Tumgik
#ilk sözümü geri alıyorum
saksibitkisiyim · 2 years
Text
yarın aynı saatlerde ama farklı yerlerde iki kardeşimin mezuniyetleri var.. şimdi hangisini daha çok sevdiğimi seçme zamanı veya pastası olan töreni
8 notes · View notes
gelenigeleneaktar · 4 years
Text
“İçim”den gelenler - 5
(Son günlerde üstbenimle sohbet etmek beni oldukça rahatlatmıştı. Nezlem durmuş, iki tane de iş teklifi gelmişti. İki iş de gayet iyiydi ama ben biraz panikledim, heyecanlandım. İki iş de birbirinden çok farklıydı ve nasıl karar vereceğimi, hangisini ya da ikisini birden mi kabul edeceğimi bilememiştim)
Ben: Tüm bunları düşününce kontrolü ele alıp bir karar vermem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ne dersin? 
İçim: Biraz duralım Onur. Hiç acele etmeyelim çünkü acele etmemizi, hemen karar vermemizi gerektirecek bir şey yok. Öyleyse yapmamız gerekenleri yapıyoruz, üstümüze düşen görevi yerine getiriyoruz ve yolumuza bakıyoruz.
B: Sadece X abiye(İlk teklifi yapan) bir cevap vermek ve bu konuda net olmak konusunda sıkıştırıyorum kendimi.
İ: Görüyorum. haklısın da! Bir an önce bu konuyu kapatmak istiyorsun çünkü bir şeyler net olmayınca oran buran oynuyor, rahat duramıyorsun:) Sen nasıl istersen öyle yap. Unutma, asla hiçbir konuda yanlış yapamazsın! Çünkü öyleyse öyledir. (Burada üstbenim bana “içinden gelen doğrudur, nasıl bir cevap vermek istiyorsan, o cevabı ne zaman vermek istiyorsan öyle yap, içinden öyle geliyorsa yanlış olamaz” diyor.) 
B: Peki, paniğimi sevgiyle kabul edebilirim o zaman. Ama zaten istesem de yapamıyorum bir şey. Ama yapacaksam da telaşla, panikle yapmama gerek yok. Y’de(İkinci iş teklifini yapan) zaten hızlı hızlı çözmeye çalışıyor, beni de panikletiyor. Onunl... (sözümü kesiyor)
İ: Öyleyse bunca akan şey arasında sen sakin ve merkezinde kalabilir misin? Ne istediğini ve ne istemediğini iyi bilen ve gerekli olduğunda bunları doğru ve net şekilde anlatabilen biri olmak için sakin ve merkezinde kalabilir misin? (Ben “evet” diyorum içimden) O zaman sorun yok Onur. Daha çok teklif alacaksın, pek çok iş gelecek ve sen bazı kararlar almak durumunda olacaksın. O yüzden temelinde sağlam ve kararlı durabilmek için sakin, soğukkanlı, güvende ve merkezinde kalman çok önemli olacak.
Rakamları da kafana takma. Senin dışında, senin dışındaki insanlar arasında gelişen bir durum u. Sen sadece sana söyleneni, sana tavsiye edileni dinledin. Suçlu hissetmene gerek yok. (İşlerden biri için menajerimi arayıp “bütçeye ne rakam söylemeliyim?” diye danıştım. Onun söylediği bütçe benim düşündüğümün 10 katıydı. Şoke olmuştum! Ama menajerim “bu işin normali bu, sakın çok düşük bir şey söyleme” dedi. Ben 10 katını söyleyemedim tabi ama neyse ki beş katını söyleyebildim! Üstbenim de buna istinaden “piyasa koşulları böyle, sende bunu keyifle kabul et” diyor burada. Ben ise “ayıp br şey yapıyormuşum gibi hissediyorum)
B: Ama öyle hissediyorum! Bir günlük iş için bu kadar para alıyorum! Herkesin bu kadar çok kazanmasına inanamıyorum zaten. Ben de mi onlardan biri olacağım? (Suçluluk hissi devam ediyor)
İ: Biliyorum, olağandışı geliyor sana. Ama bunun ne zararı olduğunu benimle paylaşır mısın? Beraber karar verelim istersen bu duruma?
B: Yani bunca paraya gerek olmadan da yaşayabiliriz hayatımızı. Herkes hırslı hırslı para alıyor, para konuşuyor sürekli. Herkes daha çok kazanmanın, yolmanın peşinde. Aç insanlar var ya da o parayı zor kazanan insanlar! Niye böyle bir adaletsizliğin içine gireyim ki?
İ: Peki nasıl bir adalet dağıtmak isterdin?
B: Herkes ayda 4-5 bin tl kazansın ve herkes o parayla her istediğini alsın. Bence parayı hiç dert etmemeli “kazanacak mıyım, kazanamayacak mıyım?” diye dert etmemeliyiz. Ben Mercedes’le gelen bir adam görüp de paraya susamamalıyım. Bu kadar hırsala parayı istememeliyim. O Mercedes benim doğalım olmalı. (Geçenlerde çok güzel bir Mercedes’le bir misafir gelmişti ve arabasına çok özenmiştim)
İ: İşte sana fırsat; istersen o Mercedes senin doğalın olabilir Onur! Parayı düşünmeden parayı kazanabilirsin. Hırslanmadan, kıskanmadan, sinirlenmeden! Ve bunun için hiçbir şey yapmana gerek olmadığını görebilirsin. İnsanlar(ve sen de) bulunduğunuz yerden çıkmanın parayla olduğunu, dünyadaki sefaletin “parayı daha çok kazananlar” yüzünden olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki herkesin deneyimi farklı olduğu için bunu yaşıyoruz. Sen “sengin ol” diye gelmiyor bu para! Sen bu parayla beraber yeni bir deneyime kapı açıyorsun.Senin hayal ettiğin gibi olmayacak bu deneyim. Çünkü sen “parayla, ona bağlı bir hayat kurmayı” hayal ediyorsun. O yüzden altında korku da var! Kaybetme, hep kazanamama korkusu. Sen şu an o yolun yolcusu değilsin ve olmadığını da göreceksin. Parayla kurduğun hayallerle, deneyimleyip yaşayacağın hayaller farklı olacak. Ve bu işten ne kadar para kazanırsan kazan, sorunlarının üstünü örtemeyeceksin! Para kurtarıcı değildir Onur, bunu göreceksin. Her daim verilmesi gereken kararlar, atılması gereken adımlar vardır. Sen bunları görüyorsun. Lütfen acele etme. Deneyimle, yaşa... Sonra beraber bakarız; hayal ettiğin gibi mi yoksa değil mi?
