Tumgik
#cezalandırıcı
etheromanie · 5 months
Text
"cezalandırıcı kültürlerde annelerin, çocuklarını sevmek ile egemen sınıf tarafından kabul edilmek arasında bölünmesi seyrek değildir. bu simgesel bir çocuk da olabilir, yaratıcı ya da biyolojik bir çocuk da. kadınlar, onaylanmayan çocuklarını korumaya çalıştıkları için psişik ve tinsel olarak ölmüşlerdir. bu çocuk yine onların sanatları olabilir, sevgilileri olabilir, politikalar, yavruları ya da ruhsal hayatları olabilir. kadınlar uç durumlarda köyün yasaklarına karşı çıktıkları ve onaylanmayan çocuğu korudukları için asılmış, yakılmış ve öldürülmüşlerdir."
20 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
PEYGAMBER ENOK’UN KİTABI
Kitapta İdris'i de an. Çünkü o, özü sözü doğru olan bir peygamberdi. Onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem Süresi 56-57) Kur'an-ı Kerim 1500 yıldır kayıp olan bir kutsal kitap, 1773 yılında Habeşistan'da bir manastırda bulundu. Peki hem Hıristiyanlar hem de Yahudiler neden bu kitabı ortadan kaldırmak istedi? Onları rahatsız eden ne vardı? Enok (Hanok) hem Tevrat'ta hem de İncil'de anılmakta. Kuran'da Hz. İdris olarak anılıyor. Tufan öncesi bu peygamber Nuh'un büyükbabasıydı. Ölümü tatmadan 365 yaşında göğe alındı. Bazı eski yazarlara göre bilim ve sanatları, yazı yazmayı ilk öğreten kişi Hermes, Thoth ve/veya Merkür ile birdi.  Kitap, Tevrat gibi kutsal metinlerde anlaşılmayan ve kısa bir şekilde aktarılan birçok şeyi ayrıntılı bir şekilde betimliyor. Dehşet verici şeyler... Bunlar din adamlarını rahatsız etmiş olabilir.  Adem ve Havva'nın torunları dünyaya daha yeni nüfuz ederken Düşmüş Melekler yeryüzüne indiler... Tanrı'nın emirlerine karşı geldiler. İnsanlarla iç içe oldular. İnsanlara savaş, kozmetik, kıymetli taşlar ve günümüzde yaygın nice ilim ve sanatı öğrettiler. İnsanlarla düşüp kalktılar, melez çocukları dehşet saçan devler Nefilim'di. Sonra dünya çatırdadı, ekseni kaydı ve büyük bir tufan her şeyi alıp götürdü.
dinler tarihi aslında sosyolojik bir çalışmadır. Uzun yıllara yayılmış bir süreçte insanların zorluklar, şaşkınlıklar, yıkımlar, doğal afetler karşısındaki tutumlarını inceleme fırsatı buluyoruz aslında. Çünkü mitolojiye baktığımızda ki o da zamanında insanların taptığı, uğruna adaklar adadıkları inançlarıydı; tamamen insan aklından çıkma ve ihtiyaca göre şekillenmeyle oluşmuştu. Yani insanlar kendi yaptıkları davranışları, sevdikleri şeyleri tanrılarına atfederek meşrulaştırmışlardı. Ve biraz da hayal gücüyle şimşekler, yıldırımlar pek tabii tanrıların insanları bir şekilde yargılama, cezalandırma yada uyarma biçimleri olabilirdi. Mitolojideki tanrılar, bu sebeple kısurludur. Çünkü fazla insanidirler. Semavi dinlere gelecek olursak, durum mitolojiyle benzerlikler taşımakla birlikte biraz daha farklıdır. İnsanlar daha bilinçli, akla ve mantığa yatkın önermelerle dinlerini oluşturmuş ve obje olarak bir şeye tapınmak yerine bir insanı önder seçmiş ve onu peygamber yapmıştır. Böylece objeye değil, onun ağzından çıkan tanrının sözlerine tapmışlar ve yaşayışlarını onlara göre şekillendirmişlerdir. Sözlerin gerçekten tanrının kelamı olduğu, kitapların gerçekten Tanrı tarafından yazdırıldığı yada değişime uğrayıp uğramadığı tamamen tartışılır bir konu kesinlikle ona girmiyorum. Çünkü herkesin inancına saygı duymakla birlikte insanların bana saygı duymayacağını düşünüyorum. Ama her işe başlarken söylediğimiz esirgeyen bağışlayan sıfatlarına her hangi bir cezalandırıcı Tanrı fikrini bağdaştıramıyorum. İşte semavi dinlerin kusuru da biraz burada başlıyor. Mesela Mitolojideki cezalandırılan titanlar hıristiyanlık ve yahudilikteki düşmüş melekler ikonografisiyle bağdaştırılabilir. Örneğin prometheus ateşi tanrıların dağından alıp insanlara da götürmüş ve bu yüzden sonsuza kadar bağırsaklarının iyileştikçe tekrar parçalanmasıyla cezalandırılmıştır. Tarihsel sürece baktığımızda ateşin bulunuşu insana hayır getirmiştir. Bu sayede ısınmış, etlerini çiğ tüketmek yerine pişirmiş ve neticede bakteriler yüzünden ölmekten de kurtulmuştur. Uzun vadede ateşli silahlar, savaşlar ve yıkımlar çıkmış olması ateşi kötü yapmaz. Onu o şekilde kullanmayı seçen insanı kötü yapar ki buda tanrının insana verdiği Özgür iradenin sonucudur. İnsanlığa aslında böylesine fayda sağlamış ateşi vereni yüce Tanrı neden cezalandırır. İnsanı o yaratmadı mı, ısınmasını veya pişmiş yemek yemesini istemeyecek kadar mı nefret ediyor insanlıktan. Aynı durumu semavi dinlerde düşmüş melekler üzerinden görüyoruz. Çünkü insan aynı insan. Atalarından, tüccarlardan duyduğu mitolojileri kendi dinlerine adapte ettiler. Ama melekte tanrının yarattığı insanda. İki yaratılandan biri diğerini kolladı, ona acıyıp ateşi verdi diye neden cezalandırılır. Birbirini çok seven iki kardeşin birbirini kollaması aslında bu. Neden cezalandırılır. Bunun gibi şeytanla iddiaya girip, kulunun inancını sınamak için onun malını mülkünü elinden alan, sevdiklerini alan Tanrı vardır. Mesela bu en nefret edilen günah olan kibrin tanrısallaşması değilde nedir. Nasıl bir tanrıda kibir gibi insani bir özellik olabilir. Sadece insanın yarattığında insani özellikler olabilir. Çünkü onun hayalgücü en fazla o kadar uzağa gidebilir. Yaratmaktan kastım yoktan var etmek değil tabii ki, kitap yazmak gibi bir hikaye oluşturmak.
Tumblr media
5 notes · View notes
notdefterinden · 18 days
Text
Bazı koşullarda islamda korkunun düşmandan alınıp kişiye verileceği.
Kudretini kaybedeceği
Aciz hale düiürüleceği gibi cezalar var buhari de yazanlara göre insan ne yaparsa Allah onu zelil eder.
İslam'da, kişinin bazı davranış ve tutumları Allah tarafından ceza olarak çeşitli zorluklar ve sıkıntılarla karşılaşmasına neden olabilir. Bu tür cezalar, kişinin **Allah’a karşı sorumluluklarını ihmal etmesi** veya **O'na isyan etmesi** sonucunda gelir. Sahih hadislerde ve İslami kaynaklarda bu konuda uyarılar yer alır. **Buhârî ve diğer hadis kaynaklarına** göre, kişinin Allah'a isyan etmesi durumunda, Allah’ın ona çeşitli cezalar verebileceği belirtilir. İşte bu tür cezaların bazı örnekleri:
### 1. **Korkunun Düşmandan Alınıp Kişiye Verilmesi**:
Allah, kendisine isyan eden bir toplumu veya bireyi **düşmanlarına karşı korkak** ve zayıf kılabilir. Bu, kişinin veya toplumun manevi gücünü kaybetmesi ve düşmanlarına karşı zafiyet yaşaması şeklinde açıklanabilir. Hadislerde ve Kur’an’da, kişinin imanı zayıfladığında ve Allah’a karşı gelmeye başladığında, Allah’ın onlardan korkuyu alıp, düşmanlarına karşı çaresiz hale getirebileceği belirtilir.
