#kazançlarımız

[zeyhal]

Hayatımın en stresli, en yorucu, en büyüdüğümü hissettiğim senesiydi. Öyle hızlı ve yorucu geçti ki bazı aylar, anlar kafamda çok silik. Yıllardır hayalini kurduğum, beklediğim ve hiç beklemediğim şeylerin yaşandığı bir seneydi. Kaybımız oldu, kayıplarımız. Kazançlarımız da olmuştur belki, inşaallah olmuştur, duamız odur. Bol bol çalışıp, bol bol ağlayıp, bol bol mental çöküşlerle geçirdiğim bir seneydi. Kendim için bu seneyi toparlamak için çok kritik bir adım attım geçen hafta. İnşaallah güzel olur, siz de duanızı eksik etmeyin inşaallah olur mu?

[yakazakalb]

Hayırlarımız çok kazançlarımız bereketli olsun...

[ramazanserdar]

ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VARSA HAYATTAN…

Benim için bazı “an”lar vardır.

Özel anlar…

Kendimle yüzleştiğim anlar…

Öyle anlardır ki onlar, aniden geliverirler.

Mesela bir kitap okurken…

Yazarken…

Yolda yürürken…

Hiç alakasız bir durumda, hiç alakasız bir yerde o özel an ortaya çıkıverir.

Böyle anlarda dış dünyaya kapatırım hemen kendimi ve “hayatı” sorgulamaya başlarım.

Sürekli kafamda sorular gelir geçer:

Hayallerimi gerçekleştirebildim mi?

Kendimi daha iyi nasıl ifade edebilirim?

Şimdiye kadar farklı ne yapabildim?

O kararı almakla hata mı ettim?

Arkamda bıraktığım yılların bir muhasebesini veririm kendime…

Kâr zarar hesabından ziyade hayatı anlayıp anlamadığım ile ilgilidir hesaplaşmalarım.

Hepimiz hayatımızda geriye dönüp baktığımızda zamanın nasıl da hızla geçtiğinden bahsederiz.

Oysa geçip giden zaman değil…

Geçip giden bizleriz.

Ve ne yazık ki…

Zaman ile kazanamayacağımız bir yarış halindeyiz.

Zamana yetişmek uğruna yaşadığımız hayatın anlamına varamıyoruz.

Sevinçlerimiz kadar kederlerimizin de…

Mutluluğumuz kadar korkularımızın da…

Kazançlarımız kadar kayıplarımızın da yaşadığımız hayatın bir parçası olduğunu göremiyoruz.

Adına hayat mücadelesi dediğimiz,

Bunca koşturmacanın,

Bunca gayretin,

Bunca telaşenin,

Aslında kendi gerçeklerimizden kaçmanın mücadelesi olduğunu fark edemiyoruz.

Acı tatlı her şey yıllar içinde beraber büyüyor.

Tıpkı elimizde yuvarladığımız bir kartopu gibi…

Hayat mücadelemiz de kartopunu en yuvarlak hale getirme gayreti…

Kartopumuzu kusursuz yuvarlaklığa geldiğinde mutlu olacağımızı düşünüyoruz.

Güzel bir evimiz olunca…

En üst model donanıma sahip arabamız olunca…

Daha çok paramız olunca…

Kıyafetlerimiz kaliteli olunca…

En pahalı telefonu alınca…

En lüks restoranlarda yemek yiyince…

Ama bir gün gelecek, o kartopu erimeye başlayacak.

Avucumuzda hiçbir şey kalmayacak.

Bize kalan tek şey…

Avucumuzda hissettiğimiz soğukluk olacak.

Bunca yılın sonunda öğrendiğim bir şey varsa hayattan, -ben oldum- demeyeceksin.

Hayatın sana getirdikleri için şükredeceksin.

Gerisi için merakla, heyecanla bekleyeceksin.

İşte hepsi bu kadar...

