Tumgik
#halı dünyası
baybaykus · 6 months
Text
Adam 200 gramlık cihaz yapmış... Cebimize koymuş...
Hem radyo, hem televizyon, hem takvim, hem saat, hem telefon, hem müzik kutusu, hem pusula, hem fotoğraf makinesi, hem film oynatıcısı, hem navigasyon aleti vb...
Hangi gün saat kaçta yağmur yağacak, sıcaklık kaç derece olacak, rüzgarlar hangi yönden esecek, ülke ülke, şehir şehir, ilçe ilçe bildiriyor.
Sokağa çıktın diyelim, adımlarını sayıyor... Geçen hafta şu kadar adım attın, bu hafta bu kadar, geçen ay şu kadar, hepsini söylüyor... İyi duyuyor musun, diye kulak muayenesi bile yapıyor.
Borsa'yı dövizi, altını, gümüşü saniye saniye bildiriyor...
Bankaya uğramadan para trafiğini yönetiyorsun.
Binlerce sayfalık ansiklopediyi karıştırma zahmetine girmeden istediğin bilgiyi sana bir saniyede çıkarıp veriyor...
Hepimizin cebinde birer tane var.
Artık yolumuzu yönümüzü, bugünümüzü yarınımızı onunla buluyoruz...
Sağlığımızı asrın mucizesi olan cihazlar ve ilaçlarla sürdürüyoruz
Ne var ki bunların hepsi Batı dünyasında keşfediliyor, orada geliştiriliyor.
Ne biz, ne İslam dünyası asrın keşiflerine katkıda bulunabiliyoruz...
Çünkü biz bambaşka konularla meşgulüz...
Göz damlası orucu bozar mı, şarkı dinlemek günah mıdır, deniz ürünü mekruh mudur?
Telefonu icat eden adam cennete mi gider cehenneme mi?
Seccade boyu halı kutsal mıdır, ayakkabı ile basan günaha girer mi?
Biz ve alimlerimiz bu çetin sorunları çözmekle uğraştık bin yıldır.
Ve hala oralardayız...
Alıntı
4 notes · View notes
dekorasyonfikirciniz · 11 months
Text
Tumblr media
Magazin dünyası, ünlülerin hayatlarına ve kariyerlerine dair merak uyandıran hikayeler, trendler ve dedikodularla doludur. Bu renkli dünyayı takip etmek isteyenler için Magazingo, en güncel magazin haberlerini sunan güvenilir bir kaynaktır.
Magazingo, her gün güncellenen içerikleriyle izlediğiniz ünlülerin en son gelişmelerini ve magazin dünyasının nabzını tutar. Ünlü oyuncular, şarkıcılar, modeller ve daha birçok ünlü isimle ilgili haberleri ve ilginç bilgileri bulabileceğiniz bir platformdur.
Magazin dünyasındaki son trendler ve olaylar hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, Magazingo tam size g��re. Özel röportajlar, kırmızı halı etkinliklerinden anlık fotoğraflar, ünlülerin sosyal medya paylaşımları ve daha fazlası, Magazingo'nun içeriği arasında yer alır.
Magazingo, aynı zamanda güzellik ve moda dünyasındaki yenilikleri de takip etmek isteyenlere hitap eder. Ünlülerin stil önerileri, güzellik sırları ve en son modaya dair haberler, bu platformda bulunur.
Magazin dünyasına ilgi duyan herkes için Magazingo, en son gelişmeleri ve ilginç hikayeleri sunarak güncel kalmalarına yardımcı olur. Ünlülerin hayatlarına bir göz atmak ve magazin dünyasının içindeki sıcak gelişmeleri öğrenmek için Magazingo'yu takip etmek, eğlenceli ve bilgilendirici bir deneyim sunar.
0 notes
Text
Tumblr media
.VƏ   QURU     YARPAQ    BUDAĞA     DEDİ: "MƏNİ    XATIRLA,   YAŞIL     GÜNLƏRİMİZİN    XATİRİNƏ!!!" ...Bahar    gəlişilə     can   verdi   ona...Qışın    soyuğuna    tab   gətirdiyinə    sevindi...Yenidən   canlandı, kiçik   tumurcuqları   görünməyə   başladı...Sevindi   bu   halına...Bu   halı  ilə  daha    gözəl   olacağını   düşündü...Ətrafındakı   ağacların   gözəlliyini   görmü��dü   çünki...Gözəlliklərdən   biri  olacaqdı   o   da... Ağlına   da  gəlmirdi    bu   qədər    yarpağın  içində   ən   çox   dəyərlisini   tapacağı...Və    o   gün   gəldi...YARPAĞını    gördüyü   gün...Həmin   YARPAĞa   da   sevə-sevə  can   verirdi   BUDAQ...Bu   səsli-küylü    həyatın   içində    onların   öz   dünyası    vardı... Hamıdan  uzaq,  heç   kimin   anlamayacağı    dünyası...Əslində    onların   heç  birinə   heç   kimin   anlaması   lazım   deyildi...Və   bu   onları   heç   narahat  da   etmirdi... Amma    zaman   hökmünü    verirdi    artıq...BUDAĞI   narahat    edən   günlər    gəlirdi...O   bunu   düşünmək, ağlına    belə    gətirməkdən    qorxurdu...YARPAĞINI    itirəcəkdi, bunu     bilirdi...Bu   düşüncəsi    belə    qorxudurdu    onu...Və   bundan   sonra   necə   olacaqdı   onun    halı?..Həyatın   ən   acımasız  sualına   cavab    tapa   bilmirdi  BUDAQ...Payızın   ətri   duyulduqca   YARPAQ  da  dəyişikliyi   hiss   edirdi   özündə... Rəngi   solurdu, o  gözəl   yaşıllığını  itirirdi...BUDAĞının     gözündən   artıq düşdüyündən, onun   sevgisini   itirdiyindən    bilirdi   bu   dəyişikliyi...Amma    belə   deyildi...Həyatın   acı   gerçəyindən   xəbərsizdi   YARPAQ... Bilmirdi   ki, sona   az   qalıb...BUDAQ   da    bunu   YARPAĞına   deyəcək   qədər   cəsarəti   tapmırdı   özündə...Gözəlinin    bu   halına   dözə   bilmirdi   BUDAQ...Nəyi   necə     deməli   olduğunu,   necə   anladacağını   düşünürdü... Bir    gün   "sabah    hər   şeyi   anladacağam    ona"   dedi   özunə...Sabah   gəldi...Leysan   yağışı ilə,  amansız   küləyi  ilə   gəldi...BUDAĞa    dil   açıb   nəsə   demək   imkanı    vermədi     sabah...YARPAQ  bu   küləyə   dözə    bilməyəcəyini   sanki   duyub   bircə    kəlmə   söyləyə  bildi  BUDAĞına: "MƏNİ   XATIRLA...YAŞIL   GÜNLƏRİMİZİN    XATİRİNƏ...XATIRLA..."  YARPAĞın    qurumuş, ölü   rəngdə   olan  cansız  bədəni    amansız   küləyin    qurbanı   oldu...YARPAĞını   qoparıb    özü  ilə   apardı    külək...Çarəsizcəsinə    ağladı   BUDAQ...Onun   göz   yaşını   heç   kim   görmədi...Yağış   gizlətdi   bu   göz   yaşlarını   özündə..."Yağışı   sevirəm, göz  yaşlarımı  gizlətdiyi   üçün"    düşüncəsi    keçdi   içindən.......09.03.2017...(İlhamə Abbas Yusifqızı...)
