#istimlak
Explore tagged Tumblr posts
Text
deli gibi uykum var nermin. gözlerimi yumsam mayınlar patlayacak çobanlarımda. kuzular geceye kırık bir kaval gibi dizilecekler. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. dünyasız kaldıkça böyle, aklıma seni düşürüyorum. karnıma bir tank giriyor gibi seni düşünüyorum. alnımda harp, kaşlarıma basa basa yürürken çehreme çalınmış hilal. kalbimden küllerle fışkıracak neredeyse. dönüp baksan ölümün elimden olacak. bir terazi bozacak eski bir teraziyi. morga mor çalacak pıhtılaşan kan. terlemeyen bir at patlayacak koşarken. dönüp baksan şeddad’ı indirecek kıyamet. tül rüzgarla değil artık. güneş bile battı. savrulan balyoz içinden geçiyor buharın. tutan el yarıyor suyu. kan zerk aleminde seninle dolanırken kuyumu, kıyıldı nikah. ölsem de durur nişanı. ben bir tek damarımı bilirim, onun da adı şah. deli gibi uykum var nermin. şuramda sen. gecenin üçünde çevirmeme girmişsin. o dakka telsizime ela gözlü türküler çalmışlar. ve devletin dinlenmeden dinleyen dinlileri, dillerimi işkenceye sağmışlar. anlatamıyorum nermin. bu dudak öpemez deyince bana inanmıyorlar. kimin içine değebilmiş bir dudak? mühür verilmiş ateşe ve erimemişse mühür, bülbül ne için ölsün ki güle? o çekiç gözlü, bahçıvan mı sanıyormuş kendini? bizi elindeki çivilerle mi döndürecekmiş çöle? deli gibi uykum var nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. ben her gün bir emevi asıyorum içimde, azalmıyorlar nermin. omzumda bir gülünç ağrısı. nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni kendime. yapacak bir şeyim yok. çok sağanak yağdın zarlarıma. beni içime kadar ıslattın nermin. zührevi bir felçsin arlarıma. şuramda sen, şuramda… son sürat kan kaybediyorken devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda… açıp gösteremiyorum nermin, yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarıma. deli gibi uykum var nermin. bir mengene ile şakaklarımı yeniden sipariş ettim kendime. urlarımı celladıma bahşiş bıraktım. zaten nereye uzansam ölüm. içime bir gardiyan kaçmış gibi ben, koğuşlarımdan sana daraltılmışım. ipin koptuğu yerden boşanan bir çığlığınsın. iki el sıksan havaya, iki kuş düşer verir kalbini. ama beni bir bahane bulup da… kurbağaları tartmaktan dönen bir yılgınlığınsın. deli gibi uykum var nermin. gözlerimi tankerler boşaltıyor. gözlerini gözlerimden al, beraber bir şeylere bakalım. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. elimi çabuk tutman lazım. ben ki böbreklerimle hayata bağışlanmışım. anlamak istemediğim bir şey var gülüşünde. istimlak edilmiş gövden, ne kadar da kanlı duruyor sermayenin dişinde. böyle ru be ru, böyle eli belinde müteyakkız. sittin sene geçse anlaşamayız. beraber bir şeylere bakalım nermin, bakmayalım hiç birbirimize. deli gibi uykum var nermin. gövdemi söküyor şafak. ipliğim çözüldükçe içimde ağırlaşan bir ittifak. cebimde marx, boynumda dükkan kapatan esnaf. dünya elindeki aynayla açı kuruyor omuzlarımın ortasına. uyumuyorum nermin. kustuğum kükürt, soluduğum azotla akraba. birbirini bulan iki açık pencere gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata. artık kabullendim: beni karşılamıyorsun burada! ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum, sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına. deli gibi uykum var nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. ben nasıl uyurum sen uyanmazsan? allah biliyor hiçbir şeyim yok. sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor. seni sevmek de öyle orman! yanınca bitiyor, her şey yanınca bitiyor. kalanlarla avunmuyorum nermin. sen yoksun, her nasıl olmayacaksan. bu imtihan, bu debi. o terli atın külündense bu kalp, çok sevinirim ya rabbi, beni her yerimden kapatırsan.
104 notes
·
View notes
Text
deli gibi uykum var, nermin. bir mengene ile şakaklarımı yeniden sipariş ettim kendime. urlarımı cellâdıma bahşiş bıraktım, zaten nereye uzansam ölüm. içime bir gardiyan kaçmış gibi ben koğuşlarımdan sana daraltılmışım. ipin koptuğu yerden boşanan bir çığlığınsın. iki el sıksan havaya, iki kuş düşer, verir kalbini ama beni bir bahane bulup da… kurbağaları tartmaktan dönen bir yılgınlığınsın. deli gibi uykum var, nermin. gözlerimi tankerler boşaltıyor, gözlerini gözlerimden al. beraber bir şeylere bakalım. elimden hiçbir şey gelmiyor, inan. elimi çabuk tutman lazım. ben ki böbreklerimle hayata bağışlanmışım. anlamak istemediğim bir şey var gülüşünde. istimlak edilmiş gövden, ne kadar da kanlı duruyor sermayenin dişinde. böyle ru be ru, böyle eli belinde müteyakkız, sittin sene geçse anlaşamayız. beraber bir şeylere bakalım, nermin. bakmayalım hiç birbirimize. deli gibi uykum var, nermin. gövdemi söküyor şafak, ipliğim çözüldükçe içimde ağırlaşan bir ittifak. cebimde marx, boynumda dükkan kapatan esnaf. dünya elindeki aynayla açı kuruyor omuzlarımın ortasına. uyumuyorum nermin. kustuğum kükürt, soluduğum azotla akraba. birbirini bulan iki açık pencere gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata. artık kabullendim: beni karşılamıyorsun burada! ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum. sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına. deli gibi uykum var, nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor, inan. ben nasıl uyurum sen uyanmazsan? allah biliyor, hiçbir şeyim yok. sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor, seni sevmek de öyle orman! yanınca bitiyor her şey, yanınca bitiyor. kalanlarla avunmuyorum nermin. sen yoksun, her nasıl olmayacaksan; bu imtihan, bu debi, o terli atın külündense bu kalp çok sevinirim ya rabbi, beni her yerimden kapatırsan.



