Tumgik
#asmmmo
ncdtgrsy · 1 year
Text
https://haymanagazetesi.org/haber/16013855/ankara-smmmo-uyeleri-asure-gunu-etkinliginde-bulustu
Tumblr media
2 notes · View notes
balkantercume · 3 years
Text
ASMMMO İLE BALKAN TERCÜME ARASINDA “ÇEVİRİ HİZMETLERİ” PROTOKOLÜ İMZALANDI
#translation #asmmmo #tercüme #çeviri #ticariçeviri #ankara #turmob
ASMMMO ile Balkan Tercüme arasında yapılan anlaşma üzerine ASMMMO ve odaya kayıtlı muhasebeci ve mali müşavirler ile stajerlere “Çeviri Hizmeti” verilmesi konusunda 04.01.2022 tarihinde hazırlanan protokol imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Bu protokol ile odaya bağlı tüm üyelere tüm Dillerde (İNGİLİZCE, ALMANCA, FRANSIZCA, RUSÇA, İTALYANCA, İSPANYOLCA, ARAPÇA, FARSÇA, DANCA, İSVEÇCE, NORVEÇCE,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
06agahaymana · 2 years
Photo
Tumblr media
Mesleğimizin duayenlerinden sevgili üstadım Asmmmo da görev almış Salim Aydoğan ın rahmeti Rahmana kavuşmuştur AYDOĞAN ailesi ve meslek camiamıza başsağlığı diliyorum https://www.instagram.com/p/CiPbTLNqgea/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
ymmuratyaman-blog · 3 years
Photo
Tumblr media
İlgili kurum, seçilmek için YMM olma zorunluluğu olan ve ülkede 4700 civarı YMM ve 115000 civarı SMMM üyesi olan yegane kurumdur. Hala ilgili kurum sistemi prensipleri ile alınan cüzi ücretlerin vergisinin toplanması ve SMMM lerin mağdur edilmesi, tahsilata karışmam ama her ay makbuz kes sistemi ile SMMM'ler köşeye sıkıştırılmaktadir. Değerli meslektaşlar Turmob SMMM meslektaslara şimdiye kadar iyilik etti mi? Daha evvelki senelerde, bir partinin bakanı boş bulunup secim oncesi SMMM ler iade raporu düzenleyecek dedi ve ne oldu? Bir kısım yetkin YMM toplanıp SMMM meslektaşlara ağza alınmayacak hakaretler etti, hatta basın açıklaması yaptılar. Şimdi soruyorum size TURMOB kime ve neye hizmet eder??? @muhasebemevzuatpaylasim @muhasebeteknik @malimusavirlerkulubu @yenimalimusavirler @isikmalimusavirlik @muhasebecimiz @malimusavirturkiye @gencmalimusavirler @mali.mevzuat @mali.analizdenetim @mali.muhasebe @muhasebecilertoplulugu @muhasebe_mevzuat @muhasebeloji @sgs.smmm @smmmstajbaslatma @smmm_muhasebe_staj @malimusavirlerkulubu @malimusavirturkiye @malimusavirdiyeceksiniz @malimusavirlerdernegi @ismmmodasi @asmmmo @izmirsmmmo @ordusmmmodasi @sakaryasmmmo5454 @antalyasmo @bsmmmo @gantepmuhasebe @staj.ersmmm @smmmstajbaslatma @smmm_muhasebe_staj @muhasebeburosu @muhasebe_bilgi_kutuphanesi @muhasebetr @muhasebeteknik @ismmmd @@ismmmobeylikduzu https://www.instagram.com/p/CUDliaIME_q/?utm_medium=tumblr
0 notes
radyobalfm · 5 years
Text
Koronavirüs tedbirlerini zayıf bulan mali müşavirler, kendilerini bakanlığa zincirledi
Tumblr media Tumblr media
Fiile Oda Yöneticisi Ali Şahin, Oda  Yönetici yardımcısı Nurali Keleş , Oda Lider Yardımcısı Turgut Bahadır, Oda Umum Sekreteri Naci Alkan , Oda Saymanı Gülahmet Doğruyol ve meslek mensupları katıldı.
Tumblr media
TBMM önünde gerçekleşen fiile müdehale eden güvenlik güçleri tarafından ASMMMO Lideri Ali Şahin ,Oda Yönetici Yardımcısı Nurali Keleş  ile Uğur Taşkıran ve Faruk Adıgüzel isimli meslek mensupları…
View On WordPress
0 notes
malummedya · 4 years
Text
"Ankara Valiliği 1 Mayıs’ı 30 Nisan’da kutlayın dedi"
"Ankara Valiliği 1 Mayıs’ı 30 Nisan’da kutlayın dedi" .
