Tumgik
#ahmet telli kimdir
medyapollscom · 5 months
Text
Folkart Gallery'de İzmir'in kurtuluşunun 100'üncü yılına özel sergi
İZMİR, (DHA)- DÜNYACA ünlü fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ, İzmir'in kurtuluşunun 100. yılında, Folkart Gallery için, İzmir'i ve İzmir'in gündelik hayatını, 'sanatsal bir pencereden' görüntüledi. Karadağ'ın 'İzmir'in 100'ü' adlı fotoğraf sergisi, 8 Ekim-18 Aralık tarihleri arasında Folkart Gallery'de ziyaret edilebilecek. Folkart Gallery, 2022-2023 sergi sezonunu, İzmir'in kurtuluşunun 100. yılında dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ'ın İzmir fotoğraflarıyla açıyor. Karadağ'ın İzmir fotoğraflarından oluşan 'İzmir'in 100'ü' adlı sergi 8 Ekim'de, kapılarını açacak. Sergide, Çerkes Karadağ'ın aylar süren çalışması sırasında çektiği 15 bin kare fotoğraf arasından seçilen 100 eser yer alacak. ÖZEL ALBÜM HAZIRLANDI Proje Direktörlüğü'nü Folkart Gallery Genel Koordinatörü Fahri Özdemir'in üstlendiği sergide yer alan tüm fotoğraflar, İzmir'in kurtuluşunun 100. yılı olarak tarihe geçen 2022 yılında çekildi. Sergi için Türkçe ve İngilizce olarak 300 sayfalık özel bir albüm de hazırlandı. Albümde Karadağ'ın fotoğraflarıyla birlikte gazeteci-yazar Doğan Hızlan, sanat eleştirmeni Evrim Altuğ; şair-yazar Ahmet Telli, şair-yazar Hüseyin Ferhad ve şair - yazar Ünal Ersözlü'nün yazıları ile ünlü şairlerin İzmir için yazılmış bazı şiirleri de yer alıyor.   Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, "Güzel İzmir'in kurtuluşunun 100'üncü yılı nedeniyle özel bir projeyle sanatseverleri buluşturmak istedik. Fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ, İzmir'i kurtuluşunun 100'üncü yılında ölümsüzleştirerek, tarihe anlamlı bir not bıraktı. Folkart Gallery olarak kentin bugününü geleceğe taşıyacak belgesel niteliğinde bir projeye imza attık" dedi. ÇERKES KARADAĞ KİMDİR? Çerkes Karadağ, 1953 yılında Kars'ın Kağızman ilçesinde doğdu. 1978 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun oldu. 1985 yılında da Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Grafik Bölümü'nde de lisans eğitimini tamamladı. Karadağ 1971 yılından günümüze kadar grafiker, reklam yönetmeni, yayımcı, tanıtım fotoğrafçısı ve Film Denetleme Kurulu üyesi olarak Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi'nde görev yaptı. 1987 yılında Karadağ, FOTOART isimli reklam ve tanıtım fotoğrafları atölyesini kurdu. Karadağ, 1990 yılında Fotoğraf Sanatı Uluslararası Federasyonu (FIAP), 'Artist of FIAP-(AFIAP)' ünvanını aldı. 2000 yılında Çek Cumhuriyeti Devlet Şeref Madalyası alan Çerkes Karadağ'ın çok sayıda ödülü ve kitapları bulunmaktadır. Read the full article
0 notes
resimlisiirler-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
Ahmet Telli Kimdir
Günümüz şairlerinden birisinin daha hayatını sizler için anlatmaya yazmaya çalışacağız. Kendisi şairlik ve yazarlığının dışında aynı zamanda bir öğretmendir. Şair ve yazar olup öğretmen olan bir çok isim var. Bu isimlerden bazıları; Behçet Necatigil, Rıfat Ilgaz, Ahmet Hamdi Tanpınar, Arif Nihat As ahmet telli hayatı, ahmet telli kimdir, şair
0 notes
maghaberleri · 6 years
Text
Ceren Benderlioğlu Kimdir?
