siyahlimann
siyahlimann
Y
3K posts
Dizlerimin üzerine çöktüm öksüz bir şiirin dizelerinde.
Don't wanna be here? Send us removal request.
siyahlimann · 24 days ago
Text
Ölüm diyor yazgı beş harfle
Kollar, bacaklar ve dertli bir baş
Durmaksızın duyduğum bir ses
Okunuyor semada
Kimin için bu sela
Anlamam bilmem
Başım değmedikçe soğuk musallaya
Ağlayanları duyuyor
Solgun kulaklar
Eşler
Evlatlar
Kim olduğumu bilmeyen
Yoldan geçen gölgeler
Kararıyor dünyam
Gittikçe azalan fısıltılarla
Ölüm diyor acımasız, keskin bir ses.
Kaçamazsın
Koşamazsın
Doğduğundan beri ensende olandan
Ben ki bir nefs’im hapsolmuş bu aleme
Tadacağım ölümü elbet
Ama nedir bu damağımda ki kekremsi illet?
Yalnızlık sarar bedenimi
Beyaz bir kefenle
Kabrin soğuk kucağında susar sesler,
“İnnema’l mevtu mevtun.”
Ölüm der,
Sadece ibarettir ölümden
Geri dönüşü olmayan bir yol bu,
Adımlarımda sessiz ayak izleri,
Gölgeler gibi takip eder beni.
Günahlarım, Zindanlarım
Kibrim ve gururum mahşerler arasında
Kelimeler dövüştürürüm
Aklımın ıssız kıyılarında
Karanlık çağın mumu gibi,
Titreyen ama sönmeyen,
Dinmeyen
Aklımdan bir türlü gitmeyen.
Ölüm diyor yazgı
Ölüm diyor yaşamak
5 harf
Kollarım
Bacaklarım
Ve Dertli başım.
1 note · View note
siyahlimann · 4 months ago
Text
Savrulup dururken dalgalarda, o dalgaların vurduğu limanda huzur buldum
0 notes
siyahlimann · 5 months ago
Text
Evde olma hissini hep mekanla alakalı sanmıştım. Evde olmak, evde hissetmek yanındaki kişiyle alakalıymış meğer. Benim çocukluğum taşınarak ve farklı evlerin tavanlarına gözümü açarken ‘ev’i aramakla geçti. Ev hep bana soğuk, yabancı ve alışılmadık hislerle birlikte gelirdi. Şehirler hatta ülkeler arası gidip geldiğim yıllarda ise bu kavram anlamını neredeyse tamamıyla yitirdi. Yaptığım uçak ve otobüs yolculuklarına sonunda hep o bir yerlere varmak umuduyla çıkardım. Valizimi eve gider gibi toplardım. Giderkende, dönerkende… ama gittiğim ve vardığım her yer sadece durak gibiydi. Biraz durduğum, otobüsümü beklediğim yer. Kendimi hep yolcu abbas gibi hissettim, çünkü bağlasan durmazdım. Ev değildi hiç bir yer, ev gibi değildi. İşin kötüsü hiç evi olmamış bir insan ev nedir onu nerden bilsindi. Sonraları seninle tanıştım. Yolculuklarım senin yanından yarım yamalak evim diyebileceğim yer arasında gidip geldi. Yollar yatağımdan daha rahattı. Sana ilk sarıldığımdaki his.. tarif edemediğim ama çok sonraları ne anlama geldiğini anladığım o his. Evde olmak. Hiç bilmediğim duvarlara alışmaya çalışırken ama alışamadan başka duvarlara gözümü açtığım göçebe çocukluk yıllarım, aidiyetsizlik. Tek başıma düzen kurmaya çalışırken bölük börçük hissettiğim, nereye ait olduğumu kestiremediğim gençlik yıllarım, aidiyetsizlik. Şimdi ise dünyanın neresine gidersem gideyim, yanımda sen olduğun sürece kendimi evde hissedeceğim. Tavanları aramıyor artık gözlerim. Alışmak zorunda değilim hiç bir şeye. Ait hissetmek sandığımdan daha kolaymış, anladım. Ait olmak, evde olmak seninle bir güne uyanmakmış. Sıcaklık senin gülüşündeymiş. Evi ev yapan kollarınmış ve kollarında olmak dünyanın en güzel yerinde olmakmış. Senin nefesinle aynı anda nefes almaya çalışarak uyuduğum o çocuksu gecelerde gözümü hangi yarına açacağımın kaygısı yok. Nereye gideceğim? Nereye aitim sorusu yok. O titrek korkular, endişeler, telaşlar yok. Savrulur gibi hissettiğim o yılların baş dönmeleri yok. Çok uzun zaman sonra, çok uzun yollardan sonra eve varmış gibiyim.
