Tumgik
#ahmed sencer
lightofdynasty · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
15 notes · View notes
majesticrosegraph · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ekin Koç est Ahmed Sencer dans Uyanış: Büyük Selçuklu.
Coloring & Textures : andthereisawoman
10 notes · View notes
indisden · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ekin Koç as  Ahmed Sencer (Uyanış: Büyük Selçuklu) born 1992, of turkish origins - please cast respectfully ♥
pictures on @ageofressources , textures by @andthereisawoman
24 notes · View notes
ageofressources · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ekin Koç (1992 , Turkish)
Ahmed Sencer  in Uyanış: Büyük Selçuklu (2020-)
8 notes · View notes
malitasoledad · 3 years
Text
Uyanış: Büyük Selçuklu - 5 Bolum
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
18 notes · View notes
sfkdemirci · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
21 notes · View notes
dangermousie · 4 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
For a reason that makes zero sense to me (the mother of Maliksah’s son Ahmed is exiled and so for some reason it makes their son not legitimate/threat to Malisah’s whole throne), Maliksah can’t reveal Ahmed is his son and has to send him away to be raised in secret and I am not sure the kid even knows he’s the sultan’s son and sultan himself has no idea what happened to his kid. They rename him Sencer to boot.
But whatever, it doesn’t need to make sense because it means Ekin Koç is playing a screwed up, mega-intense warrior who infiltrates some crazy war cult that wants to off his father and alternates between INTENSE and MEGA INTENSE.
Tumblr media
That grin, though.
Tumblr media
(I would imagine the real Ahmed Sencer, the Sultan of Seljuk Empire, would have something to say about being portrayed as a sexy Turkish ninja, but he’s been dead a long time so...)
In other important news, since that’s his son, Bugra Gulsoy’s character has now become a bona fide DILF.
Tumblr media Tumblr media
PS OMG the ship I have, Ahmed x Turna is RPShipping, since that was apparently his RL wife. Wooooooo!!!!! That means it’s gonna be canon! (wiki seems to imply he had one wife at a time which is sort of insane, if true. His wife died a year before he did so at 69 he married someone else but obviously that was short-lived.)
10 notes · View notes
ashwakmcp · 3 years
Link
0 notes
haber-zeynart · 4 years
Text
Buğra Gülsoy ile Ekin Koç, yeni diziyle Türkiye’de bir ilke imza atacak!
Tumblr media
TRT1’in yeni sezondaki en iddialı projelerinden birisi de Selçuklu dönemini anlatan Nizami Alem isim yapım… Hazırlıkları yoğun bir tempo ile devam eden yapım, Selçuklu dönemindeki taht savaşlarını anlatacak.Türkiye’de kendi alanında bir ilk olarak hazırlanmakta olan yeni dizide Buğra Gülsoy ile Ekin Koç, başrolde buluştu. En son Azize dizisinde izlediğimiz Buğra Gülsoy, yeni yapımda Selçuklu devletine en parlak dönemi yaşatan Sultan Melikşah’ı canlandıracak.Ekin Koç ise en son Bozkır isimli dijital platform için hazırlanan dizi projesinde yer almıştı. Oyuncu, Nizami Alem isimli yapımda Ahmed Sencer isimli karaktere hayat verecek. Ahmed Sencer ise Sultan Melikşah’ın oğlu…Dizide oyuncu arayışları devam ediyor. 