31 notes
·
View notes
Text
Korkunç İmge

Korkunç bir düzlem imgesine rehin artık şimdiki zaman. Bir yılın daha geçip gittiği iş bu şimdi içerisinde yaşamın normatif olgusu, verili haklarının gündelik değerlerinin belirgin bir biçimde hiç edildiği zeminde korkunç pratiklerle yaşam eylemi kuşatılıyor. Sorgunun, eylemin kırıldığı, günün dünden de ağır yıkımlara rehin edildiği bir zeminde cerahatin ol nesnel halidir misal korkunçluk. Bir yılın hemen her gününe apayrı tahakküm veçheleri, hamlelerinin eklendiği, yaşamın salt mutlak biate indirgendiği ötesinden tek satır dahi olsa bahis açılmadığı bir zeminde bu var edilmiş imgenin ta kendisidir korkunç. Yıkıcılık halinin, istimlak etmelerin, perişanlığın hududuna terk etmelerin, birbiri ardına pejmürde tavırlara esaretin sofralarına buyur olunan bir yerde ortaya çıkan imdir korkunçluğu açık, kestirmeden bildirecek olan. Müşterek yaşam idesinin her gün koşulsuz şartsız daraltılıp durulduğu bir zeminde, alttakiler ve tepedekiler dışında hiçbir kesimin anılmadığı, belirli bir biçimde gelir adaletsizliğinden, sözün tarumar edilmesindeki sürekliliğe, hemen her durumda demokrasinin var edildiği zikredilirken yerle yeksan olunmasındaki daimi hale bu korkunç imgeler sarmaları güncelleniyor. Hakikat ancak hilkat garibesi kılınıyor.
Özgürlük sadece boş beleş bir laf kalabalığı. Demokratik ülke lafta dahi var edilmeyen bir pratik. Cumhurun egemenliği bahsinin yerinde yeller esiyor. Varsa yoksa, kısır döngünün tam da ortasında memleketi bu hallere koyanların avazları, birlikte var ettikleri bir pembe ülke tablosu. Pembe, kan kırmızı tonlarından, toz pembe, kimin kanının karıştığı belirsiz kılınan, yıkımın, ölümün, cürmün var edildiği bir acayip ülke imgesi. Her gün her durum içerisinde bir cerahat sürekliliği güncelleniyor. Cumhurun hakları talan edilirken, gelecek kapkaranlık kılınmaya devam olunurken, buna da alışırsınız çıkışı var ediliyor dört yanda her an. Biteviye bir korkunç imgeler sahnesine dönüştürülmüş olan yerde vekillerin al takke ver külah hallerinden misal korkunçluk imgesi çıkabilir. Hiçbir yerden maaş temin etmeyen, almayana 110 bin lira, iki dönem vekillik yapıp emekliliği sağalama alanların da iki yüz on bin ile iki yüz otuz bin liralar dolayında parayı iç ettikleri zeminde halka da üç kuruşa talim edin diyebilme cüretidir korkunçluk. Misal, meclis lokantasında bir tabağına elli lira dolaylarında ödenirken et yemeğine, gündelik yaşamın aktığı, sıradan insanların o karınlarını doyurmak için ellinin birkaç katını ödemeye mecbur kılındığı yerdeki uçurum halidir korkunçluğu bildirecek olan. Halkı temsil ettiği rivayet olunanların ellerini ceplerine atmak bir yana, her durumda halkı daha da fazla sömürmeye devam etmelerinin o ucubelik suretidir misal korkunç.
Koca bir yılı devirirken, geride kaldığı sanılan demokrasi, eşitlik ve adaletteki eksiklikleri telafi etmek bir yana çam devirir gibi aralıksız linç rejiminin yepyeni halleri, eylemlerine de devam olunduğu yerin meselesidir korkunçluk. Düzen devamlılığı adına hak ihlallerini süreğen kılan yerin meselesidir bu korkunçluk. Türkiye İşçi Partisi milletvekili ol Avukat, Can Atalay için Anayasa Mahkemesinin serbest konulabilir kararının bir kere daha önce alt mahkeme ardından da Yargıtay eliyle yok sayılmasının garabet halinin ortasında hangi düzlem korkunç değildir ki? Hukuk dilinden aktaralım: “AYM, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının yargısal makamlar tarafından tartışılamayacağını vurguladı. Anayasa’nın, daha önce dosyayı Yargıtay’a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne böyle bir yetki vermediğinin de altını çizen AYM, yerel mahkeme ile kararı uygulamayan ve AYM üyelerini "suç işlemek"le itham eden Daire’nin Anayasa'ya açıkça aykırı hareket ettiğini vurguladı. AYM, “Sonuç olarak, mahkemelerin izlemiş olduğu yöntem, başvurucuyu yargılama güvencelerinden tümüyle yoksun bırakmıştır. Başka bir ifadeyle yeniden yargılama dosyası görevi ve yetkisi olmayan bir mahkemece karara bağlanarak Anayasa'nın 142. maddesinin amir hükmüne ve Anayasa'nın 37. maddesinde yer alan tabii hâkim ilkesine açıkça aykırı hareket edilmiştir” dedi.” Bu bahsi takip eden süreçte, kendiliğinden hiçbir şey olmamış gibi davranan bir alt mahkeme, olanı biteni sorgulamayın diye direktifi yerine bir kere daha getiren Yargıtay kararının yeknesak tekrarıyla birlikte korkunçluk bahsi kendiliğinden diriltilir. Gözler önüne serilmiş olagelen pratiklerle birlikte, baş efendinin terörist / devlete kastı olan bir zat diyerek akla seza bir tahayyülle hedef kıldığı bir avukatın özgürlüğü bir kere daha elinden çalınır. Bunlar korkunç meselleri izaha yetmezse ne yeterli gelir!
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Koç Üniversitesinde TÜBİTAK birincisi F. B. İsimli gencin, Kürt Alevi olduğu için aynı odada kaldığı 2 öğrenci tarafından saldırıya uğramasına ilişkin DEM Parti Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve İstanbul Milletvekili Celal Fırat Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in cevaplandırması ile ilgili soru önergesi verdi.
