde yayınlanamaz. Aksi durumlarda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ihlali söz konusudur.
Yasal Uyarı
0 notes
Text
Lohusalık Dönemi Nedir ? Nelere Dikkat Edilmelidir?
Kadınların yaşadığı bunalımlı dönemlerden birisi de lohusalık dönemidir. Doğumdan sonra gerçekleşen ilk 2 aylık sürece lohusalık dönemi denir. Bu dönemde annede ciddi ruhsal ve fiziksel değişimler yaşanır. Bu dönem çok  kritik bir dönemdir. Birçok anne bu dönemde ruhsal çöküntüye girip intihar eğilimleri gösterebilir.
Lohusalık Döneminde Neler Olur?
 Lohusa döneminde kadın kanama ve akıntılarına dikkat etmelidir. Sağlığını önemsemelidir. Bu dönemde dengeli ve düzenli beslenmek önemlidir. Güne sabah kahvaltısı ile başlanmalıdır. Bu süreçte anne doğal ve katkısız besinler tüketmelidir.  Lohusalık döneminde annenin uyku düzeni çok önemlidir. Bu süreçte mutlaka uykusunu almalıdır. Bebeği uyuduğunda anne de uyumalıdır.  Ayrıca bu dönemde anne stres, kaygı ve endişe gibi duygulardan uzak durmalıdır. Bütün vaktini kendine ve bebeğinin sağlığına ayırmalıdır. Bu süreçte eşler anne adayına destek olmalıdır.
Lohusalık dönemi anneleri bebeğini emzirmede sıkıntı yaşayabilir. Bebeğin emmemesi durumunda annenin memesinde süt birikir ve bu biriken sütler anneye baskı yapar. Bu yüzden süt pompası ile annenin sütü sağılmalı ve anne hafifletilmelidir.  Anne emzirme sonrasında mutlaka göğüs ucunu ıslak bezle temizlemelidir. Bebeğin pamukçuk olmaması için bu gereklidir. Emzirme 20 dakikadan fazla olmamalıdır. Her göğüste mutlaka emzirilip süt sağımı yapılmalıdır. Anne bu süreçte gün boyu uygun sutyen takmalıdır.
Lohusa döneminde ağrı kesici ve kan sulandırıcı ilaçlardan uzak durmak gerekir. İlaç almak istenildiğinde mutlaka uzman doktora danışarak kullanılmalıdır. Lohusa döneminde bitki çayı kullanımı doğru değildir. Zararsız olarak bilinen bitki çayları bebek sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Lohusalık Dönemi Alkol ve Sigara Kullanımı
Hamilelikte Sigara İçmek
Lohusalık dönemi yaşayan anneler sigara ve alkolden kesinlikle uzak durmalıdır. Bağımlılık yapan alışkanlıkları varsa terk etmelidir.  Lohusa döneminde anne beslenmesine dikkat etmelidir. Aşırı yağlı, baharatlı yemeklerden uzak durmalıdır. Özellikle gaz yapan besin guruplarından uzak durmalıdır.
Lohusalık dönemi şikayetlerinden biri de annenin aşırı hassas ve duygusal olmasıdır. Bu yüzden anne çevresindeki insanlarla olaylara ve durumlara bunu bilerek yaklaşması gerekir. Annenin ani duygusal çıkışlarına sert tepki verilmemeli anne bu süreçte desteklenmelidir.
Lohusalık Dönemi Nedir ? Nelere Dikkat Edilmelidir?
1 note · View note
Text
Hamilelikte Cinsel İlişki Nasıl Olur ?
Cinsellik hayatımızın en önemli aktivitesinden birisidir. Hamilelik süreci başladıktan sonra çiftler cinsel yaşamlarına ara verirler. Bebeğe zarar vermemek adına cinsel yaşama son veren çiftler aslında çok önemli bir detayı atlamaktadır. Gelelim hamilelikte cinsel ilişki nasıl olur sorusuna. Cinsel yaşam bebeğe zarar vermez. Gebeliğin her döneminde çiftler cinsel ilişkiye girebilir. Uzmanlar bunda bir sakınca olmadığını açıklamasına rağmen anne ve babalar bu korkularını aşmış değiller.
Cinsellik anneye mutluluk hormonu salgılar. Bu da bebeğin gelişimini olumlu yönde etkiler. Cinsel ilişki bir fizyolojik olay olup bebeğin zihinsel gelişimine herhangi bir etkisi yoktur. Fakat bir çok anne ve baba hamilelik sürecinde cinsel ilişkiye girildiğinde bebeğin zeka geriliği ile doğacağını düşünmektedir. Bu yüzden kendi kendilerine cinsel yaşamlarına ara vermektedir.
Hamilelikte Cinsel Pozisyonlar
Hamilelikte cinsel ilişki yapılırken pozisyon çok önemlidir. Anne adayının zorlanmaması gerekir. Sert ve acı verilerek yapılan cinsellik anneye de bebeğe de zarar verebilir. Fakat usulüne uygun ve yumuşak dokunuşlarla yapılan cinselliklerin bebeğe ve anneye bir zararı yoktur.
Hamilelikte cinsel ilişki sadece riskli gebelik durumlarında yapılması sakıncalıdır. Düşük ve erken doğum riski olan gebeliklerde cinsellik bebeğe zarar verebilir. Annenin psikolojik endişeleri varsa da hamilelikte cinsel ilişki yapmaktan uzak durmak gerekir. Babanın herhangi bir cinsel rahatsızlığı yoksa cinsellik gebeliğin her döneminde yapılabilir. Kanamalar, enfeksiyon durumları, düşük riski, erken doğum riski, ve psikolojik sorunlar cinselliği kısıtlayan ve engelleyen durumlardır.
Hamilelikte Cinsel İlişki Nasıl Olur ?
0 notes