1037 – 1194 yıllarında geçen dizi için yapım şirketi özel bir plato oluşturuyor. Akli Film tarafından hazırlanan Nizamı Alem, Selçuklu Devleti’ni anlatacak. Bu dönemde Selçuklular ile Haşhaşi isimli fedai grubunun kurucusu Hasan Sabbah arasındaki çetin mücadele konu edilecek.Hasan Sabbah kurduğu tarikatın suikaste dayanan farklı askeri taktikleri efsane olmuş durumda. Dizinin senaryosunu Serdar Özönal yapıyor. Filmin yapımcısı ise Emre Konuk.Büyük Selçuklu devleti Sultan Melikşah döneminde en geniş sınırlarına ulaşmış, ancak ölümünün ardından ise taht için 6 kardeş büyük bir mücadeleye girişmişti. Read the full article
0 notes
lightofdynasty · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
✧ Sevda Erginci & Ekin Koç as Turna Hatun & Ahmed Sencer in Uyanış: Büyük Selçuklu
34 notes · View notes
gozel · 6 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Said-i Nursi ve Teşkilat-ı Mahsusa 
--
Yeni paradigma olarak Nurculuk ve Kürtlerce parlatılmaya çalışılan Said-i Nursi’ye dair birkaç nokta: *Said-i Nursi etnik olarak Kürt olmakla beraber, Kürtçü ve Kürdistani bir düşünce içinde değildir. Bu bakımdan Kürt ulusal siyasetçiler ve hareketlerce bir Kürt büyüğü olarak düşünülmesi bir  zorlamadır. HDP'li belediyeler Said'in ruhuna boşuna mevlid okutmaktadırlar. Kürtlerin kültür merkezlerine Mutkili Kürt Musa Beğ, Simko Ağa, Kör Hüseyin Paşa, Cibranlı Miralay Halit, Bedirhaniler... gibi kişilerin posterlerinin yanına Nursi'yi de koymaları bir başka zorlamadır. Bedirhanilerin de Kürdistani düşünceleri yoktur. Onlar, Hamidi ve sonrası İTC dönemlerinde Batı Ermenistan'dan Kürdistan'a dönüştürülen coğrafyayı aile toprağı olarak görürler. *Molla Said, savaşın başladığı tarihte Van’daydı ve ders verdiği medrese “bir askeri kışlayı andırıyordu." Medresenin bu askeri konumu Said’e göre, “Taşnak fedaileri[nin] çok faaliyette bulunmasıyla” alakalıydı. Aslında tüm bu paramiliter ortam, Enver Paşa’nın Molla Said’e “teklif ettiği Milis Teşkilatına denk geliyordu ve zaten Milis Kuman¬danı sıfatıyla Said’de “omuzunda apolet” taşıyordu.   Kardeşi Molla Abdülmecid’e göre ise, “Birinci harb-ı umumi koptu. Bediüzzaman ile habib (Molla Habib) [talebesi] vaiz sıfatıyla Van fırkasıyla (Kolordu) beraber Erzurum cep¬hesine gittiler. (Döndüklerinde) Ermeniler tarafından Van alındı. ” Abdülmecid’in “Erzurum cephesi” tanımını Said’in yeğeni Abdurrahman şu ifadelerle somutlaştırıyor; “vaiz"liğini ise konu bile etmiyor: “Harb-i Umumi’de mecburiyetle bütün talebeleriyle harbe iştirak etti. Pasinler cephesinde büyük musibet vefelâketlere uğradı... Harb-i Umumi’de mecburiyetle bütün talebeleriyle harbe iştirak etti. Pasinler cephesinde büyük musibet ve felâketlere uğradı ise de, gerek muharebede ve gerek esarette çektikleri mezâhimi (zahmetleri) yazmama, harbin aleyhimizde neticelenmesinden dolayı müsaade buyurmadılar. Pasinler Cephesi’nden Van’a avdet ettiği zaman Van’da ihtilâl zuhur etti. Kendisi bu ihtilale karışmadı. * Van direnişi sırasında öğrencilerinin dahli olmasına rağmen biyografisinde  "Van İsyanı"na katılmadığının altının çizilmesi karanlık noktalardan biridir. Bu nokta Venezuellalı paralı asker Nogales tarafından nakledilir :  Başlarına keçeden yapılan külah taktıkları için, “Keçe Külahlılar” olarak da anılan, Molla Said’in kumanda¬sındaki Kürt süvari milislerinin mevcudiyeti 300’ü buluyordu.Nisan ve Mayıs 1915’te, Van’daki Osmanlı jandarmasının başına