Tumgik
#ormanlarımız
darkyayincilik · 6 months
Text
Antalya'da “Ormanlarımız Yanmadan Konuşalım” paneli düzenledi
ANTALYA- Antalya Büyükşehir Belediyesi, farklı üniversitelerden akademisyenlerin katılımıyla “Ormanlarımız Yanmadan Konuşalım” paneli düzenledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi, son dönemde artan orman yangınlarıyla mücadelede farkındalık oluşturmak ve alınacak önlemler hakkında toplumsal bir bilinç yaratmak amacıyla önemli bir panel düzenledi. Atatürk Kültür Merkezi Perge salonunda gerçekleşen…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ziyapasa-01 · 1 month
Text
Ormanlarımız yakılıyor Amaç var olan her şeyi yok etmek.. MECLİSTEKİLER KAYIKÇI KAVGASIYLA UYUTSUNLAR MİLLETİ
Bir gün kucağında çocuğunla ülke ararken ayağına çelme takılmasını istemiyorsan VATANINA, BAYRAĞINA sahip çık.
Tumblr media
10 notes · View notes
cagdasyatirim · 1 year
Text
YÖRÜK, TAHTACI GELENEKLERİ
Etem ORUÇ
Yörükler ve Tahtacılar, Doğa Ananın çocuklarıdır. İlk çağlardan beri şaman geleneklerini sürdürürler. Gök tanrıya inanırlar, Tanrının yarattığı her şeyi de O’nun bir parçası olarak gördükleri için, Doğaya ve insana olan saygı, Tanrıya yapılan saygı olarak görürler.
Dağa odun etmeye giderken, baltanın, tahranın kesici yerini ağaçlar korkmasın diye.bez bağlarlar. Ağacı kesmek zorundaysa ondan özür dileyerek ne için yapmak zorunda olduğunu anlatırlar. Öncelikle kurunuş ağaçları kesip odun ya da çıra ederler. Kuru ağaç bulamazlarsa ağacın etrafında üç defa döner ondan özür dileyerek, üzülerek zayıf dalları keserler.
Ağacı kutsal sayarlar, kendisi gibi yaşamasını isterler. Koca Yunus’un : “ Yaratılanı severiz yaratandan ötürü,” dediği gibi doğada olan her şeye saygılıdırlar. Çok iyi bilirler ki doğaya verilen zarar, tüm canlara yapılan bir katliamdır. Aynı şekilde kurban keserken bıçağı kurbana göstermezler, kurbanlık korkmasın üzülmesin diye.
Tarlada buğday ya da sebze için çifti sürerken; bu toprağa vatan yapan atalarının eti, kanı, kemiği toprak olduğunu bildiklerinden, sabanı sert olarak toprağa çakmazlar.. Toprağı ataları olarak bildiklerinden, incinmesin diye çifti yavaş sürerler.
Arpayı, buğdayı taprağa ekerken taşa, kuşa ve bana diye eker, üçte birine razı olur. Kuşun, karıncanın, börtü böceğin yabanın hakkını da ayırırlar. Katıra, eşeğe, deveye yük yüklerken onların taşıyabileciği, çekebileceği yükü yüklerler. 1 kile 13 kğ gelir. Eşeğe beş kile, Katıra 8 kile, deveye bir mut buğday, arpa ya da herhangi bir yük yüklerler.
Yörükler uykudan uyanınca önce hayvanları doyurur sonra kendileri kahvaltı eder. Her yaratılanın doğada bir görevi vardır. Görevinin ne olduğunu bilemeseler de saygılı davranmayı özen gösterirler. Yılanın bile hakkı olur diye, sağılan süttün birazını toprak kaba koyup damın kuytu bir yere bırakırlar. Yılan sütünü oaradan içer. Her evin bir yılanı vardır. Onu evin koruyucusu bilirler.
Yoksulları, gereksnimi olanları kollar, yardımcı olurlar. Yanlarına gelenleri doyurmadan gödermezler. Sadaka ve kurbanları yokluk çeken insanlara verirler. Var olan hiçbir şeyi gereksiz yere tüketmezler. Namaz kılmak için abdest alırken ağacın dibinde alırlar, su yabana gitmesin ağaç da yaralansın diye.
Doğda var olan kurdu, kuşu kollar. Onların yaşaması için yardımcı olurlar. Anası ölmüş kuzuyu ,kuzusu ölmüş koyuna yakar, yetimi öksüzü yaşatırız. Eskiler iyi bilir süt anne vardır. Bir ananın sütü yetmezse başka ana bebeği emdirir, süt anası olur.