0 notes
jamespoeartistry · 2 years
Text
0 notes
hbkultursanat · 3 years
Text
ERDOĞAN, PEKERİ NEDEN GÖZDE ÇIKARDI...
RECEP TAYYİP ERDOĞAN-SEDAT PEKER ÇATIŞMASI ÜZERİNE NOTLAR...
Yazının başlığını böyle koymam, yaşanan olaylarla ilgili bir paradoks gibi görünebilir. Ancak altaki satırların tümü okununca haklı olduğum görünecektir. Peker sadece kullanılan bir figür olduğu bilinmeli...
Hiç bir mafya ve suç örgütü devleten güçlü değildir. Devleti, kırminal hadislerden bağımsız düşünmeyin. Peker’in sürgününe ve derin devlet içindeki rolüne büyük anlamlar yürkleyerek bir tartışma rasyonel ve mantıklı görünmüyor. Devlet-mafya ilişkilerinde, DEVET boynuuzun kulağı geçmesine müsaade etmez...
Kirli ve kara paraya ihtiyaç duyan Erdoğan, suç örgütlerine alan açtığı ve onları kullandığı bir sır değil. Derin devlet içinde ki hesaplaşmanı içinde yaşanan problemler düşündüğümüzden çok daha fazladır. Ancak Peker’i bir mit gibi sunmak bana doğru gelmiyor. Peker’le-Mit kavramı uyuşmuyor. Bir mafya figürünü erişilmez ve anlaşılmaz bir güç değildir...
İçişler bakanı Süleyman Soylu sadece Erdoğan tarafında kullanılan kirli bir figürdır... Erdoğan kimi nerede ve nasıl kullanacağını çok iyi biliyor. Yakında Soylu Erdoğan’ın önünde bir tehlike olarak görünürse, Erdoğan , Soylu’yu harcamaktan asla çekinmez. Soylu’yu papuçlamak uzak değil bence. Peker’in konuşmalarıyla, Soylu’un bir karşılığı kalmadı. Sadece MHP içinde küçük bir azınlık Soylu’yu destekliyor. Erdoğan 20 yıllık politik hayatında her gün hain diyeceğimiz suçlara işledi. İşlediği suçları kamufle etmek için baş vurduğu yöntem ise, işbirliği yaptığı güçlere hain diye saldırıya geçmesidir...
Derin devletin kara kutusu, Pekerin videoları ile delindi. İlk günden itibaren büyük bir ilgi odağı olan videoları, mesajlarla destekleyen Sadet Peker, ciddi bir çekim merkeze dönüştü. . Bu ilgi son derece doğaldı, çünkü, derin devletin mutfağından yer almış bir aktorün konuşmaya, nispete çözülmeye başlamış olduğnu görüyoruz. Derin devletin içindeki çatışma hayırlara vesile olduğu kesin. Çünkü , Peker ne anlatıyorsa, neyi deşrife ediyorsa belgeleriyle yapıyor. Dolaysıyla derin devletin sözcüleri kendilerini savunamayacak kadar zavalı duruma düşüyor. İşin içinde ses kayıtları ve belgeler olunca, dut yemiş bülbüle dönüşen saray sözcüleri ve Erdoğan, olaylarla ilgili konuşacaklarına, bir suç örgütün liderinin söylediklerine,mi inanacaksınız diye, bir tür basit demagojilere baş vurmak zorunda kalıyorlar…
Devlet örgütlenmesi tam anlaşılmadan, Peker’in söylediklerini bilince çıkaramayız. Devlet denen burjuva sınıfın örgütlü kurumu, bir tarafı hep mafya türü yasal olmayan suç örgütlerine dayanır. Mafya ve suç örgütleri devletin desteğini alarak yolların devam ederler. Devletler, mafya ve suç örgütlerin suç ortağıdır. Devletin örgütlediği şiddet ve terör en büyük ve en azımasız olanıdır. Devlet denen kurum, bir tarafı mutlaka yasal değilmiş gibi görünen, ama devlet içinde yasal olan mafyatik ve çete türü suç örgütleriyle bir ilişkisi vardır. Devletler, mafya ve çete örgülerinin üstüne gitmekten kaçınmaya çalışırlar. Çünkü devlet; bu kirli ve suç odakların yarattığı imkanlardan faydalanır, kendi payına düşeni alır. Devlet çete türü suç orgütlerini ihtiyaçlarına göre kullanır. Bakın Erdoğan’ın pratiğine. Çete ve mafya türü suçlu örgütleriyle toplumda korku atmosferi yaratmak için zaman zaman onlara bilinçli olarak alan yaratmıştır...
Sarayın gönülü militanı gibi çalışan, başta muhalefeti, aydın çevreleri, gazeteciler ve toplumun tüm kesimlerini tehdit eden, ‘cuhmur ittifakın’ kazanması için mitingler örganize eden, oluk-oluk kan akıtacağını açık-açık söyleyen, her gittiği şehirde, ilçede ‘reis’ olarak karşılanan, hayır sever iş adamı olarak ödülendirilen, devletin kirli işlerini sorumluluğunu yüklenen, altına kırmız halı döşenen, devlet içinde ilgi odağı olan, ‘sevilen ve sayılan’ Sadet Peker, neden derin devlet içinde dıştalandı, neden yalnız bıraklıdı, neden okların hedefine kondu. Bu sorulara yanıt aradığımızda bazı gerçekleri görmüş olacağız. Daha bilinmeyen bir çok karanlık olayın anlamaya çalışacağız…
Derin devletin önemli bir aktörü olarak çalıştırılan Peker, derin devletin hangi prensibine ters davrandı, Peker neden bir tehlike olarak göründü. Bu soru hala tam olarak aydınlanmış görünmüyor ?
Benim kişisel görüşüm, PEKER’in, ‘reis’ olarak toplumda nüfus kazanması ve derin devletin karanlık sokaklarında yaşananlara şahit olması ve fiili olarak yer almasıdır. Erdoğan yılan büyümeden kafasını ezmeli felsefesiyle haraket eden biri. Bunu için Soylu (soysuz) kullanılmak için en iddial kişiydi Erdoğan için. Böylece Erdoğan hem Peker’den, hemde Soylu denen dalkavuktan kurtulmuş olacaktı. Peker’in kendisini korumak için kimi belgeleri önceden hazırladığı gerçeği öngürülmemiş olmasıdır. Peker’in defteri, yada pandorası daha tam açılmadı. Erdoğan’a bazı sırlar vardırki insanla mezarlığa gider söylemi, aslında daha fazla üstüme gelmeyin diyen bir uyarı yapıyor. Aslında Peker ölümde kaçıyor ve korkuyor. Pekerin durumu “yaralı yılan daha saldırgan olur” diye bir söylemi bize hatırlatıyor...
