Tumgik
#süper olurdu
dinginsel · 11 months
Text
Hayatın bir Ctrl+Z tuşuna ihtiyacı var
8 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Text
Uzunumsu soru postu
Klasik sorularla başlayalım ama birbirinize sorarken aynı kısır döngüdeki soruları sorup durmayın lütfen, birazcık farklı bakalıım. Eski soruları da tuttum. Yeni-eski artık hangisini isterseniz onu sorarsınız. Sevgileer.
Adını paylaşır mısın?
Kaç yaşındasın?
Bugün nasıl hissediyorsun? Bu hissinin sebebini de paylaşır mısın?
En büyük hayalin nedir?
En büyük korkun nedir?
Tüm evreni bir duygudan arındırma şansın olsa bu hangi duygu olurdu?
Gözün kapalı önerebileceğin bir kitap paylaşır mısın?
"Bunu da beğenmeyen zevksizdir." dediğin bir film var mı?
Tekrar tekrar dönüp izlediğin bir dizi var mı?
Şiir okumayı sever misin? Eğer seviyorsan en beğendiğin şiirlerden birini paylaşabilir misin?
Günlük tutan biri misin? Bunu düzenli mi yapıyorsun?
En sevdiğin müzik türü ve parçayı paylaşabilir misin? (Çorba dinleyici olsan da baskın olan bir tür vardır djfgfjd)
Astroloji hakkında ne düşünüyorsun? İnanıyor musun?
İçedönük biri misin yoksa dışadönük biri mi?
Partnerinle gerçekleştirmeyi en çok istediğin aktivite nedir? (Karavanla gezmek, sahilde yürümek, sessizce oturmak vb.)
Kendinde en sevdiğin özellik nedir?
Kendinle ilgili en sevmediğin şey nedir?
Geniş bir arkadaş çevresi mi tercihin yoksa daha dar bir çevre mi?
Doğum günün ne zaman? Kutlanmasını sever misin?
Mucizelere inanan biri misin?
Eğer inanıyorsan en büyük mucizen neydi?
Bir mevsim seçmen gerekse bu hangisi olurdu ve neden o mevsim?
Çiçek yetiştirmeyi başarabiliyor musun?
En sevdiğin çiçek hangisi, neden o çiçek?
Okuduğun kitaplardaki kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin, neden?
Bir süper gücün olsa bu ne olurdu?
En sevdiğin yemek nedir?
Dünya üzerinde en çok görmek istediğin yeri paylaşır mısın?
Aklına geldikçe pozitif bir his besleyen bir anını bizimle paylaşabilir misin?
Evcil hayvanın var mı?
Hayalindeki evi anlatır mısın?
Nazar, büyü gibi kavramlara inanır mısın?
10 yıl önceki kendine bir tavsiye verebilecek olsan bu ne olurdu?
10 yıl sonraki kendine ufak bir mektup yazabilir misin? (Bunu paylaşmak zorunda değilsin tabi ki ama bir kağıda yazıp saklamanın güzel bir deney olacağını düşündüüm)
İstediğin herhangi bir konuda bir üniversite dersi verebilirsen, bu ders ne hakkında olurdu?
Mitolojiye ilgin var mı?
Herhangi bir mitolojiden herhangi bir karakter olsan kim olurdun, neden?
Yağmurlu havalarda yapılan yürüyüşler hakkında ne düşünüyorsun?
Bize bir şiir ya da metin seslendirir misin?
Aldığın (biri tarafından ya da kendine) en güzel hediye neydi?
Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde olduğu gibi bir günü sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalsan ama bu günü seçebilsen, hangi günü seçerdin?
En son hangi filmde ağladın?
Rüya görebilen biri misin? Eğer öyleyse ağırlığı güzel rüyalar mı yoksa kabuslardan mı oluşuyor?
Aynada, ön kamerada gördüğün bireye tüm dürüstlüğünle bir şey söylesen bu ne olurdu?
Fotoğraf çekmeyi, çekilmeyi seven biri misin? Bizimle en sevdiğin fotoğraflardan birkaç tanesini paylaşır mısın?
Issız bir adaya düşsen "kesin yanımda bunlar olurdu hiç ayırmam" dediğin beş şeyi söyler misin? (bu klişeyi sormazsak olmaz çünkü)
Hayat temponu nasıl tanımlardın?
Bize bir gününü kısaca anlatır mısın?
Yazdığın şeylerden bazılarını kimse bulamasın diye anonim bir blog açıp orada paylaşmayı hiç düşündün mü, yaptın mı?
İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
Hangi yeteneğe sahip olmak isterdin?
Tumblr'a eklenmesini istediğin üç özellik neler?
Hangi dizide, hangi karakterin yerine geçmek isterdin, neden?
Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı sen olsaydın ve istediğini yapabilecek bir konumda olsaydın yapacağın ilk şey ne olurdu?
Kendinde değiştirebileceğin herhangi bir şey olsaydı bu ne olurdu?
Hala izlerim dediğin bir çizgi film var mı?
Uzay senin için ne anlam ifade ediyor?
Aşk senin için ne anlam ifade ediyor?
Geçmişe gidip değiştirebileceğin bir olay olsa, hangi tarih değiştiren olayı değiştirirdin ve neden?
Paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsun?
Ömrünün sonuna kadar sadece bir oyun oynayabilecek olsaydın bu hangi oyun olurdu?
Seni en çok etkileyen kitaptan bize biraz bahsedebilir misin?
İnsanlık tarihine kalıcı bir eser bırakma şansın olsa bu ne olurdu?
Kullanıcı adının bir hikayesi, anlamı var mı? Paylaşır mısın?
Tüm yorgunluğunu alan aktivite nedir?
Son zamanlarda en çok güldüğün meme(miim)lerden birini paylaşır mısıın?
Aklında yer etmiş bir alıntıyı bizimle paylaşır mısın?
Sağlıklı bir ilişkinin temelinde ne olmalı?
Filmleri seçerken konularına göre mi, oyuncularına göre mi, yönetmenlerine göre mi seçer izlersin? Neden?
Hayatın bir kitap olsa tanıtım/özet kısmında ne yazardı?
Hayatın bir kitap olsa, nasıl bir tema baskın olurdu?
Bir günlüğüne görünmez olsan, ilk yapacağın şey ne olurdu?
Ölümsüz olmayı ister miydin? Neden?
Hayatına yeniden başlamak için bir şehir seçebilsen bu hangi şehir olurdu? Neden?
Şu sıralar sürekli diline takılan, mırıldandığın parça hangisi?
Takip ettiğin ve önerebileceğin podcastler neler?
Tvye ya da Youtube'a bir program oluşturman için sınırsız bütçe verseler nasıl bir program yapardın?
5 yıl geriye gitsen neleri farklı yapardın? (bitcoin zenginliği hariç djdfgjdfg)
Fotoğrafın sesi var dediğin bir fotoğrafı paylaşır mısın?
Alaaddin'in cinine sen rastlasaydın üç dilek hakkını nasıl kullanırdın? (Sınırsız ya da daha fazla dilek dilemek kural dışı jdfgjfdj)
Yapacağın bir sonraki eylem ne olursa olsun sana bir sorumluluk ya da olumsuz bir dönüt oluşturmayacak. Bu ne olurdu?
