Tumgik
#doğal taş mineralleri
karaca2508-blog · 3 years
Text
Maden Sektöründe Tehlikeler ve Riskler
Tumblr media
Maden sektöründe tehlikeler ve riskler, kimyasal, fiziksel, ergonomik ve biyolojik olarak sınıflandırılabilir.
Türkiye’de Maden Sektörü
Ülkemizin karmaşık jeolojik ve tektonik yapısı çok çeşitli maden yataklarının bulunmasına olanak sağlamıştır. Dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeri itibarıyla 28‘inci sırada yer alan ülkemiz, maden çeşitliliği açısından ise 10‘uncu sırada bulunmaktadır. Başta endüstriyel ham maddeler olmak üzere, bazı metalik madenler, linyit ve jeotermal kaynaklar gibi enerji ham maddeleri açısından ülkemiz zengindir. Ancak birkaç maden dışında dünya ölçeğindeki rezervlerimiz kısıtlıdır. Dünyada üretimi ve ticareti yapılan 90 çeşit maden ve mineralden sadece 13‘ünün ekonomik ölçekteki varlığı henüz saptanamamıştır. Ülkemiz 50 çeşit madende kısmen yeterli kaynaklara sahipken, 27 maden ve mineralin günümüzde bilinen rezervleri ve kaliteleri ekonomik madencilik için yetersizdir. Ülkemizin, maden kaynakları ve çeşitliliği bakımından kendi kendine kısmen yeterli olan ülkeler arasında yer aldığı söylenebilir. Dünya endüstriyel ham madde rezervlerinin %2,5‘i; kömür rezervlerinin %1‘i; jeotermal potansiyelinin %0,8‘i, mermer rezervlerinin %33’ü ve metalik maden rezervlerinin %0,4‘ü ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemizin zengin olduğu madenler arasında ilk sırayı dünya rezervlerinin %72‘sini oluşturan bor mineralleri almaktadır. Bor dışında trona (doğal soda), kaya tuzu, sodyum sülfat, perlit, ponza, feldspat, bentonit,barit, manyezit, alçı taşı, stronsiyum tuzları, zeolit, sepiyolit, mermer ve doğal taşlar, kuvars, kuvarsit, zımpara taşı gibi endüstriyel ham maddeler ile boksit ve krom gibi metalik madenler ve linyit gibi enerji ham maddeleri ülkemizin zengin kaynaklara sahip olduğu başlıca madenlerdir. Maden Sektöründe Tehlikeler ve Riskler   Fiziksel Tehlikeler
Tumblr media
Yeraltı madenlerinde ortam koşulları olarak sıcaklık ve nem önemli sorunlardır. Yeraltına inildiğinde her 100 metrede sıcaklık 1°C artar. Özellikle derinliği fazla olan madenlerde ortam sıcaklığı 40°C veya üzerinde olabilir. Ağır bedensel çalışma ve ortamın nem doygunluğunun da yüksek oluşu dikkate alındığında, yeraltında termal konfor koşullarının kısa zamanda bozulacağı tahmin edilir ve buna bağlı olumsuz etkilerin ortaya çıkması beklenir. Bunun dışında galeri açılması sırasında delme-patlatma işlemleri nedeniyle gürültü de sorun olabilir. Gürültünün başka bir nedeni de yeraltındaki materyali yüzeye taşımak için kurulmuş olan sistemdeki motorların çalışması sonucu oluşan seslerdir. Ayrıca, delici cihazları kullananlar açısından vibrasyon etkisi de söz konusudur. Yeraltı madenlerinin karanlık ortamlar olması nedeniyle aydınlatma ile ilgili sorunlar da olabilir. Öte yandan bazı madenler dağlık bölgelerde ve yüksek rakımlı yerlerde olabilir. Bu durumda da hipoksiye bağlı sorunlar yaşanabilir. Kimi zaman da yeraltı kayaçlarından yayılan radon gazı nedeniyle radyoaktiviteye bağlı sorunlar yaşanabilir. Yüksek rakımlı yerlerdeki madenlerde soğuk yönünden sorunlar da olabilir. Tozlar Madencilikle ilgili en önemli sorun toz maruziyetidir. Hangi tür madencilik olursa olsun, istenen maden damarına ulaşılıncaya kadar çok miktarda toprak ve kayanın parçalanması ve taşınması zorunluluğu vardır. Bu işlem de tozlu bir işlemdir. Tozun niteliği ve ortamdaki yoğunluğu ile bağlantılı olarak toza bağlı solunum sistemi rahatsızlıkları veya diğer etkiler görülebilir. Kömür madenlerine özel olan toz, kömür tozu olmakla birlikte, bu maden ocaklarındaki yan kayaçlarda bulunan silis nedeniyle silis tozu maruziyetine bağlı sorunlar görülür.  
Tumblr media
Kimyasal Tehlikeler Madencilikte kimyasal madde kullanımı söz konusu değildir. Ancak madenler içinde bulunan metan gazı, madenlerde büyük bir tehlike kaynağıdır. Özellikle kömür madenlerinde fosil ürünü olarak oluşan metan gazının ortamdaki yoğunluğu %5-%15 dolayında olduğunda patlama meydana gelir. Madencilik sektöründe “grizu” olarak da bilinen bu gazın patlaması,  madenlerde meydana gelen felaketlerin en önemli nedenidir. Bunun dışında madenlerde kendiliğinden veya bazı işlemler sonucunda da çeşitli gazlar oluşabilir. Biyolojik Tehlikeler Toprakta bulunan bazı mikroorganizmalar ve parazitlere bağlı biyolojik sorunlarla karşılaşılabilir. Yer altında madenciler dar mekanlarda kalabalık şekilde bulunur ve çalışırlar. Bu yakın temas nedeniyle pek çok enfeksiyon hastalığının kişiler arasında yayılma olasılığı vardır. Ayrıca yeraltında kancalı kurt yumurtaları bulunabilir ve yumurtaların vücuda girmesi ile parazit enfestasyonu olabilir. Ancak su geçirmeyen botların kullanılmaya başlamasından sonra bu sorun büyük ölçüde azalmıştır. Öte yandan fare idrarı ile kontamine olmuş sulardan Leptospira enfeksiyonu geçme olasılığı da söz konusu olabilir. Ayrıca tetanoz riski de bulunmaktadır.   Ergonomik Tehlikeler Madenlerde termal konfor, aydınlatma, havalandırma vb. koşulların yetersizliği ve ağır bedensel aktivite zorunluluğu önemli ergonomik sorunlar yaratır. Ayrıca yeraltında dar alanlarda uygun olmayan vücut postürü ile çalışma zorunluluğu, ağırlık kaldırma ve taşıma gibi çeşitli ergonomik problemler de olabilir. Kaza Riskleri Herkes tarafından bilindiği gibi madenlerde yaşanan patlamalar, yangınlar ve göçükler gibi büyük kazalar, felaketlerle sonuçlanmakta ve onlarca insanın ölümüne neden olmaktadır. Her ne kadar günümüzde kullanılan teknolojiler bu tip kazaları önleme konusunda oldukça büyük yol almış olsa bile madencilik, kaza ve ölüm riskinin en yüksek olduğu sektörlerin başında gelmektedir. Madenlerde kullanılan taşınabilir makineler, dizel benzin ve hidrolik sıvılar içermekte olup; bunlar patlayıcı ve yanıcıdır. Elektrikli aletler ve dizel motorlar ise ateşleme ve yanma için birer kaynaktır. Yanabilme ve patlayabilme özelliğine sahip bu maddelerle, bunları ateşleyecek olan ekipmanların birlikte bulunması oldukça risklidir. Bunlarla birlikte bu yanıcı maddelerin yanında sigara içilmemeli, ateş yakılmamalı ve makinelerin aşırı ısınarak kısa devre yapması engellenmelidir. Tersi durumda, patlamalar ve yangınlar kaçınılmaz olacaktır. Kömür madenlerinde ise yukarıda anlatılan risklerin hepsi vardır ve bir de metan ve kömür tozu gibi alev alan ve patlayabilen tozlar ve gazlar ortamda bulunur. Metan diğer madenlerde de bulunmakla birlikte yerel cebri çekişli havalandırma ile seyreltilebilir ve yoğunluğu azaltılmak yoluyla tehlikesi sınırlandırılabilir. Kömür madenlerinde, kömür tozunun oluşmasını engellemek için, her türlü önlemler alınmasına karşın yine de patlama kaçınılmaz olabilir. Yerde 0,012 mm kalınlığında bile oluşacak kömür tozu havada asılı kalırsa patlamaya neden olur. Bu gerçekten çok büyük bir risktir. Ancak dolomit, alçıtaşı ve kireçtaşı gibi alevlenmeyen maddeler toz haline getirilerek yere serpilirse patlama riski azaltılmış olur. Bütün bu yanma ve patlama risklerini azaltmak konusunda alınabilecek yukarıda sayılan önlemlerle birlikte sızıntı olduğu zaman uyarı veren cihazlar, alevlenme olduğu zaman yangını anında haber veren ve müdahale eden otomatik yangın söndürücü sistemlerin kullanılması hem kazaları önleme hem de can kurtarma konusunda büyük bir öneme sahiptir.   Madencilik Sektöründe Meslek Hastalıkları Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar Kristal kuvars (silis tanecikleri) madenlerde ve taş ocaklarında çalışanların en çok karşı karşıya kaldıkları tozdur. İçinde silis bulunan taşlar kırıldığında, parçalandığında ve ufalandığında solunabilir silis tozları ortaya çıkar. Bu işlemler yapılırken dibe doğru derin çukurlar açılır ve bunun için ister elle olsun ister büyük makineler yardımıyla olsun toprak kazılır. Bu sırada ortaya bol miktarda silis tozu çıkar. Bunun solunması gerçekten çok tehlikelidir. Belirli bir süre (miktarına bağlı olarak aylar ya da yıllar) boyunca bu toza maruz kalınırsa silikoz adı verilen bir tip pnömokonyoz gelişir. Tüberküloz, akciğer kanseri ile artrit gibi otoimmün hastalıklara da neden olmaktadır. Silis tozu, toprak yeni kazıldığında çok daha tehlikelidir. Daha önce ortaya çıkmış ve bir yerde kalmış silis tozunun yeniden solunması yeni kazılarak taşlardan ortaya çıkan taze tozun solunması kadar tehlikeli değildir. Solunabilir kömür madeni tozları da son derece tehlikelidir. Bu tozların içinde silika, kireç ve kil de bulunur. Madencilik operasyonları sırasında kullanılan makineler ve teknikler ortamda sürekli olarak tozun bulunmasına neden olmaktadır. Ayrıca madenlerin yerin altında olması ve çalışılan alanın dar olması bu tozlarla teması arttırmaktadır. Bu tozlara maruz kalmanın sonucunda kömür madencileri pnömokonyozu oluşur. Bu tozları yoğun olarak solumak kronik bronşit ve amfizem hastalıklarına neden olabilir.     Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar Madencilik sektöründe birçok makine kullanılmaktadır. Bu makineler yaptıkları iş gereği oldukça yüksek seviyede gürültü çıkartmaktadırlar. Ayrıca madenlerin yerin altında, derinlerde olma durumunda ise kapalı ortam, gürültünün açık havada olduğu gibi yayılmasını engellemekte ve kulaklar için ciddi tehditler oluşturabilmektedir. İyonize radyasyon da madencilik sektöründe var olan önemli tehlikelerden biridir. Radon, madenlerde sert kayalıkları kazmak için kullanılan patlatıcıların, taşları eritmesiyle ortaya çıkabilir. Ayrıca madenlerin derinliklerine sızmış da olabilir. Radon, bir gaz olduğu için solunması ve uzun süreler maruz kalınması durumunda akciğer kanserine neden olabilir çünkü radon kanserojendir.   Isı da madencilik sektörü için önemli risklerden biridir. Madenlerde her 100 metrede ortam ısısı 1°C yükselmektedir. Dolayısıyla bazı derin madenlerde duvarların sıcaklığı 40 dereceye kadar yükselmektedir. Buna ek olarak, kullanılan makinelerin yaydığı ısı da ortamın sıcaklığını arttırmaktadır. Havalandırma koşullarının kötü olması ve nemli ortamın hissedilen ısıyı arttırması bir de işçilerin dar alanda çalışırken terlemeleri durumu iyice kötüleştirmektedir. Aynı zamanda bazı madenlerde 4000-5000 metre gibi çok yükseklerdedir. Buralarda çalışan madencilerde ise düşük hava basıncına bağlı yükseklik hastalığı görülür.   Kaynaklar Ernst&Young Türkiye, Dünyada ve Türkiye’de Madencilik Sektörü p://muhendislik.istanbul.edu.tr/maden/wpcontent/uploads/2013/10/MadenMuhendisligineGiris1.pdf Erişim Tarihi: 05/10/2016. ÇSGB kaynakları Read the full article
0 notes
vetrium · 4 years
Text
Su Kaplumbağası Bakımı Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Tumblr media
Genel
28-04-20
Ailenize yeni bir üye kazandırmak istiyor ve seçiminizi su kaplumbağasından yana kullanıyorsanız, öncelikle su kaplumbağası bakımı hakkında önemli olan noktaları bilmenizde büyük fayda olduğunu söyleyebiliriz. Böylece henüz evinizde yaşamaya başlamadan bu minik ve sizin bakımınıza muhtaç canlının ihtiyaçlarını öğrenecek ve ortamı onun için uygun ve güvenli hale getirebileceksiniz.
Aksi halde küçücük bir canlı da olsa su kaplumbağasının yaşam kalitesinin düşmesi ve tüm ailenizi etkileyebilecek olumsuz durumlar yaşanması söz konusu olabilir. Neyse ki siz, Ankara Çayyolu, Beytepe, Bilkent, Ümitköy veteriner ihtiyaçları için her zaman en doğru çözümleri uygulayan Vetrium Veteriner Kliniği’nin sizin için hazırladığı içeriğe göz atarak ailenizin bu yeni üyesi için ilk ve en önemli adımı zaten atmış bulunuyorsunuz.
İçeriğimizde, dünyada var olan yaklaşık 250 farklı kaplumbağa türünden biri olan su kaplumbağası için en ideal yaşam koşullarını inceleyeceğiz. Soğukkanlı bir sürüngen olan su kaplumbağaları, hem suda hem de karada yaşayan ve üstelik kış uykusuna yatan bir tür olarak diğer kaplumbağa türlerinden farklı ihtiyaçlara sahiptirler. Bu nedenle bu canlıların bakımı için özel bir ilgi ve elbette bilgi gerektiğini en başta belirtmemiz gerekiyor.
Su Kaplumbağası Ne Kadar Yaşar?
Su kaplumbağaları, kedi ve köpeklere kıyasla daha uzun süre yaşarlar. Buna göre evde beslenen bir su kaplumbağasının yaklaşık 30 yıllık bir ömrü olduğu söylenebilir. Dolayısıyla bir su kaplumbağası sahiplenmeden önce bu kadar uzun bir müddet boyunca su kaplumbağasının ihtiyaç duyacağı tüm bakımları karşılayabileceğinizden emin olmanızda büyük fayda var.
Fakat bu konuda endişelenmenize gerek yok. Çünkü su kaplumbağaları zorlu bir bakım sürecine gereksinim duymazlar. Oldukça küçük bir yer kaplayan bu hayvanlar, yetişkinliklerinde dahi diğer evcil hayvanlar kadar büyük bir boy farkına sahip olmazlar. Dişi su kaplumbağaları en fazla 25 cm uzunluğa ulaşırken erkeklerin ise yaklaşık 21 cm uzunluğuna eriştikleri görülebilmektedir.
Eğitim almalarına gerek olmayan su kaplumbağaları, daha önce hiç hayvan sahiplenmemiş aileler için bile son derece ideal canlılardır. Ancak sessiz birer varlık olduklarından dolayı su kaplumbağalarının küçük çocuklu ve başka evcil hayvanların olduğu evler için uygun bir evcil hayvan olmayabileceği uyarısında da mutlaka bulunmamız gerekiyor.
Evlerde en çok beslenen evcil hayvanlardan muhabbet kuşlarını nasıl eğitrebileceğinizi öğrenmek için Cıvıl Cıvıl Neşesiyle Enerji Veren Muhabbet Kuşu Nasıl Eğitilir? başlıklı içeriğimize göz atmanızı öneririz.
Su Kaplumbağası Nerede Yaşar?
Evinizin en yeni üyesi, su kaplumbağanız için öncelikle onun evi olacak bir tank almalısınız. Kaplumbağanızın ihtiyaç duyduğu suyu tutabilecek şekilde tasarlanmış, şeffaf, cam veya plastik bir tank bu anlamda işinizi görecektir. Su kaplumbağanız için alacağınız tankın büyük olmasında fayda var. “Nasıl olsa küçük bir canlı, küçük bir tank da pekala iş görür.” diye düşünmeyin, çünkü su kaplumbağaları hızla büyürler.
Ayrıca tank içindeki suyun kaplumbağanız için ideal sıcaklıkta olmasını sağlayacak bir donanıma da ihtiyacınız olacağını belirtmeden geçmeyelim. Çünkü su kaplumbağaları soğuk sudan hoşlanmazlar. Su sıcaklığını ise 24 - 26 °C’de tutacak termostatlı bir ısı lambası işinize yarayacaktır. Bu doğrultuda suyun sıcaklığını her gün sık sık kontrol etmenizi tavsiye ederiz.
Ek olarak, enfeksiyon ve koku oluşumunu önlemek adına tanktaki su düzenli olarak değiştirilmeli ve sudaki katı maddeler de sıklıkla temizlenmelidir. Ayrıca su test kitleri kullanarak suyun kamplumbağanız için uygun amonyak ve nitrit oranına sahip olup olmadığını da kontrol edebilirsiniz.
Su kaplumbağanızın sudan çıkıp güneşin tadını çıkarabileceği sudan daha yüksek bir alan yaratmanız da evcil hayvanınızın mutlu olmasını sağlayacak önerilerimizden. Bunun için tankı satın alırken tankın içine yerleştirebileceğiniz bir taş veya küçük bir kaya parçası da almak yararınıza olacaktır.
Su Kaplumbağası Ne Yer?
youtube
Vetrium Veteriner Kliniği ekibinden Uzman Veteriner Hekim Serkan Güngör’ün de belirttiği gibi bir omnivor, yani hepçil olarak hem et hem de bitki ile beslenen su kaplumbağası, çeşitlendirilmiş bir beslenme düzenine ihtiyaç duyar. Buna göre su kaplumbağanızın sağlığını korumak için gereken tüm vitamin ve mineralleri sağlamak adına su kaplumbağaları için özel olarak üretilen yemlerden almanızı tavsiye ederiz.
Yem alırken kalitesine ve içeriğindeki besin maddelerine dikkat etmenizde yarar var. Ayrıca tavuk eti, tatlı su balığı, karides gibi et türlerini de su kaplumbağanızın yiyebileceği şekilde küçük parçalara ayırıp sunmalısınız. Diğer yandan elma, armut, marul, çilek gibi meyve ve sebzeler de su kaplumbağanızın arada bir tüketeceği bitkilere örnek olarak verilebilir.
Tüm bunların yanı sıra su kaplumbağasının kabuk bakımı için yardımcı takviye gıdalara da başvurabilirsiniz. Böylece kalsiyum kaynağı ve diğer elementlerle güçlendirilen ek gıdalar ile su kaplumbağanızın sağlıklı ve konforlu bir hayat sürmesine yardımcı olabilmeniz mümkün.
Su Kaplumbağası Ele Alınır Mı?
Su kaplumbağalarının boyutlarının küçük olması sizi aldatmasın. Bu hayvanlar can yakıcı şekilde ısırma huyları ile ünlüdürler. Çünkü dünyanın en eski canlı türlerinden biri olan su kaplumbağaları, kendinden büyük canlılara karşı savunma mekanizması geliştirecek biçimde evrilmişlerdir. Su kaplumbağalarına karşı nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiğini bilmeyen kişiler de doğal olarak bu ısırıklardan nasiplerini almak durumunda kalırlar.