Ülkede siyasi iktidarın oluşturduğu politik atmosferde; toplumsal kutuplaştırma ve ötekileştirme refleksi gelişirken bölgesel ve inançsal farklılıklar ile etnik aidiyetin bir saldırı sebebi olmaya devam ettiği belirtilen önergede; “Özellikle son yıllarda farklı kesimlerce Kürt, Alevi ve mültecilerin hedef gösterildiği görülmektedir. Siyasi söylemlerin etkisiyle farklı olanı yok sayma ve düşman görmenin son örneği, Koç Üniversitesinde yaşanmıştır. Kamuoyuna da yansıdığı üzere; Koç Üniversitesinde TÜBİTAK birincisi F. B. İsimli genç, Kürt Alevi olduğu için aynı odada kaldığı 2 öğrenci tarafından saldırıya uğramıştır. F.B. ile aynı odada kalan Hasan Ege K. ve Arda D. aralarında süren tartışma nedeniyle önceleri F.B.’nin odayı terk etmesi için baskı uygulamaya başlamış, daha sonra şiddet uygulamaya başlamıştır. 15 Kasım 2023 gecesi yaşanan olayda Hasan Ege K. tarafından kemerle dövülmüş, yüzüne sıcak ütü bastırılmaya çalışılmış ve şiddetli saldırıya uğramıştır. Arda D. ise F.B.’yi neşter benzeri kesici bir aletle yüzünden ve karnından yaralamış ve yumrukla vurmaya devam etmiştir. Olay sonrası ambulansla hastaneye kaldırılan F.B.’nin tedavi masraflarının Koç Üniversitesi tarafından karşılanarak kamuoyunun duymaması için çaba sarf edildiği iddiaları vardır” denildi.
“Esas Sorumluluk İktidardadır”
Yurt odasında yaşanan dehşete ilişkin yapılan suç duyurusu sonrası yürütülen soruşturmada yüzünden ve belinden yaralanan F.B.’nin ifadesinde; “Hasan Ege K., ben Alevi olduğum için ve bana karşı ayrımcılık yaptığından dolayı beni odadan atmak istiyordu. Kendisinden şikâyetçi olacaktım. Ancak, öğrenci olduğu için sabıkasına yansımasını istemediğim içim şikâyetçi olmadım. Halen bana ayrımcılık yapmaya devam ediyor” dediği hatırlatılan önergede şöyle denildi; “Savcılık soruşturmasında F.B. tarafından kaydedilen 5 ayrı ses kaydının çözümünde ise saldırganların ayrımcı, ırkçı dehşet verici ifadeler kullandığı görülmektedir. Kendisini odadan atmaya çalışan Hasan Ege K., ‘Türkiye’nin, belli bir noktadan sonraki doğusu olduğu gibi ateşe verilse…’ diyor. F.B.’nin etnik kimliği için ‘Alt ırksınız. İtlaf edilmeniz lazım. Köle olduğunuzu kabullenmelisiniz. İtaat etmek zorundasınız. Seni bu odadan istemiyoruz. Buradan gitmezsen seni öldürürüz’, ‘Siz kader olarak, Yahudilerle birbirinize çok benzeşiyorsunuz. Zafer Partisi iktidarında benzer şeyler yaşayacaksınız’ ifadelerini kullanıyor. Her ne kadar olayla ilgili Başsavcılıkça soruşturma başlatılmış olsa da Üniversitenin olayın üzerinden iki ay geçmesine rağmen herhangi bir adım atmaması kabul edilemez. Çünkü söz konusu olay münferit değildir; son yıllarda sıkça yaşanan Kürt-Alevi öğrenci ve işçilere yönelik saldırıların bir parçasıdır. Bunda esas sorumluluk ise tek tipçi ve baskıcı bir öğrenme ortamı yerine eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik öğrenme ortamının oluşmasını sağlayamayan siyasi iktidardır.”
Önergede son olarak; “Koç Üniversitesinde yaşanan bu ırkçı saldırının, eğitim sisteminde dahi insanları kutuplaştıran bir noktaya götürdüğü, Kürt ve Alevi kimliğine yönelik nefret suçlarının işlendiği bu tür vakalarda etkin bir yaptırım uygulanmaması ve cezasızlık politikasına devam edilmesi halinde geçmişte yaşanan örneklerde olduğu gibi gelecekte de daha vahim olayların yaşanmasına sebep olabilecek tehlike barındırmaktadır” denildi.
Bakan Tekin’in Yanıtlaması İstenen Sorular
Koç Üniversitesi Alevi ve Kürt kimliği nedeniyle saldırıya uğrayan F.B.’yi neden okuldan uzaklaştırmıştır?
Bu vahşeti tertipleyen diğer oda arkadaşına neden hiçbir yaptırım uygulanmamıştır?
Olayın üzerinden iki ay geçmesine rağmen olayda ihmali bulunan üniversite yönetimi hakkında neden etkin bir soruşturma yürütülmemiştir?
Alevi ve Kürt öğrenci F.B.’ye saldıran Hasan Ege F. ile Arda D. hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Bu iki şahıs Koç Üniversitesinde eğitime devam etmekte midir? 5. Koç Üniversitesi öğrencisi F.B.’nin ırkçı söylemlere maruz bırakılıp darp edilmesi ile ilgili Bakanlığınızca bir işlem başlatılmış mıdır?”
Saldırıya uğrayan öğrencinin avukatı Alper Sarıca sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ses kayıtları ve yaralamaya rağmen 1 aydan fazla bir süredir, savcılığın Hasan Ege Karanfil'in ifadesini almadığını belirtti:
"Dosyaya bugüne kadar duyduğum en ırkçı söylemlerin yer aldığı (haberlerde çoğuna yer verilmeyen) 6 adet ses kaydını sunmamıza, faillerce suçları örtbas edilmek için sözde cinsel saldırıyla suçlanan müvekkilimin olaydan sadece yarım saat önce üniversite güvenliğini aradığına dair arama kayıtlarını sunmamıza, odanın kartlı giriş kayıtlarından ve failin adli muayene ve karakol ifadesine yansıyan anlatımlarındaki çelişkilerden cinsel saldırının hiç vuku bulmadığının açıkça anlaşılmasına, (muayenede sözlü taciz diyor.) müvekkilin yüzüne ve karnına onlarca dikiş atıldığını gösteren adli raporlara rağmen savcılıkça şüpheli H.E.K.nin ikmalen istendiği için 1 ayı aşkın süredir ifadesi bile alınamadı."
