Tumgik
#insanlar çok kasıyor
dinginsel · 3 months
Text
Toplumun kadın nasıl olmalı adında yazılı olmayan kuralları, bunun dışında olanların zorbalanması, erkek kadın farketmeksizin sürekli bir kalıba sokuşturulan insanların çaresizliği, ne kadar karşı çıkılmak istense de o kadar güçlü olmayışları, bu zamanda yaşamanın ve uyum sağlamaya zorlanmanın verdiği tükenmişlik hissi
16 notes · View notes
redgreen-notblue · 4 years
Text
Çocuklar binalar altından mucize eseri kurtuldu diyoruz evet güzel bir şey. Ama çocuklar neden o duruma kaldı. Depreme neden bu kadar uzak bakıldı bunca yıl. Oysa her yıl denetimi "eksiksiz" yapılıyor değil mi evlerimizde. Hepsinin deprem sertifikası var kağıt üzerinde...
Gece gece duyar kasıyor diyorsun ama orda insanlar beton kazıyor. Çocukları, anne babaları, hayatta kalsın diye.
Biz haklarımız yedirdiğimiz sürece Adalet aramaya da can aramaya da daha çok devem ederiz
#gecmisolsunizmir
28 notes · View notes
world-of-kar · 3 years
Text
Bana hep "ayıp"lar, "terbiye", "kibarlik", "misafirperverlik" öğretildi. Ama hiç sorgulamak öğretilmedi. Neyse bir şekilde öğrendim ben bunu. O güne kadar "annemler her şeyi en doğu şekilde bilir" diye gezerken aslında hiçbir şey bilmediklerini, annemin aşırı kuralcı olduğunu, hayatında siyah ve beyazlar olduğunu, yargılamaktan ve aşağılamaktan hoşlanan bir elitist olduğunu, başarılı ve yetenekli olduğu için de her ortalama insanın böyle olması gerektiğini düşündüğünü fark ettim. Pederse… Dinin tatlı masalları içinde kafası uyuşmuş, sanrılar aleminde yaşayan bir paranoyak, kontrolcü bir kuklacıymış meğer o da… Mesela bana tutuculuk aşılandı, meslek edinmeden sevgili edinmemek, evlenmeden sevişmemek, dekolte ya da mini pek giymemek, "hanfendi" olmak öğretildi. Şimdi düşünüyorum da insanlar kendilerini boşuna kasıyor. Bu tarz "uzak" durmalar yüzünden aptal saptal dizilerde bile bizimkiler bakışırken, Amerikan dizilerdinde millet anlaşıp anlaşamayacaklarını anlamış oluyor. Ne var yani toplum içinde öpüşmekte? Sarılan çifte "ayıp bence odada yapsınlar bunu" diyen yobaz teyze geldi aklıma. Yahu o başını aç bir oksijen gitsin. Boğazınızı mı çok sıkıyorsunuz nedir? Yoksa objeleşmeyi kabul etmek hoşunuza mı gidiyor? (İşte düşünce akışım böyle oluyor)
-K
4 notes · View notes
nyctophilia-35 · 6 years
Note
19 yaşındayım ve hiç sevgilim olmadı bu kimisine göre büyük eksiklik ama ben öyle düşünmüyorum birinin elini tuttuğum zaman o eli hep tutabilmeliyim veya bir başka eli tuttuğumda aklıma o gelsin istemem aklımda ki de yanımda ki de o olsun isterim hani çok değerli birşeyi zamanı gelene kadar saklamak gibi. Sence kaybım çok mu ?
İnan hiçbir kaybın yok. İnsanlar bu konuda cok kasıyor kendını sevgılım olmadı hıc, olmayacak vs rahat olun yanı kendınızı kasmayın bugun olmasa yarın lısede olmasa unıde elbet karsınıza bırı cıkacak. Şimdi kimse yoktu hayatında lakın bır gun oyle bırı cıkacak kı ıyıkı önceden olmamıs dıyeceksın
5 notes · View notes
bitisik · 6 years
Note
Abi 9. Sınıfım sınıfın her ders ortalamasından düşüğüm. Yapabileceğim sınavlardı fakat ben son gün çalıştım. Okulumuz çok kasıyor bizi baya üstün sanıyor. Sence nakil yaptırmalı mıyım bir türlü karar veremiyorum. Kendime yakın gördüğüm 1-2 kişi var evet fakat onlar da kendini düşünen insanlar düşük aldığımı bildikçe yanımda 70 aldım diye coşan insanlar. Üzüntüde yanımda olamayacak tipler sanırım. Bilemiyorum beni bu okulda tutan şey köklü olması sadece sanırım bilmiyorum 1.30 saat yol çekşyorum
abisi kendine ne katabildiğine göre değişir. insanları boş ver. eğer güzel eğitim veriyorsa hocaları kaliteliyse ne kadar alırsan o kadar karda olursun. temelini sağlam atarsan sağlam bi üniversiteye sağlam bi bölüme gidersin. son güne bırakma çalışmalarını bakalım o zaman yapabilecek misin bi dene. ondan sonra tekrar düşünürsün olur mu ?
