Tumgik
#Kahvemin kalbi
ay-misali · 9 months
Text
Tumblr media
Aşka inanmak için kahve falına gerek yok!...
Sevda yüklü bir kalbi anlatacak delil çok.
Aşk insanın yüreğinin taşıyabildiği kadardır.
Sadra sığmayan AŞK bütün kötü olumsuzluklara geçit vermeyen en güçlü silah , inanç ve güvenin kalesidir .
Yıkılılıp viran olmaya , Oyunlara, Tuzaklara karşı en sağlam dayanaktır AŞK !...
AŞK hicranla kederle büyüyen, hasretle yoğrulan, iradenin sabrıyla Nefrete, Fitneye karşı kazanılan zaferdir.
AŞK Kötümser Etkenlere direnmek, vuslat yurdunda Yarin gönlünde dinlemektir.
AŞK bir kaçış değil, teslimiyettir...
Çözülüş değil kördüğüm olmaktır ... Nefs değil nefestir.
Narı aşkla yanıp, küllerinden doğup, yeniden var olmaktır...
İki ayrı ruhun tek bir yürekte buluştuğu olgudur AŞK .
Yudumladığım kahvem bile kalbini böylesine açmışken , kana kana içtiğim yüreğimdeki sevdayı sen düşün!
...ay-misali
102 notes · View notes
yemreyi · 5 years
Photo
Tumblr media
Bu akşam da her akşam olduğu gibi kahvemi aldım Kadıköy’deki starbucks’ın girişindeki açık alanda boş bir masa bulup oturdum. Henüz kahvemin ilk yudumunu alırken çapraz karşımda oturan bir çift takıldı gözüme. Yakışıklı sayılabilecek bir adam ve yanında anladığım kadarıyla gözlerini bir kaza sonucunda kaybeden bir kadın. Neden bir kaza olduğunu düşünüyorum çünkü kadının yüzünde derin kesik izleri vardı ve hareketleri de hiç doğuştan göremiyor gibi değildi. Zaten konu da bu değil. Aslında benim ilk dikkatimi çeken adamın kadına bakışları oldu. Sonradan kadının göremediğini anlayınca keşke dedim keşke görebilse ne aşık bakıyordu adam. Belli ki kazadan önce başlamış ilişkileri ve tüm kaybedilenlere rağmen hiç eksilmeden devam etmiş aşkları. Sonra düşündüm de ya ben olsaydım? Ben olsaydım yine sever miydim? Soru çok saçma geldi zaten ben de farkındayım. Kimseyi gözleri görüyor diye sevmezsiniz. En azından benim inandığım aşk ya da sevgi öyle bir şey değil. Tam bu sırada Katy Perry henüz Türkiye’de müzik listelerine “i kissed a girl” şarkısıyla girmeye başladığı zamanlarda kim bu #katyperry diye Google amcaya sorarken altında isminin bulunduğu bir söz okumuştum aklıma o geldi. O dönemlerde instagram olmadığı için muhtemelen Twitter da paylaşmıştım. Şöyle yazıyordu; "Kolları ve bacakları olmayan birini sevebilirim. Çünkü daha önce kalbi olmayan birini sevmiştim." Sözü gerçekten Katy Perry ‘mi söylemiş bilmiyorum ama şu an içinde bulunduğum hislere çok uygun olduğu kesin. Bu akşamın şiirli bardağını da sevgiye olan inancımı kaybetmeye başladığım şu günlerde bana gerçek sevginin hala orada bir yerlerde var olduğunu gösteren o çifte armağan ediyorum. 🙏🙏 Yine okunmayacak uzun bir yazı yazdığımın farkındayım ama olsun. En iyisi bu yazıyı yine duruma uygun #nursenyıldırım ‘ın #KüfrümAşarEdebimi kitabından bir alıntıyla bitiriyim; ... Sen, Seni, Vereme yakalansan, Kötü huylu bir kansere tutulsan Kör kalsan, Yatalak olsan, Sevebilecek birini kaybettin. Sen, Tanrı'nın sana o muhteşem elleriyle uzattığı armağanı,  Tuttun, Duvara vurdun. Sen, Tanrı'ya ayıp ettin. Bu arada eğer okuyacağınız kitapların bestseller olması önemli değil ise @nrsn.yldrm okuyun. 👋 #yemreyi (Starbucks Türkiye) https://www.instagram.com/p/BygNjnqJxgF/?igshid=1mze3reecs1ks
2 notes · View notes
siirkatliami · 6 years
Text
Sonbaharın benim sokağıma geleceğine asla inanmazdım…
