Tumgik
#ama yani burama kadar geldi
internetkovboyu · 6 months
Text
Abi bi insan nasil ust uste ayni hatayi yapar hala akillanmaiyor mu ya
6 notes · View notes
cesitkenar · 3 years
Text
burama kadar geldi (nereme bilmiyorum ama çok fazla yani) bir kişi tarafından daha yorucu ve uğraştırıcı bulunursam ormana falan gidip toprağa yatıp ölmeyi bekleyeceğim
9 notes · View notes
yagmuradam · 6 years
Text
Uyumuyorum Gözlerimi Dinlendiriyorum
Zaman ne hızlı geçmiş beeee. En son 2 sene önce yazmışım bir şeyler.
Geçen sene bu zamanlar 22 yıllık dolabımı elimde kalan kapağı ve orama burama batan çivilerinden dolayı parçalayıp atmıştım. Annem odama gelip “Ona niye öyle yaptın, aldığımız ilk günü hatırlamıyor musun, ne hayallerle kurmuştuk onu. cık cık cık” deyip gitmişti. İnanın hiç duygulanmamıştım. Bilmiyorum duygulanmam mı gerekirdi… Ne diyecektim ha! O günden sonra çok şey değişti. Ondan önce de değişiyordu.
Bir arkadaşım da bana gelip “çok güzel keyfimiz var” dese ya. 
Saf sevginin varlığını hala sorguluyorum.
Güldüğümde başıma bir şey geleceğine inanmamın sebebi dünyada hala ağlayan çocukların olmasıdır.
Bilimin mistik şifacıları faydalı bulduğunu öğrendiğim günden beri artık akıla ve determinizme bel bağlamamın pek mümkün olmadığını düşünüyorum. Olmayanı düşlemek, inanarak var etmek, beni daha iyi hissettiriyor. Eşyanın anlamı eşyada olmayabilir. 
Neyin savaşını verdiğimizi tanımlayamadığımız şu günlerde, her türlü eylemden, hareketten, modern gereksinimlerden çekindiğimizi düşünüyorum. Her şeye saygı eğilimim var, bir o kadar da iğreniyorum saygının dayatıldığı bazı şeylerden. Ve bunca duyulan saygılar içinden bana pay düşmemesinden. 
iOS Uygulama Önerisi: Bu sefer kendi yazdığım uygulamayla karşınızdayım, iOS cihazlar için geliştirdiğim, telefonunuza sizin belirleyeceğiniz tarih ya da saat aralıklarıyla bildirimler göndererek her gün kendi ya da belirlediğiniz fotoğraflarınızı tekrar çekmenizi hatırlatan, bunun yanında oluşturduğunuz albümleri toparlayabilmeniz için büyük kolaylıklar sağlayarak sonucunda özçekimlerinizden oluşan time-lapse videolar oluşturabileceğiniz yardımcı “Day By Day - Everyday Photo” uygulamam ücretsiz olarak App Store'da yayında. Uygulamayı denedikten sonra yorum ve oylama yaparsanız çok mutlu olurum. Yorum, istek ve deneyimlerinize göre uygulamayı geliştirmeye devam edeceğim. Sevgiler.
İki ısırık hakkımız vardı, onda da ekmeği denk geldi.
Gidip Bilge Adam gibi özel kurumlarda yazılım grafik tasarım eğitimi almak yerine Udemy’i Khan Acedemy ve bunlar gibi bir sürü eğitim sitesinden ücretsiz , indirimli ya da ücretli eğitimleri takip edip ilgilendiğiniz alanda hayvan gibi uzmanlaşabilirsiniz. Denedim çalışıyor çünkü. Ayrıca görsel tasarım dijital grafik tasarım alanında kendini geliştirmek isteyenler için Youtube’da çok güzel yerli yabancı kaynaklar var. Afgan Rasulov bunlardan biri. Çok çok da kaliteli…
Kitlelerin cehaleti değil, kitlelerin kendisi hep ürkütmüştür beni.
Bir şeyi yapmanız için yaptığınız şeyi anlamanıza gerek yok. Bu çok saçma değil mi ya?
Bulgulara göre zekamız 200.000 yaşında, 10.000 senemizi tarım toplumuyuz, matematiği 3.000 senedir biliyoruz, atom seviyesine 80 senedir inmiş durumdayız, aya gideli 49 sene oldu, atmosferin dışına ilk defa 54 sene önce çıktık, nükleer silahların zararlı olduğunu anlayalı 40 küsür sene geçti, Güneş sistemi dışına insan yapımı araç çıkalı 5-6 sene oldu. Ama canımız hala sıkılıyor ve bunun bir çözümü yok. Bu da çok saçma.