Peki su kaplumbağası ele alınır mı? Bu hayvanı elinize alırken canınızın yanmasını istemiyorsanız, önceliğiniz güvenini kazanmak olmalı. Bunun için de hiç şüphesiz ki evcil hayvanınızın sağlıklı ve mutlu olması için ihtiyaç duyduğu tüm materyali ona sağlayarak işe başlamanız gerekiyor. Genellikle utangaç ve korkak birer canlı olan su kaplumbağalarına doğru bakımı uygulayarak ilgi ve sevginizi gösterdiğinizde ise zamanla güvenini kazanabilmeniz mümkün.
Bu anlamda elinizle onu besleyerek sizi yiyecekle ilişkilendirmesini sağlayabilirsiniz. Elinizle beslemek istediğinizde artık size yol açmaya, hatta yakınlaşmaya başlayacaktır. Daha sonra evcil hayvanınızı kısa süreli olarak elinize alarak besleyebilirsiniz. Ancak elinizle tuttuğunuz bu canlının son derece hassas bir yaratık olduğunu unutmamalısınız. Bu nedenle nazik bir şekilde tuttuğunuzdan emin olmanız yararınıza olacaktır.
Elinize aldıktan sonra ise su kaplumbağanızın sevdiği yiyecekleri sunarak güvenini pekiştirebilirsiniz. Son olarak, su kaplumbağasını tankına geri koyduktan sonra ellerinizi sabun ve su ile iyice yıkamanız gerektiğini de belirtmiş olalım.
Su kaplumbağalarının yanı sıra tavşan bakımı hakkında merak ettiklerinizi de Tavşan Bakımı Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey başlıklı içeriğimizden öğrenebilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
egitimgazetesi · 4 years
Text
Keçiboynuzu ve keçiboynuzu pekmezinin faydaları, keçiboynuzu pekmezi tarifi
Tumblr media
Keçiboynuzu nedir? Keçiboynuzu nerede yetişir?
Harnup olarak da bilinen keçiboynuzu Akdeniz ikliminde yetişir. Keçiboynuzunun özünden, tohumundan ve tozundan yararlanılır. Hem keçibyonuzunun hem de keçiboynuzu pekmezinin birçok faydası bulunmaktadır. Keçiboynuzu Akdeniz ikliminin olduğu yerlerde yetişen, yaprakları sert ve yeşil renkte olan maki türü bir bitkidir. Keçiboynuzu çalı veya ağaç şeklinde yetişir. Ülkemizde daha çok Antalya, Mersin, Muğla çevrelerinde yetişir. Keçiboynuzu faydaları nedeniyle tıp alanında, ilaç yapımında da kullanılır. Çikolatalarda tatlandırıcı olarak da kullanımı bulunmaktadır. Keçiboynuzu tohumlarından elde edilen balsam, tekstilde apreleme için tercih edilir.
Keçiboynuzunun faydaları
Keçiboynuzu doğal bir antioksidandır. Bu nedenle hastalıklara karşı koruyucu bir etkisi bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle genellikle kış aylarında soğuk algınlıkları, grip gibi hastalıkların yaygın olduğu dönemlerde daha çok tercih edilir. Keçiboynuzunun başlıca faydaları şunlardır; Antioksidan açısından zengindir: Keçiboynuzu antioksidan açısından zengin olduğu için, bu antioksidan serbest radikaller ile savaşır ve vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Bu nedenle keçiboynuzu öksürüğü giderir. Öksürük şurubunun yapımında dahi keçiboynuzu kullanılır. Yine antioksidan sebebiyle astım ve bronşit hastalığı olanlar için de oldukça faydalı bir besindir. Astım ataklarını sakinleştirir, alerjik astımdan dolayı oluşan solunum yolları tıkanıklıklarını giderir. Antioksidan özelliği sayesinde diğer bir faydası ise kanser hücrelerinin büyümesini engellemesidir. Bazı araştırmacılar akciğer kanseri oluşumunu önlediğini ileri sürmektedir.Enfeksiyonları önler: Keçiboynuzu zengin vitamin ve mineral içeriğinden dolayı vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Grip, nezle ve soğuk algınlığı türevi hastalıklara yakalanmamak veya iyileşme sürecini hızlandırmak için keçiboynuzu tüketilmesi tavsiye edilir.Diyabet hastaları rahatlıkla tüketebilir: Keçiboynuzunda bulunan şeker ve kalori miktarı, çikolataya oranla daha düşüktür. Bu özelliği sayesinde kan şekerinin yükselmesini önleyen ve kan şeker değerlerini düzenleyen keçiboynuzu, diyabet hastaları için de güvenilir bir besindir. Eğer şeker düzeyiniz yüksekse mutlaka doktorunuza danışarak tüketiniz.Kalp ve damar sağlığı için faydalıdır: Lifli yapısından dolayı keçiboynuzu kötü kolesterol olarak bilinen LSD seviyesinin düşmesine yardımcı olur. Trigliserid miktarını da düşüren bu özelliği ile kalp ve damar sağlığı için çok faydalı bir besindir. Kandaki LSD oranının düşmesiyle kardiyovasküler hastalıklar, tansyon, damar tıkanıklığı, kalp krizi ve felç gibi hastalıkların oluşma riskini azaltır.Sindirim hareketlerini düzenler: Keçiboynuzu lifli yapısı sayesinde sindirim hareketlerinin düzenlenmesine de yardımcı olur. Bu lifli yapısından dolayı da mide sıvılarının salgılanmasını da destekler. Liflerin başka bir faydası da sıvı emilimi sağlamasıdır. Vücut içinde çözünmeyen lifler, bu özelliği ile ishal oluşumunu azaltır.Kilo vermenizi sağlar: Yine lif açısından zengin olan keçiboynuzu açlık hormonu olan ghrelinin hormonunun salgılanmasını önler. Bu hormonun inhibe edilmesi ise tokluk hissi vereceğinden iştahı önler ve kilo vermenizi sağlar.Kanserli hücrelerin oluşumunu engeller: Keçiboynuzu antioksidan ve polifenol özelliği sayesinde vücuttaki serbest radikallerin temizlenmesini sağlar. Bu ise kanserli hücrelerin oluşumunu engeller. Toksin özelliği ile özellikle rahim ağzı kanserine neden olacak hücreleri engeller.Hücreleri yeniler: Keçiboynuzu hasar gören hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur.Cinsel gücü arttırır: Keçiboynuzu cinsel gücü ve sperm sayısını arttırır. İktidarsızlık tedavisinde de kullanılır. Ancak doymuş yağ asidinden dolayı fazla tüketildiğinde zarar verebilir.Kemik erimesini önler: Keçiboynuzunda ki kalsiyum miktarı, sütteki kalsiyum miktarından 3 kat daha fazladır. Kemikler için önemli olan kalsiyumun keçiboynuzunda bolca bulunması, kemikleri güçlendirir ve kemik erimesini önlemeye yardımcı olur.Yaraların iyileşmesini hızlandırır: Antibakteriyel özelliği sayesinde yaraların ve iltihapların hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlar.Dişleri güçlendirir: Özellikle çinko gibi zengin mineraller ve A, B, B2, B3, D gibi vitaminleri içermesi nedeniyle keçiboynuzu dişlerin güçlenmesini sağlar ve diş etlerini korur. Keçiboynuzu ile keçiboynuzu pekmezinin faydaları aynıdır.
Keçiboynuzu pekmezi tarifi
Keçiboynuzu tarifi için malzemeler 1 kg keçiboynuzu2 lt suİsterseniz şeker Keçiboynuzu pekmezinin yapılışı Keçiboynuzlarını temizce yıkayalım. İsterseniz kırıp suda iki gün bekletebilirsiniz. Eğer daha çabuk olsun isterseniz taş veya çekiç yardımı ile ezin. Ezdiğimiz keçiboynuzunu bir kaba koyalım ve üzerini geçecek kadar sıcak su ekleyerek kapağını kapatıp bir gece suda bekletelim. Ertesi gün tencereye alıp kaynatalım. 10 dakika kadar kaynatmamız yeterli. Soğuyunca kemis yardımıyla ellerimizle iyice ezerek süzelim. Sıktığımız keçiboynuzlarını tekrar sıcak suya koyalım. Tekrar süzgeçten geçirelim. Keçiboynuzu pekmezini yapmak biraz sabır gerektiriyor. Bu kez suyunu tülbentten geçirelim. Bu işlem posasını alma işine yarıyor. Bu posayı kurutarak keçiboynuzu tozu olarak pastalarda ve keklerde kullanabilirsiniz. Keçi boynuzu suyunu tencereye alalım. 5-6 saat kaynatalım. Gittikçe suyu azalacak ve pekmez kıvamını almaya başlayacak. Koyulaşınca üzeri köpük köpük olacak ve sonunda pekmezimiz hazır. Pekmezi steril ve kuru bir cam kavanoza koyalım. https://www.youtube.com/watch?v=ehjXw1z85Ms
Keçibyonuzu besin değerleri
Keçiboynuzu vitamin ve mineral açısından oldukça zengin bir bitkidir. İçerisinde K vitamini, B2 vitamini ve E vitamini bulunmaktadır. Aynı zamanda kalsiyum, çinko, potasyum ve fosfor gibi vücut için gerekli mineralleri de içerir. Bir antioksidan kaynağı olan keçiboynuzunun karbonhidrat oranı da yüksektir. 100 gram keçiboynuzunun kalori miktarı 540 kcal'dır. 100 gram keçiboynuzunun besin değerleri şöyledir; Karbonhidrat56,29 gramProtein8,15 gramYağ31,36 gramLif3,8 gramPotasyum633 miligramKalsiyum303 miligramSodyum107 miligramDemir1,29 miligramA vitamini10 miligramC vitamini0,5 miligram Read the full article
0 notes
theflashresim-blog · 4 years
Link
Maden Suyunun Etkileri
•    Maden suyu vücudun gerekli olan mineralleri almasına yardımcı olur.
•    Vücudun su dengesini normal düzeye getirir.