2 notes · View notes
herzareh · 4 years
Note
Olum ama ben şeyi gördüm çevrendeki insanlar seni kendini kötü hissettiriyorsa yalnız olmak çok daha iyi oluyor. Ayrıca empatiden yoksun insanlardan tiksiniyorum ve dünya onlarla dolu çöreğim
evet ama sorsan hepsi duyar kasıyor sjwkkdle
0 notes
birinin-gunlugu · 7 years
Text
15 Mart 2017
Çok kişi iyi niyetini kötüye kullanacak. Çok kişi üzecek seni. Değerini bilmeyecekler. Seni kimi zaman adam yerine koymayacaklar. Ama gün gelecek anlayacaklar kendilerini neyden yoksun tuttuklarını. Senin bir arkadaşlığın var ki Sena; herkes senin gibisini arar. Dar ağacında olsa bile kötü günlerinde yanı başlarında olacak bir arkadaş ararlar. Ve, bulamazlar. Sen öyle güzel dertleşirsin ki insanlarla Sena; kimi zaman dertleri olmasa bile seninle konuşmak için hayıflanır insanlar. Olmayan dertler yaratır, sırf senin dinlemeni isterler. Senin öyle bir gülüşün var ki Sena; insanlar sırf o saf gülüşünü görmek için güldürmek ister seni, ya da Kerem’in deyişiyle öyle bir gülüşün var ki senin; “ölüyü diriltir”.
Kerem’e sevgilerle.
Kimi zaman kuvvetli olduğumuz yönlerimizi bulmamız gerekir. Hangi konuda iyi olduğumuzu, neyden keyif aldığımızı anlamamız gerekir. Kimisinin eline bu fırsat ne yazık ki geçmez. Kimisi ise doğuştan beri farkındadır neyde iyi olduğunun. 
Yazmayı çok sevdiğimi fark ettiğimde yanılmıyorsam 5. sınıfta falandım. Engin Hoca’mın konu vermeden deneme yazmamızı istemesi üzerine pencereden dışarı bakmış, gördüğüm ilk şey hakkında sayfalarca yazı yazmıştım. Konum yağmurdu. Engin Hoca’m epey sevmiş olacak ki, herkesin içinde bir beni tahtaya çıkarıp sesli okutmuştu yazdıklarımı. Yağmur damlaların nasıl sokakta ağlayan bir oğlanın göz yaşlarını sakladığını, çocuğunu dövmüş bir babanın kötülüğünü arındırdığını, umutla tohumlarını filizlenmesini bekleyen bir kadının yüzünde bir tebessüme sebep olacağını okumuştum sınıf arkadaşlarıma. Ve hoşlarına gitmişti. Sanırım ilk defa birilerinin ortaya koyduğum bir eseri beğendiğini o gün o sınıfta görmüştüm. Ve ilk defa o zaman keyif almıştım Sena olmaktan. Sena özeldi çünkü. Diğer herkesten farklı özelliği vardı. Yazmayı ve okumayı, bunların üzerine ise düşünüp kafa yormayı herkesten daha çok seviyordu. 
Şimdilerle Boğaziçi’ndeyim günlük. Belki söylemişimdir daha önce. Bilmem ki. Pek de önemli değil. Uzun zamandır içimde hapsolmuş, keşke beni biri iteklese de bunları günlüğüme anlatsam dediğim çokça fikir vardı kafamda. Baktım ki bu görevi bir tek T üstleniyor, aldım klavyemi önüme başladım bu satırları yazmaya.
Bu okuldaki insanlar bencil günlük. Ne demek bencil? Hemen açıklayayım: Tanıştığım çoğu insan geride bıraktıkları 18-19 senenin kim bilir belki 5-6 senesinde bu okula girmek için çabalamışlar. Bu yolda önlerine gelen engelleri tereyağından kıl çekercesine kolayca atlatmış, hedeflerine en nihayetinde ulaşmışlar. Ve bundan sonra geriye kalan, aynı bakış açısıyla mezun olmak olmuş. Yani kurdukları arkadaş bağlarının kuvvetinden çok asıl dertleri ortalamaları olmuş. Sanmayın ki hepsi inek. Bu arada bu anlattığım insanlar mühendislikten. Çok şükür henüz o kadar manyağını tanımadım kimyada. 
Ne diyorduk? Heh, sanmayın ki hepsi inek. Bir türü var bunların. Biri üzerinden anlatayım sizlere. Derslerini salmış, tek derdi ortam olmuş. Ama bunun için o kadar uğraşıyor ki. O kadar kasıyor ki kendini. Ne zaman yanına gitsem arkadaşlarıyla içme planı ayarlıyor. Defalarca kez aynı soruları soruyor. İşini garantiye aldığından emin oluyor. Demek istediğim, içmek, sarhoş olmak gibi böylesine doğallık içeren bu spontane etkinliği, böylesine planlı ve düzenli hale sokuyor. Yani özetle günlük; insanlar kasıyor. Çok yapmacıklaşıyor. Özlerini, yalınlıklarını unutuyorlar. Süreçten çok sonuç odaklı davranıyorlar. 4 senenin nelerle geçiceğine değil, geçtiğinde nelere sahip olacaklarına bakıyorlar. Ortalama kasanların derdi belli. İyi kariyer, güzel maaş falan filan. Ötekilerin de derdi belli. Başkalarına anlatabileceğim binlerce sarhoş anım olsun! Binlerce insanla partilemiş biri olayım!
Peki kurulacak o dostluk bağları? Seninle tiyatroya gidecek dost? Çimlerde yan yana kitap okuyabileceğiniz partner? Ayakların kopana kadar sergilerde, müzelerde beraber gezebileceğin bir yoldaş? 
Hayır günlük. Henüz karşılaşmadım. 
İstediğim üniversite hayatı bu değil.
Kesinlikle değil. 
Teşekkürler. 
0 notes