Hayatın bir film olsa başrolünde kim oynardı?
Hayatın bir dizi olsa kaçıncı sezona kadar giderdi?
Hayatını anlatmak için üç renk seçecek olsan bunlar hangi renkler olurdu ve neden?
Ölüm şeklini ve zamanını öğrenebilecek olsan öğrenir miydin?(sonucu değiştiremeyeceksin)
Sonsuz servetin olsaydı, alacağın ilk şey ne olurdu?
Sence bir insanın çevresine bırakabileceği en büyük miras nedir?
Tanrı ile konuşma fırsatın olsa soracağın ilk soru ne olurdu?
Evrenin oluştuğu tarihten bu yana istediğin herhangi bir tarihte yaşama imkanın olsa hangisi olurdu?
Durup dururken söylediğin bir replik, söz, alıntı var mı? Eğer varsa nedir?
Düzenli bir programa mı inanırsın yoksa gerçek düzenin kaostan ibaret olduğuna mı?
Bir kitabın okur ile bağ kurabilmesinin en önemli sebebi sence nedir?
İkisi arasında seçim yapabilecek olsan mental yorgunluğu mu seçerdin yoksa fiziksel yorgunluğu mu?
Hangi sosyal medya platformlarını kullanıyorsun? (stalkerlar için amme hizmeti soru gibi oldu bu jfdgkfdg)
İdeal bir ev neleri barındırmalı, ne gibi özellikleri olmalı?
Yaşam kaliteni etkileyen olumsuz durumların üstesinden gelmek için neler yapıyorsun?
Seni etkileyebilecek romantik bir jest ne olurdu?
Evrenin oluşumu esnasında insanlar için habitatı başka bir gezegende kurma şansın olsa bunu yapar mıydın?
Kültürlü bir bireyi nasıl tanımlarsın?
Sevgi nedir? Birine karşı beslediğimiz hissin sevgi ya da hoşlantı olduğunu nasıl ayrıştırabiliriz?
Kahve mi, çay mı?
Beypazarı mı, Kızılay mı?
Film mi, dizi mi?
Basılı dergi/kitap mı, dijital mi?
Kitap mı, film/dizi mi?
Yemek mi, uyku mu?
Bir sezonu tek oturuşta bitirmek mi yoksa her hafta yeni bölümü beklemek mi?
Şiir mi, deneme mi?
Nazım Hikmet mi, Necip Fazıl mı?
Evrim Ağacı mı, Bebar Bilim mi?
George Orwell mi, Aldous Huxley mi? (Bu soru biraz daha hangisi daha isabetli bir distopyayı anlattı olarak da sorulabilir, cevaplayana kalmış)
Kamp mı, otel mi?
TV mi, radyo mu?
Spotify mı, Youtube Music mi?
Netflix mi, Disney+ mı?
Bilgisayar mı, telefon mu?
Oyun mu, kitap mı?
Marvel mı, DC mi?
Nolan mı, Kubrick mi?
HIMYM mi, Friends mi?
Birbirinize güzel güzel sorun, fikirlerinize de saygı gösterin, kalp kırın diye değil köprü görevi görsün diye bu sorular. Sevgileer.
1K notes · View notes
hisboslugu · 6 months
Text
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim. resulullah yolda ebu bekir’i görse "es selamu aleyküm ya sıddık" derdi, ben yolda ebu bekir’i görsem tanımam. resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım. ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem gırtlağından hırıltılar çıkarırken nasıl terliyordu, görmeliydiniz. resulullah azrail’i yolda görse tanırdı; ben azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu, derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı. resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi; o bana gülümserdi ben ona derdim ki, anam babam yoluna feda olsun ey allah’ın resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız? resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki; "kızım ha gayret!". ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki "anneciğim ölmesen…". ben oradaydım, annemin elini tuttum ve dedim ki "anneciğim seni ben…". annem döndü, bana bir baktı, o bakışı görmeliydiniz. resulullah o bakışı görseydi merhametten ağlardı; ben o bakışı gördüm, haşyetten bayılacaktım ama annem elimden tuttu. ne tuhaf, anneler ölürken bile çocuklarının, anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor ne tuhaf. resulullah çok şanslı bir insan, annesi öldüğünde o küçücüktü; benim annem öldüğünde ben küçücük değildim, zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz. annem daha yeni öldü, fazla uzaklaşmış olamaz. olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince. verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz. resulullah tutsa annemin elinden, birlikte geçseler çölü. nasıl olsa resulullah da ölü, annem de ölü.
30 notes · View notes
mormezarlik · 3 months
Text
𝕒𝕟𝕠𝕟𝕚𝕞 𝕠𝕝𝕒𝕣𝕒𝕜 𝕤𝕠𝕣𝕒𝕓𝕚𝕝𝕚𝕣𝕤𝕚𝕟𝕚𝕫
1-En sevdiğin renk
2-En çok kimi seviyosun
3-kitap okumayı sever misin
4-kaç yaşındasın
5-ilerde ne olmak istiyorsun
6-okuyomusun?
7-Başka bir dil biliyor musun; nasıl öğrendin?
8-Hiç tanımadığın birinin senin üzerinde gerçekten büyük bir etki yarattığı oldu mu
9-Birinden şimdiye kadar aldığın en iyi iltifat ne?
10-Bir süper gücün olsa ne olurdu?
11-Tarih boyunca dünyadaki herhangi biriyle akşam yemeği yiyebilecek olsaydın kim olurdu
12-Son zamanlarda önereceğin herhangi bir dizi veya film izledin mi?
13-Arkadaşlıkta en çok neye önem verirsin?
14-En kötü anın neydi?
15-Yetişkinliğe hangi yaşta adım attığını düşünüyorsun?
16-Ağlamana neden olan son film, kitap ya da şarkı neydi?
17-Hayatın bir film olsaydı, müziklerinde hangi şarkılar yer alırdı?
18-Otobiyografini yazsan adı ne olurdu?
19-Adınızı değiştirebilecek olsan hangi isimle değiştirirdin?
20-Sonsuza kadar yaşlanmayacak olsan hangi yaşta kalmayı tercih ederdin?
21-En çok dinlediğin şarkı nedir?