Örneğin, **Buhârî'de** yer alan bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
> “Allah sizi korku ve endişe içinde bırakır, eğer O’na isyan ederseniz. Güven duygusunu sizden alır ve düşmanlarınıza verir.”
Bu, kişinin Allah'a güvenmekten uzaklaştığında ve günahlarla meşgul olduğunda, içsel huzur ve güvenin yok olacağı anlamına gelir.
### 2. **Kudretin Kaybı ve Aciz Duruma Düşme**:
Bir kişi Allah’ın emir ve yasaklarına uymadığında, Allah onun kudretini ve gücünü alabilir. Bu, kişinin hem maddi hem de manevi olarak zayıflaması, itibar kaybetmesi ve toplumda zelil bir duruma düşmesi anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde, bu tür cezaların örnekleri sıklıkla verilmiştir.
Özellikle **Buhârî**'de ve diğer kaynaklarda belirtilen hadislerde, Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
> "Kim Allah’a karşı kibirle davranır, O'nun emirlerine karşı gelirse, Allah onu zelil eder."
Bu uyarı, bir kişinin **büyüklenme** ve **Allah'ın emirlerini göz ardı etme** gibi tutumlar içinde olmasının sonucunda, Allah’ın onu zayıf ve aciz duruma düşüreceğini anlatır. Bu durum, kişinin hem iç dünyasında huzuru kaybetmesine hem de dış dünyada saygınlığını yitirmesine neden olur.
### 3. **Zelil Edilmek (Aşağılanmak ve İtibar Kaybetmek)**:
Allah’ın en önemli uyarılarından biri, insanın dünya malı, şöhret veya makam peşinde koşarak Allah’ı unuttuğunda, sonunda zelil edileceği ve itibar kaybedeceğidir. Bu, hem bu dünyada hem de ahirette karşılaşılabilecek bir ceza olarak belirtilir. Kişi, Allah'ın emirlerine ve ahlaki ilkelere aykırı davrandığında, Allah onu toplum önünde aşağılayabilir.
Bu konuda **Kur’an-ı Kerim**'de de sık sık uyarılar yer alır. Örneğin, **Al-i İmran Suresi 26. ayette** Allah şöyle buyurur:
> “Mülkün gerçek sahibi Allah’tır; dilediğine mülk verir ve dilediğinden mülkü alır. Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltır.”
Bu ayet, Allah’ın iradesine karşı gelen kişilerin veya toplumların, sonunda yüceltilmeyeceklerini ve zelil edileceklerini ifade eder.
### 4. **Nankörlük ve İsyanın Sonuçları**:
Kişi, Allah’ın verdiği nimetlere karşı nankörlük yaptığında, Allah onu **nimetlerinden mahrum** bırakabilir. Bu, bir tür ceza olarak Allah’ın o kişiden rahmetini ve bereketini çekmesi anlamına gelir. Nankörlük yapan ve Allah’a isyan eden kişiler, bu dünya nimetlerini kaybetmenin yanı sıra manevi huzurdan da mahrum kalırlar.
Örneğin, **Buhârî**'de geçen bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:
> "Bir topluluk Allah’ın emirlerine isyan eder ve nankörlük ederse, Allah onlara hem dünyada hem de ahirette cezalarını verir."
### Özetle, İslam’a göre bir kişinin manevi ve ahlaki olarak Allah’ın emirlerinden uzaklaşması, kibir, nankörlük, isyan, ahlaksızlık gibi günahlara düşmesi, Allah’ın ona cezalandırıcı bir şekilde karşılık vermesine yol açabilir. Bu cezalar arasında korkunun düşmandan alınıp kişiye verilmesi, kudretin kaybedilmesi, kişinin aciz duruma düşmesi ve zelil edilmesi sayılabilir. İslam bu konuda insanları sürekli olarak uyarır ve doğru yolda kalmayı öğütler.
0 notes
cagatayakgun · 3 months
Text
SEVGİ DUYGUSUNU YOZLAŞTIRAN ETKENLER
     Sigmund FREUD; ‘’Sevebilen ve üretken insan sağlıklıdır.’’ tespitiyle sevme yeteneğinin psikolojik açıdan önemini vurgular. Çünkü insan sevme, sevilme ve beğenme, beğenilme duygularına doğuştan sahiptir. Oldukça güçlü enerjilere sahip olan bu duygular düşünceleri etkileyerek davranışları yönlendirir.
Böylece her birey, bebeklikten başlayarak tüm yaşam boyunca, bilinçli veya bilinçdışı süreçlerle bu duygularının doyumu yönünde çaba gösterir. Öte yandan H. S. SULLİVAN dil, din ve ırk ayırımı gözetmemesi nedeniyle evrensel bir duygu olan sevgiyi; ‘’İki insan arasında kişisel değerlerin karşılıklı olarak tümüyle kabulü ve onaylanması sonucu yaşanan duygusal yakınlık.’’ olarak tanımlar.
     Gerçek sevgiler saygı, güven, ilgi ve emek yanında sorumluluk bilinciyle gerçekleşir. Böylece tarafları birbirinden ayıran ‘’ben’’ duvarları yıkılarak yerine birleştirici bir güç olan ‘’biz’’ anlayışı öne çıkar. Bunun sonucunda sevginin tarafları birbirlerinin kişisel gelişimine ve duygusal beklentilerine yönelik çaba gösterirler. Bu yöndeki çabaların yarattığı bütünleşme hissi bir yandan da insanı benliğin ve bencilliğin tutsaklığından kurtararak gerçek anlamda özgürleştirir.
     Ancak bu duyguların doyumuna yönelik masum ve samimi çabaların çeşitli nedenlerle engellenerek sonuçsuz kaldığı da bir gerçektir. Belleklerde üzücü bir anı olarak yer alan bu engellerden biri hatalı seçimlerdir. Karşılıksız sevgi örneği olan bu tür sevgiler ve acı vericidir. Bir diğer engel ise beğenme duygusuyla sevgi duygusunun karıştırılmasıyla yaşanan hayal kırıklıklarıdır. Sevgi duygusunun özgürce yaşanmasında en yaygın görülen engel kültürel değerler, toplumsal kurallar ve yasaklardır. Çünkü bir toplumun uygarlaşması, bireylerin duygu ve davranışlarının sınırlanmasıyla gerçekleşir. İnsanın duygularına doyum arayışlarının yasalarla sınırlanması toplumsal düzeni sağlar. Ancak bu, duyguların bastırmasına yol açarak bireylerde Nevrotik çatışmalara neden olur. S. Freud, bu gerçeği; ‘’Uygar olmanın bedelini ne yazık ki Nevrozla ödüyoruz!’’ sözleriyle tespit eder. Nevroz, yozlaşmış sevgilere uygun bir zemin oluşturur.
     Gerçek sevgi sanılan yozlaşmış sevgilerin arka planında çocukluk döneminde yaşanan olumsuzluklar yer alır. Bazı çocuklar denetleyici, kontrolcü ve cezalandırıcı bir ortamda sıkı disiplinle eğitilirler. Bu eğitsel yaklaşım çocuğun temel güveninin zayıflamasına neden olur. Böyle bir ortamda yetişen çocuklar yetişkin yaşa geldiklerinde sevmeyi bilmeyen ama sevilme açlığı yaşayan biri olurlar. Veya bunun aksine bazı çocuklar da aşırı şımartılarak büyütülürler. Çocukluğunda her isteği karşılanarak aşırı sevgiyle şımartılan bir çocuk hep daha fazlasını ister. Yetişkin yaşa geldiğinde ise kendisine gösterilen sevgi yaklaşımını yetersiz bularak sürekli olarak daha çok sevilmeyi bekleyecektir. Her iki durum da sevme yeteneğinden yoksun, inatçı, hırslı ve öfkeli bir Nevrotik kişilik yapısının gelişmesine yol açar.
