ADANA DA YAŞAMAK
VE
" ANKARALI OLMAK...
AYRICALIK DİR
Eğer…. Arı Sineması’nın açılışını hatırlıyorsanız..
Kuğulu Park’ın bölünmeden önceki halini biliyorsanız..
Sheraton Oteli’nin yerinde Kavaklıdere Şarapları’nın üzüm bağları olduğunu hatırlıyorsanız..
Köşk Pastanesi, Kafe ve Mini Golf’ü biliyorsanız..
Modern Disko, Gazanfer , MET, Apple adları sizde bir şeyler çağrıştırıyorsa,
Tunalı Hilmi deki Bimbo'ya gidip garip hamburger yemişseniz,
Şimdilerde Gazi Hastanesi'nin olduğu yerde futbol oynamış, kızakla kaymışsanız,
Amerikan Pazarı’ndan ve Hergelen Meydanı'ndan alışveriş yapmışsanız..
Airport Disko’nun açıldığını hatırlıyorsanız....
A Barda canlı müzik dinlediyseniz...
Eskişehir Yolunda Söğütözü'ndeki köprünün sadece bir ufak kavsak olduğunu hatırlıyorsanız...
Bilkent’siz bir Ankara düşünebiliyorsanız...
Oran'a giderken,"Buralar da amma şehir dışı" demişseniz....
Hava kirliliğinden dolayı okullarınız tatil edildiyse...
Chevrolet steyşın dolmuşlara binmişseniz,
Metropol Sineması acılınca "vay be iki salonu var" demişseniz....
Gölbaşı, Ankara, Büyük, Ulus sinemaları size bir şey ifade ediyorsa
Kocabeyoğlu Çarşısı’nın alt katından elden düşme kitap, dergi
almışsanız...
Kurtuluş Parkı’nda bir buz pateni sahası olduğunu biliyorsanız ve oraya
kaymaya gitmişseniz....
Kızılay'da, ağzındaki ufacık pul gibi bir şeyle kuş gibi öten
adamı biliyorsanız....
Köprülü kavşağı, metro durağı olmayan bir Ankara size normal geliyorsa....
Bahçeli 7. Cadde’ye sadece o civarda oturan bir arkadaşı ziyaret etmek için
gitmişseniz...
İlk kumpiri Tunalı'daki Kıtır Piliç’te yemişseniz....
Döneri, Sakarya'da Hosta'da yemeyi seviyorsanız
İstanbul’da yaşadığınız halde hafta sonu Ankara'ya gidiyorsanız...
İstanbul’da yaşadığınız halde Ankaralılarla görüşüyorsanız...
Margharita Pizza’yı, Körfez Pastanesi'ni biliyorsanız...
F 34'ü biliyorsanız..
Eskişehir Yolu’nun 2 şeritli ve boş halini biliyorsanız...
Arkadaşlarınızı en az 10 yıldır tanıyorsanız...
Kızılay trafiğe kapalıyken oradaki masalarda oturup, bisiklete binip, paten
kaymışsanız..
Kuğulu Park'daki salıncaklarda sallanıp, balon ve kâğıt helva almışsanız..
Kızılayda, GİMA’nın yada PTT’nin önünde birileri ile buluşmak için randevulaştıysanız..
Dikimevinden başlayan ve EGO otobüsleri için hazırlanmış tahsisli yolu biliyorsanız..
Gölbaşı’na yemeğe, pikniğe gitmişseniz..
Turizm Bakanlığı binasının yerinde tarla olduğunu hatırlıyorsanız
Otobüse Ulus’taki gardan binmişliğiniz varsa..
Gençlik Parkı’nda birilerinin nikâhına gidip, havuzunda bisiklete, akşamları da lunaparkta uçan sandalyelere binmişseniz..
