sametakbas
sametakbas
Samet Akbaş bi'Blog!
3 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
sametakbas · 4 years ago
Text
Lotus Çiçeği
Lotus çiçeği, her şartta ne olursa olsun yüzünü güneşe çevirerek doğa anaya güzelliğini sunmaya çalışıyor. İçinde olduğu durumun ne olduğuna bakmaksızın. Yetiştiği ortamın, ona neler sunulup sunulmadığına bakılmaksızın. Kendine her daim saf ve duru bir görünüm sunmaya çalışıyor. Belki hiç bir çaba sarf etmeden kendiliğinden bu güzelliğe ulaşıyor belki de onu bu güzelliğe yaşadığı/bulunduğu şartlar ulaştırıyor. Bazı dinlere ilham kaynağı olup, bazılarının hayat felsefesi haline geliyor. Kimisi onu vücuduna kazıyarak simgesel olarak ölene kadar üzerinde taşıyor, kimisi onu suda kaynatıp içiyor. Kimisi, yaşam döngüsü bir şekilde devam edip güzelliğini ve saflığını kaybetmesin diye onu o boktan bataklıktan dahi çıkarmaya kıyamazken kimisi onu kurutarak bir vazo süsü haline getirmeye çalışıyor. İnsanoğlu işte, hep bir şeyler peşinde. 
Peki yetiştiği ortama ve durumlara bakılmaksızın onu bu kadar güzel kılan ne? Kimisi enerji diyor kimisi güzelliği, kimisi mutluluk derken kimisi derinliği. Yoğunluk ve görsellik, hissiyat ve çelişki… Kavramların ve karmaşanın ortasında kalmış bir varlık. Dışarıdan bakınca zerafetinden ödün vermeyen ama içinde yaşadığı bataklığın izlerini taşıyan bir mevcudiyet. Güneş ile birlikte açınca 12 saat boyunca güzelliğinden haberdar olduğumuz ama gece döngüsüyle diğer 12 saatlik döngüde kendisinden ve ne düşündüğünden haber alamadığımız bir varlık. Derinine bakınca dinlere ilham verecek kadar derin, yüzeysel bakınca standart bir vitrin takımına dahi kontrast katabilecek bir nesne. Değişmeyen tek bir şey var, yaşadığı boktan şartlara, içinde bulunduğu durumlara rağmen açması ve açmak için mücadele etmesi. Her şeye rağmen o çabanın bir parçası olması. Hikayenin sonunda basit bir vitrin süsü de olacaksa en azından o çatışmadan hiçbir zaman kopmaması…
1 note · View note
sametakbas · 12 years ago
Text
iç sesine söz geçiremeyen ''ama''
Gevşemiş bedeninle internete girip uyku durumunda olduğun için oynatıcını soft sample’a ayarlarsın. Alttan gelen kadın vokalin, kulaklığında olduğu hissi canlanır beyninde. Kulaklarında bir çift teknoloji ürünü varken ince sesleri net duyamadığını fark eder ve yüzündeki aptal tebessümle son zamanlarda ki ruh halinden şikayet etmeye başlarsın. Geçirdiğin bilmem kaç dakika değerli müziğin, aslında basit bilgisayar hoparlöründen gelen yankısı gerçeği son zamanlardaki dalgınlığını gözünün önüne koyarken; fazlaca tüketmeye başladığın kafeinin zihin açmak dışında beynini uyuşturduğu gerçeği kafanda canlanır. Suçu kafeine atmak başta hoş gelirken bilinçaltını maktül durumunda bırakmak beynini kemirmeye başlar. Elin, kulaklık girişine giderken bir ses takılır kulağına. Yandaki komşunun sıçarken evine kadar yankı yapan hazin sesi, yapının mimarına küfür etmene sebep olur. Belki de apartmanın çalışan tek otuzlu yaşlardaki bireyi neden daha uyumadı sorusu kafanda flaşları patlatır. Pazartesi sendromunu daha şimdiden yaşamaya başlamış zavallı, düşüncesi berraklaşırken zihninde, belki de uyku arası ihtiyaç molası gideriyordura döner. Gelen sifon sesiyle düşüncelerini suyla kanalizasyona salıverip tizleri ve basları hissetmeye başlarsın. Müzik, yatağının konforluluk derecesiyle birlikte keyif aldırır sana. Birkaç fişek daha olsa daha fazla mutlu olabilirim diye düşünüp doyumsuzluğuna şaşkın bir bakış atarsın. Belli olmaz derken zihnin bir yandan belindeki ağrıya anlam vermeye çalışır… Neden veya nasıl olduğu soru işaretleri, iktidarsız bir valse misafirlik yapar.
