DESTİCİ, ASGARİ ÜCRETİN 2 BİN 475 LİRA OLMASINI ÖNERDİ
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, asgari ücretin bütçe artış oranıyla doğru orantılı olması gerektiğini belirterek, "2019-2020 arasındaki bütçe artış oranı yüzde 22.5. Bu hesaplamayla bu yıl asgari ücretin 2 bin 475 lira olmasını biz Büyük Birlik Partisi olarak teklif ediyoruz" dedi.
BBP lideri Mustafa Destici, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun birinci toplantısını gerçekleştirdiğini hatırlatan Destici, geçen yıla göre bütçedeki artış oranını esas alarak asgari ücretin belirlenmesinin doğru olacağını söyledi.
Destici, "2019-2020 arasındaki bütçe artış oranı yüzde 22.5. Dolayısıyla da bu hesaplamayla bu yıl asgari ücretin 2 bin 475 lira olmasını biz Büyük Birlik Partisi olarak teklif ediyoruz. Doğru olanın, hakkaniyetli olanın bu olduğunu ifade ediyoruz ve özellikle gelir dağılımının adaletli bir şekilde dağıtılmasının da bir sonucu olduğunu ifade ediyoruz. Bütçe ne kadar artmışsa bütün kesimlerin aynı oranda istifade etmesi gerekir. Asgari ücretlilerin de bundan istifade etmesi gerekir" diye konuştu.
Termik santrallerle ilgili düzenleme
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, termik santrallere filtre takılmasının ertelenmesini de içeren kanun teklifini veto etmesini de haklı ve doğru bulduklarını söyleyen Destici, santrallere 2013'ten bu yana çevre ve halk sağlığının korunmasına yönelik önlemler için süre verildiğini ifade etti.
Destici, yeni süre uzatımlarına rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını dile getirerek, "Buna artık bir yerde 'dur' demek gerekiyordu. Sayın Cumhurbaşkanı da buna 'dur' dedi. Biz BBP olarak bu veto kararından memnunuz. Hangi sebeple olursa olsun süre verilmesini doğru bulmuyoruz. Termik santrallerin de bu şekilde çalıştırılmasını doğru bulmuyoruz" dedi.
Gerekli tedbirler alınana kadar bu tesislerin çalışmasının durdurulması gerektiğine işaret eden Destici, tedbirler noktasında gerekirse devletin de destek verebileceğini söyledi.
'Kulun kula karşı işlediği suçlarda devletin af yetkisi olmamalı'
Kamuoyunda 'af' olarak gündeme gelen ceza indirimi konusunda da değerlendirmede bulunan Destici, şöyle konuştu:
"Kişinin kişiye, ferdin ferde, kulun kula karşı işlediği suçlarda devletin af yetkisi olmamalı. Devlet buralarda bir af yetkisi ya da ceza indirimi yetkisi kullanmamalı. Devlet, kendisine karşı işlenen suçlarda bunu yapabilir ama kişinin kişiye karşı işlediği suçlarda bu olmaz. Bunu doğru bulmuyoruz. Kul hakkıdır. Dolayısıyla biz buna asla onay vermiyoruz."
Read the full article
0 notes
EKREM DUMANLI BİLE ZAMAN GAZETESİ İÇİN BÖYLE SÖZLER SÖYLEMEDİ…
MertReport Feb 15, 2020
“Siyasi ayak” tartışmaları aldı başını gidiyor. @Akparti, @herkesicinCHP’yi, #CHP #AKP’yi; #Erdoğan, @kilicdarogluk’nu, #Kılıçdaroğlu, #Erdoğan’ı suçluyor. Aslında ikisi de haklı. Haksız oldukları Erdoğan tarafından uydurulan bir örgüte siyasi ayak aramaları. #17Aralık’tan sonra #Türkiye sağduyusunu tamamen kaybetti.
Bugün Türkiye’de yaşanan tartışmalar bu kafa karışıklığının tezahürü. Bugün siyasetin tartıştığı #GulenHareketi’yle kurulan temas veya ilişkiler ile #15Temmuz darbesinin niteliği, iktidarın rolü #Kılıçdaroğlu’nun kafasının karışık olduğu konular. #CHP, iktidarın uydurduğu, olmayan bir terör örgütün siyasi ayağı tartışmasıyla kazanan taraf olmaya çalışıyor.
#Erdoğan @kilicdarogluk’nu Zaman gazetesine vermiş olduğu röportaj nedeniyle “fetö” dediği örgütün “siyasi ayağı” olmakla suçluyor. İnsanların aklıyla alay ediyor. #Kılıçdaroğlu kiminle uğraştığının, muhatabının nasıl bir karakter olduğunun hala farkında değil. Biz hatırlatalım. Sofrada tuzumuz olsun.