Sen sadece bir iş aldın ve gördüğün gibi şu an hiçbir sorununu çözmedi. Daha çok işin var. Adım adım yürüyecek, her gün bir şeylerle karşılaşacaksın ve sakin, soğukkanlı Onur olarak hepsini anlayacaksın.
B: O zaman anladığım kadarıyla her adımımızda “nasıl yaşayacağımızı” anlıyoruz. Güvenli, huzurlu, mutlu, sakin ve merkezinde nasıl yaşanacağını, gerçek huzuru uzun uzun, hafif hafif deneyimlemeyi, yaşamayı anlıyoruz. Huzuru paranın getirmediğini, hayatı nasıl yaşadığımızla ilgili olduğunu anlıyoruz.
İ: Tam da bu!
B: Şimdi daha iyiyim. Çok şaşırttın beni! Hiç bunları duymayı beklemiyordum. Parayla uçuyor, ama aynı zamanda suçlu hissediyordum, kesildi şu an. Teşekkür ederim, kendimi çok iyi hissediyorum. Parayı alıp üzerime giymedim ya da başka bir insan olmadım. Sadece bir iş yapıyorum ve belli bir para alıyorum. O sırada da diğer işte çalışabilirim. Çok güzel bir dersti, çok teşekkür ederim. 
Not: Bu sohbetten sonra teklif ettiğim bütçeye “gayet normal” diye geri dönüş yaptılar:) Ben ise şu an bu rakamları çok normal karşılıyorum.  
(5 Ekim 2020)
7 notes · View notes
my-solara99 · 4 years
Text
GERÇEK HAYATIN KİTABI
Gerçek Hayat Kitabı
Brifing 1/366
Usta öğretir:
Üç Kez ve Yedi Mühür
İlahi Vahiyler - Meksika
1866-1950
Rab diyor ki:
1. Zamanın başında bir baba olarak insana iyilik yapması için ilham verdim. Fakat insanlar ilâhi emirlerden yüz çevirip putperestliğe kapıldılar ve Bana karşı iğrenç eylemlerde bulundular. Güçlüler kazandı, zayıflar yenildi ve adam kadını köle olarak aldı. Bu nedenle, Sina Dağı'nda Musa'ya yasanın On Emrini vermek gerekli hale geldi. Bu yasa İsrail halkına hükmedecek emirleri içeriyordu. Onlarla birlikte ona söylenmelidir: Kim öldürürse aynı yargıyı kabul etmelidir. Kim bir şey çaldıysa onu kardeşine iade etmelidir. Kim kötülük yaparsa gözü gözle, dişiyle dişini ödemelidir.
2. İkinci sefer yaklaşıyordu ve ben İsa'da aranızda yaşamaya geldim ve Size Sözümde dedim: "Birisi sağ yanağına vurulursa sol yanağı da sunun. Düşmanlarınızı affedin." Ve bulunduğunuz Üçüncü Çağda size şunu söylemeye geldim: Babanızın katili insan adaletinin zulmüne uğrayıp kapınızı çalıp yardım dilerse ne yapardınız? - Onu koruyun. Bunu yaparsanız, birbirinizi sevmenizi emreden Cennetteki Babanızın ilahi yasasını gerçekleştirmenize izin verecek ruhsal gelişimi başardığınızı kanıtlayacaksınız; her ruh şifalanmalıdır, zarafet yaşamında ölü olan ruhları yeni hayata uyandırın.
3. Bugün ruhunuzla konuşmaya ve yedi mührün içeriğini, tarihinizin kitabını, kehaneti, vahyi ve doğruluğu size açıklamaya geliyorum.
4. Şimdi Altıncı Mühür'e ait olan zamanda yaşadığınızı söylemeye geldim.
5. 1866 yılı bu ışık zamanının başlangıcını işaret eder. Elıas'ı gizemin perdesini kaldırması ve insanlık arasında Kutsal Ruh olarak tezahür ettiğim zamanı başlatması için gönderdim. Elias, Benim tarafından habercisi olarak atanan bir adamı aydınlattı. O, peygamberin sesini ruhtan ruha işiten, benim adımla kardeşlerini çağırıp bir araya getirmesini * emreden Roque Rojas adına seçildi çünkü ilahi bir vahiy insanlığın kaderini aydınlatmaya hazırdı. Bir kuzu kadar nazik ve alçakgönüllü olan Roque Rojas, manevi sese itaat etti ve cevap verdi: "Rabbimin iradesi bana yapılsın."
(* "Kardeşler": Öğretiler sırasında sık sık "kardeşler" ifadesini buluruz. Bu sadece büyük insan ailesinin erkek temsilcilerine atıfta bulunmakla kalmaz, aynı zamanda kadınları da içerir. "Kardeş" kelimesi sadece "komşu" anlamına gelir - her iki cins - ve aynı zamanda insanların birbirleriyle olması gereken ilişkiyi ifade eder: kardeşlik. İsa, "... biri sizin efendiniz, Mesih, ama hepiniz kardeşsiniz" (Matta 23: 8) 6. Roque Rojas bir grup inançlı ve iyi niyetle bir grup kadın ve erkek topladı ve orada, ilk görüşmelerinin koynunda, Elias habercinin zihninden kendini ortaya çıkardı ve şöyle dedi: "Ben, başkalaşımdan biri olan Peygamber Elias'ım. Tabor Dağı."İlk öğrencilerine ilk öğretileri verdi, aynı zamanda onlara ruhsallaştırma çağını duyurdu ve İlahi Üstadın ışınının yakında halkına kendisini ileteceğini kehanet etti.
7. Roque Rojas'ın mütevazı buluşma yerinin bu adamın sözüne inanan adanmışlarla dolu olduğu bir gün, Elijah ağzının aklını aydınlatmak için geldi ve Benden esinlenerek bu inananlardan yedi tanesini meshetti. Mühür temsil etmeli veya sembolize etmelidir.
8. Daha sonra, ilanımın vaat edilen anı geldiğinde, seçilen yedi kişiden yalnızca birinin Saf Eş'in gelişini beklediğini ve bu kalbin aklı ilk akla gelen Bakire Damiana Oviedo'ya ait olduğunu buldum. Sebat ve hazırlıklarının bir ödülü olarak İlahi Işının Işığı.
9. Damiana Oviedo Altıncı Mührü temsil etti. Bu, Altıncı Mühür'ün ışığının bu çağı aydınlattığının bir başka kanıtıydı.
10. İkinci Çağda bir kadının rahmi, bir anne rahmi buldum ve bu gün ve çağda Damiana Oviedo'nun saf ve iffetli kalbinde dinlendim. Bakire rahmi İsrail halkı için bir anne gibiydi ve onun arabuluculuğuyla liderleri (kilise liderlerini), "seçmenleri" ve "işçileri" * hazırladım. Yaşlılığın eşiğine gelmesine izin verdim ve ona dedim ki: Kendini bir sevgi kaynağı olarak yükselten ve kalplerinde bir iman meşalesi yakanlar, şimdi dinlen. Benim Kanunumu gayretle izlediği ve kirletilmesini istemediği için ruhen işe gelmeme izin verilmesini istedi; ve ona bunu verdim.