getirilen Venezüellalı Rafael de Nogales, kanlı hatıralarının bir yerinde bu Kürt Süvarilerini şöyle anlatmaktadır: “Laz taburu, 300 Kürt süvarisiyle Sabağ köyünü ele geçirmeye gitti. Hatırladığıma göre 4-500 Ermeni, orada sipere girmişti. Topçu ateşiyle desteklenen Lazlar, süngü hücumuna geçince, Kürtler de şiddetle saldı¬rıya geçti. Kürtler Ermenilerin arkasından gelerek hepsini bıçakladılar. ” Nogales sadece faillerin adetini ve yaptıklarını anlatmakla kalmıyor. Bir de üstüne üstlük o faillerle birlikte fotoğraf da çektiriyor. Arkada oturanların arasında Molla Said’in göründüğü bu fotoğrafta Nogales, objektiflere Kürt süvarilerle birlikte poz veriyor. İşin ilginç yanı şu ki, Nogales’in adını anmaksızm ve yaptıklarına değinmeksizin, bahsi geçen bu fotoğrafa Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, kitabında yer vermiştir. * En ünlü öğrencisi Enver Paşa'nın damadı sarayında yetiştiği vali Tahir Paşa'nın oğlu Cevdet'in Başkale ve Van'da "Kasap Taburu" ile yaptıkları ortadadır. Bitlis Valisi Abdulhalik Renda ile dostluğu ve yine bu yılların karanlık bırakılması da ayrı bir ipucudur. * Kendisiyle birlikte Rus ordusuna esir düşecek dört “talebesinden"biri olan Van’ın Çoravanis köyünden Ali Çavuş’un, hemen yanı başında vurulan Ubeyd’den aktardıklarından, Molla Said’e bağlı milis mensuplarının yanlarında kaynağı ve miktarı belirsiz altın taşıdıklarını öğreniyoruz: “Ubeyd şehid düştüğü an, bana: ‘Ali koş kemerimden altınları ve üzerimdeki elbisemi al, gavurların eline geçmesin’  Sözlerine bölgenin Ermeni bölgesi olduğunun dışında bir şey eklemek gereksiz. * Öğrencileri ile birlikte savaştığı sınır bölgesinin her iki yanı ve yakalandığı yer bir Ermeni bölgesidir. Apoletli Milis kumandanı ve albayı rütbesi ile başında bulunduğu Keçe Külahlıların  kendilerine dair naklettikleri bilgiler  Soykırıma  ve talana katıldıklarına dair yeterince  ip ucu sunar. * Altı çizilmesi gereken bir nokta da Nursi'nin Sultan Selim ve Kürt kartına dair söylemleri Öcalan'ın 2013 Newroz'undaki  1000 yıllık İslam kardeşliğive Ortadoğu'da statejik ortaklık, misak-i milli sınırları içinde işbirliği...  gibi kavramların öne çıktığı konuşmasıyla örtüşmesi konusunda yorum yapmayı gereksiz buluyorum.
--
MUHAMMED SALAR Said-i Nursi ve Teşkilat-ı Mahsusa
-
Kürd ve Türk kamuoyunun doğru bildiği bir yanlış da Bediüzzaman’ın Teşkilat-ı Mahsusa’ya kayıtlı olduğudur. Bu iddianın ilk sahibi; Bedirhan Beg'in torunlarından tarihçi Cemal Kutay'dır.
Önceki Cuma 23 Mart, Seîdê Kurdi’nin 58. Vefat yıldönümü idi. Bu aralar bir hayli zorlaşan geleneği küstürmeden modern çağın gereksinimlerine cevap olabilmeyi başarmış bir Zattan; Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrat Parti devirlerindeki müspet duruşuyla, bizlere miras bıraktığı zengin eserleriyle çağa damgasını vuran, İslam’ın belki de sahabe asrından beri gelmiş geçmiş en vicdanlı, en cesur ve en doğru aliminden Bediüzzaman Said-i Nursi’den bahsediyorum.
Yaşamı boyunca şiddet ve radikalizmi dışlamış, her zaman diyalog ve barış taraftarı olmuş, her devrin despotlarını da ikaz edip titretmekten geri durmamış olan Bediüzzaman; ne hazindir ki mesajını bir türlü anlamak istemeyen devlet ricalinin kendisine reva gördüğü ömür boyu eziyet, hapis ve tazyikat yetmezmiş gibi sevenleri tarafından da doğru olarak temsil edilememiştir.
