Tumgik
#özledim amına koyim
ytckum · 2 years
Text
eski arkadaşlarımı çok özledim onların amına koyim ama
10 notes · View notes
noirblanchs · 2 years
Text
selamın aleyküm diye bir selam verip başlayım ben konuya baya uzun zamandır buralarda değilim muhtemelen iki üç kişi anca fark etmiştir ya da etmemiştir bilmiyorum derdim de bu değil zaten gecenin güzel aydınlığında ben geldim buralara yine ucu kırılmış kalemim ve son bir kaç damla kalmış mürekkebimle. Fark ettim de kız kardeşim bana yansıtmamaya çalıştığı kadar dağınıkmış farklı hisler tadıyormuş ve ben üstü kapalı biliyormuşum ah bu mesafeler tabi ki aramız açılmadı bunun için sevinecek bir sürü insan var tahmin edebiliyorum ama henüz bu sevinci hak etmiyorsunuz arkadaşlar dknknskndkn neyse çok özledim ve gıkım çıkmıyor kimse de demiyor ki ya noir sen nasıl ayakta durabiliyorsun onca şey yaşıyorsun da neden ağzından bir tek kelime bile çıkmıyor neden avazın çıktığı kadar susuyorsun* nasıl tek bir hıçkırık bile kaçmıyor düğüm düğüm olan boğazından nasıl sesin, dizlerin titremiyor kimseden bunları demesini de beklemiyorum yanlış anlaşılmasın aq kimsenin vicdanına ihtiyacım yok zaten de ne biliyim Beyza sormadan anlardı gelir sarılır saçlarımdan öperdi en kötü delicesine gıdıklar ellerim titrerken tutardı biliyor musun Beyza ben bu kış hiç üşümediğim kadar üşüyorum herkes zayıfladın diye diyor ben Beyza yok diye diyorum. ben ne fark ettim biliyor musun senin ellerin üşümesin diye ben her kış üşümemi kontrol altına alıp vücut sıcaklığımı sabit tutmayı öğrenmişim ve hep sana sarılıp seni ısıtmaya çalışmışım. içim çok dolu çok ama çok dolu ne ağlıyorum ne konuşuyorum bakıyorum sadece Yiğit yerini asla tutamaz ama fark ediyor gözlerimin dolduğunu kalbimin sıkıştığını ne düşündüğümü ne hissettiğimi ve bir şey soruyor "iyi misin?" değilim amına koyim diyip yere çöküp ağlayamıyorum iyiym diyorum sadece iyiyim o da bari yalan olduğunu çaktirma diyor gülüp geçiyoruz bu mesafeler beni çok yoruyor çok korkutuyor içim parça parça Beyza bize uhu lazım bir de sen gelip yapıştırman lazım gelip silmen lazım benim gelip seni görmem lazım çok yorgunum ve bu yorgunluk bana fazla neyse sen yağmuru çok seven küçücük şeyim 4 450 kilometrelere rağmen kalbime dokunduğun için teşekkür ederim yarana tuz basmak değil dağlamak isterdim acısı geçsin diye ama sen ateşten korkarsın kıyamam acır canın kızgın demiri kendime tuzu da yaralarına basayım ki mikrop kapmasın aq etraf pislik dolu püüüü seni seviyorum... @catchifyoucan
7 notes · View notes
ruhuzehirr · 11 months
Text
Kendimi iyi hissetmeyi özledim amına koyim*
0 notes
alfabendis · 1 year
Text
öncelikle merhaba sevdiğim eğer sen şuan bu yazdıklarımı okuyosan ben çok uzaklardayımdır bu sefer gerçekten tamamıyla imkansızızdır bu yazıkdıklarım imkanım varken sana söylemeye korktuğum şeyler veya senin duymak istemediğin söylememe izin vermediğin şeyler hepsini okuduktan sonra belki beni daha iyi hatırlarsın sevgilim her seni özlediğimde buraya yazıcam sana yazamıyorum cünkü yazınca bi bok degismiyor suan kimlesin bilmiyorum ama umursamaz gibi davranıyorum umrumda degilmis gibi davranıyorum ama seni çok özledim hatırlıyo musun ben corona olmuştum ve hasta olduğumu bile bile ben karantinadayken gelip beni öpüp sen de korona olmuştun hatırlıyor musun üni sınavına gireceğim gün bana gümüş bileklik almıştın yanımda olamadıgın için giderkende öpüp gitmistin hatırlıyo musun sırf ben cocuklugumu yasayamadım diye bana bir sürü oyuncak almıstın hatırlıyor musun merdivenleri cıkarken hep beni kucağına alırdın boynunu koklardım hep kendimi güvende hissederdim hatırlıyo musun hastaydım gitme diye ağlama taklidi yapıyordum ( ki sen bunu daha yeni öğreniyorsun gerçi burayı öğrenemeyeceksin ama ) başımda beklemiştin tüm gün nası geldik biz bu hale söylesene herkesin özendiği örnek aldığı çifttik biz birbirimizi görmeden yapamazdık duramazdık nasıl böyle olduk söylesene sikeyim güçlü olmayı yoruldum amına koyim neyse bu hafta üniversiteye yeni başladım şuan saat 3:09 sabah okul var neyse yarın cuma bu arada sınıf temsilcisi seçildim bebeğimmm umarım benimle gurur duyuyorsundur sevgilim herşeyim seni ilk tanıdığım haline aşığım aşıkkkkk o öldü biliyorum ama beni seviyor bana tapardı o ben biliyorum merak etme herşeyim dünyam 26 hazirandan itibarenki fotoğraflara bakıyorum seni görüyorum gözlerimin içi parlıyor herşeyim
