Tumgik
Text
strasbourg caddesi intiharı
strasbourg caddesi intiharı
  A1
  Konuşmalıyız Jim. İnsanlar. Kesik. Cümleler. Yalnızca adresim yeterince uzun ama Jim, onu da kimse aklında tutamıyor. Bir işe yaramıyor diye kestirip atmak istemiyorum aslında; ne olacağını gerçekten bilmiyorum. Tarih denen zımbırtıda da ne olacağını bilmeyen bir sürü adam ve kadın vardı; beni rahatsız eden de işte bu. Biliyorum, bu seni ilgilendirmiyor; bu zaten kimseyi ilgilendirmiyor. Evinden uzakta köpekler gibi ölmek hadisesinin, şimdi hayatımın tam da merkezinde olması, benim her şeyi bunun üzerine kuruyor olmam, bütün sarhoş arkadaşlar, birbirimizin kadınlarıyla yatıyor olmamamız ve benzeri bir sürü şey sanırım aslında yanlış yolda olduğumuzu hayatın içindeki gizli bir şeyin yüzüme yüksek sesle haykırmasından başka bir şey değil. Gerçekten kafamı kaldırmak ve gözlerimi kullanmak istiyorum. Gözlerimi beynimle birlikte kullanmak istiyorum Jim. Bunu uzun zamandır istiyorum. Sen, sanırım her şeyi biliyorsun. Adetlerden, geleneklerden, yerellikten, korkudan, ayıplanmaktan kaçmak için sana verdiğim bu ecnebi ismi; sana ‘anlatırken’ kullandığım bu dil, yazarken söylediğim şarkı; hepsi işte, hepsini biliyorsun; neden böyle olduklarını biliyorsun. Oraya dönmek isteyip istemediğime emin değilim Jim; artık eskiden yaşadığım ve birkaç gün sonra benim için yeniden yeni bir yer olacak olan oraya dönüp dönmek istemediğime emin değilim. Orası benim için dünyadaki en büyük mezarlık. Kendi kendine ölen ya da benim bir biçimde öldürdüğüm her şey oraya gömülü. Ölülerin arasına dönmek istemiyorum Jim; ölülerin arasında yeni bir şey olmadığını biliyorum. Evet Jim, evet arasıra onları ziyaret edebilirim, yalnızca ziyaret.
  Ama eğer onlardan biri olursam; bir ölü olursam Jim, her şey bambaşka olabilir. Gerçek bir parça boşluğa ait; bu ben olabilirim; boşluğun yeni bir parçası.
  A2
  A2. Bu bir ehliyet. Bir kaza sonrası için verilen bir ehliyet; kim olduğun belli olsun. İşte bu Jim; hayat her şeyi ölüm üzerine nasıl da incelikle kurmuş. En çok ölülerin bir isme ihtiyacı var; en çok onların kim olduğunu bilmemize ihtiyaç var. Yaşayan birini yıllarca arasan bulamayabilirsin Jim; ama mezarlıklar müdürlüğüne edeceğin bir telefonla istediğin, aradığın her ölüye ulaşabilirisin. Bu kadar basit bir gerçeği insanlar nasıl da görmüyorlar değil mi? İnsanların bir çok şeyi görmemesi son derece normal Jim; çünkü görmek denen şey, aslında bir çeşit körlük. Saramago, Canetti, Nietzsche.
Babanı sen seç Jim; annenin alacağı hazzı belirle; bu bir piyango; işini şansa bırakma.
  A3
  Elbette saçmalamayı seviyorum. Sakın sen de bir büyük anlatı olmayasın Jİm. Beni korkutuyorsun. Neyse ne, dinle bakalım, başka bir şey anlatacağım şimdi. Önemli başka bir şey. Küçük oğlan çocukları, küçük dediğim yirmili yaşlarında, huysuz, hırsız tipler ve mutsuz birini taklit etmekte üstlerine yok. Kangren olmuşlar ve farkında değiller. Çal ve başar yönteminin yani dünyanın amına koyan o kusursuzluğun yeni temsilcisi olmaya fena halde aday tipler. Bunlardan her yerde var gibi sikik bir laf etmek beni ruhen göçertmesine karşın; maalesef bu lafı edeceğim Jİm: Bunlardan her yerde var. Nerelerde mi? Bir kitapçıya git mesela ve raflara bakan geri zekalıların içinde onlardan bir tane bul hemen. Ya da bir bar Jim, bir rock bar; siyah giymiş, dövmeli onlarca budalanın, ağızları birbirlerinin içine girmiş sevgililerin, yirmisini görmeden yatakta her pozisyonu denemiş tiplerin arasında onlardan hemen bir tane daha bul. Bir okul çıkışında onlardan bul Jim; bir şiir dinletisinde, bir yazar söyleşisinde onlardan hemen bir tane bul. Ki zaten en çok oralarda bulacaksın. Bir tane de değil; onlarca Jim; onlardan onlarcası. Bence hepsini bir an önce öldürmeliyiz, acımadan; en aşağılık yöntemle öldürmeliyiz. Erkek ya da kız fark etmez, önce tecavüz etmeliyiz, öldürmeliyiz ve sonra tekrar tecavüz etmeliyiz. Sonra mesela, tüm cesetleri farklı seks pozisyonlarında, gecenin bir yarısı, kuşkusuz sabaha karşı bulunduğumuz şehirlerde, devlet dairelerinin önlerine yerleştirmeliyiz. İşte gerçek adalet duygusu; saygı sunmanın ve saygın olmanın tek doğal ve sarsılmaz yolu. Beni korkutuyorum Jim, bazen beni korkutuyorum; tıpkı senin beni, onun beni, sizin beni, onların beni korkuttuğu gibi, bazen ben de kendimi korkutuyorum.