3 notes · View notes
siyahlimann · 6 months ago
Text
Sevilmek diyorum, tüm geçmiş yaraların merhemiymiş meğerse…
0 notes
siyahlimann · 11 months ago
Text
Yastığında kalan saçımı kitap aralarında sakladı ve ben ömrümde hiç böyle sevilmemiştim
0 notes
siyahlimann · 1 year ago
Text
Bazen durur insan. Düşünceleri kadar kara gecede zifiriliğin kuyusuna sessiz bir çığlıkla düşer. Düşünceler mi kör etmiş bizi yoksa duygular mı? Sen mi kapadın ellerinle gözlerimi yoksa ben mi? Kim sorumlu çırpınıp duran kalbimden? Nefesimin dermansız buğusu yeter mi pencerene adımı yazmaya? Sahi adım neydi benim, yaşım neydi..? Geldiğim yeri çoktan unuttumda gideceğim yer neresiydi? Yok, yok...Hiç kalmadı halim. İnan yaşadığım zamandan değil yaşadıklarımın zamanından geliyor kamburum. Her şey güzelken işte, ansızın gelen depremlerim tüm şehri yerle bir ediyor. Sırf sen değil, kalbimde kaldı enkazlar altında. Hâla atışlarının zayıf çaresizliği kulaklarıma geliyor. Bunca sallantıdan sonra 'mucize' diyor insanlar varoluşuma, ben acı diyorum bunun adına. Öyle ya, neye hangi adı koyarsan ona dönüşüveriyor. Yaşam, ne kutsal kelime. Kime göre, neye göre? Hem yaşıyor muyuz hakikaten onu sor bi kendine? İşte adına yaşamak denirse...Doğrularımdan çok benim yanlışlarım, inanmışlıklarımdan çok kandırılmışlıklarım. Ama yok.. bahane sanmayın bunları. Bahanelerimin küllerinden abdestimi alalı çok oldu. Bi farketiş bu belki de. Yarım aklımla sakat kalbim bir olmuş bi adam etmeye baş koymuş. Ama iki kere iki dört eder. Ne eksik ne fazla. Oysa benim elimde ne iki var ne dört. Ama sıfırı soracak olursan her şeyden fazla...
6 notes · View notes
siyahlimann · 1 year ago
Text
Bu mektup herkesten çok sana;
Bana mağaralar ve karanlık
Sana papatyadan taçlar ve güneş
Bana küfürler ve yalan
Sana gûfteler ve şiir
Bana çivi yataklar
Sana güzel dudaklar
Bana tenhalar ve kavga
Sana İstiklal ve dağlar
Ah! Bu dünyanın seni sevişi,
Nasıl bir yangınsın ulan
İçim alevler içindeyken
Gözünün önünde donarak ölen ben.
11 notes · View notes
siyahlimann · 1 year ago
Text
Üşürsün.
Bir cümle, bir kelime tüm rıhtımında eser deli,
Bu yel alır götürür seni zamanda sel gibi.
Ellerin üşür, parmak uçların.
Ve hiç geçmeyecek bir üşüme
Ruhunu ele geçiriverir.