(* İsa'nın "bağdaki işçiler" benzetmesine dayanarak 11. Aynı zamanda ona başka bir görev verdim: Damiana, bulutlu suların kristal berraklığındaki sularla karışması benim iradem değil Liderlerin sağında, iman meşalesi onlarda her geçen gün artabilsin. Bulunduğun yerden bu insanlarda sevin ve kendini tazele. Seni seven ve beni tanıyan kalabalığı görün. Onları terk ettin, bak, meşale hala yanıyor, Efendi dedi ki: Aşk eken sevgi biçer; ışık eken ışık biçer.Ses taşıyıcıların (aracı organ olarak) ve yolların zihinlerini hazırlamak için mücadele ettin Seçtiklerimi arındırmak için; işte bu sizin tohumunuz.
12. Gerçekten size söylüyorum, insanlar: Damiana, Üçüncü Çağ'da Mary'nin temsilcisi olarak size şefkat ve şefkat vermek için gelen saf bakiredir. Bu yolu izleyen bakireler kutsanmıştır, çünkü onları lütfumla yıkayacağım. Ve benim çocuklarım olan hepinizi öğrencilerime dönüştürmek benim ilahi arzumdur, çünkü ayrılık anım yaklaşıyor ve sizi insanlığın efendileri olarak bırakmak istiyorum.
13. Yolunuzun amacına ulaşmak ve alçakgönüllülüğünüz ve yardımseverliğinizle dünyanın kudreti olmak için sessiz bir adımla yürüyün.
14. Bu zamanın materyalist insanları da beni aradı. Sesim onlarda ruhsal rezonans buldu ve Üstad bolluk içinde huzur verdi; ama onlarla olmama rağmen, beni kabul etmek istemediler ve farklı türden tohumları ekmek istediler.
15. Şu anda sizi alıyorum ve size çok beklediğiniz varlığımı ve ışığımı veriyorum. Hakikat yolundan sapan kardeşlerinizi kınamayın, çünkü yarın başka yollarda da yolunuzu kaybedip kaybetmeyeceğinizi bilmiyorsunuz. Seni yoldan sapmaktan alıkoyacağım ve sana süt ve bal vereceğim.
16. Bugün size geçmişin öğretilerini zihninize geri çağırmak için Sözüm'ü tekrar söylemeye geliyorum. Ancak, İsa'nın İkinci Çağ'da onu yeryüzünün ekmeği ve şarabıyla simgelediği biçimde size Kutsal Komünyonu hatırlatmaya gelmedim. Sözümü temsil etmen için sana maddi ekmek teklif edilen zaman bitti. Bugün benim sözüm ekmektir ve onun ilahi anlamı, size her an ruhsal olarak sunduğum kutsal şaraptır.
17. Kendinizi besleyin, kendinizi besleyin, bu benim isteğim. Hile ile beslenenlere gerçeği verin. İnançsızları Bana getirin ve uyuşmazlığı ve uyuşmazlığı ortadan kaldırın, böylece sonsuz yaşam ekmeği tüm çocuklarıma ulaşır. çünkü sen düşmek üzereyken aşkım kurtarmaya geldi. Bir fırtınadaki can simidi gibi, merhamet dolu ruhum sizi kurtarır.
18. Duruşma saatinde terk edildiğinizi hissettiğinizde, inancınızı güçlendirmek için varlığımı hissetmenize izin veriyorum.
19. Sonra dudakların sustu, beni kınayarak zaten küfretmeye hazırdı: "Tanrım, sen benim seçilmişin olduğumu söylediğinde neden kardeşlerimin beni incitmesine izin veriyorsun?"
20. Ey öğrencilerim olmaya hala karar vermemiş olan küçük çocuklar, şunu söylememe rağmen: Ziyaret edilen ve duruşmada kendini güçlü gösteren, kardeşini bağışlayan ve Benim adımı kutsayan ne mutludur; çünkü ışık onun varlığından çıkacak, bu da onu reddeden öğretime dönüştürecek.
21. Her iyilik, yeryüzünde değil ahirette alınan mükafatını bulur. Fakat kaç kişi, ruhani yaşamı için hiçbir şey yapmayanın ona girerken haksız bırakılacağını ve o zaman tövbesinin büyük olacağını bilmeden, yeryüzünde bu mutluluğu yaşamak ister.
22. Yavaş yavaş, benim öğrettiklerim insanların hayatın özünü veya anlamını anlamalarına olanak tanıyacak; o zaman bu kısa dünya turu ruhun yararına kullanılacaktır. Fakat bunun için birbirinizi affetmeniz gerekir ki insanlar arasında ışık ve huzur filiz versin.
23. Ama müritlerim, sizler bile bu erdemlere şu anda bir örnek vermezseniz, insanlık hala kimi umut edebilir?
24. Size kanını ve canını veren ve bir kalabalığı seven ve onu yargılamalarına, kınamalarına ve öldürmelerine rağmen siz bağışlayanın size söylediği şeyin bu olduğunu bilin.
25. Ama gerçek olan hayat, aşk ölümsüzdür ve bakın, burada bir kişinin zihniyle Ruhum'un duyurusunda aranızda yeniden var. Şu andaki sözüm sizin için şu dersi tekrarlıyor: "Efendi öğrencilerini sevdiği için birbirinizi sevin." Bunu da açıklamak istiyorum ki, her gizem aydınlansın ve vasiyet olarak sana bıraktığım ve insanların daha sonra gizli tuttuğu ya da kapattığı o kitabın sizden tekrar açılması. *
(* Anlaşılması zor olan ve kısmen reddedilen Yuhanna'nın Vahiyinin anlamı, tamamen onaylanır ve anlamıyla Rab tarafından açıklanır. 26. Birçok perde yırtılacak. Sözüm karanlığı örten bir ışık kılıcıdır yerlebir edilmiş.
27. Gizli bilgiler gün ışığına çıkacak ve bilinmeyen öğretiler size açıklanacaktır. Pek çok gizem çözülecek; ama bu vahiyleri dünya kitaplarında bulamazsınız, ama bu benim sözümde.
28. Gerçekten ışığın çocuğu olmak isteyen herkes, Sözümün derinliklerini saygıyla kavrayacak ve orada kendisini öğretmesini bekleyen Efendisini tanıyacaktır.