Bebeğiniz İçin Sağlıklı Yemekler Yapmanın Yolları
•    Düzenli kullanımda birçok hastalık sorunlarını ortadan kaldırır.
•    Cilde ve saçlara oldukça yararlıdır.
•    Gençlik, enerji sağlar.
•    Vücut işlevlerinin düzenli çalışmasına destek olur.
•    Her minarelin sağlık yönünden farklı bir etkisi bulunur.
•    Doğal, katkısız ve sağlıklı içecek ihtiyacınıza yardımcı olur.
Maden Suyu Faydaları
•    Böbrek ve idrar yollarında taş ortaya çıkmasına engel olur.
•    Enfeksiyonların vücuttan atılmasına katkı sağlar.
•    Safra kesesi ve pankreas işlevlerini iyileştirmede yardımcı olur.
•    metabolizmayı hızlı bir şekilde çalıştırır.
•    Bağırsakların çalışmasını sağlar ve kabızlığı iyileştirmede önemli rol oynar.
•    Kalbe bağlı ani ölüm riskini ortadan kaldırır.
•    Kemikleri güçlendirir.
•    Damar ve kasların sistematik çalışmasına destek olur,
•    Mide asidini ortadan kaldırır.
•    Kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur.
•    Karaciğer ve safra kesesi yolarının düzenli çalışmasına destek olur.
•    Diş sağlığının korunmasına yardımcı olur.
•    Sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiler bırakır.
•    Şeker hastalığında şeker metabolizmasında önemli rol oynar.
•    Böbrek hastalıkları tedavinde önemli rol oynar.
Maden Suyunun Cilde Etkileri
•    Cildin toz, kir ve yağdan arınmasına destek olur.
•    Ciltte rahatlama ve ferahlama etkisi yaratmada önemli rol oynar.
•    Gözenekleri sıkılaştırır ve cildi güzelleştirir.
•    Cildin temizlemesine yardımcı olur.
•    Ciltteki nem dengesini düzenlenmesine yardımcı olur.
•    Cildi pürüzleştirmeye destek olur.
•    Kırışık oluşumunu yavaşlatmada harikadır.
•    Yaş belirtileri çizgilerini belirginliğini azaltmaya destek olur.
Maden Suyunun Saça Olan Etkileri
•    Saçların gerekli duyduğu mineralleri almasına destek olur.
•    Saç derisinin ve saçların nemli gibi kalmasına yardımcı olur.
•    Saçların kepeklenmesine karşı engel olur.
•    Saçların canlı ve parlak görünmesine destek olur.
•    Saçlarda kırılmaların önüne geçer.
•    Sağılığını kaybetmiş saç tellerinin onarılmasında ve yenilenmesinde destek olur.
•    Yıpranmış saçların güçlenmesine yardımcı olur.
0 notes
nefiskektarifi-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
Vücuttaki dolaşımı düzenleyerek bedene sağlık ve canlılık kazandıran birçok masaj alternatifiyle çok enerjik hissedeceksiniz. Birçok SPA merkezi, masaj ve güzellik salonu ve otellerde uygulanan bakımlar ve terapiler...
Banyo terapi ( Balneo Therapy ) Basıncı ayarlanabilir tazyikli suyun hareketi ile sağlanan su altı masajıdır. Dolaşımı hızlandırır, sırt ağrılarını ve stresi giderir. Aroma yağları ve deniz yosunu ilavesiyle selülit ve incelme bakımlarında etkilidir.
Yosun Çamur Bakımı Vücuda maske şeklinde uygulanır. Cilde yararlı mineral ve vitamin kazandırır. Anti stres etkisi vardır. Selülitlerin azalmasını, toksinlerin dışarı atılmasını sağlar. Cildi yeniler, ipeksi bir görünüm verir.
Vücut Peeling Cildi ölü hücrelerden arındıran, hafif masaj hareketleri ile uygulanan bir bakımdır. Cilde yumuşak ve kadifemsi bir görünüm sağlar. Vücut Masajı Doğal aromatik yağlarla, elle yapılan masaj türüdür. Vücudun dinlenmesini, kasların gevşemesini sağlar, kan dolaşımını artırıp, oksijen miktarını yükseltir.
Sıcak Taş Terapisi Isıyı uzun süre üzerinde tutma özelliğine sahip volkanik lav taşları ile , hava, su, ateş ve toprağın enerjisinden yararlanılarak yapılan terapi şeklidir. Kişi fiziksel, duygusal, ve zihinsel rahatlık kazanır,kendini arınmış hissederek kendi doğasına döner. Aromaterapi Bitkisel yağların kimyasal yapısı ve enerjisinden faydalanan, teneffüs, kompres, masaj, banyo ve diğer yollarla uygulanan sağlık ve güzelliği destekleyen doğal terapidir.
Vücut Fırça Masajı Özel bir fırça ile uygulanır,ölü deriyi temizler ve kan dolaşımını hızlandırır. Shiatsu Masajı Japonca'da sözlük anlamı ''Parmakla Bastırmak'' tır. Bedenin yüzeyinde bir sistem halinde bulunan enerji noktalarına, parmak ve avuç içiyle basınç uygulayarak yapılır. Vücutta enerji dengesi sağlanarak, yorgunluk, bitkinlik ve ağrılar giderilir.
Thai Foot Masajı Ayak refleks noktalarından başlayarak dize kadar uygulanan, baş ve boynu da kapsayan uzak doğu kökenli otantik bir masajdır. Ahşap çubuklar refleks ve gevşetici masaj teknikleri içerin bir saate yakın bir süre uygulanır.
Thai Masajı Uzak doğunun terapi ve aynı zamanda derin rahatlamayı sağlayan masajı. Uygulama esnasında sadece ellerle sınırlı olmayıp, özel tekniklerle kollar, dirsekler, ayaklar ve topukların kullanıldığı masajdır.
Hint Baş Masajı Başın ve omuzların rahatlamasını, zihnin ve ruhun kısa zamanda dinlenmesini sağlayan çok özel bir masaj. Osmanlı Masajı Osmanlının keyif anlayışından esinlenerek iki uzman tarafından uygulanan bir masaj ziyafeti. Senkron bir şekilde yapılan rahatlatıcı, dinlendirici hareket ve figürler sayesinde tüm vücut en derin dinlenme noktasına ulaşmaktadır.
Refleksoloji Ayak altındaki refleks noktalarına özel el ve parmak baskı teknikleriyle uygulanan, vücudun kendi kendine iyileştirme mekanizması harekete geçiren masaj .
Manyetik Terapi Vücutta bulunan hücrelerin sahip olduğu manyetik gücün azalması nedeniyle ortaya çıkan sıkıntıların özel mıknatıslar ve metotlar yardımı ile yeniden dengelenmesidir.
Reiki (evrensel yaşam enerjisi) Dokunarak uygulanan doğal terapi. Tüm vücutta bedensel, zihinsel, ruhsal güçlenmeyi sağlar ve enerji merkezlerini dengeler. Daha bilinçli ve kaliteli bir yaşam verir.
Klasik ve Özel Yüz Bakımları Cilt yapısına ve ihtiyaca göre uzman tarafından önerilen ve uygulanan, çok etkili yüz, dekolte ve boyun bakımları. Lenf Drenajı Lenf sisteminin elle maniple edilerek bloke olmuş lenf sıvısının serbest akımının sağlanması tekniğidir. Lenf drenaj, sinir sistemine etki ederek stresi ortadan kaldırır ve cilt yüzeyindeki ödemi indirerek cildi canlandırır ve güzelleştirir.
Yüz Jimnastiği Yüz cildinin elastikiyetini artırarak kırışıklıkların azalması için yüz kaslarını sistematik bir şekilde harekete geçiren özel bir yüz jimnastiği metodudur.
Geleneksel Hamam Kese-Köpük Masajı Özel bir ipek kumaşla dairesel masaj hareketleriyle vücuttaki ölü derinin atılıp kan dolaşımının hızlandırılması ve toksin atılımını sağlar; bol köpüklü rahatlatıcı vücut masajıyla deriniz canlı, ipeksi bir görünüme kavuşur.
Selülit Bakımı Selülit problemlerinde son teknolojiyi kullanarak yapılan, doğal ve etkili bir bakımdır. Vakum tekniğine dayanan bu uygulama, biyolojik drenaj sayesinde vücudun lenfatik dolaşımını aktive ederek sağlıklı bir şekilde selülitlerin azalmasını sağlar.
İnceltici Vücut Bakımı Deniz bazlı krem, losyon , serumlar ve vücut maskeleri kullanılarak masaj eşliğinde elastikiyetini kaybetmiş vücutlara nem vererek sıkılaştırma işlemi. İşlem sonucunda vücut gerekli mineralleri alarak biçim kazanır.
Etiket nasıl masaj yapmalıyım? masajın faydaları masaj çeşitleri en iyi masaj hangisi? vücut bakımında masaj çeşitleri masaj nasıl yapılır nereye masaj yapılır? terapi çeşitleri
Vücuttaki dolaşımı düzenleyerek bedene sağlık ve canlılık kazandıran birçok masaj alternatifiyle çok enerjik hissedeceksiniz. Birçok SPA merkezi, masaj ve güzellik salonu ve otellerde uygulanan bakımlar ve terapiler...>:)>>>>Sitemize "Masaj ve Terapi İle Sağlıklı Vücut" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz.Beğendiğiniz tarifi paylaşmayı unutmayın :) http://www.nefiskektarifleri.net/masaj-ve-terapi-ile-saglikli-vucut/
0 notes
yararlarizararlari · 7 years
Text
New Post has been published on Ne İyi Gelir?
New Post has been published on http://yararlarizararlari.com/seftalinin-ve-suyunun-faydalari/
Şeftalinin ve Şeftali Suyunun Faydaları Nelerdir?
Şeftalinin ve şeftali suyunun faydaları, en az kokusu ve tadı kadar vazgeçilmez olmasını sağlamaktadır. Sade olarak tüketilmesinin yanında meyve suları veya tatlıların içerisinde de kullanılan şeftalinin insan sağlığına birçok faydası bulunmaktadır.