25 Ocak 2012 yılında Türkiye’nin en fazla tiraja sahip gazetesinin 25. Yıl dönümü kutlamaları yapıldı. Kutlamalara dönemin başbakanı da katılarak, yaş günü pastasını kesti ve bir konuşma yaptı. Şunları söyledi:
“Müdahalelere çanak tutmayan, psikolojik operasyonlara selam durmayan, emir-komuta zinciri içerisinde manşet atmayan, zor zamanlarda hakkı hukuku, demokrasiyi savunan tüm yazarları medya mensuplarını da buradan selamlıyor, hepsine teşekküre diyorum."
İşte #Zaman böyle bir gazete olarak ortaya çıktı. 80 müdahalesinin ağır havası Türkiye’nin üzerinde iken #ZamanGazetesi ateşte açan bir çiçek gibi Ankara Rüzgârlı Sokak’tan Türkiye’nin fikir ve medya dünyasına renk kattı. 1986 yılından bu yana gazeteye emek veren herkesi tebrik ediyoruz.
#Zaman, sadece bir gazete olmadı, bin yılın birikimiyle bu toprakların sesi, nefesi olarak Türkiye’nin son 25 yılına şahitlik yaptı. Çeyrek asrın kaydını tuttu. #ZamanGazetesi haberleriyle olduğu kadar yorumlarıyla duruşuyla tavrıyla kendisine farklı bir yer edindi.
Neyse ki bu topraklar, böyle zor zamanlarda büyük yiğitler yetiştirdi. Bu topraklar çok büyük mütefekkirler, sanatçılar, çok büyük kalem erbabı, çok büyük gönül insanları yetiştirdi.
#ZamanGazetesi, bir rüzgâra kapılıp gitmek yerine bu ülkenin rüzgârına güç, bu ülkenin vizyonuna vizyon kattı. En zor zamanlarda doğruyu söylemenin bedel gerektirdiği, manşetlerin gazete binalarının dışında kurgulandığı dönemlerde Anadolu’nun Trakya’nın hissiyatını zaman dile getirdi.
Sosyal sorumluluğunu hakkıyla yerine getirerek, gazeteciliği, meslek ahlakını yükselterek #Zaman, genç nesillere genç gazetecilere örnek teşkil etti.
İnandığı gibi dosdoğru olan fikir namusuna inanan, kalemini satmayan kalemini kiralamayan doğruyu mertçe savunup yanlışın karşısında mertçe dikilen herkesi yürekten gönülden selamlıyorum.
Topla, tüfekle, silahla, yumrukla değil, kalemiyle, fikriyle birikimiyle hikmetliyle mücadele veren, zulme de zalime de özellikle karşı çıkan ama hoşgörüden, kardeşlikten asla taviz vermeyen kardeşlerimiz oldu.
25 yıl boyunca hakkı savunduğu, hukuku savunduğu en güçlü şekilde demokrasiyi savunduğu için Zaman gazetesine bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Tüm siyasî hayatım boyunca dünya genelinde 100’den fazla ülkeye ziyarette bulundum. Gittiğim ülkelerde Türkiye’nin okullarını, vefakâr öğretmenlerini, Türkiye muhabbetiyle büyüyen, Türkçe konuşan çocukları görmekten çok büyük bir gurur hissettim.
Çok büyük heyecan hissettim. #Zaman camiasını, #Zamangazetesi yöneticilerini, bize, ülkemize bu gururu yaşattıkları için, bu heyecanı yaşattıkları için, sesimizi dünyaya duyurdukları için ayrıca teşekkür ediyor, her birini gönülden kutluyorum.
#Avustralya’dan #Azerbaycan’a, #İspanya’dan #Amerika’ya kadar 35 farklı ülkede 10 farklı dilde, 2 farklı alfabede yayın yapan bir Türk gazetesini, #Zaman’ı görmekten büyük gurur duydum.
Adeta manşetlerle savaştık. Manşetlerin ok olup üzerimize yağdığı süreçlerden geçtik. Muhtar bile olamaz diye manşetlerin atıldığı günlerden bugünlere ulaştık.
#Gazetecilere haber yazdırdılar, o kupürleri dosyaya koyup partimiz aleyhine kapatma davası açtılar. Allah şahittir ki asla ve asla intikam peşinde olmadık, olmayacağız. Herkes için demokrasi, adalet diye haykırdıysak bugün de aynı şekilde bunun kararlı mücadelesini veriyoruz.”
#receptayyiperdogan’ın konuşmasında bahsettiği gazete #Zaman’dı. Okullar cemaate ait Türk Okulları’ydı. Yazarlar, #MümtazerTürköne, #AhmetTuranAlkan, #AliÜnal, @mustaf_unal gibi isimlerdi…
Bırakın #FethullahGulen’i, #EkremDumanlı’nın bile yıllarca yönettiği #ZamanGazetesi için böyle sözler söylemedi. Yazmadı.