     Nevrotik birey eğitim ve mesleki açılardan gelişme göstermesine karşın duygusal yönden çocuk kalır. Sevme yeteneği zayıf olan Nevrotik insanlar genellikle ulaşılmaz ve erişilmez gibi görünürler. Aslında her erişilmezlik zırhının arkasında sevemeyen ama sevilip korunmayı bekleyen çaresiz bir çocuk saklıdır. Çocukken anneye veya babaya yönelik beklentiler, korkular ve kaygılar yetişkin dönemde bilinçdışı süreçlerle karşı cinse aktarılır. Ancak, karşı cinsin de kendisinden benzer beklentileri olabileceği çoğunlukla fark edilmez ve onun ‘’koşulsuz’’ sevgisi istenir. Nevrotik yetişkinin koşulsuz sevgi beklentisi bir yandan da Bağımlı Kişiliğini maskeleme görevi üstlenir. Çünkü KOŞULSUZ SEVGİ sadece ebeveynler ve bebeği arasında var olan bir sevgi türüdür. Bu ilişki biçiminde bir taraf sürekli alan durumundayken diğeri sürekli veren konumundadır. Doğal olarak her ikisi de birbirlerine bağımlıdır ve bu tür sevgi ilişkilerinde özgürlük yoktur. Bu süreci sağlıklı bir şekilde aşamayan çocuklarda bağımlılık bilinçdışına itilir. Yetişkin yaşa geldiklerinde ise bilinç dışında varlığını sürdüren  bağımlılık güdüsüyle hareket ederler. Bunun sonucunda arkadaş veya eş seçimlerinde kendilerine bir ‘’arkadaş’’ veya ‘’eş’’ seçmek yerine bir ‘’anne’’ veya bir ‘’baba’’ seçme eğilimi gösterirler. Taraflardan biri ‘’anne’’ ya da ‘’baba’’ rolünü üstlenmeye uygun bir kişilik yapısındaysa bu ilişki ‘’sorunsuz’’ olarak sürdürülebilir. Bu yönüyle de ebeveyn ve çocuk ilişkisinde olduğu gibi Nevrotik sevginin tarafları da kendilerini asla özgür hissedemezler.
     Bir diğer yozlaşmış sevgi örneği ise ego doyumuna yönelik ‘’BENCİL SEVGİ’’ türüdür. Bencil sevgilerde, tarafların ergenlik dönemi kaygılarını tam olarak aşamamış olmaları ego çatışmalarına neden olur. Genellikle ergen genç, ebeveynlerinin kendisini sevmeyecekleri ya da üzerinde baskı kuracakları yönünde korkular yaşar. Ergenlik dönemi korkularını aşamayan yetişkin birey de terk edilme ya da baskı altına alınma kaygısıyla şiddete yönelebilir. Bu tür kendi çıkarını gözeten bencil sevgiler sadece almak üzerine kurulu olan doğası gereği doyum sağlamaz.
     Sosyal çevrelerinde iyi anlaşan çift izlenimi uyandıran ‘’YAPAY SEVGİ’’ türü ise ayrı bir yozlaşmış sevgi örneğini oluşturur. Bu tür sevgi arayışının itici gücünü, dayanılması güç yalnızlık duygusundan kurtulma çabaları oluşturur. Yaşamın tehlikeli ve güvensiz olduğu algısıyla başa çıkamayan iki insan birbirlerine sığınarak ‘’iki kişilik yalnızlık’’ gerçekleştirir. Kaygıları ve korkuları dışında hiç bir ortak yönleri bulunmayan bu tür çiftler yaşamları boyunca birbirleriyle sevgi yakınlığı kuramazlar.
1 note · View note
pazaryerigundem · 4 months
Text
Bahçeli: İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır
https://pazaryerigundem.com/haber/173732/bahceli-islam-ulkeleri-ayaga-kalkmalidir/
Bahçeli: İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır
Tumblr media
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Beklentimiz, İsrail’in katil başbakanı ve savunma bakanı hakkında ülkemizin bir an evvel yakalama kararı çıkarmasıdır.” dedi. Bahçeli, Türkiye’de normalleşmesi gerekenlerin milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileri olduğunu ileri sürdü.
ANKARA (İGFA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, İstanbul’un 571 yıl önce “sevdalısı” Türk milletiyle kavuştuğunu söyledi. “Bizans hayaletini, Bizans heveslerini kara bulutlar gibi İstanbul’un üzerinde tekrar dolaştırmayı düşünen, bununla ilgili gizli gizli proje hazırlayan, devamlı müsait zaman kollayan iç ve dış operasyon maşalarından İstanbul mutlaka korunacaktır” ifadesini kullanan Bahçeli, İstanbul’un kendileri için “Kızılelma” olduğunu; İstanbul’un bugünkü “ızdıraplı” halinin kendilerini üzdüğünü söyledi.
Bahçeli, “İstanbul’un kötü yönetimi fethin mirasını çarçur etmektedir. Lafa gelince israftan şikayet edenlerin, belediye bütçesini har vurup harman savurması, taş üstüne taş koymaktan aciz olması, yandaş gazetecileri Roma’ya sözde festival adına, gerçekte ise tatile ve sefaya götürmesi ayıplı bir zihniyetin defolu uygulamalarından başka bir şey değildir. Özel uçak kiralanıp, 7 değil, 17 değil, tam 37 gazetecinin yer aldığı ve toplamda 73 kişilik kafileden oluşan ballı börekli Roma seyahatinden sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin müsriflikten bahsetmesine hiç kimse inanmayacak, hiç kimse de itibar etmeyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul’un can çekiştiğini dile getiren Bahçeli, “İstanbul, kent uzlaşısı çatısı altında demlenenlerin istismarına, istilasına ve tahribatına ne yazık ki mahkum olmuştur. İstanbul’u yüzüstü bırakanların siyasi yüzsüzlüğü ise eninde sonunda yüzlerine vurulacaktır. İstanbul bizim 571 yıllık davamızdır.” dedi.
“ZULÜM KARŞISINDA TARAFSIZLIK DİYE BİR ŞEY OLAMAZ”
Ekonomik, diplomatik ve ticari nitelikli önleyici tedbirler yerine cezalandırıcı, seri ve zincirleme askeri yaptırımları esas alan köklü müdahalelerin tam vakti olduğunu belirten Bahçeli, dünyanın sessiz çoğunluğu, kuşkusuz İsrail soykırımının ahlaken ve vicdanen karşısında olduğunu söyledi. “Yalnızca itiraz edip şablon kınama mesajlarıyla oyalanmak yerine, somut ve sonuç alıcı adımların kuvvet kullanarak atılmasından başka bir seçenek zannederim kalmamıştır” diyen Bahçeli, “İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır. Zulüm karşısında tarafsızlık diye bir şey olamaz. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ demek, zalimlere zımnen onay vermektir. Gafil mi, mütegafil mi belli olmayan İslam toplumlarının diriliş ve toparlanışı, vahdet ve vuslat ışığıyla aydınlanması için daha ne bekleniyor, daha ne isteniyor, daha ne kadar sabır gerekiyor? Gazzeli çocuklar açlıktan kırılıp bayramlık kıyafet yerine kefen giyerken, süt içmesi gereken bebekler kendi grup kanlarını içe içe gözlerini yumarken, milyar dolarlar içinde kulaç atan, Allah’tan korkuyu sadece sözde hatırlayan bazı İslam ülkelerinin bohem yöneticileri, gece yastığa başlarını koyduklarında gerçekten de huzur duyabiliyorlar mı? Hepsini geçtik de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın yüzde 10’u kadar gönülden, içten, ta derinden mazlumların yanında, Filistin davasının arkasında durabildiler mi?” sorulrını yöneltti.