aşkım tam kaydettim geri açtım ağlayasım geliyo bu ilk yazım ve bilmiyorum sana yazıyormuş gibi hissediyorum sen okuyormuşsun gibi herşeyim yine canım vezir parmağı çekti hadi al gel yiyelim sonra sen saçlarımla oyna uyut beni sevgilim yarın okulda mutsuz olucam yoksa hem hasta olurum bak pencerem de açık üstümü de örtmedim hasta olursam gelip bana bakarsın belki he yine ağlama taklidi yapsam söylesene herşeyimmm çok özledim koynunu sana sarılmayı bak yine ağlıyorum durduramadım sen sevmezsin benim ağlamamı çünkü ben ağlayınca ne yapacağını bilemezsin herşeyim dünyam koca bebeğim benim seni herşeyden çok seviyorum herşeyden ama kendimden çok sevmemeyi öğrenmem gerekiyor dünyam aşşşkımmm diyip sarılasım var sana bak bebeğim benim her şeye rağmen çok seveceğim seni uzaktan uzağa hak etmiyosun ama benim de elimde değil söz geçiremiyorum kendime yârim, sevdiğim iyi geceler tatlı uykular aşk bebeği sen merak etme bende şimdi ağlamamı geçiririm uyumaya çalışırım üzülme sen öpüyorum o yanaklarından sarıl bana birtanem sana çok ihtiyacım var sevgilimmmmm
1 note · View note
sillykoalafart · 2 years
Text
saat gecenin dördü
Ben bugün bi belgesel izledim. dr stutz'un bir belgeseli. ünlü bi adamla. hani şu hangoverda oynayan. baya etkiledi beni.
Çok uzuuun zamandır kendim için bir şey yapmıyorum. Erkek arkadaşım var bahanesiyle kendimi eve kapattım ve bu ben değilim. Bunun diğer sebepleri de aslında parasızlık, ailevi sıkıntılar. Hiç birini çözemiyorum. Çok bunaldım. Kafamı susturamadığım için uyuyamadım da. Aslında sunu biliyorum, yani çok gencim ve bazı şeyler zamanla oturacak, zamanla olacak. Sakin ol. Relax. Akışına bırak.... Ama hayır bırakamam. Çünkü ben bir şey yapmazsam hayat benim önüme istediğim şeyleri sunmuyor. Önüme bunlar gelmiyor. O yüzden benim ne yapmam lazım sürekli düşünüyorum ama asla icraatte bulunmuyorum. O kadar bunaldım ki. Bu hayatı hakettiğimi düşünmüyorum.
Elimden bir şey gelmiyor gibi hissediyorum. Aşırı çaresiz. Bi noktada artık bütün sorunlara 'aman sikerler ya yeter' diyip her şeyi koyuversem ve çekip gitsem uzaklara nasıl olur acaba?
Uzaklara çekip gitmek için de para lazım amına koyim. O para da bende yok. Anca borcum var benim. Burdan nasıl giderim :( O kadar bunaldım ki. Çoookk uzun bi tatile ihtiyacım var.
Yalnız, maceracı, yeni yerler keşfettiğim, yeni bir sürü insanla tanıştığım... Bolca dans ettiğim...
Dans. Dansı çok özledim. belki de ondandır bu özlemim, bu depresifliğim. Bu kadar ara vermek iyi gelmiyor bana. çok üzülüyorum. Dansı yeniden hayatıma sokmam lazım. Haftaya konağa gitmem lazım bir gün. Bence iyi olur. ??? düşününce bi emin olamadım. Samimiyetsizlik bende alerji yapıyor artık. Benim kendime gerçekten yeni bir yol çizmem lazım. Modern dansa acilen başlamalıyım. Bana iyi geleceğini düşünüyorum. Via dance'e gidip konuşsam mı? :( hffff.
biliyorum benim su an en büyük derdim dans. napıcam ben ya demektense artık harekete geçmem lazım. ,Spora yoğunlaşıp dans videoları çeksem? vücudumla alakalı bir şeyler yapmak istiyorum. ve bunu artık ertelemek istemiyorum. bale? araştır.
işle ilgili ise şu anda konfor alanından seni ancak para çıkarsın. Sakin ol. Her şey aynı anda olamaz. Acele etme. Tamam istediğin pozisyona gelmedin, evet insanlar sözlerinde durmuyorlar. Ama bunun suçlusu sen değilsin. Ve bu seni daha başarısız bir insan yapmaz.
Adil olmayan bir davranış gördüğünde, bunu kişisel algılama.
Dış dünya böyle. Peki bunu katlanılmaz kılan ne? yani bendeki kabul görme onaylanma arzusu mu?
Hep ilgiye açtım. Çocukluğumdan beri. biri beni övünce ya da güzel bir şey söyleyince utanırdım ama beni o kadar mutlu ederdi ki. Hala öyle. Mütevazi duran çoğu hareketim aslında gurur dolu, aşşırı mutlu ediyor beni sadece ne demem gerektiğini bilmiyorum. Ve ben anaokulundan ilkokula kadar çok ilgi çeken bakımlı bi kızdım, sınıfın en popüler kızlarından biriydim hatta kızıydım denebilir. Hala bu onaylanma isteği ne yani? Ama o zaman bile Zeynep'i kıskanırdım mesela. Bana aşırı güzel gelirdi. Prenses gibi. Neden mesela ona karşı bu kıskançlığım vardı? Merak etmişimdir. Çünkü bu benim istemediğim bi duygu. Yok etmek istediğim bi duygu, ama orada. Bu duyguyu hala yaşıyorum, şu an bu satırları yazarken bile o kıskançlık duygusu bende var.