  A4
  Neyse. Şimdi yavaş yavaş sana STRASBOURG CADDESİ İNTİHARI projemi anlatacağım; acele etmeden; son derece yavaş bir biçimde, hiçbir sözcük birbirine girmeden, hiçbir anlam karışmadan, hiç ama hiç yanlış yapmadan.
  A5
  Sabret.
  B1
  İş hayatım; evet, bazen bir takım işlere girerdim Jim. Bana orada, yanlarında ne yapmam gerektiğini söylediklerinde genellikle ne dediklerini anlamadım. Onları pek dinlemedim. Bir patron, işleri yolunda biri, bir başkasından ne isteyebilir ki? Ne isteyebilir, ne yapmasını isteyebilir? İş yerlerinde, ne yaptığının aslında bir önemi yoktur Jim, sadece biraz boyun eğmelisin ve sessiz kalmayı becermelisin. İş budur; iş hayatı da bundan ibarettir. Geriye kalan tüm dipsiz ayrıntılar senin kölelik değerinle ilgilidir. Alanında uzaman olanlar, az hata yapanlar, tanrının, öldüklerinde onları karşılayacağından emin olanlar her zaman en değerli kölelerdir. Onlar Jim, kesinlikle daha başarılıdırlar; benim, senin, hiçbir zaman ciddiye almadığımız başarı denen boktan şey onların bütün hayatıdır. Başka şansları yoktur; bizim gibi birden kafalarına sıkarak başka yerlere gidecek kadar ağır bir ruha sahip değildirler. Onların ruhları hafiftir; yürürler. Yalnızca gerçek bir tersinleme mucizesi olarak ağır ruhlar uçabilirler; ağır ruhlar yürümezler Jim; bunu sakın unutma ağır ruhlar uçucudur; uçucu şeyleri severler ve uçarlar. Çünkü Jim; ağır ruhlar kendileri büyürler; onlarda, ağır ruhlarda yani bir başkası yoktur; hiç kimse yoktur. Hiç kimsenin olmadığı bir ruh uçucudur; saçları dağınık, görme yetileri yalnızca güzel şeyler için gelişmiş ruhlardır bunlar. Saçları dağınık ruhlar; muhakkak birilerine benziyor olmalılar.
  Nasıl olmalı, ne olmalı… Bunlar ağır ruhların soruları değildir Jim. Onlar neyi ve nasılı pek kullanmazlar; belki zaman zaman nasıldı diye sorarlar; bir uyuşturucu için, bir partner için, bir kavga için; bazen yalnızca nasıldı derler.  Elbette  bunun hiçbir zaman olması gereken bir cevabı yoktur. Onların, büyük ruhların sorularına cevap vermemeyi öğrenmelisin Jim; onlar soruları, asla tam manasıyla yanıtlanmayacağını bildikleri için yalnızca kendi aralarında kullanırlar. Bir aptallık yapıp, bir ağır ruhun nasıldı sorusunu asla cevaplama. Zaten, böyle bir şeyin olacağını zannetmiyorum; onlardan birinin sana herhangi bir zaman herhangi bir şey için nasıldı diye soracağını zannetmiyorum. Ağır ruhlar Jim; kafaları karışık olabilir bazen. Biz onlardan mıyız; gerçekten bilmiyorum; sanmıyorum. Ama en azından ölüm başlığındaki tavrımız biraz ağır ruhlarınkine benziyor. Her zaman, her yerde, her an. İntihar. Strasbourg Caddesi’nde mesela; ansızın. Hiçbir neden yokken; yalnızca canımız biraz dondurma yemek ister gibi o an biraz ölmek ister gibi. Nokta Jim; gerçekten büyük, kocaman bir nokta.