Peker’in evine yapılan baskının yöntemini savunacak mantıklı bir insan yoktur. Soylu’da Peker’den kurtulmak için bir çabanın içinde olduğunu görüyoruz. Çünkü Soylu denen içişler bakan artık kırminal işlerin içinde görülüyor. Kendine bir Pazar yaratmak savaşı vermiş. Peker’i de kullandığı ortaya çıkıyor. Soylu’nun hesap hatası yaptığı ortaya çıkmış görünüyor. Peker’den Türkiye’yi terketmesini isteyen İçişler bakanı, Peker’den kurtulmak istediği açığa çıktı. Peker her ne kadar İçişler bakanını hedef göstermesine rağmen, olayları anlatıkça ve deştikçe, derin devletin karanlık delizlerinde çok daha vahim olaylar ortaya çıkıyor. Devlet eliyle erion ticareti yapıldığı ve organize edildiği görülüyor…
Peker’in her kaldırdığı taş, yeni isimleri ve kirli olayların deşrife olmasına neden oluyor. Derin devletin yolsuzlukları, kendi içindeki hesaplaşmaları ve çıkar çatışmalarının kirli boyutlaları ortaya çıktıkça, PEKER’in gelecek videosu merakla beklenilir oluyor. Peker her ne kadar silahı İçişler bakanına çevrisede, ama mermiyi saraya doğru gönderiyor. Pekerin dili daha tam çözülmedi.Bütün bildiklerini anlatmıyor. Bir anlamda sakladığı sırlarla kendsini korumaya çalışıyor. Erdoğan’la yaşadıkları kimi olayları, birliket mezara taşayacağını söylüyor. Bu söylemi bir mesaj olarak düşünmek lazım…
Derin devlet demek, kirli ve suçlu insanların birliği demektir. Devrin devletin aktorleri olduğu söylenen kimi isimler, Türkiye tarihin en karanlık kişiler olduğu gibi, büyük bir kısmının elleri ve kimlikler kanlı olduğu biliniyor. Derin devlet söylemi, sistemin yürümesi için yürütülen provakasyonlardır, kumpaslardır ve diğer karanlı örgütlenmelerdir…
Daha önce karanlık ve mafya türü olaylarda çok sabıkası olan, bir suç örgütün başı olarak ün yapmış, santajlara, gasplara, tehditlere, öldürme olaylarına ismi karışan, sabıklaılı olarak bilinen, ömrünün büyük bir kısmının hapishanelerde yaşamış birinin, ‘cumhur ittifakı’ desteklemeksi için hangi güç PEKER’i kullanmaya karar verdi. Bu kararı veren tek kişi ‘büyük lider’ denen zatın kendisidir. Yani Erdoğan’dır. Erdoğan’ın iktidarını sürdürme stratejisi yolu, karanlık odaklar çıkıyor. Erdoğan’ın politik doğuşuna küresel karanlık güçler karar verdi. Bu iddiamızı doğrulamak için, biraz Erdoğan’ın, 20 yıllık politik hikayesine yeniden hafızlardan canlandıralım…
Erdoğan ilke olarak aldığı ve prensip haline getirdiği tek şey, iktidar mücadelsinde her yolunun mübah olduğu mandepsi anlayışıdır. Erdoğan makyavelci politik dünyası, doğal olarak etik ne kadar değer varsa yadsır. Dolaysıyla Erdoğan ilk günden itibaren tezgahını kirli ilişkiler üzerinde kurdu ve kurmaya devam edecek. Aldatma, arkadan vurma, iftira, olmayan şeyleri, olmuş gibi gösterme, yalan, santaj Erdoğan’ın vaz geçmeyeceği değerleridir. Bu nedende dolayı birlikte yola çıktığı yol arkadaşlarının ezic çoğunluğunu harcadı. Toplumda ne kadar tutarsız, ilkesiz ve korkak insan varsa onları bir yolun bulup satın aldı. Şimdi onların bir kısmından kurtulmak istiyor. İşte Süleyman Soylu bunlardan bir tanesi…
Zamanı 2002 yıllarına götürelim. Erdoğan’ın kendis küresel barbarların bir proje olarak doğdu. Bu gerçek mister bir durum değildir. Özgürlük, demokrasi, yoksulluk, işsizlik, kardeşlik ve barış gibi halkın temel özlemlerin slogan olarak kullandı. Yukarıdaki tek kelimeye inanmayan Erdoğan, geleceğinin ilk adımını kirli bir tezgah üzerinde inşa etmeye başladı. İnanmadığı toplumsal değerlere inanıyormuş gibi görünerek bir manipülasyonlar tarih gelşitirmeye başladı. Dini argümanları kullanara halkın halis duygularını istismar etmeyi önemli bir seçenek olarak aldı…
Devlet içinde ne ideolojik, neden politik bir ağırlığığı olmayan Erdoğan, küresel güçlerin desteğiyle sistem içinde gemisini yürütmeye çalıştı. Erdoğan ve Gülen Cemaatın aktif işbirliği bir ABD projesi olduğu her halde bilmeyenimiz kalmadı. Erdoğan kendi geleceği içn ‘ en zehirli yılanla bile aynı torbaya girdiği’ binlerce örneği olduğunu söylersek bir abartı yapmış olmayız. Erdoğan uzun yıllar Gülen Cemaatını kullandı. Cemaata bütün imkanları tanıdı. Erdoğan ve çevresinin Gülen cemaatı ile ilişkiler biliniyor. Pratik olarak Gülen cemaatın sözcülüğünü yapan Erdoğan ve AKP, Gülen’e ‘gel bu hasret bitisin’ diye çağrı yapıyordu. Gülen Cemaatı bir dizi suçlara karışmış bir örgüt kimliği olduğu biliniyor. Cemaat, Erdoğan’ın geleceği için bir dizi santajı ve kuması örgütledi. Erdoğan-peker ilişkisidr, Erdoğan-Gülen ilişkisine benziyor. Erdoğan, Peker’i kullanmak istiyor. Bunun içinde Peker’e alanlar yaratıyor. Peker gittiği her yerde devletin ona sağladığı imkanlara çalışmaya başlıyor. Bir süre sonra Peker, Erdoğan’ın fazla işine yaramayınca, biraz da Peker gizli sistem içinde nüfus almaya başalyıınca, harcanması için düğmeye basıldığı görülüyor. Derin devletin işini yaptıracağı başka karanlık ve güveneceği aktorlerin devreye alındığı kesin görünüyor...
