Tumgik
#bardakçı
itssamiyen · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2024- 2025 media day
7 notes · View notes
eylem-er · 2 months
Text
Kenan ışık'ın, bitkisel hayata girmeden kısa süre önce 'Kim Milyoner Olmak ister' programında anlattığı 'Ulaş Bardakçı' anısı.
14 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 10 months
Text
İLGİLİ VE MERAKLI OLANLAR İÇİN GERÇEKTEN İBRETLİK....
OKUMANIZI ŞİDDETLE TAVSİYE EDERİM 📌📌📌📌
Murat Bardakçı
Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Hanım'ın gizli kalmış hatıralarından elem, hüzün ve ibret sahneleri!
Giriş: 10.11.2023 - 08:48
Güncelleme: 12.11.2023 - 22:37
Bugün, Atatürk’ün vefatının tam 85. yıldönümü...
Dün, bu yıldönümü münasebeti ile Atatürk’ün en yakını olan kişinin şimdiye kadar gizli kalmış hatıralarından çok önemli bazı bölümleri yayınlayacağımı yazmıştım...
Bahsettiğim hatıralar Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Hanım’a aittir, senelerdir bir arşivde muhafaza edilmektedir ama hiç yayınlanmamış ve üzerinde hiçbir çalışma yapılmamıştır!
Bugün, bu hatıralardan kısa bir bölümü yayınlıyorum!
..,........!
25 notes · View notes
calciumcryptid · 9 months
Text
Tumblr media
Character: Elvan Bardakçı | Neon Lights (OC)
World: Floretverse (Original World)
I've discovered drawing my idol heroes in stage outfits is free therapy, so have an Elvan Bardakçı (they/them) with the references shoved to the side.
11 notes · View notes
bluedreamsbutterfly · 2 months
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
haberolacom · 11 months
Text
2 notes · View notes
fkmedyablog · 1 year
Text
Tarih Köşesi-19 Mayıs 1919
Bu yazımızda geçtiğimiz cuma kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı nedeniyle bizde başta Atatürk olmak üzere önemli tarihçilerin 19 Mayıs 1919’u nasıl gördüklerine yer verdik. İyi okumalar😊 Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs Anlatımı 19 yılı Mayısının On dokuzuncu Günü Samsun’a Çıktım. Ülkenin Genel Durumu ve Görünüşü Şöyleydi: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, I.…
Tumblr media
View On WordPress
3 notes · View notes
cinaraslan · 1 year
Text
Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'ın idamlarını engellemek için çıktıkları yolda katledildiler....51 yıl önce Tokat Niksar da katliam yaşandı Kızıldere de katliamı....Devrimci gençlerin çoğu öldürüldü veya katledildi.... Mahir Çayan başta olmak üzere bütün katledilen devrimcileri 51.yıl dönümlerinde sevgi ve saygıyla anıyorum..🌹
#kızıldere #niksar #tokat #mahirçayan #cihanalptekin #kadirmanga #ulaşbardakçı #thkpc #mahirçayanölümsüzdür #devrimci #denizgezmiş #yusufaslan #hüseyininan #sabahattinkurt #ömerayna #saffetalp #ertansaruhan #tkp #devrimcigençlik #gençlik #yoldaş
Tumblr media
2 notes · View notes
sillagen · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
En sevdiğim tarhana,ceviz ve çay. Benim için kurşun atıp kurşun yemelik bir yiyecektir. Yazın en sevdiğim şey balkonda oturmak bayılıyorum. Konuşma konumuz Murat Bardakçı ve İlber Ortaylı 🤝🏻
58 notes · View notes
sensussinyor · 8 months
Text
Sacha Boey'in gidişi babama Ribery'i hatırlattı, onu da böyle elimizden almışlardı diyor shjsjs o zamanlar küçüktüm, gidişine üzülmüştüm ama kime ne kadara gittiği umrumda değildi. Yine efsane olacak çok yetenekli, hedefleri konusunda oldukça hırslı bir genç gitti, muhtemelen o da efsane olacak. Galatasaray'a başından beri ne niyetle geldiği belliydi, büyük kulüpler tarafından dikkat çekmek isteyen genç oyuncuların uğradığı bir takım olmak biraz dokunuyor biraz gurur veriyor. Şimdi o niyetler neden hedef biz değiliz dedirtiyor, seneler geçiyor ama Türk futbolu adına bir ilerleme yok. O yüzden daha büyük kulüplere verdiğimiz her futbolcuya içten içe tripleniyorum sanki bir gönül borcu varmış gibi jdkdjd
O zaman defolun yetenekli çocuklar, biz yine kaldığımız yerden her yere Barış'ı iteleyerek minik maçlar çözmeye çalışırız nasılsa.