Bunu bilmek çok ilginç çünkü insan bunu görmezden gelerek yaşamayı da öğreniyor. O duygu orada, biliyorsun. Fakat kenara itmen gerektiğini de biliyorsun. Ve ona göre davranıyorsun. İlginç.
Kendimi beğenmezdim hiç ergenlik dönemlerimde. Çok çirkindi bence o dönemim. Çok uzun bir süre tel takmak istedim yalvardım babama, lise sonda taktırdı en son şaka gibi. Bu mesela özgüvenimi çok yıkan bi davranıştı. Babama çok öfkelenmiştim. Çünkü gülmeyi aşırı seven bir insandım ama ağzımı kapatarak gülüyordum. Bu çok üzücü geliyor şu an.
Veli diye bi cocuk vardı ortaokulda dersaneden, 7. sınıftayız.. Ben o zaman saçları kısacık kestirmişim (yanlışlıkla), önde çirkin bi kahkül, bi de bandana... Gülerken hep ağzımı kapatıyormusum ama o kadar bilinçsizce olmuş ki bu. Dişlerimi kapatıyorum güya. Veli de bunu farketmiş, o zamanlar bana aşıktı, o kadar güzel gülüyorsun ki neden elinle kapatıyorsun demişti. O an farketmiştim aslında gülüşümü görmelerinden utandığımı ve rahat gülebilmek için böyle bi mekanizma geliştirdiğimi.
Tel taktırdıktan sonra hep derdim ki tellerim çıksın 32 diş gezeceğim, gerçekten de geziyorum.
İnsanın böyle şeylere bel bağlaması, fiziksel durumunun psikolojiye bu denli etki etmesi çok ilginç geliyor.
Mesela kiloma da takıntılıyım. mükemmel olmak istiyorum. Çünkü biliyorum yapabilirim yani evet genetik olarak mükemmel bi fiziğim yok ama spor yapmayı seviyorum dansçıyım(şu an edemesem de...), sıkı bi vücut yapım var ve bu da beni daha iyisini yapmaya teşvik ediyor aslında ama mesela vücudum çok da ödem topluyor. Aşırı kolay kilo alabiliyorum. Regl öncesi 3 kg aldıgım oluyor. Bunlar canımı çok sıkıyor. Bunu aşmak istiyorum.
Fiziksel olarak kendimle derdim ne??? Bunu öğrenmek istiyorum. Bunu bulmam lazım.
0 notes
fakepixiesgarden · 6 years
Note
Sümkürdüğün günleri özledim zalım
Yarına hasta olup gelim de sınıfın amına koyim
1 note · View note
hayaksiya · 6 years
Text
Aşk en çok sevdiğin ve rahat ettiğin donu sürekli yıkayıp yıkayıp giymektir" dedi tuvalette düşünürken. Bir donu çok yıkayıp, durmadan onu giyersen aşırı yıpranır. Oysa her gün bir başka don giymek öyle mi? Diye ekledi. Baaşka donların köpeğiyiz diye bağırarak çıktı tuvaletten. Apartmanın, merdiven dairesi dahil her yerden geri geliyordu ses; başka donların köpeğiyizzzzzzzz" alt katta kulağı az duyan yaşlı teyze bastonuna yaslanarak açtı çelik kapısını : "auuuuvvv" dedi yangın merdiveni girişinde sigara içen ergende sese eşlik etti: hav hav havuuuu. Karşı apartmanda balkonda; yolldan geçen, nefes alan her şeyi dikizleyen sapık da ulumalara tepkisiz kalmadı. Wof. Wof wof diye kesik ama kalın sesle cevap verdi. Mahalle bir anda domino etkisi altına girmiş saçma havlama ve ulumalara karşılık verir hale gelmişti. Neden havladığını bilmeyen son insan da ulumalı havlaması bitince sordu kendine: "ne oluyor amına koyim"...
O sırada tuvaletten çıktıktan sonra elini yıkamadan mutfağa geçip dolaptan tavayı alıp yumurta pişirmeye başlamıştı bile. Üç gün önce pişirdiği bir diğer üç yumurtanın bulaşık tavası temizlenmemekten sararmış evyenin içinde duruyordu. En son sevişmek için eve aldığı kız ortalıktaki rezilliği görüp evin olanca pisliği yetmemiş gibi orta yere kusup arkasına bakmadan kaçıp gitmişti. Sahi kaç gün olmuştu sevişmeyeli? Neyse birazdan bu işede el atardı. Hiç bişey yapamazsa bu konuda kendisinden daha bi çare şermin'i arardı. En azından saksosu iyi. Evin pisliğinide hiç umursamıyor. Pişirdiği yumurtayı saniyenin onda biri kadar sürede yedikten sonra salona geçerek üç gündür giydiği tişörtü giyip; kokusu gitsin diye deodorant sıkıp dışarıya çıktı. Karanlık merdiven dairesinden çıkıp dış kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıyı açtığında güneş gözlerini yakacaktı neredeyse. Üç gündür dışarı çıkmadığını o zaman hatırladı. Köşeyi döndü hemen kaldırımın gölge tarafına geçti. Güneşte kim yürürse yürüsündü. Daha adımı atmadan çıkarılmış parke taşı çukuruna düştü sol ayağı. Amına kodumunun belediyesi dedi. Sizin ta ebenizin amına koyayım diye ekledi. Başını kaldırdığında kapısında sol elinde çay tabağı sağ elinde çayı dudağına götüren esnaf gözleriyle ona gülerek, göz bebeği ile bende bende diyordu. Adamla fazla göz göze gelmemeye çalışarak doğruca yürüdü. Her sokağa çıktığında duymadığı yeni türemiş şarkıcıları duyuyordu. Sahi haftada kaç tane çıkıyordu ki bunlardan. Şimdi yine doksanları övmeli iç ses çıkıp gelecekti. Bastırdı onu. Telefonu çıkardı Ş harfine bastı. Durdu Şermin'i en son çare arayacaktım ne bokuma telefonu elime alır almaz onu arıyorum ki? Sonra cebine koydu telefonu. Bir kaç adım daha atıp geri çıkardı telefonunu ve hızlıca Şermin yazdı kişi arama çubuğuna. Daha çalmadan açtı Şermin telefonu.