Ayaklarım bir ilkokul sabahı kadar telaşlı…Mart ayının kışa veda etmiş bir Pazar sabahı..Adımlarım hızlanıyor ve kan kokusu hala geçmemiş ellerim bir cinnet artığı ellerim…Yaklaşık bir saat önce beni tekmeleyen bir veledi geberttim…
O sabah:Seneler sonra günahımın arkasından koştuğumu fark ettim.Şeytan bile bu kadar taşlanmamıştır diye takıldım iki düğmesi ilikli  aynada gördüğüm ucubeye…Oysa beni sevmesi toplumun tüm dinamiklerine ve Tanrı nın bizim için haykırdığı ahlak yasalarının duvarına tükürmek gibiydi…Ne onun karnına bir çocuk bırakıp kaçan Tanrıydı ne de o çocuk kravat takmış bir isa…
Sabah son ütülü gömleğimi askıdan söküp alırken kahvemin yeni asfaltlanmış bir şehre dönüştüğünü hatırladım..Bir tütün sardım ayağı kırılmış sahibinden kaçan bir at telaşında…Ulan ne var bu kadar ölecek deyip bir nefes aldım.Ciğerlerimdeki görüş mesafesinin amına koyacak bir sis çöktüğünü fark ettiğimde  kapıma gelen gazetenin manşetine kusarken buldum kendimi…Sevdiğim kadının o ucube ile uyandığını hatırladığımda geceden kalma midemi yakan son kadehi de kustum klozete…Yaklaşık 17 dakika sonra o evden çıkaçaktı ve o an ömrümü avuçlarında ufalayan kadının koynuna kocasının dublörü olarak ben girecektim.Tanrım bir boksör gibi kan kusmak isterdim sevdiğim kadının rahmine yerleşen ve tek kuruş faydası olmayan bir cenin değil…
 Telefonuma gelen mesajla taşa dönmüş lut kavmi bile ayaklandı.Gitti diyordu gittive sahneye çıkma sırası sende…Bu senaryoyu yazan Tanrı olmasaydı eğer okkalı bir küfür vururdum suratına..Ayakkabılarımı bağlarken yaptığım aptallığın farkına varmamın bilmem kaçınçı tekrarını yaşadım.Kapısınıçalacaktım her akşam kocasının yaptığı gibi sarılacaktım ve ağlayacaktım.Seneler dedim seneler berbat bir yol arkadaşı…Çok kısa bir zaman sonra kapısının ziline uzanırken yakaladım kendimi..Kapıyı üstünde geceden kalma bir yorgunlukla açtı.Kimse gördü mü dedi.Tanrı dedim Tanrı gördü… Boynuma sarıldı gözlerime baktı ve okuyacak mısın dedi…Kocasına devrettikten sonra koltuğumu her gece eve gidip bi şiir yazardım ona .Karnındaki dedim karnındaki de dinleyecek mi.?
Suratı asıldı o an ellerinin kutuplara dokunduğu sandım dünya atlasında başka bir yerde bu kadar soğuk fısıldayamazlardı…İşlediği günahın farkında olması beni daha da çileden çıkartıyordu.Taksirle adam öldürmekten yırtabilirdi ama bana yaptığı planlı bir cinayetti..Dinleyecek dedi o an tüm şiirin tüm kelimelerini tutuşturdum..
Kalbi kırık bir Chopin melodisi bu
Madam sana sesleniyorum!
Bu dünya hiç bu kadar büyük bir savaş kaybetmedi..
Hiç bu kadar çocuk ölmedi mesela
Hiiç bu kadar kurşun sıkılmadı gazetelerin üçüncü sayfalarında
Tanrı bizi görüyor
Ve ağlıyorsa eğer
Cehennemde erken rezarvasyonumuzu birazdan bırakır avuçlarımıza
Ve sen bana böyle sarılmaya devam edersen
İblis bizi emsal gösterip yırtabilir yanmaktan…
Ah madam
Bir insan kaç kere gebertilebilir
Kaç kere vurulabilir kaburgalarının kestiği göğsünden…
Bana dolu bir altıpatlarla
Rus ruleti teklif ediyorsun
Ve her gün ilk kurşunu ben sıkıyorum…
Şiir biterken sigaramdan bir tane yaktığını fark ettim tam çocuğu hatırlatacaktım içimdeki elleri kesik şiir gebersin piç kurusu diye haykırdı…Omzuma yaslandı ve  günah çıkarmaya başladı .Ben bu kilisenin papazı değilim demekten usansamda o günahlarını anlatmaktan usanmadı.Elimi tuttu ve karnına götürdü o piç kurusu sömürdüğü kadını tekmeliyordu..
3 notes · View notes