'Soyut İddialarla Adli Kontrol Kararı Verildi'
Saldırganların cinsel saldırı iddiası gerekçesiyle saldırıya uğrayan müvekkili hakkında adli kontrol kararı verildiğini aktaran Sarıca, "Oysa aynı savcılık canını zor kurtaran, ırkçılığa uğrayan müvekkilim için sırf faillerin soyut iddiaları nedeniyle adli kontrol kararı verdirdi ve kaldırılması taleplerimizi reddetti" dedi.
'Canına Kastedilen Müvekkilim Sınavlara Alınmadı, Şimdi De Kaydını Dondur Diyorlar'
Koç Üniversitesi'nin F.B'nin üniversiteye girişini yasakladığını belirten Sarıca, "Irkçılığa uğrayan, canına kastedilen müvekkilimin Koç Üniversitesi tarafından 1 ay süreyle okula ve binalara girişi yasaklandı. Bizzat gidip hukuk müşavirliğine delileri sunup anlatmama rağmen sınavlarına bile alınmadı. Telafi sınavı da açılmadı. Şimdi de kaydını dondur diyorlarmış. Başınıza benzer bir olay gelirse üniversitenizde güvende olduğunuzu ve hak ettiğiniz adil muameleyi göreceğinizi düşünmüyorum. Not: Üniversite yurt disiplin kurulu müvekkil hakkında cinsel saldırı iddiası sübut bulmadığından müvekkile ceza verilmemesine karar verdi" ifadelerini kullandı.
Bir korkunç sarmal artık vakayı adiye kılınıyor. Tümüyle bir menzildeki yaşam hakkının üstüne konulan korkunç ipoteği, bitimsiz nefreti, sonsuz garabetlik bir eleme çabasının her neyi var ettiği günbegün ortaya çıkarken, sözüm ona okul olduğu iddiasındaki bir yer, bir mesken dahilinde dahi gündelik bir yaşam pratiğinin ta kendisi olarak nefret işkence ve ithamlarla biçimlendiriliyor. Hasan Ege Karanfil’in titrinde ırkçı / turancı / türk ibaresi yanı sıra bir de edebiyatçı / şair kimliğine de haiz olmasının, kendisine yakıştırmasının ol nihai utancı ne yana düşer mesela. Koç Üniversitesi gibi, memleketin soyguncu / yağmacı ve talancı çetelerinin devletle beraber iş bitiricisi, sermaye denilince akla düşen eline kan oturmuş, gayrimüslim mallarından devşirme bir birikimden yükselmiş Koç’un da varlığı misal korkunçluğu, bireysel bir suç gibi yansıtılanın korkunç imgesini anlatmaya yetmez mi, hala! Sosyal medyada yansıması, bildirimi ve ifşası söz konusu edilmemiş olsaydı ol yıkım daha kaç kere tekrarlanabilirdi. Kendisini bir şair olarak tanıtabilen bir şahsın böyle afaki bir biçimde bir insana kastı var ederek doğru düzgün tek bir satır yazması söz konusu edilebilir mi? Dahası insan içine çıkmamaları gereken Karanfil ve arkadaşı Arda Demir için herhangi bir soruşturmadan ileri, insanlık hakkı için bir adalet tahayyülü söz konusu edilecek midir, gerçekten?
Korkunç bir düzlem imgesine rehin artık şimdiki zaman. Var edilmiş toplum birbirine en kestirmeden düşmanlık beslemeye devam diyen zümrelerin oyun sahası kılınıyor. Her şey her an bambaşka yıkımlara, her gün bambaşka teferruat değil sahici bir halle törpülenmeye devam olunan bir fasit dairenin esiri kılınıyor. Ne gam ne keder ne acı ne de birlikteliği bunca açık bir biçimde zehirleyen sistem sorgulanabilir kılınıyor. Bir koca yılın ardından yenisinin ilk on gününde ortaya çıkan imge, yerin her nasıl bir badirelerin sahası kılındığını örneklemeye yeterli gelecektir sanırız. Korkunç bir imgenin hakikatinde ne bir şimdi, ne de bir yarın söz konusu edilebilir sahiden de. Hakikatin hilkat garibesinin ta kendisine dönüştürüldüğü bir zeminde yaratılan / yaşatılan / yaşatmaya devam olunan her fecaatle birlikte bir korkunç düzlem imgesi hayatı kuşatıyor. Geleceği bunca belirsiz konulan bir yerde hayat mefhumu yerle bir olunuyor, derdiniz olur mu sahiden? Düşünür müsünüz yol nereye...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Adam CALDWELL via Official Site
#meram#arzihal#türkiye gerçeği#söz hakkı#yıkım#yıldırı#biyopolitika#can atalay#hukuk101#siyasal#güncel#adalet neydi?#barışa ne oldu?#no justice no peace!#yordam#kelimeler#ayrımcılık#nefret sarmalı#insan nereye#koç#şiddet sarmalı#yarınsız ülke#söz
4 notes
·
View notes
Text
Manisa'da yeni encümen üyeleriyle ilk toplantı yapıldı
https://pazaryerigundem.com/haber/223830/manisada-yeni-encumen-uyeleriyle-ilk-toplanti-yapildi/ -
Manisa'da yeni encümen üyeleriyle ilk toplantı yapıldı

Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin haftalık olağan encümen toplantısı, Genel Sekreter Burak Deste başkanlığında yeni encümen üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
MANİSA (İGFA) – Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin encümen toplantısı, Nisan ayı meclis toplantısında seçilen yeni encümen üyelerinin katılımıyla Genel Sekreter Burak Deste başkanlığında yapıldı.

Toplantıya, encümen üyeleri Yenal Yıldırım, Onursal Sayın, Hasan Hüseyin Namver, Halil Erman Eryılmaz ve Fırat Honoz’un yanı sıra Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Murat Pınar, İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Adem Dorukan Duru, Emlak ve İstimlak Dairesi Başkanı Mehmet Kara, Fen İşleri Dairesi Başkanı Dilek Yeltin, Mali Hizmetler Dairesi Başkanı Serdar Sidan, Yazı İşleri ve Kararlar Daire Başkanı Özcan Çetin ve ilgili birim personeli katıldı. Toplantıda, belediyenin çeşitli dairelerinden gelen gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı.