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilciliği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Ankara Tabip Odası (ATO) ile Ankara Serbest Muhasebeci Ve Mali Müşavirler Odası (ASMMMO), 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’ne ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.
View On WordPress
0 notes
sondakikaturk · 5 years
Text
"Ölmek istemiyoruz" eylemi yapan ASMMMO Başkan ve yardımcıları gözaltına alındı
http://dlvr.it/RSDtlH
0 notes
seslimeram · 5 years
Text
Hayatın Çalınması Meseli
Tumblr media
Bir bütünlük, derli toplu görünen bir pratikler toplamında şu sahadaki var edilmiş / varlığı bir biçimde hayatta tutulmaya çalışılan çabalanan demokrasi istencinin köküne kibrit suyu dökülmeye devam olunuyor. Bir uzamın, bir sahanın cürüm hemhal halinin var ettiği her yeni eşik bu çürüten ve tüketen menzili görünür kılıyor. Demokrasinin mahvedilmesinin yanında sıradanın hayatının gölgelenmesi diğer yanda bütün bir istikamet, saha, bariz bir çürümenin rehini kılınır. Hayat sahiden de bunca ucuz mudur bahsini kanıtlayan, hayat sahiden de böyle laf sözü olunmayacak kadar basit bir mesel midir yanıtsız hiç sessiz, sözsüzlüğe terk edilendir. Demokrasinin modern zamanlarda var edilmiş eğrelti hali bile artık yıkıma terk olunandır.
Yeni ülke dününün istikametini bildiren, yön belirleyendir. Yeni denilen bir dünün dümen suyunda kendi istikametini hazanda biçimlendirendir. Erk, muktedir, iktidar kümesi için hayat, siyasa ve bunun bileşkesi olan demokrasi behemehal derdest edilmesi gereken birer tavırdır. Bir hiçliğin ortasında bariz bir karanlığın güncelliğinde dün şimdiye taşınırken yıkım gündelik bir mesele / tavır addedilirken demokrasi tarumar olunandır. Hiçliğin tam ortasında, yalnız ve yapayalnız bir halde sadece “çürüyen” menzil hakikati var edilendir. Demokrasi lafta koyulan bir mesel olarak geçiştirilmeye devam olunandır. Hayat hiç de ucuz bir mefhum olmasa da bu yıkımlarla bir yönetme çabasına düşülür. Düzlem kendi yıkımını yepyeni boyutlara taşıyanların sahnesidir artık. Çürüme hemen hemen her yerdedir.
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ankara Temsilciliği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Ankara Tabip Odası (ATO), Ankara Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (ASMMMO), Mülkiyeliler Birliği’nde son dönemde yaşanan intiharlara ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Açıklamada, “İnsanca bir yaşam, insanca bir düzen istiyoruz” pankartı açıldı.
Ortak açıklamayı yapan ATO Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, AKP iktidarının 17 yıldır izlediği politikalardan kaynaklı derin bir ekonomik krizin yaşandığını belirterek, “İktidarın uyguladığı ekonomi politikaları sonucunda artan işsizlik, yoksulluk ve ağır borç yükü bugün birçok yurttaşımızın yaşama umudunu ellerinden alıyor ve yurttaşlarımızı geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son vermeye sürüklüyor” dedi.
AKP iktidarı döneminde son 16 yıl içerisinde toplam 47 bin 835 kişi intihar ederek yaşamına son verdiği bilgisini veren Bulut, günde ortalama 8 kişinin intihar ettiğini söyledi. Bulut, “Türkiye'de 2000'lerin başlarında her yıl 2 bin rakamlarla ifade edilen intihar sonucu ölüm vakaları, 2012 yılından itibaren 3 binli rakamlara çıkmış durumda. 2014-2017 yılları arasında toplam 9 bin 479 kişi intihar etmiştir. 2018 yılında ise toplam 3 bin 161 kişinin intihar ettiği bilinmektedir” bilgilerini paylaştı.
Son dönemlerde yaşanan toplu intihaları “Sosyal cinayet” olarak tanımlayarak, üzeri örtülmeye çalışılan ekonomik krizin bir ürünü olduğunu ifade eden Bulut, intiharlara karşı “siyanürle intihar olaylarını haber yapmayın” şeklinde basın kurumlarına talimat verilerek önlem alındığını söyledi.