Erdoğan’ın parele örgütlenmesiyle, Cemaatın paralel örgütlenmesi, devlet içinde bir iktidar savaşına dönüşünce, Gülen Cemaatı tasfiye edilmek istendi. Zurnanın tam da zırt dediği yerde Erdoğan ve Gülen arasındaki çatışma, intikam almaya dönüştü. Daha sonra yaşanalara hepimiz şahidiz. Ama kazanan Erdoğan oldu. Bana göre Erdoğan, daha sonra FETÖ olan Gülen Cemaatını kullandı. İkisinin günaları af etmek ve unutmak mümkün değil. Türkiye de büyük ve onarması zor olan bir taribat bıraktılar…
Erdoğan için tek çözüm iktidarını sürdürmeketir. Bunun içn bulaşmayacağı kirli iş yoktur. Çünkü, Erdoğan iktidara gelir gelmez, kirli senaryoları seçenek olarak benimsedi. Orta-Doğuda ne kadar İslamcı teröe örgütleri varsa Erdoğan ilişkiye geçti. Zengin olmak ve lüks içinde yaşamak vaazgeçilmezi haline gelince, Erdoğan’ın devlet eliyle bulaşmak ve organize etmek zorunda kaldığı mafyatik işler ve terör olayları hızla artı...
Erdoğan aferist kişilik sahibi kirli biri. Çıkarları ne gerektiriyorsa ona uygun pratik adımlar atar. Dünü yoktur Erdoğan’ın. Yalan söylemeyi politik mücadelede bir ilke ve yaşam tarzı haline getirmiş durumda. Kin ve nefret söylemlerinden asla vaaz geçmez. Karanlık bir dizi kanlı olayların altında imzası vardır...
Erdoğan’la- Peker arasında ki hesaplamada, Peker’e farklı misyonlar yüklemek doğru değil. Derin devletin kendi içindeki çatışmada, bir aktor harcamaya çalışıyor. Peker, dışlanmasının nedeni hala açıklamış değil.
Terörü ve şiddeti artık başka bir mantalite içinde düşünmek zorundayız. Spesifik kimi olaylar öne çıkarak, spekülatif yorumlarla bir bireyi öne çıkarmak, bir ağacı orman gibi göreme yanlışına düşeriz. Peker hadisesinde, Pekere önemli bir röler yüklemek ne kadar doğru bir yönelimdir. Derin devlet PEKER’İ mandepsi bir yöntemle harcama yolunu seçmiş görünüyor. Şiddeti sistemde soyutlamak ve ekonomik değerlerden bağımsız düşünmek bir yanılgıdır. Peker’in para bulmasını, yada zengin olmasını efsaneleştirilerek anlatmak yanlıştır.
Mit denince Peker gibi bireyler akla gelmemeli. Çünkü: Mit kuşaktan –kuşağa yayılan, toplumun fantastik değerleriyle zaman içinde toplumda anlam kazanan, halkın öyüküleri üzerinde bir efsaneye dönüşen nisbeten “mistik değerlerdir...
“Yoksulluk, şiddetin en kötü şeklidir”.
Gandi...
Şiddeti sosyo-ekonomik ilişkilerden bağımsız bir olgu değildir. Şiddetin beslendiği alanda yaşanan eşitsizlik aşılmadan, şiddetin engelleme şansımız yok. Şiddeti bir sistem sorunudur. En büyük ve en tehlikeli şiddet, devletin şidddeti olduğu gerçeğini görmek zorundayız. Şiddeti bir çete örgüt lideri üzerinde açıklamak, buna sosyolojik değerler içinde anlamlandırarak iza etmek bir yanılgıdır.
“Yoksulluk, şiddetin en kötü şeklidir”, diyen Gandi bizlere çok konuşulacak alan bırakılmamış. Şiddetin elbete başka sosyolojik nedenleri vardır. Müslüman dünyasında dinci fanatizm, şiddete besleyen bir başka olgudur. Erkek egemen toplumda, şiddete eğilim güçlü bir olgudur. Kısacası, şiddeti bugünük kapitalist toplumun yarattığı eşitsizlik değerlerinde ve çelişkilerinde bağımsız düşünemeyiz. Toplumu terörize eden sisttemin kendisidir. Devletin şiddeti, çete örgütlemelerin şiddetiyle mükayese etmek rasyonel ve mantıklı değildir. Çete türü mafyatik örgütlenmelerin etkileyici gücü her zaman sınırlıdır...
"Konfüçyüs öğrencileriyle Thai dağında gezinirken ağlayan bir kadına raslar. Kadının neden ağladığını sorar. Kadın "bu çevrede bir kaplan var. "Bütün ailemi öldürdü der" Konfüçyüse. Konfüçyüs "öyleyse niçin başka yere gitmiyorsun diye sorar. Kadının cevabı, "çünkü burada insanlara baskı yapan bir devlet yok" der. Demek ki devlet tarihin her aşamasında bir baskı ve şiddet uyguluyor insana...Ve yırtıcı bir kaplandan daha tehlikeli oluyor. Sistem tam anlaşılmadan, kapitalist sistemde devlet ve toplumsal çelişkiler anlaşılmadan şiddeti anlamaktan zorlanırız.
Dikkatleri mafya türü suç örgütlerin lideri üzerine çekmek, terör ve şiddet bu insanların yaşam koşllarına, özel olarakta psikolojisine bağlamak ve burada kimi teorik sonuçlara ulaşmak bir doğru yöntem değildir. Bugün ki şiddet sonrunu, bir sistem ve devlet sorunudur. Şiddet sorunu bugünün en temel problemidir ve temeli ekonomiktir....
Robert Peköz
9 notes · View notes
mitranira · 3 years
Text
Mehdi  Halacı
Asıl ismi Mehdi Halıcı (1927-2008).
Konya doğumluydu.
Halıcı ailesinin ana tarafı Van’ın Başkale’sinden, baba tarafı ise Bingöl’ün Kiğı’sından Konya’ya göç etmişti.
Mehdi Halıcı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenci iken babasına yazdığı “sadakat ve sabır” mektubu nedeniyle tutuklanıp Afyon Cezaevi’ne kondu. Babası halı esnafı Sabri Halıcı da o cezaevindeydi; suçu Said-i Kurdi müridi olmaktı!
Said-i Kurdi her Konya’ya gidişinde talebesi Sabri Halıcı’nın evinde misafir oldu. Eserlerinde “Konyalı Sabri”den sıkça bahsetti.
Sabri Halıcı çocuklarını hep Said-i Kurdî öğretileriyle büyüttü. Mehdi Halıcı yaşamı boyunca Said-i Kurdî cemaatiyle ilişkilerini duygusal anlamda hiç koparmadı; zor günlerde avukatlıklarını üstlendi. Risale-i Nur’ları övdü.
Yazı hayatına ise, 1957’de ağabeyi Feyzi Halıcı ile Konya’da “Çağrı” adlı sanat dergisini çıkararak başladı. Sonra ani bir kararla 1958’de Norveç’e giderek kooperatif konusunda ihtisas yaptı. Sonra dönüp devlet kurumlarında çalıştı; İstanbul’da avukatlık yaptı.