Pazar ve manav tezgahlarında bol miktarda bulunan tüylü ve tüysüz şeftaliler, yazın bol bol tüketilir. Doğal şeker içeriğine sahip olan şeftali, hem tatlı hem de meyve suyu olarak da sofralardaki yerini alır. Aynı zamanda iyi bir atıştırmalıktır ve kilo kontrolünü sağlayan, vücudu dinç tutan ve hastalıklardan koruyan birçok faydası bulunmaktadır. Bu faydalar, şeftalinin bol bol tüketilmesi için oldukça önemlidir.
26 Maddede Şeftalinin Yararları
A, C, E ve K vitamin değerleri bakımından zengindir.
Kalsiyum, potasyum, magnezyum, çinko ve bakır minerallerine sahiptir.
Romatizma ağrıları üzerinde oldukça etkilidir ve bu nedenle tedavisinde kullanılır.
Mide kramplarını önlemede faydalıdır.
Stres ve depresyona karşı iyi gelir.
Gece körlüğü oluşumunu engeller ve görme duyusunun gelişmesini sağlar.
İçerisinde bulunan beta karoten ile katarakt hastalığına yakanlanma riskini büyük ölçüde azaltır.
Prostat, kolon ve akciğer kanserine karşı koruma sağlar.
Güçlü antioksidan içeriğine sahiptir.
Gastrite karşı büyük bir koruma sağlar.
Böbrek taşı oluşumunu engellemeye yardımcı olur.
Besinlerin hazmını kolaylaştırır ve sindirim sistemini rahatlatır.
Kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar.
Kansızlığa iyi gelir.
Öksürük, astım ve bronşit hastalığına karşı faydalıdır.
Yüksek tansiyona karşı etkilidir ve tansiyonu dengeler.
Lif içeriği bakımından oldukça zengindir.
Ağız kokusunu giderir.
Vücuttaki toksinleri atar ve bağırsakları temizler.
İdrar söktürücü etkisi bulunur.
Gut rahatsızlığına iyi gelir.
Kötü kolesterolü dengeleyici etkisi bulunur.
Hemoroid yani basur hastalığının tedavisinde şeftali çekirdekleri kullanılır.
Böbrek rahatsızlıkları ile savaşır.
Bebek mamalarında kullanılan lezzetli ve sağlıklı besinlerden biridir.
Kabızlık ve hazımsızlık sorunlarını ortadan kaldırır.
Şeftalinin İnsan Vücuduna Faydaları Nelerdir?
Şeftali, insan sağlığı üzerinde büyük bir öneme sahiptir. Sindirim sisteminden kalp sağlığına kadar birçok koruyucu etkisi olan şeftali, bol miktarda tüketilmesi gereken meyvelerden biridir.
Şeftalinin Sindirim Sistemine Yararları Nelerdir?
Şeftalinin içerisinde bulunan bileşenler ve lif değerleri, bağırsak fonksiyonlarını düzene sokmaktadır. Bağırsakların içerisinde bulunan kötü bakterileri yok eden şeftali, kabızlık ve hazımsızlık sorunlarını ortadan kaldırmaktadır. Aynı zamanda böbreklerde oluşan taş ve kumun atılmasını sağlar. Oluşan taş ve kumun dökülmesine de yardımcı olmaktadır.
Kabızlığı Geçirir Mi?
Şeftali, metabolizmanın daha hızlı ve düzenli çalışmasını sağlar. Bu da kabızlık sorunlarının ortadan kalkmasına yardımcı olur.
Kanser Hastalıklarını Önler Mi?
Şeftali, karotenoid ve bioflavonoid bakımından zengin bir besindir. Bu maddeler, vücuttaki hücrelerin hasar görmesini ve kanserin yayılmasını önler. İçerisinde bulunan besin değerleri de bağışıklığı koruyarak hastalıklara karşı önlem alır. Aynı zamanda ağız sağlığını da koruyarak oluşabilecek hastalıkları önler.
Kalp Sağlığı Üzerindeki Etkisi Nedir?
Şeftalinin içerisinde bol miktarda lif ve potasyum bulunur. Bu iki değer, kalp sağlığının korunması için oldukça önemlidir. Zengin lif içeriği kötü kolesterolü önler ve kolesterol seviyesinin dengede kalmasını sağlar.
Şeftali İçerisinde Bulunan Antioksidanın Görevi Nedir?
Şeftali, antioksidan içeriği bakımından zengin olan besinlerin başında gelir. Antioksidan özelliği, vücudun dışarıdan maruz kaldığı zararlı bakterilerin ve güneş ışığının kötü etkilerini yok eder. Vücudun aldığı zararlı güneş ışığı, antioksidan tarafından kontrol altına alınır. Bunların dışında güçlü antioksidanlar, vücudu farklı hastalıklara karşı da koruma altına almaktadır.
Dokuları Koruyucu Etkisi bulunur Mu?
Şeftalinin içerisinde bulunan C vitamini, vücut dokuları için önemlidir. Dokuların yaşanan kaza ve yaralanma sonucu kısa sürede iyileşmesi için de oldukça etkilidir. Kemik ve kıkırdakların onarılması üzerinde de etkiye sahip olan şeftali, dokulara zarar veren hastalıklara karşı koruma sağlamaktadır.
Şeftali Kilo Verdirir Mi?
Şeftali, kilo problemlerine karşı oldukça iyi bir besindir. Düşük kalorili olmasının yanı sıra tok tutma özelliğine de sahiptir. Aynı zamanda içerisinde bulunan lifler, daha hızlı bir sindirim sistemi sağladığı için kilo verme süresi de hızlanmaktadır. 1 adet orta boy şeftali ortalama 40-44 kalori aralığındadır.
Kemik Sağlığını Nasıl Etkiler?
A vitamini eksik olan bireylerin kemik hastalıklarına yakalanma riski oldukça yüksektir. Bu nedenle bu kişiler için A vitamini içeren besinler büyük önem taşır. Şeftali de bol miktarda A vitaminine sahip olarak sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır. Şeftali tüketmek, kemiklerde oluşabilecek hastalıklara karşı koruma sağlar.
Kan Basıncını Dengeler Mi?
Şeftalinin içerisinde bulunan potasyum, kan basıncını dengelemek için etkilidir. Yeterli olarak tüketilmesi, kan basıncının dengelenmesini sağlar. Ancak potasyum mineral değeri yüksek olan bireyler, tüketimine dikkat etmelidir.
Cildi Güzelleştiren Etkisi Var Mıdır?
Cildin yenilenmesi ve nem dengesini koruması için E vitaminine ihtiyacı vardır. Besinlerden alınan E vitamini, cilt sağlığını korur ve cildin güzelleşmesini sağlar. Şeftalinin içerisinde bulunan E vitamin değeri de cilt sağlığı için büyük öneme sahiptir.
Şeftalinin Besin Değerleri Nelerdir?
Şeftalinin içerisinde birçok vitamin ve mineral bulunmaktadır. Bu değerler insan sağlığı için büyük yarar sağlamaktadır.
1 Adet Orta Boy (150 gr) Şeftali Besin Değerleri;
59 kaloridir.
13 gram şeker içermektedir.
1 gram protein değeri vardır.
2 gram besin lifi bulunur ( günlük ihtiyacın %9’unu karşılar)
9 mg C vitamini bulunur ( günlük ihtiyacın %17’sini karşılar)
489 IU A vitamini bulunur (günlük ihtiyacın %10’unu karşılar)
1 mg E vitamini bulunur (günlük ihtiyacın %5’ini karşılar)
2 mg niyasin bulunur (günlük ihtiyacın %6’sını karşılar)
9 mcg K vitamini bulunur (günlük ihtiyacın %5’ini karşılar)
6 mcg folat bulunur (günlük ihtiyacın %1’ini karşılar)
4 mg demir bulunur (günlük ihtiyacın %2’sini karşılar)
9 mg kalsiyum bulunur (günlük ihtiyacın %1’ini karşılar)
5 mg magnezyum bulunur (günlük ihtiyacın %3’ünü karşılar)
285 mg potasyum içerir (günlük ihtiyacın %8’ini karşılar)
30 mg fosfor içerir (günlük ihtiyacın %3’ünü karşılar)
3 mg çinko içerir (günlük ihtiyacın %2’sini karşılar)
1 mg bakır içerir (günlük ihtiyacın %5’ini karşılar)
1 mg manganez içerir (günlük ihtiyacın %5’ini karşılar)
126 mg omega-6 yağ asitlerini içerir.
3 mg omega-3 yağ asitlerini içerir.
Şeftalinin İçerisindeki Mineraller
Bir adet şeftalinin içerisinde yaklaşık olarak 333 mg potasyum bulunmaktadır. Potasyum minerali, böbreklerde taş ve kum oluşumunu engeller, tansiyonu düzenler ve kemik sağlığını korur. Yetişkin bir bireyim günlük potasyum ihtiyacı 4700 mg’dır. Şeftalinin içerisinde bulunan yüksek potasyum içeriği, günlük ihtiyacı karşılamak için yeterli olmasa da oldukça iyi bir bölümüne denk gelmektedir.
Şeftali, zengin potasyum içeriğinin yanında manganez, fosfor, magnezyum, demir, kalsiyum, çinko ve bakır mineralleri bakımından da önem taşımaktadır.
Şeftalinin İçerisindeki Vitaminler
Şeftalinin içerisinde toplam 10 farklı vitamin çeşidi bulunmaktadır. A vitamini içeriğine sahip olan şeftali, göz sağlığını korumaktadır. C vitamini içeriği ise vücudu toksinlerden arındırır ve bağışıklığı güçlendirir. Şeftalinin içerisinde A ve C vitamininden sonra gelen ve daha az miktara sahip olan E ve K vitaminleri de vücut için önem taşımaktadır.
E vitamini cilt sağlığı için önem taşıyan değerlerin başında gelir ve bu vitaminin antioksidan özelliği de bulunur. K vitamini ise kemik sağlığı ve kan pıhtılaşması için önem taşımaktadır. Aynı zamanda şeftalinin içerisinde B6 vitamini, B2 vitamini (riboflavin), B3 vitamini (niasin), B1 vitamini (tiamin), B9 vitamini (folik asit), B5 vitamini (pantotenik asit) değerlerini de barındırmaktadır.