29. Doğrusu, dünyaya barış getirecek ve bu insan ırkını uçurumdan kurtaracak olan, insanların öğretileri olmayacaktır.
30. Birbirlerini inkar eden ve benim öğretimi vaaz ettiklerini söyleyen dinleri görün.
31. Bu nedenle, bu zamanda yeni havarilerim, Elçilerim olmaya çağrılanların tümü, bu Müjdeyi kardeşlerine vermeye layık olabilmeleri için temizlenecek ve arındırılacaktır.
32. İkinci Çağda, öğretimi dünyaya yayan on iki öğrenci vardı. Üçüncü Çağda her "İsrail kabilesinden" on iki bin kişi benim hakikat ve sevgi öğrettiğimi tüm insanlığa duyuracak.
33. Bu yüz kırk dört bin (144.000) nerede? - Bazılarının ruhani, diğerlerinin de enkarne olup olmadığına bakılmaksızın, Elias onları toplama sürecindedir. Hepsi bu ilahi çalışmada ruhsal olarak birleşecekler.
34. Birçoğu sizi şaşırtacak büyük olaylar göreceksiniz; ama talimatlarımla size ışığı vereceğim, böylece asla kafanız karışmasın. Babanızı ve kardeşlerinizi sevmeniz için size ilham verecek olan sözümü inceleyin. Baba'ya hizmet etmek ya da kendinizi Üstün'ün müritleri olarak adlandırmak için yüz kırk dört bin kişi olmak gerekli değildir. Bu numaraya ait olanlar, işi benim işimin öncüsü ve koruyucusu olmak olanlardır.
35. Bugün ruhumla geliyorum. İkinci seferde insan olduğum için halkın gözüne göründüm.
36. Pek çok kişi Beni gördüklerinde kendilerine sordu: Tanrı adına konuşan kim? Ve diğerleri onlara dediler: "Meryem'in oğlu ve marangoz Yusuf, o Celileli'dir." Sonra İsa'yla dalga geçtiler.
37. Ama marangozun oğlu, doğuştan kör olanların ışığı ve onun ortasında onları iyileştiren İsa'nın yüzünü görebilmesini sağladı. Üstün'ün okşamasının mucizesini hissettiklerinde, ayaklarının dibine secde ettiler ve boğazlarının tepesine O'nu vaat edilen Kurtarıcı olarak tanıdıklarını bağırdılar.
38. Kâfirler, şok içinde kendilerine sordular: Pek çok kişiden biri olarak tanıdıkları bu basit kişinin böylesine büyük mucizeler gerçekleştirmesi nasıl mümkün oldu?
39. Bugün ruhum var ve insanlar artık Bana marangozun oğlu diyemiyorlar; ama doğrusu size söylüyorum ki, o zaman bile bana böyle seslenme hakkı yoktu. Bir bakirenin hamile kalacağı ve onun rahminde "Söz" ün beden olacağı yazılmıştır. Ailenin reisi Yusuf, yalnızca bakirenin ve çocuğun yaşam yolunda insanların gözüyle görülebilen koruyucu bir meleğiydi; Öte yandan Meryem, Tanrı'nın anne sevgisinin ve Mesih'in insan kısmı olan İsa'nın annesinin enkarnasyonuydu.
40. Basit talimatlarla, sizin için sır olarak adlandırdığınız ve olmayan vahiyleri yavaş yavaş anlaşılır hale getireceğim. Deneme saatlerinde Babanıza düşüncelerinizi iletebilmeniz için size dua etmeyi öğreteceğim.
41. Size her zaman dua öğretildi.
42. Musa, Mısır'da kaldığınız son gece ve çölden geçtiğiniz tüm süre boyunca dua etmenize * izin verdi.
(* Bu, İsrail halkında Musa zamanında enkarne olan herkesi ifade eder. 43. Size Rab'bin Duasını ikinci kez öğrettim, böylece ondan ilham alarak, ihtiyaçlarınız için Babanıza dönebilir ve her zaman onun gelecek krallığının vaadini sunabilirsiniz. olmalıdır; böylece O'na bağışlanma isteği ile gelip, böylece borçlularınızı da aynı şekilde affedip affetmediğinizi vicdanınıza sormalısınız.
44. Şimdi size dudaklarınızdan değil, ruhunuzun en derinlerinden fışkıran ve tevazu ve güven içinde Bana konuşan manevi duayı öğretiyorum: "Rab, senin içimizde yapılacak."
45. Sana iyileşmeyi öğrettim. İsa balsamdı, O sağlıktı, Sözü onu işitenleri iyileştirdi, Eli dokunduğuna sağlık getirdi. Bakışları onu kabul eden kişiye sonsuz rahatlık veriyordu; Hatta ceketine imanla dokunulduğunda, O'na gelen acı ve ıstıraptan bunalmış olanlara barış sağladı; ve hatta kaptanın yüzüne damlayan kanı bile gözlerini kayıp görüşe geri döndürdü.
46. ​​Bu tür mucizelere ancak bu sevginin kızı olan sevgi ve merhamet ile ulaşılabilir. Onlarla iyileşebilirsin.
47. Kendimi sana çok yakın hisset; Hayatınızın zor anlarında size bunun kanıtlarını veriyorum. İçinde varlığımı hissetmek için yüreğimi kalbinizden hazırlamak benim çabamdı.
48. İçinizde olmama rağmen Beni nasıl hissedemiyorsunuz? Bazıları beni doğada görüyor, diğerleri beni sadece her şeyin ötesinde hissediyor, ama doğrusu size her yerde ve her yerde olduğumu söylüyorum. Ben de senin içindeyken neden beni hep senin dışında arıyorsun?
49. Size kim olduğumu söylediğimde, sizinle konuşan sesi ne duydunuz ne de anladınız ve Beni gördüğünüzde kime baktığınızı bilmiyordunuz. Bu, ruhsal duyarlılık eksikliğinizin kanıtıydı.
50. Ama sonunda siz Bana geldiniz, böylece size öğreteceğim ve sadece kusurlarınızı göstermeyeceğim. Geçmişinizi bir kefaret yükü olarak zihninizde taşıyorsunuz *.