Ceren Benderlioğlu Kertenkele dizisinde canlandırdığı Seval karakteriyle akıllarda kalan Ceren Benderlioğlu Kimdir?Ceren Benderlioğlu Nerelidir? Ceren Benderlioğlu Kaç Yaşındadır? Ceren Benderlioğlu Biyografisi ve hakkında bilmek istedikleriniz haberimizde…
Ceren Benderlioğlu Asıl Adı Nedir? Ceren Benderlioğlu Nerelidir? Ceren Benderlioğlu Kaç Yaşındaır? Ceren Benderlioğlu Hangi Burçtur?
Asıl adı Ceren Şekerci olan Ceren Benderlioğlu, 1 Ekim 1983 tarihinde İstanbul, Kadıköy’de dünyaya gelmiştir.Terazi burcu olan oyuncu 35 yaşıındadır.
Ceren Benderlioğlu Kimdir?
Trakya Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümününü tamamlamıştır. Tümay Özokur ajansına bağlı olarak çalışmaktadır. Üniversitede okurken tanıştığı Tümay Özokur vasıtasıyla oyunculuğa başladı. Hem okudu hem küçük dizilerde rol aldı. Aynı zamanda Tümay Özokur Cast Ajansı’nda 5 yıla yaklaşık bir süre Cast Direktörlüğü yaptı.
Ceren Şekerci, 6 Temmuz 2010 yılında kendisi gibi oyuncu olan Emir Benderlioğlu ile dünya evine girdi. Nur isminde bir kızı vardır.
2002 yılında “Ekmek Teknesi” adlı dizide Savaş Dinçel, Kadir Çöpdemir, Peker Açıkalın, Cem Kılıç, Açelya Akkoyun, Hasan Kaçan, Sermin Hürmeriç ile beraber rol aldılar.
2005 senesinde yapımcılığını Necati Akpınar’ın üstlendiği, yönetmenliğini Aydın Bulut’un yaptığı Senarist Nuran Devres’in yazdığı “Savcının Karısı” adlı dizide Gamze Özçelik, Cihan Okan, Şevket Çoruh, Ahmet Mekin, Ahu Yağtu, Ertan Saban ile birlikte rol aldı.
2005 senesinde Tomris Giritlioğlu’nun “Kırık Kanatlar” adlı dizisinde Mehmet Ali Nuroğlu, Özge Özberk, Cansel Elçin, Begüm Birgören, Şemsi İnkaya, Saygın Soysal, Türkü Hazer, Sermiyan Midyat ile birlikte oynadı.
2014 senesinde “Kertenkele” adlı dizide Seval karakterini canlandırırken, Timur Acar, Erdinç Gülener, Şemsi İnkaya, Sinan Çalışkanoğlu, Sera Tokdemir, Selahattin Taşdöğen, Cengiz Küçükayvaz ile birlikte oynadı.
Daha önce 2015 Eylül ayında ekrana gelmesi planlanan fakat yayın tarihi 2015 Ekim ayına ertelenen Çiçek dizisi iptal edildi. Başrollerini Sedef Avcı, Engin Hepileri, Başak Daşman ve Nisa Melis Telli gibi isimlerin birlikte rol aldığı Çiçek dizisi başlamadan bitmiş oldu. İlk bölümleri çekilmiş olan dizide diğer karakterlerde Ceren Şekerci (Sevgi), Emir Benderlioğlu (Rıfat), Leyla Göksun (Elif), Bülent Şakrak(Zafer), Barış Hayta (Fatih), Kaan Ürkmez (Ozan), Meriç Başaran (İlknur anne), Murat Serezli (Fikret), Ege Kökenli (Defne), Tevfik Yapıcı (Dede) ve Fatma Karanfil (Nine) gibi ünlü oyunculae yer aldı.
Filmleri ve Dizileri :
2016 – Kızkaçıran (Gül) Filmi 2014 – Çiçek Dizisi 2014 – Kertenkele (Seval) Dizisi 2011 – Sudan Sebepler Dizisi 2011 – Hop Dedik: Deli Dumrul (Zeynep) Filmi 2010 – Geniş Aile (Aslı) 2. Sezon Dizisi 2009 – Kanal-İ-zasyon (Asistan Burçin) Filmi 2009 – Cam Kırıkları (Yasemin )Dizisi 2009 – Ayrılık (2) Dizisi 2009 – Melekler Korusun Sezon (Aslı Hanım) Dizisi 2008 – Kollama (Ayça) Dizisi 2010 – Adanalı 3. Sezon (Olcay) Dizisi 2007 – Parmaklıklar Ardında (Derya Mutlu) Dizisi 2007 – Kelebek Çıkmazı (Esra) Dizisi 2007 – Hayat Apartmanı (Figen) Dizisi 2007 – Bez Bebek (Paridan) Dizisi 2006 – Kızlar Yurdu (Şehnaz) Dizisi 2006 – Doktorlar Dizisi 2005 – Üç Kadın (Emel)Dizisi 2005 – Savcının Karısı (Yeşim) Dizisi 2005 – Kırık Kanatlar (Leyla) Dizisi 2005 – Keloğlan Kara Prens’e Karşı (Çamaşırcı) filmi 2005 – Güz Yangını (Dila’nın Gençliği) Dizisi 2004 – Çemberimde Gül Oya (Hemşire ) Dizisi 2004 – Yol Palas Cinayeti (Akkız) Filmi 2004 – Sayın Bakanım Dizisi 2004 – Sahildeki Güneş Bahçesi Dizisi 2004 – 2007 – Büyük Buluşma Dizisi 2004 – Bütün Çocuklarım Dizisi 2004 – Aşkın Mucizeleri Dizisi 2003 – Şarkılar Seni Söyler Dizisi 2002 – 2004 – Kuzenlerim (Nevzat) Dizisi 2002 – Gülbeyaz (Beyaz Nine) Dizisi 2002 – Ekmek Teknesi Dizisi 2002 – Aslı ile Kerem Dizisi
The post Ceren Benderlioğlu Kimdir? appeared first on Magazin Haberleri.
from WordPress https://www.magazinhaberleri.com/ceren-benderlioglu-kimdir/ http://ifttt.com/images/no_image_card.png
0 notes
genelbilgecom · 8 years
Text
New Post has been published on Genelbilge.com | nedir, tanımı, anlamı, nasıl yapılır, rüya, tabiri, kimdir, biyografi
New Post has been published on http://www.genelbilge.com/neyzenlerin-kutbu.html/
Neyzenlerin kutbu!!!
Neyzen‘i anlatmak için ilk önce Ney‘i  anlatmak gerekir.İsterseniz klasik yolu seçelim ve işe Ney‘in sözcük anlamını yazarak başlayalım.
Ney : Klasik Türk Müziğinde ve Özellikle Tekke müziğinde  yer alan ,Kaval biçiminde ,yanık sesli ,kamıştan bir üflemeli çalgıdır.Genel olarak Tasavvuf müziği için kullanılır.Ney üfleyen kişiyede Neyzen denir.
Ney Tasavvufta önemli bir yere sahiptir bütün müzik aletlerinden farklı olarak bir adabı ahlakı vardır.Hem dinleyeni hem neyzeni iyileştirici özelliğe sahiptir.Ney‘e gönül veren Neyzen aslında Saf Aşk’a gönül verir dünya nimetlerinden sıyrılmayı manevi doygunluğa ulaşmayı arzulamaktır.
Tasavvuf ve onun müziği de ruhun bu yolda beslenmesi için üflenir.Amaç yüce ulaşılmak istenen daha Uludur.Kültürümüzün vazgeçilmez bir parçasıdır.Tarihteki ilk neyzen Hz. Mevlana zamanında yaşamış Hamza dededir. Mevlevi  Neyzenlerin üstadı , Hz Mevlana’nın neyzeni olan ve ” Kutbünnayi” yani neyzenlerin kutbu olarak da bilinmektedir.
Neyzen ne demektir? Kimlere neyzen denir?
Neyzen kelimesi, kelime anlamı olarak, “ney icra eden kişi” anlamına gelir. Temel anlamda ney icrası anlamı taşısa da, tasavvuf açısından biraz daha zengin bir anlama bürünmüştür.
Tasavvufa göre, her ney üfleyen, neyzen değildir. Hem ney icrasında, hem de tasavvuf açısından belli bir olgunluğa erişmiş olmalıdır. Bu açıdan “ney” sıradan bir müzik enstrümanı değil, kamil insanın (insan-ı kamil) bir suretidir.
Neyzen de, kamışlıktan koparılıp, olgunluğa erişmesi için kurutulan ney kamışı gibi olgunlaşmalı, kamil insan olma yolunun bir yolcusu olmalıdır.
Neyzen, neye nefes vererek, kamışa hayat veren kişidir. Hayatın asıl kaynağı olan Yaradanın bir suretini temsil eder. Bu temsiliyetin anlam kazanabilmesi için neyzen, tasavvuftaki “Vahdet-i Vücud – Vahdet-i Mevcud” öğretisinin gösterdiği gibi, “nefsinden arınarak Mutlakla bütün” olmalıdır.
Tasavvuf bir “edeb” işidir. Bu nedenle “neyzen” de, tasavvufun gerektirdiği “edebi” taşıyor olmalıdır.
Tasavvuf bir yolculuktur, neyzen de bu bakış açısıyla, “bir yolcudur”. Bu nedenle, “neyzen oldum” diyebilmek pek mümkün değildir.
Kısacası, ney kültürünü, sadece bir meslek olarak değil, bir yaşam tarzı olarak benimsemiş olmak gerekir.
Son olarak, Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sinin ilk beyitlerine kulak verelim:
“Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor: Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın… herkes ağlayıp inledi. Ayrılıktan parça parça olmuş, kalb isterim ki, iştiyak derdini açayım. Aslında uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar.
Ben her cemiyette ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de. Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı. Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok. Ten candan, can da tenden gizli kapaklı değildir, lâkin canı görmek için kimseye izin yok. Bu neyin sesi ateştir, hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!
Aşk ateşidir ki neyin içine düşmüştür, aşk coşkunluğudur ki şarabın içine düşmüştür. Ney, dosttan ayrılan kişinin arkadaşı, haldaşıdır. Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı. Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemdem, hem bir müştak kim gördü? Ney, kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir. Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değildir, dile de kulaktan başka müşteri yoktur.”
Ney Nasıl Yapılır ?
Ney, adına kamış yada kargı denilen bir malzemeden yapılmaktadır. Kamış, ülkemizde sıcak iklim bölgelerinde yetişen ve bir yılda yeterli olgunluğa ulaşabilen bitki türüdür. Ancak neylik bir kamış, yapısı ve konumu itibariyle özel bir kamıştır. İdeal ney ölçüsü içerisinde sistematik olarak dokuz boğum olması gerekmektedir. Bu özelliğe uyan ve yeterli kalınlığa ulaşmış olan kamışı temin ettikten sonra itina ile yaprakları ve budakları temizlenir daha sonra uygun bir ortamda kurutulması sağlanır. Kurutma işlemi doğal olmalıdır. Kurumuş olan kamışın neylik bölgesi tespit edildikten sonra alt ve üst boğumlardan birer fazla boğum kalacak şekilde fazlalıklar kesilip atılır. Kalan kısım ney yapımcısının meziyetine ve tecrübesine göre ve kendine özel yöntemle ısıtarak eğri olan bölgeleri doğrultulur. Bu itibarla, kullanacağımız bir neyde dikkat edilmesi gereken temel hususları şöyle sıralayabiliriz.
1. Ney dokuz boğum olmalıdır. 2. Aşiran perdesi (arka perde), ney uzunluğunun tam orta noktası olmalıdır. 3. Birinci boğum uzunluğu ikinci boğum uzunluğunun yarısı kadar uzunlukta olmalıdır. 4. Parazvaneleri oksitlenmeyen metal levhalardan yapılmalı kullanılan metalin kalınlığı en az 0.30 veya en fazla 0.50 mm. kalınlığında olmalıdır. 5. Başpare, boynuz yada boynuza yakın malzemeden yapılmalı (delrin, fiber, ağaç gibi). iç haznesi ağız çapından daha geniş olmalıdır. 6. Ney kamışının kuru ve parlak yüzeyli olmasına, budak yerlerinden hava almamasına dikkat etmeliyiz. 7. Ney yapımcısının neyi, en az akort kontrolü yapabilecek kadar çalması gerekmektedir. 8. Neyimizi üflemesini bilen bir kimsenin nezaretinde almalıyız. 9. Arka perdesini (aşiran perdesi) tutuşumuza göre sağ veya solak olma durumuna göre açtırmalıyız. 10. Bu ölçülerde bir ney edindikten sonra bir eğitimci nezaretinde usta çırak usulü tavırlı bir ağızdan ders almalıyız.
Ney Üflemek
Ney’den ses çıkarmak için Ney’i Hiçbir deliğini kapatmadan tutmalısınız. Sonra dudağınızın hangi tarafı rahat geliyorsa o şekilde üflemeye çalışın. Eğer dudağınızın sağ tarafını yanaştırarak üflüyorsanız solak neyzen olmuş olacaksınız dolayısıyla arka delik sol tarafa yakın olmuş olacak. Eğer sol tarafını yanaştırırsanız bu söylediklerimin tam tersi olmuş olacak.
Dudağınızı yanaştırdıktan sonra ıslık üfleyerek 15 veya 20 derecelik açıyla üflemeye çalışın. Eğer ses çıkmıyorsa açınızı değiştirin tekrar deneyin burada önemli olan dudağınızı yanaştırdığınız kısımdan hava çıkmayacak olması ve ıslık üflemeyi bırakmamanız. Ayrıca bu arada diğer elinizle de Ney’in dışına mı yoksa içine mi üflediğinizi test edebilirsiniz. Neyin içine üflemeniz gerekir.
Ney’e üflediğinizde ıslık sesi kesilip neyin kendi sesi çıkmış olması gerekir.
Tasavvuf ve Ney
Türklerin İslâmlaşma süreci X. yüzyılda başlamıştı. İslâmiyet ile birlikte zaten toplumda var olan mistik düşünce ve anlayış İslâmî bir kimliğe bürünerek, Türk tasavvuf anlayışının temellerini oluşturdu.
Hoca Ahmet Yesevî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî bu anlayışın Türk toplum hayatına yerleşmesini sağlamışlardı.
Türklerin İslâmiyetten önceki dinleri olan Şamanizm, Animizm ve Totemizmde de mûsikînin çok önemli rolü vardı. Bu dinlerin tümünde törenler müzik eşliğinde yapılırdı. Örneğin çoğunlukla hâkim olan Şamanizmde kam, baksı veya şaman denilen din adamları ellerinde kopuz ile dolaşır, dînî mesajlarını mûsikî yardımıyla iletirlerdi. İslâmiyette de mûsikîye karşı bir cephe mevcut değildir. İslâm Peygâmberi Hz.Muhammed, Kuran’ ın güzel sesle ve kâideye müstenîd âhenkle okunmasını öğütlemiştir. Tecvîd ve Kıraat işte bu rağbetin sonucunda doğmuştur ve mûsikî ile yakın ilişkileri vardır.
Türklerin dînî hayatlarında mûsikî her zaman yer almıştır. Özellikle tekke hayatında, âyin ve diğer dînî törenlerde (cem, zikir, deverân vs.) mûsikînin rolü büyükse de birçok tarîkatın törenlerinde telli çalgıların yer almasına cevâz verilmemiştir. Ancak hemen hemen bütün tarîkatların törenlerinde bendir ile birlikte ney yer almıştır.
Bilhassa Mevlevîlikte neyin önemi çok büyüktür. Hz. Mevlânâ Mesnevî’ sine şu sözlerle başlamıştır:
“Bişnev ez ney çün hikâyet mî küned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned
Gez neyistân tâ merâ bübrîde end
Ez nefîrem merd ü zen nâlîde end
Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ begûyem şerh-i derd-i iştiyâk”
“ Dinle neyden, zirâ o bir şeyler anlatmada
Ayrılıklardan şikâyet etmededir.
Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri,
İniltim kadın – erkek herkesi ağlattı.
Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin,
Tâ ki aşk derdini anlatabileyim.”
Hz. Mevlânâ’ ya göre mûsikî Allah’ ın lisânıdır. Yüce yaratıcı Bezm-i Elest’ te ruhlara mûsikî ile seslenmiştir. Bu sebepten hangi milletten, hangi dilden olurlarsa olsunlar, insanlar mûsikî ile aynı duyguları paylaşabilirler. Hiçbir sanat insan rûhuna mûsikî kadar doğrudan doğruya ve içinden kavrayacak şekilde nüfûz edemez. Mûsikî, son derece değerli bir mânevî temizlenme, ferahlama ve yücelme vâsıtasıdır. Rûhu kir ve paslardan temizlediği gibi, ona batmış olan dikenleri de ayıklayarak tedâvi eder. Mûsikî ile temizlenmeyen rûh yükselemez, aksine yerdeki bayağı ihtiraslara bulaşarak kirlenir ve körelir. Gerçek mûsikî insana hayvânî hisleri hatırlatmak şöyle dursun, ona “sonsuz varlık” ı hissettirir, sezdirir. Bu sezgiyle onu O’na yaklaştırır ve nihâyet ulaştırır. Bunda en etkili ses ise ney sadâsıdır.
Hz. Mevlânâ’ nın felsefesinde ney, “insan-ı kâmil” in (yani bir takım merhalelerden geçerek olgunlaşmış insanın) sembolüdür ve aşk derdini anlatmadadır. Benzi sararmış, içi boşalmış, bağrı dağlanarak delikler açılmış, ancak Yüce Yaratıcı’ nın üflediği nefesle hayat bulan, tıpkı insan gibi geldiği yere özlem duyan ve delik deşik olmuş sînesinden çıkan feryâd ve iniltileri ile insanlara sırlar fısıldayan bir dosttur. Bu sebeple ney, mevlevîlerce kutsanmış ve “ nây-ı şerîf ” diye anılmıştır.
“Ney hadîs-i râh-ı pür hûn mîküned
Kıssahâ-yı ışk-ı Mecnûn mîküned [3]”
“Ney, kanla dolu bir yoldan bahsetmede,
Mecnûn’un aşkından hikâyeler anlatmadadır.”
“Âteş-i ışkest ke’ender ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’ender mey fütâd”[4]
“Aşk âteşi ki neyin içine düşmüştür,
Aşk coşkunluğu ki meyin içine düşmüştür”
“Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney demsâz ü müştâkî ki dîd”
“Ney gibi hem zehir, hem panzehir,
Ney gibi hem hemdem, hem müştâkı kim gördü?”
Neyzen
Neyi üfleyen kişiye verilen isimdir.
Farsça çalan, icra eden anlamına gelen “zeden” kelimesinden meydana gelmiş ve Ney ismi ile birleşerek “Neyzeden” olmuştur.
Yıllar içerisinde yuvarlanarak “Neyzen” kelimesine dönüşmüş ve günümüzde ki yerini almıştır.
Neyzenbaşı Ne Demektir?
Mevlevihanelerde ya da Mevlevi ayini yapılabilecek yerlerde ki Mevlevi ayinleri icralarında birinci Neyen olarak görev yapan Neyzene verilen isimdir.
Neyzenbaşı en iyi, en kıdemli, en usta Neyzen olmalıdır.
Neyzenbaşı, Mevlevi ayinlerinde ses ve saz topluluğu (Mutrip) içerisinde sağ tarafta yerini alır. Neyzenbaşı için eskiden, Ser-Neyzen ya da Ser-Nayi ifadeleri de kullanılmıştır.
Mevlana ve ney
Hz. Mevlana hayatı ney üzerinden seyretmiş, hayatı ney üzerinden anlamaya çalışmış, adlandırmaya çalışmış, temellendirmeye çalışmış, bütün eserlerini bu bakış açısıyla yazmış büyük bir Allah dostudur. Zaten “ney” deyince Hz. Mevlana akla geliyor. Mesnevî’sinin başında da 18 beytin tamamı ney’le ilgili. Hatta Mesnevi’nin tamamı ney’in, ilk 18 beytin şerhi… Dolayısıyla ney üzerinden insanı, hayatı, varlığı, âlemi anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmış ve bize göstermeye çalışmıştır Hz. Mevlana. Ney onun gözüyle sembolik bir değer ifade etmektedir, insan-ı kâmili sembolize etmektedir. Dolayısıyla içinin boş temizlenmiş olması, bomboş olması, bir nefesin, eline verilip de üflenmeye hazır hale gelmesi, artık kendisinden herhangi bir şey sadır olmaması… İnsan-ı kâmil de aynı şekilde sembolize ediliyor. İnsan-ı kâmilin de kendisinden kattığı bir şey yoktur, nefsini öldürmüştür, nefsinden kattığı bir şey yoktur. Cenab-ı Hakk’ın ilhamına mazhar olmuştur ve bütün sözleri, fiilleri, davranışları her şeyi Cenab-ı Hakk’tan gelen emir ve nehiy üzerine yürümektedir. Aynı şekilde temiz, güzel, kaliteli bir ney de, neyzen nefesiyle ne üflediyse neyzenin kalbinden ne çıkıyorsa odur.
0 notes