Tumgik
#sağlıklı bir şekilde yaşamak
massivets · 5 months
Text
İLACLAMA - DEVASA+ (3)
Tumblr media
Her Türden Zararlıya Karşı Etkili ve Güvenilir İlaçlama Çözümleri
İlaclama.com.tr, evlerimizde ve iş yerlerimizde karşılaştığımız birçok zararlıya karşı etkili ve güvenilir ilaçlama hizmetleri sunan lider bir firma olarak öne çıkmaktadır. Örümcek, kırkayak, pire ısırığı, kalorifer böceği, güve ve gümüş böceği gibi pek çok zararlı ile mücadelede uzmanlaşan İlaclama.com.tr, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam alanı oluşturmanız için yanınızda.
Örümcek İlaçlama - Zararsız Bir Ortam İçin
Örümcek, özellikle ev içinde rahatsızlık veren ve çoğalan canlılardır. İlaclama.com.tr, örümcek ilaçlama konusunda uzman ekipleri ve çevre dostu ilaçları kullanarak evinizi zararsız bir ortama dönüştürür.
Kırkayak İlaçlama - Hijyeninizi Koruyun
Kırkayak, özellikle nemli ortamlarda görülen zararlılardır. İlaclama.com.tr, kırkayak ilaçlama hizmeti ile ev ve iş yerlerinizdeki hijyen standardınızı korumanıza yardımcı olur.
Pire Isırığı - Etkili Tedavilerle Rahatlayın
Pire ısırığı, sadece fiziksel rahatsızlık değil, aynı zamanda sağlık sorunlarına da neden olabilir. İlaclama.com.tr, pire ısırığına karşı etkili tedavilerle sizi ve sevdiklerinizi rahatlatır.
Kalorifer Böceği İlaçlama - Sıcaklık Farkına Son Verin
Kalorifer böceği, özellikle kış aylarında sıcak ortamlarda çoğalan canlılardır. İlaclama.com.tr, kalorifer böceği ilaçlama konusunda modern teknikleri kullanarak bu zararlıları etkili bir şekilde kontrol altına alır.
Güve İlaçlama - Giysilerinizi Koruyun
Güve, giysilerinizi ve tekstillerinizi tehdit eden zararlılardır. İlaclama.com.tr, güve ilaçlama konusunda uzman kadrosu ile giysilerinizi ve evinizi korur.
Gümüş Böceği İlaçlama - Değerli Eşyalarınızı Koruma Altına Alın
Gümüş böceği, değerli eşyalarınıza zarar verebilen zararlılardır. İlaclama.com.tr, gümüş böceği ilaçlama hizmeti ile değerli eşyalarınızı koruma altına alır ve sağlıklı bir ortam oluşturur.
İlaclama.com.tr, zararlılarla mücadelede uzmanlaşmış, çevre dostu ve etkili çözümler sunan bir ilaçlama firmasıdır. Sağlıklı bir çevrede yaşamak ve zararlılardan kurtulmak için İlaclama.com.tr adresini ziyaret edin.
541 notes · View notes
bigcollections · 6 months
Text
ONLİNE DİYETİSYEN - GOLD
Tumblr media
İzmit Online Diyetisyen ile Sağlıklı Yaşamın Kapılarını Aralayın!
Giriş: İnsan sağlığının temel taşlarından biri olan doğru beslenme, günümüzde her zamankinden daha fazla önem kazanmış durumda. Sağlıklı bir yaşam sürmek, enerjik ve mutlu bir hayat yaşamak için doğru beslenme alışkanlıkları edinmek gereklidir. İşte tam da bu noktada İzmit online diyetisyen hizmeti, size sağlıklı beslenme ve yaşam tarzınızı düzenleme konusunda yardımcı oluyor.
İzmit Online Diyetisyen Nedir? Online diyetisyen, modern yaşamın hızına ayak uyduran ve diyet konusundaki uzmanlığını dijital platforma taşıyan profesyonellerden oluşan bir ekip tarafından sunulan bir hizmettir. Bu hizmet sayesinde, coğrafi konumunuzdan bağımsız olarak uzman diyetisyenlerle iletişim kurabilir, kişisel beslenme ihtiyaçlarınıza uygun özel bir diyet programı oluşturabilirsiniz.
İzmit Online Diyetisyen Hizmetinin Avantajları:
Uzaktan Erişim: İzmit online diyetisyen hizmeti, fiziksel olarak bir araya gelmeye gerek kalmadan diyetisyeninize ulaşmanızı sağlar. Bu, yaşadığınız şehirden bağımsız olarak diyetisyeninizle düzenli iletişim kurmanızı kolaylaştırır.
Kişiselleştirilmiş Programlar: Her bireyin beslenme ihtiyaçları farklıdır. İzmit online diyetisyen, kişisel sağlık durumunuz, hedefleriniz ve yaşam tarzınız göz önüne alınarak size özel bir beslenme programı oluşturur.
Takip ve Destek: Dijital platform üzerinden yapılan iletişim, düzenli takip ve destek imkanı sunar. Diyetisyeninizle sürekli iletişim halinde olabilir, programınızı güncelleyebilir ve sorularınıza anında cevap alabilirsiniz.
Zamandan Tasarruf: Geleneksel diyetisyen randevularına harcanan zamanı minimuma indirerek, iş veya günlük yaşamınızdaki yoğunluğa uygun bir şekilde beslenme programınıza odaklanabilirsiniz.
Nasıl Başvurabilirsiniz? İzmit online diyetisyen hizmetinden yararlanmak için https://onlinediyetisyen.org/kocaeli-izmit--online-diyetisyen/ adresini ziyaret edebilir ve uzman diyetisyenlerle iletişime geçebilirsiniz. Sağlıklı yaşamınıza bir adım daha yaklaşmak için hemen başvurun ve uzman rehberliğinde sağlıklı beslenmenin keyfini çıkarın!
721 notes · View notes
sezginer35 · 3 months
Text
Musmutlu akşamınız olsun 😉☕☕
Tumblr media
Mutluluğun sırrı, herkes için farklı olabilir, ancak genel olarak, sağlıklı ilişkiler, kişisel gelişim, iç huzur ve anlam arayışı gibi faktörlere dayanır. İşte mutluluğun sırrı olarak kabul edilen bazı önemli unsurlar:
1. **İlişkiler ve Bağlantılar**: Sevdiklerinizle sağlıklı ve destekleyici ilişkiler kurmak ve bunları sürdürmek, mutluluğun temel taşlarından biridir.