  C
  Suicide Bar. Adı bu olacaktı; karanlık bir yer ve tek kişilik masalar. Kendimi herhangi bir yerde öldürmek istemiyorum Jim; yani istemiyordum. Suicide Bar sırf bu yüzden açılacaktı. Belki de tek gece. Yalnızca bir gece Jim;açılış gecesi. Dokuzda açılan bir bar ve ikiye doğru kendi masasında, kendi kafasına sıkmış bir bar sahibi. Bunun büyük bir eğlence olacağı kesin. Herkes için, içkinin ve kadınlara bakmanın yanında sunulmuş; muhteşem ve unutulması pek kolay olmayacak bir müessese ikramı. Bazıları belki de o geceden sonra bir daha Suicide’a uğramayacaktı. Sıkı müzik ve ucuz içkinin, ciddi bir kaosa eşlik ettiği mükemmel bir mekan, ilk gece bar sahibinin kendisini gebertmesiyle asla uğranılmayacak bir yere dönüşecekti. Bu da hayallerimin bir parçasıydı aslında Jim; kendi hayatımı bitirirken, bir başka hayatı daha bitirecektim; Suicide’ın hayatını.
  Aslında Jim, Suicide eğer o geceden sonra hala insanların geleceği bir yer olarak kalacak olsa, belki de bu beni bir efsaneye dönüştürürdü. Bilirsin; herkes değil ama bizim gibi bazıları, böyle boktan hayat hikayelerine bayılırlar. Kendilerini öldürmeye götü yemeyen bütün rocker oğlanlar, şiirle uğraşan zibidiler, koca kalçalı, batik tişört giyen karılar ve diğerleri. Onların hayatları gerçekten ilgimi çekiyor aslında; bir ton şey biriktirdikleri ve hiçbirine inanmadıkları beyinlerinde bir gün bir gezintiye çıkmak ve kaybolmak istiyorum. Bir kurt gibi Jim; bir elma kurdu gibi bir beyin kurdu. Aslında, onların beyinlerinde istemesem de kaybolacağıma eminim. Karışık; karışık olduğunu biliyorum; beyinlerinin karışık olduğunu biliyorum.
  İlk gece, fena sarhoş olduktan ve birkaç kıza asılıp reddedildikten sonra, intihar etmezsem; Suicide’ın bir anlamı olmayacak gibime geliyor Jim. Düşünsene; bir barın, tek kişilik masaları olan bir barın var; içerisi karanlık, aynasız ve alkol çok ucuz… Muhtemelen ağır şarkılar çalıyor olacak içeride; ağır şarkılar Jim; bir gemiyi rahatlıkla batırabilecek şarkılar. Madrid sokaklarında boğaların altında kalan, kırmızı fularlı adamların ve kadınların, ölmeden hemen öce gördükleri son dükkan tabelası gibi bir şey bu. Birkaç gün sonra delikten çıkacakken, şehirde büyük bir depremin olması, bütün şehrin yıkılması ve seni içeri tıkan aşağılık savcıyla aynı gece aynı şehirde aynı anda aynı şeyin sonucu olarak yok olmak gibi. Bunu; bunları anlıyor olmalısın; beni anlıyor olmalısın.
  Suicide. İlk gecesinde sahibinin kapandığı tek bar; tarihin sevgili altı çizik gerçeği. Bu bana hiç de fena olmayan bir fikir gibi geliyor Jim; işte şimdi gülüyorum; buna gülüyorum; neden olmasın diyorum ve gülüyorum. Bir hedef gibi duruyor değil mi? Bir hedef. Bir hedefe ne yapılır Jim? Nişan alınır; silahlar çevrilir ve tabi sonra ateş! Jim; hedefe ateş edilir. Evet, tem da anladığın gibi, intihar hedefe ateş etmektir; nişan alarak. Aslında kendi eğlenceme başkalarını ortak etmek istiyorum. Ben eğleneceğim Jim; onlar da eğlenmeli.
  Kendimi öldüreceğim; kendimi kurtaracağım. Belki bunun, yani kendimi kurtarmamın böyle olması sayesinde kurtulan başkaları da olur; başkaları da kendini öldürür; elbette Suicide’ta; elbette aynı gece.