Bu arada kardeşi Feyzi Halıcı’dan da bahsetmem gerekir:
İÜ Fen Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek Kimya Mühendisi olmasına rağmen Konya’ya dönüp baba mesleği halıcılığı devam ettirdi. Şiirler yazdı. Bunun bazıları Said-i Kurdi üzerinedir. Türk Dil Kurumu üyesi oldu. 1959’da Konya Kültür ve Turizm Derneği’ni kurdu. 1968-1977 yılları arasında AP Senatörü olarak TBMM’de görev yaptı. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ile Atatürk Kültür Merkezi Bilim Kurulu onur üyesi oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara milletvekili Emrehan Halıcı’nın babasıdır.
Mehdi-Feyzi Halıcı’nın kız kardeşleri Nevin Halıcı ise Zaman Gazetesi yazarıdır.
Aile hakkında bu kadar bilgi vermemin nedeni, bir ailede nasıl farklı fikirler olduğunu göstermektir.
Çünkü Mehdi Halıcı’nın yazdıklarını okuyunca çok şaşıracaksınız.
O halde başlayalım.
Kürtler olmasaydı insanlık ne yapardı!
Cemşid Bender (Mehdi Halıcı), “Kürt Tarihi ve Uygarlığı” (3. Baskı, 1991, Kaynak Yayınları) kitabı önümüzdeki günlerde sadece iki dil ve özerkliği değil, daha neleri tartışacağımızın ipuçlarını veriyor.
Hiç araya girmeden, yorum yapmadan, sayfa sırasına da uyarak kitaptan bazı cümleler alıntılayacağım.
“Her şeyin ilki olmak kolay mı” (s. 9)
“Gutiler (MÖ 3000’ler) için Kurti denmektedir.” (s. 11)
“Bilindiği gibi Kürt Kassit İmparatorluğu Hitit ülkesiyle çağdaştı.” (s. 17)
“İlk kerpici Kürt Kassitler yaptı. İlk Takvim’i; ilk matematik ve geometri prensiplerini; ilk ağırlık ve uzunluk ölçü birimlerini Kürt Kassitler buldu.” (s. 21)
“İlk rasathaneyi Urfa’da Kürt Kassitler kurdu. İlk ‘teşhis’ ve ‘tedavi’ ikilemini; masajı tedavi yöntemi olarak kullanmayı Kürt Kassitler uyguladı. Ve petrolü de onlar keşfetti.” (s. 22)
“İnsanlığı ilk kez mağara hayatından kurtaran, emekleyen çocuğu ellerinden tutup yürüten, uygarca bir yaşamın koşullarını tarihte ilk kez oluşturan Sümerler ve Kürt halkı olmuştur.” (s. 31)
“Gılgamış Destanı adlı destanla ilgili tabletlerin metinlerini Kürt Kassit uyruklu şair Sin-Lekke-unni yazmıştır.” (s. 39)
“İranlılar edebiyat ve sanat zenginliklerini Kürtlerden almışlardır.” (s 44)
Mevlevilik Kadirilik Kürt kökenlidir
“Kürtler çoktanrılı dinlerden tektanrılı dinlere geçişin köprüsü olmuştur.” (s. 45)
“Sümerlerle de çağdaş olan Kürt Guti topluluğu Sümerlerle birlikte çivi yazısını kullandılar. Antikçağı aydınlatan dil Kürtçe idi.” (s. 46)
“Tektanrılı dinlerin kutsal kitaplarında yer alan pek çok söylencenin, efsanenin, öyküsünün ana menbaının Kürtlerle ve onların yaşadıkları bölge ile ilgili olduğu doğrudur.” (s. 52)
“Meddah adı da verilen Deng-Bej Kürt kültürüne aittir.” (s. 54)
“Saz sözcüğü Kürtçedir. Ayrıca aynı kökten türeyen sazbend (çalgıcı), sazende ve sazendegan sözcükleri de Kürt dilinin ürünleridir.” (s. 57)
“Halk ozanlığı Kürt kültür ve sanatının bir parçasıdır. Kürt halk ozanları atışma, taşlama, güzelleme ve hikâyeli türkü dallarında binlerce yıldan beri Newroz bayramlarında, düğünlerde ya da uzun kış gecelerinde sanat yeteneklerini ortaya koyarlar.” (s. 59)
“Kürt kökenli inanç dünyası Bektaşilik, Mevlevilik, Rufailik, Kadirilik, Kalenderlik gibi tarikatların yaratıcısı oldu. Kürtler gerek Yezidilikte ve gerekse bunun uzantıları olarak kurdukları tarikatların müzikli ayinlerinde coşku ve cezbe yaratmak için çalpara, kudum, çeng, kurrane, nagur, flüt, ve bender gibi Kürt müzik enstrümanlarını kullanmışlardır.” (s. 66)
“Kürt dilini bildiği ve Horasan’dan geldiği için Kürt kökenli olduğu öne sürülen Mevlânâ hakkında elimizde kanıtlayıcı belge yoktur. Ancak Mevlânâ’nın kitaplarını yazdırdığı, ‘Velayet’ ve ‘Hilafet’ görevlerini bıraktığı, Mevleviliği kuran Hüsamettin Çelebi Kürt kökenlidir. Hüsamettin Çelebi uyguladığı ayin deyimlerinde Kürtçe kullanmıştır. Derviş, dergâh, post, postnişin, sema, semazen, çelebi Kürtçe sözcüklerdir.” (s. 68-69)
“Yezidiliğin kurucusu Şeyh Addi Bin Misafir, Hakkâri Kürtlerindendir.” (s. 79)
“Kürt düşünür Ebu’l Vefa; Hacı Bektaş Veli’yi, Baba İlyas’ı Baba İshak’ı, Geyikli Baba’yı ve daha nicelerini kendi düşünce potasında yoğuran, şekillendiren, onları halkın yanında ve halk için harekete geçiren bir düşün adamıdır.” (s. 94)
“Kürt uygarlığının bir ürünü olan Alevilik, ‘inanç felsefesi’ ve ‘yaşam biçimi’ yaratırken, politik sosyal ve ekonomik alanlarda da halkı yüreklendirmiştir.” (s. 109)
Hz. Adem Kürt müydü
“(Firdevs’in yazdığı) Şehname’de anlatılan efsane tümüyle Kürtlerle ilgilidir.”  (s. 148)
“Cirit oyununun Kürtlere özgü bir spor türü olduğu tüm dünyaca bilinmektedir. Cirit sözcüğü Kürtçedir. Cirit oyunu Kürt ırkı atlarla yapılır.” (s. 169-170)
“Halı ve kilim dokumacılığını Kürtler icat etmiştir. İranlılar ve Türkler Kürtlerden öğrenmişlerdi.”
