smouw
46 posts
Pusun dağılmasını beklemek. ayrica bulut yok ,yagmur da yağmayacak.Güvercinlerin su içtigi kabi devirdin...
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bir süredir ben de kıyafet almıyorum. Çook çook beğenip, çok aklım kalacaksa ya da acil ihtiyaçsa, çok uygunsa falan gibi şartlarım var. Başka şehirlerde benzeri var mı bilmiyorum ama bizde bir “el ele butik” var belediyenin açtığı bir yer. Fazla kıyafet, ayakkabı, ev eşyası vb şeyleri götürüyorsun ihtiyacı olan mağaza gibi gezerek alıyor hiçbir ücret ödemeden. Son zamanlarda oradan alıyorum ama her gittiğimde mutlaka elimdeki kıyafetlerden fazlasını götürüyorum (bu zorunlu bir şey değil benim için bir döngünün önemi var o yüzden dikkat ediyorum). Ondan önce arkadaşlarım arasında değiş tokuş yapıyordum. Bit pazarları acayip güzel yerlerdir ama burada bulmak zor oluyor. Eşyalar dönüştürülebilir çok hızlı şekilde, beğenmediğiniz kazaktan ne güzel etekler çıkıyor bir bilseniz. Kendinize mahalle terzisi bulun çok işe yarıyor. Bir de az çöp üretin lütfen 🌿
31 notes
·
View notes
Text
Bir uzak sabah denizidir gittiğin kapı ellerinde rüzgârın taşınmaz çamurları var köpürmüş soylarımı toplarken çürüyen yanlarımdan inan batmış şehirler gibi onarılmaz anılar gözlerinde unuttuğum o eski aciz miras almaya gelsem soluğumda dalgın yosun kokusu biliyorum artık hiçbir gemi beni taşımaz ve yeniden büyür içimde mağrur bir zakkum gibi terk edilmek korkusu susarsın bir silahsızlanma akşamı susarsın dudaklarında ıslıklar kanar öpülmez dudakların ıslık yarası mavzerdir dokunmalarım kirvem bilirsin öpemem, öpersem tekmil bir aşiret tragedyası hüznünü ver bana yeter, gizli hüznünü kolları bağlı hüzün olsun dört yanım ırağına vurma beni kirvem, ağlarım, delirirsin sonra derler haklıdır sevdası geç olur ki artık onarmaz rakılar geç olur bir yaraya rakının dağılması sen denize sırtını dönen uykusuz dağlı, gemiler nerde (ki çoğu hüviyetidir melankolinin) nerde aykırı mavzerler (onlara sığdıramazsın ki öfkelerini) barut esmeri tenine sevdalarımı sürdüğüm nasıl taşıdım bunca yıl delirmiş saçlarında o eski şark yelini biliyorum dokunsam parmaklarım kırılır dokunmasam eşkıya uykusuzluğu çetin silahlar gibi Murathan Mungan
0 notes
Text
1. Edip Cansever ben sana uyandım yine, sen Nazım Hikmet Ran benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim; git, ne demekti sevgilim ? Sunay Akın bilerek mi yanına almadın giderken başının yastıkta bıraktığı çukuru güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar beni senin gibi bir de annem terketmişti ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur Cemal Süreya üşüyor musun? üzülme bee! gel yanıma.. o kadar yaktın ki canımı; ısınırsın. üşümezsin bir daha. Özdemir Asaf sana gitme demeyeceğim. üşüyorsun ceketimi al. günün en güzel saatleri bunlar. yanımda kal. sana gitme demeyeceğim. gene de sen bilirsin. yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, incinirsin.. sana gitme demeyeceğim, ama gitme Lavinia. adını gizleyeceğim, sen de bilme Lavinia.. Ahmed Arif seni anlatabilsem seni... yokluğun, cehennemin öbür adıdır üşüyorum, kapama gözlerini... İrfan Kurudirek gülmek diyorum tanrım, gülmek o'na çok yakışıyor. izin ver, yarım yanıma kalsın. teşekkürler tanrım, borcum olsun - öderim. elimden her iş gelir, yeter ki eli elimde olsun. Attila İlhan Aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum. hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum. Nazım Hikmet Ran hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını bastın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... hoş geldin kadınım benim hoş geldin... Orhan Veli Kanık bilmezler yalnız yaşamayanlar, nasıl korku verir sessizlik. insana insan nasıl konuşur kendisiyle. nasıl koşar aynalara, bir cana hasret. bilmezler.. Ahmet Hamdi Tanpınar sen say ki; ben hiç ağlamadım, hiç ateşe tutmadım yüreğimi, geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki; bütün şiirler gözlerini, bütün şarkılar saçlarını söylemedi, hele nihavent, hele buselik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi, bir topak kan gibi adın, içimin nehirlerinden.. Can Yücel bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “o olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. demeyeceksin işte. yaşarsın çünkü. öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Aziz Nesin içimde bir merak öyle bir merak ki ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak ve dostu düşmanı suç üstü yakalamak.. Aşık Veysel benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında, çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen.. Cemal Süreya açık çay içerdi hep. demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş, öyle derdi.