Bu arada Mauro hiç veda storysi filan atmadı veya bir yorum göremedim, kıskançlık mı var birazzz? Hayvan gibi çalışan gençler gidebiliyor İcardisu, bitmiş sayılmaz. Sen de git, bardakçı da gitsin, barış da gitsin :/ geriye tete, zaha, kerem filan kalalim biz dkdkd
Hatta şuraya nişomun çektiği eski dert fotisini ekleyelim.
Tumblr media
Fotoğrafı izin almadan kullanma hakkım olduğuna kanaat getirdim sağ elimdeki yüzüğün içinde Talha yazmasından mütevellit, teşekkürler aşkım jdkd
12 notes · View notes
friendswithclay · 8 months
Text
Tumblr media
“A workshop and potters in Bardakçı, 1970s.”
4 notes · View notes
nefretim-kazand · 1 year
Text
BOZKURT DÜŞMANLIĞI
“Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan sakının”
Türklerin; millî kültür değerlerinin en önemlilerinden biri sayılan “
Bozkurt”a karşı düşmanlık, elbette ki oldukça eski yıllara dayanır.
Ancak,
Türk olup da mankurtlaşmamış bir zümrenin Bozkurt düşmanlığı yapması oldukça yeni sayılır.
Türkler ilk anayurtlarında yaşarken, düşmanları başta varlığı olmak üzere, Türklerin her şeyine düşman iken, elbette ki kendilerine mânevî güç verdiğine inandıkları bütün kültür değerlerinin yanında Bozkurt’a da düşman idiler.
Türkler İslâmiyet’i kabul ettikten sonra ise, Bozkurt’u bir totem olarak gören bâzı zavallılar da, artık Bozkurt motifinin Türkler için bir değer olamayacağını ileri sürerek, onu sevenlere karşı düşmanlık beslemeye devam etmişlerdir.
Halbuki bundan önceki sohbetimizde açıkladığımız gibi Türklerde Bozkurt hiçbir zaman totem olarak alınmamış, ona tapınılmamıştır.
O sadece atalarından kalan ve millî kültür değerini ifade eden bir sembol olarak bilinmiştir.
Yine, Türkün büyük düşmanlarından birisi olan SSCB döneminin ilk yıllarında Lenin, araştırmacı tarih yazarı İlhan Bardakçı (Murat Bardakçı’nın babası) ile yaptığı bir konuşmada:
-- “Türkiye’de komünizmi yerleştirmek için önce onlara dinlerini, milliyetlerini unutturmak ve kafalarına yerleşmiş olan şu Bozkurt efsanesini söküp atmak lâzımdır” demiştir.(Dr. Tahsin Ünal, Türklüğün Sembolü Bozkurt, Millî Ülkü yayını,6.Baskı,s.21,Konya-1976).
Yakın zamanlarda ise; İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde ve 1970′lerden sonra da solun desteğinde Bülent Ecevit’in yanında bulunan özellikle Başbakanlığı döneminde bâzı kişilerce aşırı derecede Bozkurt düşmanlığı yapılmıştır.
Bunların dışında ise, kendilerini Atatürkçü gören bâzı gâfiller de bu rüzgâra kapılarak Bozkurt düşmanlığında bulunmuşlardır. Sadece örnek olarak 1974′de yaşanan hazin bir olay basına şöyle yansımıştır:
“Sene içersinde yapılan bir aramada bir ülkücü öğrencinin üzerinde Atatürk’ün zamanında basılmış olan Bozkurtlu paraların örneği bulunmuş ve bu paralar suç aleti olarak alınmıştır.”
Halbuki Atatürk’teki Bozkurt sevgisi; gelmiş-geçmiş hiçbir devlet adamında ve döneminde yaşanmamış ve O’nun bu sevgisinden ötürü de kendisine gerek yabancı ve gerekse bâzı vatandaşlarımız/yazarlarımız “Bozkurt” demişler.
