Text
Ay güneşi, güneşse ayı takip ederdi birbirlerine bir gün kavuşabilme dileğiyle. Sonra yılda iki defa kavuşurlardı. Biri güneşin ışıkları altında ayın ona koşması, diğeriyse ayın karanlığı altında güneşin ona koşması. Ama yine de olmazdı. Aralarına yıldızlar, gezegenler girerdi. Ben karanlığın içine aldığı ay, sense o güzel ışıklarının altında olan güneş. Ben o aşık olduğum karanlıktan senin uğruna kurtulmaya hazırk olan ay, sense galaksilerini uğrunda feda ederek ışıklarından vazgeçemeyen güneş. Ben hazırdım herşeyi feda etmeye. Sense hiçbir zaman hazır olamadın ışıklarından vazgeçmeye. İşte o gün anladım hiçbir zaman ışığından vazgeçmeceğini. Bense tüm acıma rağmen geceleri senin ışığını arkama alıp tüm gezegene göründüm. Yine de yaşadım ruhum ölmüş olsa bile.
9 notes
·
View notes
Text
Hani bazen her şeyin fazla gelmeye başladığı zamanlar vardır. Kendini herkesten soyutlar ve bir köşeye çekilirsin. İnsanlar sana ne olduğunu sorar sense kendini gülmeye zorlayarak birşey olmadığını söylersin ama çok şey vardır ancak dilin varmaz söylemeye. Sonra artık insanlar seni de dışlamaya başlarlar. Sırf biraz olsun kendi kafanı dinlemek istediğin için.
3 notes
·
View notes
Text
Dışarıdan nasıl gözüküyoruz? Mutlu mu? Mutsuz mu? Bezmiş mi? Yada herhangi bir duygu...
Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar bir kız yaşarmış. Kız öyle mutluymuş ki etrafındakiler kıza hayretle bakarlarmış. "Etrafında olan bunca felaket karşısında nasıl bu kadar mutluymuş bu kız?"
Kızsa insanların bu düşüncelerine gülüp geçermiş. Çünkü bilirmiş ne kadar olumsuzluk olursa olsun içinde ki umudun hâlâ var olduğunu.
Oysa ki kızın cehennemi gece olunca başlarmış. Küçük odasına gider ve kendine yaptığı masa ile duvar arasında ki küçük yere yerleşir, karşısında ki kitaplığı uzunca süre izlermiş. Kızın acısı işte o zaman canını acıtmaya başlarmış. Çünkü etrafında kimse yokmuş. Gülmesi için hiçbir neden yokmuş. Artık rol yapmasına da gerek yokmuş. Çünkü artık ruhuyla baş başaymış. İçin için ağlarmış duygu yoğunluğuyla. "Ya bir gün bende o insanlar gibi umudumu kaybedersem?"
Günler, aylar geçmiş. Kız uzun süredir kimselere görünmüyormuş. Sonunda bir gün kız dışarı çıktığında siyahlar içinde giyinmiş, yüzünde ifadesiz bir maske, gözlerinde ise hiçbir duygu barındırmaksızın insan topluluğunun arasından geçiyormuş. İnsanlar hayret etmiş. "Mutluluğun sembolü kız neden böyle? Neden artık gülmüyor? Neden kendini herkesten uzaklaştırmış?"
Kızsa arkasından söylenenlere acıyla gülmüş. "Ben hiçbir zaman mutlu değildim ki! Sadece içime atıyordum. Çünkü beni ayakta tutan o insan yanımdaydı. Şimdiyse yok."
3 notes
·
View notes
Text
Düşün... Karanlık bir gecedesin. Etrafta kimse yok. Önünde muazzam bir manzara, cebinde kulaklık ve telefon, telefonunda ise çok güzel şarkılar var ve yere oturup kuraklığını takıp o manzarayı sonsuza kadar izleyebiliyorsun. Sonra arkandan bir ses geliyor. Senin ismini söylüyor'lar'. Arkanı dönüyorsun ve tüm sevdiğin insanlar seni bekliyor birşeyler yapmak için. Öyle büyük şeyler değil. Sadece seninle vakit geçirmek istiyorlar. Ne yapardın sen? Kulaklığı takıp dizlerini kendine çekerek manzarayı mı izlersin yoksa elindrkileri yere fırlatıp sevdiklerine mi koşarsın?

5 notes
·
View notes
Text
Galiba insanın tek yaptığı hata yanlış birini sevmek oluyor. Herkesin en sevdiği birinden en gıcık alınan birine dönüşebiliyorsun. Bunun senin elinde olduğunu anlamıyor kimse oysa ki. Anlamaları için herşeyini verirsin ama yine de anlamazlar.
Acı verici değil mi? En mutlu insanken bir anda içine kapanmak?
2 notes
·
View notes
Text
Hani son pişmanlık fayda etmez derler ya, o sözün ne kadar doğru olduğunu herşey olup bittikten sonra fark edersin ama nafile. Herşey bitmiştir ve senin artık yapacak hiçbir şeyin kalmaz. Artık sonrası keşkelerle doludur. Keşke şu olsaydı, keşke bu olsaydı... Fakat asla olmayacak. Oysa ki benim de keşkelerim vardı. Hiçbiri gerçekleşmeyecek keşkelerim...
2 notes
·
View notes
Text
Bir serzeniş... Belki de herşey bununla başlar. Sitem edersin ilk başta. Sonra bu sitem yavaş yavaş kızgınlığa ve en sonunda da nefrete dönüşür. Ama bu nefret insanlara olan nefret değildir belki de. Geçmişi ve kendini kaybetmenin nefretidir sanırsam.
Artık kendin gibi davranmadığını ve geçmişin karanlık sayfalarını özlediğini ne zaman fark ettin?
4 notes
·
View notes