-Alo dedi. Sonra sustu.
Birden cevap vermesi gerektiğini hatırladı ve eve gelsene bende eve gidiyorum dedi. Geri dönüp eve doğru koşar adım gitmeye başladı.
-Dışarda mısın? Dedi şermin
- He dışardaydım ama iyi bir karar olmadığını seni özlediğimi düşündüm. Dedi
- Siktir. Beni özlemişmiş. Yalanına sokayım.
- Yalan değil kızım. Bende özlerim.
- Kimseyi bulamadın değil mi?
Kısa bir sessizlikten sonra;
- Kızım yemin olsun bak ilk seni aradım. Seni istiyorum. Geleceksin değil mi?
- Demek ilk beni aradın? Bana böyle şeyler söyleme.
- Neden?
- Söyleme oğlum. Bağlanıyorum o zaman.
- Bağlan. Ne var bunda bağlanınca daha güzel olmaz mı?
- Siktir git ruhsuz orospu çocuğu.
- Anamı karıştırma şimdi. Gelecek misin? Eve geldim ben. Bekliyorum.
- Geliyorum bakkalın oraya geldim. İstediğin bir şey var mı?
- Yok.
- Şöyle sorayım o zaman dolapta bir şey var mı? Seviştikten sonra acıkıyorum ben biliyorsun.
- Kafana göre takıl o zaman. Ne yemek istiyorsan onu al.
Kapıdan girer girmez ortalığı biraz toparlamak geldi aklına. Nerden başlasa bilemedi. Baktıkça vazgeçmek arzusu kaplıyordu içini. Ama vazgeçmedi. Bu defa temiz görsün istedi evi. Üç çarpı hızla elinden geldiği kadar toparladı ortalığı. Ve uzayan tırnakları dikkatini çekti. Tırnaklarını kesmeye başladı. Önce işaret parmağının tırnağını kesti. İçinden sürekli el tırnakları yuvarlak ayak tırnakları düz kesilir diye tekrar ediyordu. Son tırnak kesilene kadar bunu yapmaya devam ederdi. Nerden duyduysa artık. Sonra duşa girdi. Duşa girmeden de kapıyı Aralık bıraktı.
Kapıya vardığında kapıyı aralık görünce alt dudağını aşağıya doğru büktü ve hım diye bir ses çıkardı. İçeri girince etrafa bir baktı; bir önceki gelişinden dörtte iki oranında daha derli toplu bir ev gördü. Elindeki torbaları daha önce hiç boş görmediği ama şimdi tecrübe sahibi bir pilotun acil iniş için kullanabileceği kadar boş olan masanın üzerine koydu. Su sesine doğru yürüdü. Kapıya gitti banyo kapısıda aralıktı. Açık kalan kısımdan onu görebiliyordu. Orospu çocuğunun kalçaları yunan heykeli gibi karşısındaydı. Saçlarını şampuanla köpürtüyordu. En son bu kadar beklediğinde dolmuşu kaçırmıştı. Bu defa beklemeye gerek yoktu. İçeriye girip sağ kalçasına şaplağı vurduğunda üzerindeki çiçekli elbisesi sırılsıklam olmuştu bile suyun altında. Islak elbise bacaklarına yapışmış, hiç südyen takmadığı, şehvetten dim dik olmuş memelerinin ucu ıslak, ince kumaştan belirgin hale gelmişti. Şaplağı yediğinde anladı çılgın karının geldiğini. Tam ona doğru dönecekti ki; sol omzuna eliyle bastırıp ona doğru dönmesini engelledi ve dişleriyle omzunun ve boynunun birleştiği noktaya küçük, baskısız ama ağrılı bir ısırık attı. Sonra kulunçlarına doğru ıslak teninde aşağı doğru inen dudaklarını hissetti. Dönmek istiyor ama işin nereye gideceğini merak ettiğinden oyunu bozamıyordu. Oyunu bozulmasın isterdi Şermin. O merak ede dursun Şermin yere diz çökmüş sağ kalçasına sağından solundan ısırıklar konduruyordu. Dur kızım dediği anda Şermin'in elini bacaklarının arasında yumurtalarını sıkmaya başlamıştı. Tamam amına koyum tamam sustum. Dedi ve rahatlamayı hissetti. Sonra Şermin ıslak elbisesinden kurtulmak isterken ona yardım etti. Kurtulduklarında elbisenin altında kalan boşlukta bir çift küçük ama dik başlı iki diri meme ona bakıyordu. Sağ memeye hücum ettiğinde yedi alnına şaplağı tam avuç ortasıyla.