0 notes
Text
Buca Belediyesi ’nden Satılık Dükkan

Buca Belediyesi’nden Satılık Dükkan: 18 m²’lik Taşınmaz Açık İhaleyle Satışta Buca Belediyesi , ilçeye bağlı Ufuk Mahallesi’nde yer alan belediye mülkiyetindeki bir adet Satılık Dükkan . 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35. maddesinin “c” bendi gereğince “Açık Teklif Usulü” ile yapılacak olan ihale, 22 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirilecek. Satışa Sunulan Taşınmazın Detayları - Ada – Parsel – Bağımsız Bölüm: 38141 – 1 – BB:39 - Mahalle: Ufuk Mahallesi (Tapuda Kocatepe Mahallesi) - Adres: 914 Sokak No:4 Kat:1, Buca / İzmir - Niteliği: Dükkan - Alan: 18,00 m² - Muhammen Bedel: 555.000,00 TL - Geçici Teminat: 16.650,00 TL İhale Bilgileri - İhale Tarihi: 22 Nisan 2025 - Evrak Teslimi Son Tarihi: 22 Nisan 2025, Saat 15.00 - Dosya Görülebilecek Yer: Buca Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürlüğü (Menderes Caddesi No:85, Kat:6, Oda:602) - Dosya Temin Bedeli: Ücretsiz - İhale Yeri: Buca Belediyesi Hizmet Binası, Kat:2, Encümen Salonu İzmir’de iş yeri sahibi olmak isteyenler için fırsat niteliğinde olan bu ihale, özellikle merkezi konumu ve uygun metrekaresi ile dikkat çekiyor. Katılmak isteyenler, gerekli belgeleri belirtilen tarihe kadar teslim ederek ihaleye dâhil olabilirler. Tüm Haber İhbarı İçin

Gündem Buca İhbar Hattı

Buca Evka 1 Satılık Arsa

https://www.facebook.com/gundembucam https://www.youtube.com/watch?v=Nyi1qr6A5T8 Read the full article
#acilsatılık#Buca#BucaBelediyesi#bucahaberleri#dükkan#Emlak#izmir#satılıkdükkan#sondakika#ufukmahallesi
0 notes
Text
Tarihte Bugün: Küçük Paketlerde Kullanılan Lastik Bandın Patenti Alındı
17 Mart, Miladi takvime göre yılın 76. (artık yıllarda 77.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan gün sayısı 289. Demiryolu 17 Mart 1925 Kayseri-Ulukışla hattının inşası hakkında 787 sayılı kanun Arada-Diyarbakır-Ergani arasında demiryolu inşasına dair kanunun ilgası hakkında 794 sayılı kanun ve aynı tarihli 929 sayılı Devlet Demiryolları İstimlak Kanunu çıktı. Olaylar 1756 – İrlanda’nın koruyucu…
0 notes
Text
İnegöl Belediyesi’nde Görev Değişimi
İnegöl Belediyesi’nde bazı müdürlüklerde değişim oldu. Yapılan yazılı açıklamayla değişiklikler kamuoyuna duyuruldu. İnegöl Belediyesi’nde 5 Müdürlükte görev değişimi yaşandı. Daha önce ihdası yapılan Emlak ve İstimlak Müdürlüğüne Temizlik İşleri Müdürü Serdar Zorluer atandı. Serdar Zorluer’den boşalan Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne Zabıta Müdürü Bilal Aktürk, Zabıta Müdürlüğüne ise Destek…
0 notes
Text
Emlak Vergisinde yüzde 90’ın üzerinde tahsilat gerçekleşti
Bulancak Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürlüğü, Emlak servisi tarafından 2024 yılı başı ile mükelleflere (Emlak sahiplerine) 12 milyon 491 bin 684 lira 34 kuruş Emlak vergisi tahakkuk (Kesinleşen Emlak Vergisi borcu) ettirilirken, Kasım ayı itibarı tahakkuk ettirilen Emlak vergilerinin 10 milyon 130 bin 898 lira 89 kuruşunun tahsil edildiği belirtildi. Bulancak Belediyesi olarak Emlak vergisi…
0 notes
Text
Toki bahçelerimizi istimlak edip duruyor her geçen gün daha çok zengin olmanın mutluğunu yaşıyorum
1 note
·
View note
Link
0 notes
Text
VE EVET BEN SESSİZLİĞİMLE GÜRLERİM
Meylettiğim yangınsınız tutuşan diğer yarım Nemalandığım hazan misali içimi kalemle yardığım Düştüğüm tuzakta evrenin uzattığı ilk yardım… Siren seslerine karışır sözlerim Sinemde taşıdığım aşkın Hengâmesi miskin ruhumun Kırık sandalyesi Meşrebimdir hüzün Muhtevası yüreğin Hali hazırda kördüğüm İstimlak edilmişken Yüreğimin duvarları Bir ters bir düz yaşamak Yün misali ördüğüm her…
View On WordPress
0 notes
Text
VE EVET BEN SESSİZLİĞİMLE GÜRLERİM
Meylettiğim yangınsınız tutuşan diğer yarım Nemalandığım hazan misali içimi kalemle yardığım Düştüğüm tuzakta evrenin uzattığı ilk yardım… Siren seslerine karışır sözlerim Sinemde taşıdığım aşkın Hengâmesi miskin ruhumun Kırık sandalyesi Meşrebimdir hüzün Muhtevası yüreğin Hali hazırda kördüğüm İstimlak edilmişken Yüreğimin duvarları Bir ters bir düz yaşamak Yün misali ördüğüm her…
View On WordPress
0 notes
Text
Yalanlar Hayatı Ezip Geçerken...