“İHANETE GEÇİT YOK”
“ABD yönetiminin Suriye’nin kuzeydoğusunda terör örgütü PKK’nın paravan örgütü SDG (PKK) ile yeni bir oyun kurduğunun” altını çizen Bahçeli, Suriye’nin kuzeydoğusunu kapsayan 133 yerel yönetimin belirlenmesi amacıyla 11 Haziran’da sözde bölgesel seçimlerin yapılacağını belirtti. NATO misyonu çerçevesinde Türkiye’nin üzerine hangi görevler düşüyorsa bugüne kadar yerine getirdiğini belirten Bahçeli, İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün TBMM’de onaylandığını hatırlattı.
Devlet Bahçeli, normalleşmesi, milli ve ahlaki normlara uyması gerekenin muhalefet partileri olduğunu iddia etti.
ÖZGÜR ÖZEL’E SERT ÇIKIŞ 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gerçeği anlamasının samimi dileği olduğunu ifade eden Bahçeli, konuşmasında şunları kaydetti:
“Türkiye’de anormal bir şey yoktur. Ülkemizde normal olmayan sadece inkar ve ihanet taraftarlarıdır. Kutuplaşalım ve kavgaya tutuşalım demiyoruz fakat normalleşme ve yumuşama kelimelerin her meselenin başına iliştirilip hedeflerimizden ödün isteniyorsa kimse boşuna çabalamasın. Normalleşmesi milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir. Özgür Bey’e adam gibi duruş sergilemesini tavsiye ediyorum. Saçma sapan sorularla, abuk sabuk iddialarla, seviyesiz ve ölçüsüz ifadelerle bizim geri adım atacağımızı falan düşünüyorsa, yanıldığını, yanlışa kapıldığını, çürük tahtaya küflü çivi çakmakla meşgul olduğunu bir gün mutlaka anlayacaktır. Terörist Demirtaş’ı savunanların bize normalleşme cakası satması, 6-8 Ekim ihanetini arkalamaya çalışanların yumuşama masalı anlatması, ‘Kümese girip tavuk haklarını savunacağım’ diyen tilki kadar inandırıcı ve kayda değerdir. Normalleşme ve yumuşamayı, bilhassa Cumhur İttifakı’nın süngü düşürüp mücadelesine sünger çekmesi temelinde planlayanlar, bir an olsun unutmasın ki ak koyunun kara kuzusu da olur, akıllı bildiğini söylemez, ahmak söylediğini bilemez. Bin bilsek de söyleyeceğimiz birdir. Buna karşılık kimin ne söylediğini, hangi maksatla söylediğini, stratejik, taktik ve psikolojik üstünlüğü elde etmek için kılıktan kılığa nasıl girebildiğini tefrik ve tefsir edecek tecrübeye Allah’a şükürler olsun ki sahibiz. Biz akşama karşı gitmeyiz, tana karşı yatmayız. Hem terör örgütüyle aynı kareye girip sarmaş dolaş olmanın hem de kalkıp yumuşamadan ve normalleşmeden bahsetmenin inandırıcı bir yanı yoktur. Deyim yerindeyse, arpa ekip buğday biçmenin peşine düşenlerin asıl niyetlerini gayet iyi biliyoruz. MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın duruşu bellidir. Hiçbir tezgah, hiçbir kumpas, hiçbir telkin ve algı düzeneği Türkiye’ye ve Türk milletine hizmet kararlılığımızı, Cumhur İttifakı olarak yürüyüşümüzü sekteye uğratamayacak. 31 Mart’tan sonra biti kanlananları uyarıyorum; dikkat etsinler, bitli baklanın bizim pazarda alıcısı yoktur”
Öte yanan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısı çıkışında bir gazetecinin, sahipsiz hayvanlarla ilgili tartışmaya ilişkin sorusuna, “Bu konuyu Türkiye’de herkes tartışıyor. Tartışma yerine çözüm üretilmesi gerekir.” yanıtını verdi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
psikologkonya · 6 months
Text
Konya Ergen Danışmanlığı
Ergenlik dönemindeki yasakların olumsuz etkisi!“Hiçbir şeyi, ne pahasına olursa olsun, çocuklarınızın sahip olmaları gerektiği duygusuna kapılacakları bir ‘yasak meyve’ye dönüştürmeyin. Siz bir ergen annesi/babası olarak mutlak ve cezalandırıcı bir tutum takınmaya karar verirseniz, yasaklandığınız şeyin çocuğunuz tarafından yapıldığını gördüğünüzde şaşırmayın veyahut çocuğun bu davranıştan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gamerbulten · 10 months
Link
Tails of Iron güzel ama cezalandırıcı bir RPG'dir ve yeni bir fragmanı var Redwall'dan Dark Souls'a, ilham kaynakl...
0 notes
kurtlukiraz · 10 months
Link
Yapımı on iki yıldır süren Victoria 3, en iyi zamanlarda bile cezalandırıcı derecede zor olabilen absürd derecede derin bir büyük strateji oyunudur, bu yüzden yükü azaltmak için neden Victoria 3 hilelerini denemiyorsunuz - ve tüm kodlar bizde mevcut ve bunu yapmak için konsol komutları.Gerçek dünya tarihi ile stratejinin Viktorya dönemine ait estetik bir arka planla karışımı her zamanki kadar çekici ancak gerçeklikten farklı olarak oyun çok daha hızlı ilerliyor. Ancak kesinlikle daha uzun vadeli bir planlama gerektiriyor ve Fortnite'a benzer bir şeyden çok daha yavaş.Ancak aramızdaki 4X büyük strateji tutkunları bile biraz eğlenmek için arkalarına yaslanmak ya da yükü azaltarak oyunu öğrenmeye yardımcı olmak için hileleri kullanmak istiyor. Eğer bu size öyle geliyorsa okumaya devam edin, çünkü sizi ve imparatorluğunuzu bekleyen kutsal metinler var!Victoria 3 kodları ve konsol komutları nasıl kullanılır?Oyunu başlatmadan önce etkinleştirilmesi gereken Victoria 3 kodlarını ve konsol komutlarını kullanabilmek için hata ayıklama modunu etkinleştirmeniz gerekecektir. Neyse ki süreç güzel ve basittir:Steam kitaplığınızda Victoria 3'e sağ tıklayınÖzellikleri SeçinGenel sekmesinde Başlatma Seçeneği kutusunu bulunKutuya '-debug_mode' yazınVictoria 3'ü başlatınVictoria 3 başlatıldığında artık hata ayıklama modunda olacaktır. tuşuna basabileceksiniz. ~ (tilde) tuşu Konsol menüsünü açmak ve aşağıdaki hile kodlarını girmek için.Victoria 3 kodları ve konsol komutlarının tam listesiArtık aşağıdaki konsol komutlarını istediğiniz zaman ve istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Bunun oyunun dengesizleşmesine neden olabileceğini ve harita ekranında görünen bir geyik kafasının hataların tespit edildiği anlamına geleceğini unutmayın.Hata ayıklama modundayken kodsuz birkaç hile de kullanabilirsiniz - CTRL ve ALT'a birlikte basmak, tıkladığınız herhangi bir durumu anında eklemenizi sağlar; hata ayıklama konsolunda ayrıca ülkenizin anayasasını değiştirmenize izin veren düğmeler bulunur.Buna benzer daha fazlaBunu akılda tutarak Victoria 3 konsol komutlarının tam listesini burada bulabilirsiniz:add_approval (ilgi grubu) (tutar) – belirli bir ilgi grubu nezdinde onay