  D
  Her şey, tanrının verdiği yanlış bir kararla başladı Jim; çoğu zaman bunu düşünüyorum; buna inanıyorum; peki, tamam; sığınıyorum. Başka türlü olması gerçekten bir felaketin içinde olduğum anlamına gelir ve aslında bunu kabullenmek istemiyorum. Çünkü, bunu kabullenirsem seri cinayetlere başlayabilirim;  dişileri taciz edebilirim; kokain alabilirim; canlı bomba olabilirim; kısacası yasadışı olabilirim. Tamam, kabul ediyorum şimdi de yasadışıyım ama yasadışı olabilirim derken kastettiğim şey tamamen insanın kendi lanetini kendi eliyle kazanması; bir rütbe gibi Jim laneti omuzlarıma takabilirim.
  İnsan Jim, yalnızca sağlam şeyleri hissetmek için yaratılmış olmalı. Sağlam şeyleri hissetmek; bu ne anlama geliyor; bilmem desem sanırım gereken cevabı vermiş olmayacağım; biliyorum desem, bildiğimin ne olduğuna pek emin değilim. Ama, eğer kendini sıkılmış hissediyorsan bir şeyler karşısında sağlam bir acı hissetmişsin demektir; bak bunu biliyorum; bunu biliyorum.
  Gözlerimin önünde Jim; gözlerimin önünde insanlar öldü; yıllarca önce falan değil belki de az önce; tam seninle konuşmaya başlamışken. Artık nelere katlanabileceğimi pek kestiremiyorum aslında; her şeye evet ve elbette her şeye hayır. Korkunç bulmak; bu da bana pek inandırıcı gelmiyor. Bazen yalnızca bağırmak istiyorum Jim; ya da yüzlerce kez tekrarlamak bir sözcüğü. Dağılıyorum; anla.
  C2
  Geriye dönmeyi seviyorum Jim; geriye, daha geriye. Roll. Çok bencil olduğumu düşündüm yeniden. Suicide; orda başka cinayetler; başka kendilik cinayetleri de işlenebilir. Cinayetin,’işlenen’ bir şey olması hoşuma gidiyor. Yeteneğine, zekana kalmış; yeteneğe ve zekaya kalan bir şey; son zamanlarda gerçekten ihtiyacım olan şeyler.
  Bir intihar Jim aslında son derece sıradan bir şeydir; bir andır, hayatın içindeki herhangi bir an; büyütmenin bir anlamı yok. Yalnızca insanlara intiharın ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum belki de. Suicide, bunun için var olacak. Dekoru, fiyatları, ışıkları ve müziğiyle intiharı anlatan bir yer. İçeri girenler, barın her köşesinde ölmeye hazır, tek sandalyeli masalarında oturan başka vazgeçmişleri görecek. Kimsenin gözlerinde yaşama dair bir belirti olmayacak Jim; herkes başka bir ölüye bakıyor olacak. Konuşmak istemeyecekler birbirleriyle; birbirlerine çok fazla da bakmayacaklar, yalnızca görecekler birbirlerini. Kimse Suicide’tan geceyi tamamlayacağı birini çıkaramayacak; böyle bir şey hiç olmayacak. Sikiş için daha fazla hesap ödemek zorunda kalmayacak insanlar; ne dersin ha? Korkunç değil mi? Her şey, ölümün büyük saygınlığına uygun olacak kısacası. Kim gecenin sonunda bileklerini kesmek için yanıp tutuşan birinin içine girmek ya da onu içine almak ister ki. Hah, aslında muhakkak böyle bir manyak çıkacaktır; belki de onlarca böyle manyak vardır; ama avuçlarını yalayacaklar Jim.
  Ben kendimi ilk gece, açılış gecesi sonlanırken geberttikten sonra belki birileri mekana el koyar ve ertesi gece bar açıldığında büyük bir kendini gebertme partisi verilir.
  E
  Sıra kadınlara geldiğinde Jim; bulutlar, meydanlar, çok ama çok sıcak yaz öğleleri. Bazen, onlar için harcanan şeyler insanın gözünde ne kadar da büyüyor. Zaman; elbette en korkuncu.
  C3
  Yanımda olmadığını biliyorum. Onu hissetmiyorum Jim. Uyuşmadım. Kendimde de sayılmam. Gece Jim; dün öğleden sonra karşılaştığım kız; bütün gece birlikteydik. Bütün sabah. Değişen hiçbir şey yok. Bir yere tükürüyorum durmadan; gözümün hemen ucundaki bir yere. Ölümün içine Jim; gerçekten ölümün içine tükürüyorum. Vücudumun hiçbir yerinde, hiçbir yara; tek bir çizik yokken kan kaybediyorum. Avuçlanmış. Genç. Sağlıksız. Müdürün odasında yenmiş bir dayak. Nerenin müdürü? Ne için?