Bir tevatür değil, hakikat kılınmış olagelen yalanlarla birlikte hayatın biricikliği ayaklar altına alınıyor. Hepsi hepsi belirli, sınırları bariz bir ömrün var edilebildiği bir gıdım saha, yer, toprak parçasında olmakta olanın cerahati bu hayat kurgusunu tümden, aralıksız bir halde yıkımla dönüştürülmesini imliyor. Bir tevatür değil doğrudan akla / fikre / bedene yönelik politik bir cerahat istemi ve imaliyle yaşama eylemi eksik kılınıyor. Duraksamak nedir bilmeden biçimlendirilmiş olagelen hamleler bütünüyle yaraları hep yepyeni olan yaraları var ediyor. Binbir badirenin ortasında yaşama tutunmaya çalışanların gözlerinin önünde küfelere yepyeni yükler ekleniyor. Tükenmek nedir bilmeyen bir sınama halinin içinde modern zamanların, yenilikçi nam despotik devletleri hayatı hiç kılmaya ant içiyor. Her gün her anlamda bir hayat memat meseline dönüştürülüyor. Bir yazgı bariz bir karar ya da ihtimalmiş gibi bu coğrafyanın her gününde belirgin bir karanlıkla baş başa terk-i diyar ediliyor insanlık. Dünyanın gümbürtüsü içinde geçen yazımızda belirttiğimiz gibi bir karanlık tahakküm evreninde hayat o kapkara halin esiri kılınıyor. Cürümlerle birlikte, bütünleşik yönetimler sayesinde hayatın mahvı eksiksiz kılınıyor.
Bir biçimde yalanların hakikat kılınmasının yolu her gün o mahvı süreğen kılıyor. Burası gibi boyunduruk altına alınmış, her günün ama az ama çok zorluklarla / engellemeler ve bitimsiz bir çıkış / yaptırım haline rehin edildiği yerlerde olagelen tehditlerin gerçekliği, bir biçimde o mahvetme halini de sürekli günceller. İletişim işleri başkanlığı nam yapının bildirdiği / yönergeler doğrultusunda sunulagelen cerahatli akıllar / ön alma hallerinin hep kıyısında yaşamın derdest edilmesi söz konusu edilendir. Yaralayıcı, eksilen, cerahatin tam da ortasında kendi kendine terk olunan insanlık mefhumunun nasıl bilinçle / daimi bir tahakküm nesnelliği ile var edildiği artık afişe olandır. Yalanlar doğru diye bildirilirken ol yalanların hakikat kılınması çabası eksiksiz konulurken, yeniden ve yeniden türetilen kin, nefret ve ayrımcılıkla dışarıya akıl verilirken içteki yaralar çoğaltılır. Tümüyle dünyanın en doğrucu ülkesi savı var edilirken eylenen her hamle, ortaya serilen her çabala bir şekil, bir düzlemde olan bitenin mahva sevkinin de nasıl işlevselleştirildiğini göstere gelir. Hiç ama hiçbir insani mefhumun peşinden koşulmayan, her şeyin aralıksız bir girdap halinde, gümbürtü içerisinde zehir zemberek hallerle boğuntuya konulduğu bir zeminde onca nutuk, o kadar laf, bir dolu fikriyatın boşa heder edilmesi, karşılığının dipsiz bir karanlık kılınmasıdır mesele. Yeni yüzyılında bildik ezberleriyle yol arayan bir menzildeki cürüm bütünleşik hallerin yekununda çıkagelen tablodur mesele.
Sınırın dışında Ukrayna’ya doğrudan saldıran Rusya’nın var ettiği savaşın yirmici ayının geride kaldığı şu günlerde o yıkıcılık hallerine arka kapıdan el açan, bir yana gülücükleri, diğer yana bombaları, insansız hava araçlarını, istihbarat çalışmalarını var eden bir yerden ülkeden meselimiz ortaya çıkabilir. İkili oynamaların paralelinde, kentlerin talan edilmesi sınırlarının hiç edilmesi ve aralıksız zulme bir yandan var ettikleriyle arka çıkan -Türkiye- meselin özünü bildirir. Yalanın, riya ile birlikte işlevselleştirildiği, ticari anlaşmaların ardı kovalanırken, cerahatin bir biçimde yeniden biçimlendirildiği bir kırıma taraf olmasının ne kadar hazin bir sureti / eylemi var ettiği televizyonlarda arada sırada görülen kıyım hali ve bitimsiz bombardımanlardan belirgindir. Bu suçun bir başkasını, Azerbaycan sınırları içerisinde kalakalan geçersiz konulduğu zikredilen Artsakh’ın 2020 yılından bu yana süren istimlak / yok edilmesi sürecinde de görürüz. Yalanların Azerbaycan ile birlikte var edildiği, önce onlar başlattı, otuz bir yıllık intikam, rövanşımız çok ağır olacak diyerekten kurumsallaştırılan bir kin ile önce yıllar sonra bir savaş var edilir. 6000 Ermeni, 4000’in biraz daha üstünde Azeri’nin can verdiği bir kırım hali var edilirken, yerli ve milli medya insansız hava araçlarının isabetinden, baş amirin damadı olagelen bir temsili değil sahiden insanlık suçlusu bir zatın firmasının güzellemelerine yer verilir. Bunların bunca yalanların kıyısında, dokuz ayı aşkın insani ihtiyaçların yok sayılması / esirgenmesi neticesinde daha geçen ay yüz yirmi bine yakın insanın bir günde topraklarından / yurtlarından edilmesinin utancı hangi yana düşecektir ki sahiden? Riya ile yalanların birlikteliğinde cürümler ardılı sıra güncellenirken kim / neyin / ne şekilde hesabını verecektir ki sahiden?
Burnumuzun ucunda devam eden İsrail – Hamas / Filistin meselesinin var ettiği bir başka boyutunu meramımıza Evrensel Gazetesinden iliştirelim: “İsrail'de Hamas tarafından esir alınan İsraillilerin kurtarılması için Savunma Bakanlığı önünde gösteri düzenlendi.
Yediot Ahronot gazetesinin haberine göre, Tel Aviv’deki Savunma Bakanlığı önünde yaklaşık 200 İsrailli toplandı. Netanyahu hükümetini protesto eden grup, esir alınan İsraillilerin serbest bırakılmasını isteyerek ateşkes talep etti. Eylemde Netanyahu’nun istifası talebi de dile getirildi.