puanınızı artırıradd_clout (ilgi grubu) (tutar) – belirli bir ilgi grubu nezdinde nüfuz puanınızı artırıradd_loyalists (kültür) (miktar) – ülkenizdeki sadık nüfusu artırıradd_radicals (kültür) (miktar) – ülkenizdeki radikal nüfusu artırıradd_relations (ilçe) (tutar) – belirli bir ülkeyle ilişkilerinizi artırıradd_war_support (ülke) (tutar) – belirli bir ülkeyle savaş desteğini artırırek (ülke etiketi) – belirli bir ülkeyi ilhak ederchangestatepop (durum kimliği) (nüfus türü) – belirli bir eyaletin nüfusunu değiştirirchange_law (yasa) (ülke) – belirli bir ülkedeki yasayı değiştirdidevre dışı_ai – AI'yi devre dışı bırakıretkinleştirme_ai – Yapay Zekayı etkinleştirirsabitlemek – hızlı etkinleştirme moduhızlı kiralama – hızlı kiralama moduoruç kurumları – hızlı kurumlar moduhızlı ilgi alanları – hızlı ilgi alanları moduhızlı harekete geçmek – hızlı harekete geçirme moduhızlı yolculuklar – hızlı seyahat moduhızlı devrim – hızlı devrim moduhızlı arama – hızlı arama moduyardım – mevcut komutları gösterirgörmezden_government_support – devlet desteği işlevini devre dışı bırakmanıza olanak tanırkill_character (isim) – belirli bir karakteri öldürmenizi sağlarpara (miktar) – hazinenize belirli miktarda para eklernorevolution – gelecekteki devrimleri devre dışı bırakırburun tıkanıklığı – gelecekteki ayrılmaları devre dışı bırakırgözlemlemek – gözlem modunu etkinleştirirkendi (il veya eyalet bölge etiketi) (ülke) – belirli bir ilin veya eyalet bölgesinin mülkiyetini belirli bir ülkeye verirpopstat – toplam aktif nüfusunuzu görüntülerportre editörü – portrenizi düzenlemenizi sağlaril sınırları (doğru/yanlış) – il sınırlarını etkinleştirmenize veya devre dışı bırakmanıza olanak tanıraraştırma (teknoloji anahtarı) – ülkenize özel bir teknoloji verirekran görüntüsü – ekranınızı yakalarayarlar – oyun içi ayarlarınızı açarset_devestation_level (durum) (miktar) – belirli bir durum için yıkım seviyesini değiştirirset_pollution_level (eyalet veya bölge) (miktar) – belirli bir eyalet veya bölgeye özel bir kirlilik düzeyi belirlerskip_migration – geçişi atlardil değiştirme (istenen dil) – oyun dilinizi değiştirdinizetiket (ülke) – belirli bir ülke olarak oynamanıza izin verirtest olayı (olay adı) (x) (y) (durum) – konum koordinatlarında belirli bir olayı ortaya çıkarırtest hedefleri (alt hedef anahtarı) – bir hedefi test etmenizi sağlaranlaşma limanı (eyalet) – belirli bir devlete anlaşma limanı verirversiyon – mevcut oyun sürümünü görüntülerbahis oranı (bina) (oran) – bir binanın ücretini belirli bir orana değiştirmenize olanak sağlargenç – oyunun yapay zekasının tüm teklifleri ve teklifleri kabul etmesini sağlarBilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.One More Life podcast'imizi dinleyin, ücretsiz bültenimize abone olun ve Bizi Twitter'da takip edin En yeni oyun bilgileri için.İzleyecek bir şey mi arıyorsunuz? TV Rehberimize veya Yayın Rehberimize göz atın.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin; şimdi abone olun ve Doctor Who'nun 60. yıl dönümünü Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
gundemburadadedim · 10 months
Link
Yapımı on iki yıldır süren Victoria 3, en iyi zamanlarda bile cezalandırıcı derecede zor olabilen absürd derecede derin bir büyük strateji oyunudur, bu yüzden yükü azaltmak için neden Victoria 3 hilelerini denemiyorsunuz - ve tüm kodlar bizde mevcut ve bunu yapmak için konsol komutları.Gerçek dünya tarihi ile stratejinin Viktorya dönemine ait estetik bir arka planla karışımı her zamanki kadar çekici ancak gerçeklikten farklı olarak oyun çok daha hızlı ilerliyor. Ancak kesinlikle daha uzun vadeli bir planlama gerektiriyor ve Fortnite'a benzer bir şeyden çok daha yavaş.Ancak aramızdaki 4X büyük strateji tutkunları bile biraz eğlenmek için arkalarına yaslanmak ya da yükü azaltarak oyunu öğrenmeye yardımcı olmak için hileleri kullanmak istiyor. Eğer bu size öyle geliyorsa okumaya devam edin, çünkü sizi ve imparatorluğunuzu bekleyen kutsal metinler var!Victoria 3 kodları ve konsol komutları nasıl kullanılır?Oyunu başlatmadan önce etkinleştirilmesi gereken Victoria 3 kodlarını ve konsol komutlarını kullanabilmek için hata ayıklama modunu etkinleştirmeniz gerekecektir. Neyse ki süreç güzel ve basittir:Steam kitaplığınızda Victoria 3'e sağ tıklayınÖzellikleri SeçinGenel sekmesinde Başlatma Seçeneği kutusunu bulunKutuya '-debug_mode' yazınVictoria 3'ü başlatınVictoria 3 başlatıldığında artık hata ayıklama modunda olacaktır. tuşuna basabileceksiniz. ~ (tilde) tuşu Konsol menüsünü açmak ve aşağıdaki hile kodlarını girmek için.Victoria 3 kodları ve konsol komutlarının tam listesiArtık aşağıdaki konsol komutlarını istediğiniz zaman ve istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Bunun oyunun dengesizleşmesine neden olabileceğini ve harita ekranında görünen bir geyik kafasının hataların tespit edildiği anlamına geleceğini unutmayın.Hata ayıklama modundayken kodsuz birkaç hile de kullanabilirsiniz - CTRL ve ALT'a birlikte basmak, tıkladığınız herhangi bir durumu anında eklemenizi sağlar; hata ayıklama konsolunda ayrıca ülkenizin anayasasını değiştirmenize izin veren düğmeler bulunur.Buna benzer daha fazlaBunu akılda tutarak Victoria 3 konsol komutlarının tam listesini burada bulabilirsiniz:add_approval (ilgi grubu) (tutar) – belirli bir ilgi grubu nezdinde onay puanınızı artırıradd_clout (ilgi grubu) (tutar) – belirli bir ilgi grubu nezdinde nüfuz puanınızı artırıradd_loyalists (kültür) (miktar) – ülkenizdeki sadık nüfusu artırıradd_radicals (kültür) (miktar) – ülkenizdeki radikal nüfusu artırıradd_relations (ilçe) (tutar) – belirli bir ülkeyle ilişkilerinizi artırıradd_war_support (ülke) (tutar) – belirli bir ülkeyle savaş desteğini artırırek (ülke etiketi) – belirli bir ülkeyi ilhak ederchangestatepop (durum kimliği) (nüfus türü) – belirli bir eyaletin nüfusunu değiştirirchange_law (yasa) (ülke) – belirli bir ülkedeki yasayı değiştirdidevre dışı_ai – AI'yi devre dışı bırakıretkinleştirme_ai – Yapay Zekayı etkinleştirirsabitlemek – hızlı etkinleştirme