Peki, Atatürk’e Bozkurt diyenler kimlerdir? İşte bunlardan sizlere verebileceğim birkaç örnek:
ATATÜRK’E BOZKURT DİYENLER
Ziya GÖKALP- 1918′de Malta zindanında iken arkadaşlarına söylediği Atatürk hakkındaki sözleri
“Mustafa Kemal Paşa Türkün efsanelerinde yaşayan Bozkurt gibi kurtarıcı bir şahsiyettir.”
Cumhuriyet gazetesi- 15 Aralık 1933,s.1-5(manşet)
Le Mois(Fr.dergi)- Cumhuriyetin verdiği haber.
Benoist Mechin- Kurt ve Pars Mustafa Kemal(kitap)
H.C.ARMSTRONG- Bozkurt (Doğrudan kitap adı).
Behçet Kemal Çağlar- Dolmabahçe’den Anıtkabire
Fazıl Hüsnü Dağlarca-
Mehmet Ateşoğlu- Atatürk’ün Türkçülüğü, Türk Yurdudergisi, C.2, S.8(290), Kasım-1960, s.39-40;
Şevket Süreyya Aydemir- Tek Adam (kitap)
Gülçin Çandarlıoğlu- “Türk Destanlarında Bozkurt”
Bozkurt özel sayı, 19 Mart 1968, s.11.
Lord Curson- Atatürk’ü anlattığı eserinde.
Berlin Türk Ocağı- Bozkurt Atatürk (bildiri), 19 Ocak 1974.
Genç Arkadaş(dergi)- S.1, 15 Ocak 1975, s.2.
Dr.Tahsin Ünal- Türklüğün Sembolü Bozkurt,6. baskı
Konya-1976, s.36,41,55.
Taner Ünal- O Bir Bozkurttu(kitap) İstanbul-1995.
Atillâ İlhan- O Sarışın Kurt, İstanbul-1998.
Yılmaz Öztuna- Bozkurt Nedir? Türkiye gazetesi, 26 Nisan 1999, s.1.
Yavuz Bülent Bâkiler- Bozkurt Atatürk, Türkiye gazetesi, 31.3.2001.
Yusuf Koç/Ali Koç- Türk Milliyetçi Hareketinin Lideri Başbuğ Atatürk,2.baskı, Ankara-2005,s.VII; Emekli General Veli Küçük, s.2-3.
Sami Yavrucuk- Yeniçağ gazetesi(Köşesinde birçok).
Ertuğrul Afşın- Bozkurt Atatürk Adsız dergisi,S.2,
Kasım-1972, s.5-12.
Hulki Cevizoğlu- AKP’den Farkınız Ne? Yeniçağ gazetesi, 17 Temmuz 2007, s.10.
Tabii ki örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bu konudaki incelemelerim devam etmektedir. Onun için bu kadarlık bir açıklamayı yeterli görüyorum.
———————
(1) Millî kimliğini kaybetmişler için kullanılır. Kelime dilimize romanlarıyla ünlü Kırgız Türkü yazar Cengiz Aytmatov tarafından kazandırılmıştır.
(2) Nejdet Sançar, “Okullarımızda Bozkurt Düşmanlığı”, Ötüken dergisi, S.4, Nisan-1970, s.2.
(3) ”Bucak İlçesinde Olup Bitenler”,Bozkurt(dergi),
S.23, Ağustos-1974, s.4-5.
Tumblr media
🇹🇷🇺🇿🇹🇲🇲🇳🇦🇿🇭🇺🇰🇬🇰🇿🤘🐺𐱅𐰇𐰼𐰰🐺🤘
10 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 10 months
Text
Haydaaaa....ama okulda bize böyle demişlerdi🤔🤔🤔🤔🤔🤔🤔🧐🤔
26 notes · View notes
calciumcryptid · 9 months
Text
FV | Idol Heroes Trivia
World Building Trivia
Unlike other classifications, Idol Heroes main rogues are their own fanclubs. Parasocial fans work to sabotage other idol heroes to bolster their own, which can range from merchandise disruptions to destroying concert venues.
Idol Heroes are not allowed to date during their trainee days, but can date freely upon debut.