(* "Kefaret": Bu duyurular sırasında "kefaret" kelimesine tekrar tekrar rastlıyoruz, bu terim tüm çalışma boyunca kırmızı bir iplik gibi ilerliyor. Eleştirel okuyucu şunu sorabilir: Kefaret - neden ve ne için? Tanrı insandır Kanunu verilmiş, onu elçileriyle ve vicdanımızdaki sesiyle defalarca açıklayarak, bize sürekli hatırlatıyor.Yasaya uymak, dünya hayatımızda bize huzur, mutluluk, sağlık, çalışma ve ekmek getirmelidir. İlahi olana karşı işlenen suçlar Halbuki kanunlar kendiliğinden ciddi sonuçlara sahiptir ve yeryüzünde günah işlemeyen, yani Tanrı'nın kanununu çiğnemeyen insan yoktur.Bu nedenle, bazılarının fiziksel ve zihinsel olarak acı çektiğini görüyoruz.çünkü yaşam tarzları üzerindeki bilge ilahi yasaları göz ardı ettiler. Diğerleri, hemcinslerine içmeleri için verdikleri aynı acı kadehi boşaltır. Çünkü birine verdiğimiz veya yapmayı düşündüğümüz kötülük, er ya da geç yoğun bir biçimde bize geri dönüyor, çünkü davranışımızın daha fazla etkisine de katlanmak zorundayız. Şair Friedrich Schiller, şu sözlerle özdeşleştirdi: "Lanet budur. kötülük, kötülük üretmeye devam etmelidir. " İyi ya da kötü, ekdiğini biçmek, Tanrı'nın kusursuz doğruluğunun değişmez yasasıdır. Bu, Kutsal Kitap'taki temel cümleyle ifade edilir: "Bir insan ne ekerse, biçer." Hıristiyan teolojisinde, Tanrı'nın gelişimi ve eğitimi için bu temel, manevi yasaya sahiptir,Sebep ve sonuç yasasına karşılık gelen, ona önem vermez ve İsa'nın kurban ölümünün eksik, tek taraflı bir yorumuyla, onu çoğu Hıristiyan'ın bilincinden bastırır. Ve bu gerçeğin çoğu zaman çok sert gerçekliğinde kendi deneyimleriyle farkına varan insanlar, çoğu zaman onu sevgi dolu bir Tanrı ve Baba fikriyle uzlaştıramazlar.çoğu zaman onu sevgi dolu bir Tanrı ve Baba fikriyle bağdaştıramaz.çoğu zaman onu sevgi dolu bir Tanrı ve Baba fikriyle bağdaştıramaz.
İlâhi Yasanın ihlallerinin otomatik olarak ağır sonuçlara yol açtığı söylenmişse, bu ağır sonuçların - ya da denemelerin - insanın ebedi kurtuluşuna hizmet ettikleri için Tanrı'nın sevgisini içlerinde taşıdığı da belirtilmelidir. Çünkü acı çekerek insan kendisi ve hayatı hakkında daha derin düşünmeye başlar. Bazen bir ziyaretin amacını göremez çünkü zihninin geçmişinde çözemeyeceği bir gizem vardır. Bununla birlikte, birçok durumda, Cennetteki Baba, insanın mahkemesinin nedenini anlamasına izin verir. Tanrı'nın iradesine teslim olursa, tövbe ederse ve Tanrı'dan af dilerse, Tanrı'nın sevgisi de onu bağışlar. Bununla birlikte, kişi bunun tüm acı ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmadığını anlamalıdır.Çünkü Tanrı'nın doğruluğu, yaptığı yanlışın sonuçlarından onu kurtaramaz. Ancak affedilmesi onu cesaretlendirir, rahatlatır, umut verir ve duruşmaya daha kolay dayanabilmesi için onu güçlendirir. Onu sabırla ve Tanrı'ya güvenerek taşırsa, suçunu kefaret etme yolundadır. Bu şekilde acı, hayatında büyük bir öğretmen haline gelir ve içsel olarak ne kadar çok değişir ve hayatını Tanrı'nın iradesine göre şekillendirirse, geçmiş suçluluk duygusuna kefareti o kadar kolay olur ve o kadar çabuk özgürleşir.bu yüzden suçunu kefaret etme yolunda. Bu şekilde acı, hayatında büyük bir öğretmen haline gelir ve içsel olarak ne kadar çok değişir ve hayatını Tanrı'nın iradesine göre şekillendirirse, geçmiş suçluluk duygusuna kefareti o kadar kolay olur ve o kadar çabuk özgürleşir.bu yüzden suçunu kefaret etme yolunda. Bu şekilde acı, hayatında büyük bir öğretmen haline gelir ve içsel olarak ne kadar çok değişir ve hayatını Tanrı'nın iradesine göre şekillendirirse, geçmiş suçluluk duygusuna kefareti o kadar kolay olur ve o kadar çabuk özgürleşir.
Kişisel denemelerimiz, artan sayıda gelen ve gelmeye devam edecek olan dünya çapındaki rahatsızlıklara gömülüdür. Yargı zamanı kişisel ve geneldir. Yargı Dalgası bizi nerede ve nasıl vurursa vurursa - ister dünya çapındaki sıkıntılarla bağlantılı olarak ister kişisel denemelerde - asıl mesele içsel olarak hazırlıklı olmamızdır. Ölüm bize gelene kadar beklememeliyiz, ama hayatımızın bir an önce ilahi emirler ve vicdanımızdaki ışık tarafından yönetilmesine izin vermeliyiz ki, ruhumuz burada yeryüzündeki ilahi kanunu ihlallerinin kefaretini tamamlasın ve - ondan kurtulun Kusurların yükü - ebedi krallığa girebilir. Aksi takdirde hata ve hatalarından dolayı yüklenir,ahirette zor bir yol var.
51. Sonra yükünüzü üzerinizden alacağım ve dinlenmenize izin vereceğim, üzüntünüzü gidereceğim ve yüreğinizdeki umut ışığını yakan yiyecekler sunacağım.
52. Hayatın sınavlarıyla katılaşan kaç kalp, Sözümün uysallığı tarafından alt edildiğini hissetti. Teselli bulduklarını, sağlıklı olduklarını ve yeni hayata uyandıklarını hissettiler. Öyleyse, beni takip edenler, aldıklarını gücüme ve sevdiklerine atfediyorlar ve ruhları artık benden ayrılamıyor çünkü kalpleri şükran ve sevgi dolu ve ruhani giysilerinin saf beyazına sahip değiller. en zengin hükümdarın kraliyet giysilerini takas edecekti.
53. Ama benimle kalan ve sözümü berrak su akıntısı gibi kabul etmelerine rağmen, kötü eğilimlerini koruyanlar var. Bunlar arasında kıskanç Cain gibi davrananlar; Rab'be sunduklarının, erdemli Habil gibi davranan alçakgönüllülerinkinden daha az hoşnut olduğunu gördüklerinde kalpleri öfke ve kıskançlıkla yanar ve dilleriyle sahip oldukları iki ucu keskin kılıcı acı içinde kardeşlerine çekerler. canını yakmak. Acılarına hıçkıra hıçkıra hıçkıra bırakıp onları öldürdükten sonra sığınağıma gelirler, düşüncelerini yükseltirler ve ikiyüzlülükle beni sevdiklerini söylerler.