moduhızlı kiralama – hızlı kiralama moduoruç kurumları – hızlı kurumlar moduhızlı ilgi alanları – hızlı ilgi alanları moduhızlı harekete geçmek – hızlı harekete geçirme moduhızlı yolculuklar – hızlı seyahat moduhızlı devrim – hızlı devrim moduhızlı arama – hızlı arama moduyardım – mevcut komutları gösterirgörmezden_government_support – devlet desteği işlevini devre dışı bırakmanıza olanak tanırkill_character (isim) – belirli bir karakteri öldürmenizi sağlarpara (miktar) – hazinenize belirli miktarda para eklernorevolution – gelecekteki devrimleri devre dışı bırakırburun tıkanıklığı – gelecekteki ayrılmaları devre dışı bırakırgözlemlemek – gözlem modunu etkinleştirirkendi (il veya eyalet bölge etiketi) (ülke) – belirli bir ilin veya eyalet bölgesinin mülkiyetini belirli bir ülkeye verirpopstat – toplam aktif nüfusunuzu görüntülerportre editörü – portrenizi düzenlemenizi sağlaril sınırları (doğru/yanlış) – il sınırlarını etkinleştirmenize veya devre dışı bırakmanıza olanak tanıraraştırma (teknoloji anahtarı) – ülkenize özel bir teknoloji verirekran görüntüsü – ekranınızı yakalarayarlar – oyun içi ayarlarınızı açarset_devestation_level (durum) (miktar) – belirli bir durum için yıkım seviyesini değiştirirset_pollution_level (eyalet veya bölge) (miktar) – belirli bir eyalet veya bölgeye özel bir kirlilik düzeyi belirlerskip_migration – geçişi atlardil değiştirme (istenen dil) – oyun dilinizi değiştirdinizetiket (ülke) – belirli bir ülke olarak oynamanıza izin verirtest olayı (olay adı) (x) (y) (durum) – konum koordinatlarında belirli bir olayı ortaya çıkarırtest hedefleri (alt hedef anahtarı) – bir hedefi test etmenizi sağlaranlaşma limanı (eyalet) – belirli bir devlete anlaşma limanı verirversiyon – mevcut oyun sürümünü görüntülerbahis oranı (bina) (oran) – bir binanın ücretini belirli bir orana değiştirmenize olanak sağlargenç – oyunun yapay zekasının tüm teklifleri ve teklifleri kabul etmesini sağlarBilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.One More Life podcast'imizi dinleyin, ücretsiz bültenimize abone olun ve Bizi Twitter'da takip edin En yeni oyun bilgileri için.İzleyecek bir şey mi arıyorsunuz? TV Rehberimize veya Yayın Rehberimize göz atın.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin; şimdi abone olun ve Doctor Who'nun 60. yıl dönümünü Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
hetesiya · 1 year
Text
Totaliter yönetimdeki lider kişinin rolünün açıklaması, daha önce ortaya konulan ulusçuluğun genel tartışmasında bulunabilir. Gelişkin totaliter yönetimin üç ana örneğinin hepsi de yeni sona ermiş bir savaşın gölgesinde ve yakında başlayacak olan yenisinin inşasında meydana çıkmıştır. İlgili şahısların ve önderlik ettikleri parti örgütlerinin iktidara yükselişinde ürettikleri söz sanatında bu huzursuz atmosferi sömürmüşlerdir. Bu tür durumlarda, Le Bon/Freud psikolojik liderlik teorisinin önerdiği gibi, gerici kişilik özellikleri temelinde güçlü bir lider kişilerle özdeşleşme eğilimi mevcuttur. Halk kitlesi zorlayabileceği cezalandırıcı politikalara rağmen kendisine abartılı bir güven sürdürülen lider kişinin yaydığı sembollerin etkisine maruz kalmaya yatkındır. Burada, ulusal duygu artışlarını sık sık karakterize eden mesihçi nitelik aşırı bir biçimde, otoriterliği nedeniyle (rağmen değil) güvenilen, demagog lidere atfedilir. Bir lider kişiyle gerici özdeşleşme, liderin yargılarının duygusal temelde kabulüyle, bu bireylerin diğer koşullarda yapabileceği bağımsız ahlakı yargıların kısmen askıya alınmasına yol açar. Bireyler Le Bonun deyimiyle lider neyi doğru ve uygun olarak yargılarsa onun “tesirine kapılır” hale gelir. Lider kişiye bel bağlamakla ilişkili militanlık, lider ve izleyicilerini birbirlerine bağlayan özel niteliklere sahip olmayı başaramayan “dış gruplar”ın aşırı bir reddiyle birlikte liderin sembolize ettiği bir “iç grup”a güçlü psikolojik yakınlıkla iki misline çıkmak eğilimindedir.
Anthony Giddens
0 notes
Text
ben oradayım
kimsenin olmak istemeyeceği bir yerde
cehennemde
uzun zamandan beri
ben
oradayım
bir cehennemde
ateş yok
yangın yok
sıcak yok
zebani yok
şeytan yok
tanrı yok
unutulmuş
kimsesiz
buz gibi
içimi üşütüyor
içimi ürpertiyor
yaşanacak bir yer değil
ölünecek bir yer değil
nefret edilecek bir yer
nasıl kurtulacağımı bilmiyorum
dişlerimi sıkıyorum
rahmime yumruk yiyorum
birisi tekme tokat bana girişiyor
rahmime sancı giriyor
kalbime sancı giriyor
ben oradayım
hem de çok uzun zamandır
benim için kimse gelmeyecek
benim için kimse gelemeyecek
kimse gelmeyecek
hayatımı maffettim
zavallı, kısacık hayatımı maffettim
kimse bu cehenneme düşmesin
kimse bu pisliğe bulaşmasın
ne ölebiliyorsun
ne yaşayabiliyorsun
senelerden beri
ben oradayım
cehennemde
cehennemden bildiriyorum
buraya gelmeyin
ateş yok
cezalandırıcı yok
ama buradan nefret edeceksiniz
buradan nefret ediyorum
rahmime yumruk yiyorum
dişlerimi sıkıyorum
ben buraya nasıl düştüm
bilmiyorum
0 notes
fisiltihaberleri · 2 years
Photo
Tumblr media
Karne notları karşısında çocuğa yaklaşım nasıl olmalı? Cezalandırmak veya ödüllendirmek işlevsel olmuyor! 2022 – 2023 eğitim ve öğretim yılında öğrencilerin yarıyıl tatili 20 Ocak’ta başlıyor. Ailelerin karne alan çocuklarına yaklaşımlarının oldukça önemli olduğunu belirten uzmanlar, karnedeki notların dönemsel performansı yansıttığının unutulmaması ve kötü not karşısında çocuğa ‘yetersiz’ ya da ‘başarısız’ olduğu hissinin yaşatılmasından kaçınılması gerektiğini ifade ediyor. Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, cezalandırıcı ve ödüllendirici yaklaşımın da işlevsel olmadığına dikkat çekerek özellikle maddi ödüllerden kaçınılmasını tavsiye ediyor. Ergür, ceza veya ödül yerine gelecek dönemler için daha sağlıklı planlama ve uygulamaların birlikte yapılmasını öneriyor. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/karne-notlari-karsisinda-cocuga-yaklasim-nasil-olmali-7785.html #karne #okul #tatil #çocuk #istanbul #öğretmen #karnehediyesi #öğrenci #izmir #anaokulu #okuloncesi #instagram #anasınıfı #anaokuluetkinlikleri #havuz #aile #bebek #yarıyıltatili #çocukgelişimi #mutluluk #school #okulöncesi #turkey #ankara #istanbuldayasam #eğitim #karnegünü #kalite #okuloncesietkinlik #sınıföğretmeni