Atatürk Orman Çiftliği’nden dondurma yiyip ayran içmişseniz
Atakule'nin inşaat halini görüp, açıldığında kosa kosa her hafta sonu oraya gitmiş ve Dreamland jetonları biriktirip hediye almaya çalışmışsanız
Milka’da peşmelba yemişseniz
Kolej-Yükseliş çekişmesini hep yaşamışsanız…
Eski Kızılay binasını görmüşseniz,
Güven Park’ın çocuk bahçesinde salıncağa binip kaydırak kaymışsanız,
Marmara Oteli’nde çay içmişseniz,
Gar’dan motorlu trene binip İstanbul’a giderken lokantasında yemek yemişseniz,
İstanbul’dan her dönüşünüzde yüreğinizde heyecan hissetmişseniz,
ODTÜ’ye çocukken çam fidanı dikmişseniz,
Tatil dönüşlerinde Eskişehir Yolu'nda Ümitköyün kenarındaki (şimdi artık yok) askeri radarı görünce "Oh be, Ankara'ya geldik sayılır" diye düşünmüşseniz,
Hayvanat Bahçesi’nde maymunlara fıstık vermişseniz,
Kuğulu Park'ta oturup Ankara simidi yemişseniz,
Çocukken “şans, talih, kader, kısmet, beş kuruşa” satmışsanız,
İncesudan doğru gelip, kolejden devam edip, sıhhiyeden Zafer Çarşısının yanından geçip Ankara Çayına karışan ama yüzeyden akan (üstü sonradan kapatıldı) dereyi biliyorsanız…
Ve bu boklu dereye taş atıysanız,
İki köstek misketin bir gıcır ettiğini biliyorsanız,
Mimar Kemal’in bahçesinde top oynamışsanız,
Evin bahçesinde kaplumbağa ve kirpiye rastlamışsanız,
Ağaç silkeleyip yada ağaca çıkıp dut yemişseniz,
Kocatepe Camii’nin şimdi olduğu yerdeki boş tepeden Kızılırmak Caddesi'ne kışın kızakla
kaymışsanız,
Kızılay’da Akba Kitapevi’nden, Meşrutiyet’te Hür Kitapevi’nden kitap almışsanız,
Goralı’da goralı yemişseniz,
Piknik’te bira içip sosis ve patates yemişseniz,
Ulus’ta Akman Bozacısı’nda boza içmişseniz,
Kızılay’da ulusal bayramlarda, Harp Okulu öğrencilerinin geçişini seyretmişseniz,
Milli Bayramlarımızda Ziya Gökalp Caddesi boyunca geçen Fener Alaylarını
geceleri anne babalarınızla izlediyseniz,
Babanızla annenizin ve kendinizin Gençlik Parkı Evlendirme Dairesi’nde evlendiğini biliyorsanız,
Gençlik Parkı’nda sonraları trene, uçağa binip; çay bahçesinde semaverden çay içmiş ve ahşap silindirik odada motosikletle dönerek düz duvara tırmanan adamı tepeden
seyretmişseniz,
Apple’da yılbaşı geçirmişseniz,
Stop’daki müzik kutusuna para atıp, müzik dinlemişseniz,
Mini Golf'ta golf oynamışsanız,
Köşk Pastanesi’nde “koko” yemişseniz,
Sergen’de dans etmişseniz,
Pizza Pino’da “Genç Kız Rüyası” yemişseniz,
Botanik Bahçesi’nde kaçamak yapmışsanız,
Gösteri veya maç için babanızın sizi 19 Mayıs Stadyumu’na götürdüğünü anımsıyorsanız,
Cebeci Stadının yapılışını biliyorsanız,
Anıtkabir, Ankara Kalesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesine gitmişseniz,
Komşunun bahçesindeki çağla ya da kiraza dalmışsanız,
Kukalı saklambacı, yakan topu biliyorsanız,
Meşrutiyet Caddesi’nde yakan top oynamışsanız,
Mahallede gece kartopu savaşı yapmışsanız,
Bahçelievler ve Gaziosmanpaşa’daki tek ve iki katlı evleri hatırlıyorsanız,
Radyoda Uğurlugiller'i, Çocuk Saati’ni, Karagöz Hacivat’ı, Orhan Boran ve Yuki’yi Mikrofonda Tiyatro’yu dinlemişseniz,
Bahçelievler sokaklarında bisiklete binip, paten kaymışsanız,
Mahallenizi, sokağınızı emniyet içinde dolaştığınız, şimdiki korumalı sitelerin müşterek alanları gibi görmüşseniz,
Bahar akşamları sokağınızın köşesinde arkadaşlarınızla buluşup saatlerce sohbet etmişseniz,
Renkli Sinema’yı hatırlıyorsanız,
Karın adam gibi yağdığı Ankara kışlarında, Emek Mahallesi 4. Caddenin tepesinden kızaklara veya kızakmış gibi davrandığınız tahtalara binip, 1. durağa, yani İsrail Evlerine kadar kaymışsanız,
Pilatin’de bilardo oynamışsanız,
Şişman Pastanesi’nden dondurma ve sabahları poğaça yemişseniz,
Sokak aralarında futbol-basket oynayacak yerler, tırmanılacak ağaçlar, aşılacak çitler olduğu aklınızda kalmışsa,
Kayarken karşınıza arabalar değil sadece kar delisi çocuklar ve gençler çıkmışsa,
Foto Hakkı’ da vesikalık ve aile fotoğrafı çektirmişseniz,
Okula yürüyerek giderken hava kirliliğinden zor nefes almışsanız,
SİZ ANKARALISINIZ… "
6 notes
·
View notes
Şeref Aldanmaz: Şimdi eleştiri zamanı değil birlik zamanı
https://pazaryerigundem.com/haber/187661/seref-aldanmaz-simdi-elestiri-zamani-degil-birlik-zamani/
Şeref Aldanmaz: Şimdi eleştiri zamanı değil birlik zamanı
Edirne’de 41 yıl sonra Keşan’da bir yemekte bir araya gelen ve Keşan Atatürk Stadı’na da giderek o günleri yad eden Keşansporlu futbolcuların buluşmasının ardından İGFA Temsilcisi Erdoğan Demir’i ziyaret eden Şeref Aldanmaz açıklamalarda bulundu.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Keşanspor’un dayanışmasının Türk spor tarihinde yerini alacağını belirten Şeref Aldanmaz, futbolcuların buluşmasına yönelik özel açıklamalarda bulundu.