54. Yine de zihinleri ve kalpleri sertleşmiş bu küçük çocukları Benden zorlamıyorum; Onları harika testlere tabi tutuyorum ve sözümü iyice hissetmelerine izin veriyorum. Eğer eğilirlerse, kazandılar; isyan ederlerse, yine yoldan sapmak ve başka bir fırsatı beklemek zorundadırlar.
55. İyi öğrencilerim olabilmeniz ve gerçek bilgeliğe sahip olabilmeniz için size tüm bunlardan bahsediyorum.
56. Bilginizle asla övünmemelisiniz, çünkü Babanın sırrı yalnızca O'nun kapısını alçakgönüllülükle çalanlara açıklanmıştır.
57. Dünyanızı süren ve değiştiren bilim adamları sevgiden ve iyiden ilham alsalardı, bu zamanın bilimi için ne kadar bilgiye sahip olduğumu çoktan keşfetmiş olacaklardı, sadece bu çok küçük kısım değil. onlar çok hayal ediyorlar.
58. Süleyman hikmetli olarak adlandırıldı çünkü yargıları, öğütleri ve sözleri hikmetle şekillendi; ünü krallığının sınırlarını aşarak diğer ülkelere ulaştı.
59. Ama bu adam, bir kral olmasına rağmen, alçakgönüllülükle Rabbinin önünde diz çöktü ve bilgelik, güç ve koruma istedi, çünkü kendisinin sadece benim kulum olduğunu anladı ve benden önce asasını ve tacını koydu. Eğer tüm bilim adamları, tüm bilim adamları aynı şekilde hareket etselerdi - hikmetleri ne kadar büyük olurdu, şimdiye kadar bilinmeyen kaç doktrin hala benim gizli bilgi hazinemden onlara ifşa edilirdi!
60. Siz, materyal olarak çok azınız, ne âlimlerin ne de bilim adamlarının size açıklamadığı çok fazla bilgiyi zaten almışsınız.
61. "Bedenin dirilişinin" gizemi, ruhun reenkarnasyonunun açığa çıkarılmasıyla açıklığa kavuşturuldu. Bugün, bu sevgi ve adalet yasasının amacının, ruhun kendisini mükemmelleştirmesi olduğunu, asla kaybolmayacağını, çünkü Baba'nın ona sunduğu kurtuluşu için her zaman bir fırsat olarak açık bir kapı bulacağını biliyorsunuz.
62. Bu kanuna dayanan her ruha ilişkin yargım mükemmel ve acımasızdır.
63. Sizi nasıl yargılayacağımı tek başıma biliyorum çünkü her kader erkekler için anlaşılmaz. Bu nedenle hiç kimse diğerlerine maruz kalmaz veya ihanete uğramaz.
64. Ruhlar günahlarında kendilerini yitirdikten sonra, bunca mücadele ve yenilgiden sonra ve uzun yolculuklardan sonra, deneyimlerinden dolayı bilgelik dolu, acıdan arınmış, faziletleriyle yüceltilmiş, uzun hac yolculuğundan bıkmış halde Bana gelecekler. ama çocuklar gibi basit ve mutlu.
65. İnsanlar, önünüzdeki zamanı düşünün ve sözümü dinleyin çünkü "yol" budur. Görevinizi tanıyın ve yerine getirin ve acılarınızı sabırla taşıyın, çünkü mükemmelliğin zirvesine ulaşmak için dikenden yoksun bir yol yoktur.
66. Sözümün nuru insanları bu üçüncü seferde birleştirecek. Benim gerçeğim her zihinde parlayacak, inançlardaki farklılıklar ve kültler ortadan kalkacak.
67. Bugün bazıları Beni Yehova'da seviyor ve Mesih'i inkar ederken, diğerleri Mesih'te Beni seviyor ve Yehova'yı tanımıyor; bazıları Benim varlığımı Kutsal Ruh olarak kabul ederken, diğerleri Kavgalar ve Kutsal Üçlemim konusunda parçalanıyorlar.
68. Ve şimdi bu insanlığa ve onu ruhi yönden yönetenlere soruyorum: Hepiniz gerçek Tanrı'ya itiraf ederken, neden kendinizi birbirinizden uzaklaştırıyorsunuz? Beni Yehova'da seviyorsan, gerçektesin. Beni Mesih aracılığıyla seviyorsanız - O yol, gerçek ve yaşamdır. Beni Kutsal Ruh olarak sevdiğin zaman ışığa yaklaşıyorsun. Sadece bir Tanrınız var, sadece bir Babanız. Tanrı'da var olan üç İlahi Kişi yoktur, yalnızca üç farklı gelişme aşamasında insanlığa kendini gösteren bir İlahi Ruh vardır. Bu derinliğe girdiğinde, çocukluğunda sadece bir ilahi ruhun var olduğu üç kişiyi gördüğüne inanıyordu. Bu nedenle Yehova ismini duyduğunuzda Tanrı'yı ​​Baba ve Yargıç olarak düşünün. İsa'yı düşündüğün zamanÖyleyse Tanrı'yı ​​O'nun içinde Efendi, sevgi olarak tanıyın; ve Kutsal Ruh'un kökenini anlamaya çalışırsanız bilin ki, O'nun ölçülemez bilgeliğini daha ileri olanlara açıkladığında, Tanrı'dan başkası olmadığını bilin.
69. İnsanlığı ilk kez bugün olduğu gibi ruhsal olarak gelişmiş bulmuş olsaydım, kendimi onlara Baba, Üstat ve Kutsal Ruh olarak gösterirdim; o zaman insanlar sadece bir tanrı olan üç tanrı görmezlerdi. Ama öğretilerimi doğru yorumlayamıyorlardı ve fikirlerine göre erişilebilir ve küçük tanrılar yaratmaya devam etmek için kafaları karışacak ve yolumdan uzak duracaklardı.
70. İnsanlar bu gerçeği görür ve kabul eder etmez, biraz sevgi ile kaçacakları bir hata nedeniyle birbirlerini yanlış anladıkları için pişman olacaklar.
71. Yasayı tanıyın, iyiyi sevin, sevgiyi ve merhameti eyleme dönüştürün, ruhunuza evine yükselmesi için kutsal özgürlüğü verin, beni seveceksiniz. Bana gelmek için nasıl davrandığınıza ve nasıl olmanız gerektiğine dair mükemmel bir örnek ister misiniz? - Örnek olarak İsa'yı alın, onun içinde beni sevin, onun aracılığıyla beni arayın, onun ilahi yolunda bana gelin; ama beni fiziksel formunda veya imajında ​​sevmemeli veya öğretilerinin yerine getirilmesini ayinler veya dış formlarla değiştirmemelisiniz, çünkü aksi takdirde farklılıklarınızda, düşmanlığınızda ve fanatizminizde ebediyen kalacaksınız.