2. **Kişisel Gelişim**: Kendinizi tanımak, yeteneklerinizi geliştirmek ve hayatınızı anlamlı kılan aktivitelere zaman ayırmak, kişisel tatmin ve mutluluğunuzu artırabilir.
3. **Sağlık ve Refah**: Fiziksel sağlık, düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve yeterli uyku, mutluluğunuz üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.
4. **İç Huzur ve Kabul**: Kendinizi kabul etmek, iç huzur bulmak ve şükretme pratiği yapmak, mutluluğunuzun temelini oluşturabilir.
5. **Amaç ve Anlam**: Hayatınıza anlam katan amaçlar belirlemek ve bu amaçlar doğrultusunda hareket etmek, mutluluğunuzu artırabilir.
6. **Esneklik ve Kabul**: Hayatın değişkenliklerine esnek bir şekilde uyum sağlamak ve kontrol edemeyeceğiniz durumları kabul etmek, duygusal zenginlik ve huzur sağlayabilir.
7. **Mütevazilik ve Empati**: Başkalarına yardım etmek, empati göstermek ve minnettarlık duygusuyla yaşamak, mutluluğunuzu artırabilir.
Mutluluğun sırrı, her bireyin yaşam tarzına, değerlerine ve hedeflerine bağlı olarak farklılık gösterebilir, ancak genellikle içsel bir denge ve dışsal uyumun bir kombinasyonunu içerir.
youtube
40 notes · View notes
reiralea · 7 months
Text
Selam!
Cuma gününe kavuşturan ve bugünü de atlatmama yardımcı olan Allah'ıma hamd olsun. O kadar zorlandığım bir hafta oldu ki bir an hiç bitmeyecek sandım. Normalde böyle şeyleri okulda hiç belli etmem ama hafta ortasında, psikolojik ve fizyolojik olarak çok zorlandığım bir anda, "Ben de cuma gününün gelmesini istiyorum ama o zamana kadar birbirimize güzel davranalım." dedim çocuklara. Bazen çocuklar hafta sonunun gelmesini hiç istemiyor. Bugün içlerinden biri "Öğretmenim, iki gün tatil olmasa keşke, sizi çok özlüyoruz." dedi. O sırada diğer öğrencim, "Ama öğretmen de cuma gününün gelmesini istiyordu." dedi. O an içim cız etti. Kötü bir şey söylememişim gibi düşünmüştüm ama onlar benden ayrılmak istemezken benim cuma gününü bekliyor olmam birkaçını incitmiş sanırım. Bunu duyunca o an neden böyle söylediğimi açıkladım çocuklara. Aramızdaki minik bir buzu eritmiş olduk böylece. Hafta sonuna bana dargın girseydi daha çok üzülürdüm.
Bugün arabasız beşinci günümdü sjhsd. Birkaç gün daha böyle geçecek, biraz zorlanıyorum. Şehir merkezinde olsaydım bu kadar aramazdım ama ilçede yaşayınca merkeze ulaşmakta da evime geri dönmekte de epey zorlandım. Servis saatleri, trafik yoğunluğu, soğuk hava, tek başınalık sürekli stres seviyemi arttırdı. Her gün aynısını, benzerini hatta daha fazlasını yaşayan insanlar için dualar ettim. Farkında değiliz ya da çabuk unutuyoruz. Bu da nankörlük sanırım. :(
İlçe servisini kullanırken yeni insanlarla tanıştım. Tanıştığım teyzelerden biri beni evine davet etti sjhd, ben de tanıştığım bir öğretmeni okuluma davet ettim dkjs. Bakalım ikisiyle de tekrar ne zaman görüşeceğiz. Sosyal bir kelebek de değilim aslında ama oldu bir şeyler.
Bir hafta önce diyete başlamıştım, üzücü bir sürecin içindeyken bile bozmamaya gayret gösterdim. Bu kez istikrarlı bir şekilde devam edeceğim sanırım. Bugün kontrolde de güzel şeyler duydum, yağ oranında azalma olması beni rahatlattı. Dünya tatlısı bir diyetisyenim var keşke arkadaş olabilsek. Bir sonraki görüşmemizde teklif ederim belki ahhsjhsa.
Günlük rutinime artık egzersiz de eklemem lazım. Başlangıçta biraz zorlanacağım ama bunu da başarırım umarım. Kaslarımın zayıf olmasından yorgunluğum hiç bitmiyor, daha sağlıklı yaşamak istiyorum. Bazen hayatta olmaktan çok yoruluyorum ama yine de her şeyin içinden sağ çıktığıma seviniyorum. Bir zamanlar ot gibi yaşamaktan şikayetçiyken artık yaşadığımı hissediyorum.
Yaşasın yaşamak!