Şeftali İçerisindeki Antioksidanlar
Şeftalinin hem kabukları hem de iç kısmı çeşitli antioksidan içeriğine sahiptir. Antioksidanlar, vücudun maruz kaldığı zararlı maddelere karşı koruyucu etki yaratmaktadır. Vücudun toksin ve ödemden arınması için de etkilidir. Antioksidanların önemli faydalarından biri de yaşlanmayı yavaşlatması ve hastalıklara karşı koruma sağlamasıdır.
Şeftali içerisindeki önemli antioksidan değerlerinden biri klorojenik asit olarak adlandırılır. Bu antioksidan değeri, vücutta bulunarak hücrelere zarar veren serbest radikalleri ortadan kaldırır. Antioksidan çeşitleri, kanser, kronik hastalık ve iltihaplanmalara karşı etkili olmaktadır.
Şeftali İçerisindeki Lif Değerleri
Bir adet büyük boyuttaki şeftali içerisinde 17 gram karbonhidrat içermektedir. Bu karbonhidrat değerinin 3 gramı da liftir. Lifler, sağlıklı ve hızlı bir sindirim sistemi için gereklidir. Günlük olarak alınan lifler, kabızlığın önlenmesinde etkili olmaktadır.
Lif değerleri yalnızca sindirimi düzenlemekle kalmayarak kolesterol seviyesini de dengede tutmaktadır. Kalp hastalıklarının oluşumunu engelleyen lifler, diyabet ve obezite oluşumu riskini de azaltmaktadır.
Yetişkin bir erkeğin günlük olarak 38 gram, yetişkin bir kadının ise 25 gram lif alması gerekir.
Şeftali Suyunun Yararları
Şeftalilerin preslenmesi ile elde edilen organik şeftali suyu, sağlık açısından birçok yarar sağlamaktadır. İçerisinde bulunan vitamin ve mineral değerleri, şeftali suyunun önemini arttırmaktadır.
Doğal şeftali suyu, kanı temizler ve damar tıkanıklığı riskini büyük ölçüde azaltır.
Ateş düşürücü etkisi vardır. Ateşin yükseldiği hastalık dönemlerinde tüketilmesi yararlıdır.
Sindirim sistemini düzenleyerek kabızlık ve hazımsızlık gibi problemleri ortadan kaldırır.
Bağırsakların yumuşamasını sağlar.
Uykusuzluk sorunu yaşayan kişiler için önemlidir. Akşam yatmadan önce tüketilen 1 bardak organik şeftali suyu, iyi bir uyku çekmenizi sağlar.
İyi bir idrar söktürücüdür. Mesane ve prostat kanserine karşı koruma sağlamaktadır.
Ağız içinin temizlenmesini sağlar. Böylelikle ağızda bulunan zararlı bakterileri arındırır ve ağız kokusunu önler.
Kaslar üzerinde rahatlama sağlar ve sinir sistemini de olumlu yönde etkiler.
Antioksidan bakımından zengin olması, hastalıklara karşı önlem almasını sağlar.
Şeftali Marmelatı Tarifi
Şeftali marmelatı, hem kahvaltıların hem de çeşitli tatlıların vazgeçilmez tatlarından biridir. Tadı ve kokusu oldukça güzel olan şeftali marmelatının sağlıklı olması için hazır almak yerine evde yapmak daha doğrudur. Yazın taze olarak satılan şeftalileri kullanarak iyi bir marmelat yapmak mümkündür.
Malzemeler;
500 gram şeftali
1 çay kaşığı doğal tereyağı
2 su bardağı toz şeker
1 çay bardağı su
Yarım adet limon
Yapımı;
Şeftalilerin kabukları soyulur ve çekirdekleri de çıkartılarak küp küp doğranır.
Küpler halinde doğranan şeftalilerin üzerine 1 çay bardağı su ilave edilerek blenderdan geçirilir. Daha sonra toz şeker de eklenir ve güzelce karışana kadar blenderdan geçirilmeye devam edilir.
Hazırlanan karışım çelik tencere içerisine alınır ve üzerine tereyağı eklenir. Yüksek ateşe alınarak 7 dakika kadar kaynatılır.
Marmelatın üzerinde oluşan köpükler kaşık ile toplanır.
En son limon suyu da eklenerek 2 dakika kadar daha kaynatılır.
Hazırlanan marmelat sıcak olarak kavanozlara doldurulur ve kapakları iyice sıkılır.
Daha sonra serin bir yerde veya dolapta saklanır.
Şeftalinin Zararları
Şeftali, doğal ve besleyici bir meyve olması ile genel olarak sağlık için bir tehlike oluşturmamaktadır. Ancak tüm besinlerde olduğu gibi şeftali de özel durumlarda bazı küçük problemler oluşturabilmektedir. Ciddi bir yan etkisi bulunmayan şeftali, çok fazla tüketildiğinde sorunlar ortaya çıkartmaktadır.
Şeftali, çok fazla tüketildiğinde özellikle çocuk ve hassas bünyesi olan bireylerde alerji oluşumuna neden olabilir. Yüz veya kollarda hafif kızarıklık, şişkinlik veya baloncuk oluşturabilir.
İyi bir idrar söktürücü olan şeftali suyu, ishal olan veya idrar yollarında rahatsızlık olan bireyler için yararlı olmayabilir. İdrarın fazla olması, vücutta su kaybına da neden olabilir.
Yüksek oranda potasyum içermesi, böbrek hastaları için sorun yaratabilir. Bu nedenle az miktarda tüketilmeli ve doktora başvurulmalıdır.
Tavsiyeler Nelerdir?
Şeftali, mevsiminde taze olarak tüketilmelidir.
Yaz aylarında tüketilen şeftali, vücudu koruma altına alarak kış hastalıklarına karşı önlem alır.
Şeftali suyunun hazır alınmaması gerekir. Evde doğal olarak hazırlanmalıdır.
Hazır şeftali marmelatlarının içerisinde katkı maddeleri bulunur ve bu nedenle evde doğal olarak yapılmalıdır.
Şeftali Kabızlığa Neden Olur Mu?
Şeftali tüketimi ile ilgili en fazla merak edilen konulardan biri kabızlık yapan etkiye sahip olup olmamasıdır. Şeftali, her ne kadar bağırsakları çalıştırdığı ve sindirimi düzenlediği bilinse de bazı kişilerde kabızlık yapabilmektedir. Ancak bu durum her insan için geçerli değildir.
Şeftali, istisna durumlar dışında sindirimi olumlu yönde etkileyen sağlıklı bir besindir. Ancak bazı kişiler de kabızlık yapabilme imkanına sahiptir. Özellikle de 1 yaşından küçük çocuklarda kabızlığa neden olduğu doktorlar tarafından da belirtilmiştir. Bu nedenle çocuklara yalnızca mama içerisinde veya diğer meyveler ile birlikte sıkılarak verilmesi daha doğrudur. Ancak yetişkinlerde kabızlık yapması, bireysel olarak algılanabilir.
Şeftali tükettiğinde kabızlık sorunu yaşayan bireyler, günde yarım adet tüketerek bu sorun ile karşılaşmaktan kaçınabilir.
Hamilelik Döneminde Şeftalinin Faydaları
Şeftali, büyüme aşamasında olan fetüs için büyük fayda sağlayan vitamin ve mineral değerlerine sahiptir.
Demir, beyin gelişimine yardımcı olan değerlerden biridir ve hamilelik sırasında kansızlık oluşumunu önler.
Bulantı ve kusma problemlerini kontrol altında tutar.
C vitamini, demir mineralinin emilimini sağlar ve aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir. Bebeğin büyümesi için önemli olan C vitamini, hücre yenilenmesini de gerçekleştirir.
Folik asit, omurga ve beyin gelişiminde etkilidir. Aynı zamanda spina bifida gibi hastalıkların oluşumunu da engeller.
Potasyum, gebelik sırasında bacak kasılmalarını önler. Anne ve bebekteki sıvı dengesini korur.
Magnezyum, sinir sistemi, kalp ve iskelet sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar.
Fosfor, anne ve bebeğin kemik sağlığını koruyan besinlerden biridir.
Lif içeriği, gebelik esnasında kabızlık problemini önler.
A vitamini de diş yapısı ve kemikler üzerinde etkilidir.
Bursa Şeftalisi Nedir?
Bursa, şeftalinin ana vatanı olan şehirdir. Bursa’da yetiştirilen şeftaliler, Türkiye ve yurt dışında da isminden söz ettirir. Ülkede 1 yıl içerisinde elde edilen 400 ton şeftalinin yarısı, Bursa topraklarında yetiştirilmektedir.
Bursa’da şeftalinin farklı bir çeşidi olan tüysüz şeftali yani nektari de bol miktarda yetiştirilmektedir. Tüylü şeftali de 2 farklı türden oluşmaktadır. İçi beyaz etli ve sarı etli olan bu türler, sertlik bakımından birbirinden ayrılmaktadır. Bursa şeftalisi, farklı isimler ile de anılmaktadır. Bu isimler; On Numara, Takunyacı, Gülaver, Oralat, Diksalet, Jarsalet ve Re 1 olarak sıralanmaktadır.
0 notes
otantiktas · 8 years
Text
New Post has been published on Otantik Taş Doğal Taşlar & Değerli Taş Takı Online Satış
New Post has been published on http://www.otantiktas.com/kristal-kuvars-kolye.html
DOĞAL KRİSTAL KUVARS KOLYE
Kuvars , Dünya’nın kıtasal kabuğunda feldspattan sonra ikinci en bol mineraldir . [7] Kristal yapısı Si04 silikon oksijen tetrahedra’nın sürekli bir çerçevesidir ve her oksijen iki tetrahedra arasında paylaşılır ve böylece SiO2’nin genel bir kimyasal formülü elde edilir.
Doğal Kristal Kuvars Kolye
Kuvarsın pek çok çeşidi var, bunlardan bazıları yarı değerli taşlar . Antik çağlardan beri, özellikle de Avrasya’da mücevherat ve sert taş oymalarında, kuvartz çeşitleri en çok kullanılan minerallerdir.