72. Beni İsa'da, ama O'nun öğretisinde O'nun Ruhu'nda sevin ve ebedi yasayı yerine getireceksiniz; Çünkü Mesih adaletinde sevgi ve bilgelik, ruhumun varlığını ve her şeye kadiriyetini tanıması için insanlığa verdiğim bir birlik oluşturmak için birleştirilir.
73. Mesih sevgiyse, ben sevgi olduğumda O'nun Yehova'dan bağımsız olduğuna inanabiliyor musunuz?
74. Kutsal Ruh bilgelikse, ben bilgelik olduğumda bu ruhun Mesih'ten bağımsız olarak var olduğuna inanıyor musunuz? "Söz" ve Kutsal Ruh'un iki farklı şey olduğunu düşünüyor musunuz?
75. Yalnızca tek bir Tanrı'nın var olduğunu ve sonsuza kadar yalnızca tek Tanrı olacağını anlamak için İsa'nın insanlara öğrettiği kelimeden yalnızca bir şeyi bilmek yeterlidir. Bu yüzden O'nun aracılığıyla dedim ki: "Oğul'u tanıyan, Babayı bilir çünkü O Bende ve Ben O'nun içindeyim." Daha sonra insanlara farklı bir zamanda döneceğini açıkladığında, sadece ben tekrar geleceğim demedi, Kutsal Ruh'u, Yorganın Ruhu'nu, Hakikatin Ruhunu göndereceğine söz verdi.
76. Mesih Kutsal Ruh'tan neden ayrı olsun? Onunla Ruhu'na gerçeği, ışığı ve teselli getiremez mi?
77. Erkekler benim gerçeğime ne kadar az nüfuz ettiler ve nüfuz ettikleri bu küçük şeyde nasıl kafaları karıştı! En derin gerçeklere ulaştıklarına inanıyorlar; ama gerçeği aldatmak, öldürmek, huzuru bozmak ve birbirlerini yanlış anlamak için kullandıkları sürece, sözümün öğrettiklerinin tam tersi, insanlar gerçeğin yolunda olduklarını söyleyemezler. yürüyün.
78. Bu zamanda hepinize mesajımı gönderiyorum, O insanlar arasındayken İsa'nın ağzından insanlığa vaat edilmiş bir mesaj.
79. Bu doktrinin başlangıçta hafife alınacağını biliyorum çünkü benim sözüm aracıları gibi basit yaratıklar ve günahkarlar tarafından teslim edildi. Ama bu vahyin içerdiği gerçek geçerli olacak ve bu öğreti duyulacak, çünkü onun özünde Kutsal Ruh, Yorgan ve vaat edilen gerçek mevcuttur.
Huzurum seninle olsun!
2 notes · View notes
ranasaysthat · 6 years
Text
Hayal Yetmez, Yaşamak Lazım
  Nasıl her şeyi bir anda geride bıraktım? İşte zımni olarak bunun hikayesini anlatacağım. Klişeleri içselleştirmemiz daha kolay olduğu için, kasten hikaye dedim; aslında hayatımın artık yıla geçiş döneminin o kadar da hikayeleştirmeye değecek bir yanı olmayabilir. Artık yıl nedir peki? Hani bir tabak yemek yersiniz ya doyarsınız ve bir kısmını ziyan etmeye kıyamazsınız. Müsrifliktir çünkü bu. Kalan artık yemeği bir kabın içine koyup jelatinle sarıp buzdolabına kaldırırsınız ve yemeği sonra yersiniz veya yemek çok uzun süre dolapta beklemiştir ve artık yenilmeyecek hale gelir, sonunda sakladığınızın bir anlamı kalmaz ve yine çöpe dökersiniz. İşte artık yıl benim tanımıma göre buna benziyor, zamanı bir tabak dolusu lezzetli bir yemeğe benzetiyorum. İştahımın yerinde olduğunu varsayabilirsiniz. Akıllıca bir benzetme değil, eminim.
  Normalde bir yazıya başlamadan önce zihin akışımı kontrol altına alabilmek için bir kağıt üzerine notlar alırım, yani bunu aslında belki de havalı bulduğum için yapıyor olabilirim. En baştan söylemeli: göründüğümden çok daha fazla dürüst olacağım ve gereksiz detaylar ile sizi yorabilirim. Beni yakından tanımayanlar ise hiç okumasınlar, çünkü ne demek istediğimi anlayacaklarını pek sanmıyorum. Bu abartı oldu biraz, sözümü geri alıyorum. Ne demiştim? Açık yüreklilikle sözümün arkasında duracağım. Ayrıca hayatın toz pembeliğine karşı alerjim olduğunu şimdiden itiraf etmeliyim ki acı gerçekleri birer birer sıraladığım anda beni de kara listeye eklemek için fevri davranmamış olursunuz. Dışlanmak için yaratılmadık, ama milenyum çağına ayak uydurma uğruna önümüze çıkan kusurlu varlıkları hatalarıyla ezip yerle bir etmek için fazla hevesliyiz. Hiç kimse yok etme kültürünün bir parçası olmadığını söylemesin. Tamam kimse söylemedi, ben sadece fazla heyecanlıyım. Demek istediğim şu ki: güzel veya çirkin, iyi ya da kötü, faydalı veya zararlı vesaire vesaire birçok zıtlığın içinde, kaos ortamının verdiği güçle kurtarıcı bir misyon yüklenerek yok etmenin doğru bir eylem olduğuna inandık. Biz diyorum, çünkü kendimi suçlamazsam söyleyeceklerimin tesirini yitirme ihtimali var. İthamda bulunmanın yaygınlaştığı bu devirde, önce kendimi yargılamam gerektiğine dair kuvvetli bir disiplinim var. Neyse asıl mevzudan giderek daha fazla uzaklaşmadan konumuza dönelim.
  Bundan tam olarak 6 ay önce, hayatımın gitgide sıradanlaştığını fark ettim. Aslında memnun olmaktan öte, ciddi bir yoğunluğun içinde birbirine benzeyen günlerimi kanıksamaya başlamıştım. Çok çalışmaktan haz alıyordum, ama nedense yaptığım her işin bir bakıma daha önce ortaya koyduğum çalışmalardan farksız olduğunu anladım. Tükenmişlik sendromuna doğru yakalanmak üzereyken, kendime bir yol çizmem gerektiğine karar verdim. Ama ne yapacağım ve nasıl yapacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. İlahi işaretlere inanarak yaşayan biri için plansızlık kaçınılmaz bir davranış biçimi oluyor.