7 notes · View notes
kalicizler · 4 months
Text
Güvende hissetmiyorum. Normalde kötü olduğum anlarda kendi zihnime saklanırım, insanlardan kendimi soyutlarım ama artık o da işe yaramıyor. Zihnim kirlendi, kirlettiler. Sadece o pisliğin içinde boğuluyorum. Oysaki eskiden böyle değildi? Bir zamanlar kendi içimde güvenle yaşayabiliyordum. Belki iyi gelmiyordu ama en azından güvendeydim. Oysaki şimdi düşüncelerim bile pis benim, kirliyim. O kiri çıkartmaya çalışıyorum; duşta bedenimi kazıyorum, makyajlar yapıyorum ama kapanmıyor. Hala gözlerimin içine baktığımda o pisliği görüyorum. Diğerleri de görecek diye ödüm kopuyor. Ben tekrar yalnız kalmak istemiyorum, bir başıma parkın birinde oturup saatlerce ağlamak istemiyorum, kabullenebilmek için saatlerce kendimi değiştirmeye çalışıp en sonunda başaramayınca sinirden kriz geçirmek istemiyorum. Birisi benim içimdeki pislikleri gördüğünde benden uzaklaşmasın, onlardan kurtulmama yardım etsin istiyorum, sadece eskisi gibi temiz hissetmek istiyorum. Güvende olmak, iyi hissetmek… Ben insanlar için onca fedakarlık yapmışken onların bunu hiçe sayması çok zoruma gidiyor. Düşüncelerim değişiyor, gittikçe daha da kirleniyorlar ve kimsenin umrunda bile değil. Anlaşılmıyorum, bunu biliyorum ama bari umursasınlar istiyorum. Ben insanları anlamaya çalışmak için her şeyi yaparken onların bana çöpmüşüm gibi davranması çok zoruma gidiyor. Gözlerimdeki yorgunluğu biri fark etsin ve beni umursasın istiyorum. Sadece bir beden ve kötü düşüncelerden ibaret olmak istemiyorum ben. Sadece anlık bir zevk uğruna kullanılmak istemiyorum. İnsanlara iyi niyetle yaklaştıkça daha da kullanılıyorum, daha da sömürülüyorum. Sadece biri de benim ruhumu görsün, sevsin istiyorum. Çok yorgunum, saatlerce uyuyorum belki yorgunluğum geçer daha sağlıklı olurum diye ama nafile. Sadece zaman öldürüyorum, gitgide sonuma yaklaşıyorum ve kimsenin umrunda bile değil. Birisine sorunlarım olduğunu söylediğim zaman aldığım tepki hep beni daha çok susmaya ve duygularımı bastırmama neden oluyor bu da daha sonra patlamama ve kendime zarar vermemle sonuçlanıyor. Kimsenin beni gerçekten sevemeyeceğini düşünüyorum. Ben de görmedim ilgi, sevgi ama kimseyi de sadece zevk için kullanmadım. Beni sömürdüler ve ben artık içimdeki o şefkati hissedemiyorum, sadece kötü duygular kaldı. Herkes böyle mi yoksa bana hep kötüler mi denk geldi? Hayata küstüm, tanrıya küstüm, evrene küstüm… İnsanların bana dediği o kadar iğrenç şeylerin hepsini yutuyorum ve daha sonra bu lafları vücudumdaki zehir gibi akıtıyorum. Bir süredir akıtmadım, bu bir başarı mı yoksa endişelenmem gereken bir durum mu emin değilim. Ya daha sonrasında büyük bir patlama yaşarsam ve bu benim sonum olursa? Ölmek istemiyorum ama yaşamak istediğim hayat bu değil ve bu konuda elimden bir şey gelmiyor, kendimi değiştirmek ölmekten çok daha zor ve ben o kadar güçlü değilim. Korkuyorum, ben çok korkuyorum. Birisi bana samimi bir şekilde sarıldığında ve kendimi güvende hissettiğimde titriyorum. Titriyorum ve kendimi sıcak hissediyorum. Ama her güzel şey gibi o sarılmanın da bir sonu var ve ben yine soğukta yalnız kalıyorum. Ağlamak istiyorum, gözlerimden artık kan akana kadar ağlamak ve rahatlamak ama bunu yapamam çünkü işin sonunda yine yalnız olacağım için bir işe yaramaz. Sadece ben hüngür hüngür ağlarken birisi saçlarımı okşayıp bana “yanındayım” desin istiyorum. Niye kimse bunu bile yapmıyor, biraz bile yanımda olmuyor? Pisliğimde boğulacağım sanırım ve beni kurtarmaya kimse gelmeyecek.
2 notes · View notes
oluruvar · 1 year
Text
Neredeyse her sabah boğazım şişiyor aylardır hatta belki yıllardır. Çok uzun zamandır, hatta belki hiç kendimi sağlıklı hissedemiyorum. Üç gün iyiysem beş gün halim olmuyor falan. Vücudum titriyor, saçma sapan yerlerim acıyor ve ağrıyor. Hep bi şekilde vitaminim eksik, uyku düzenim bozuk diye böyleyim dedim kendime. Ne zaman doktora gitsem antibiyotik ya da soğuk algınlığı ilacı verip yolluyordu. Yine gittim geçen gün. Doktora bana "sen nazlanıyorsun sanki biraz" dedi, güldü boğazıma bakınca. Çünkü ben iki hafta önce almıştım randevuyu ve gittiğimde boğazımda bi sorun yoktu. Ben de "herhalde psikolojik" diye düşündüm o an. Sonra kan tahlili istedim. En son yaklaşık bir yıl önce kan tahlili yapmışlardı ve o kan tahlilinde vücudumda enfeksiyon vardı. Bu sefer de enfeksiyon çıktı ama doktor çok ağır bi enfeksiyon olduğunu söyledi. 0-20 arası olması gereken bi değer 40. Diğer iki değer de fazla ama bu kadar değil. Neyse, ben öleceğimi sanıyorum zaten hemen. Kanser oldum falan sanıyorum, korkudan zor ayakta duruyorum. Doktora dedi ki "üç günlük ömrün kalmış"... Olm... READ THE ROOM YA! Mal mısın bayıltmaya mı çalışıyorsun beni? O öyle deyince tövbe ya rabbim tövbe estağfurullah yaaaa dedim birazcık bağırdım gibi oldu, güldü. Üç ay penisilin yazdı (ayda bir). Ben onu da şaka sandım ama o şaka değilmiş. Bi de tantum diye bi hap verdi. Ben çok korkuyorum zaten ölmekten, hiç sağlıklı olamadığım için hep ölümün eşiğinde gibi hissediyorum. Penisilin iğnesi yapılırken de delirdim korkudan. Aşırı tatlı bi kızdı iğneyi yapacak olan, uzun uzun konuştu benimle, sakinleştirdi beni. "Sana yalan söylemiycem, canın çok acıyacak. Çok baba bi penisilin bu ama sakin ol, bi saate azalacak acısı" vs diye samimi bi şekilde konuştu. Biraz olsun sakinledim ve çok güzel yaptı iğneyi. İğneden sonra dedim ki "alerjim varsa nasıl anlarım" çünkü deli gibi acıtıyor, ordan anlayamam. "Kusarsın" dedi. O öyle deyince benim midem bulanmaya başladı ama ben korktuğumda zaten benim midem bulanır. Yarım saatten fazla hastane içinde yürüdüm popomu tutarak ve botlarımın fermuarı açık şekilde çünkü ilaç içimde donabilirmiş. Çok acısa da yürüdüm, zaten yürüdükçe acı azaldı ilginç şekilde. Benim için çok ani gelişen bi süreçti. Boğazım şişiyo diye giderken hiç penisilin beklemiyordum. Şok oldum. Şimdi hala ağrıyor iğne olduğum yer ama beni iyileştirecek diye umuyorum. İçimde bi yerlerde hala "ya hastalığım kanserse, ya doktorun bilmediği başka bi şey varsa da tedavi olmadığı için ölürsem" diyen bi ses var. Yaşamak zaten çok zor, böyle korkularla iyice zorlaşıyor. Kendimi rahatlatmak için bi şey de yapamıyorum. Son on küsür gündür üzülmekten başka bi şey de yapamadım zaten normal olarak. Hayat birazcık olsun iyiye gitse keşke. Baya da uzun tuttum ama içimi dökmek istedim. Tişikkirlir. İi gicilir