1 note · View note
siyahlimann · 2 years ago
Text
Kocaman bir kadının vücudunda acılar içinde kıvranan küçük bir kız çocuğu. Çığlıkları boğazına düğüm düğüm. Bağırsa, kızsa dört tarafı duvar. Gerçi kendi yankısından bile korkar…
10 notes · View notes
siyahlimann · 2 years ago
Text
Üşüyorum.. ve bu bedenimle alakalı bir mesele değil
8 notes · View notes
siyahlimann · 2 years ago
Text
Sanki yıllar yılı değmemiş elime mürekkebin lekeleri.. insan anlatamayacağını anlayınca anlatmaktan da vazgeçiyor belli ki. Gerçi demiştim ya ben hikayeyi anlatmaya değil, hikayeden kaçmaya çalışıyorum diye, öyle işte arkama bakmadan kaçıyorum insanlardan. Eski kaygılarım yok artık, sahi korkmuyorum da canımı acıtacağınızdan. Sadece size dair ümitlerim yitti gitti. Beklentilerimi kapılarımın önüne astım bıraktım, elbet buna muhtaç birileri gelir alır diye. Çünkü benim size hiç mi hiç ihtiyacım kalmadı. Düşünüyorum zaman zaman şöyle, ne üzüntüleri parmak uçlarımdan kırışık kağıtlara dökmüşüm. Değer miymiş? Hiç tartmamışım. Ederinizden fazla üzülmüşüm size ah ne aptalmışım. Şimdi içimdeki çoçuğu karanlık kuytulardan ellerinden tuttuğum gibi çekip çıkardım. Size kızarken onu ne çok korkutmuşum. Şimdi onu aydan yapılma bir adamın kucağına bıraktım, hep ayı takip eden gözlerinin bir manası olacaktı elbette. Aya öyle tutulacaktı ki ay tutulmaları onun küçük kollarının büyük yankılarından başka bir şey olmayacaktı. Tüm çıkarlarınızı çıkardım hayatımdan, sırtımı gecemin yegane ışığına dayadım. Karanlıklardan dahi korkmuyorum artık.
1 note · View note
siyahlimann · 2 years ago
Text
Hayat garip. Nerden başladığını asla hatırlayamadığımız uzun bir hikaye sanki. Sahi hanginiz hatırlıyorsunuz yaşamaya başladığınız anı? Doğar doğmaz yaşıyor sayılır mı ki insan? İlla nefes alıyoruz diye yaşayacak halimiz yok herhalde, daha neler! Bazen şöyle durup derin bir nefes alası geliyor insanın. Hangi kitabın hangi rolünü yüklendim ben diye bir sorgulama hissi, kulaklarından bir fısıltıyla birlikte bir solucan gibi kafana sızıp kemirmeye başlıyor beynini. Kimin tanrılık oyununun kulu şu kendine yetmeyen aklım? Kendi istediklerime ne kadar kulak astım, ne istiyorum yahu ben? Sırf bir şeyi, birini istiyorum diye onun arkasındaki dağlara da aşık olmam şart mı? İlla böyle mi yaşanıyor bu hayat dediğimiz şey. Benim hayatım mı, senin mi? Yoksa bu hayat hayatının yansımaları mı benim sahiplenip sarıldığım hayaller. Kabuslarımdan daha kötü rüyalarım oldu benim. Bekliyorum. Bekliyorum ben aydınlık günleri, karanlık pencereler önünde. O çok sevdiğim güneş belki aydınlıklarından bir kaç kırıntı atar önüme. Hayır karanlıkla bir derdim yok yanlış anlaşılmasın. Benim derdim beklediklerimle. Şimdi kafamda en az odalarım kadar karanlık cızırtılı müzikler çalıyor ama benim hiç kalkıp dans edecek halim yok. İçimdeki şarkı sustu sanırdım hep, ama ben şarkılarım olmadan yapamam. Onlar çalmaya devam ediyor. Bende işte o kuytu köşelerimde iki büklüm oturmuş sıradaki şarkıyı bekliyorum, beni derdimle daha derbeder eylesin diye. Acılar benden! Mutlulukların yabancılıkları sizde kalsın.
1 note · View note
siyahlimann · 2 years ago
Text
Kocaman bir kadının vücudunda acılar içinde kıvranan küçük bir kız çocuğu. Çığlıkları boğazına düğüm düğüm. Bağırsa, kızsa dört tarafı duvar. Gerçi kendi yankısından bile korkar…
10 notes · View notes
siyahlimann · 3 years ago
Text
İnsanlar..