Music Idols have roughly two comebacks a year (so one January to June and one July to December), with their comebacks alongside an electronic play (EP). Albums come out about every two years, though the length varies.
Bonus singles are common, as they are either drafts that didn't fit an electronic play/album concept or explicitly for charity.
Sex work is legitimate work in the Floretverse, so porn stars are considered Idol Heroes alongside musicians and actors.
Idol Heroes don't tend to date other Idol Heroes. The theories around this range, but the common one is the assumption every idol wants to keep their collaboration pool open.
Idol-Centric Trivia
Elvan Bardakçı (Neon Lights) and Nicu Duckett (Count Choreo) constantly feature in each other's music to the point them having a song without the other is an event on its own.
Their fans are begging Orange Studio (their agency) to establish a duo for them so their collaborations are separate from solo work.
Speaking of them, Elvan Bardakçı and Nicu Duckett rule the nightclub scene. Clubbers will hear half of their discographies.
Due to Orange Studio having a good working relationship with all the other companies, there is an unspoken social rule that new idols need the approval from an Orange Studio idol in order for others to see them as a potential collaborator.
In his hypothetical wikipedia article, Nicu Duckett has paragraphs dedicated to his fashion influences alone. The man single-handedly catapulted the corset industry into stardom.
Despite their disbandment, the former members of Black⧖Widows remain close friends. In fact, Sasha Aime Siegel shot one of her music videos in Harper Thornton's (Blood Rose) brothel, and shot another music video in Indigo Sukkasem's (Winesplatter) penthouse.
The former members try to all meet up once a year, but have plenty of mini meet-ups scattered throughout the year. Fans hold out hope for them to drop a new song together, but so far there aren't any plans.
Seydou Raiden (Haietlik) completely forgot Oriana Correia (Jaguara) was signed with Aphrodisiac Agency, and was starstruck when he first met her in the office halls.
Citlalli Maina's (Dream☆Crush) music was banned in one of the petals for the longest time, but after the Univis Civil War she became the highest charting artist in the country. In fact, she was invited to perform for the inauguration of the new council which she accepted.
Shezhana Sharma (Vow Veopard) is Aphrodisiac Agency's most popular artist, and her given title 'Idol of Love' is a direct reference to Sasha Aime Siegel's title 'Idol of Sex'. However, Citlalli Maina is the one in line to inherit the agency.
Shezhana Sharma and Citlalli Maina's fans are in a perpetual war with each other, but their favorite idols are close friends. In fact, Shezhana and Citlalli wish to do more collaborations with each other but their respective genres make it hard to make cohesive pieces.
2 notes · View notes
haziranzede · 1 year
Text
köylü olmak ayıp mı?
en baştan cevabı verip, sonra kendimce izah edeyim: köylülük köyünde kalırsa ayıp değil, büyük şehire gelip de köylülüğüne devam ediyorsan ve şehri köyüne benzetmeye çalışıyorsan ayıp.
neresinden başlasak, nasıl anlatsam az kalır, eksik kalır. ama durumun vahamiyetini anlamak için bir kaç izah yetecektir.
bin yıllık medeniyeti olan şehitlerimiz artık birer köy. köyden gelen düzensiz ve eğitimsiz göç malesef şehri menfi manada dönüştürdü. diploma ve nüfüz sahibi olan köylü ve şehitleşmemiş ınsanalr ise nüfüzlarınında gücüyle köylülüğü matah bişeye dönüştürdü.
Osmanlı döneminde modernleşme süreci başlamıştı. bunu anlamanız için "son Osmanlı hanedanı" murat Bardakçı beyefendinin hazırladığı belgeseli izlemenizi tavsiye ederim. son halife ve padişahların yaşadığı İslam ve yaşadığı Türklük bizim hayalimizden ve dizilerde gösterilerden çok uzak. bugün bizim İslam ve Türk kültürü olarak hayal ettiğimiz çoğu şey taşra, kasaba ve köy kültürü.
toplumda 100 insana Hz Ömer nasıl biriydi desek büyük çoğunluğu; taşrali, köylü ve kasabalı bir insan profili çizecektir..
halbuki hz.ömer ; kentli, kültürlü, entellektuel, tüccar, yönetici, diplamazı bilen bir insandı.