13 notes · View notes
srdnm · 1 year
Text
Bu İnsanları Hayatınızdan Çıkarın
Sizi strese sokan kişiler. Stres her zaman kötü bir şey değildir. Sizi harekete geçmeye motive ediyorsa sağlıklı bir şeydir. …Ancak sizi insanlar değil, olaylar strese sokmalıdır. Hayatınızda sizi sürekli olarak strese sokan insanlar varsa, zihniniz size onları hayatınızdan çıkarmanızı söylüyor demektir. Sizi kullanan kişiler. Adeta bir parazit gibi bizden beslenen kişileri eleyin. Bu tür insanların hayatınızda yeri olmamalıdır. Onları yeni yıla götürmeyin. Size saygı duymayan kişiler. Saygılı insanlar saygı gösterilmeyi de hak eder. Hayatınızda sizin onlara gösterdiğiniz saygıyı size göstermeyen kişiler varsa onları kendinizden uzaklaştırın. Sizi daima kıran kişiler. Bazen insanlar bizi kırdıkça biz onlara hayatımızda daha çok yer veririz. Hayatımızdaki kişiler değer verdiğimiz ve bize değer veren insanlardır-ya da öyle olmalıdır- Bu nedenle sizi sürekli olarak kıran insanları hayatınızdan çıkarın. Acı, ancak size bir ders verirse iyidir. Bu durumda ders, başkalarının sizi kum torbası olarak kullanmasına dur demenizdir. Size durmadan yalan söyleyen kişiler. Dürüst insanlarla olun. Yalancılara gereksiniminiz yok. Yüzünüze gülüp arkanızdan hakaret eden kişiler. Bu insanlara kıllarından geçenleri size söylemeye cesaret edemeyen korkaklardır. Bunlar size arkadaşınızmış gibi davranırken dünyanın geri kalanına sizin işe yaramaz biri olduğunuzu söylerler. Bu kişiler sizin prestijinizi yok ederler. Sadece aptallar hayatlarında böyle insanlarla yeni bir yıla başlarlar. Sizi umursamayan, ancak umursuyormuş gibi görünen kişiler. Bunlar sizin sahte arkadaşlarınızdır. Çok eğlencelidirler, sizin yardımınızı mutlulukla kabul ederler. Siz onlara ihtiyaç duyduğunuzda ise mucizevi şekilde yok olurlar. Bu kişiler sizde yanlış bir güvenlik hissi oluşturduğundan çok zararlı insanlardır. Sizi eski hayatınıza geri çekmek isteyenler. Hayat ancak sürekli gelişiyorsa ilginç ve heyecanlıdır. Ancak sürekli ilerliyorsanız, sürekli kendinizi ve çevrenizi geliştiriyorsanız, mutluluk ve huzuru bulabilirsiniz. Çoğu kişi kendilerini eski hayatlarına çekmeye çalışan insanları hayatlarında tutmaya devam eder. Bu kişilere dikkat edin, tespit edilmeleri zordur ve sizin çok çalışarak sağladığınız ilerlemeyi geri çevirirler. Sizi engelleyen kişiler. Zaman geçtikçe bizim de ümit ve hedeflerimiz değişir. Hayatınızdaki birçok kişi sizin oluşturmaya çalıştığınız türde bir hayatı yaşamak istemeyecek ve sizi kendi istedikleri hayat tarzına çekmeye çalışacaklardır. Çoğu zaman insanlar tamamen farklı şeyler hedefleyen kişilerle sarılı olduklarından hayallerindeki hayatı kurmayı başaramazlar. Hedefleriniz uyuşmuyorsa hayatlarınız da uyuşmayacaktır. Sadece ne yapacağınızı değil, kiminle yapacağınızı da dikkatli seçmelisiniz. Aynı anda ancak belirli sayıda sağlam ilişkiyi sürdürebilirsiniz. Fazlasını yürütmek için gereken zaman, enerji ya da konsantrasyon çoğu kez bulunmaz. Hayatınızı işe yaramaz insanlarla doldurursanız, işe yaramaz bir hayat kurmanız kaçınılmazdır. Eğer bir kişinin sizin hayatınıza katkısı yoksa salıverin gitsin. Onları eski yılda bırakın ve bu yıl daha iyi bir dostluk halkası oluşturun. Not: Paul Hudson tarafından Elite Daily adlı sitede yazılan “10 Toxic People You Shouldn’t Bring With You Into The New Year” başlıklı yazıdan özetlenerek tercüme edilmiştir Alıntı
7 notes · View notes
yasamaksarkisi · 10 months
Text
merhaba.
sanırım bazen çok tat kaçıran biriyim. dün bazı yanlarımı törpülemenin iyi olacağını düşünüyorum günlük klasik düşünme vaktimde. neyse, sonra kelime seçimime dikkat getirdim ve sonuçta törpülemek belli bir şekil vermek bir hale getirip dönüştürmek gibi bir anlama geliyor we all know this geçiyorum, şimdi ben kendimi törpülemek isterken bu istek benim istediğim bir hale doğru dönüşüm mü yoksa "daha iyi biri olurum" motivasyonu ile bir dönüşüm mü? başkaları için zor olan bir yanımı "törpülerken" istekli miyim gerçekten? düşünürken, bu zor yanlarin benim için vazgeçmek istemediğim yanlar olduğunu da fark ediyorum bir yandan. mesela insanlar tarafından en fazla aldığım yorum soğuk biri olarak gözükmem, bu da hep eleştiri gibi gelir biraz ama bayılıyorum bu özelliğime mesela fksjdj diğeri, kıskanç biri olmam. yani daha iyisi için denemeler yapıyorum ama buyum yani evet kıskanç biriyim?? bunu törpülemek istiyor muyum mesela? bir başkası, mizacen sert biri olmak. evet ben de isterdim enerji bombası polyanna olayım ama yay burcu halimin bile yükseleni akrep... yani kurtarmıyor dksjsjs bunu oldurmaya çalışmak sağlıklı mı benim için? olduğum sandığım pek çok sıfatı sorgulayabilirim, pek çoğunu terapide konuşma fırsatım oldu zaten ama demek ki bunlara sıra gelmemiş yani, sıra geldiyse de ne yapayim kardeşim bu kadarım o zaman. kendime yükseldim fmsmfjs
kendimle uğraşmak bir süre sonra her şeyimde bi kusur bulmaya doğru gittiğinde kendimi durdurmaya çalışıyorum. her şey okey, gölge yanlarimiz, freudyen bağlantılar, ne biliyim kabuller kararliliklar falan ama bi şekilde yaşıyorum işte hayatı. kimi zaman istediğim gibi kafama göre sırf ben o an sert veya soğuk davranmak istedigim diye öyle davranarak yaşamak istiyorum. bu konuda analiz edilmekten zerrece hoşlanmıyorum açıkçası, nedeni neyse ne işte fkddjjdgj
bunlarla beraber bide sorguladım dedim ya yukarıda, sorgulayıp üstüne gidip aslında o sey o sıfat olmadığımı fark ettiğim şeyler var. bunlara örnek verecektim de emin olamadim o şey olmaktan çıkabildiklerim nelerdi fmsjdjs siz bana güvenin, varlar.
neyse hadi kıssadan hisse diyeyim, hepimiz biriciğiz. vazgeçmek istediğimiz özelliklerimiz belki de bizi biz yapan özelliklerdir. bir paket halindeyiz hem iyi yanlarımız var hem tatsız yanlarımız. nasil ki sevdiklerimizin hem iyi hem kötü yanlarını sahiplenebiliyorsak ve kabullenebiliyorsak kendimize de bunu verelim. bunu fazlasıyla hak ediyoruz.
6 notes · View notes
theafordusa · 1 year
Text
İnsanlar hayatlarını daha güzel, daha verimli bir şekilde yaşamak için hayattan beklentileri vardır. Bazen çok çalışıyoruz ve bu çalışmanın karşılığını iyi bir okulda okumak ile almak istiyoruz, hastalandığımızda, içmemiz gereken ilaçları içiyoruz ve kendimize iyi bakmaya çalışıyoruz ve bunun karşılığında sağlığımızı yeniden istiyoruz. Bazen de daha farklı sıkıntılar çekiyoruz ve bunun için çok fazla sabretmemiz gerekiyor olabilir, sonucunda ise mutlu olmak istiyoruz. Bu ve buna benzer örnekler, hayattan beklentilerimizdendir. Tabii ki hayattan beklentilerimiz her zaman istediğimiz gibi gerçekleşmez. Mesela az önce okuduğumuz örnekler. Çok çalışıyor olabiliriz ama her zaman istediğimiz sonucu alamayız. İçmemiz gereken bütün ilaçları düzgün bir şekilde kullanıp, kendimize istediğimiz kadar sağlıklı baksak da, bazen beklentimizde olan o sağlığa kavuşamaya biliriz ama yine de insanlar hayatta hayal kurmaktan ve beklenti içerisinde olmaktan vazgeçmemeliler. Kendimden örnek verecek olursam, benim  bu hayattan beklentim iyi bir eğitim alıp, gelecekte çok daha iyi yerlere gelebilmek. Bu beklentimin yerine gelmesi için çok çalışmam gerektiğimin farkındayım. Umarım bu beklentimi gerçekleştirebilirim.
Beklentinin başka bir yanı ise, insanların insandan beklentisidir. Birisi size iyilik yaptığında “Acaba bu iyiliğin altından bir beklenti çıkacak mı?” diye düşünmek, bence her insanın düşüncesidir. Artık bir beklenti içerisinde olmayan insanların sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. İnsanlar artık hep bir çıkar düşüncesi içerisinde. Yaptıklarının iyilik olduğunu zanneden bu insan topluluğu bence hayattan en son karşılığını alacak kişilerdir.
Beklentinin mitolojideki etkisini merak ettim ve şimdi Mitolojinin beklentiye etkisi ile ilgili bir anlatımı örnek vereceğim.  Bir heykeltıraş olan Kıbrıs prensi Pygmalion, ideal kadını temsil eden fildişinden bir heykel yapar ve Galatea adını verir. Galatea o kadar güzeldir ki, Pygmalion ona aşık olur ve tanrıça Venüs’e ona hayat vermesi için yalvarır. Venüs onun isteğini kabul ederek Galatea'yı canlandırır; Pygmalion ile insan olan heykeli mutlu bir aşk yaşarlar.
İnsanların hayattan beklentileri, insanın insandan beklentileri ve beklentinin mitolojideki etkisinden bahsettim. Umarım insanın hayattan beklentisi herkes için için güzel sonuçlanır. Umarım, insanlar, başka birinden beklenti beklemeden bir iyilik yada herhangi başka bir şey yaparlar. Umarım Pygmalion, tanrıça Venüs’te beklentide bulunduğu için mutludur.
7 notes · View notes
shiftyeon · 2 years
Text
Kendi Hayatımızda Yaşayabileceğimiz Ruhsal Uyanış Belirtileri
Büyük etki bırakan olaylar: Travma sonrası iyileşme süreci, beklenmedik olaylar, belirsizlik sürecindeki rahatsızlık hissi bunlardan bazılarıdır. Yaşananların sonunda kabullenmeler, rahatsızlığın ardında sakinliği bulmak, travmayı iyileştirmek ruhsal uyanışı tetikler.
Aniden gelen kendini iyileştirme hissi: Kendinizle barışmak, güven ve tatmin duygusu yaratır. Bu bağlamda kişi kendini insanların onu nasıl düşündüğü ya da gördüğü üzerinden değerlendirmez.
Sağlıklı bir yaşam tarzına geçmek için hissedilen güçlü dürtü: Anlık tatmin duygusuna karşı uzaklaşmak. Bedeninize saygınız artar ve böylelikle daha sağlıklı bir yaşam stiline geçmek ve buna sadık kalmak istersiniz.
Zihinsel değişimler: Bambaşka bir kültürün içerisinde bulunmak, sahip olduğunuz değerler çerçevesinin dışına çıkmak; başka gerçekliklerin de var olduğunu öğretir. Bununla beraber “farz ettiğiniz” şeylerin “gerçekliğini” öğrenmenin yıkıcı etkisi, büyük bir değişim başlatır.