İçindekiler 1 Etyoloji 2 Kristal alışkanlığı ve yapısı 3 Çeşit (mikroyapıya göre)
“Quartz” kelimesi, muhtemelen Slavca kökenli Alman “Quarz” sözcüğünden ve Orta Yüksek Alman atası “twarc” türetilmiştir, cf. Çek TVrdý (“sert”), Polonyaca tersine çevrilen (“sert”), Sırpça ve Hırvat TVrd (“zor”). [8]
Antik Yunanlılar , bazı filozofların (Theophrastus da dahil ), maddenin aşırı soğutulmuş bir buz olduğuna inandıkları için, kuvarsı , Eski Buzul Soğuk’tan ” Eski Buzul Soğuk” ( kruos ) türetilen kuvars olarak adlandırdı . [9] Günümüzde, kaya kristali terimi bazen en saf kuvartz formunun alternatif adı olarak kullanılır.
Kristal alışkanlığı ve yapısı
Kuvars minerali, kireçtaşına gömülmüştür ( numunenin sağ üst köşesi ), altıgen formuyla kolaylıkla tanımlanabilir. Çelik tarafından çizilemez (bkz. Mohs ölçeği ). Kuvars trigonal kristal sistemine aittir. İdeal kristal şekli her iki tarafında altı taraflı piramitlerle sonlanan altı-taraflı bir prizmadır. Doğada kuvartz kristalleri, genellikle, bu şeklin bir kısmını göstermek ya da belirgin kristal yüzlerinden tamamen yoksun olmak ve masif görünmek için, bitişik kristaller ya da kuvartz ile komşu, çarpıtılmış ya da birbirine karışmışlardır. İyi oluşturulmuş kristaller tipik olarak bir boşluk içine sınırsız büyüme gösteren bir ‘yatak’ halinde oluşur; Genellikle kristaller diğer ucunda bir matriste bağlanır ve yalnızca bir sonlandırma piramidi bulunur. Bununla birlikte, iki kere sonlandırılmış kristaller, örneğin alçıtaşında, bağlanmadan özgürce geliştiği yerde oluşur. Bir kuvars jeodu, boşluğun, içe doğru bakan bir kristal yatağı ile kaplı, yaklaşık olarak küre biçiminde olduğu bir durumdur.
OTANTİK TAŞ KALİTESİ VE FARKI İLE İŞLENMEMİŞ DOĞAL KUVARS KRİSTALİ PARÇA KOLYE SEVDİKLERİNİZ İÇİN FANTASTİK BİR HEDİYE OLARAK DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ;PANDÜL OLARAKTA KULLANILABİLİR;
Α-kuvars trigonal kristal sisteminde sırasıyla kristalleşir, uzay grubu P3 121 ve P3 212’dir. Β-kuvars, sırasıyla, P 6 2 22 ve P 6 22 22 uzay grubuna ait altıgen sisteme aittir. [10] Bu uzay grupları gerçekten kiraldır (her biri 11 enantiyomorf çifere aittir). Hem a-kuvartz hem de β-kuvars, akiral yapı taşlarından (mevcut durumda SiO 4 tetrahedra) oluşan şiral kristal yapıların örnekleridir. Α- ve β-kuvars arasındaki dönüşüm yalnızca tetrahedrayı birbirlerine göre nispeten küçük bir şekilde döndürmeyi içerir, bu şekilde birbirlerine bağlanma şekilleri değişmez. Α-kuvartstanın kristal yapısı (kırmızı toplar oksijendir, gri silisyumdur)
Β-kuvars Çeşitleri (mikroyapıya göre) Her ne kadar varietal isimlerin birçoğu tarihsel olarak mineral renginden kaynaklansa da, günümüz bilimsel isimlendirme şemaları öncelikle mineralin mikroyapısını ifade eder. Renk, makrokristalin çeşitler için birincil belirteç olmasına rağmen, kriptokristalin mineralleri için ikincil bir tanımlayıcıdır.
Ana kuvars çeşitleri Tip Renk ve Açıklama Şeffaf Kaya kristali Renksiz Açık Ametist Mor Şeffaf
Kristal Kuvars
Gül kuvartzı Pembe, diasterizm gösterebilir Şeffaf Kaleiçisi Kriptokristalin kuvars ve moganit karışımı. Bu terim genellikle sadece beyaz veya açık renkli malzemeler için kullanılır. Aksi takdirde daha spesifik isimler kullanılır. Carnelian Kırmızımsı portakalı kalsedonisi Şeffaf Aventurin Parlayan bu küçük kapanımlarla (genellikle mika) kalsedon Şeffaf Akik Çok renkli, bantlı kale ağacı Yarı saydam – yarı saydam Oniks Agrega, bantların düz, paralel ve tutarlı büyüklükte olduğu yerlerde. Jasper Kriptokristalin kuvars, tipik olarak kırmızı ila kahverengi Opak Süt tozu Beyaz, diasterizm gösterebilir Opakaya yarı saydam Dumanlı kuvars Kahverengi ila gri Opak Kaplan göz Lifli altın ile kızıl kahverengi renkli kuvartz, chatoyancy sergiliyor . Citrine Sarı – kırmızımsı turuncu kahverengi, yeşilimsi sarı Şeffaf Prasiolit nane yeşili Şeffaf Rutilasyon kuvartz Akut iğne benzeri rutil inklüzyonları içerir . Dumortiyer kuvars Büyük miktarda dumortit kristalleri içerir Çeşitler (renge göre)
Şeffaflığı gösteren kuvars kristali Geleneksel olarak kaya kristali veya berrak kuvartz olarak adlandırılan saf kuvars, renksiz ve şeffaf veya yarı şeffaftır ve çoğunlukla Lothair Kristali gibi sert oymalar için kullanılır . Yaygın renk çeşitleri arasında, sitrine, gül kuvars, ametist, dumanlı kuvars, süt beyazı kuvarsları ve diğerleri bulunur.
Kuvars çeşitleri arasında en önemli ayrım makrokristalin (tek tek kristallerin çıplak gözle görünür olmasıdır) ve mikrokristalin veya kriptokristalin çeşitleri (kristallerin agregaları sadece yüksek büyütme altında görünür) ‘dir. Şeffaf çeşitler makrokristal olma eğiliminde iken, kriptokristalin çeşitler ya yarı saydamdır ya da çoğunlukla opaktır. Kalsedony , hem kuvartzın hem de monoklinik polimorf moganitinin ince büyütmelerinden oluşan bir kriptokristalin silika biçimidir. [11] Kuvarsın diğer opak taş çeşitleri veya kuvartz da dahil olmak üzere karışık kayaçlar, çoğunlukla kontrast oluşturan bantlar veya renk desenleri içerir; akik , karnıyarak veya sardak , oniks , helyotrop ve jasperdir . Matriste ametist kristalleri Ametist Ametist , parlaktan koyu veya donuk mor renge kadar değişen kuvartz formudur. Dünyanın en büyük ametist yatakları Brezilya, Meksika, Uruguay, Rusya, Fransa, Namibya ve Fas’ta bulunabilir. Bazen ametist ve sitrin aynı kristalde büyüyen bulunur. O zaman ametrine denir. Oluşduğu alanda demir olduğunda bir ametist oluşur.
Kristal Kuvars Kolye
Mavi kuvars (Boyut: 8 x 5 x 3 cm) Mavi kuvars Mavi kuvars fibröz magnesio-riebeckit veya krosidolit kapanımları içerir . [12]
Dumortiyer kuvars Mineral dumortieritin kuvartz parçaları içerisine dahil edilmesi çoğunlukla mavi renkte ipeksi görünen lekelere ve mor ve / veya gri renk veren tonların da eklenmesine neden olur. “Dumortierit kuvartz” (bazen “mavi kuvars” olarak adlandırılır) bazen malzeme üzerinde zıt ışık ve koyu renk bölgelerine sahip olacak. [13] [14] Mavi kuvarsın belirli kalitede formları, tahsil edilebilir bir değerli taş olarak özellikle Hindistan’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmaktadır. [13] Brezilya’dan Citrine Citrine Citrine, ferrik pisliklerden dolayı açık sarıdan kahverengiye değişen çeşitli kuvartstur. Doğal sitrinler nadirdir; En ticari sitrinler ısıyla işlem görmüş ametistler veya dumanlı kuvartzlardır . Bununla birlikte, ısı ile işlenmiş bir ametist, doğal bir sitrin bulutlu veya dumanlı görünüşünün aksine, kristalde küçük çizgilere sahip olacak. Kesilen sitrin ve sarı topaz arasında görsel olarak ayırmak neredeyse imkansızdır, ancak sertlik bakımından farklılık gösterirler. Brezilya, üretimin büyük kısmının Rio Grande do Sul eyaletinden geldiği bilinen sitrinin önde gelen üreticisidir. Adı, “sarı” anlamına gelen ve ayrıca ” citron ” kelimesinin kökeni olan Latince ” citrina ” kelimesinden türetilmiştir . Bazen sitrin ve ametist aynı kristalde bir araya getirilebilir ve ametrin olarak adlandırılır. [15] Citrine, refah getireceği hurafe nedeniyle “tüccarın taşı” ya da “para taşı” denir. [16] Sutuk kuvars örneği Süt tozu Süt kuvars veya süt kuvartz, kristalin kuvartzın en yaygın çeşididir. Beyaz renk, kristal oluşumu sırasında sıkışan gaz, sıvı ya da her ikisinin de minik sıvı kapanımlarından kaynaklanır, çünkü onu optik ve kaliteli taşlar için çok az değer yapar. [17] Gül kuvars kümesi (Boyut: 3.4 x 3.1 x 1.9 cm) Gül kuvartzı Rose quartz, soluk pembe renge boyanarak kırmızı renkte yükselen kuvartz türüdür. Renk, masif materyalde, genellikle iz miktarda titanyum , demir veya manganez olduğu düşünülür . Bazı gül kuvartzı, bulaşan ışıkta bir yıldız ustalığı üreten mikroskopik rutil iğneler içerir. Yeni X-ışını kırınımı çalışmaları , rengin muhtemelen dumortieritin masif kuvartz içindeki ince mikroskopik liflerinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. [18]
Buna ek olarak, az miktarda fosfat veya alüminyumdan kaynaklandığı düşünülen nadir bir renk olan pembe kuvartz (ayrıca sıklıkla kristalin gül kuvars olarak adlandırılır) vardır. Kristallerdeki renk görünüşte ışığa duyarlıdır ve solmaya tabidir. İlk kristaller , Rumford , Maine , ABD ve Brezilya’nın Minas Gerais kentinde bulunan bir pegmatit bulundu. [19] Alps’tan dumanlı kuvars Dumanlı kuvars Dumanlı kuvars , gri, saydam bir kuvartz versiyonudur. Neredeyse tamamen şeffaflıktan neredeyse opak olan kahverengimsi-gri bir kristale kadar netlik arzeder. Bazıları da siyah olabilir. Ham doğal prasiyolit Prasiolit Praseolite ile karıştırılmamalıdır . Vermarin olarak da bilinen Prasiolite , yeşil renkteki çeşitli kuvarslıdır . 1950’den beri neredeyse tüm doğal prasiyolit küçük bir Brezilya madeninden gelmiştir , ancak Polonya’daki Aşağı Silezya’da da görülür. Doğal olarak bulunan prasiolit Kanada’nın Thunder Bay bölgesinde de bulunur. Doğada nadir bulunan bir mineraldir; Çoğu yeşil kuvartz ısıyla işlenmiş ametisttir. [20]
Kristal Kuvars
  Oluşma Kuvars, granit ve diğer felsik magmatik kayaçların tanımlayıcı bir bileşenidir. Kumtaşı ve şeyl gibi tortul kayaçlarda çok yaygındır ve çoğu karbonat kayaçlarında aksesuar mineral olarak değişken miktarlarda bulunur . Şist , gnays , kuvarsit ve diğer metamorfik kayaçların ortak bir bileşenidir. Kuvars, Goldich çözünme serisinde hava koşullarına karşı en düşük potensiyele sahiptir ve dolayısıyla akarsu tortuları ve kalıntı topraklarda artık mineral olarak çok yaygındır.