El Hak bu sözler yanlış değildi. Belki de son 10 yılda #Erdoğan’ın ağzından çıkan en doğru sözlerdi. Ancak konuşmanın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra tam tersini yaptı. #17Aralık ve 25Aralık’ta patlayan yolsuzluk dosyası “dindar başbakan”ın, “kindar yüzünü” ortaya çıkardı.
Yolsuzlukları yapanları değil, ortaya çıkaran ve yazanları suçladı. Eski düşmanı “#Ergenekon”la dost oldu. Eski dostu “düşman” ilan etti. Hırsızlık ve yolsuzluk iddialarını kapatmak için büyük bir savaşa girişti.
Bir savcı iki polisle Türkiye’nin en büyük sosyal hareketini terör örgütü ilan etti. Okullarını, yurtlarına, gazetelerine, televizyonlarına el koydu. Yağmaladı, Kapattı.
Övgüyle bahsettiği gazeteye önce kayyım atadı, sonra kapattı. Yazarları, muhabirlerini hapsetti. Öylesi tasarımcısına, çaycısına bile müebbet hapis cezaları istedi.
“Gurur duyuyorum” dediği Türk okullarını kapattırmak için dünyayı dolaştı. Bu okullardan Türk bayraklarını indirdi. “Vefakâr, cefakâr” diye bahsettiği öğretmenleri bulundukları ülkelerden kaçırdı.
Kendini kurtarmaya denemediği yöntem söylemediği yalan kalmadı. Paralel devlet diyerek, parti devletini kurdu. #MustafaKemal’in örgörüsü gerçekleşti: “Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.”
Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi’ndeki kutlama programının sunuculuğunu #KadirÇöpdemir yaptı. #RecepTayyipErdoğan’ın dışında Başbakan Yardımcıları #BülentArınç ve #BekirBozdağ, Bakanlar #AhmetDavutoğlu, #TanerYıldız, #MehdiEker, #SuatKılıç, #İsmetYılmaz, #RecepAkdağ ve #MehmetŞimşek katıldı.
Görkemli gecede ayrıca, #Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı #MustafaDestici, #CHP Genel Başkan Yardımcısı #GürselTekin, #ABD Büyükelçisi #FranscisRicciardione ve Fransa Büyükelçisi #LaurentBili de yer aldı. Yani hepiniz oradaydınız “ulan”.
Kuruluş yıl dönümünde gazete çalışanlarının yapmadığı bir şekilde #Zaman’ı öven dönemin başbakanı bugün “#Zaman’a röportaj vermiştin” diyerek, #Kılıçdaroğlu’nu ‘siyasi ayak’ olmakla suçluyor. @eczozgurozel gibi zekâ yoksunu #ergenekon aparatları @bulent_korucu’nun değimiyle “tantanacı” ise “#Zaman gazetesinin manşetten #İşBankası ile ilgili yaptıkları çağrıya uyun bakalım. CHP buna direnir” diyor.
Hay bin kunduz!!! Allah akıl fikir versin. CHP, bir gazetenin haberlerini delil diye sunan bu tantanacılardan, kullanışlı aptallardan “arınmadıkça” zor iktidar olur …
Bugün yukarıdaki konuşmayı yapan, pasta kesen, gazete yazarlarını uçağında, konutunda, evinde ağırlayan #Erdogan, ile #ZamanGazetesi’ne röportaj veren, gazete kapatılması diye açıklama yapan arasında “siyasi ayak” tartışması yapılıyor. İkisi de birbirini suçluyor. Görülen odur ki sadece iktidara sahip olanlar değil, iktidara aday olanlar da “gaflet ve dalalet hatta hıyanet” içinde. Muhalefet #AKP’nin argümanlarıyla kendisini savunuyor, Erdoğan’ın düşmanlarını düşman belliyor. ‘Cadı’ yok, ‘cadı’ya korkutarak ülkeyi ele geçiren bir zalim yönetim var diyemiyor.
Sahi, adaleti, vicdanı evrensel hukuku savunmazsanız, ilkesel tavır almazsanız, yukarıdaki sözleri söyledikten sonra @gulenmovement’ne bugün yaşananları yapan #Erdoğan, #CHP’ye, veya “#fetö, #fetö” diye ortalıkta gezinenlere neyi yapmaz ki.
“İŞTE BU, ŞÜPHESİZ ONLARIN ‘DERİN BİR KAVRAYIŞA SAHİP OLMAMALARI’ DOLAYISIYLA BÖYLEDİR.” 59/13.
4 notes
·
View notes