0 notes
doriangray1789 · 2 years
Text
CHAPTER ONE ( uzun sürecek bir özet olacak)  ____ DORIAN GRAY’İN PORTRESİ ____BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ Yazıldığı yıl 1891’den beri okuyan herkes yaşlandı, bir tek bu roman ilk yazıldığı zamanki gibi hep genç kaldı. Her gelen yeni neslin hayranlıkla okuduğu roman – Dorian Gray’in Portresi. Oscar Wilde’ın 1891 yılında yayımlanan felsefi romanıdır. An itibari ile tam 132 yıl geçmiş. Öyle bir roman okudum ki kitabın kapağını kapattıktan sonra bana “vay be ne yazmış” dedirtti. ve sosyal platformlarındaki adımı belirledi... İçinde neler yok ki…Narsizm, Mitoloji, Sanat Felsefesi, Ahlâk (Etik) Felsefesi, Estetik, Psikanalitik, Hedonizm, Hristiyanlıktaki Dualizm, Sembolik/Gotik roman özellikleri…vs. İçine girince adeta bir derya deniz sizi bekliyor olacak. Daha önce bu kadar adını duyduğum halde bu kadar derin bir eser okuyacağımı beklemiyordum açıkçası. Kitabın kapağını derin bir nefes alarak kapattım. Everest Yayınları adeta bitirme tezi titizliğiyle kitabın başından sonuna kadar detaylı ve özel bir şekilde Dorian Gray’in Portesi’ni işlemiş olduğunu öğrendim. Hem de sansürsüz hali ile. Kesinlikle özel bir çalışma yapılmayı hakeden bir roman. Konusu basit bir ifadeyle; Kendisi yerine tuvaldeki portresinin yaşlanması dileyen ve bu dileği gerçekleşince yoldan çıkıp yozlaşan haz ve güzellik tutkunu çok yakışıklı bir adamı konu alır. Bu çok yakışıklı genç adam, Basil isminde ünlü bir ressamı dost edinir. Basil de kendisini portresini yapmak üzere evine davet eder. Dorian, tuvalin karşısına geçer ve poz verir. Ancak o anda evde başka bir misafir daha vardır; Lord Henry Wotton. Misafirliğin kısa olanı makbul olsa da Lord Henry, Dorian’ı tanımak için misafirliğini kastiyen uzatıkça uzatır. Lord Henry’nin baldan tatlı sohbeti esnasında Dorian gençlik adına ondan çok etkileyici bir söz duyar. O sözü duyana kadar tertemiz saf, gerçek bir beyefendi gibi yaşayan, dünyanın çarpık düzeninden habersiz, mütevazı bir hayat süren Dorian’ın kimyasını bir söz aniden değiştiriverir; ‘’yaşamaya değer tek şey; gençliktir.’’ Portresi tamamlanan Dorian Gray, portresini gördüğünde kafasında şimşek gibi bir düşünce çakar; ben yaşlanırken portrem aynı kalacak bunun tam tersi olsa ne olur diye temenni eder; ‘’Ne kadar acı!’’... diye mırıldandı Dorian Gray, gözlerini portresinden ayırmadan. ‘’Ne kadar acı ! Yaşlanacağım...İğrenç ve korkunç bir yaratık haline geleceğim ama bu resimdeki kişi her zaman genç kalacak. Şu haziran gününde olduğundan bir gün bile daha yaşlı olmayacak o...Keşke bunun tersi olsaydı! Keşke sonsuza dek genç kalacak olan kişi ben olsaydım da bu portre yaşlansaydı! Her şeyimi verirdim bunun için! Evet, bütün dünyada bunun için vermeyeceğim tek bir şey bile yok! Ruhumu bile verirdim!’’ - sy 46 …ve bu dileği gerçekleşir… Romanın kurgusu, Dorian’ın fiziksel güzelliği, her geçen gün daha da güzelleşirken; ruhunun tam tersi şekilde çirkinleşmesini konu edinir. Kötülüğü yayan, ruhu bir bataklığa dönüşen bir adamın hikâyesini/portresini okursunuz
Tumblr media
CHAPTER TWO ____ DORIAN GRAY’İN PORTRESİ ____BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ Her şekilde zaten büyük kült eserlerinin okunması gerekir. Sonunun veya bir bölümünün önceden bilinmesi o eseri değersizleştirmez/okumaktan soğutmaz. Teknik bir analiz için bazı yerlerin kitaptan analiz yapılarak aktarılması okuyucunun zihninde kalmasına yardımcı oluyor.. kitaba dönersek: Narsizm, Estetik, Psikanalitik, Hristiyanlıktaki Dualizm, Sembolik/Gotik roman özellikleri, Sanat Felsefesi, Etik Felsefe…vs. bunlar bilinmeden yapılacak olan bir Dorian Gray’in Portresinin okuması sığ ve eksik kalacaktır. NARSİZM EKSENİNDE DORIAN GRAY İNCELEMESİ: Narsizm kavramını anlamak için, kökenine yani mitolojiye yüzümüzü çevirmemiz gerekir; ‘’Narkissos’’ (narsizmin çıkış noktası olan güzellik tanrısı) Narkissos hikâyesinde üç ana karakter vardır: Narkissos, Ekho ve cezalandırıcı tanrılar. Narkissos, nehir tanrısı ile su perisinin oğludur. Narkissos'a kendisine hiç bakmaması halinde uzun bir hayat süreceği söylenir. İkinci ana karakter olan Echo, su ve orman perisidir. Ormanlarda dağlarda gezinen bir peri kızıdır. Echo, günlerden birinde yine kırlarda gezinirken aniden hayatının aşkı olan Narkissos ile karşılaşır. Echo, Narkissos’u görür görmez aşık olur. Aşktan gözü kör olan bu prenses hemen etrafa haber gönderir ve Narkissos hakkında bilgi edinmeye başlar. Diğer su perileri Echo'nun Narkissos'tan bahsettiklerini anladıklarında prensesi bir konuda uyarmak isterler. Lakin Narkissos, ölümlü prenslerin en yakışıklısıdır. Tüm tanrılar, tanrıçalar ve faniler onun peşinde koşarlar ancak o kimseye bakmaz. Sen de bu umutsuz aşk ile sakın ha vaktini kaybetmeyesin diye tembihlerler. Narkissos’un Echo’ya olan tavırları ise Aşk Tanrısı Afrodit’in hiç hoşuna gitmemiş ve Narkissos ‘un kendine olan hayranlığından hiç hoşlanmamıştır. Afrodit en sonunda karşısına çıkan her kıza aynı tavırla karşılık veren Narkissos’ı cezalandırmak ister. Bu cezayı ise oğlu Eros kesecektir. Narkissos’u en çirkin ölümlüye aşık edecek şekilde okunu atmasını ister. Ancak Narkissos bir av sonrası gölde suyunu içerken ok yanlışlıkla fırlar ve tam da sudaki kendi aksine/yansımasına bakarken Eros’un oku Ona isabet eder. Bundan sonra Narkissos suda yansıyan kendi görüntüsüne aşık olur. Başkasına aşık olamaz, başkasını sevemez. Tek sevdiği, tek aşkı kendisidir. Gözü kendinden başka kimseyi görmez. Obsesif bir vaka halini alır, kendi aksini izler durur. Bu takıntı sonucu yine bir gün sudaki aksine bakarken suyun içine düşer ve boğularak ölür. Narkissos’u sevenler bu ölüme çok üzülür ve Afrodit’e Onu ölümsüz yapması için yalvarırlar. Afrodit, suya düşüp boğulduğu yerde onun bedeninden nergis çiçeklerini yaratır. Hem Narsizm hem de nergis çiçeklerinin ortaya çıkış hikayesi budur.