Kuvarsın çoğunluğu erimiş magmadan kristalleşirken, kuvartz da sıcak hidrotermal damarlardan gang gibi kimyasal olarak çökelir; bazen altın, gümüş ve bakır gibi cevher mineralleri ile. Magmatik pegmatitlerde büyük kuvars kristalleri bulunur . İyi oluşturulmuş kristaller birkaç metre uzunluğa ulaşabilir ve yüzlerce kilogram ağırlığa sahip olabilirler.
Yarı iletken endüstrisinde büyüyen silikon levhalar için kullanılan potalar ve diğer ekipman için gerekli olan, son derece yüksek saflıkta doğal olarak oluşan kuvars kristalleri pahalı ve nadirdir. Yüksek saflıkta kuvartz için büyük bir maden arama yeri, Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Karolina , Ladin Çamında Ladin Çam Gem Madeni’dir. [22]
En büyük belgelenmiş kuvarslı tek kristal, Itapore, Goiaz, Brezilya’da; Yaklaşık 6.1 × 1.5 × 1.5 m ölçülerek 44 tondan fazla tartılır. [23]
İlgili silika mineralleri Tridimit ve kristobalit yüksek silisli volkanik kayaçlarda oluşan SiO2’nin yüksek sıcaklık polimorfudur . Coesit bazı meteorit darbe bölgelerinde ve yerkabuğuna özgü basınçlardan daha fazla oluşan metamorfik kayaçlarda bulunan yoğun SiO 2 polimorfudur. Stishovite , bazı meteorit darbe bölgelerinde bulunan SiO2’nin daha yoğun ve daha yüksek basınçlı bir polimorfudur. Lechatelierite , kuvars kumu içinde yıldırım çarpmasıyla oluşan amorf bir silis camı SiO2’dir .
Tarihçe
Altın kapaklı oyma kaya kristallerinde (berrak kuvartz) Fatımid iğne, c. 1000 “Kuvars” kelimesi Almanca’dan gelmektedir Bu ses Hakkında Quarz ( yardım · info ) , [24] hangi Slav kökenli (Çek madencilere křemen denir). Diğer kaynaklar, sözcüğün kökeni, Sakson kelime Querkluftertz , yani çapraz-ven cevheri anlamına gelir. [25]
Kuvars, Avustralya Aborijin mitolojisinde mistik madde olarak tanımlanan en yaygın materyaldir . Avrupa’da geçit mezar mezarlıklarında, Newgrange veya İrlanda’daki Carrowmore gibi mezarlık bağlamında düzenli olarak bulunur . Kuvars için İrlandalı kelime, ‘ güneş taşı ‘ anlamına gelen grianchloch’tur . Kuvars, taş aletler için Prehistorik İrlanda’da ve diğer birçok ülkede kullanılmıştır; Hem ven kuars’u hem de kaya kristali, tarih öncesi halkların litik teknolojisinin bir parçası olarak saptanmıştır. [26]
Kristal Kuvars Kolye
Yeşim , Doğu Asya ve Pre-Kolumbiya Amerika’da , Avrupa’da ve Ortadoğu’da oymalar için en değerli yarı kıymetli taştan beri farklı küpeler ve sert taş oymalarında en çok kullanılan kuvars çeşidiydi. Oyma mücevherler ve kameo taşlar , kaya kristal vazolar ve abartılı gemiler de dahil olmak üzere. Gelenek, 19. yüzyılın ortalarına kadar, mücevher dışında modadan büyük oranda düşen nesneleri üretmeye devam etti. Cameo tekniği oniks ve diğer çeşitlerde renk şeridinden yararlanır. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Milano atölyesinde kesme çiçek süslemeli kaya kristal sürahi, Varşova Ulusal Müzesi . Prag ve Floransa dışında, Milano kenti, kristal kesme için ana Rönesans merkezi idi. [27] Roma doğa bilimcisi Pliny the Elder , kuvartz’ın uzunca bir sürenin sonunda kalıcı olarak dondurulmuş su buzuna dönüşeceğine inanıyordu. [28] (“kristal” sözcüğü Yunanca κρύσταλλος , “buz” kelimesinden gelmektedir.) Bu fikri, kuvarsın Alpler’deki buzulların yakınında, ancak volkanik dağlarda bulunmadığını ve büyük kuvars kristallerinin moda edildiğini söyleyerek desteklediğini belirtti Elleri soğutmak için kürelere yerleştirin. Bu fikir en azından 17. yüzyıla kadar devam etti. Ayrıca, kuvartzın ışığı bir spektruma bölme kabiliyetini biliyordu .
17. yüzyılda, Nicolas Steno’nun kuvartz çalışmaları modern kristalografinin yolunu açtı. Bir kuvars kristali ne olursa olsun, uzun prizma yüzleri her zaman mükemmel bir 60 ° açı ile birleştiğini keşfetti. [29]
Quartz’ın piezoelektrik özellikleri Jacques ve Pierre Curie tarafından 1880’de keşfedildi. [30] [31] Quartz osilatörü veya rezonatörü ilk olarak 1921’de Walter Guyton Cady tarafından geliştirildi. [32] [33] George Washington Pierce , 1923. [34] [35] [36] Warren Marrison, 1927’de Cady ve Pierce’in çalışmalarına dayanan ilk kuvars osilatör saatini yarattı. [37]
Kuvars sentezleme çabaları, 19. yüzyılın ortalarında bilim adamları minerallerin doğada oluşmuş koşulları taklit eden laboratuvar koşulları altında yaratılmaya çalışıldıkça başladı: Alman jeolog Karl Emil von Schafhäutl (1803-1890) [38] 1845’te bir basınçlı ocakta mikroskobik kuvars kristalleri oluşturduğunda kuvartz sentezledi. [39] Ancak, bu erken çabalarla üretilen kristallerin kalitesi ve boyutu zayıftı. [40] 1930’lara gelindiğinde, elektronik endüstrisi kuvars kristallerine bağımlı hale geldi.
  Doğal Kristal Kuvars
Uygun kristallerin tek kaynağı Brezilya’ydı; Bununla birlikte, II. Dünya Savaşı, Brezilya’dan gelen malzemeleri bozdu; bu nedenle ülkeler, ticari bir ölçekte kuvars sentezlemeye çalıştı. Alman mineralojist Richard Nacken (1884-1971), 1930’lu ve 1940’lı yıllarda bir miktar başarı elde etti. [41] Savaştan sonra birçok laboratuvar büyük kuvars kristalleri yetiştirmeye çalıştı. ABD’de, ABD Ordu Sinyal Kolordusu, Bell Laboratuvarları ve Cleveland, Ohio Fırça Geliştirme Şirketi ile Nacken’in kurşunundan sonra kristalleri sentezlemek üzere sözleşmeli olarak imzalandı. [42] [43] (İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Fırça Gelişimi rekor oyuncular için piezoelektrik kristaller üretti.) Fırça Geliştirme 1948 yılına gelindiğinde, en büyük çap olan 1.5 inç (3.8 cm) kristaller geliştirdi. [44] [45] 1950’li yıllara gelindiğinde , hidrotermal sentez teknikleri endüstriyel bir ölçekte sentetik kuvars kristalleri üretiyorlardı ve günümüzde modern elektronik endüstrisinde kullanılan neredeyse tüm kuvars kristali sentetiktir.
Piezoelektrik Kuvars kristalleri piezoelektrik özelliklere sahiptir; Mekanik stresin uygulanması üzerine bir elektrik potansiyeli geliştirirler . Kuvars kristallerinin bu özelliğinin erken bir kullanımı fotograf çekimlerinde olmuştur . Günümüzde kuvarsın en yaygın piezoelektrik kullanımlarından biri kristal osilatör olarak görülüyor . Kuvars saati mineral kullanan tanıdık bir cihazdır. Bir kuvars kristal osilatörünün rezonans frekansı mekanik olarak yüklenerek değiştirilir ve bu prensip, kuvars kristal mikro dengesinde ve ince film kalınlıklı monitörlerde çok küçük kütle değişikliklerinin çok doğru ölçümleri için kullanılır .
0 notes