Şaman geleneği Yörük tahtacılarında hâlâ yaşar. Bir şeyi anlatırken tahtaya vurmalar. Gidenin arkasından su dökmeler, bir ağacın meyvesini toplarken üst dallardakini kurda, kuşa bırakmalar hep bu geleneğin uzantılarıdır.
Nazara da inanırlar, nazara ancak dağlar dayanır diye sabah kalkınca önce dağlara, sonra,hayvanlara, sonra insanlara bakarlar. Bakışlarının nazarından korunsun; yaratanın yarattığına zarar gelmesin diye.
Nazardan korunmak için çocuklarının omuzlarına içinde yılan kemiği olan muska, çıtlık ağacından yapılmış küçük bardak ya da nazar boncuğu takarlar. Kuzunun, oğlağın boynuna da çıtlık ağacında yapılmış süsler, mavi boncok bağlarlar.
Yörükler ve Tahtacıların doğaya zararları olmaz, olursa faydası olur. Onlar, dağda, bayırda yaşarken dağlarda yangın da olmazdı. Geçen yılarda günlerce ormanımız cayır cayır yandı. Yüreklerimiz dağlandı. Eğer Yörükleri ve Tahtacıları dağlardan indirmeyip o şaman geleneğini yaşatabilseydik ormanlarımız da yanmazdı.
Doğa anaya sevdalı, dağların özgür çocuklarını, gelenek ve göreneklerimizi yok ettikçe aç gözlü, acımasız insanlar yaratıyoruz. Onlar da para uğruna her şeyi sömürerek dünyamızı yaşanmaz hale getiriyorlar.
Ne diyor Anadolu bilgesi Hacı Bektaş Veli: “Her ne arar isen kendinde ara, / Mekke’de Kudüs’te Hac’ta değil.” Düşünen, sorgulayan, doğa anaya zarar vermeyenlere selam olsun.
Not. Bu yazıyı yazarken yörük beyi, Ramazan Kıvrak arkadaşın yazısından yararlandım.
2 notes · View notes
hunlu · 16 days
Text
9 EYLÜL İZMİR VE NARİN
Ne kadar Narin’ di oysa ki İzmir. Bir 15 Mayıs sabahı, kirli çizmeler ile üzerine basılmadan önce. Kirlettiler, zulmettiler, pis emelleri için tüm nimetlerini hoyratça kullandılar.
Hasan Tahsin’ in sıktığı ilk ve tek kurşundan 3 yıl sonra binlercesine maruz kalınca da anında kaçtılar bu zalimler geldikleri yerlere. Kaçarlarken yetmemiş gibi yine yıktılar, yağmaladılar ve yaktılar güzel ve narin İzmir’ imizi.
Keşke yunan galip gelseydi, öyle mi? !!
Sizi gidi oksijen israfı vatan hainleri. Bu coğrafyada aldığınız her nefes haram olsun size. Size uygun bir kelime yok maalesef benim lugatımda. Kahpesiniz bile diyemiyorum sizlere, ki dersem sizlerden bin kez daha makbul tüm kahpelere bile haksızlık yapmış olacağımdan utanacağım için.
İzmir’ e biraz uzak bir memleket köşesindeydi başka bir narin. İğrenç emelleri için kirlettiler, kolunu bacağını kırdılar, boğdular, küçücük canına kıydılar. Kitleler halinde bu suçu örtbas ettiler üstelik, sustular, sustular yine sustular günlerdir. Ağızlarından hiç düşürmedikleri Allah’ tan da hiç korkmadılar bunu Narin’ e reva görenler ve yine, yeniden bir kez daha hiç utanmadılar.
Yerlerine nerede ise bizim utandığımız bu rezil suçu işleyenlerin de susanların da suratları tükrüklere boğulsun. Aynı acılarla sınanasınız, aynı korkularla ölümle yüz yüze gelesiniz doğanın döl ve oksijen israfları. Bir kuş, bir böcek kadar katkınızın olmadığı bizlere emanet bu kadim topraklar, asla almasın, kabul etmesin sizleri, günü geldiğinde içine…
Narin bir şehrin doğum günü kutlu, yarınları layık olduğu gibi daima umutlu olsun. Onu bu memlekete katan, yeniden doğması ve yaşaması için kendi canından vaz geçenlere de binlerce selam olsun.