“Seçimlerimi yaparken zihnimde metafor olarak iki seçenek beliriyor, bir hazinenin içinden bir elmas parçası mı çıkacak yoksa dışarıdan bakıldığında lezzetli görünen çürük bir elmayı mı ısıracağım? Deneyimlerimden yola çıkarak, aslında doğru bir seçim yapmanın zor olduğuna inandığım bir hayal kurmaya karar verdim. Özgeçmişime bakıldığında Oxford Ünversitesi'nde eğitimimi yarıda bırakmadım, yıllarca Paris'te bir şef olarak çalışmadım ve bir de bunun üstüne kapı kapı dolaşıp ocak satma gibi bir girişimim de olmadı. Washington'da bir ajan, Amiş kasabasında bir çiftçi olmakta bahtıma düşmedi. Belki böyle tuhaf bir geçmişe sahip olsam, tarihteki en etkili reklam kampanyalarından birkaçını yaratma şansım olabilirdi. Nitekim David Ogilvy'nin de Madison Bulvarı'na ilk geldiği yıllarda, dünya çapında başarılı olan bir reklam ajansının kurucusu olacağı aklına gelmemişti.
Gelecekte kim olacağımızı, ne uğruna, nasıl başarılı olacağımızı tahmin etmek zor. Dünyaya değer katmayı kafaya koyduğum andan beri, seçimlerimin beni nereye doğru sürükleyeceği konusunda hep heyecanlı oldum. Uzak ülküm, gerçek mutluluğu pazarlayabilen iyi bir reklamcı olmak. Yolun başındayken, hangi noktaya kadar ilerleyebileceğimi anlamak adına sadece içinde bulunduğum ana bakıyorum. Bir nevi carpe diem.”
   Bir yüksek lisans başvurusu için yukarıdaki satırları yazmışım, aman ne kadar da ponçik değil mi? Gerçeklerden ne kadar uzak olduğumu, programa kabul alamadığım anda anladım. Hayatımda en çok sevdiğim başarısızlığım bu oldu. Genel itibariyle başarısız olmayı severim zaten. Çünkü her başarısız olduğumda farklı arayışların peşine düştüm. Kendime hep şu soruyu sordum: bunu neden yapmak istiyorum? Açgözlü biri değilim, dünya adına öyle büyük hedeflerim de yok. Zengin olmayı istemedim ve meşhur olmayı da hiç istemedim. Basit bir hayat istiyorum. Çok basit. Belki de içinde bulunduğum hayat akışını yönetemediğim için, şöyle bir durdum: görevlerime, ilişkilerime, kişisel gelişimime, manevi hayatıma, sosyal medyama yetişemiyordum. Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu. Kısa süreli bir boğulma anı geçirdim. O an aklımdan geçen tek eylem, yok olmaktı. Elbette bunu yapamayacak kadar güçsüz bir halde olduğum için yapmadım. Fakat insanın kendisinden çok korkması gerektiğini anladım. Üretmeyi sevdiğim için o zamanlarda okuduğum bir kitabın şu satırları beni her şeyi geride bırakmaya ikna etti, muhayyileme ket vuran gerçeği bulmuştum:
“Alışıldık olan şeyler düşüncelerimize pranga vurur. Beyin neredeyse sonsuz olasılığı içeren bir sinir yumağıdır, bu demektir ki neyi fark etmeyeceği konusunda tercih yapmaya epey zaman ve çaba harcar. Sonuç olarak yaratıcılık verimlilik uğruna takas edilmektedir; insanlar sembolist şiir gibi değil, düzyazı şeklinde düşünürler. Ancak problemlerden uzak olduğumuzu hissettiğimizde bilişsel zincirler gevşer ve içgörü meydana çıkar. Dahası, evden ne kadar uzun süre uzakta kalırsanız, etki de o kadar güçlü olur.”
Sürekli alışıldık mevzuların içinde hapsolmaktan sıkılmıyor musunuz?
Ben çok sıkılmıştım da ondan sordum. Her şeyi geride bıraktım, çünkü kaybederek kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmeye ihtiyacım vardı. Standart bir hayatın içinde köle olmaktansa, kendi bildiğim doğrulara göre hayatımı yaşamak için gitmek zorundaydım.
Uzaklara gittim. Çünkü görmeye ihtiyacım vardı ve okumaya, araştırmaya, üretmeye, katkıda bulunmaya… Bir bakıma yine bunları yapabildiğim bir hayatın içindeydim, ama önceliklerimi belirleyemeyecek kadar yoğundum.
Gittim. Çünkü yeteneklerimi ne kadar zorlayabilirsem o kadar çok zorlamak istedim. Tek başına bir yola çıkmanın, dilediğin anda, olmak istediğin yerde vaktini değerlendirmenin ne denli sıra dışı bir deneyim olacağını tatmak istedim. Sınırlarımı kendim belirlemek ve hayatımın kontrolü benim elimde olsun istedim.
Geçen 6 ay boyunca anladım ki hayatımızı zorlaştıran gereksizliklerle kendimize zulmediyoruz.
Sürekli iletişim halinde olmak istemiyorum, her an bana ulaşılabilecek bir cihaz elimde var diye bölünmek istemiyorum. Kendimi adamaya çalıştığım konular* üzerinde uzmanlaşmak isterken, geçici gündemlerin zihnimi ele geçirmesini istemiyorum. Bu süreçte vefasız olduğumu düşünen dostlarım oldu. Keşke bana bugün beni heyecanlandıran ne varsa ve merakımı cezbedenin ne olduğuna dair sorular sorsalardı. Neyse ben yine de vefasız olduğumu kabul edeyim, çuvaldızı kendime batırmak suçlayacak biri aramaktan daha makul geliyor.
İyi ki plansız bir kararın peşine düşmüşüm ve günün sonunu nasıl getirebilirim acelesinden kurtulup, yenilgiyle hayal kırıklığına uğrama endişesinin durduramadığı bir yola çıkmışım. Bir noktada takılıp kalmaya eğilimli ve değişim barındırmayan varoluşsal çabadan sıyrılmışım, kendimi bulmaya devam ediyorum. Bu yolculukta beni şaşırtan, endişelendiren, mutlu eden, cesaretlendiren ne varsa burada paylaşmaya karar verdim. Gayem doğrultusunda, uğruna yaşadığım idealler ve değerler adına ufacık da olsa bir sesim olduğuna inandığım vakit yine burada olacağım. Cüretkar ve faydasız geliyorsa, yorulmayın ve internet paketinizi instagram’da* harcayın lütfen.
*konular: digital humanities, posthuman future, technology for civil rights
*Instagram hesabımı çok vaktimi çaldığı için kapattım ve ayrıca çocuklarıma dijital bir albüm bırakmaktan ziyade biraz tozlanmış gerçek bir albüm bırakmayı yeğlerim.
0 notes