- Dudağımı öpeceksin önce. Sonra ben nereyi dersem orayı öpeceksin. Tabi kasıklarında öpücük yerine dizimi hissetmek istemiyorsan dedi Şermin.
- Önce dudaklarını öperiz o zaman.
Dedi ve alt dudaktan başladı öpmeye. Hep sağa eğerek başlardı dudak öpmeye. Kimsenin farkına varmadığı ama rutini haline getirdiği bir şeydi.
Dudağımı öperken ellerimin arasına aldım yakışıklı suratını. Başını hep önce sağa eğerek başlardı dudağımı öpmeye. Bir kere olsun şaşırtmadı. Ama kalçaları nasıl yunan tanrısının kalçaları gibiyse; öpmesiylede efsaneydi adam. Memleketin yarısıyla yatmış olmanın verdiği tecrübenin garantisiyle konuşuyordu böylesi yoktu.
- "Yahu düzgün öpsene be adam "dedi gözünün içine baka baka." hayatında ilk kez mi öpüşüyorsun"
Bir kere olsun düzgün öpemedim şu kızı. Neyini beğenmiyor ki? Dişimi dişine dokundurmuyorum. Dilimi bir yılanın dili gibi kullanıyorum. Acele etmiyorum. Dudaklarında uzun yaşamanın iksiri varmış ve onu adım adım içime çekiyormuşum gibi de öpüyorum. Olmuyor.
-"ne oldu?" diye sordu.
- Bir şey yok. Sadece neden seni güzel öpemiyorum diye düşünüyorum.
-Yarın düşünürsün şimdi devam et. Olanı ile yetibebilirim.
- Ne kadar azla yetinen bir kadın
- Yo azla yetinen kadın yoktur. Kucakla beni.
İnce belini kavrarken odaya geçiyorduk. Yatağa doğru giderken;
- duvara yasla beni dedi
- evet duvar özlemiştir seni
- onu bilmiyorum ama ben duvarla aranızda kalmayı özledim.
Böyle açık sözlü olmasına bayılıyorum. Her zaman böyle bu ama sevişirken daha bir rahat konuşuyor. Ben bunları düşünürken bacaklarını yere doğru uzattı ve ince uzun ayakları balerin edasıyla zemin döşemesi ile buluştu. Ve sağına doğru yavaşça sırtını döndü. Ellerini tutup duvara yapıştırdım. Ulaşabileceğimiz en yüksek ve rahat pozisyona gelmiştik.
Yine boynumun sağından başladı öpmeye. Adamda sağdan başlama takıntısı var. Öyle ki o öpmeden sağımda kıvılcımlanma başlıyor.
2 notes · View notes
Text
Hz. İsa'nın aksine, ben aynı soruyu soramadım: ''neden baba?''
Yazmadan önce düşündüm de, eğer okuyacaksa buna değmeli. Çünkü sadece kendinizden verdiğiniz zaman kıymetini biliyorsunuz her şeyin. Buna buradaki yazılar da dahil. Bugünkü mevzu girişimiz bilgi ve düşünce moruk. Onunla başlayacağım ama neyle devam edip bitireceğimi bilmiyorum. Nasip kısmet. Zaten burada biz bizeyiz, neyle biterse bitsin, ne önemi var değil mi? Bakara kaç ayet? Bu soruyu yan sekmede Google açıp bakmadan bilenler ve atlayarak okumayanlar için yazıyorum okuyacağınız her şeyi. Şaka lan şaka. Öyle yapanların burada ne işi var amına koyim. Onlar şimdi işinde gücündedir. Ya da AKP mitingindedir. Heheheh. Çok geyik yaptık, konumuza girelim.Merhaba bunu okuyan insan evladı. Biliyorum sen de yalnızsın...Olmadı lan, ben beceremiyorum böyle sükseli girişleri. Ulan ne zormuş gerçeği yazmak. Kurgu olsa şimdiye destan yazmıştım. Zaten öyle değil midir kardeşim; hiç bir kadını, otuz bir çektiğin gibi kusursuz düzemezsin. Bu arada bir şey fark ettim, buraya yazarken çok küfür ediyorum lan. Niye bilmiyorum ama öyle işte. Belki de içten olduğum içindir, ha ne dedin? (Kardeş Payı'ndaki Kartal'ı özledim ya) Yok moruk yok. İçtenlik değil. Biliyorum ki bunu hiç kimse okumayacak. Ondan böyle. Düşünsene, içinden geçenleri kimse okuyamadığı için içinden çok küfür ediyorsun, içinde olaylar daha yalın, bir Allah bir de sen. Benimki de böyle işte. Şu an bir kişi okuyormuş gibi düşündüm ve kendimi günah çıkarmaya çalışan ateist gibi hissettim. Anlamsız yani. Hacı ben niye konuya giremiyorum? Tamam biraz daha ciddi olalım. Şu an bu yazıyı evimin girişinden sola doğru ikinci odada yazıyorum. Bu ne amına koyim ya. Millete ne geri zekalı, istersen çatıda yaz. Bilgi bir: biri size ciddi olalım derse, olamazsınız. İnanmayacaksın ama ben bir şeyler okumak zorunda kaldım lan hep. Siktiğimin ilçesinde iki kanal vardı ve ikisi de sadece dünyada olan felaketleri anlatırdı. Babam da seyredip ''Allah beterinden korusun'' derdi. ''Beterin beteri var'' cümlesinden daha sikindirik bir teselli icat edilmemiştir beyin tarafından. Ulan beterin beteri varsa eğer zaten nefes aldığın süre içinde yaşayacaksın demektir. Ne kasıyorsun kendini dalyarak. Hem bu dünyada beterin beteri ölmek değil mi? Daha beteri ne var lan? Birini kaybetmek falan diye düşünme, zaten gün içinde herkes bir şeyleri kaybediyor rutin olarak. Belki sakat olarak yaşamak beterin beteri olabilir fakat bunu birinin kafasına silahı dayadığında, ölmek veya sakat kalmak arasında seçim yapmak zorunda bırakırsan bir gün, cevabını canlı canlı öğrenirsin ve bana da söylersin. Bu kısmı da değiştirmek zorunda kalırız kim bilir. Gerçi Battal Gazi veya Tarkan