Narin bir şehir yeniden doğarken, narin bir masumun yaşam hakkını elinden alanlara da lanetler olsun. Elbet bir gün yani hep beklediğimiz o tarihi gün geldiğinde hepiniz ama hepiniz hesap vereceksiniz o yargıya ve gerçek adalete…
Narin yavrumuzu yaşatamadık yine, nice masum canları yaşatamadığımız gibi. Koruyamadık masumlarımızı, kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı. Koruyamadığımız ormanlarımız, börtü böceğimiz ve sokaklarda yaşayan dostlarımız gibi. Ve yine beceriksiz ve suskun kaldık ne yazık ki.
Uzanamadı kolumuz kanadımız, yine yetmedi feryadımız, ahımız. Çok ama çok üzgünüm…
Ama bugün senin doğum günün şanlı İzmir. Tüm bu acılarımıza ve yutkunluğumuza inat, sen ilelebet yaşayasın istiklal harbimizin simgesi narin İzmir…
Dağlarında çiçekler eksik olmasın…
Hakan ÜNLÜ
09.09.2024
1 note · View note
gundemarsivi · 29 days
Text
Tumblr media
Ciğerlerimiz Yanıyor #şiir
✍🏻 Ozan Süleyman Yılmaz
https://www.gundemarsivi.com/cigerlerimiz-yaniyor/
Doğa insana kucak açtı
Her zaman verdi de verdi,
Kıskanmadı, haset etmedi,
Önüne serdi de serdi.
İnsan nankördü, kıymet bilmedi,
Yaktı, yıktı, israf etti,
Ne kıymet ne de değerini bildi,
Felaketi kendi elleriydi,
Düşünmedi, hırsına yenildi.
Dilinde eyvahı yakındı,
Hayali bir çöl içinde,
Susuz çatlamış toprağı
Gözyaşı ile sulamak mıydı?
Şimdi ah ile feryat ediyoruz,
Yavaş yavaş yanıyoruz,
Bugün ormanlarımız yanıyor,
Hüngür hüngür yeşile ağlıyoruz.
Neden tedbir alamıyoruz,
Neden çaresine bakmıyoruz,
Her sene hep aynı hikâye,
Haybeye yanıyoruz.
Doğa bize kızgın,
Mevsimler değişiyor,
Her seneye göre bir planımız,
Bir projemiz yok mu?
Biz her sene mi yanacağız?
***
Doğa uyarıyor insanı,
İnsan hiç durmuyor,
Ne ağaç ne hayvan dinliyor,
Taş betona tapıyor, demiri,
Sevemedi bir türlü yeşili.
Çıkarı, menfaati, rahatı uğruna,
Bozdu doğanın sistemini,
Her şeye müdahale etti,
Sabır nedir hiç bilmedi.
Yetinmedi, yetmedi olan,
Olmazda idi hep gözü,
Değişti, değiştirdi kendini,
Unuttu özünü insan.
Gözü gibi bakmalıydı ormanına,
Ağacı, fidanı, çiçeği, böceği korumalıydı,
Yüzyıllarca görevi buydu,
Ama yaktı, yıktı, kesti, hazan eyledi,
Güzellik adına ne varsa her şeyi.
Ozan Süleyman Yılmaz
0 notes
pazaryerigundem · 1 month
Text
İzmir Çiğli'de Başkan Yıldız yangın bölgesinde
https://pazaryerigundem.com/haber/186301/izmir-ciglide-baskan-yildiz-yangin-bolgesinde/
İzmir Çiğli'de Başkan Yıldız yangın bölgesinde
Tumblr media
İzmir’de Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, Karşıyaka’nın Yamanlar Bölgesi’nde başlayan ve Çiğli’yi de etkisi altına alan yangın sonrasında yangından etkilenen bölgelerde incelemelerde bulundu
İZMİR (İGFA) – İzmir’in Çiğli ilçesidne Evka 6 ve Yakakent mahallelerindeki incelemeler sırasında bölgede yaşayan vatandaşlar ve site yöneticileri ile görüşen Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, mahalle sakinlerine geçmiş olsun dileklerini ileterek, kendilerine gereken desteğin sağlanacağını söyledi.
Başkan Yıldız, “Oldukça endişeli birkaç gün geçirdik. İlçemizde yangından etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunduk. Üzerimize düşen ne varsa yapacağız” dedi.
Yangın sonrası CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit ve beraberindeki heyet de Başkan Yıldız’ı yalnız bırakmadı. Milletvekilleri yaraların sarılması noktasında gerekli desteği vereceklerinin sözünü verdiler.