Ramazan S.TOPRAKTEPE

[lancelotsir]

İÇİMİ ÇÜRÜTEN BUHRAN ÜZERİNE

Kişinin kendi kendine oynamış olduğu oyunlar, kendisinin en kötü düşmanından bile daha tehlikeli. Zira inandırıcılığı çok yüksek. Dikkatli bakarsak yıllar içinde değişen şeyin sadece özneler, mekanlar, kurgular olduğunu fakat senaryonun aslında hep aynı kaldığını göreceğiz. Bunun doğal bir sonucu olarak da insan hep kendi felaket senaryosu içerisinde yıkıma giden bir kısır döngüye mahkûm. İşin en çan alıcı kısmı da bu farkındalığa sahip olmanın çözüm için yeterli olamayışı.

Modern çağın bir getirisi -ya da götürüsü de diyebiliriz- olarak asla doyumu hissedemiyorum. Yani bizi gerçekten mutlu edecek şey ne? Bi insan şimdiye kadar yediği en güzel yemeği nasıl seçebilir? Hayatımın en güzel tatili hangisi? En çok hangi kıyafetimi seviyorum?

Bir şeyler benim için bir zamanlar gerçekten güzeldi. Nostaljik olduğu için değil birader gerçekten güzeldi, tadını damağımda hissettiğimi dün gibi hatırlıyorum. Ama canına yandığımın yerinde aynı tadı yeniden alabilmenin herhangi bir yolu yok.

Kopyalanmış günlerle yaşlanacak, farklı durumlar için aynı stresleri yaşayacak, günlük hayatın olağanlığını bize unutturacak birkaç dakikalık -hatta saniyelik- anlarla kısa süreli hazları hayatımızın “enleri” sayacak ve çürümüş bir zihinle toprağı boylayacağız. Kefemizde sadece manevi kazançlarımız kalacak ve nefsimiz bunu asla kabul etmeyecek.

[kendimedair-blog1]

Stefan Zweig-Satranç

Kitabın arka kapağında da yazdığı gibi, görünüşte bir gemide yolları keşisen bir satranç şampiyonu ile tutukluluğu sırasında gizlice ele geçirdiği bir satranç klavuzundan öğrendiği oyunlarla kendi zihninde kaybolmuş Dr. B'nin hikayesi gibi görünüyor. Bu cümledeki Dr B'nin kendi zihninde kayboluşunu Zweig kitapta öylesine yalın ve gerçekci anlatıyor ki yaptığı işi tutkuyla ve hırsla yapan insanlardansanız bu kayboluşun her anına derinlemesine bir empati kuruyorsunuz. Tutukluğunun geçtiği bir otel odasında hiçliğin ortasında bırakılan Dr B belkide en ağır işkence yöntemiyle, kendi kendini sorgulayan düşünceleriyle başbaşa bırakılıyordu çoğu zaman. Bizler de yalnız kaldığımız çoğu zaman kendi iç dünyamızda aynı işkenceyi kendimize yapmıyor muyuz?

Zweig'ın ise Hitler zulmünden kaçarken kaldığı otel odalarında kendi iç dünyasıyla başbaşa kalışı ve bu kitabını bitirdikten kısa süre sonra intihar etmesini de ekleyerek Dr B'nin betimlenmesinin ne kadar gerçekci olduğuna biraz daha katkı yapmak istiyorum.

Kitabı okumadan önce üşenmeden giriş kısmını ve arka kapağını da okursanız kitabın size hissettirdiği duygular daha yoğun oluyor.

Ayrıca biraz da olsa satranç oyunu hakkında bilgi sahibiyseniz, satrancın aslında sadece bir oyun olmadığını, hayatımızın her anında yaptığımız hamlelerin bize kazançlarımız yada kayıplarımız olarak geri döndüğünü de bilirsiniz. Bu bilgiyle birlikte satranç oynayan iki usta oyuncuyu izlemek beni hep heyecanlandırmıştır. Kitapta ise bu iki ustanın oyununun, oyuncuların -gerçek hayatta olsa izleyerek farkedemeyeceğim- duygusal analizleri ile okuyarak kafamda canlandırmak beni daha da heyecanlandırdı.