Hiç Jim. Televizyonda bir çizgi film devam ederken, odadan çıkmak; dayak yediğin ve sen dayak yerken pencereleri kapalı olan bir odadan çıkmak. Kapının önünde bir araba, onunda camları kapalı. Ve patlıyorum Jim. Bom.
Knock. Yeah. Oh, no! Ve evet, my god.
  Kollarımı göğsümde birleştirip, binayı tekmeledim. Sonra başım döndü. Çok döndü; çok ağır döndü. Binayı tekmeledim Jİm; Julia’nın saçlarını çektim, yüzünü ve kalçalarını tokatladım. Küçük burnuna sıkı bir yumruk indirdim.
Ne oluyor bilmiyorum; hiçbir şey anlamadım. Çığlıklara alıştım sanırım. Büyük çığlıklara, büyüyen çığlıklara. Ben bir şey yapmadım; hiçbir şey yapmadım Jim. Hiç.
  F
    Bir çocuğu öldürdüler. Kahverengi çizgileri olan, kırmızı bir arabadan ateş açtılar Jim. Çocuk duvarın önüne yığılıp kaldı. Bir duvar, bir çocuğun, bir arabadan… Bu fotoğrafı Ella Fitzgerald’ın istediğin şarkısıyla tamamla Jim.
Burnunu ve ciğerlerini zorla biraz daha; kendi kendine solu, terden ıslanmış yastığına gömüp başını bir daha tekrar et her şeyi. Bütün bir yaşamını tekrar et Jim.
  Ben Jim; intihar ederken aklımdan ne geçiyor olacak gerçekten bilmiyorum. Silahı elime ilk aldığımda ve başıma dayadığımda; bu iki an aklımdan ne geçecek gerçekten bilmiyorum. Julia. Esmer Julia, kızıl Julia; sarışın bir Julia hiç olmadı.
  Çıkıp Jim; kapıdan öfkeyle çıkan herkes gibi çıkıp; bir bulvarın ortasında, sıcağın alnında, yön duygumu tamamıyla yitirip; içimden dışımdan kuvvetle akan bir nehir gibi küfrederek; yatışacak; sakinleşeceğim. Bu Jim, asıl öldürücü darbe. Ölümcül darbe. Bütün boktan kung-fu filmlerinde, adamların gözlerini kocaman açarak, yerde yatan feci dayak yemiş diğer herifin gırtlaklarını sıkmaları ya da ayaklarını gırtlaklarına bastırmaları gibi bir şey. Her şey, her şey gibi bir şey Jim. It’s.
  Bir çocuğu öldürdüler Jim. Beni öldürdüler. Ben intihar ettim.
Duvarın dibinde. Bir duvar gibi duruyorlar başımda.
  Strasbourg Cadde’sinde gerçek bir karanlık; müthiş bir telaş.
  C4
  Sana hala intiharım hakkında net bir şey söylemedim. Aslında, yalnızca bundan bahsediyorum. Hava karardı Jim; eşyalarımı topladım ve o evden ayrıldım. Eşyalar; benimle birlikte evden ayrıldılar. Ev ayrıldı. Julia’nın bacakları da çok güzel ayrılırlar Jim; beyaz ve sonsuzluğa gidiyormuş gibi görünen bacakları. Julia’nın bacaklarının arasında,tarihin bütün ayrıntılarını bulabilirsin. İnsanın kaybettiği bir çok şeyi orada bulabilirsin Jim; ben yalnızca kırmızı bir oyun buldum; ama biliyorsun Jim; Julia’nın bacakları arasında. Hava demiştim değil mi; hava Jim, bazen bir semt adı gibi. Şehre yakışmayan bir şey. Aslında Jim, bir salı öğleden sonrası, yağmur henüz başlamışken, yürümekle uçmak arası bir şey yaparak denize doğru yol aldığımda yalnızca Julia’nın yanına gittiğimi düşünüyorum. Bu benim hava durumum. Bu benim havam. Hava.
  Ölebiliriz Jim; süssüz. Her an ve yalnızca bir an. Bir anne de ölür. Bir baba; o da ölür Jim; çocukların sahip olduğu her şey ölebilir; tıpkı büyüklerin sahip olduğu her şeyin ölebileceği gibi. Duvarın dibine yığılan çocuk gibi. Onu hatırlıyor musun Jim; balkona çıkan bir kız vardı; Julia’dan başka bir kız; belki ondan daha hızlı, daha seri mi demeliyim… Daha uzak mı demeliyim Jim? İntihar. Onu; durup dururken onu özlemek intihar Jim. İşin içine bütün dünya girer birini özlediğinde.
6 notes · View notes