6 notes · View notes
doriangray1789 · 10 months
Text
TANRI KENDİ KURALLARINA TABİDİR
tüm olacakları istatiki olarak bilebilmekle uzak yakın ilişkisi olmayan felsefi önerme. tanrının tüm ihtimalleri hesaplayıp bilebilmesi aslında gerçekte olacakları bilebilmesi anlamına gelir mi?
evrenin kurulu düzeni üzerine bir fikir cimlastiği maksadından başka, düşündükçe düşünülen cinsten bir düşünce törpüsüdür bu. konunun cezbedici yanları var. herşeyden önce eklemek lazım ki bu yazı dini inanışlar üzerinden hareket etmeyecektir. sadece evrensel düzen üzerine bir denemedir. konuda geçen dini tanımlamalar sadece literatür yüzündendir. inançlar bu yazının ana temasını oluşturmuyor.
düşünün ki tüm varoluşu oluşturmak üzere işe girişiyorsunuz. yani size tanrı denecek. ne yapardınız? din kitaplarındaki anlatım gibi belli sayıda tanrısal gününüzü ayırıp evrenleri, güneşleri, gezegenleri, canlıları mı yaratırıdınız? evet bu da bir yaklaşım. ama biraz yorucu ve zahmetli bir iş. tüm evrenleri ve canlıları tek tek yaratmak tanrısal anlamda belki de basit bir iş olabilir. "ol" dersiniz olurlar belki. ama bunun bile limitleri var. 
yapılacak "tanrı olsaydınız evreni nasıl yaratırdınız" diye bir anketten türlü cevaplar çıkabilir. bencileyin; tüm varlık alemini tek tek yaratmak hem uzun bir iş, hem de sınırlı. ne kadar yaratırsan yarat en sonunda belli sınırlı bir sayıyla tıkanmak zorunda olan bir süreç bu. oysa tanrılığın vasıflarından biri de sınırsızlık ve sonsuzluk olduğuna göre bu sınırlılık tanrısal konsepti zedeliyor.
o zaman ben olsam ne yapardım? sadece temel parçacığı yaratır gerisine karışmazdım. yani kozmik bir tohum yaratırdım. bu parçacığa yüklediğiniz temel kanunlar gereği kendi aralarında çeşitli bileşenler oluşturabilmesi yetisi, zaten onun kendi içinde oluşturacağı sınırsız kombinasyonlar yüzünden oluşabilecek yeni yaratım biçimlerini sonsuz rakamlara ulaştırırdı. yani misal; atom parçasını yaratır, onun diğer atomlarla oluşturacağı kombinezonları oturur izlerdim. ana parçacığın yaratıcısı olduğuma göre oluşan tüm yaratımların da sorumlusu ve yaratıcısı da ben olurdum doğal olarak.
yani lego gibi birşey üretirdim. bu lego parçaları kendi aralarında belki sınırsız yeni birleşenler oluşturup benim dahi önceden beklemediğim ya da düşünmediğim yeni oluşumlar yaratıp beni varoluşun gizemli yapısıyla büyülerdi belki. kendi sınırsızlığımın varacağı noktaları izlemek onları tek tek oluşturmaktan daha eğlenceli olsa gerek. bütün evrenin temelinde, canlı ve cansız her nesnenin birleşiminde varolan şey atom ise -ki kuantum parçacıklarını ve varsa daha alt parçacıkları konunun öznesi yapabiliriz- tüm varoluş bu küçücük tohumun içinde yatıyor olurdu.
yalnız bu parçacığın temelinde yatan gizemli kurallar tanrısal zekanın parıladığı yer olacaktır. koyduğunuz kurallar, elektronların işleyişini, ışığın yapısını, tüm çekim kanunlarını, tüm organik yapının işleyişini v.s. belirleyecek kurallardır. yani öyle atmasyon bir düzen kuramazsınız. tüm parçacık çalışma yasası süper bir kanun üzerine kurulmak zorundadır. başka türlüsü düşünülemez. yoksa ortaya karışıklık, kaos çıkar ki, şimdilik maksadımız bu değil. bu yüzden temel kurallar bütün temel parçacığın çalışma prensibini belirleyecektir. ve bu noktada dönülmez bir yola giriyorsunuz.
bu koyduğunuz kurallar evrensel, değişmez, döndürülemez kesinlikte olmalı ki bu varoluş evreni kesin bir düzenlilikte çalışsın. parçacıkların kesin kuralları düzene sahip çıksın ve değiştirilemesin. çünkü ortaya ne çıkacağı belli değil. yaratımın ilk anından 15 milyar yıl kadar sonra öyle yaratıklar ortaya çıkabilir ki, bilim ve teknoloji denen zımbırtıyla uğraşalım derken konsepti kurcalayıp tüm evreni yok edebilirler. olur mu olur.
bu yüzden temel parçacık yasaları çok sağlam oluşturulmalı ki kurcalanamasın. demin de dediğimiz gibi işte bu nokta sizin kendinizi kısıtlamaya başladığınız nokta oluyor. nasıl mı? elbetteki tanrısal katta değil de, bir gün tüm yarattığınız bu varoluşu seyretmek yerine içine karışmak istediğiniz bir anda oluşacak durum budur. siz isterseniz tanrı olun, tüm bu evreni yaratan olun, yarattığınız ve kurallarını koyduğunuz bu evrenin kurallarına tabi olmak zorunda kalacaksınız. 
bu ne demek? diyelim x evreninde bir gezegen var ve orada da parçacığınızın sonsuz kombinasyonları yüzünden oluşan bir varlık biçimi var. bunlar zekayı geliştirmiş ve topluluklar kurmuş. siz de bir gün bunların yanına gitmek, yarattığınız mükemmel varoluşlardan birisini izlemek ve hatta deneyimlemek istiyorsunuz. bu galaksiye ve gezegene uygun bir beden oluşturuyor ve gezegene iniyorsunuz. çünkü orada varolabilmek için oranın elbisesinden (beden) giymek zorundasınız. yolda yürümeye başlıyorsunuz ve bir köyün yanından geçerken çocuklar size taş atıyorlar, bir tanesi kafanıza geliyor ve kafanız yarılıyor, kanıyor!
tabi kanar, çünkü kullandığınız beden yarattığınız parçacığın tüm kurallarına tabidir. atomlar molekülleri, moleküller hücreleri, hücreler de kanı oluşturmuş. ve o kan bir taş darbesiyle akar! ne yapmak lazım? tüm evreni yarattınız ama kafanız kanıyor. bu ne yaman çelişkidir. bu noktada şu iki yol karşınıza çıkacaktır. ya koyduğunuz kurallara saygı duyup kan kaybından ölmemek için koşarak kaçacaksınız, ya da varoluşun başlagıcında bir takım hileler yapacaksınız. ha, nasıl yani?
bu parçacıkların sizin istediğiniz biçimde davranmalarını sağlayacak bir takım görünmez kurallarla yaratacaksınız ki biri kafanıza taş attığında yaratıcı olan sizin kafanız kanamasın. ama tabi bunlar tüm diğer kurallarla uyumlu olmalılar. yani uyumlu çalışabilmeliler. yani o parçacığa belli bir komutla sizin istediğiniz işi yaptıracak kimi özellikler yüklemelisiniz. mesela sadece sizin bildiğiniz bir formülasyonla bir araya getirildiğinde zamanı durdurabilme opsiyonu kazandırabilirsiniz. ya da yerçekimini kaldırıp uçmanızı sağlayabilecek bir opsiyon, ya da birden bire görünmez olabilmenizi sağlayacak bir opsiyon, ya da, elinizden alevler çıkmasını sağlayacak-ne bileyim, uydur uydur söyle işte- bir opsiyon gibi çeşitli rektifiyelerden geçirip yeni kurallar koyacaksınız. ki biri size taş attığında tek hareketle misal; tüm bedeninizi çelik bir zırha çevirebilesiniz.