“Olabilite"nin “Possibilty” den türeyerek dilimize girdiğini fark ettim az önce. Neden çünkü bir plaza abisi geldi buraya ve her cümlesinden önce “Immmm Türkçe nasıl söylenir bilmiyorum” diye başlayıp zırvalıyor. 
Her şey ne kadar karışık.
Bize sadece dar bir perspektif sunan, kısıtlayan, taraflı haber yapan ve provoke eden geleneksel medyaya karşı tanık olduğumuz itiraflar, iftiralar, skandallardan tutun çevremizde ülke sınırları dışında haberdar olduğumuz, bizleri de bu olaylara vicdanen ve somut olarak dahil eden, bize kitlelerin gücünü ve birkaç butona tıklayarak duyurulması gereken sese destek olabilme imkanı sağlayan sosyal medyanın desteklenmesi ve teknolojinin sonuna kadar kullanılması taraftarıyım. Halk teknoloji ve sosyal medya sayesinde gündeme konu olmak dışında gündemi yönlendirebiliyorsa bu gücün geleneksel medya ve otoriteler tarafından önemsenmesi lazım bla bla bla. 
Eğer bilinçliyse başıboşluk, aylaklık bile doğru şeyler olabilir. Size Bertrand Russell’in çalışmak üzerine olan yazısını paylaşıyorum. : Link
Hayatın bazı anları vardır, böyle her şeyi bırakıp bir süreliğine nefes alıp öyle devam etmek ister insan. Koyvermişlik iyidir. Akıp giden kalabalığa karışmak yerine kenara çekilip başka ufka bakmak iyi hissettirir insanı. Heh işte böyle anlarda, gün ortasına doğru E-5 kenarındaki lalelerin yanına çimenlere uzanan dayıları gözünüzün önüne getirebilirsiniz. Çünkü onlar bizlerin umut kaynağıdır.
Sorumluluk hissetmiyorum; Acıları sanatla harmanlamaya çalışan sizlerin acıları karşısında.
Sekmeleri kapatmak lazım.
Hani şu ses çıkararak gezen motorcular var ya, hepsi böyle karizma deri ceketli, halley davidsonlu, ne bileyim marka modelleri cool olup da ara gazı verenler var ya, bir mahalle sokak aralarında gazlayıp da geçenler. Heh işte onların şahincilerden çomarlardan hiçbir farkı yok. Umarım eksozları bozulur.
“Coğrafya kaderdir” demiş İbn-i Haldun. 
Diyorum ki tamam hiçbir şeyden şikayet etmeyeceğim rahatsız olmayacağım. Ama o kadar rahatsız edici şeyler var ki. var yani mazur görün.
“Hele yaaaa” tepkisine bayılıyorum. İşte batıyla teknolojiyle diğer toplumlarla bizi ayıran yegane fark “Hele yaaa” nın içinde saklı. Yapın lan şu hele ya nın emojisini de görim. (Belki vardır, varsa gönderin de bileyim.)
Bakın güzel bir şarkı bırakacağım size Beyaz Hayvanlar - Özünde Narin . Ayrıca “Bizim Show” u takip edin. 
67 notes · View notes
zsuluoglu-blog · 6 years
Text
KIL OLDUM ABİ
Bu ara şu lazer illetine takmış durumdayım. Ya anlamıyorum şu moda denen şeyi. Yanlış anlamayın ben de her türk kızı gibi paramla hem rezil oluyorum hem acı çekiyorum. Yani tabi ki o lazere gidiyorum ve her seansta delice yanmış tavuk derisi kokusu ve o lazer cihazının atış sesi eşliğinde düşünmeden edemiyorum. Binlerce yıl önce hayatta kalmak için en önemli şey olan KIL nasıl oldu da bu kadar ivme kaybederek istenmeyen piç evlat john snow olabildi. (Dikkat Spoiler içerir) O istemediğiniz kıllar, yaktığınız köklerinden yeniden doğacak! Ev yok, bark yok göçebe hayatı tam gaz olan dönemlerde, öğle vakti güneş tepede iken deriyi korur, akşam vakti hava soğuk iken sıcak tutar ne kadar kıllıysan o kadar istenilen kadınsın o dönem, mağara camiyasında kılsız tüysüz kadına bırak sperm sümük atmaz o zaman ki godzillalar… Şimdi hep, evrim boyunca güçlü ve sağlıklı olan ayakta kalmış ise bu demek oluyor ki kıllı abilerle, kıllı ablalar üremiş. Yani kıllılık geni gen havuzumuza hakim. Sıçam o havuza ayrı mesele ama çoğunlukta… Peki hangi noktada ne olmuş, kim dürtmüş de bu göçmen tüysüzlüğü rağbet görmüş. Lütfen mayalar çıksın bana bunu açıklasın milleti şirinceye toplamak kolay tabi. Yani ne olmuş olabilir ki zibilyon yıldır atalarından gelen ‘kıllı hatunu seç adamım’ mesajı silinmiş. Ayak serçe parmağımın üstündeki kıla bile nefretim neden ya. Orama da lazer burama da lazer. Neymiş kaymak gibi tüysüz olacakmışım. Moda bu şimdi eyvallah. Peki bu moda yıllar içinde değişiyorsa ve bundan bin yıl sonra yine kıllı hatun moda olursa, benim lazer paramı kim iade edecek? Torunlarımın bebelerine bile iadeye açığım para paradır ama bence bunun arkasında lazer sektörü var. Küçümsenmiycek kadar büyük sektör o alexsadred var ya. Bu sisteme bi dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Bu sisteme çomak sokmanın tam zamanı değil mi? Dedi ve yarın 14:30'daki seansına tıpış tıpış gitti. Sevgiler
Tumblr media
1 note · View note
sonbaharnkizi-blog · 7 years
Text
Start..
Uzun zamandır düşünüyordum nasıl anlatsam nerden başlasam diye. Nihayet başladım bugün yazmaya şu anda yani:) düşündüm de ne oldu kararsız ben bişeye karar verene kadar ohhoo en iyisi başla gitsin çiço dedim. Belki budur ilacın dedim. Yaklaşık 1 yıldan önce 12 senelik iş hayatımı bırakıp 3-4 ay filan dinlenirim, sonra tekrar başlarım dedim. Yeni evlenmiştim e tabi evime doyamamışım falan zaten burama geldi kıvamında bunalmıştım kurumsal kölelikten istifayı bastım gitti. Tabi sonra işler öyle planladığım gibi gitmedi. Bi bodrum tatili yapta öyle başlarsın işe çiço dedim ve tatilde önce kolumu kırdım. Müthiş bir motor kazasına imzamı attım:) bir de elimi öyle bir yerden kırmışımki en zor kaynayan kemik😣 3-4 ay falan kolum alçıda kaldı. Daha kolum iyileşmemişken hoop bi böbrek ağrısı derken ciddi iltihaplanma nedeniyle 1 ay da hastanede yattım. Oh herşey bitti çok şükür toparlandım iyiyim iş başvurularıma başlıyorum derken enaam hamile kaldım ya laa🙈 öğrendiğim günün ertesi günü de swatch a iş görüşmesine gidicem. Vardır her şeyde bir hayır diyerek (şer miydi o ya) ev hanımcılığına devam çiço dedim. Dedim demesine ama çok bunaldım ben ya. Yazımın başında ilacım yazmaktır belki dedim ya işte bu yüzden. Ayrıntılara girmeden kısaca bahsetmek istedim. Aslında 9-10 yaşımdan beridir günlük tutarım severim yani yazmayı. Ama bi blogum hiç olmamıştı. Kendimi oyalaıcak birşeyler bulmam lazım. Yoksa kafayı yiyen benle birlikte psikopat bir çocuk dünyaya getireceğim mazallah. Ne bileyim yazdıkça rahatlarım, rahatladıkça yazarım belki. Burdan benimle aynı derdi paylaşan arkadaşlar bulurum belki. Öyle blogger olmak gibi bi derdim yok. Kafam rahatlasın, az sosyalleşeyim yeter. Uğraş olsun yani. Havalar biraz düzelse yürüyüşlerime de başlarım. Olmuyo böyle valla ev hayatı hiç bana göre değilmiş. Bişeyler yapmalı. Boş oldukça beğin durmuyo sonra bi bakıosun hoop kafa gitmiş bakırköydesin😅 Çok uzattım. Bugünlük bu kadar olsun. Henüz kimse okumayacak zaten:) ama rahatladım biraz gerçekten iyi geldi. Yarın devam inşallah🙋🏻
0 notes