Hamas’ın 7 Ekim saldırısında 300’ü asker yaklaşık 1500 İsraillinin öldürüldüğü açıklanırken, Gazze’ye götürülen 200 kadar da rehine olduğu duyurulmuştu. Bunların bir kısmı askeri bir kısmı sivil rehineler.
İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, son açıklamasında rehin alınanların sayısının 212 olduğunu bildirdi. Hamas ise dün ABD ve İsrail çifte vatandaşı olan anne-kız iki rehineyi serbest bıraktı.
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugaylarının sözcüsü Ebu Ubeyde iki rehineyi daha serbest bırakma niyetlerini arabulucu Katar’a bildirdiklerini ama İsrail’in bu kişileri almayı reddettiğini iddia etti.
Ebu Ubeyde, “Katarlı kardeşlerimize, Nourit Yitshaq ve Yokhefed Lifshitz’i de insani gerekçelerle ve karşılığında hiçbir şey beklemeksizin serbest bırakacağımızın bilgisini verdik. Fakat İsrail işgal hükümeti onları almayı reddetti” ifadelerini kullandı. İsrail ise iddiayı kabul etmiyor.”
Bir tevatür değil doğrudan yalanların hakikat kılındığı zeminde, bir tufan kopmaya, cerahat eliyle hayatlar yağmalanmaya devam olunuyor. Netanyahu’nun kumaşının, ol Hamas’ın silahlı kanadından pek de farklı olmadığının açığa düştüğü bir zeminde cürüm üstüne cürüm, ölüm üstüne ölümler var ediliyor. Sadece 22 Ekim-23 Ekim arasında bütün bir gece boyunca üç yüz kadar hedefe bombaların yağdırıldığı, dört yüze yakın insanın canının hiç edildiği bir kırım var edilir. Tek bir günde birkaç yüz insanın hayatlarının aleni bir biçimde çalınmasının dert olunmadığı bir zeminde kurulan her yalandan mülhem cümleyle bir başka cehennem imgesi yenilenir. Bir tevatür değil doğrudan akla / fikre / bedene yönelik politik bir cerahat istemi ve imaliyle yaşama eylemi eksik kılınır. Ortadoğu’nun en kestirmeden hakikatin alaşağı edildiği bir cerahat sarmalına rehin edildiği yere dönüştürülmesinin utancı aralıksız üçüncü haftasına ilerlemektedir. Böylesi bir ince hesap kitapla, Gazze’de tüm alanda sıkışa kalan insanların hayatlarının hiç, hemen burunlarının ucundaki Kfar Azza’dan, Siderot’a, Aşkelon’dan Ashdot ve Tel-Aviv’e pek çok başka yerdeki öteki sanılanların da yok addedildiği bir girdap, insan elli bir yıkım / cendere sahası var edilir iyi de hayat nerede var edilebilecektir ki!
Bianet’ten aktaralım: “İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları bugün itibariyla 17. gününde sürerken, Batı ana akım medyasının da İsrail yanlısı yayınları devam ediyor.
İngiltere merkezli Sky News'in haber programına katılan Filistinli gazeteci ve insan hakları savunucusu Yara Eid, kanalın kullandığı manipülatif ve yanıltıcı dile tepki gösterdi.
Yara Eid 'ahlaki sorumluluğu' hatırlattı
Sunucu Gazze'deki durumu anlatırken İsrailli kayıplardan "öldürüldü" (İngilizce "killed") diye bahsederken Filistinli kayıplar için ise "öldü" ("died") kelimesini kullanınca gazeteci Eid, yorum yapmaya başlamadan önce şunları dile getirdi:
"Neler olup bittiği hakkında konuşmaya devam etmeden önce şunu söylemek istiyorum, neler olduğunu ilk anlattığınızda 'İsrail'de bin 400'den fazla kişi öldürüldü, Filistin'de ise 4 binden fazla kişi öldü' dediniz. Bence bu dili kullanmak çok önemli çünkü bir gazeteci olarak olan biteni haberleştirmek gibi ahlaki bir sorumluluğunuz var."
Filistinliler öylece ölmüyor
Sky News dışında BBC gibi Batı ana akım medyasının kullandığı manipülatif dile dikkat çeken Eid, "Filistinliler öylece ölmüyor, öldürülüyorlar. Aslında son 75 yıldır etnik temizliğe, soykırıma maruz kalıyorlar" ifadelerini kullandı.
Londra'da yaşayan Eid, sunucunun yaşananları "İsrail-Hamas savaşı" şeklinde tanımladığını ancak bunun böyle olmadığına dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Bunu bu şekilde çerçevelemek çok yanıltıcı çünkü bu sanki iki eşit güç algısı veriyor ancak İsrail işgalci bir güç. İsrail'in aynı zamanda Gazze'de yaşayan tüm sivillerin ve çocukların canını koruma sorumluluğu var. Fakat görüyoruz ki öldürülenlerin bin 700'ü çocuk! Yani bu savaş aslında Hamas'a karşı değil" dedi.
"Olduğu gibi haberleştirin"
"Hatta İsrailli sözcülerin çoğu, bunun açıkça Gazze'deki sivillere karşı bir savaş olduğunu söyledi" diyen Eid sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz Hamas'sız bir dünya hayal etsek; Batı Şeria'yı düşünürsek, Filistinliler öldürülüyor, toprak hırsızlığı var, etnik temizlik var, hapsetme var. 170'i çocuk 5 bin 200'den fazla Filistinli, şu an İsrail hapishanelerinde bulunuyor. Bu sadece 7 Ekim'de olanları sulandırmak değil, bu 75 yıllık bir işgal, Filistinlilerin etnik temizliği ve soykırım. Ve bir gazeteci olarak neler olup bittiğini haberleştirmeniz ve olduğu gibi söylemeniz gerekiyor."
Manipülasyonda ısrar
Eid'in tepkisi ve konuşmasını gözardı eden sunucu manipülatif söylemine devam ederek bu kez de Eid'e "Hamas İsrail'e saldırı başlattığında bir Filistinli olarak bundan sonra ne olmasını bekliyordunuz?" diye sordu.
Sunucunun yanıltıcı dilini tekrar etmesine şaşıran Eid, sözlerini "tekrarladığı için özür" şunları söyledi: "Bu yanıltıcı çünkü 7 Ekim'deki saldırıyla ilgili olup bitenleri sulandıramazsınız. Hadi 2014 hakkında konuşalım, hadi 2021 hakkında konuşalım. Tüm saldırılar hakkında konuşalım. Gazze hakkında konuşalım."