0 notes
Link
0 notes
Video
youtube
DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ METAFORİK İNCELEME
Ancak bu şiir beni hep etkilemiştir bana yenilenmeyi, değişimi ,dönüştürmeyi düşündürdüğü için. Gülten Akın sadece aşkı dile getiren değil, aynı zamanda bireyin acısını o dayanılmaz yalnızlığını,öfkesini,kırgınlıklarını,hüznünü anlatırken ; sisteme dair eleştirel şiirler de yazdı.Toplumsal şiirin enerjisini, ikinci yeni'nin imgesel zenginliğini ve kadın olmanın duyarlığını şiirinde buluşturmasını bilmiş bir şair.Şiirlerinde büyük ölçüde folklor öğelerinden yararlandı. Şiir üzerine yazılarını bir araya getiren “Şiiri Düzde Kuşatmak” (1983) kitabında, halk kaynağına inme isteğini, “Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak” sözleriyle açıklar. Şiirleri pek çok dile çevrildi ve kırktan fazla şiiri bestelendi. Bestelenen şiirlerinden biri, Sezen Aksu'nun 1993 tarihli albümüne adını veren Deli Kızın Türküsü’dür.
Şiir her ne kadar tartışmalara neden olmuşsa da bana göre metaforiktir. Şiir geçmişinin belki de en kadim sanatlarından birisi olan deyim aktarmaları, eski ismiyle “istiare”, “aralarında uzak yakın ilgi (benzerlik, işlev ilgisi, yakınlığı) bulunan iki şey arasında bir benzetme yoluyla ilişki kurarak birinin adını ötekine aktarma eğilimi sonucunda oluşan dil olayı”dır. Deyim aktarmasının günümüzdeki karşılığı “eğretileme” ve “metafor”dur. Metafor terimi, Latince ve Grekçe “metafora” kökünden gelir; meta: öte, aşırı; pherein: taşımak, yüklenmek. Yani “öteye taşımak” anlamında bir birleşik addır metafor. Bizler bugün onu bir söz sanatı olarak tanıyor, kullanıyor ve yorumluyoruz. Sözcüklerin ya da sözcük öbeklerinin ölçünlü, sıradan, birebir anlamlarından yapılan her sapma, dinleyenin veya okuyanın imgelem gücünde bir yorumlama, çağrışım, anıştırma alanı açıyor demektir. Eğretileme, söz sanatları arasında benzetme türlerinden biridir; ama dinleyenin ya da okuyanın imgelem zenginliğine çok daha geniş bir alan bırakan bir benzetmedir. Neyin neye benzetildiğini, ne ölçüde ve hangi nedenle benzetildiğini dinleyen ya da okuyan kendisi keşfetmek zorundadır; ama bu zorlu keşif ona büyük bir zevk verir, düş gücünü devreye sokma, zenginleştirme deneyimi sağlar. Bu da en üst düzeyde renkli, üstü kapalı, sezgisel, yaratıcı, “düşsel”, duygusal, derinlikli iletişim demektir.Gülten Akın'ın Deli Kızın Türküsü adlı şiiri metaforik olarak incelendiğinde bir yerinde başlayıp biten türkünün yani yaşamın, yaşam ve ölüm arasın da olan insanin, ne denli sistem tarafından özgürlüğünün elinden alındığını, bize öğretilen şeylerin bizi bir nevi disiplin altına alınmamızı amaçlayan yaptırımlar olduğunun farkına varmadan, sözde bizim için yapıldığını sandığımız yaşam alanlarının, şehirlerin , parkların, sokakların,apartmanların,sitelerin ,yürüdüğümüz caddelerin,avm'lerin bir nevi kontrol altında tutabilmek için düşünülmüş tasarlanmış görünür de özgür ama hapishaneden farksız bir alanda yaşayan ve yaşamın içine hapsolmuş birer itaatkar kullarıyız aslında. Ya sevmeli ya ölmeli ya da öldürülmeliyiz .Bizleri bu denli hapsetmiş olan sistemi, iktidarı sistemin içinde yaşayanlar olarak, bir yandan sistemi eleştirirken bir yandan da güçlendiriyoruz ve üzerimizdeki tahakkümünün devamlılığını sürdürmesini sağlıyoruz. Düşlerimiz ve özlemlerimiz ,aynı anda doyurulması neredeyse hiç mümkün olmayan bir muğlaklığın için de yitip gitmektedir .Bu belirsizliği ortadan kaldırmanın yollarını aramalı insan. Yitirmeli ne varsa ve başlamalı yeniden … Kim özgür.? İçinde olanlar mı yoksa dışındakiler mi .Sistemin dışında olan delilerdir.Deliler özgürdür…
DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Sana büyük caddelerin birinde rastlasam Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam Olanca sevgimi yalnızlığımı Düşünsem hayır düşünmesem Senin hiç haberin olmasa Senin hiç haberin olmaz ki Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır Bulutlar uçuşur gecelerin Ben yağmura deli buluta deli Bir büyük oyun yaşamak dediğin Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa Böcekler gibi başlamalı yeniden Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta Yan garipliğine yürek yan Gitti giden Gülten Akın
0 notes
Link
0 notes
Text
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi? düşünüyorum da, sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek. yumuşacık kalbimizin fark edilmesi, naif yönlerimizin keşfedilmesi, cesaretsizliğimizin anlaşılması, korkularımızın paylaşılması sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti. kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız. ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında. hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden. istiridyeler, deniz minareleri, midyeler. kirpiler ve kaplumbağalar gibi. sahi koruyor mu bizi bu çatlamamış sert kabuk? kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi? yoksa zarar mi veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize.? hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi? duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu? eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak. ne çıkar ateşböceği sansalar beni? belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin o uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz? güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi, korkaklığımı, sevgi isteğimi en insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup bir kus gibi uçacağım özgürce. anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine. o da çözülecek belki. samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince. oysa bir görebilsek bunu. kalmadı böyle insanlar demesek. güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak. kırılmaktan korkmasak. incinsek, yaralansak. ne olur bir darbe daha alsak. yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu. denesek. risk alsak. yanılsak. fark etmez. tekrar, tekrar bıkmadan denesek. ve kucaklaşsak yeniden. tıpkı eskisi gibi. ne olduğunu anlayamadığımız o on beş yıldan öncesi gibi. o zaman fark edeceğiz. ne kadar özlediğimizi birbirimizi. neler biriktirdiğimizi, kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi. beraber geldik beraber gidiyoruz oysa. vakit az, paylaşmak, sarılmak için. yasadığımız coğrafya zor, şartları ağır. yüreği daha fazla küstürmemek lazım. sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan. ve koşullar bir türlü düzelmeyen. sevgiye çok ihtiyacımız var. ufukta kara bir kış görünüyor. ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri. kırın o sert, o ağır kabuklarınızı. kurtulun bu yükten. korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize. yalnızlığa mahkum ediyor bizleri. hem hepimiz bir yıldızız. ne çıkar ateşböceği sansalar bizi? Rabindranath Tagore.
0 notes
Text
Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim.
Deme ki, “Ruhun yolunu buldum.” Onun yerine de ki, “Yolumun üstünde yürüyen ruhu buldum.” Bütün yolların üstünde yürüyen ruhlar için.
Biz avare gezginler, daima en tenha yolu ararız; başlamaz hiçbir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiçbir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bıraktığı yerde.
Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.
Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece gerçeğinönünde diz çöküyor, sadece güzelliği izliyor ve sadece aşka itaat ediyoruz.
Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun, Ne duyabiliyorsun.
Zira, aylak olmak; mevsimlere yabancı düşmek ve sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazu ile seyredenhayat kafilesinin dışında kalmaktır.