(s. 172)
“Kök boya kullanımını Kürtler bulmuştur.” (s. 179)
“Nuh Tufanı Sümerler ile Guti Kürtlerinin ortak efsanesidir.” (s. 189)
“Batı tarihçileri uygarlığın tekerliğin keşfiyle başladığını söylerler. Bu söz abartılıdır ama yanlış değildir. Atı tarihte ilk kez ehlileştirip binek ve çekme aracı olarak kullanan Kürt halkıdır. Aynı halk ehlileştirdiği atın çekeceği tekerleği de keşfetmiştir.” (s. 190)
“Tarihte uluslararası antlaşmaları ilk yapan Kürt halkıdır.” (s. 191)
Evet devam etmeye gerek var mı?
256 sayfalık, “Kürt Tarihi ve Uygarlığı” kitabı bu tür akıldışı iddialarla sürüp gidiyor. Bırakınız tarihteki tüm “ilk”leri, Cemşid Bender, Hz. Adem’in bile Kürt olduğunu ima ediyor! (s. 71)
Abdullah Öcalan, “Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru” kitabının 2. cildinde benzer söylemleri sürdürüyor.
Yani demem o ki, mesele iki dil ve özerklikle bitmeyecek.
1 note · View note
multecibekes · 4 years
Text
Ahmet kahramanın yazisi
Mafya’nın Sultan Recebe şükran borcu
Bugün, en son Libya’da ortaya çıkan “kiralık Kürtler” konusunu yazacaktım. Başka bir güne erteledim, onu. Sultan Receb’in katiller, tecavüzcüler, hırsızlardan kurulu “paralel orduları”nın bir kolunun Mexmûr’da sivil, savunmasız Kürt Berivanlarına taarruzu da başka güne. Kürdistan’ın salgın günlerinde ilaç, tıbbi malzeme konusunda çırılçıplak kalması da…
Benim için, bugünün konusu, “görgüsüz Sultan’ın Mafya” ile ballı, güllü, çiçekli balayı…
Ama önce şunu söyleyeyim: Mafya, bütün yer yüzünün lanetli bir ağıdır. Adına “yer altı dünyası” da denilen bu ağ, yalnız bir yerde, belirli bir coğrafyada değil, yer küre boyunca kanun, ondan giderek hukuk dışıdır. Suç örgütüdür, yani. En başta politikacılar dahil, onunla ilişkisi, bağı, bağlantısı olan herkes suçlu muamelesi görmekte, suçu sabit görülenler ise mahkum edilmektedir.
Çünkü, örgütün yaptığı, yasadışılıktır. İnsanlığa karşı suç işlemekle iştigal etmektedir. Uyuşturucu temini ve dağıtımıyla insanları zehirlemekte, piyada alıcısı bulunup da kıtlığı hissedilen ne varsa, mesela sigara, içki, silah Mafyanın iştigal alanıdır. Yasa dışı kumar ve bahis çeşitleri, kiralık katillik, cinayet, gasp, haraç, fidye toplama, kadın ticareti ve aklınıza ne gelirse…
Mafya, elbette ki bir devlet yapılanması değildir. Ama devlet organları ve yöneticileriyle bağlantılıdır. Devletle bağınının olmadığı yerde, zaten Mafya olmaz. Devletin adli, idari ve polisiye aygıtları ile sarmal olduğu takdirde, Mafya vardır. Bu tür bağlantılardan yoksun yapılara, Mafya denmiyor. Çetedir bunlar. Derin desteksiz oldukları için de, ömürleri kısadır.
Öte yandan, her ülke kendince ama, bütün yer yüzünde, Mafya’ya karşı kesintisiz bir mücadele yürütülüyor.
Mafyanın ana vatanı İtalya, ta başından beri, bu suç örgütlenmesiyle savaş halindedir. Ama hiç bir zaman başarılı olamamıştı. Çünkü, bağlar derinliklerde, hükümetlerdedir.
Giulio Andreotti, İtalya tarihinin en önenli politikacılarından başlıcasıydı. 1950’lerden itibaren, Dışişleri başta olmak üzere, çeşitli bakanlık görevlerinde bulundu. Üç kez Başbakanlık yaptı. Ama sonunda Mafya ile dostluk ve karşılıklı yardımlaşma ilişkileri ortaya çıkınca halk tarafından üstü çizildi. Yıldızı söndü. 1990’larda, adı kayıplara karıştı.
Recep Tayyip oğlunun nikah şahitliğini de yapan yakın dostu İtalya Başbakanı Berlusconi, Mafya ile bağlarının gün ışığına çıkmasıyla baş aşağı yere çakıldı, sonra dibe battı.
Demek istiyordum ki, Mafya ile ilişki yüz karasıdır. Kara yüzlülük, büyük ayıp, ağır suçtur.
Ama Türkler, bu konuda da bir yer yüzü istisnası olarak güneşin altında ışıldadı. 12 Eylül 1980 darbecileri Mafyayı, “terör devleti hizmetine” aldı. Mafyayı kullanarak, Avrupa’da Ermenilere karşı terör rüzgarları estirdi.
Böylece, yer yüzünde suç örgütü ve insanlığın lanetli ayıbı olan Mafya bağ ile bağlantı, Türkler için, “şeref” sayıldı. Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesinden sonra, yedinci kere Başbakanlığa dönerken, Mafya ile anılan en az iki ismi Bakan olarak yanına aldı. Cumhurbaşkanlığında, Başbakan yaptığı Tansu Çiller ise “devlet için, kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir” diyerek Mafyayı yüceltti. Dünya’da ilk defa, suç yapılanmasını kutsal makama oturttu.
Türk devleti, 1990’larda Mafya şefleri ve tetikçilerini Kürdistan’da, cellat ve savaş masraflarını karşılamak üzere, uyuşturucu naklinde kullandılar.
Tansu Çiller’in Adalet Bakanı (Memet Ağar), daha sonra düzeninin adaleti tarafından, Mafyacılıktan mahkum edildi. Bu adam, Recep Tayyip Faşizminin “şereflileri”inden başlıcasıdır.
12 Eylül darbesi öncesinin, MHP’nin “para-militer” ülkücü tetikçilerinden pek çoğu, daha sonra, Türk adaleti infazcıları olarak, iş adamlarının batık çek ile senetlerini, Mafya usulu ile (tehdit, içkence, yaralama ve hatta öldürme) tahsil etme işine girdiler. Bunlara “Ülkücü Mafya” veya “çek-senet Mafyası” deniyordu.
Abdullah Çatlı, Yeşil lakaplı Mahmut Yıldırım, Alaattin Çakıcı, Nurullah Ağansoy, Kürşat Yılmaz ve Erol Evcil bunlardan bir kaçıydı. Tümü, bunlar kendi nam ve hesabına gasp yapıp, haraç, fidye topluyor, çek-senet işi yapıyor, ek iş olarak çoğu devlet için, Kürtlere karşı tetik çekiyorlardı.