Dünyayı Daha İyi Hale Getirme İsteği: Sadece kendin için değil başkaları için de öğrenme, anlama ve çalışma isteği doğar.
Daha Hassas Olmak: Kendinizi en ufak şeylere ağlarken, aniden öfkeli ya da küçük kışkırtmayla üzgün hissederken, ya da alışılmadık bir şekilde üzülürken, sonra da çok mutlu hissedersiniz.
Sezgilerine Güvenmek: sezgileriniz güçlenir ve onlara güvenmeye başlarsınız ve sizi nereye götürdüğünü görürsünüz.
Kendin Olmayı İstemek: Artık doğrularını arama ve konuşma zamanının geldiğini anlıyorsun. Daha özgün, daha otantik kendin olma hali sizin için önemli olur.
Hatırlamaya Başlamak; Anılarınız yüzeye çıkar. Vücut anıları, bastırılmış anılar, geçmiş yaşamların resimleri veya paralel yaşamlar.
Duygusal ve Zihinsel Olarak Kafa Karışıklığı Yaşamak: Hayatınız dağınık ve kaotik hissettirdiği gibi işleri düzene sokmanız gereken ama aynı zamanda odaklanamadığınız bir duygu.
İnternet üzerinden aldım <3 kısaltarak yazmaya özen gösterdim. aslında bir suru belirtir var ama bunların yeterli olacağını düşündüm dostlar 👐🏻
16 notes · View notes
watermelonelywizard · 2 years
Text
Şimdi
İçimde yatan şey aşağılık bir şey mi?
Aşağılıksa bu güne kadar yalanlar ve oyalamalarla onu çok iyi sakladığım belli. Ama ölüp kokusu etrafa yayılmaya başladığında tahmin ettiğimin çok ötesinde bir utançla yüzleşmem gerekecek.
Tumblr media
Vahşiyse bu güne kadar inanç ve üstbenin zincirleriyle onu fena kuşattığım belli. Ama ona verdiğim bu uzun süreyi kendi lehine kullandıysa zincirini kopardığında beklediğimin ötesinde bir tehlikeyle yüzleşmem gerekecek.
Bazen kendimi ''şimdi'' diye uyarıyorum ve o an hayatı nasıl bota bırakmış gibi yaşadığımı fark ediyorum. Sanki her şey bir oyun ve biri devamlı skip tuşuna basıyor. Şimdi dediğimde genelde hayatta kalmaya yönelik kısa vadeli kararlar veriyorum, mesela ''şimdi -- yemek yiyip şu işe başlayayım.'' Ya da ''şimdi - bulaşıkları yıkayıp çamaşırları toplayayım...'' gibi. Bu bir tür nöbet gibi gerçekleşiyor. Hani bazen uykudan önce vücuda bir titreme gelir ya, beynin bir nevi vücudu - ölmedin dimi ? - diye kontrol etmesi.... Bu ''şimdi'' meselesi de aslında bundan farksız değil.
Kafam sürekli başka yerlerde olduğu için bazen yaşamsal fonksiyonlarımı yerine getirmeyi unutuyorum ve bu ufak bilinç nöbeti beni ''şimdiki zaman'' a geri getiriyor. Bir tür elektro şok sanki.
Tumblr media
Geri dönemezsem ne olur? Bu durumda sanırım üç ihtimal var; ölmek, delirmek ya da içimdeki şeyin kontrolü ele geçirmesi. Bunlar arasında en kötü sonuncusu olabilir, aslında sonuncusu delirmenin bir türü de olabilir.
Ne yazdığımı tam bilmiyorum, sadece kafam çok karışık ve içimde bir şeylerin varlığını hissediyorum, bunun ne olduğunu bilmemek beni korkutuyor. Yarı ölü gibi yaşamak ve zaman zaman ne yaptığımı net bir biçimde hatırlayamamak... Belki erken yaşta alzheimer oluyorumdur.
Tumblr media
Şimdi, hala zamanım varken yapabileceğim şeyler var sanırım. İnanç ve üstbenliğimin zincirlerini güçlendirebilirim ve öleceğim güne kadar bu zincirleri sağlam tutabilirsem hiç delirmeden ve pişman olacağım şeyler yapmadan huzur içinde hayatı tamamlayabilirim.
''Şey'' i zincirlemek yerine onun ne olduğunu öğrenmeye çalışabilirim, belki aşağılık ve özgüvensiz bir şeydir ve eğitilebilirse sağlıklı bir şeye dönüşebilir. O zaman kontrolü paylaşırız.
Düşünmeyi bırakabilirim, son birkaç gündür düşünmeden yapmama gerekenleri yapmaya çalışıyorum, katlanacağım zahmetleri görmezden gelip önüme konan işi tamamlıyorum. Düşünürsem asla yapamayacağım şeyler. Kısacası hayatı otomatiğe alarak bitene kadar pek bir şeyle meşgul olmayabilirim. Bu şeyin işine gelebilir gerçi...
Farklı yollar da zamanla kendini gösterebilir.
Yazı bitmeden önce beni bunu düşünmeye iten bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bahsetmeye biraz da çekiniyorum ama burası her şeyi ortaya döktüğümüz yer dimi? Yani başka nerede bundan bahsedebilirim.
Tumblr media
Dışarıda bir işim vardı, eve dönüş yolunda bir kızla aynı otobüse bindik ve yakın durduğumuz için 4-5 defa göz göze geldik. Neden utandığımı veya heyecanlandığımı bilmiyorum. Otobüsten inip eve vardığımda biraz hastalıktan biraz yorgunluktan kendimi yatağa attım. Açtım, biraz susuzdum ve yalnızdım, ev karanlıktı, konuşacak kimse yoktu. Otobüsteki kız sürekli aklıma geliyordu, birlikte kahve içip uyuduğumuzu hayal ettim ve kısa süre sonra bu saçma hayal ve duygular kendimden iğrenmeme sebep oldu. Bunu Lotte ye nasıl yapardım? Üstelik hiç tanımadığım biriyle... Uyanınca çok kötü hissediyordum ve yine ''şimdi'' dedim açlıktan ölmeden önce bi şeyler yemem gerekiyordu.
Gerçek benin gerçek bir inancı, aşkı, sadakati ve kutsalı yok mu acaba? Bu istemsiz düşünceler aşağılık veya vahşi bir şeyin ürünü mü yoksa tamamen ben miyim? Belki normaldir ve herkes benzer şeyler yaşıyordur. Ya da Lotte'ye olan bağlılığımı bir şekilde tekrar tazelemem gerekiyordur, mesela ona tekrar aşık olmak için yine onu görmeye gidebilirim.