Tumblr media
BAŞKAN YILDIZ: “YARALARIMIZI BİRLİKTE SARACAĞIZ”
Yangın sonrası karşılaştığı manzara karşısında oldukça üzüntülü anlar yaşayan Başkan Yıldız, “Ne yazık ki üç gündür ciğerlerimiz yanıyor. Her an vatandaşlarımızı yangınlar konusunda dikkatli olmaya davet ettik fakat görüyorum ki uyarılar yeterli olmuyor. İzmir’in dağlarını ne yazık ki alevler esir almıştı. Maalesef dün yangın ilçemizi de etkisi altına alarak, hemşehrilerimizin korku dolu anlar yaşamasına neden oldu. İtfaiye ekipleri, belediye ekiplerimiz, Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilçe belediye ekiplerinin uzun uğraşları sonrası yangın kontrol altına alındı. Bu ilçemiz için oldukça sevindirici bir durum olsa da, ormanlarımız, can dostlarımız ve binlerce vatandaşlarımız bu durumdan oldukça olumsuz bir şekilde etkilendi. Onlarca can dostumuzu tahliye ettik ama bazı vatandaşlarımız evsiz barksız kaldı. Oksijen kaynağımız gözlerimizin önünde yok oldu. Kimsenin mağdur olmaması için yangın sonrasında da ne gerekiyorsa yapacağız. Yanan ormanlık alanların yeniden yeşillendirilmesi ve can dostlarımız için güvenilir yaşam alanları oluşturulması noktasında destek olacağız. Çiğli Belediyesi bünyesinde yer alan su tankerlerimiz ilk günden bu yana söndürme çalışmalarına destek oldu. Veterinerlik İşleri Müdürlüğümüz de keza aynı şekilde dün can dostlarımızı bölgeden tahliye etti. Kendilerine bu özverili çalışmalarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımızla konuştuk ve onlara her zaman yanlarında olacağımızın sözünü verdik. Bizleri bu süreçte yalnız bırakmayan genel başkan yardımcımız, milletvekillerimiz ve il başkanımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tüm İzmir’e bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundembuca · 2 months
Text
Buca Belediyesi Ballı bağış Arazisi Önünde Ağaç katliamını kim yaptı ?
Tumblr media
Buca Belediyesine Görkem Duman başkanlığı süresince şartlı bağışlanan arazinin sorunları bitmiyor. Buca Belediye başkanı Görkem Duman hayır sever bir insanın Görkem Duman'ın görev süresince bağışladığı tarlada ürün yetiştirileceği başkada bir icraatın olmayacağını söylenmiş ve çalışmalara başladığını açıklamıştı.
Tumblr media Tumblr media
Ballı bağış Arazisi Önünde ağaç katliamı ? https://youtu.be/okVhZl0hRls 5 Haziran Buca Belediyesi Meclis Toplantısına başkanlık eden,  meclis başkan vekili Hüseyin Benzer ’in belediyenin bağış arazisi üzerinde herhangi bir çalışma yapılmadan önce maliyet hesabı yapılması gerekli olduğunu, kamu zararı oluşmamalı, zarar edilecek ise neden yapılsın. diyerek Meclise Araştırılsın ve meclisimize sunulsun demesine rağmen Buca Belediyesi Meclisine Hiç bir bilgi sunulmadan arazide alanda çalışmalar başlamıştı Görkem Duman sosyal medya hesaplarından ise arazi çok verimli çalışmaya başlıyoruz paylaşımı yaparken. 