Ağaç hayat hikâyesini yazabilseydi, onun öyküsü, herhangi bir kavmin tarihinden farklı olmazdı.Kum ve KöpükAğaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir. Biz onları devirir, kağıda çeviririz, üstüne kofluğumuzu kaydedebilelim diye.Almitra sözü aldı ve sordu: — Peki üstad; evlilik nedir? Cevap şöyle geldi: — Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız. Tanrı'nın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgarları aranızda dans edebilsin… birbirinizi sevin ama aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun… birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın… birlikte şarkı söyleyin; lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir… birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! Sadece hayatın eli o kalbi saklar! Birlikte durun ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! Ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler…Abartı kendini kaybetmiş hakikattir.Acı, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılmasıdır.Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.Aşk ve şüphe, hiçbir zaman müzakere zemininde buluşamazlar.[1]Bana ��seni anlamıyorum” demen, hak etmediğim bir övgü, hak etmediğin bir yergidir.Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşıadaletsizdir.Bazen,sen konuşmaya bile başlamadan, ben söylemek istediğin her şeyi bilirim.Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine…Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, ‘haydi denize girelim.’ Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.Büyük şarkıcı, bizim suskunluğumuzu, sessizliğimizi terennüm eden şarkıcıdır.[2]Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece gerçeğin önünde diz çöküyor, sadecegüzelliği izliyor ve sadece aşka itaat ediyoruz.Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.Eğer kış, “Bahar yüreğimdedir” deseydi, ona kim inanırdı.Kum ve KöpükElem, bugüne boyun eğmişlik ile gelecekten umudun arasındaki altın halkadır.Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda veşiirinin son dizesini yazmandadır.Evim der ki, “Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.” Yolum der ki, “Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.” Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, “Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.Gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.[3]Hakikat iki kişiye muhtaçtır. Biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan.Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.Hayatın öyle geniş ve büyük boşlukları vardır ki can buralarda dolanır da bu süre, insanoğlunun kendi buluşu olan zaman tarafından ölçülemez.Hayat, kalbini övecek bir şarkıcı bulamadığında, aklından söz edecek birfilozof doğurur.Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. Her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.İnsan kendini savunmak için de intihar etmiş olabilir.[4]İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil demediklerine kulak ver.İş, görünür kılınmış sevgidir.Kulağa gelen müzik tekse de onu oluşturan notalar farklıdır.Misafirler olmasaydı evlerimiz mezara dönerdi.Ne gariptir ki toplum olarak aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız…Neşeli yüreklerle neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.Sevinciniz peçesini kaldırmış kederinizdir. Daima birlikte gelirler. Biri yanı başınızdayken, diğeri yatağınızda uyuklamaktadır.Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir… Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!Vadinin PerileriSuskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.'Tek doğruyu buldum’ değil 'Bir doğruyu buldum’ deyin.Tereddüt, itimadın kendisine kardeş olduğunu bilemeyecek kadar yalnızdır.Toprağın neresini kazarsan kaz bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.Yaşamın özüne ulaştığında, her şeydegüzellik bulursun. Hatta güzelliği görmezden gelen gözlerde bile.Kum ve KöpükYalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun, Ne duyabiliyorsun.Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı kıraç olmaktan ağırdır ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir…En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.
Ermiş Halil Cibran
1 note
·
View note
Video
tumblr
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığından. Nazım Hikmet Ran
______________________________________________________________
Mutlu Yıllar
______________________________________________________________
Dün gece, Karanlıktan sıyrılıp, sessizliği yırttım Ve ilk defa ellerimi gökyüzüne uzattım İlk defa özlediğim yıldızlara baktım. Tam o an bir yıldız kaydı,…şaşırdım! ‘Bir dilek tut’, dedi bir ses,….tuttum!
Mine Gül
______________________________________________________________
Yeni yılda değişsin herşey diye biz hep beraber dilek tuttuk..
Ne`mi diledik;
@inciragaci06; huzur, mutluluk, sevgi
@hisssiz-adam; barış, barış, barış
@yan-kalbim; barış, huzur, sabır
@ortadakiadam; üçüde “O”… “O” olunca barış da olur mutlulukta olur. herşey olur gibi geliyor.
@elfida061; sağlık, iyi niyet, huzur
@tipiitip; pisi pisine, kimsenin, ölmemesi
@cografi-mecburiyet; belki çok klasik olabilir ama, benim için en elzem üç şey; sağlık, huzur, barış
@gelinciktarlasi; huzur,barış ve tatlı bir bebiş
@huysuzamatatlikadin; barış, huzur, sağlık
@sultansema; sağlık, sevgi, huzur
@shasrets; idrak, tahammül, sevgi
@buzungunesi; huzur, barış, mutluluk
@ozgurcemavi; herşeyin başı ”sevgi“ bütün güzel dilekler yeni yılda umudumuz olsun..
@marjidem; sağlık, barış, huzur
@yesilgomlekli; hüsnü zan, hoşgörü, samimiyet
@unicornmrv; mutluluk, sabır ve sağlık olsa nasıl güzel olur ..