filmlerinin serilerinden birinde asıl kahraman sakat kalmıştı ve ''sokun kalbime bıçağı'' diye haykırmıştı. Ama onun olayı başkaydı be annem. Adam görevi için öyle demişti. Neyse. Benim fikrimi sorarsan eğer, ki sormasan da yazacağım. İnsan sakat kaldıktan sonra bile tamamlayıcı faktörler bulabiliyor hayatında. Yani ölmek, beterin beteridir. Bitti. Ben tek haneli yaşlarda kumdan kale yapıp savaşıyordum zaten ama çift haneli yaşların ilk çeyreğine geldiğimde televizyonun Allah tarafından gönderildiğini zannediyordum. Yemin ederim lan. Allah, sırf şükredip ona sığınalım diye böyle zekice bir şey yapmış olabilir diyordum kendi kendime. Çünkü babam sadece o dalgayı seyrettiği zaman bana gerçekten sarılıyordu. Oradaki insanların kaybettiğini gördüğü için elindekine sahip çıkıyordu. Ben de Allah'a dua ediyordum o zamanlar. Tabii teşekkürün bile dua olduğunu çok sonraları öğrendim. Her neyse kardeşim, babamın bana hiç iyiliği dokunmadı bu dünyada. Nasıl biliyor musun? Adam bana hep iyi şeyler öğretti amına koyim. Mesela ben hala bir insanı kimliği, düşüncesi, mezhebi, dini, kısacası yaratılışı ve yaratıldıktan sonraki seçimleri yüzünden ayırırsam babamın beni reddedeceğini zannediyorum. Gülme lan, 27 yaşına gireceğim yeminle böyle. Annemin ''sütümü helal etmem sana'' sözünden sonra sigara bile içmedim, o helal süte karışmasın diye. İnsanın tanıştığı ilk kutsal emanet belki de anne sütüdür. O nedenle facebookta veya başka yerde insanlara çok fazla laf sokmuyorum, eleştirmiyorum falan. Doğru bildiğim ne varsa babamdan miras bana kardeşim. Çok okudum dedim ya, kutsal kitapları da okudum. Okuduktan sonra da sözde dindarlarla çok dalga geçmişliğim oldu. Mesela; geçen Serkan'a, Ejderha'ya inanır mısın, diye sormuştum. Cevap olarak da; Ejderhalar sadece masallarda olur, masallara da çocuklar inanır, demişti. Ama A'raf 107'de Ejderha'dan bahseder, sen Kur'ana inanmıyor musun yani, diye tepki verdiğimde olay baya büyümüştü. Yani insanların inandığı şeyleri gerçekten bilerek mi inanıyor diye çok irdelerim. Yapım böyle. Ben hep öyle inandım aslanım. Bunu sadece din olarak düşünme, keza kimse ona bile tam inanarak ve uyarak hareket etmiyor. Sen de öyle. Fight Club'da ''aynı pisliğin lacivertiyiz'' diyor ya ha işte o lavicertin en parlayanı benim amına koyim. Mutlu ol şimdi. Konu karışmadan toparlayayım. Babam, bir gün öyle ulvi bir şey söyledi ki aga, kendimi; yirmi yıl Mevlana'ya hizmet edip, birden tamamen terse yatmış gibi hissettim. Dedi ki; ''bilgi, asla iyi bir şey değildir. Eğer insanlara düşünmesini öğretirsen iyiliği yok edersin. Çünkü düşünce, iç güdüsel yapılan şeyleri yok eder. Ve unutma iç güdüsel olarak sadece duygularınla hareket edersin. Ne demek istediğimi doğaya bakarak anlayabilirsin.'' Ben anladım ama anlamayanlar için şöyle açıklamaya çalışayım; hiçbir ceylan, evladını yedi diye o aslana kin beslemez. Onu öldürmek için plan yapmaz. Ayıktın mı? Şimdi bunları söyleyen adam bana neden kötülük yaptı diyorum, anlıyor musun; biraz da olsa? İyiliği dokunmadı, dedim ama aynı kapıya kestirmeden gitmeni sağladım sadece. Soramadım lan hiç. Hem ne soracağım ki? Düşünme oğlum. Düşündükçe kafayı yersin. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmekten nefret ediyorum çünkü ben. Çekilmez oluyorum, gözardı edemiyorum, görmezden bile gelemiyorum. Hayatımda babamdan sonra bana en uzun süre dayanan tek adam Yuja Dab. O bile geçen adımı ''Felaket habercisi'' koydu. Aynen öyleyim oğlum. Harbiden bak. Milyonlarca iyi neden de koysan önüme, ben onları içler dışlar çarpımı yapıp en kötü hale getirebiliyorum. Sebebi ne biliyor musun? Bilgi ulan bilgi. Öğrendiğin (doğru diye öğretilen ya da) hangi bilgiyi sınadın?Hiç değil mi?Ben her gün sınıyorum amına koyim. Hem de kendimle ha. Bak belki bunu sen de yapıyorsun ama fark etmiyorsun. Ben, yemin ederim fark ediyorum. Fark ederek yapıyorum. Okumayı yeni söken çocuk telaşıyla hem de. Bilgi iki: korktuğun zaman acıyı hissetmezsin. Tüm bunların karşısında hala babamı kaybetme korkusu yaşıyorum. Her saniye. Şu amına koyduğumun telefonunda ''BABBA Arıyor'' ifadesini gördükçe ödüm kopuyor. Ya bir şey olduysa, diye düşünmekten son anda açıyorum telefonu. Neden BABBA yazdım biliyor musun? Bilme amına koyim. Her siki de bilme. Bilgi üç: nereni kesersen kes aynı şekilde bağırırsın. Bu kadar. (Biliyorum en tatlı yerinde bıraktım ama olsun. Canım böyle istedi. Zaten buraya kadar okuyan biri...) Son bir şey daha: kitabı bilmeden, sağdan soldan duyduğu hurafelere inanıp dindar olan ve sonrasında da milletin günahını hesaplayıp, her farklı düşünene ateist muamelesi yapanların da amına koyim! Affet baba.