Jon Türklerle başlalyan aydın sınıfın Avrupa sevgisi bu toplumu daha da kötü bir vaziyete düşürdü. şehirli olmayı, Avrupalı olmak, dinsiz olmak sandık. halbuki peygamber efendimiz (sav) yesribe hicret edince şehrin ismini medeni ile aynı kökten gelen Medine ismiyle değiştirmişti.
İslam devletinin yöneticileri, akıl takımı şehirliydi ve bazıları ise Mekke ve Medine dışındaki büyük şehirlerden gelmiş insanlardı.
Osmanlı devleti zamanında İstanbul her isteyenin giremediği, eğitimin, siyasetin , kültürün başkentiydi.
bugün ise İstanbul koskocaman bir köy. köydeki ahlak ve görgüleriyle şehirde işlerini yürüte yürüte şehri yaşanmaz bir hale getirdiler.
2 notes · View notes
06chrome06 · 1 year
Text
Tumblr media
BUGÜN GÜNLERDEN SİNAN CEMGİL
Bugün Sinanların ölüm yıldönümü. Sinanları düşünürken doğal olarak 68 kuşağının tüm isimleri tek tek gözlerimin önünden geçti. Sinan eğitimli bir ailede doğup büyümüştü. O zamanlar ülkenin en seçkin üniversitesi olan ODTÜ’de okuyordu. Mükemmel İngilizcesi vardı.
Mahir Çayan Tıp ve Hukuk Fakültelerini kazandıktan sonra bir süre bu fakültelere devam edip ayrılmıştı. Yeniden sınava girerek Ankara Siyasal’ı kazandı. Herkesi hayran birakan bir hitabet gücü vardı. Gençlik örgütleri kongrelerinde hiç duraksamadan sekiz saat konuştuğu ve salonu dolduran devrimcilerin hiç sıkılmadan onu dinlediği söylenir.
Hüseyin Cevahir de tıpkı Mahir gibi önce Tıp’ı kazanmış, beğenmemiş, yeniden sınava girerek Ankara Siyasal’ı kazanmıştır.
Ulaş Bardakçı ODTÜ’nün en parlak öğrencilerindendi. Esprili, zeki, şen şakrak, kahkahalarla gülen bir insandı.
Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da tıpkı Sinan gibi ODTÜ’nün en parlak ve en zeki öğrencilerindendi.
Deniz’e gelince... Hukuk okuyordu. Anayasa profesörüne, “siz bize burjuva hukuku öğretiyorsunuz hocam, izin verirseniz ben size Proleterya hukukunu anlatayım” diyerek dersi kaynatırdı. Bir sözüyle binlerce öğrenciyi peşine takabilen renkli bir kişilikti. “Güneşi İçenlerin Türküsü”nü okuyarak, ardında binlerce öğrenciyle Taksim-Beyoğlu sokaklarından gürleye gürleye inmiş, “ya istiklal ya ölüm” sloganlarıyla Amerikan askerlerini denize atmış bir devrimciydi. Uzun-servi boylu, yiğit, gözü pek, yakışıklı bir delikanlıydı. Sözünü sakınmaz, verdiği sözden caymazdı. Sallana sallana yürür, arkadaşlarını ti’ye almaya bayılırdı. En çok Yusuf’un kısa boyuna ve Cihan’ın Laz şivesine takılırdı.
Bugün Sinanların ölüm yıldönümü diye bunları düşündüm ve bir hayal kurdum. Bu gençler ülkenin en parlak, en seçkin üniversitelerinde okuyorlardı. Ülke sorunlarına çok duyarlıydılar. Kafamda bir senaryo yazdım. Eğer bunlar katledilmesiydi, bugün nasıl bir Türkiye’de yaşardık?
Bunu düşünmemin nedeni, bugün ülkeyi bu gençlerin karşıtları olan ve “Kanlı Pazar” olaylarını tezgâhlayan güruhun yönetiyor olmasıdır. Mesela Abdullah Gül o dönem bu gençlerin karşısındaydı, Amerikan emperyalizmini protesto eden bu gençlere palalarla ve zincirlerle saldırıyorlardı. Ama cumhurbaşkanı oldu.
Bu gençler katledilmeseydi mesela... Bugün nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olurduk? Düşündüm, akıl ve mantık süzgecinden geçirerek hayaller kurdum.