Bir tevatür değil, hakikat kılınmış olagelen yalanlarla birlikte hayatın biricikliği ayaklar altına alınıyor. İsrail devletinin aradığı fırsatı var eden El Kassam Tugayları / Hamas vs. isimlendirmelerin ardından çıkagelen yegane şey yalanlarla birlikte bir yıkımın sahiciliği olur. Baş efendinin gün aşırı, propaganda faaliyeti olarak Hamas güzellediği bir zeminde cürmün, yıkımlara, nihai anlamda daracık bir menzilde sıkış tepiş hayata tutunan Filistin’in Müslüman, Arap, Ezidi kimliklerinden mülhem yapısının köküne kibrit suyunu dökmek için var edildiği de bir kenarda işlenmeye devam olunandır. Bir tevatür hali değil artık kesintisiz bir güç savaşları içerisinde sıradan hayatların izlerinin ezildiği, yaşamsal ol haklarının talan edildiği bir zamanı arşınlıyoruz. Dün Ukrayna, dün Tigray, dün Artsakh, dün Yemen, dün Rojava ve dün pek çok başka yerde, zeminde var edilmiş olanın her nasıl yeniden imal olunabildiğini İsrail’de, Filistin’de ve onun bir parçası Gazze Şeridi sınırlarında görüyoruz. Bildiğimiz tüm anlamlarıyla barışma mefhumuna sahip, sahi ama sahiden de sahip çıkamayacaksak birlikte, bütün o zorbaların, zorbalıklarında hiç edilmek istenen hayatlarımızla kurbanlık sıramızı bekleyeceğiz. Düşünür müydünüz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Photo Courtesy::: Amir COHEN – Reuters via The Jerusalem Post
#meram#mesele#söz hakkı#barışa ne oldu?#yaşamak#savaş#gazze#israil#filistin#çürüme#kutsal topraklar#semavi#yaralar#hakkaniyet#doğru#insan101#devlet101#kolluk şiddeti#arap#yahudi#sağaltım#yordam#anlamak#karanlık çağ#türkiye nereye?#quo vadis?#biyopolitika
3 notes
·
View notes
Text
Çorum'da kentsel dönüşüm hamlesi
https://pazaryerigundem.com/haber/217065/corumda-kentsel-donusum-hamlesi/ -
Çorum'da kentsel dönüşüm hamlesi

Çorum’da hayata geçirilmesi planlanan kentsel dönüşüm projeleri kapsamında önemli bir ziyaret gerçekleştirildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Alanları Daire Başkanı Selçuk Karaduman, Çorum Belediye Başkan Yardımcısı Fatih Özüyağlı’yı makamında ziyaret etti.
ÇORUM (İGFA) – Çorum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Cemal İbrahim Yalçın ve Çorum Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürü Fatih Başıbüyük’ün de katıldığı görüşmede, Çorum’un çehresini değiştirecek dönüşüm projeleri ele alındı. Kale ve Mimar Sinan Kentsel Dönüşüm alanları başta olmak üzere planlanan çalışmalar detaylı şekilde değerlendirildi. Kentin modern ve yaşanabilir bir yapıya kavuşması adına yürütülen projeler hakkında fikir alışverişinde bulunan yetkililer, toplantının ardından sahaya inerek yerinde incelemelerde bulundu.
Kale ve Mimar Sinan Mahalleleri’nde gerçekleştirilen saha gezisinde projelerin mevcut durumu değerlendirildi ve dönüşüm sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için atılması gereken adımlar üzerinde duruldu. Kentsel dönüşümün sadece fiziksel yenilenme değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik kalkınmayı da beraberinde getirdiğini belirten yetkililer, Çorum’un geleceğine değer katacak projelerin titizlikle yürütüldüğünü vurguladılar.

0 notes
Text
Buca Belediyesi 7 Adet İşyerini İhale ile Kiraya Veriyor!

Buca Belediyesi, ilçede bulunan 7 adet işyerini açık teklif artırma usulüyle kiraya veriyor. 2886 sayılı kanunun 35. maddesi (c) bendine göre gerçekleştirilecek ihale, 25 Şubat 2025 Salı günü Buca Belediyesi Encümen Salonu’nda yapılacak. Kiraya Verilecek İşyerleri ve Şartları 📌 Ufuk Pazaryeri Çay Ocağı - Tahmini Bedel: 60.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 1.800 TL - Durum: İşgalli - İhale Saati: 14:40 📌 Gediz Pazaryeri WC - Tahmini Bedel: 60.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 1.800 TL - Durum: İşgalli - İhale Saati: 14:50 📌 Özmen Caddesi No:88/C Dükkan - Tahmini Bedel: 192.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 5.760 TL - Durum: İşgalli - İhale Saati: 15:00 📌 Yıldız Pazaryeri WC - Tahmini Bedel: 96.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 2.880 TL - Durum: İşgalli - İhale Saati: 15:10 📌 Çamlıkule Pazaryeri WC - Tahmini Bedel: 36.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 1.080 TL - Durum: Boş - İhale Saati: 15:20 📌 1310 Sokak No:8 Dükkan - Tahmini Bedel: 240.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 7.200 TL - Durum: İşgalli - İhale Saati: 15:30 📌 Kuruçeşme Pazaryeri Çay Ocağı - Tahmini Bedel: 180.000 TL (1 yıl) - Geçici Teminat: 5.400 TL - Durum: Boş - İhale Saati: 15:40 Başvuru ve Detaylar İhale ile ilgili şartname ve ekleri, mesai saatleri içinde Buca Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürlüğü’nde incelenebilir. 📌 İhale Yeri: Buca Belediyesi Encümen Salonu (2. Kat) 📌 İhale Tarihi: 25 Şubat 2025 Salı Detaylı bilgi almak isteyenler, Buca Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürlüğü’ne başvurabilir. Read the full article
#belediyedenkiralık#Buca#BucaBelediyesi#ÇamlıkulePazaryeri#GedizPazaryeri#işyeri#kiralıkişyeri#UfukPazaryeri
0 notes