Asil, gerçekten asil ama eksik birşey var...
Son zamanlarda güzel giden ilişkin aklına takılır birden. Başkalarının yorumlarını siktir ederken zaman çizelgesi bu kadar mükemmel olmamalı dersin. Hayatının bu dönemine kadar hissettiğin ve kokladığın tenlerden ayrışan o bütün, vücut bulur beyninde. Kendinden şüphe duyma beklentisine girerken açlıkvari bir his oturur midene. Gözlerin kaşınırken bilinçaltın içtiğin son kahvenin de bir etki süresinin olduğunu hatırlatır. Pes etmeyi reddeder, zihninle inatlaşan hislerin mutluluğa yoğunlaşmaya çalışır. Bu duyguyu bile acabalı düşünme hissiyatı, yaşamın boktan hissine kucak açarak evin tüm sıcaklığıyla kavrar bedenini. Belki bazı durumlar seni bu duruma getirmiştir, belki de kim bilir?. Küfretmeye başlarsın bazı hadiselere çünkü bu olaylar uçurumun kenarından rüzgarla çelme takmıştır. Umutsuzluk mu yoksa memnuniyet mi bilemediğin bir duygu ikilemde bırakmıştır aslında çapalanmış mutluluğunu. Arafta, ruhlarla gönül eğlendirmeye çalışırken aslında kötü bir insan olmadığını düşünür buradan fazlasını hakediyorum hissine kapılırsın...
Ama olmadı… Olmadı dersin kendinden kaçışın bu evresine.. Aklında birden neden sorusu çelişmeye başlar, tıpkı içinde canlanan karalama hissinin, kulaklarında çınlayan melodide olduğu gibi. Kelimelere yüklediğin anlamların o insana gidiyor olma hissi vicdanını okşar. Bazılarını kenara bırakan hafızan unutmuştur bunları çoktan. Kafan karışır, belki de iç sesin sana tecavüz ediyordur, kim bilir? Ama dersin, ama neden? Her ama diye başladığın cümlenin yüklemi mantıksızlıkla noktalanır. Yine bir amalar deryası aklını karıştırmışken toprağa verdiğini hatırlarsın… Ne olduysa olur işte topraktan vücut bulan şeytan, karakterinin üç oda bir salonlu villasında nefes almaya başlar. Zihninin kanepesinde otururken imha silahlarının tükenmişlik hissi kanserli bir hücre gibi yer bitirir seni. Yine ama dersin.. ama.. ama bir daha…
2 notes · View notes
sametakbas · 13 years ago
Text
sıkıntı, patlayanındır.
selam,
son zamanlarda köşemi baya boşladığımı hissettim. içerisinde bulunduğum hayat telaşı ve 3.sınıfa adım atmış bir üniversite öğrencisinin taşıdığı gelecek kaygısından dolayı müzdarip oldu interaktif yuvam.
evvelki vakitlerde ilk defa bu yola adım atmış olmanın heyecanıyla bir şeyler karalıyordum. ya da karalamaya çalışıyordum. şu sıralar bu sevdanın bende pek de mevcut olmadığının farkına vardım. 
olay yazıp yazmamakla ilgili değil sanırım. şu ara içinde bulunduğum durumdan dolayı. hayırrr annem bu sefer haklı değil, yay burçlu maymun iştahlı oğlu sıfatını bu durum için kabul etmiyorum, bugünlerin de bir şekilde geçeceği malum. 
sanırım burayı farklı emeller için açmıştım iş çok farklı noktalara geldi. İlgi duyduğum, zevk aldığum konular hakkında bir şeyler karalamaktansa okuyup-araştırmak şu sıra daha çok keyif veriyor. 
sohbete, müziğe, okumaya, izlemeye, yaşamaya ve her şeyden önemlisi aldığınız her nefesin tadını çıkartmaya devam edin. şimdilik adios, bi’ ara tekrardan buralara dönerim.
1 note · View note