Kur’andan aldığı imanî ve sosyal mesajlarını dar bir dairenin dışında insanlığa gereği gibi mal edemeyen takipçilerinin hepsini katmasam da belirgin bir kısmı, O’nun duru, pâk, lekesiz, şeffaf meslek ve meşrebine zarar verecek yanlış(lık)lara imza attılar; statükocu tavırlar, iktidar-güç yandaşlıkları, milliyetçilik, zulme rıza, istibdatı okşama ve riya hastalıklarına bulaşmak bir yana dursun; kasıtlı olarak ileri sürülen devletçilik-vatancılık-Turancılık-Abdülhamidilik vb. kimi karalama kampanyalarına da yer yer gönüllü yazılarak dezenformasyona ciddi katkıda bulundular.
Hemen belirteyim ki Kürdler, Türkler başta olmak üzere Müslümanlar ve insanlık alemi olarak bu Zatın ne sorunlarla mücadele yönteminden gereği gibi faydalandığımızı söylemek mümkündür ve ne de ikna edici, samimi bir üslupla bizlere sunduğu tefekkür ve ispata dayalı, şifalı imanî-sosyal reçetelerinden! Bu çok önemli konunun ispatını başka yazılara bırakarak hayatı boyunca gizlilikten uzak şeffaf yaşamış bu zatın kamuoyunda sağlıklı bir şekilde tanınmasını önleyen sis perdelerinden şimdilik bir tanesini aralamaya çalışacağım. Evet; Kürd ve Türk kamuoyunun doğru bildiği bir yanlış da Bediüzzaman’ın Teşkilat-ı Mahsusa’ya kayıtlı olduğudur. Bu teşkilat; Osmanlı'nın 1911-1918 yılları arasında faaliyet göstermiş, İttihat ve Terakkî'nin Türkçü, İslâmcı ve devletçi politikalarıyla uyumlu gizli istihbarat örgütüdür.
Bu iddianın ilk sahibi; Bitlisli Bedirhan Beg'in torunlarından olan tarihçi Cemal Kutay (1909, 2006) olup 1970-1980’lerde yazdığı -Tarih Sohbetleri ve Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı, Nurculuğun Kurucusu Bediüzzaman- isimli eserlerinde Said-i Nursi ile ilgili şa’şaalı iddialar ortaya atmıştır.
Bedüzzaman Seîdê Kurdî’nin Jön-Türklerle arasının sıkı fıkı olduğunu, “Teşkilat-ı Mahsusa’ya kayıtlı olduğunu, Balkan Harbi’ne katıldığını, Cihad Fetvası’nı imzalayan beş isimden birisi olup denizaltı ile gittiği Libya’da bu fetvayı dağıttığını, esaretten dönerken Almanya’da bir otelde kaldığını vb.” iddia eden Kutay bu iddialarını; 1914-1915 yıllarında dönemin Osmanlı istihbarat örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa’nın önce Arabistan kolunun, 1915-1918 yıllarında ise genel örgütün başkanlığını yapan Eşref Sencer Kuşçubaşı (1873, 1964)'na dayandırmaktadır. Cemal Kutay, “Eşref Sencer Kuşçubaşı (1873, 1964) ile birlikte Nisan 1953’te Said-i Nursi’yi Emirdağ’da ziyaret ettik. Ben Said-i Nursi’yi Teşkilat-ı Mahsusa dosyalarında gördüm” (1) diyerek iddialarını temellendirmeye çalışmıştır.
Bu iddialar bilimsellikten tamamen uzak, belgesiz, vesikasız ve şahitsiz idi. Yine de Kutay’ın Nurculukla Kemalizm’i uzlaştırmaya matuf bu kasıtlı iddialarına her ne hikmetse ‘mal bulmuş mağribî’ gibi sahiplenecek Kürd-Türk, yerli-yabancı entelektüeller hiç de az olmayacaktı...
Kutay’ın verdiği çelişkili açıklamalara rağmen bu iddiaları hemencecik kabullenip yayımlayan Türk yazarlardan; ‘Son Şahitler, Aydınlar Konuşuyor, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi’ gibi eserleriyle Nurcu kamuoyunda epeyce tanınan Necmeddin Şahiner’in (2) emeği de çoktur.