"İkiye ayırdığım benliğim gerçek bir oyunun gidişatını merak etmeye başlamıştı ve tam da o sırada istenmeyen bir şey oldu, kendimi tutamadan kaba bir şekilde oyununuza karıştım. Ama arkadaşınızın yaptığı yanlış hamle beynime bir bıçak gibi saplanmıştı. Onu engellemem tamamen içimden gelen, karşı koyamadığım bir dürtüydü, aynı yüksek bir yerden sarkan küçük bir çocuğu düşecek diye yakalamak için yapılan bir içgüdüsel hareket gibiydi."Sf76

(20.01.2019)

[rotasessizlik]

Kaybetmemiz gereken kazançlarımız varmış gibi yokuş aşağı yuvarlanıyoruz.

[pazaryerigundem]

Sakarya'da üreticiye 10 bin 640 kilogram yağlık ayçiçeği tohumu desteği

Sakarya’da üreticiye 10 bin 640 kilogram yağlık ayçiçeği tohumu desteği

Büyükşehir Belediyesi, Sakarya Valiliği iş birliğiyle çiftçilere 10 bin 640 kilogram yağlık ayçiçeği tohumu desteğiyle yüzleri güldürdü. Büyükşehir’in tarımda stratejik hamlesi ile Sakarya’da 30 dekar alanda yağlık ayçiçeği üretilecek. Başkan Yüce, “Ürünümüz bol, kazançlarımız bereketli olsun” dedi. SAKARYA (İGFA)- Yaşanan küresel salgın, iklim değişikliği, savaş, küresel ekonomik krizler gibi…

[yenihabergazetesi]

Vali Vekili Asalet Karabulut “Vira Bismillah” Dedi

Vali Vekili Asalet Karabulut “Vira Bismillah” Dedi

Vali Vekili Asalet Karabulut, Şarköy ilçemiz Hoşköy Balıkçı Barınağı’nda düzenlenen Balık Avı Sezonu Açılışı etkinliğine katıldı. Balık Avı Sezonu Açılışı’nda konuşan Vali V. Karabulut; “Balık sezonunun hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu sezonda bol kazançlar elde edersiniz. Tabi ki bizlerin denizleri koruması gerekiyor. Bizler ne kadar denizleri korursak, muhafaza edersek kazançlarımız o…

[04017]

kayıplarımız,

bir kurtuluştur.

kazançlarımız,

bir kurtuluş.

hepimiz,

isteriz ki.

dilediğimiz gibi bir yaşam sürelim.

her ne kadar,

istesek ve,

elde etsekte,

bir şeyler hep noksan kalacak...

imkanı yok,

tamam olmasına.

aradığımız,

aslında kendimiz için iyi olan değil !

aradığımız,

kendimiziz.

bizde eksik olanları tamamlamak.

sona yaklaşıyoruz.

yaklaşıyoruz ...

[kunyekultursanat]

Kusurlar Mecrası

Hırslarımızın ardında hebâ oluyor kazançlarımız,Ne kadar gizlemeye meyil etsede kendinden kaçamaz fıtratı üzere gelen fikriyatımız ,Hangi devri âlem de susmuş ki sonu gelmez hezeyan dolu çığlıklarımız,Boğsam şu kibri ellerimle kaçımız çıkar da anlatır doğruyu belki kusurlar divanında hesaplaşırız.Herkese bir atıfta bulunup doğrulardan saklanıyor sözlerimiz,Bir gün mutlaka bizleri ele verecek…

[trendastro1]