Tumblr media
5 notes · View notes
Text
Tumblr media
2023 Yaklaşırken Sigorta Sektörünün Beklentileri Üzerine 2023 yılını her açıdan büyük anlamlar ve beklentiler yüklediğimiz bir yıl olarak kutlamaya hazırlanıyoruz… Tüm insanlığın, evrenimizin, doğamızın ve ülkemizin biriken bir dünya meselesi ve beklentisi içerisinde; sektörümüzün sorunları sanırım devede kulak kalır. Fakat herkes kendi işinde başarılı olduğu sürece insanlığa ve sektörüne fayda getireceğini düşünürsek eğer, bu bakış açımız hiç yanlış olmaz. 2023 Yılından Neler Mi Bekliyoruz? Trafik sigortalarında, sürdürülebilir, sigortalı tarafından tercih edilebiliyor ve acentelerin satabileceği bir tarife ve alt yapı beklentisi ilk sırada yer alıyor. Zorunlu olduğu halde poliçe satın alamayan, şirket bulamayan müşterilerin çareli çaresizliğini gidermek; biz sigortacıların asli görevleri arasında baş köşeye oturmuş durumda. Covid19 ile beraber hayatımızdaki yeri daha da güçlenen, öne çıkan sağlık sigortaları ve özellikle tamamlayıcı sağlık sigortalarında fiyatlama ötesinde daha iyi bir hizmet ağını herkes dört gözle bekliyor. Sürekli anlaşmaları iptal olan ‘anlaşılamaz kurum’ sıfatında olan sağlık birimlerinin müşteri nezdindeki kaygısı kabusa dönüşmüş durumda. BES ve özellikle de otomatik katılımlı BES’de çıkışların önlenmesine yönelik caydırıcı değil, teşvik edici; cezalandırıcı değil, ödüllendirici tedbirler devreye alınmalı. Otomatik katılım ile sisteme giren sigortalıların %80’i ilk 6 ayda iptale gitmelerinin önünü başka türlü kimse alamayacaktır. Devletimizin katkı payını artırmak bile bunu önleyecek gibi görünmüyor. Tüm Şirketlerin Sürdürülebilir Programlar Oluşturması Gerekiyor Sigortacılığı halen tali meslek gibi gören gençlerimizin sigortacılığı daha fazla sahiplenmesi için tüm şirketlerin sürdürülebilir programlar oluşturması gerekiyor. Ancak bu şekilde gençler mesleğimize aşık olabilir, ancak bu şekilde sigortacılığı ‘yan iş’ ya da ‘hiç bir şey olamaz ise sigortacı olayım’ mantığı dışına çıkabiliriz. Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında gençlerimize sigortacılığı gerçek anlamda sevdirecek ve uzun yıllar boyunca meslek olarak görmelerini sağlayacak programlar geliştirmeliyiz. Büyük önderimizin Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlerimizin sigorta sevdasını ancak bu şekilde kalıcı hale getirebiliriz. Yeni yılda tekrar görüşmek üzere, Mutlu yıllar dilerim… Kerim Bağdaş
Tumblr media
0 notes
Text
Tumblr media
2023 Yaklaşırken Sigorta Sektörünün Beklentileri Üzerine 2023 yılını her açıdan büyük anlamlar ve beklentiler yüklediğimiz bir yıl olarak kutlamaya hazırlanıyoruz… Tüm insanlığın, evrenimizin, doğamızın ve ülkemizin biriken bir dünya meselesi ve beklentisi içerisinde; sektörümüzün sorunları sanırım devede kulak kalır. Fakat herkes kendi işinde başarılı olduğu sürece insanlığa ve sektörüne fayda getireceğini düşünürsek eğer, bu bakış açımız hiç yanlış olmaz. 2023 Yılından Neler Mi Bekliyoruz? Trafik sigortalarında, sürdürülebilir, sigortalı tarafından tercih edilebiliyor ve acentelerin satabileceği bir tarife ve alt yapı beklentisi ilk sırada yer alıyor. Zorunlu olduğu halde poliçe satın alamayan, şirket bulamayan müşterilerin çareli çaresizliğini gidermek; biz sigortacıların asli görevleri arasında baş köşeye oturmuş durumda. Covid19 ile beraber hayatımızdaki yeri daha da güçlenen, öne çıkan sağlık sigortaları ve özellikle tamamlayıcı sağlık sigortalarında fiyatlama ötesinde daha iyi bir hizmet ağını herkes dört gözle bekliyor. Sürekli anlaşmaları iptal olan ‘anlaşılamaz kurum’ sıfatında olan sağlık birimlerinin müşteri nezdindeki kaygısı kabusa dönüşmüş durumda. BES ve özellikle de otomatik katılımlı BES’de çıkışların önlenmesine yönelik caydırıcı değil, teşvik edici; cezalandırıcı değil, ödüllendirici tedbirler devreye alınmalı. Otomatik katılım ile sisteme giren sigortalıların %80’i ilk 6 ayda iptale gitmelerinin önünü başka türlü kimse alamayacaktır. Devletimizin katkı payını artırmak bile bunu önleyecek gibi görünmüyor. Tüm Şirketlerin Sürdürülebilir Programlar Oluşturması Gerekiyor Sigortacılığı halen tali meslek gibi gören gençlerimizin sigortacılığı daha fazla sahiplenmesi için tüm şirketlerin sürdürülebilir programlar oluşturması gerekiyor. Ancak bu şekilde gençler mesleğimize aşık olabilir, ancak bu şekilde sigortacılığı ‘yan iş’ ya da ‘hiç bir şey olamaz ise sigortacı olayım’ mantığı dışına çıkabiliriz. Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında gençlerimize sigortacılığı gerçek anlamda sevdirecek ve uzun yıllar boyunca meslek olarak görmelerini sağlayacak programlar geliştirmeliyiz. Büyük önderimizin Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlerimizin sigorta sevdasını ancak bu şekilde kalıcı hale getirebiliriz. Yeni yılda tekrar görüşmek üzere, Mutlu yıllar dilerim… Kerim Bağdaş
Tumblr media
0 notes
sigorta-sektoru · 2 years
Text
2023 Yaklaşırken Sigorta Sektörünün Beklentileri Üzerine 2023 yılını her açıdan büyük anlamlar ve beklentiler yüklediğimiz bir yıl olarak kutlamaya hazırlanıyoruz… Tüm insanlığın, evrenimizin, doğamızın ve ülkemizin biriken bir dünya meselesi ve beklentisi içerisinde; sektörümüzün sorunları sanırım devede kulak kalır. Fakat herkes kendi işinde başarılı olduğu sürece insanlığa ve sektörüne fayda getireceğini düşünürsek eğer, bu bakış açımız hiç yanlış olmaz. 2023 Yılından Neler Mi Bekliyoruz? Trafik sigortalarında, sürdürülebilir, sigortalı tarafından tercih edilebiliyor ve acentelerin satabileceği bir tarife ve alt yapı beklentisi ilk sırada yer alıyor. Zorunlu olduğu halde poliçe satın alamayan, şirket bulamayan müşterilerin çareli çaresizliğini gidermek; biz sigortacıların asli görevleri arasında baş köşeye oturmuş durumda. Covid19 ile beraber hayatımızdaki yeri daha da güçlenen, öne çıkan sağlık sigortaları ve özellikle tamamlayıcı sağlık sigortalarında fiyatlama ötesinde daha iyi bir hizmet ağını herkes dört gözle bekliyor. Sürekli anlaşmaları iptal olan ‘anlaşılamaz kurum’ sıfatında olan sağlık birimlerinin müşteri nezdindeki kaygısı kabusa dönüşmüş durumda. BES ve özellikle de otomatik katılımlı BES’de çıkışların önlenmesine yönelik caydırıcı değil, teşvik edici; cezalandırıcı değil, ödüllendirici tedbirler devreye alınmalı. Otomatik katılım ile sisteme giren sigortalıların %80’i ilk 6 ayda iptale gitmelerinin önünü başka türlü kimse alamayacaktır. Devletimizin katkı payını artırmak bile bunu önleyecek gibi görünmüyor. Tüm Şirketlerin Sürdürülebilir Programlar Oluşturması Gerekiyor Sigortacılığı halen tali meslek gibi gören gençlerimizin sigortacılığı daha fazla sahiplenmesi için tüm şirketlerin sürdürülebilir programlar oluşturması gerekiyor. Ancak bu şekilde gençler mesleğimize aşık olabilir, ancak bu şekilde sigortacılığı ‘yan iş’ ya da ‘hiç bir şey olamaz ise sigortacı olayım’ mantığı dışına çıkabiliriz. Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında gençlerimize sigortacılığı gerçek anlamda sevdirecek ve uzun yıllar boyunca meslek olarak görmelerini sağlayacak programlar geliştirmeliyiz. Büyük önderimizin Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlerimizin sigorta sevdasını ancak bu şekilde kalıcı hale getirebiliriz. Yeni yılda tekrar görüşmek üzere, Mutlu yıllar dilerim… Kerim Bağdaş
0 notes