Bu iddiayı yazıp dillendirenler arasında; Avukat Bekir Berk, Sefa Mürsel, Ahmet Şahin, Ömer Çelikdönmez, Emrah Cilasun, Cengiz Özakıncı (Türkiye'nin Siyasi İntiharı), Soner Yalçın (Beyaz Müslümanlar; Efendi), İslam Yaşar (Zamanın Sesi-1 roman dizisinde teşkilata değinmemiş sadece Said-i Nursi’nin gönüllü milisleri Enver’in teklifiyle oluşturduğunu yazar ki bu da yanlıştır.) ve Prof. Şerif Mardin de yer almıştır. (The Case of Bediüzzaman Said Nursi; Türkiye’de Said Nursi Olayı).
Uluslararası camiada bu iddiaların epeyce yayılmasına yardımcı olan Şerif Mardin, İngilizce olan bu eserini 1989’da, Türkçesi’ni de Bediüzzaman Said Nursi Olayı / Modern Türkiye’de Din Ve Toplumsal Değişim adıyla 1992’de yayımladı. Ciddi ve seküler bir sosyolog olan Mardin’in kaynağı ise (mealesef yalan-yanlış) iddialarında hep delilsiz, vesikasız, belgesiz, tanıksız kalan Cemal Kutay ve onun bayraktarı Necmeddin Şahiner olmuştur.  Mardin’in geç uyanıp belge istemeye başlaması ise zararı telafi etmeye yetmeyecek, kamuoyu ciddi oranda bu çaplı dehayı, şeffaf ve zengin hazine Said-i Kurdi’yi “bir Osmanlı-İttihadçı Ajan” olarak tanıy(t)acaktı.
Bediüzzaman üzerine ciddi bir entellektüel biyografya yazan Şükran Vahide bile konu ile ilgili ilk eserinde (The Author of the Risale-i Nur) bu iddiaya tevessül etmiş ve fakat O da sonradan vazgeçip iddianın ispatlanamadığını teslim etmiştir. (3)
Kürd kamuoyundan da Öcalan, bu yanlış iddiayı dillendirmekten geri durmadı: “Bilindiği üzere 1914’te kurulan Teşkilat-ı Mahsusa başta Ermeni soykırımı olmak üzere homojen Türk ırkçı bir ulus-devlet için katliam başta olmak üzere her yöntemi uygulamakla yetkilendirilmiş ilk faşist örgütlenmelerden biridir. İçinde Said-i Nursi ve Mehmet Akif’in de yer aldığı bir dinci-İslamcı kolu da kendisiyle birlikte faaliyete geçirilmiştir.” (Savunmalar, İmralı Notları)
‘Said-i Kurdi-Tırki-Erebi’ isimli eserinde Leyla Atabay; belgesiz bu iddialara şüpheyle baktığını belirtmekle beraber yer yer böyle bir iddianın olanak dışı tutulamayacağını da eklemiş. (Sîtav Yayınları, sh: 243-244). Malmisanıj da “Said-i Nursi” adlı eserinde, Kutay-Şahiner ikilisinin medyada bolca yayımlanan bu iddialarına sahip çıkmıştır…  (Devam Edecek)
(1) “Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı” (sh: 281, 282, 296)
(2) Şahiner Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi adlı kitabının ancak 10. baskısında bu iddianın çürüklüğüne kanaat getirmiştir!
(3) Mary F. Weld, Bediüzzaman Said Nursi, (sh: 142. Etkileşim Yayınları)
-
-
https://www.artigercek.com/said-i-nursi-ve-teskilat-i-mahsusa
0 notes
malitasoledad · 4 years
Text
Uyanış: Büyük Selçuklu - Bolum 3
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
14 notes · View notes
sfkdemirci · 4 years
Text
Uyanış Büyük Selçuklu - Ahmed Sencer
Tumblr media
2 notes · View notes
dangermousie · 4 years
Video
youtube
Welcome to my newest OTP, Ahmed Sencer and Turna from Uyanış: Büyük Selçuklu.
It’s a Turkish period show centering on the 11 century Seljuk empire. Ahmed Sencer, played by a Mousie favorite Ekin Koç (Kosem is one of the main reasons I got into Turkish shows and his Ahmed was !!!!!!) is a son of a ruler who has infiltrated an enemy territory for spying purposes, Turna is a tough cool lady he saves.
GIMMMMMME
4 notes · View notes
lightofdynasty · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
6 notes · View notes
lightofdynasty · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
20 notes · View notes