tabi bunun bir riski var. evrende oluşacak akıllı yaşamlar illaki bu parçacığın doğasını keşfetmeye, kurallarını çözmeye çalışacak ve belki de çözecekler! riskli iş gerçekten. belki bir gezegendekiler yeçekimini aşma kuralını keşfedecek ve uçacaklar (kuş gibi değil süperman gibi). belki başka bir gezegendekiler zamanın kurallarını keşfedip zamanda yolculuğa çıkacaklar. belki bir diğer uygarlık force kuralınızı keşfedip zıp zıp zıplayarak ışın kılıçlarıyla dolaşmaya başlıyacak. belki bir diğer uygarlık sizin bonus opsiyon diye yedekte sakladığınız "bir parmak şıklatmayla evren yokolsun" zincirleme reaksiyonunun parçacıksal kuralının sırlarını keşfedip keyfinizi kaçıracaklar. gerçekten beter bir durum.
bence hepsi olabilir. baksanıza bir tanesi atomun parçalandığı zaman ortaya büyük enerji çıkacağını keşfetmiş ve az daha yaşadığı gezegeni uçuyordu. tehlikeli işler bunlar. kural koyarken kendinize bir takım opsiyonlar oluşturmanın bedeli, onların keşfedilme tehlikesi olacaktır. belki de kimi varlıklar bu keşfetme işini o kadar ileriye götürecekler ki kendileri yarı tanrılaşacak. oturup elfler, dwarflar yaratacak, olma mı?
sizin sadece kendiniz için koyduğunuz opsiyonel kuralların keşfedilme tehlikesi var diye bunları koymaktan vaz geçerseniz evrene indiğinizde kafanızın yarılma tehlikesi var. belki hiç keşfedilemeyecek düzeyde karışık fiziksel kanunlar oluşturup sadece sizin kullanımınıza tahsis edebilirsiniz. ama tanrısal karışıklıktaki kuralların bile keşfedilme tehlikesi hep olacaktır. üstelik kimse keşfetmese bile parçacıkların kendi kendilerine oluşturdukları kombinasyonlar marifetiyle evrenin birinde bu kuralların default olarak on geleceği varoluş biçimleri de olabilir. misal sizin kendiniz için sakladığınız bir temel parçacık kanunu deminki örnekte olduğu gibi random oluşan bir varlığın doğuştan yerçekimini aşabilme yetisiyle doğmasını sağlayacaktır.
yaratıklarınızdan birisinin bu yetiyi keşfedip de bir gün suyun üzerinde yürüyüp size baba demiyeceğini nereden bilebilirsiniz? ya da büyü denen bir kavram oluşturup ellerinden alev topları atmayı becerebileceklerini inkar edebilir misiniz? fizik bilgim daha fazla olsaydı konuyu böyle fantastik kuntastik çerçeveden çıkarıp daha adam gibi örnekler vermek isterdim, ama bununla idare ediverin. 
ama kurcalamaya çalıştığım konuyu anlatabilmeyi başarabildiğimi umuyorum, ve diyorum ki; bir tanrı da olsa kendi yarattığı mekanlarda o mekanın temel kurallarıyla sınırlıdır. yoksa sistem işlemez, yıkılır. mesela konuyu matrix filmi üzerinden incelersek orada bile buna benzer bir takım durumlar olduğunu görürüz. makinaların ağababası, insanlar için kurduğu sanal alemde istediği gibi at koşturamıyordu hatırlarsanız. karşısındaki onunla savaşan kişilere: "yok olun lan" ya da "sinek gibi ölün" diyemiyordu. böyle bir opsiyon koyamamıştı programa çünkü birinin keşfetme tehlikesi var. illaki ajan adı verilen diğer insanlara göre kuralları farklı biçimde kullanabilen (süper hızlı, ölmeyen, jet hızıyla yumruk atan) elemanlar aracılığıyla ortalığı denetlemeye çalışıyordu. ama bir gün biri çıkıp makina tanrının kendi adamları için modifiye ettiği kuralları keşfediverdi. ve daha da iyi kullanmaya başladı
eh bu seçenek hep vardı zaten.
neo abi diğerlerinden çok daha nefis atraksiyonlarla ortalığı dağıtıverdi. hatta uçtu bile be! makinanın kendi adamları için koyduğu kanun opsiyonlarını kendi yararına kullanmaya başladı. iş o hale gelmişken bile makina tanrı ortaya çıkıp neo yu tek hamlede yok edemedi. neo jet misali uçarken "yere düş" diyemedi. çünkü kuralı koymuşsun, birazcığını bozayım demek olmuyor. birazını bozarsan tümü bozuluyor. tek yapabildiği architect görünümüyle neoyla sohbet edebilmekti. hatta sonradan dellenip sapıtan ajan smith i bile yok edemedi. nasıl yahu, o mekan senin programın değil mi? iki kodla oynayıp işleyişi durduramıyor musun? demek ki durdurulamıyor. kuralı koyan da o kurala tabi olmak zorunda!
böyle olmak zorunda çünkü ya bir zaman keşfedilip tehlike arzedecek parçacık kuralları ekleyeceksiniz sisteme, ya da sistemi stabil tutmak adına sınırlılığa ve daha keyifsiz bir evrene razı olacaksınız. siz olsaydınız hangisini seçerdiniz?
iş bu noktada tekrar hatırlatmalıyım ki bu yazı dini içerikli bir yaklaşım taşımamaktadır. işin o kısmıyla ilgili değilim açıkçası. dediğim gibi bu sadece bir düşünce deneyidir. çünkü bu merkezden hareket edildiğinde konu evren düzeniyle ve bilim-kurgunun ya da fantastik sanatın tüm anlatılarının sadece kural keşifleriyle (kuralı koyan biri varsa tabi) açıklanabilmesi konusunda benim dimağıma yardımcı olması gibi bir durum üstleniyor.
9 notes · View notes
benmisim · 2 months
Text
evde yatak odasına çekildim biraz yatıp uyuyayım dedim ama bir yandan annemin telefondan reels sesleri, bir yandan oyun oynayan ömer ve ali’nin sesleri… evde bir köşeye çekilip dinlenmek ya da kitap okumak, çalışmak diye bir şey mümkün olmuyor. çıktım kafeye geldim. kahve içiyorum. ama bir yandan vücudum yorgun, gözlerim gidiyor, kollarımı kavuşturup başımı öne eğiyorum, göz dinlendireyim desem uyuyup kalıcam. şu an en iyi gelecek şey bi otele gidip sessizlik içinde uyumak olurdu. aklıma the hours geldi. orada da beş yaşlarında bir çocuğu olan anne çocuğu komşuya bırakıp otele gitmiş bir günü sadece uyuyarak geçirmişti. izlerken “oha süper fikir” demiştim. bugün aklıma geldi yine öyle.
6 notes · View notes
ertan2618 · 11 months
Text
Tumblr media
"M. KAMAL HOCALARI ASMIŞ. AMA BİR SOR NİYE ASMIŞ...? FOTERİ TAKMADI DİYE DEĞİL, ÇÜNKÜ ONLAR SAHTEKAR HOCALAR ONDAN"
+ Peki hiç, asmak için birtane bile sahtekar haham Sahtekar Papaz bulamamış mı..?
- "Vay nonkör! Lan Atatürk olmasaydı adınız Yorgo olurdu, hatta sen olmazdın dünya diye birşey kalmazdı. Cahil osmanlının tebâsı olurdun. Atamız Siyasi bir deha, büyük bir komutan, kaç dil biliyor vatanı kurtardı."