Birinci olarak, PKK diye bir şey olmazdı. Çünkü bu gençlerin içinde Kürt ve Türk devrimciler vardı. Birlikte hareket ediyorlardı. Amerikan askerlerini birlikte denize döküyorlardı. “Ya istiklal ya ölüm!” diye birlikte slogan atıyorlar ve “Güneşi İçenlerin Türküsü”nü birlikte okuyorlardı. “Akın var güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın...”
Onlar yaşasaydı, Türkiye’de bugün Kürt-Türk kardeşiliği olurdu. Bu kanlı kavgalar, bu terör, bu PKK belası olmazdı. Yurtta barış cihanda barış olurdu.
Onlar yaşasaydı, mutlaka sosyalist ekonomiyi uygularlardı. Mustafa Kemal’in “Cumhuriyet” ile taçlandırdığı laik Türkiye’yi onlar da adil bir paylaşımla taçlandırırlardı. Cumhuriyet o zaman gerçek kimliğine kavuşurdu. Kurucu lider olarak Mustafa Kemal’i baş tacı ederlerdi. Ve Türkiye mutlaka tam bağımsız bir ülke olurdu. Amerika burnunun dibindeki Küba’ya nasıl karışamıyorsa, Türkiye’ye de karışamazdı.
Sovyetler dağıldıktan sonra belki biraz bocalarlardı, ama onlar zaten Sovyetler’i eleştiriyorlardı. Mutlaka Türkiye’nin sosyal ve kültürel yapısına uygun özgün bir model yaratırlardı. Çünkü hepsi de süper zeki gençlerdi.
Mahir Çayan cumhurbaşkanı olurdu. Hüseyin İnan başbakan olurdu. Yusuf Aslan ulaştırma bakanı olurdu. Sinan Cemgil mutlaka milli eğitim bakanı olurdu. Ulaş Bardakçı meclis başkanı olurdu. Hüseyin Cevahir köy işleri bakanı olurdu. Köylerdeki yoksul çocuklara TIR’larla ayakkabı, elbise, kitap, kırtasiye taşırdı. Nerden mi biliyorum? Biliyorum, çünkü Hüseyin Cevahir okulda biriktirdiği parlarla defter kalem alır, yaz tatillerinde köyüne gittiğinde yoksul çocuklara dağıtırdı.
Gençleri bilime ve sanata motive etsin diye Deniz Gezmiş’i gençlik bakanı yapmak isterlerdi, fakat “onun liderlik karizmasına yazık olur” diyen itirazlar yükselirdi. Hüseyin İnan başbakan koltuğunu gönüllü olarak ona bırakırdı. Çünkü Hüseyin İnan çok mütevazı bir insandı. Öyle mevkide makamda filan gözü olmazdı. Hatta gider bir köyde öğretmenlik bile yapardı. O sadece Türkiye’nin bağımsızlığına ve halkın refahına önem verirdi. Az konuşur, çok çalışırdı.
Üniversiteler şakır şakır bilim isanı çıkarır, konservatuvarlarda birbirinden yetenekli sanatçılar yetişirdi. Hastanelerde bedava sağlık hizmetleri verilir, eğitim devlet parasıyla yapılır, tarım desteklenir, işçi sınıfı adam gibi bir hayat yaşardı. Biz de böyle bir ülkede keyiflenir, ülkemizle gurur duyardık. Keyfimize hiç diyecek olmazdı.
Ben o zaman yine yazar olurdum. Ama tabii üç romandan oluşan “Adanmış Hayatlar” serisini bu şekilde yazmazdım. Mahir ve arkadaşlarını Kızıldere’de bırakmazdım. Deniz ve arkadaşlarını darağacıyla değil, nar ağacıyla anardım. Kısacası, üç romandan oluşan “Adanmış Hayatlar” serisi mutlu sonla biterdi. Bana ödül verirlerdi. Öyle altın plaket filan istemezdim. Para da istemezdim. Yakama bir kır çiçeği takarlardı. Beni onure ederlerdi. Alkışlarlardı. Mutluluktan ağlardım. “Erkek adam ağlar mı be!” diye Deniz benimle dalga geçerdi.
VEHBİ BARDAKÇI
#VehbiBardakçı #SinanCemgil #Nurhaklar #68liler
6 notes · View notes