çoğu zaman birbirimizin hayatlarına teğet geçeriz. Hatta tam ağırlık merkezinden geçip orada durduğumuzu sandığımızda bile. Hayat, uzunca bir patika yol ve biz bu yolda karşılaştığımız herkesi yolun sonuna kadar bizimle sanırız. Kimsenin başka yollara sapacağı gelmez aklımıza ya da arkasını dönüp geri döneceği ve hiç düşünmeyiz belki bizimle yürümek istemediğini. Yürürüz öyle sona doğru Öylece, onunla ya da onlarla. Muhteşem karşılaşmalara inanmıyorum. İnanmak istemiyorum. Belki de muhteşem karşılaşmalarımın bu kadar içler acısı olma fikrine tahammül edemiyorum. Binlerce insan tanıdım uzaktan ya da yakından. Yüzlercesiyle saatlerce konuşup, onlarcasıyla yıllarımı geçirdim. Şimdi yüzlerini değil gölgelerini dahi hatırlamıyorum. Hayatımın merkezine koyduğumu sandığım herkesin birer teğet noktası olduğunu aklımın sınırları genişledikçe anlıyorum. Aklımın sınırlarını genişletmek için kendim de o teğet noktalarından biri haline geliyorum. Ben de, sadece kendime şöyle ufaktan dokunup, kendimin başka zamanlarına doğru yoluma devam ediyorum. Sonsuzluğa. Varlığımın sonsuz değişimine ve binbir türlü halime. Ağladığım şeylere ağlayamaz oluyorum. Dün her şeyiyle tanıdığımın, bugün adını bilmiyorum. Hatıralarım, puslu geçmişten belli belirsiz görünüp kaybolurken netliğe asla ulaşamıyorum. Ne onlar çıkmak istiyor ortaya, ne de ben artık onları oradan çıkarmak istiyorum. Hiç arkama bakmadan deli gibi koşuyorum. Başka bir teğet noktasına. Benim ya da senin. Belki de bizim kesiştiğimiz o noktaya. Duruyorum. birbirine geçmiş onca hayatın sadece ufacık bir nokta olduğunu anlıyorum. Çokluktan yok olduğumuzu. Yokluktan varolduğumuzu. Birbirimize değerken aslında bir olduğumuzu. Ben olduğumu. Bana değip geçen, benim dokunup geçtiğim her şeyin tek bir yerde, simsiyah ve keskin, net ve bitirici olduğunu. Cümlemin bittiğini. Aslında çok yol aldım sanırken hiç yol almadığımı anlıyorum.
3 notes · View notes
siyahlimann · 3 years ago
Text
Sonra aniden “gidiyorum ama geleceğim.” Deyip kaçtın karanlıklardan. İki damla yaş oldun, arka arkaya aktın gözlerden. Dudak kenarından çeneye ulaşmadan buhar oldun. Kayboldun. Ama biliyordum ki, yeniden gelecektin.
24 notes · View notes
siyahlimann · 3 years ago
Text
Üzgünüm, biliyorum “gitmek zorundayım.” Dersem “gitmenin nasıl bir zorundalığı olabilir?” Diye soracaksın kendine. Hep kalana mı zor gidene mi diye çok sordum kendime. Sonra bir karara vardım. Ne kalana ne gidene kolay değil hiç bir şey. Arkada kalan olmak ne kadar zorsa sokakları arşınlayıp kokundan, sevginden, şefkatinden uzaklaşmak bir o kadar zor. Beni affetmeni söylemeyeceğim sana. Kız, bağır, çağır, küfret bana ama küsme. Gittiğim her yol sana çıkmadığı için çok sövdüm ben zaten vardığım hiç bir nokta sen olmadığı için çok kızdım ama üzgünüm bu sefer seni kendime değil başkalarına emanet etmek zorunda olduğum için. Kendine iyi bak. Çünkü ben zarar verdiğim bir yerde kalıp enkaza dönüşmeni daha fazla izleyemedim. Sevmek yapıcı olmayabiliyor bazen. Yıkıcı olduğum için beni bağışla...
17 notes · View notes
siyahlimann · 3 years ago
Text
Ahmet Kaya diyor ya “şimdi iyi niyetlerimin hepsini bir bir yargılayıp asıyorum” öyle can yakıcı bir cümle işte şimdi hissettiklerim. İyi niyetim yüzünden kırdığınız her parçam için yine benden olan iyi niyetlerimi asıyorum. Kanatlarımı kırdınız, artık gökyüzü sizin olsun. Çünkü ben bir daha uçabilme umudumu ip yapıp boynuma astım ve tam orda can verdim.
31 notes · View notes