İktidarın sorunları “Hasıraltı” yaparak ülkeyi uçurumun eşiğine getirdiğini dile getiren Bulut, Meclis’te intihar olaylarının araştırılması önergesinin yine AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini hatırlattı. Meclisin yerleşkesinde 2010 yılından bu yana 29 kişinin intihar ettiğini aktaran Bulut, “Sorunları görmemek veya kamuoyunun görmesini engellemeye çalışmak beyhude bir çabadır. İletişim çağında bu olası değildir. Yurttaşlarımız geleceğe ait umutlarını yitirmiştir. Toplumda güven duygusu azalmıştır. Hem devlete hem diğer bireylere karşı güvensizliğe itilmiştir. Adalete güveni, devlete güveni kalmamıştır. Bunun nedeni AKP'nin yanlış eğitim, sağlık, ekonomi, istihdam politikalarıdır. Saraylarında şatafatlı yaşam sürenler, israf politikalarıyla halkı yoksullaştırmıştır. Yolsuzluk yoksulluğu getirmiştir” ifadelerini kullandı.
Geçim sıkıntısının sebebinin kişiler olmadığının altını çizen Bulut, “Sorun; sizi işsizliğe, yoksulluğa mahkum eden AKP iktidarının 17 yıldır uyguladığı ekonomi politikaları ve kapitalist düzenin kendisidir. Haramilerin düzenini yıktığımızda güvenebileceğiniz bir sosyal devletiniz olacak. Adaleti tesis etmek adaletsizleri siyasi tarihimizin çöplüğüne göndermekten geçmektedir. Ümitsizliğe kapılan, ekonomik kriz nedeniyle kendisini çaresiz hisseden yurttaşlarımızı işsizliğe, yoksulluğa ve emek sömürüsüne karşı mücadelenin yükseltilerek, toplumsal dayanışmanın, parasız kamusal hizmetlerin ve eşitliğin hüküm sürdüğü insanca bir düzen için birlikte mücadeleye çağırıyoruz” diye konuştu.”
Bir yaşam pratiği geriye bırakılmayandır. Demokrasi istenci, hayatta var olma hali ve tahayyülü yerle yeksan olunurken bir kısım gününü gün edip, vur patlasın çal oynasın’a devam ederken diğeri / öteki / ötesi yıkımın rotasında yeni sınavlarını verir. Hayat hiç de böylesi bir mesel değildir! Ortaya çıkan hakikat, bunun, bu halin ortasında yaşamın her ne halde olduğunu bildirir. Çürüme hayatı kuşatırken, ümitler perişan edilirken, gelecek bu şimdinin içinde yerle bir dilmenin kıyısına terk edilirken, hangi rakam, hangi vakıa, daha ne yaratılan cehennemi anlaşılır kılacaktır. Günümüz kapkaranlık kılınandır. Hayattan ol umudu koparmış, zorlu, zaruri, asgari müşterek olanı bile muhafaza edemeyen, buna dahi engel çıkartılan bir yer, yurtta hayat her neye dönüşür, bileniniz var mıdır?
Hayat ters yüz edilirken, cerahat dört yanı kuşatsın, geriye o bahisten eser kalmasın diye var edilmiş fasit döngü hayatın ederini de, anlamını da yerle bir etmektedir. Bütünlüklü bir hal dahilinde yaşamın yıkıma rehineliği artık örtülemeyecek, gizlense de bir şekilde ortaya saçılacak olandır. Bugün şu sahanın halinin içler acısı kılınması, bütünüyle ve tam teşekküllü bir halde sıradan olanın hayatına gölgelerin düşürülmesi meselimizi de özetler. Bu kadar mıdır hayat derken, bunca bir halden, böylesi bir kördüğümden mi ibarettir ol mesele sorusunun yanıtı yaşatıldığımız zamandadır. Can kırıklarının ortasında, alenen bir işlevselliğe kavuşturulmuş olan kötülüğün sofrasında hayatı geri kazanabilecek miyiz tüm mesel buradan başlamaktadır!
Tumblr media
Deutsche Welle Türkçe Servisi’nde Tunca Öğreten’in haberidir: “Mesut Koşarsu 14 yaşında bir çocuk. Tarlabaşı'nı tepeden gören bir sokağın başında, kaldırımın üzerinde oturuyor.  "Çocukluğunu yaşadın mı” sorusunu duyunca bir süre duraklıyor ve "Yedi yaşında çalışmaya başladım. Hâlâ da çalışıyorum" diye yanıtlıyor. https://t.co/ttSYrgEZEn
Altı çocuklu bir ailenin beş numarası Mesut. Babasını üç yaşındayken kaybetmiş. Baba ölünce annesi Gönül Koşarsu, üç küçük çocuğunu alıp Tekirdağ'dan İstanbul'a taşınmış. Tarlabaşı'nda yıkık dökük, eski bir Rum evinde oturuyorlar.
Mesut, yedi yaşından beri çalışıyor. Trafikte bekleyen araçların camlarını silmek, mendil satmak, berber çıraklığı, yaptığı işler arasında. Şimdilerdeyse arkasında koca bir çuval olan, boyunun üç katı büyüklüğünde bir el arabasıyla sokakları, caddeleri gezerek plastik ve kağıt atık topluyor. Hiç okula gitmemiş. Okuma-yazması dahi yok Mesut'un. Sekiz yaşındaki kardeşi Arda ise en büyük yardımcısı. O da hiç okula gitmemiş.
Bugün 20 Kasım, Dünya Çocuk Günü... TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 28'ini, sayıları 23 milyonu geçen çocuklar oluşturuyor. DİSK Genel-İş'in 2017 raporuna göreyse Türkiye'deki çocuk işçi sayısının iki milyondan fazla olduğu gözler önüne seriliyor. Yani her 10 çocuktan ikisi kayıt dışı olarak çalışıyor ya da çalıştırılıyor. Mesut, çocukluğunu yaşamak yerine çalışmak zorunda kalan milyonlarca çocuktan yalnızca biri. "Ben de diğer çocuklar gibi sokakta top oynamak, gezmek, okula gitmek isterdim... Ama çalışmak ve anneme bakmak zorundayım" diyor. Omuzlarındaki yük yaşından da, boyundan da büyük.
Mesut'un kendi sözleriyle "Benim annem acıların karısı" dediği annesi Gönül Koşarsu, 42 yaşında. Mahcup bir ifadeyle "Ne yapayım” diyor ve devam ediyor: "O, çok iyi bir çocuk. Durumum olsa çalışmasına izin verir miyim? Ben istemez miyim okula gitsin, diğer çocuklar gibi koşup oynasın?"
Mesut'un en büyük hayaliyse 'kameracı' olmak. Günde sekiz, dokuz saat sokaklarda çöp toplayan küçük çocuk, belki de her gün yüzlerce sokaktan geçiyor. İstiyor ki bir kamerası olsun ve sokaklarda, caddelerde, meydanlarda gördüklerinin fotoğrafını çeksin.”
İstisnasız bir hayat yağmalaması güncel kılınıyor. Düzenin bir vaat olmaktan alıkoyduğu hayatın tam da merkezine konumlandırılıp çürüme ve yıkım bir devamlılığa kavuşturulur. Mesut, bu topraklarda hayat meseli hiç sorgulanmayan, varlığını muhafaza ederken sarf ettikleri efor görülmeyen / duyulmayan nice sıradandan birisidir. Bir çürümüşlüğün tam da ortasında donakalıp dururken onun sınırlarından kendi imkanlarıyla kurtulmaya çalışan insanlar görülmez. Sistem kendi rehinelerini ararken, herkesi kendi malı addederken bu sahanın kuşatılmışlığı daimi bir meselken hayatın savunulabilirliği, yeniden ve yılmadan o yola çıkma halinin her nasıl olduğu örneklenir. Dünya Çocuk Hakları Gününde ortaya çıkan hal, bütünde oluşturulan menzil, her durumda hakkın talan edildiği bir biyopolitik cürüm sahnesi görünür kılınandır. Budur işte ülke, bu kadardır hak ve hukuk. Mesut’un anlattıkları halimizin, çukurumuzdaki durumumuzun da tasviridir. Çürümenin ortasında kendiliğinden bir hayata, direnişe, gelecek tahayyülüne yer bırakılmayandır budur işte o meşhur yeni ülke! Bu kadarıyla, böylesine doğrudan bir hayat tahayyülünün hiç edilmesi adı düzen olanın var ettiği hücum hali güncellenendir. Yaşamak sahiden bu mudur!
Yaşamın heder olunmasına bir diğer örnek, devlet dersinde katledilen çocukların akıbetlerinin karanlıkta konulmasında görebilmek söz konusudur. Hayatın bir uzamda çürümeye rehin edilmesine yönelik oluşturulmuş her yaranın her nasıl kanatıldığı göz önüne getirildiğinde meram da anlaşılacaktır. Uğur Kaymaz’ın hayatının çalınmasının ardından çıkagelen adaletsizlik bu bahsin her nasıl güncellendiğini göstere gelir. Bir toprak parçasında ötekisinin yaşam hakkının çoluk çocuktan başlayarak her nasıl her ne şekilde gasp edildiği afişe olur bir daha. Davasının akıbeti şu aşağıdaki haberdedir, sunalım:
“Kızıltepe'de babasıyla birlikte evinin önünde 13 kurşunla öldürülüp "terörist" ilan edilen Uğur Kaymaz'a ilişkin yargı süreci yılan hikayesine döndü. Üzerinden 15 yıl geçen olaya ilişkin AİHM'in verdiği mahkumiyet kararı üzerine AYM'ye yapılan başvuru reddedildi. Dosya yeniden AİHM'e taşındı.
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, 21 Kasım 2004 tarihinde 12 yaşındaki Uğur Kaymaz evinin önünde babası Ahmet Kaymaz’la birlikte polisler tarafından açılan yaylım ateşiyle öldürüldü. Ayağında terlikleriyle öldürülen Uğur'un küçük bedeninden 13, kamyon şoförü olan babasının vücudunda 8 kurşun çıkarıldı. Olayın hemen sonrasında açıklama yapan Mardin Valiliği, yanı başlarına kalaşnikof silah bırakılan baba ve oğulu “eylem hazırlığındaki terörist” olarak kamuoyuna yansıttı.
Uğur ve babasının öldürülmesi ile ilgili Mardin Ağır Ceza Mahkemesi 4 polis hakkında dava açtı. "Güvenlik" gerekçesiyle Eskişehir'e taşınan davada 4 polis hakkında da "Meşru müdafaada bulunmak" iddiasıyla beraat kararı verildi. Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin "oy birliğiyle" onadığı karar, iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM, 2014 yılının Şubat ayında açıkladığı kararda, baba ve oğlun “Yaşam haklarının ihlal edildiği" gerekçesiyle Türkiye toplam 70 bin avro maddi, 70 bin avro manevi tazminat ödemeye mahkum etti.  
AİHM’nin kararının ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi, yargılanmanın yenilenmesi talebiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Mahkeme, başvuruyu herhangi bir gerekçe göstermeden reddetti. Avukatlar, bunun üzerine faillerin yeniden yargılanması talebiyle 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.  
Yapılan başvuruya yıllar sonra cevap veren AYM, AİHM kararının takdiri bir karar olduğunu belirtti. AYM, sanık/sanıklar aleyhine yeniden yargılama yapılamayacağına karar verdi. Avukatlar ise, bir süre önce AYM'nin verdiği kararı yeniden AİHM'e taşıdı.
Kaymaz'ın ailesinin avukatı Erdal Kuzu, baba ve oğlunun katledilmesinde adaletin bir türlü tesis edilmemesi ve faillerin ortaya çıkarılmamasına ilişkin konuştu. Av. Kuzu, bunca yıla rağmen kimsenin cezalandırılmaması ve gerçeklerin gün yüzüne çıkarılmamasından dolayı çocuk ölümlerin devam ettiğine dikkat çekti. Uğur’dan sonra çok sayıda sivilin kolluk kuvvetleri tarafından öldürüldüğüne değinen Kuzu, "Eğer Uğur’un davasında gerçek bütün yönleriyle ortaya çıksa ve sanıklara buna uygun şekilde ceza verilseydi, belki Uğur’dan sonra çocuklar devlet kurşunuyla yaşamını yitirmeyecekti” dedi.
“Türkiye aslında ölü çocuklar mezarlığına dönüşmüş” diyen Kuzu, çocuk ve sivillerin ölümlerine ilişkin açılan davaların "şekli bir yargılamanın" ötesine geçmediğini ifade etti. Çocuk ölümlerinde faillerin cezasız kaldığına dikkat çeken Kuzu, “Türkiye’de gerçek bir demokratikleşme yaşanmadığı sürece, bütün kimliklere cevap verebilecek bir devlet organizması olmadığı müddetçe bu böyle devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Sivil öldüren kolluk güçlerinin devlet tarafından korunmaya devam edildiğini söyleyen Kuzu, "Devlet sanıkların cezalandırılmaması için uğraşıyor. Çünkü kendisinin suçlu çıkmasını istemiyor. Bu cezasızlık politikasıyla devlet kendini koruma altına alıyor" dedi.
Kuzu, Kaymaz’ın Türkiye’de yaşamını yitiren çocukların sembolü haline geldiğine işaret ederek, bundan kaynaklı anısı için hayata geçirilen uygulamaların hedeflendiğini dile getirdi. Bunun "bilinçli" olduğunu kaydeden Kuzu, “Uğur Kaymaz bir hafızayı temsil ediyor. Onun isminin herhangi bir yere verilmesi, yaşanılanı unutmamaktır. Devlet yaşananları unutturmaya çalışıyor. Özellikle kayyum atanan yerlerde park veya benzer yerlerde isminin kaldırılması aslında hafızayı silmesidir. Bu politikayı cezasızlık politikası gibi düşünmek gerekiyor. Bunlar bir bütündür" diye konuştu.”
Bir uzamın, bir sahanın cürüm hemhal halinin var ettiği her yeni eşik bu çürüten ve tüketen menzili görünür kılıyor. Demokrasinin mahvedilmesinin yanında sıradanın hayatının gölgelenmesi diğer yanda bütün bir istikamet, saha, bariz bir çürümenin rehini kılınır. Düzenin var ettiği, düzenin bir vaat olmaktan alıkoyduğu, hayatın tam da ortasını, merkezini kapsadığı bir yıkımdır sürdürülür durulur. Bütün, bariz ve kesin, kısacası insani olanın yerle yeksan edilmesinde bir sürekliliktir tutturulup gidilendir. Bugün cerahatin ortasında hayatın her ne hallere koyulduğuna tanık olduğumuz zamanlardayız.
Bugün bir dünün tam da ortasında, bir dünden artakalan her ne varsa bununla bir yönün var edildiği bir güncellikteyiz. Hayatımızın abecesi çalınıyor. Nereye dönersek, hangi konu ya da vakaya bakarsak bakalım bize insan olmayı unutturma gayreti ile kuşatılıyor oluşumuz gerçekliğe kavuşuyor. Hayat elden kaçırılırken, kayıpların değil yüzleşilmesi, değil adaletinin tecelli ettirilmesi, değil demokrasi, değil hürriyet daha her ne olduğunun bile konuşturulmadığı bir zemine uyanıyoruz her gün yeniden. Biçimsizliğin ortasındaki, her rengin, her sözün, her sesin yıkımına bir tuğlanın daha taşındığı günlerden geçiyoruz. Cehennemî olanın ortasında, sahte cennet masallarının boşa düştüğünü görüyoruz artık. Yarın için ümit var olmayı, bütün o ambalajlanmış ümidi pazarlamaktan helak olanların bizim sonumuz için çabalandığını görüyoruz. Sizler de görüyor musunuz, nihayetinde hiç fark ediyor musunuz, hayat elinizden çalınıyor umursuyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller – Simple Is Good – Ewelina KARPOWIAK – Behancé
0 notes
okurtvv · 10 years
Text
Dürüst mükellefe yeşil pasaport
Dürüst mükellefe yeşil pasaport
İş dünyasından gelen ‘vergi affı’ eleştirileri üzerine Maliye Bakanlığı harekete geçti. Vergisini düzenli ödeyen işadamlarına ‘jest’ için kolları sıvayan Maliye, yeşil pasaport ve VIP hizmetini gündeme aldı. İşadamlarına yeşil pasaport verilmesi konusunda Başbakanlık’tan da “olur” çıktı. Jestler, 5 yıl vergisini aksatmadan ödeyenler için uygulanacak. 
Ekonomi yönetiminden edinilen bilgilere göre,…
View On WordPress
0 notes
ncdtgrsy · 2 years
Link
Tumblr media
2 notes · View notes
hab3r · 11 years
Text
maliye bakanı Şimşek, asmmmo programına katıldı
maliye bakanı mehmet Şimşek, “türkiye yolsuzluk algısı en düşük yüzde 30’luk dilimin içerisine artık girmiş. eskiden en yüksek dilimin içindeyken şuan da en düşük dilimin içerisine girdik” dedi.maliye bakanı Şimşek, ankara serbest muhasebeci mali…
View Post
0 notes
ncdtgrsy · 4 months
Text
1 note · View note