+ Peki askeri eğitimini, dil eğitimini, siyasi eğitimini, silah arkadaşlarını, savaştığı mühimmatı, cahil osmanlı ve Cahil milletinden mi aldı yoksa gökten indiği sanılan bir süper dogma kahramanmı...?
- "Ulan Atatürk olmasaydı adın Hanstı be"
+ Doğru diyorsun abi tamam uyandım ben. O olmasaydı İngilizin foterini taktırırlardı. Bize zorla latin alfabesine geçerdik. Belkide Fransızın rejimini ingilizin bilmemnesini filan alırdık Müslüman Türk kadınını kız çocuklarını
Cumhuriyet bayramı filan diyerek yarı çıplak meydanlarda yürütürdüler. Ebu Cehilin dediği gibi, tamam bizi Allah yaratmış olabilir ama Mekkenin Yönetimine karışmasın, diyen bir İngiliz geçip başımıza devletten dinin çıkarıp dinsiz devlet yapardı, Ayasofyamızı bile müze yapardılar. Allah muhafaza! bilemedim kemalist abi af et...
17 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Text
Kısa soru postu
Klasik sorularla başlayalım ama birbirinize sorarken aynı kısır döngüdeki soruları sorup durmayın lütfen, birazcık farklı bakalıım.
Adını paylaşır mısın?
Kaç yaşındasın?
Bugün nasıl hissediyorsun? Bu hissinin sebebini de paylaşır mısın?
En büyük hayalin nedir?
En büyük korkun nedir?
Tüm evreni bir duygudan arındırma şansın olsa bu hangi duygu olurdu?
Gözün kapalı önerebileceğin bir kitap paylaşır mısın?
"Bunu da beğenmeyen zevksizdir." dediğin bir film var mı?
Tekrar tekrar dönüp izlediğin bir dizi var mı?
Şiir okumayı sever misin? Eğer seviyorsan en beğendiğin şiirlerden birini paylaşabilir misin?
Günlük tutan biri misin? Bunu düzenli mi yapıyorsun?
En sevdiğin müzik türü ve parçayı paylaşabilir misin? (Çorba dinleyici olsan da baskın olan bir tür vardır djfgfjd)
Astroloji hakkında ne düşünüyorsun? İnanıyor musun?
İçedönük biri misin yoksa dışadönük biri mi?
Partnerinle gerçekleştirmeyi en çok istediğin aktivite nedir? (Karavanla gezmek, sahilde yürümek, sessizce oturmak vb.)
Kendinde en sevdiğin özellik nedir?
Kendinle ilgili en sevmediğin şey nedir?
Geniş bir arkadaş çevresi mi tercihin yoksa daha dar bir çevre mi?
Doğum günün ne zaman? Kutlanmasını sever misin?
Mucizelere inanan biri misin?
Eğer inanıyorsan en büyük mucizen neydi?
Bir mevsim seçmen gerekse bu hangisi olurdu ve neden o mevsim?
Çiçek yetiştirmeyi başarabiliyor musun?
En sevdiğin çiçek hangisi, neden o çiçek?
Okuduğun kitaplardaki kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin, neden?
Bir süper gücün olsa bu ne olurdu?
En sevdiğin yemek nedir?
Dünya üzerinde en çok görmek istediğin yeri paylaşır mısın?
Aklına geldikçe pozitif bir his besleyen bir anını bizimle paylaşabilir misin?
Evcil hayvanın var mı?
Hayalindeki evi anlatır mısın?
Nazar, büyü gibi kavramlara inanır mısın?
10 yıl önceki kendine bir tavsiye verebilecek olsan bu ne olurdu?
10 yıl sonraki kendine ufak bir mektup yazabilir misin? (Bunu paylaşmak zorunda değilsin tabi ki ama bir kağıda yazıp saklamanın güzel bir deney olacağını düşündüüm)
İstediğin herhangi bir konuda bir üniversite dersi verebilirsen, bu ders ne hakkında olurdu?
Mitolojiye ilgin var mı?
Herhangi bir mitolojiden herhangi bir karakter olsan kim olurdun, neden?
Yağmurlu havalarda yapılan yürüyüşler hakkında ne düşünüyorsun?
Bize bir şiir ya da metin seslendirir misin?
Aldığın (biri tarafından ya da kendine) en güzel hediye neydi?
Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde olduğu gibi bir günü sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalsan ama bu günü seçebilsen, hangi günü seçerdin?
En son hangi filmde ağladın?
Rüya görebilen biri misin? Eğer öyleyse ağırlığı güzel rüyalar mı yoksa kabuslardan mı oluşuyor?
Aynada, ön kamerada gördüğün bireye tüm dürüstlüğünle bir şey söylesen bu ne olurdu?
Fotoğraf çekmeyi, çekilmeyi seven biri misin? Bizimle en sevdiğin fotoğraflardan birkaç tanesini paylaşır mısın?
Issız bir adaya düşsen "kesin yanımda bunlar olurdu hiç ayırmam" dediğin beş şeyi söyler misin? (bu klişeyi sormazsak olmaz çünkü)
Hayat temponu nasıl tanımlardın?
Bize bir gününü kısaca anlatır mısın?
Yazdığın şeylerden bazılarını kimse bulamasın diye anonim bir blog açıp orada paylaşmayı hiç düşündün mü, yaptın mı?
İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
Hangi yeteneğe sahip olmak isterdin?
Tumblr'a eklenmesini istediğin üç özellik neler?
Hangi dizide, hangi karakterin yerine geçmek isterdin, neden?
Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı sen olsaydın ve istediğini yapabilecek bir konumda olsaydın yapacağın ilk şey ne olurdu?
Kendinde değiştirebileceğin herhangi bir şey olsaydı bu ne olurdu?
Hala izlerim dediğin bir çizgi film var mı?
Uzay senin için ne anlam ifade ediyor?
Aşk senin için ne anlam ifade ediyor?
Geçmişe gidip değiştirebileceğin bir olay olsa, hangi tarih değiştiren olayı değiştirirdin ve neden?
Paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsun?
530 notes · View notes
huzurr-hasret · 2 years
Text
Bütün Sivas 'lı lara gelsin...😁😁🤣
Birde bunu kardeşim Ayaz aydın söyleseydi.!
Süper olurdu..
32 notes · View notes
bihiwip · 1 year
Note
3 soru yolluyorum hadi bakalım
Partnerinle gerçekleştirmeyi en çok istediğin aktivite nedir? (Karavanla gezmek, sahilde yürümek, sessizce oturmak vb.)
Bir süper gücün olsa bu ne olurdu?
Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde olduğu gibi bir günü sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalsan ama bu günü seçebilsen, hangi günü seçerdin?
kuzey ışıklarının altında kamp yapmak istiyorum ve bunu çekinerek yazdım biraz ...
kesinlikle ışınlanmak, üstüne güç tanımam
sanırım fazla bilinçli olduğum bir zaman yerine çocukluğumdan daha hiçbir şeyden anlamadığım bir günü seçerdim babamın bizi karadeniz kıyısına pikniğe götürdüğü gün olabilir mesela (ben daha her gün kendi hayatıma dayanamıyorum aynı günü yaşamaya nasıl dayanayım)
6 notes · View notes
Tumblr media
Tumblr'da 4. yılımı dolduruyorum 🥳
vay be... ne anılar ne anılar dolu burası. yine aktif bir şekilde kullansam süper olurdu ama nafile...