İğrençleşmeye başlayan iç dünyam hakkında yazdığım karmaşık hislerimi okuduğunuz için teşekkürler, belki karmaşık değildir. Üzerinde çok duramadım ve yine rastgele sıkmış bulundum. Umarım kimseye gelmemiştir.
2 notes · View notes
uuranustenkacann · 2 years
Text
Beklenti
İnsanlar hayatlarını daha güzel, daha verimli bir şekilde yaşamak için hayattan beklentileri vardır. Bazen çok çalışıyoruz ve bu çalışmanın karşılığını iyi bir okulda okumak ile almak istiyoruz, hastalandığımızda, içmemiz gereken ilaçları içiyoruz ve kendimize iyi bakmaya çalışıyoruz ve bunun karşılığında sağlığımızı yeniden istiyoruz. Bazen de daha farklı sıkıntılar çekiyoruz ve bunun için çok fazla sabretmemiz gerekiyor olabilir, sonucunda ise mutlu olmak istiyoruz. Bu ve buna benzer örnekler, hayattan beklentilerimizdendir. Tabii ki hayattan beklentilerimiz her zaman istediğimiz gibi gerçekleşmez. Mesela az önce okuduğumuz örnekler. Çok çalışıyor olabiliriz ama her zaman istediğimiz sonucu alamayız. İçmemiz gereken bütün ilaçları düzgün bir şekilde kullanıp, kendimize istediğimiz kadar sağlıklı baksak da, bazen beklentimizde olan o sağlığa kavuşamaya biliriz ama yine de insanlar hayatta hayal kurmaktan ve beklenti içerisinde olmaktan vazgeçmemeliler. Kendimden örnek verecek olursam, benim  bu hayattan beklentim iyi bir eğitim alıp, gelecekte çok daha iyi yerlere gelebilmek. Bu beklentimin yerine gelmesi için çok çalışmam gerektiğimin farkındayım. Umarım bu beklentimi gerçekleştirebilirim.
Beklentinin başka bir yanı ise, insanların insandan beklentisidir. Birisi size iyilik yaptığında “Acaba bu iyiliğin altından bir beklenti çıkacak mı?” diye düşünmek, bence her insanın düşüncesidir. Artık bir beklenti içerisinde olmayan insanların sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. İnsanlar artık hep bir çıkar düşüncesi içerisinde. Yaptıklarının iyilik olduğunu zanneden bu insan topluluğu bence hayattan en son karşılığını alacak kişilerdir. 
Beklentinin mitolojideki etkisini merak ettim ve şimdi Mitolojinin beklentiye etkisi ile ilgili bir anlatımı örnek vereceğim. Bir heykeltıraş olan Kıbrıs prensi Pygmalion, ideal kadını temsil eden fildişinden bir heykel yapar ve Galatea adını verir. Galatea o kadar güzeldir ki, Pygmalion ona aşık olur ve tanrıça Venüs’e ona hayat vermesi için yalvarır. Venüs onun isteğini kabul ederek Galatea'yı canlandırır; Pygmalion ile insan olan heykeli mutlu bir aşk yaşarlar. 
İnsanların hayattan beklentileri, insanın insandan beklentileri ve beklentinin mitolojideki etkisinden bahsettim. Umarım insanın hayattan beklentisi herkes için için güzel sonuçlanır. Umarım, insanlar, başka birinden beklenti beklemeden bir iyilik yada herhangi başka bir şey yaparlar. Umarım Pygmalion, tanrıça Venüs’te beklentide bulunduğu için mutludur..
Müge Aykut
4 notes · View notes
guzinguzey · 2 years
Text
Fitness Sonuçlarını Görmek Ne Kadar Sürer?
Hayatımızın tüm alanlarına kolay çözümler ve hızlı düzenlemeler arıyoruz. Haliyle fitness söz konusu olduğunda da herkes hızlı bir şekilde sonuç almayı istiyor. Ben bile! ^^ Fakat sistem maalesef bu şekilde çalışmıyor. Hormonlarınızdan nörolojik sisteminize kadar her şey, beslenme ve egzersiz rutininizdeki her küçük değişikliğe adapte oluyor, uyum sağlıyor ve bu zaman alıyor. Yani, dünyaya uyum sağlama ve yanıt verme kabiliyetiniz kadar forma girebiliyorsunuz. Bu ne demek? Sağlığınız bozulmadan sonuç almak istiyorsanız, bu sonucu elinizde tutmak istiyorsanız sizin için sürdürülebilir egzersiz ve beslenme planını bulmalısınız demek. 
Kimse maksimum verimlilik elde edebileceği antrenman, beslenme, dinlenme rutini oluşturamıyor. Burada genetik potansiyelimize en yaklaşabileceğimiz sonucu, hücresel düzeyde bir yapılanmayı konuşuyoruz. Sizce de ciddi süreler boyunca ciddi bir disiplinle doğru bir beslenme ve doğru bir antrenman uygulaması elzem değil mi? 6 ayda böyle bir şey olabilir mi dersiniz? Ben inanmıyorum. Hayattaki çoğu şeyde olduğu gibi, fitness için de başarı temel konularda uzmanlaşmaktan geçiyor. Fiziksel aktivite, hızlandırılmış bir kurs gibi ele alınacak bir şey değildir.
2009’dan beri beslenme ve egzersizle alakalı her konuyu takip ediyor, araştırıyor, okuyorum. Okuyarak ve uygulayarak büyüdüm. Tüm bunlar neticesinde diyebilirim ki uzun vadede sonuç getirecek yaklaşımı benimsemek sağlığınız için seçebileceğiniz açık ara en iyi yoldur. Zaman alacak, belki beklediğinizden daha uzun sürecek; ama değişiklikler mutlaka gelecek. Hem mental hem fiziksel sağlığınızdan olmadan, kalıcı şekilde, buna emin olabilirsiniz… 
Kendimden örnek vereyim. İlk defa bu yıl bacaklarımda değişim görmeye başladım. Herkesin gelişime dirençli bölgesi vardır. Önceden yetersiz mi çalışıyordum? Hayır. Disiplinim mi eksikti? Hayır, aksine hiç vazgeçmedim. Bu yıl sonuçları görmeye başladım, yıllar sonra…
Şinigami'lere güven olmaz =)
Kısa sürede sonuç almak adına onayladığınız her yöntem Ölüm Tanrısı Şinigami ile anlaşma yapmak gibidir. =) Death Note adlı anime Netflix’de var, ilginizi çekerse göz atarsınız. Benim anlatmaya çalıştığım; bu ölüm meleğinin defterini kullanmak isteyen kişi kendi kalan hayat süresinin yarısını Ölüm Tanrısı ile takas eder. Ölüm defterini kullananların 1 yıl içerisinde hareketlerinde ve göz renginde değişikler oluşur. Karanlık tarafla anlaşma yapmak tam olarak böyledir, bir şeyi feda etmeniz gerekir. Kısa sürede bir şeyler değişsin isterken sağlığınızı feda ettiğinizin farkında olmalısınız. 