Sonra devir, dönem, iktidarlar, Mafya’nın ardındaki “baba güç” değişti. Çatlı, Ağar çetesiyle seyahatteyken bir trafik kazasında öldü. Yeşil kayıplara karıştı. Ağansoy, İstanbul Bebek’te bir gece, rakip Çakıcı ile giriştiği savaşta öldü. Çakıcı, Evcil ve Kürşat Yılmaz ise içeriye düştü.
Çakıcı iki yıl eski dostu, Mafyatik deyimle ülkücü “kankası” Devlet Bahçeli’yi yattığı hastane odasında kabul etti. Kendisi karısını da öldürtmekten hükümlü Çakıcı, cezaevinden çıkmak istiyor, büyüğünün önerisini soruyordu. Afta uzlaştılar. Bahçeli, “vatansever ülkücü”nün isteğini, büyük ortağı Recep Tayyip’e iletti. Ancak konjonktür el vermediği için üstü kapandı.
Sonra, Korona salgını baş gösterince, cezaevlerini seyrekleştirme adına, bu “vatan evladı”nın salıverilmesi gündeme geldi. Kanunu da, Çakıcı’nın avukatı MHP milletvekili hazırladı. Alaattin Çakıcı, el yazısıyla yayıp yayımladığı bir mektupla, Cumhurbaşkanı sıfatlı AKP reisi Recep Tayyip ile onun iktidar ortağı Bahçeli’ye şükranlarını sunuyor, bu vesileyle, hizmetlerinin karşılıksız kalmayacağını vaad ediyor, Devlet-Mafya ilişkilerini gün aydınlığına seriyordu.
Bunlar, Mafya babalarıyla birlikte, cami soyguncuları, ayakkabı, halı, kilim, ayakkabı hırsızları, katiller, çocuk tecavüzcülerini sokağa saldılar. Çakıcı, Mafya-Devlet ilişkilerinin sıcaklığında, tecavüzcüler, katillerin özgürlüğü için de teşekkür ediyordu.
Yerlerde sürünen devlete bakın, siz!..
Oysa Mafya ile bu ve benzeri ilişkiler ağı da değil, aralarında rabıta bulunduğuna dair söylenti yüzünden, dünyada pek çok politik hayat söndü. İktidarlar çöktü.
Demek ki neymiş; Türk devletinde Mafya, iktidar ortağıymış. Gerçek bu ve çıplak…
18/04/2020 Ahmet Kahraman
5 notes · View notes
adapazarhaber · 5 years
Text
Hangi halı markasını tavsiye edersiniz?
Hangi halı markasını tavsiye edersiniz?
Türkiye’nin en çok tercih edilen halı markası hakkında araştırma yapanlar doğru adresteler. En çok hangi halı markası tercih ediliyor? Hangi halılar makinede yıkanır? Hangi halı daha iyi? Hangi halı alınmalı ?Hangi halı örtüsü daha iyi? Hangi halı markasını tavsiye edersiniz? Hangi halıyı almalıyım?
2019 yılında halı firmaları oldukça iddialı ürünleri ile rekabet yapıyorlar. Kaliteli halı denince…
View On WordPress
0 notes
Photo
Tumblr media
Hırkai Şerif Yeşil Göbekli Cami Halısı
http://www.celebizadehali.com/cami-halisi-modelleri-ve-fiyatlari/
Çelebizade Cami Halıları kesinle hav bırakmayan,antibakteriyel ve anti alerjik polyamid iplikten üretilmektedir.Cami halısı üretiminde kullanılan özel iplikler sayesinde mükemmel bir yumuşaklık ve konfor hissi sağlar.
0 notes
vifakrehber-blog · 6 years
Text
Tuzla Halı Yıkama
Tuzla Halı Yıkama - Asipava
Tuzla halı yıkama fabrikasını veya bu işi özel ve tamamen imal edilmiş makinelerle hizmet etmesi gereken şirketi seçebilirsiniz.
Özel ekipman ve son derece yüksek kalite 1. sınıf halı yıkama şampuanları ile Temizlik hizmeti sunuyoruz.Evde veya ofisinizde tüm halılarda profesyonel bir yıkama sunuyoruz. Tüm mahallelerde ve mahallelerde her hafta kıyafetlerinizi yıkayın. Hijyenik anti bakteriyel halı temizliğimiz için Tuzla'dan hizmet alabilirsiniz. Halı temizliği için bize ulaşırsanız, halılarınız aynı gün adresimizden ekiplerimiz tarafından alınacaktır.
İçmeler Halı Yıkama
İçmeler halı yıkama, Fiziksel güç ve manuel uygulamalarla halı yıkamada başarılı olmak zordur. Bazı şirketler su topları yardımıyla temizlik ve önceki kılavuzun kalitesini elde edemezsiniz. Yıkama dünyası, halı temizliğinde üretilen son derece üstün makinelerle bu hizmeti vermektedir.
İstanbul'un en aktif şirketlerinden biriyiz. Hem mahallede hem de mahallede çok sayıda servis aracı ile aynı anda hizmet verebiliriz.
Evinizdeki halılarınız ilk önce çalışanlarımız tarafından incelenir. Halının rengine ve dokusuna zarar vermeden hangi prosedürlerin yapılacağına karar verilir. Bundan sonra ekibimiz bu işlemleri gerçekleştirmek için özveri ve normal çaba ile çalışacaktır. Ev koşullarında yıkamak zor ve zor olsa da, çok fazla emek gerektiren bu çalışma, su faturanıza olumsuz bir şekilde yansır.
Şifa Mahallesi Halı Yıkama
Şifa mahallesi halı yıkama  halılarınızı yorulmadan temizleyebilir, mali açıdan rahatlayabilirsiniz. Temiz bir halı sağlıklı bir yaşam alanı anlamına gelir. Sağlıklı yaşam alanı sevdiklerinizle geçireceğiniz huzurlu zamanların habercisidir. Sağlığın bu hayatta en önemli madde olduğuna güvenerek bizi seçebilirsiniz.  https://www.asipavahaliyikama.com/sifa-mahallesi-hali-yikama/
Hijyenik bir ortamda yaşarken müşterilerimizin hizmetimizden memnun kalacağını umuyoruz ve bu amaçla ilerliyoruz. Misyonumuz taleplerinizi en üst düzeyde karşılamak ve hizmetimizden memnun kalırsınız. Bu bağlamda, güler yüzlü, deneyimli ve iş arkadaşlarımızla iş yapmayı seven ekibimiz, Tuzla halı yıkama konusunda güvenle seçebileceğiniz bir şirkettir. İstediğiniz zaman firmamızla iletişime geçebilir ve hizmetimizden yararlanabilirsiniz.