@kartanesininoykusu; sağlık, barış, umut..
@ozgurhayalim; sevgi, bisikletimle tura çıkmak için daha çok fırsat, dinginlik..
@yeraltindanyakarislar; iş, zaman, huzur
@muphemblog; sabır, huzur, barış.
@ayskan; güzel günler, huzur ve mutluluk…
@siirce35; adaletli yeni bir yıl olsun… barışın ve huzurun hüküm sürdüğü bir dünya. evsizlere ev, işsizlere iş, hastalara sağlık, bahtsızlara şans getirsin.
@sweet-cucare137; en başta sağlık diliyorum, sonra barış diliyorum… çünkü barış yanında huzuru, saygıyı ve sevgiyide getirir, ve son olarakta insanlığa biraz daha olsun iyi niyet diliyorum gelecekte… sanırım iyi niyet varsa yardımlaşma, sabır, umut, hoşgörüde vardır.. çünkü iyi niyetli bir insan başka türlüsünü yapamaz. öyle değilmi?
@cagrisoylemez; birtekdileğimvarmutluolyeter!!!
@olu-adamin-gunlugu; sabır, başarı, huzur bunlar hepimize yeter gibi
@bekolata; sağlık, huzur ve barış
@097761; onu, sevdiğimi, sevmeyenimi
@golgesizmavi; barış, yardımlaşma ve sağlık da benden olsun o zaman
@uguri; huzur, huzur, huzur
@mavi-gemi; insan, sessizlik, at
@siyah1-sonsuzluk; sağlık, huzur, sabır
@yazdankalmabiri; mutluluk, her işin hayırlısı, vefa
@nietzscheninoglu; başarı, huzur ve sağlık dileklerimle…
@hebakusu; barış, hoşgörü, huzur
@istanbulunbeyfendisi; savaşlarda kan ağlayan dünyada barış çiçekleri açması dileğiyle..
@25dadas; kanatları olup da uçamayan hiç bir kuş kalmasın,çocuklar ağlamasın,anneler ağlamasın..
@1996can; merhamet denilen bir duygu var ki bütün insanların kalbine doğsun. evi olanlar bir tane sokak köpeğini yanına alsın. anneler babalar çocuklarına şiir okusunlar şiirle büyüsün çocuklar , bombalar sussun, hiç kimse ölmesin, kuşlar kaybettiklerimizden; çok özlediklerimizden bize haber getirsin.
@matmazelnoraliya; sağlık, barış, mutluluk, iyi niyet, sevgi ve içinizden geçirdiğiniz tüm güzel dilekler yeni yılda gerçek olsun..
………………………………………………………………………………………………………..
“Herkesin bir yaşama anlayışı vardır. Ya da yoktur da rüzgârın önüne kapılmış gibi, denizde bir kibrit çöpü gibi dalgalanmaya bırakmıştır kendini…
yaşamak ciddi bir iştir. Halı dokur gibi ilmik ilmik, desen desen, özene bezene ve aksatmadan… “ …..
119 notes
·
View notes
Text
Beni bu siyah boşluğun içine bırakma ...
Ben senin sınırlı gövden ile beni sonsuz sarmanı diledim. Uykum seninle kışın kolları arasında devrilerek dönerek tamamlansın, içimde kuzeyin kuşları sussun istedim. Kışı ve kışın kalbimde ağırlaşan meyvesini, çiy düşmüş, soğumuş, donmuş bir dili hatırlamak için beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda durup yalvardım: Beni bu siyah boşluğun içine bırakma, derin bir zaman istedim senden, ama bana onu verme! Ne kışa ne yaza uygun kalbim, çatlat aramızdaki donmuş dili, yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi içimde.
Ayağa kalk, yaklaş, dilini döndür ağzında, de ki: Ben onunla denizin dövdüğü dilsizzz taşlar üstünde sustuydum…
Birhan Keskin - Kim Bağışlayacak Beni
46 notes
·
View notes
Text
yarım yamalak ,bir baltaya sap olamamış bir tamircinin hayali neden olasın ki .
1 note
·
View note
Text
Kim kimi buldu ömründe? Herkes başka bir günü düşündü. Şöyle ya da böyle Ömründe olmayan dünü düşündü. Süreyya Berfe
0 notes
Text
Sen aşkımı kutsamadin .Şimdi ben kutsanmamış bir ateşin içinde üşüyorum.
0 notes