1.1.2021
0 notes
biilmiiyoruum · 7 years
Text
amına koyim ben yine seni çok özledim be!
0 notes
ruhuzehirr · 2 years
Text
Seni çok özledim amına koyim*
0 notes
ginseverim-blog · 7 years
Text
amına koyim çok özledim
0 notes
ruhunukaybetmekgibi · 7 years
Quote
Dükkandayım kapatım dükkanı iyi güzel hoş sarhoş oldum oyun falan oynuyoruz bi yandan içiyorum falan iyiyim ama bi müzik başladı birden ama bi an da sarhoş oldum sonra harbi sarhoş oldum saçmaladım sonra arkadaşa sen 5 dakika takıl dedim moralim bozuk ya konuştum çok sevdiğim bi arkadaş oyundan tanısamda hep beraberiz saçmaladım ya hani bi baktım engel atmış döndüğümde kardeş kusura bakma yazmış vay amk o an tekrar hatırladım yanlız olduğumu ananı sikeyim be bok gibi delikanlı çocuktu bi anda onu da özledim amına koyim be eyleniyodum piçle
0 notes
paie-n · 7 years
Note
Canımı yakıyo amına koyim anlasana yakın da olamıyorum uzakta senin benden uzak durman en doğrusuymuş haklıymışsın ya da bilmiyorum özledim be kadın
Bi bildiğim varmış demek ki
0 notes
Text
Oto-otopsi
Merhaba. Bayram tatillerinin dokuz günü bulduğu zamanlar vardır. Ona benzer tatilleri getir gözünün önüne. Koskoca bir haftalık iznin vardır ancak daha ilk günden itibaren hasta olursun ve tüm tatilin yatakta geçer. İyileşemezsin bir türlü. Son günün akşamına anca ayağa kalkarsın ve inanılmaz sinirin bozulur. Çünkü normal zamanlarda asla olmaz bu durum. Bir de bunun okul ve iş günlerinin sabahında hiç kalkamadığın ama tatil günlerinde erkenden ayağa kalktığın eş zamanlı olanı vardır. Daha pistir hatta. Çünkü çalar saati çalışmadan kapatırsın. Hatırlıyor musun bu iki durumu? Şu an hayattan beklediğim ve karşılaştığım durum böyle amına koyim. Dayanamıyorum çoğu şeye. Özellikle de insan sesinden tiksindim. Duyduğum her cümle çıkar kokuyor. Her gülümseme samimiyet boğuyor. Bir uzvunu kullanamadığın sürece engelli olmanın ne demek olduğunu bilemezsin. Ben her gün, bir uzvumu kaybetmiş gibi kalkıyorum yataktan. Oraya bırakıyorum bir parçamı. Mayına basmış gibiyim gün boyu. Ne kadar açıklamaya çalışsam da olmuyor. Birilerine tarif etme çabam, kontra atağa çıkarken top kaybedip gol yiyen takımın taraftarının bakışlarına dönüşüp geri sekiyor bana. Apartmanın en üst katına çıkıp merdiven boşluğundan en aşağıya kadar hiçbir yere değdirmeden türkürmeye çalışmak malca bir şeydi, ama çok özledim lan o yaşlarımı. Masumdu en azından! Çünkü büyüyünce daha saçma sapan şeyleri dayatma yoluyla işlediler bize. Orospu çocukları! Yasaklı filmlerin çoğu cinsel içeriklidir. Hatta tümü işkence ve sex üzerinedir. Hiç düşündün mü; "madem öyle neden yapılıyor?" diye. Çok basit. Bu sayede anlamanı istemedikleri şeyleri kalkanlıyorlar. Çünkü yasak, can çekicidir. En tehlikeli bilgiyi göz önüne koyup, en gereksiz bilgiyi gizlemeye çalışırsan kimse tehlikeli olanı görmez. Hatta görse bile bakmaz. Dikkat etmez. Önemsemez. Gözardı etme yeteneği budur işte. Hayat da böyle moruk. Yıllarca çalışıyorsun, para biriktiriyorsun, insan biriktiriyorsun, ev, araba ve gereksiz bir sürü malzeme biriktiriyorsun. Fakat "her an ölebilirsin" gerçeği gözünün önündeyken dönüp bakmıyorsun bile. Kanser olmadan, yatalak olmadan veya bir uzvunu yitirmeden ucuzluğunu göremiyorsun hayatın. Adem de böyle yapmadı mı zaten? Ne kadar ucuz olduğunu, ilk ve tek hatada görmedi mi? Kıyamet nedir biliyor musun? "Terörist saldırabilir" düşüncesiyle gece nöbeti yazılan bölgeye silahsız asker göndermektir. Uyandığında aklına ne geliyor? Hiç düşünüyor musun sen de; dünyaya gelmesini sağladığın insanın, bir gün suratına yastık basıp seni öldürebilme ihtimalini? Hastalanınca sabaha kadar başında beklediğin biri, gün gelir en hastalıklı yerinden vuramaz mı seni? Ne bekliyorsun bu dünyada? Akşama kadar "güven yok, aşk yok, sadakat yok" gibi yarak kürek aforizma üretmeye çalıştığın sanal ortamlarda; argüman yaratmaktan ziyade, tek derdin beğeni kaygısı mı yoksa? Al ananın amına sok o halde! Neyi anladık bu dünyada? Bileğini kesip, içi su dolu sürahiye sokarsan dirseğine kadar pıhtılaşmaz ve kan kaybından ölürsün. Peki, sudan çıktığı anda ölecek olan balığı getir gözünün önüne. Suyun içinde yüzerken, kazayla bir yeri kesilirse, yaşayabilir mi? A, B, C, D ve E vitamini önemlidir değil mi? En bilindiği  C vitaminidir ama. Eksikliği de en fazla "ne yersem yiyim kilo almıyorum yöğaaa" demeni sağlar. Bazı insanlar da böyle. Yokluğunu en fazla, kış ayında hava durumunun azizliğine uğrayıp ince ceket giydiğinde fark edersin. A ve D vitamini de öyledir. Fakat E vitamini dost gibidir, varlığında değil yokluğunda değeri bilinir. Bunların yanı sıra B vitamini gibi olanların eksikliği bir süre kalbinizi ağrıtır. Ancak insanoğlu piçtir. Yenisini bulur hemen. Neden bahsettiğimi anladığı düşünüyorum. Ancak ben, artık sadece K vitamininin yokluğunu hissediyorum uzun zamandır. Bunu da her sabah kalktığımda işerken somut olarak görüyorum. İnsan, tuvalette rahatlamayı hisseder, fakat ben, orada bile kan kaybediyorum amına koyim! Bu kanı kaybetmemi ne sağılıyor, biliyor musun? Çok fazla inanmam. K vitaminin fazlası gibi. Damarlarım tıkandı. Devam edemedim. Önce kendimi yırttım, sonra inanç damarlarımı. Şimdi eksikliğin fazlasını yaşıyorum. Her şeyin fazlası öldürür, eksikliğin fazlası yaşamaya mecbur bırakır! Hatırlıyor musun; yumurtanın sadece sarısını yediğinde annen çok kızardı? Çünkü bilmezdi, K vitamininin ne işe yaradığını. Ben de inandığımdan yara almasaydım bilemeyecektim içinde çırpındığım boşluğu. Bu dünya, sana ne veriyse geri alacak kuzen. En son da canını alacak. Hem de ağzını kapatarak alacak. Gözlerinin önünde alacak. Süt dişlerinin dökülmesi gibi olmayacak ama! Peki neyi anlatabildik bu dünyada? Hayallerini öldürmek, birileri için ölmek, birileri için öldürmek, birilerini içinde öldürmek çok koyuyor lan! Karın ağrısıyla uyanmak çok kötü. Yüzünü yıkarken burnundan akan soyut kanı görüp "hayat çok güzel" demeye çalışırken, gözünden akan somut yaşı görmemeye çalışmak daha kötü! Hele bunu, gözünü silerken yapmanın tarifi bile imkansız. Hayat, senin için; karışık çerez tabağında, Antep-fıstığı aramak kadar zevkli olabilir. Ama benim için,  iştahla yediğim yemeğin içinden çıkan kıl kadar mide bulandırıcı artık. Reklamlarda genelde sürekli gülen insanları kullanırlar.  Ve o insanlar; tanıttığı halde faydasına inanmadığı ürünleri, bizlere mükemmel derecede anlatmaya çalışırlar. Al sana Tanrı-Peygamber-Kitap-Dünya denklemi! Olmuyor kuzen. Aldığım ilaçlar bile artık rahatlatmak yerine daha fazla düşünmemi sağlıyor. Anlatamıyorum da adam gibi. Buraya ne yazdıysam, doktora da aynını söylüyorum. Sürekli konu değişiyor ve işler daha da karışıyor. "Daha" diye başlıyor ve dahanın sonu gelmiyor. Daha da kötüye gidiyor. Olmuyor. Olmayacak da.
13.02.2020
0 notes
metalcihippie · 8 years
Quote
Özledim işte, anla artık amına koyim. Söyletme her şeyi
0 notes
nekadarmesajatanimyok · 10 years
Text
Abi, Yabancı'nın bir bölümü, hatta bir paragrafı, hatta ve hatta bir satırı için bile Öznur'a ruhumu teslim edebilirim. Öyle özledim yani.
559 notes · View notes