Kaynak : https://www.asipavahaliyikama.com
1 note · View note
afyonhaberleri · 2 years
Text
İpeğin büyülü dünyası Bursa'da vitrine çıkıyor
İpeğin büyülü dünyası Bursa’da vitrine çıkıyor
Osmanlı döneminde Avrupa saraylarını süsleyen Bursa İpeği, Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Uluslararası Kozadan Kumaşa İpek Festivali” ile yeniden dünya vitrinine çıkıyor. BURSA (İGFA) – Tarihi ipek yolunun Anadolu’daki son durağı olan ve Osmanlı döneminde başta Topkapı olmak üzere dünya saraylarını süsleyen ipek halı ve kumaşlar üreten Bursa, yaklaşık 2 asır sonra…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
homefestohali · 3 years
Photo
Tumblr media
İnce Çocuk Halısı ile Çocuk Odalarına Minimal Dekorasyon Önerileri
Çocuk odaları, tıpkı çocukların muhteşem iç dünyası ve zihinleri gibi cıvıl cıvıl ve ışıltılı bir şekilde dekore edilir. Ayrıca dekoratif ürünler de çocuğunuz odasında oynarken güvenli zaman geçirmesine uygun biçimde olmalıdır. Özellikle küçük yaştaki çocukların odalarındaki mobilyaların sivri köşeleri belli bir zamana dek köpük ya da plastik bariyerler ile kapatılmalıdır ki herhangi bir kaza durumu yaşanmasın. Bunun dışında muhteşem avizeler, duvar kağıtları ince çocuk halısı modelleri çocuk odalarına renk katacaktır.
İnce çocuk halısı ile alan genişliğini görsel olarak da artırma imkanınız olur. Dilerseniz ince çocuk halısı çeşitleri ve tasarımlarını çocuğunuzun odasında özel bir oyun alanı gibi de kullanması için alabilirsiniz.Ayrıca ince çocuk halısı hem kolay taşınması hem de birçok farklı tasarıma sahip olması avantajı ile çocuklar ve ebeveynler tarafından çok sevilen halı çeşitlerinden biridir. Desenli ince çocuk halısı çeşitleri ile çocuk odasında bambaşka bir hava yaratabilirsiniz. Birbirinden güzel desenlere ve modellere sahip ince çocuk halısı için web sitemize göz atabilirsiniz.
Daha Havalı Bir Oda İçin İnce Çocuk Halısı
İnce çocuk halısı desenleri ve renkleri ile birçok farklı dekorasyon zevkine göre kullanılabilir. Minimal bir tarzdan hoşlanıyorsanız, hem odayı daha da genişletmek hem de karmaşık bir görünümden uzak olmak için soft ve açık renk tonlarında, desensiz ya da az desenli bir ince çocuk halısı kullanabilirsiniz. Öte yandan odada ton sür ton akımını yansıtmak tercihiniz ise duvar renkleri ve mobilyalar ile aynı renge fakat farklı bir tonuna sahip ince çocuk halısı modelleri bakabilirsiniz. İnce çocuk halısı çeşitleri arasında desenli ve çok renkli modelleri ise sade mobilyalar ile bir araya getirerek odaya hareket katabilirsiniz. Homefesto’da severek kullanacağınız birbirinden şık ince çocuk halısı modellerini bulabilirsiniz. Öte yandan ince çocuk halısı fiyatları açısından size büyük avantaj sağlayacak olan Homefesto birçok farklı ve kaliteli model halısı ile de sizlerle! Hem güzel, hem dayanıklı hem de geniş model seçeneğine sahip yüzlerce ince çocuk halısı için Homefesto yanınızda!
0 notes
arguntc · 3 years
Text
Edip Cansever Kimdir, Nereli, Kaç Yaşında?
Edip Cansever Kimdir, Nereli, Kaç Yaşında?
Edip Cansever Kimdir? Edip Cansever, 8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. İlk şiiri 1944 yılında İstanbul dergisinde yayınlanan Edip Cansever; Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini “İkindi Üstü” kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, her şeye yaşama…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Photo
Tumblr media
(Barcode Mavi- Yurt Halısı gönderdi) http://www.celebizadehali.com/urunler/yurt-halisi-07/#
0 notes
homefestohali · 3 years
Photo
Tumblr media
Dekoratif Çocuk Halısı ile Çocuk Odaları Oyun Odalarına Dönüşüyor
Hatırlar mısınız? Halı desenleri, çocukluğumuzda oyun alanlarıydı. Oyuncak arabalar için halı desenlerini araba yollarıyken, oyuncak bebekler için de yürüme yolları ve bekleme yerleriydi. Günümüzde halı sektörü bunu dikkate alıyor ve birçok desende dekoratif çocuk halısı modelleri ortaya çıkıyor. Araba yollarına sahip veya seksek oyununun üzerinde olduğu birçok dekoratif çocuk halısı ile karşılaşmaktayız. Hatta halı saha dekoruna ya da çarpma tablosuna dekoruna sahip birçok dekoratif çocuk halısı ile çocuklar eğlenerek öğreniyorlar.
Çocuk odalarını oyun odalarına çeviren dekoratif çocuk halısı modelleri, çocuklar tarafından oldukça seviliyor. Evin başka odalarında oyun oynamak istemeyen çocuklar dekoratif çocuk halısı ile kendilerine bir oyun dünyası yaratabiliyor. Sadece oyun modellerine sahip olmayan dekoratif çocuk halı modelleri, daha birçok desen ve renkle karşımıza çıkıyor. Çocukların sevdiği çizgi film karakterleri veya şirin yazılara sahip modeller gibi birçok model, dekoratif çocuk halısı tasarımlarında yerlerini alıyor. Hem çocuk odasının konseptini tamamlamak hem de çocuklarınıza ayrı bir dünya yaratmak istiyorsanız, Homefesto dekoratif çocuk halısı modelleri sizleri bekliyor!
Dekoratif Çocuk Halısı Fiyatları Neye Göre Değişir?
Elbette bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Dekoratif çocuk halısı modelleri, fiyat açısından en az değişkenlik gösterdiği nokta modeli veya dekorudur diyebiliriz. Dekoratif çocuk halısı fiyatları genellikle halı kalitesi, boyutu veya dokusuna göre değişmektedir. Çocuk odasında yer alacağı için dekoratif çocuk halısı, kalite açısından önem taşımaktadır. Onları alerji etmeyecek kumaşlara sahip olması gerekmektedir. Çocuklar sürekli hareket halinde oldukları için kaymaz taban dekoratif çocuk halısı da oldukça tercih edilmektedir. Aynı zamanda çabuk kirlenebilecek olan dekoratif çocuk halısı, makinede yıkanabilme özelliğine sahip olması ebeveynlere kolaylık sağlayacaktır. Bu kalitede olan dekoratif çocuk halısı fiyatları, bu özelliklere sahip olmayan halılara göre elbette değişkenlik gösterecektir. Çocuk odasının genişliğine göre değişen dekoratif çocuk halısı boyutu, fiyat açısından da oynayabilmektedir. Doku ve kumaş da dekoratif çocuk halısı fiyatları belirlerken, bu noktada çocuklarınızı rahatsız etmeyecek doku ve kumaşa sahip dekoratif çocuk halısı seçmenizi tavsiye ederiz. Hassas bünyeye sahip çocuklar için halı, kumaş ve doku açısından önem kazanmaktadır.
0 notes