2 notes · View notes
bbellium · 1 year
Text
yatağımın üstüne prenses tülü taktırmak istediğim için kocam tarafından dönen oyuncaklardan da ister misin diye sorulmak suretiyle alay konusu oluyorum unicornlu dönen oyuncak olsa süper olurdu ama bu fikrimi asla paylaşamam artık
4 notes · View notes
doriangray1789 · 8 months
Text
tashima su…
Bir Japon ile değirmen nasıl dönüyor… kendisi aslen Lüleburgazlı… Serdar Ortaç gibi…biliyorsunuz o da Türkiye’nin Japon görünümlü James Dane’i dir…
bu japon kızının annesinden su isteme şeklini "mataramasuko" olarak belirtmeden, bu vesileyle vermont'ta üniversite okuyacam diye doğa koşullarıyla cebelleşen gofrettin'i anmadan geçemeyiz.
değirmeni döndüremeyince atalarımızın diline düşmüş ün salmış manga suratlı japon kızcağıza neden taktım..
Kardeşim haberleri izleyince hukuktan eğitime kadar bu Japon kızın adı geçiyor herşey de bi tashimasu tashimasu…
Herşey tashimasu ya bağlı olunca da yazmadan geçmeyelim dedik…
Mesela muhalefetin diğer Japon aday devşirmeleri. Yani o şehrin içinden değil başka şehir doğumlu… civarından yani…
Siz bilirsiniz bu duruma uygun başka Japon, Çek isimleri de bar da hesap kapanır.. tutti ve de furitti olmayalım
En son Can Atalay haberini dinledim sonda aklıma Spiderman’in neden bir türlü yetişkinliğe geçemediği bilgisi geldi.. sonra criptonlu (hacıhüsrevin üst tarafı olur) Süperman karakteri var karakter olarak gerçekten süper bir insandır bizim süpo..
Çalgı çengi tarzı gönderiler mevcut düzene az bile ne kafayı sıyırıp üzerine uzun uzun düşünecek durum mu var? Üstelikte bedava .. beyinin fosfora ihtiyacı var Peki fosfor kaç para ? Hiç düşündüm mü?
Yazdık kardeşim aklına gelebilecek hayalinde dahi göremeyeceğin konulara kadar yazdık çizdik paylaştık Buda bşr kapasite background birikim gerektirir ben 14-15 yaşından beri düzenli okumayı bu günler için mi yaptım.. sıyırmak için mi okuduk öğrendik
CEHALET MUTLULUKTUR
ignorance is bliss.. biz herşey olalım demedik ki, hiç bir şey kalalım .. belki bişeyler hakkında düşündürürüz dedik…
-onca yılın ardından ne keşfettim biliyor musun? +yoğurt ….
Der gibi bişey olurdu bu.. biz dedik cacık yapalım.. bi hıyar lazımdı Cem Karaca üstadım dediği oldu ve “sonunda döndük bir hıyara” çengelköy… şimdi biZden cacık tam olur…
Kendime hakaret etmiyorum, cahile bişey anlatmanın zorluğundan bahsediyorum.. ben diyorum tren geldi geçti sen diyorsun ama herkesi delmesin… ama sonuç bu: koskoca bir HİÇ.. değişen tek şey hiç bir şeyin değişmeyeceği… umutlar Azrail’e kaldı…
Nâdan diye bir tabir vardır
Yusuf Hashacip(hashaciplik unvandır soy adı DEĞİL) ne demişti: nadan ile sohbet etmek güçtür bilene, çünkü nadan, ne gelirse söyler diline…
ömer seyfettinin nadan adlı eserinde de benzer bir konu işlenir. kendi adıma yıllarca bunu hayat görüşlerimden birisi saydım ki sakin kalayım ve aklımı kaybetmeyeyim
"nâdanla sohbet etmek, âkile cehennem ateşinden beterdir"
Meali: bir delil bin alimi ikna eder de bin delil bir cahili iknaya yetmez…
3 notes · View notes
izemx · 1 year
Text
Kendi yakama geçiyorum. Beraber olacabileceğimiz tek fotoğraf karesi, kare bir camdaki yansımamız olan insanlarla kendi yakama geçiyorum. Koca bir vapurda, koca bir gece, tek başıma yolculuk etmeyi hayal ediyorum. Tek dikey, üç yatay demiri var vapurun. İnsanı denizden korurken, manzarasını kesiyor. 'İçim bir vapur olsa, aklım bu vapurun demirleri olurdu.' diye geçiriyorum içimden. Yanımda bir çift var. Sebebi konuşularak çözülebilecek tüm yanlışlar, susularak üstü kapatılıyor. Hiçbir şey olmamış gibi edilen devamlar, hiçbir zaman deva bulmuyor. Bunu anlatamam ama üç adımda ispatlarım. Alışılmış yanlışlar yüzünden insanlar sınırlara anlam veremiyor. Ben de kendi kendime 'zorunda mıyım ulan' diyorum. Özrü dilenmemiş her yanlışa da biraz minnettarım aslında. Ama bazen de devamını merak ediyorum. Neyse. Herkes yerinde kalsın. Vapurun demirleri gibi. Çok gemi batırdım, dönmemek için. Bir keresinde masayı terk ettim. Çok ünlü olursam stüdyoyu da terk edeceğim. Gerekirse. Bazı alışkanlıklarımı bıraktım. Fark etmeden. Bazı şeyleri özlüyorum. İstemsiz. İçimizin millet bahçesi olması için sağlam bi peyzaj lazım biliyorum. Ama olsun. Süper haber: Kombici Erhan abi 3 sene sonra tanıdı beni. Fark ettim ki insanın her zaman güveneceği bir kombicisi olmalı. Sayesinde bin lira kârdayım. Komik bi adam. Çok iyi komik arkadaşlarım da var. Yani komiklikleri çok iyi. Zorunlu komik. Her şeyin farkında olan ama zorundalıktan komik.
5 notes · View notes
06chrome06 · 1 year
Text
Tumblr media
BUGÜN GÜNLERDEN SİNAN CEMGİL
Bugün Sinanların ölüm yıldönümü. Sinanları düşünürken doğal olarak 68 kuşağının tüm isimleri tek tek gözlerimin önünden geçti. Sinan eğitimli bir ailede doğup büyümüştü. O zamanlar ülkenin en seçkin üniversitesi olan ODTÜ’de okuyordu. Mükemmel İngilizcesi vardı.
Mahir Çayan Tıp ve Hukuk Fakültelerini kazandıktan sonra bir süre bu fakültelere devam edip ayrılmıştı. Yeniden sınava girerek Ankara Siyasal’ı kazandı. Herkesi hayran birakan bir hitabet gücü vardı. Gençlik örgütleri kongrelerinde hiç duraksamadan sekiz saat konuştuğu ve salonu dolduran devrimcilerin hiç sıkılmadan onu dinlediği söylenir.
Hüseyin Cevahir de tıpkı Mahir gibi önce Tıp’ı kazanmış, beğenmemiş, yeniden sınava girerek Ankara Siyasal’ı kazanmıştır.
Ulaş Bardakçı ODTÜ’nün en parlak öğrencilerindendi. Esprili, zeki, şen şakrak, kahkahalarla gülen bir insandı.
Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da tıpkı Sinan gibi ODTÜ’nün en parlak ve en zeki öğrencilerindendi.
Deniz’e gelince... Hukuk okuyordu. Anayasa profesörüne, “siz bize burjuva hukuku öğretiyorsunuz hocam, izin verirseniz ben size Proleterya hukukunu anlatayım” diyerek dersi kaynatırdı. Bir sözüyle binlerce öğrenciyi peşine takabilen renkli bir kişilikti. “Güneşi İçenlerin Türküsü”nü okuyarak, ardında binlerce öğrenciyle Taksim-Beyoğlu sokaklarından gürleye gürleye inmiş, “ya istiklal ya ölüm” sloganlarıyla Amerikan askerlerini denize atmış bir devrimciydi. Uzun-servi boylu, yiğit, gözü pek, yakışıklı bir delikanlıydı. Sözünü sakınmaz, verdiği sözden caymazdı. Sallana sallana yürür, arkadaşlarını ti’ye almaya bayılırdı. En çok Yusuf’un kısa boyuna ve Cihan’ın Laz şivesine takılırdı.
Bugün Sinanların ölüm yıldönümü diye bunları düşündüm ve bir hayal kurdum. Bu gençler ülkenin en parlak, en seçkin üniversitelerinde okuyorlardı. Ülke sorunlarına çok duyarlıydılar. Kafamda bir senaryo yazdım. Eğer bunlar katledilmesiydi, bugün nasıl bir Türkiye’de yaşardık?
Bunu düşünmemin nedeni, bugün ülkeyi bu gençlerin karşıtları olan ve “Kanlı Pazar” olaylarını tezgâhlayan güruhun yönetiyor olmasıdır. Mesela Abdullah Gül o dönem bu gençlerin karşısındaydı, Amerikan emperyalizmini protesto eden bu gençlere palalarla ve zincirlerle saldırıyorlardı. Ama cumhurbaşkanı oldu.
Bu gençler katledilmeseydi mesela... Bugün nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olurduk? Düşündüm, akıl ve mantık süzgecinden geçirerek hayaller kurdum.
Birinci olarak, PKK diye bir şey olmazdı. Çünkü bu gençlerin içinde Kürt ve Türk devrimciler vardı. Birlikte hareket ediyorlardı. Amerikan askerlerini birlikte denize döküyorlardı. “Ya istiklal ya ölüm!” diye birlikte slogan atıyorlar ve “Güneşi İçenlerin Türküsü”nü birlikte okuyorlardı. “Akın var güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın...”
Onlar yaşasaydı, Türkiye’de bugün Kürt-Türk kardeşiliği olurdu. Bu kanlı kavgalar, bu terör, bu PKK belası olmazdı. Yurtta barış cihanda barış olurdu.
Onlar yaşasaydı, mutlaka sosyalist ekonomiyi uygularlardı. Mustafa Kemal’in “Cumhuriyet” ile taçlandırdığı laik Türkiye’yi onlar da adil bir paylaşımla taçlandırırlardı. Cumhuriyet o zaman gerçek kimliğine kavuşurdu. Kurucu lider olarak Mustafa Kemal’i baş tacı ederlerdi. Ve Türkiye mutlaka tam bağımsız bir ülke olurdu. Amerika burnunun dibindeki Küba’ya nasıl karışamıyorsa, Türkiye’ye de karışamazdı.
Sovyetler dağıldıktan sonra belki biraz bocalarlardı, ama onlar zaten Sovyetler’i eleştiriyorlardı. Mutlaka Türkiye’nin sosyal ve kültürel yapısına uygun özgün bir model yaratırlardı. Çünkü hepsi de süper zeki gençlerdi.
Mahir Çayan cumhurbaşkanı olurdu. Hüseyin İnan başbakan olurdu. Yusuf Aslan ulaştırma bakanı olurdu. Sinan Cemgil mutlaka milli eğitim bakanı olurdu. Ulaş Bardakçı meclis başkanı olurdu. Hüseyin Cevahir köy işleri bakanı olurdu. Köylerdeki yoksul çocuklara TIR’larla ayakkabı, elbise, kitap, kırtasiye taşırdı. Nerden mi biliyorum? Biliyorum, çünkü Hüseyin Cevahir okulda biriktirdiği parlarla defter kalem alır, yaz tatillerinde köyüne gittiğinde yoksul çocuklara dağıtırdı.
Gençleri bilime ve sanata motive etsin diye Deniz Gezmiş’i gençlik bakanı yapmak isterlerdi, fakat “onun liderlik karizmasına yazık olur” diyen itirazlar yükselirdi. Hüseyin İnan başbakan koltuğunu gönüllü olarak ona bırakırdı. Çünkü Hüseyin İnan çok mütevazı bir insandı. Öyle mevkide makamda filan gözü olmazdı. Hatta gider bir köyde öğretmenlik bile yapardı. O sadece Türkiye’nin bağımsızlığına ve halkın refahına önem verirdi. Az konuşur, çok çalışırdı.
Üniversiteler şakır şakır bilim isanı çıkarır, konservatuvarlarda birbirinden yetenekli sanatçılar yetişirdi. Hastanelerde bedava sağlık hizmetleri verilir, eğitim devlet parasıyla yapılır, tarım desteklenir, işçi sınıfı adam gibi bir hayat yaşardı. Biz de böyle bir ülkede keyiflenir, ülkemizle gurur duyardık. Keyfimize hiç diyecek olmazdı.
Ben o zaman yine yazar olurdum. Ama tabii üç romandan oluşan “Adanmış Hayatlar” serisini bu şekilde yazmazdım. Mahir ve arkadaşlarını Kızıldere’de bırakmazdım. Deniz ve arkadaşlarını darağacıyla değil, nar ağacıyla anardım. Kısacası, üç romandan oluşan “Adanmış Hayatlar” serisi mutlu sonla biterdi. Bana ödül verirlerdi. Öyle altın plaket filan istemezdim. Para da istemezdim. Yakama bir kır çiçeği takarlardı. Beni onure ederlerdi. Alkışlarlardı. Mutluluktan ağlardım. “Erkek adam ağlar mı be!” diye Deniz benimle dalga geçerdi.
VEHBİ BARDAKÇI
#VehbiBardakçı #SinanCemgil #Nurhaklar #68liler
6 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Text
Orta uzunlukta soru postu
Klasik sorularla başlayalım ama birbirinize sorarken aynı kısır döngüdeki soruları sorup durmayın lütfen, birazcık farklı bakalıım. Eski soruları da tuttum, 60 sonrası yeni soru grubu, 80 sonrası uzun cevaplar vermeyi sevmeyenler için şipşak sorular. Sevgileer.
Adını paylaşır mısın?
Kaç yaşındasın?
Bugün nasıl hissediyorsun? Bu hissinin sebebini de paylaşır mısın?
En büyük hayalin nedir?
En büyük korkun nedir?
Tüm evreni bir duygudan arındırma şansın olsa bu hangi duygu olurdu?
Gözün kapalı önerebileceğin bir kitap paylaşır mısın?
"Bunu da beğenmeyen zevksizdir." dediğin bir film var mı?
Tekrar tekrar dönüp izlediğin bir dizi var mı?