2 Temmuz da meclise alınmadığımız oturumda belki bir açıklama yapmıştırdır sorduğumuz meclis üyelerine Başkanın meclise bir açıklama yapmadığı anlaşıldı. Peki Duman Belediye meclisinde detaylı bir açıklama yapacak mı ? Geçtiğimiz günlerde Buca Büyük bir orman yangını çıktı ve yüzlerce hektar alan ormanımız kül oldu. Bir de bu yetmiyormuş gibi Ballı bağış arazisinin önünden ağaç katliamı var haberi üzerine gittiğimiz alanda kesilen Zeytin ve çam ağaçları tespit ettik. https://youtu.be/iZYcbJBatlY?si=c9Iz2QjxOUEUsvY5&t=38 Peki Bu Çam ve Zeytin ağaçlarını Kim Kesti ? çevrede bulunan bir vatandaş ben bu ağaçları kestiklerini görünce ağladım. Yazık günah kolay mı yetişiyor bu zeytin ağaçları çamlar diyerek tepki gösterirken. Başka bir vatandaşta Bir taraftan ormanlarımız yanıyor yetmiyor bir taraftan da ağaçlar katlediliyor diyerek nerede bu sorumlular. Yok mu yetkililer diyerek tepki gösterdi. Buca Ağaç kesimlerin artmasının sebebi ? Buca Orman şefliği Ağaç kesimlerine neden izin veriyor ? Kamuoyu cevap bekliyor Ağaçları Kim Katletti. İşte Katledilen Çam ve Zeytin ağaçları https://www.youtube.com/watch?v=RMnQUbWVDOk&list=UULFyLYpebR0zrKaeSopp8DDHw&index=19 https://www.youtube.com/watch?v=sbbyBKyTxTI&list=UULFyLYpebR0zrKaeSopp8DDHw&index=21 Read the full article
0 notes
yenicagkibris · 3 months
Text
Ormanlar da vatana dahil - Gözde Bedeloğlu
Ormanlarımız, ülkemizin diğer doğal kaynakları gibi yasal koruma altındadır. Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddesi uyarınca orman arazileri, devletin hüküm ve tasarrufu altında olup kanunda düzenlenen istisnai haller dışında üçüncü kişiler nezdinde satışı yasaklanmıştır. AKP, Mart 2003’te, 25 milyar dolar gelir sağlanacağı gerekçesiyle, Anayasa’nın ilgili maddelerini değiştirerek, orman niteliğini…
0 notes
elazigsurmanset · 3 months
Text
‘Ormanlarımız Turizm Yatırımcılarına Tahsis Ediliyor’ İddiası
Tumblr media
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı karar ile İzmir, İstanbul, Bitlis ve Artvindeki bazı alanlar orman sınırı dışına çıkarıldı. Kararın açıklamasında, “Artvin, Bitlis, İstanbul ve İzmir illerinde bulunan bazı alanların orman sınırları dışına çıkartılması hakkındaki ekli kararın yürürlüğe konulmasına, 6831 sayılı Orman Kanunun ek 16’ncı maddesi gereğince karar verilmimştir” ifadelerine yer verilirken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ karara tepki gösterdi. Özdağ açıklamasında, “Artvin, Bitlis, İstanbul ve İzmir illerinde bulunan bazı alanlar 28 Haziran 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 8650 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırı dışına çıkarıldı.
Tumblr media
İstanbul’da Beykoz ilçesinde: Bozhane, Cumhuriyet, Çayağzı/Riva, Çengeldere, Elmalı, Gümüşsuyu, Örnekköy, Tokatköy, Zerzevatçı’da bulunan alanlar orman dışına çıkarıldı. Yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızdan madenlerimiz yabancılara, ormanlarımız turizm alanı olarak yatırımcılarına tahsis ediliyor. Peki, cumhurbaşkanı kararı ile orman alanı dışına çıkarılan araziler kim ya da kimlere verilecek? Ormanlar Erdoğan karar verdi diye artık orman değiller mi? Zafer Partisi kimlerin bu ormanları keserek burada inşaat yaptığını takip ediyor. Ve zamanı gelince gerekeni yapacağız” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
seraptan66 · 7 months
Text
0 notes
Link
#Gündem
0 notes
ziyapasa-01 · 1 month
Text
Ormanlarımız yakılıyor Amaç var olan her şeyi yok etmek.. MECLİSTEKİLER KAYIKÇI KAVGASIYLA UYUTSUNLAR MİLLETİ
Bir gün kucağında çocuğunla ülke ararken ayağına çelme takılmasını istemiyorsan VATANINA, BAYRAĞINA sahip çık.
Tumblr media
8 notes · View notes
guncelhaber1 · 1 year
Link
#Gündem
0 notes
fisiltihaberleri · 2 years
Photo
Tumblr media
#AliDilmen’de #OrmanHaftası drama gösterisi yapıldı. Yaratıcı Ve Drama Ritim Kursu Eğitmeni Yasemin Soy, “1 Ay gibi bir sürede güzel bir gösteri hazırladık çok minikler ve çok güzel iş başardıklarını düşünüyorum. Özellikle orman haftası ile ilgili gösteri düzenlemek istedim ağaçlarımız ve ormanlarımız kıymetli keyifli seyirler dilerim” dedi. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/ali-dilmende-orman-haftasi-drama-gosterisi-yapildi-8323.html #FısıltıHABERLERİ #drama  #anne #oyun #baba #çocuk #türkiye #tiyatro #okuloncesi #etkinlik #oyungrubu #iletişim #film #çocukpsikologu #psikoterapi #psikologönerisi #oyunterapisti #instagram #bebek #annesizoyungrubu #aktivite #psikolojitestleri #psikolog #ebeveyn #bademli #annelik #ailedanısmanı #yetişkinpsikologu
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Bu cemaat ve tarikât vakıfları kimlere ve hangi zamanlarda hizmet ederler? Deprem yaşanır, yoklar. Sel olur, yoklar. Ormanlarımız yanar, yoklar. Şehitlerimizi toprağa verir, teröre lânet okuruz, yoklar. O zaman, bize düşen bir görev var. Onlara diyeceğiz ki, "Rest!" Yoksunuz!!!
0 notes
gundemarsivi · 6 months
Text
Tumblr media
Yeşil Akım
✍🏻 Kemalist İlkay, 11 Şubat 2019
https://www.gundemarsivi.com/yesil-akim/
Ağaç düşmanlarına karşı çokluğumuzu hissettirmek için,
Ağaç dikmemiz gerektiğini hatırlamak için,
Kesilen Ağaçlara yasımızı taze tutmak için,
Herkes her yazdığı mesajda, sosyal medya ağlarındaki tüm yorumlarında; lütfen her zaman her duyarlı vatandaş ‘Ağaç emojisi’ kullansın;
Yeşil akım olalım birlikte lütfen, tüm duyarlı vatandaşlar lütfen bu konuda duyarlı olalım! Bu biz halkın haykırışı olsun!.. Birlikten kuvvet doğar, ancak büyük bir protesto ile belki ses olabiliriz!..
Maalesef elimde daha fazla imkan olmadığı için bu fikir aklıma geldi, yarın bana piyango çıkma ihtimali de yok ki bir şeyler için söz verebileyim. Yine de elimden geldiğince toplum için çevreci olup yeşili korumak niyetindeyim. Silinen Misak-ı Milli sınırlarımıza rağmen, ki hala var olduğunu biliyorum. Bu sınırlarımız içindeki her şeye rağmen, Kuvayı Milliye ruhumsa hep dinç kaldı. “Her yer suç mahalli” oldu ya, bu sebeple hepten yok olmak istiyorum! Hangi yana baksam enkaz var, hangi yana baksam acı hissediyorum, hangi haberi okusam kahır doluyorum. Ben ve benim gibiler muhalefete kefil olup oy vererek, yani güvenerek kendimizi çıkmaza soktuk. Gücü yeten gücünün yettiğine acı çektiren sadistlerle doldu Canım Memleketim. İsterdim ki, benden kullandığım fotoğrafa güvenerek burs isteyen çaresiz öğrencilerin yarasını sarayım, isterdim ki evsiz çocukları bağrıma sarıp sıcak yatağa yatırayım, isterdim ki hayvanlara zarar veren mahlukları kobay yapayım ve isterdim ki Canım Memleketime şu günlerde ihtiyacı olan fidanları, her boş bulduğum yere dikeyim (isteklerim bu yazdıklarımla da sınırlı değil)! Hayat bana, düşüncelerime ve ideolojime uygun fırsatlar sunmadı maalesef! Bu yüzden, bunca çaresizlik karşısında hepten yok olmak istiyorum!
Toprağı aşırı kullandık, iklim değişikliğini hayli hızla fark ediyoruz, ormansızlaşıyoruz her gün; birçok ağacın kesiminin önüne geçemiyoruz, plansız sulama ve plansız toprağın üzerini örtüyoruz (toprak bizi almadan biz toprağı yok ediyoruz). Nüfus artışı ve büyüyen küresel ekonomi de doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı artırarak çölleşmeye doğru hayli sağlam adımları izliyoruz. Ülkemizin ihtiyacı olan ağaç kesimlerinden sonra ise, yeterli miktarda maalesef fidan da dikilmiyor.
Kentsel dönüşümün önündeki yeşil engel ormanlardır. Her alana duble yol, AVM, barok bir takım binalar ve daha onlarcasını yapmak için onlara ciddi sayıda kıyım yaparken, bizlere verdikleri zararı hiç düşünmüyorlar.
“Her çocuk bir fidan, bin fidan bir orman…”
Ormanlarımız artık imara kolaylıkla açılan, yazları özellikle tatil şehirlerinde yanan (ilginçtir ki özellikle tatil şehirlerinde güneş özellikle en iyi jeopolitik alanlardaki ormanlarımızı yakıyor), sonrasında çokça geciken itfaiye çabaları… Üzerine, yanan ağaçların yerine fidan dikilmeyip binaların dikilmesi. Onca haber ve duyduklarımızla biz halktan insanların da bu dönemde artan duyarlılığının da altını çizmek lazım, insanların ağlayarak yakınlarındaki o güzel manzaralı ormana ve kirlenecek havayı temizlemeyecek orman yerine dikilecek bir otel ile kapanacak toprağın yanı sıra, ormanın içinde yaşayamayacak ve hatta ölecek hayvanların hepsine birden ağlayarak el verir bu güzel insanlar; ayrıca bu güzel insanlar üzülerek yorulur hatta uyumaz! Çünkü, bilinçli bireylerdir. Bir toplumu birey oluşturur. Bireylerin öğrenim seviyesi toplumun ilerleme seviyesini belirler. Ekoloji dersini almayana doğa elbet yanıt verecektir. Ormanlarımız, imar alanı değil! Ağaçlarımız, sadece odun ham maddesi üretiminde kullanılacak değersiz canlı değil. Nitekim okuduğumuz haberlerde kerestelerle ticari usulsüzlükleri hiçbir güç ise haklı gösteremez, çünkü etik değil.
Ülkenin en önde gelen sorunu olduğuna artık şüphe olmayan toprak erozyonu! Son zamanlarda artan depremlere ne demeli? Ağaçların köklerinin en dipteki toprakları bile tuttuğunun altını çizmek isterim hatta farklı şekilde yazayım, ormanlık alanlarda neden deprem olmaz?.. Doğa artık ‘Yeter Türkiye aksi halde sana cevabımı daha fazla sakınmayacağım’ dediğini işitiyoruz değil mi?..
Atatürk bize her şeyde baş olup, ziraatta geri mi kaldı sanıyorsunuz?.. Biraz da Başziraatçimiz neler yapmış ve neleri örnek almalıyız diye yazmaya devam edeceğim. Atatürk’ün ağacı sevdiği, doğayı sevdiği Türk toprağını sevdiği büyük bir gerçek, ama doğa sevgisini birkaç şeyle özetleyerek anlatmamın da yetersiz olacağının bilincindeyim.
Atatürk’ün biyografisini okuyanlar çok iyi bilir ki Atatürk’te ağaç sevgisi doğduğu günden beri neredeyse var, çünkü ta Selanik’te babası ölüp dayısının çiftliğinde geçirdiği o anlardan itibaren ağaç ve doğa sevgisi ve toprak sevgisi Atatürk’ün gönlünde yerleşiyor.
Ankara’da, çorak bir alanda, artık herkesin burada bitki olmaz hatta yabancı bir profesörün de “Burada bitki olmaz; bir çiftlik kurmanız doğru değildir” sözlerine karşı, “Burası da vatan toprağıdır; burada her şey yetişir. Bu vatanın toprağı bize her şeyi verir!” yanıtını verir. Ancak Ankara profesörün dediği gibi çok çoraktır ve o çorak bir alanda da ağaçlandırmanın Atatürk, mümkün olduğunu bize gösterip ispatladı.
Atatürk, Türk halkını ağaçlandırma ile mutlu olduğu bir hareketin Başziraatçisi olarak özüdür.
1929 yılında Yalova’ya geldiğinde, ilk defa termal kaplıcalarına giden yol üzerindeki alanın hemen ağaçlandırılmasını istemiş; 3000’den fazla çınar dikilmiş. Bugün Türkiye’de çınarlı iki yol vardır: Biri Dolmabahçe (Dolmabahçe’nin ağaçlandırılmasına yine Başziraatçimiz sebep olmuştur) diğeri de orman bölgesine giden yol üzerinde ama onun dışında belki de en disiplinli olarak yapılmış çınar ağaçlandırılması Yalova’dadır.
Yurt toprağı sana her şey feda olsun! Kutlu olsun! Hepimiz senin için fedayız. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için verimli kalacaksın. Türk toprağı sen, seni seven Türk ulusunun mezarı değilsin Türk ulusu için yaratıcılığını göster.
Prof. Afet İnan
Afet İnan’ın Hatıralarında;
Çankaya köşkü meclis binasına giderken o günün Ankarası’nda bir tek iğde ağacı vardı, Mustafa Kemal, her gün ağacın önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor. Bir gün o ağacın yerinde olmadığını görüyor büyük bir telaşla otomobili durdurup iniyor. Büyük bir telaşla oradaki işçilere ne oldu buradaki ağaç diyor. Efendim yol genişletmek için ağacı kestik cevabını alıyor. Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor. Atatürk’ün Türk milletine hibe ettiği Yalova’daki çiftlik arazisinde bulunan köşk kendi emriyle 29 yılında yapılmıştır. Köşk’ün yapılışı sırasında 2. kata sıra geldiğinde öndeki asırlık çınar ağacının dallan inşaata geliyor. Yetkililer bu dallan kesmemiz gerek paşam derler. Atatürk’ün kesin cevabı hayır, kendisini dinleyenlerin şaşkın bakışları arasında, ağacı kesemezsiniz, köşkü kaydırın der. Atatürk asırlık ağacın birkaç dalını kestirmemek için direktif vererek köşkü kaydırır.
Atatürk, toprağımız için şu tanımı yapmıştır;
Burası vatan toprağıdır kaderine terk edilemez!
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürkçü düşünceyi benimsemekle, toprağımızı sevmemizin ve toprağımızı korumamızın, en büyük görev olduğunu bilmeliyiz!..
Biz Çiftçi bir Milletiz! Topraksız veya toprağı yetersiz olan çiftçiye gerekli toprak acilen sağlanmalı, üretim artmalı, küçültülen ormanlar yeniden genişletilmeli (gerekirse otelleri yıkarak) ki böylece; yeraltı zenginliklerimize kadar koruyabilelim. Başziratçimizin tarım için “Milli ekonominin temeli ziraattir,” “Köylü, milletin efendisidir,” (köylünün menfaati acilen sağlanmalıdır) sözleriyle ise burada kapatıyorum; sebebiyse bu konuda da hayli yaramız derin ki ilerde değinmek zorundayım, çünkü günümüzde köylü efendi gibi yaşatılmayıp onların şehirlere göç etmesinin yolu çizilip, üzerineyse köylerdeki üretimin azalma nedenlerinin artması ve köylerin mahalle olması gibi mühim durumlar bildiğiniz üzere hayli geniş başlıklar.
Bu Vatan Kaderine Terk Edilemez!
Kanla sulanan bu kutsal vatan topraklarını, asla ziyan edemeyiz! Bu umursamazlık devam ederse hain oluruz, hem de şehit torunu olan bizler; Atalarımıza, Vatanımıza ve de Yarınlarımıza aynı anda en büyük hainliğin imzasını atarız.
Atatürk’ün yolunda yürümedikçe daha da emperyallere bağımlı olacağımız büyük bir gerçek ki hala bu ülke ayaktaysa azınlıkta Atatürk’ün izini takip edenlerin sayesindedir. Atatürk, bizler için bu günleri hayal ederek yorulmadı! O, bizim tam bağımsız toplum ile en güzel koşullarda yaşamamızı istiyordu. Bu sebeple, ömrünü bize harcadığını unutmayıp zavallı olmayalım. Kalkınma köyde başlar, yapmamız gereken tek şey tarihi tekrardan yazmak…
Dövizle fethedemezsin yaşamı! Bu cümle emlakçılara benden gelsin. Çünkü, gelecekte tahıl ve su için savaşlar çıkacak; hatta en büyük stratejiler için en büyük silah olacak. Eğer emlakçı mantığı baki kalırsa, zengin de değiliz ki gelecekte Elen Musk’ın roketine binip Mars’a gidelim; o halde unutmayalım ki çabuk biteriz, çok çabuk tükeniriz! Otlakların ve yaylaların bile turizme açılması için kanun çıkarıldığını da unutmayalım, turizmde Araplar yüzünden döviz gelirinin düştüğünü de unutmayalım. Eski Konya-Karaman büyüklüğüne sahip küçücük ülke olan Hollanda’nınsa, IMF’ye borç verdiğini ve bu zenginliğe sahip olmalarının gücünü tarımdan aldığını da örnek alalım. Tarım, Başziraatçimizin bize mirası olan bu topraklar muhakkak yüceltilmeli.
Neden, Avrupa ormanlarını koruyup sömürge ülkelerinde fabrika kuruyor?
Umut dolu yüreğinizde yeşeren orman sevgisi sizinle büyüsün, hep birlikte Atalarımızı onurlandırmak dileğiyle…
0 notes