1 KASIM PAZAR YORUMU #trendastrotv Bugün Ay Boğa burcunda ilerlerken, Maddi manevi güven, istikrar ve düzenli bir hayat arayışı içinde olacağız. Ay Neptün altmışlığı saat, 13:31’de (11:30 - 15:33 arası etkili) Yaratıcı hayal gücümüzü ve psişik hassasiyetimiz uyarır. Çevremizdeki titreşimlere ve ifade edilmeyen duygulara, karşı hassas olurken yardımlaşma güdüsü içinde olacağız. Ay Jüpiter üçgen saat, 19:07’de (17:04 - 21:09 arası etkili) Güven ve iyimserlik içinde, karşılıklı yardımlaşma içinde olabilir Beklentilerimize ulaşmak için enerjimiz olacak, kazançlarımız artabilir. Merkür Satürn karesi saat, 22:06’da (8 Kasım’a kadar etkili) Bu planlarımızı ve fikirlerimizi ilerletmek, olumsuz düşünme ve yanlış anlamalar nedeniyle zor olabilir. #doğumharitası #doğumharitasında #Yıldızharitası #yorumlamaöğrenme #yıldızharitasıYorumu #doğumharitasınasılyorumlanır #doğumharitasıevlilik #dolunayboğaburcunda #dolunayboğada #dolunay #günlükyorum #günlükburçyorumu #günlükaşkyorumu #günlükyorum #gelecekanalizi #aşkanalizi #aşkuyumluluğu #astrolojiburçlar #koçburcu #boğaburcu #ikizlerburcu #yengeçburcu #aslanburcu #başakburcu #teraziburcu #akrepburcu #yayburcu #oğlakburcu #kovaburcu #balıkburcu https://www.instagram.com/p/CHBrntKg1KwC_m1I_3SiFgaqDPab9oExLqDgS40/?igshid=1tn56cd1kzjbr

[radyobalfm]

Özgüven vurgusu Kırmızı-siyahlı ekibin Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, “İç sahada oynadığımız için 2 puan kaybetmiş gibi görünsek de puan daha önemli kazançlarımız oldu” diye konuştu.SÜPER Lig’in 13.

[yollarinardindan]

Kaygı

Bir sonbahara yakışan duygulardan biridir kaygı... Renkleri değişen ve düşen yapraklardan mıdır, yağmulardan mıdır yoksa sabahın gri sessizliğinden midir bilmiyorum? Bildiğim benim kaygılarım yine mevsimsel ama daha farklı... Geçen her senenin ardından yapacak aynı enerjiyi ve sevdiklerimi bulamamaktan mesela. Elma pekmezi yapamak babannemle, fındık bahçelerinde mantar toplayamamak olabilir. Sevdiğimle bir Anadolu coğrafyasında üşüyememek, Ağrı Dağı'nın eteklerinde bir sonbahar fotoğrafı çekememek kendi adıma. Aslında beni yaşama tutan şeylerin yapılamadan dökülmesi yaprak gibi.. Çünkü daha önemli iş'lerimiz var ve ikisi yan yana yürümüyor. Bir saniye bıraksak ikinci saniye isyan edercesine bağırıyor. Yetmiyor minik kazançlarımız, yaşlılığımız için yaptığımız arpa boyu yatırımlara, gençliğimizi ve günlerimizi harcıyoruz...

[farmasikatalogu]

TÜRKİYE'DE VE DÜNYA'DA 1 NUMARA OLACAĞIZ.. 🏆Biz Türk firmasıyız. ❤Fabrikamız Şile Ömerli'de. Gururluyuz.👍 Göğsümü gere gere bunu söylüyorum.Yıllarca farklı firmalarda çalıştık Türkiye neden böyle bir iş yapmıyor dedik😂. İşte yaptı. FARMASİ BİR SOSYAL PROJE herkes farmasi kullanmalı.👑 Kimyasallara hayır diyoruz. Kapı kapı gezmeniz gerekmez. Biz ürün satmıyoruz. 🔔Sağlıklı ürünlerin nasıl kullanılması gerektiğini anlatıyoruz🎓👓. Sağlık anlatıyoruz. Kişi ürünlerini kendi istediği gibi verdiğimiz şifreden direkt şirketten aracısız alıyor. 💲Satış yapmak isteyen yapabilir. Kendi ihtiyacını bedavaya getirebilir... Gümrük ödemediğimiz için ürünlerimiz ucuza geliyor. Kaliteyi ucuza alıyorsunuz. Şirketimiz en fazla kazandıran şirket. Direktör olduğunuzda teknoloji paketini alıyorsunuz, SGK, emeklilik, kazandığınız seviyeyi miras bırakma hakkı, üye kayıt ve satış bürosu açma imkanı kazanıyor, arabanızı alıyor yurt içi, yurt dışı tatil imkânlarına ulaşıyorsunuz. Siz ne kadar kazanmak isterseniz o kadar çalışırsınız.Baskı kuran bir sistemimiz asla yoktur. Ekip kurmak isteyip kazanmak istersenizde sponsorluk yapıyor, ekip kurmanıza yardım ediyoruz...Kazançlarımız kendi ülkemizde kalıyor. Ülkemizin büyümesine de destek veriyoruz...Biz çok güzel yüreği bir atan TÜRK FİRMASINI EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL ETMENİN GURURUNU TAŞIYAN TÜRK KADINLARIYIZ... EN İYİSİ FARMASİ👍 EN BÜYÜK TÜRKİYE🌍 😊👍 www.farmasikatalogu.net

[osmaniyemhaber2]

Covid-19 eczacıları da vurdu

https://osmaniyemhaber.com/?p=41538 Covid-19 eczacıları da vurdu Tüm dünyayı tesiri altına alan korona virüs (Covid-19) pandemisi, eczaneleri de negatif etkiledi. Covid-19’un Türkiye’deki başlangıç döneminde sürecin süratli geliştiğine işaret eden Antalya Eczacı Odası Başkanı Mehmet Ertekin, hazırlıksız yakalanmalarına karşın eczane içinde alınmış olan tedbirlerle büyük bir yol kat ettiklerini söylemiş oldu. Salgınla beraber hastane ve sağlık ocaklarından hizmet alamayan vatandaşların mevcut raporlarının geçerli sayılmasıyla beraber devamlı kullandıkları ilaçları almak için eczanelerde yoğunluk oluşturduklarını anımsatan Ertekin, bu durumu aldıkları önlemlerle aştıklarını beyan etti. Ertekin, süreçle beraber hastanelerdeki polikliniklerin kapatılması, çeşitli hastalıkları mevcut olan vatandaşların tedirginliği ve turizmin durması sebebiyle bu durumdan negatif etkilendiklerini belirterek, bir çok ilacın eczane stoklarında beklediğini ve eczacıların zor bir halde bulunduğunu söylemiş oldu. “Günübirlik ilaçlarımız halen stoklarımızda beklemekte” Salgının Türkiye’de çıkmasıyla beraber eczanelerde oluşan yoğunluğu hizmet yoğunluğu olarak tanımlayan ve bu yoğunluktan herhangi bir maddi kazanç elde edilemediğini özetleyen Ertekin, “Raporlu hastalarımızın biz reçetelerini düzenlemiş olduk, raporsuz dediğimiz günübirlik tedavi ortadan kalktı. Ne hastanelerde ne de eczanelerde bu şekilde bir tedavi formatı kalmadı. Bu şekilde olunca bizim rafımız raporlu hastalarımız, günü birlik hastalarımızda kullandığımız ilaçlarımız ikiye bölündü. Günübirlikteki ilaçlarımız halen stoklarımızda beklemekte ve bunların üzerlerinde bir son kullanma zamanı var. Bu değişmiyor, uzamıyor, kısalmıyor. Üstünde bir tarih var ve o tarihe uygun satışımız olmak zorunda fakat reçete üremiyor. Hususi yada tüzel muayenelerde de blok olması, tedavilerin kısıtlanması sonucu oldukça ciddi bir halde raftaki bu ürünlerimiz beklemekte. Yeni yığın alamadık, eski stokumuzu da gönderemedik. Bu süreçte acildeki sayılar düşürüldü, poliklinikler tamamen kapatıldı. Pandemi hastanesi duyuru edilenlerde hiçbir şey bırakılmadı. Bu tip önlemler, sahada eczaneler açısından fena bir dönüş sağlamış oldu” şeklinde belirtti. “Hasta birey başı ağrıyorsa evde oturup çekmeyi seçti” Vatandaşların rahat rahatsızlıklar için ilaç almak suretiyle eczaneye gelmediğini aktaran Ertekin, sözlerine şu şekilde devam etti: “Hasta birey başı ağrıyorsa bile evde oturup çekmeyi seçti. Kolay bir mide ağrısı var ise, daha önceki kullandığı ilacı almak için uğraşmadı. Bu süreçte sokağa çıkma yasağı, evde kalınması şeklinde önlemler alındı. Bu süreç ilaç stokumuzu dengesiz bir halde vurdu. Şu an normalde rutininde miadı yaklaşan ilaçlarımız oluyordu, üstüne bir de miadı dolacak ürünler grubumuz geliyor. Biz bu kışa ölü stoklarımızla girmek zorunda kalacağız ve maddi sıkıntılarını da üstüne almak zorunda kalacağız. Endüstri ve üretici bu mevzuda herhangi bir geri dönüş politikası uygulamıyor. Hastasına satsın, satmasın son kullanıcı olarak eczane biliniyor. İmhasında da yönetmelik gereği tutarı biz çekiyoruz. Eczacı bu ekonomik güçlük devrin de bir de bunlarla uğraşacak. Bu tarz şeyleri çeşitli mercilere anlatıyoruz, ümit ederim hepimiz için doğru yol alınıp doğru cevaplar verilir.” “Son kullanma tarihleriyle savaşıyorlar” Reçete dışı satılan ürünlerin kazançlara yüzde 30 katkıda bulunduğuna işaret eden Ertekin, pandemiden dolayı duran turizmin de kendilerini etkilediğini aktardı. Ertekin, “Turizmin etkili olduğu yerlerde oldukça daha çok oranlara çıkabiliyor. Vitamin ve mineral gurupları, eklem sağlığı, kozmetik ürünler, biberon, emzik, mamalar, güneş ürünleri şeklinde sık kullanılan birçok ürünümüz şu an rafta sanki bir kış sezonuymuş şeklinde beklemekte. Bu ürünler son kullanma tarihleriyle savaşıyorlar. Şu anda raftalar. Tahminim yığın zararlarımız yüzde 20’leri bulur. Aslına bakarsan karımız bunun altında kalıyor. Bu seneyi eczacılarımız maalesef zararla kapatacak. Biz depolarımıza olan borçlarımızı ödesek kafi. Bu süreçte hem kazançlarımız düştü, hem geri dönüşleri düştü, hem de stoklardaki hasarlarımız terfi etti. Buna keza giderlerimiz değişmedi” ifadelerine yer verdi. Suat Metin – Burak Yalman  

[yenihabergazetesi]

Vali Vekili Asalet Karabulut “Vira Bismillah” Dedi

Vali Vekili Asalet Karabulut “Vira Bismillah” Dedi

Vali Vekili Asalet Karabulut, Şarköy ilçemiz Hoşköy Balıkçı Barınağı’nda düzenlenen Balık Avı Sezonu Açılışı etkinliğine katıldı. Balık Avı Sezonu Açılışı’nda konuşan Vali V. Karabulut; “Balık sezonunun hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu sezonda bol kazançlar elde edersiniz. Tabi ki bizlerin denizleri koruması gerekiyor. Bizler ne kadar denizleri korursak, muhafaza edersek kazançlarımız o…