Şiir okumayı sever misin? Eğer seviyorsan en beğendiğin şiirlerden birini paylaşabilir misin?
Günlük tutan biri misin? Bunu düzenli mi yapıyorsun?
En sevdiğin müzik türü ve parçayı paylaşabilir misin? (Çorba dinleyici olsan da baskın olan bir tür vardır djfgfjd)
Astroloji hakkında ne düşünüyorsun? İnanıyor musun?
İçedönük biri misin yoksa dışadönük biri mi?
Partnerinle gerçekleştirmeyi en çok istediğin aktivite nedir? (Karavanla gezmek, sahilde yürümek, sessizce oturmak vb.)
Kendinde en sevdiğin özellik nedir?
Kendinle ilgili en sevmediğin şey nedir?
Geniş bir arkadaş çevresi mi tercihin yoksa daha dar bir çevre mi?
Doğum günün ne zaman? Kutlanmasını sever misin?
Mucizelere inanan biri misin?
Eğer inanıyorsan en büyük mucizen neydi?
Bir mevsim seçmen gerekse bu hangisi olurdu ve neden o mevsim?
Çiçek yetiştirmeyi başarabiliyor musun?
En sevdiğin çiçek hangisi, neden o çiçek?
Okuduğun kitaplardaki kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin, neden?
Bir süper gücün olsa bu ne olurdu?
En sevdiğin yemek nedir?
Dünya üzerinde en çok görmek istediğin yeri paylaşır mısın?
Aklına geldikçe pozitif bir his besleyen bir anını bizimle paylaşabilir misin?
Evcil hayvanın var mı?
Hayalindeki evi anlatır mısın?
Nazar, büyü gibi kavramlara inanır mısın?
10 yıl önceki kendine bir tavsiye verebilecek olsan bu ne olurdu?
10 yıl sonraki kendine ufak bir mektup yazabilir misin? (Bunu paylaşmak zorunda değilsin tabi ki ama bir kağıda yazıp saklamanın güzel bir deney olacağını düşündüüm)
İstediğin herhangi bir konuda bir üniversite dersi verebilirsen, bu ders ne hakkında olurdu?
Mitolojiye ilgin var mı?
Herhangi bir mitolojiden herhangi bir karakter olsan kim olurdun, neden?
Yağmurlu havalarda yapılan yürüyüşler hakkında ne düşünüyorsun?
Bize bir şiir ya da metin seslendirir misin?
Aldığın (biri tarafından ya da kendine) en güzel hediye neydi?
Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde olduğu gibi bir günü sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalsan ama bu günü seçebilsen, hangi günü seçerdin?
En son hangi filmde ağladın?
Rüya görebilen biri misin? Eğer öyleyse ağırlığı güzel rüyalar mı yoksa kabuslardan mı oluşuyor?
Aynada, ön kamerada gördüğün bireye tüm dürüstlüğünle bir şey söylesen bu ne olurdu?
Fotoğraf çekmeyi, çekilmeyi seven biri misin? Bizimle en sevdiğin fotoğraflardan birkaç tanesini paylaşır mısın?
Issız bir adaya düşsen "kesin yanımda bunlar olurdu hiç ayırmam" dediğin beş şeyi söyler misin? (bu klişeyi sormazsak olmaz çünkü)
Hayat temponu nasıl tanımlardın?
Bize bir gününü kısaca anlatır mısın?
Yazdığın şeylerden bazılarını kimse bulamasın diye anonim bir blog açıp orada paylaşmayı hiç düşündün mü, yaptın mı?
İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
Hangi yeteneğe sahip olmak isterdin?
Tumblr'a eklenmesini istediğin üç özellik neler?
Hangi dizide, hangi karakterin yerine geçmek isterdin, neden?
Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı sen olsaydın ve istediğini yapabilecek bir konumda olsaydın yapacağın ilk şey ne olurdu?
Kendinde değiştirebileceğin herhangi bir şey olsaydı bu ne olurdu?
Hala izlerim dediğin bir çizgi film var mı?
Uzay senin için ne anlam ifade ediyor?
Aşk senin için ne anlam ifade ediyor?
Geçmişe gidip değiştirebileceğin bir olay olsa, hangi tarih değiştiren olayı değiştirirdin ve neden?
Paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsun?
Ömrünün sonuna kadar sadece bir oyun oynayabilecek olsaydın bu hangi oyun olurdu?
Seni en çok etkileyen kitaptan bize biraz bahsedebilir misin?
İnsanlık tarihine kalıcı bir eser bırakma şansın olsa bu ne olurdu?
Kullanıcı adının bir hikayesi, anlamı var mı? Paylaşır mısın?
Tüm yorgunluğunu alan aktivite nedir?
Son zamanlarda en çok güldüğün meme(miim)lerden birini paylaşır mısıın?
Aklında yer etmiş bir alıntıyı bizimle paylaşır mısın?
Sağlıklı bir ilişkinin temelinde ne olmalı?
Filmleri seçerken konularına göre mi, oyuncularına göre mi, yönetmenlerine göre mi seçer izlersin? Neden?
Hayatın bir kitap olsa tanıtım/özet kısmında ne yazardı?
Hayatın bir kitap olsa, nasıl bir tema baskın olurdu?
Bir günlüğüne görünmez olsan, ilk yapacağın şey ne olurdu?
Ölümsüz olmayı ister miydin? Neden?
Hayatına yeniden başlamak için bir şehir seçebilsen bu hangi şehir olurdu? Neden?
Şu sıralar sürekli diline takılan, mırıldandığın parça hangisi?
Takip ettiğin ve önerebileceğin podcastler neler?
Tvye ya da Youtube'a bir program oluşturman için sınırsız bütçe verseler nasıl bir program yapardın?
5 yıl geriye gitsen neleri farklı yapardın? (bitcoin zenginliği hariç djdfgjdfg)
Fotoğrafın sesi var dediğin bir fotoğrafı paylaşır mısın?
Alaaddin'in cinine sen rastlasaydın üç dilek hakkını nasıl kullanırdın? (Sınırsız ya da daha fazla dilek dilemek kural dışı jdfgjfdj)
Kahve mi, çay mı?
Beypazarı mı, Kızılay mı?
Film mi, dizi mi?
Basılı dergi/kitap mı, dijital mi?
Kitap mı, film/dizi mi?
Yemek mi, uyku mu?
Bir sezonu tek oturuşta bitirmek mi yoksa her hafta yeni bölümü beklemek mi?
Şiir mi, deneme mi?
Nazım Hikmet mi, Necip Fazıl mı?
Evrim Ağacı mı, Bebar Bilim mi?
George Orwell mi, Aldous Huxley mi? (Bu soru biraz daha hangisi daha isabetli bir distopyayı anlattı olarak da sorulabilir, cevaplayana kalmış)
Kamp mı, otel mi?
TV mi, radyo mu?
Spotify mı, Youtube Music mi?
Netflix mi, Disney+ mı?
Bilgisayar mı, telefon mu?
Oyun mu, kitap mı?
Marvel mı, DC mi?
Nolan mı, Kubrick mi?
HIMYM mi, Friends mi?
Birbirinize güzel güzel sorun, fikirlerinize de saygı gösterin, kalp kırın diye değil köprü görevi görsün diye bu sorular. Sevgileer.
259 notes · View notes