8 Eylül’de eski Keşanspor’da, amatör veya profesyonel oynamış yemeğimize bütün arkadaşların davetli olduğunuı anımsatan Aldanmaz, “Bunu hem grubumuzda, hem de basın yoluyla duyurduk. Bazı arkadaşlarımız çekindiler tabi nedense. Bazı olumsuz olaylar vuku buldu. Ama gerek yok biz birlik beraberlik içindeyiz. Keşanspor’a yıllardır hizmet etmiş. Burada varlığı ile yokluğu ile parasını almış veya alamamış gerçekten çok güzel günlerimiz geçtiği dönemde ve Türkiye’de bir ilki biz gerçekleştiriyoruz. Bu buluşma Türkiye’de bir ilk olarak spor tarihindeki yerini alacaktır. Pandemiden dolayı erteledik, 8 Eylül’de Yıldız Restaurant’ta bir yemekle tekrar buluştuk. Bu yemeğe kesinlikle ve kesinlikle belediyenin hiçbir katkısı yoktur. Yemek bedelini kendi futbolcu arkadaşlarımızla birlikte ödedik. Bunu da şunun için söylüyorum, bazı yorumlarda belediyenin bu yemeğe harcayacağı parayı Keşanspor’a katkı yapması yorumları nedeni ile de bunu açıklıyorum. İstanbul’dan, İzmir’den, Edirne’den kalkıp gelen arkadaşlarımız var. Ben kendilerine de bu birlik ve beraberliği sağladıkları için de teşekkür ediyorum. Biz bu yemeği sadece ve sadece Keşan’ın adını güzel günler de olduğu gibi tekrar ve hala bunu yaşatmanın çabasındayız” dedi.
Keşanspor’a hizmet etmiş kim varsa ayrım yapmadıklarını kaydeden Şeref Aldanmaz, yemekten sonra bazı sosyal medya da bazı söylemler olduğunu belirterek şunları vurguladı:
“Yemek bedelini belediye ödemiş, bu parayı Keşanspor’a verseymiş daha iyi olmaz mı şeklinde yorum yapılmış. Bu yemek bedelini bir kez daha söylüyorum, futbolcu arkadaşlarımız kendileri ödemiştir. Bu yorumu yapan arkadaşa şunu sormak istiyorum, sevgili arkadaşım sen hiç Keşanspor’a yardım ettin mi? Biz bu arkadaşlarla yıllarca koştuk çabaladık para peşinde mi idik? Halen de Keşanspor için çabalıyoruz. Oradaki imkanlar tekrar söylüyorum herkes kendi cebinden yemeğini ödemiştir. Bu böyle biline. O akşamki yemeğimize katılan Keşan Belediye Başkanı op. Dr. Mehmet Özcan’a, Yıldız Restaurant Sahibi Doğuşhan Yıldız’a ve oradaki çalışan arkadaşlarımıza, doğum günü olan Candemir ve Hayri arkadaşlarımızın doğum günü pastasını hediye eden Deniz Pastanesi sahibi ve Keşanspor’un eski futbolcusu Özdemir Deniz’e , aynı zamanda Keşanspor bayrak yapımında katkısı bulunan Necdet Kaya’ya ve gecemize katılan gazeteci Erdoğan Demir’e sizlerin vasıtasıyla teşekkür ediyorum. Ben her zaman yardıma hazırım diyorum ama ne arayan ne de soran var. Neden niçin? Keşanspor her zaman vardır, var olacaktır ve var olarak kalacaktır. Herkes elini taşın altına koysun. Bizler birlik ve beraberlik içinde olmazsak nasıl yardımcı olabiliriz Keşanspor’a. Şimdi eleştiri zamanı değil, yapcıcı ve yardımcı olma zamanıdır. El ele başarılar efsane Keşanspor’um”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes