Yaz akşamları, hısımlarla bahçeye gitmişiz, gece geç saatlere kadar oturmuşuz, çay çekirdek falan, dönüş yolunda yürüyerek eve dönüyoruz, yolda rastgeldiğimiz bir bakkaldan, maden suyu alıyoruz, yol daha keyfili hale geliyor, sohbet derinleştikçe güzelleşiyor, havada çok güzel bir esinti, hoş bir koku, uzaktan gelen bir köpek havlaması, yol uzasın diye birsürü şey yapıyoruz, ama o samimi ortamda, hemencecik eve varıyoruz...
Soğuk bir kış ayı, kapşonu çekip antrenmandan çıkmışsın. Hava sisli, hafif kar yağışlı ama ıslatmıyor. Yolda giderken sıcak bir filtre kahve alıp ıssız bir banka geçiyorsun. Bir elinde kahve, bir elinde sigara ve kulağında kulaklık hayatı sorguluyorsun. Deli gibi özlendi
Ya lise yıllarında farklı bir havan vardı. Yaşına göre çok mantıkçıl konuşuyordun ve duygudan yoksun gibiydin. Garip bir karakter olduğun için eğlenceliydi seni takip etmek. Yazdıklarını okumaktan keyif alıyordum, hâlâ daha alıyorum ama artık daha gündelik, havadan sudan konuşuyorsun derin mevzular üzerine konuşmaların özlendi
uzun uzun bakıp hoş geldik konuşması yapıldı, istanbul özlendi, florya’yla kıyaslanılmaya bile kalkışılmadı, bir dahaki sefere kitapla gelmek, aileleri arkadaşları buraya getirmek ve ev için eksikler konuşuldu. bir süre de buralardayız. sonsuz şükür, yanımdakine bin teşekkür. bizi bekleyen nice güzel günlere.