Fizyolojik prensibi hiçe sayarak ve zorlayarak yol alanlar, evet, sonuç görebilirsiniz -yarı yolda kalma ihtimaliniz yine de daha yüksek- ama bu sonucu koruyamayacaksınız ve süreci estetik olarak başarı ile tamamlasanız bile -bana göre limitleri zorlasanız bile fizyolojik yapımız gereği major değişim 1 yıldan fazla zaman gerektirir- metabolizmada oluşan travmanın yol açtığı bozulmalar nedeniyle bedenin dengesini altüst etmiş olacacaksınız. Saç dökülmesi, kansızlık, bellek sorunları, safra kesesi taşı, adet düzensizlikleri, hayati risk taşıyanları yazmayacağım bile…
Bu arada belki kısa sürede sonuç alabilirsiniz derken bu çok düşük ihtimal; imkansızı kovalıyorsunuz; çünkü bedenin öyle bir kabiliyeti, yaratımı yok =) İşte, riske attığınız durum muhtemelen bir takım kimyasallara ya da hormon dengesini değiştiren diyetlere de başvurmak olacak. Oysa fitness için amaç zinde ve sağlıklı olmak, yemeklerle ve vücudunuzla barışık olmaktır.
Uzun vadeli taahhütte bulunun:
Hedef önümüzdeki 12 hafta içinde 40 kilo vermek değil. Amaç, hayatınızın geri kalanında sağlığınızı yeniden kazanmak olsun. 
Amaç en ağır kg ile çalışmak değil; antrenman planına sadık kişi olabilmek olsun. 
Amaç, gelecek ay en hızlı kondisyonu elde etmek değil; gelecek yıl bugün olduğundan daha hızlı olmak. Ve bundan iki yıl sonra, gelecek yıldan daha hızlı olabileceğini bilmek ve acele etmemek olsun. 
Ayrıca, sağlıklı bir hayat yaşamak çok zormuş gibi davranmayı bırakmak da önemli. Her gün antrenman yapabilirsiniz, hareket edebilirsiniz. Bu sizin için “normal” olmalı. Bir yükümlülük, görev, işkence değil. Komik olan, uzun vadede tutarlı olmayı taahhüt ettiğinizde, aslında kısa vadede dikkate değer iyi hissetme halini yakalayacağınız ve gerçek gelişmeler görmeye başlayacağınızdır. =)
Antrenman programınız olsun:
Çoğu insan asla tutarlı bir şekilde antrenman yapamaz; çünkü her zaman bir sonraki antrenmanı ne zaman yapacaklarını ve ne yapacaklarını merak ederler.
Hep merak ederler…
“İşten eve geldiğimde egzersiz yapmak için motive olacak mıyım?”
“Bugün egzersiz yapmak için yeterli boş zamanım olacak mı?”
"Erken kalkıp koşmak için yeterli iradem olacak mı?"
Başka bir deyişle, çoğu insan motive olduklarında veya ilham geldiğinde antrenman yaparlar. Egzersizi uygun olduğunuzda yapılacak bir şey olarak görmeyi bırakabilir misiniz? Kendinize takip etmeniz için bir program belirlemek faydalı. Profesyoneller ve amatörler arasındaki farkı yaratan da budur. Örneğin; biz Glow Up ile hafta içi her akşam 20.30’da antrenman yapıyoruz. Ne zaman antrenman yapacağımızı düşünmeye gerek yok. Bunun yerine, onu programa dahil ediyor ve sonra hayatımızı ve sorumluluklarımızı ona göre düzenlemeye başlıyoruz (tıpkı sizin gününüzü, toplantınızı veya çocuğunuzun basketbol maçını ya da kuaför randevusunu organize ettiğiniz gibi.) 
Zaman zaman yolumuza çıkan acil durumlar olacaktır tabi ki hayatın bir parçası. Sorun şu ki, çoğu insan sadece bir antrenmanı kaçırmakla kalmıyor. Bazen 2 haftadır antrenman yapmamış olduğunu fark etmiyor. Antrenmanınız için bir programınız olduğunda, kendinizi mümkün olan en kısa sürede tekrar rayına sokmanın bir yolunu bulursunuz.
En iyi performans gösterenler de herkes gibidir, tam disipline sahip olamasalar bile çoğu kişiden daha hızlı tekrar yola çıkarlar. Ne demek istiyorum? İş için seyahat ettiniz ve Cuma günü antrenmanınızı kaçırdınız mı? Tamam, sorun yok. Bir sonraki planınız Pazartesi günü saat 20.30 ve sizi orada görmek istiyorum. 
Motivasyon seviyesinin değil, programının eylemleri yönetmesine izin veren kazanır. 
Egzersiz Bilinci ile Antrenman Yapmalısınız
Antrenman saatler harcaladığımız, kendimizi hırpaladığımız bir alan gibi çünkü çoğu insan, gerçek bir amaç olmadan etrafta zıplıyor, atlıyor, biraz ondan biraz bundan çalışıyor. Çoğu kişiye iyi bir antrenman yapıp yapmadıklarını sorun; "Ah evet, çok yoğundu, öldüm” gibi şeyler söyleyeceklerdir. Ya da; "Yarın çok acıkacağım, aşırı enerji harcadım.” Veya, "Antrenmanı bir set eksik yaparak bitirdim, tam yapamadım.” Tanıdık geliyor mu? Programın başarısı bunların hiçbiri ile alakalı değil.
Kendinizi zorlamak harikadır, ancak çoğu insanın yaptığı en büyük hata, sağlam bir temel oluşturmamaktır. Herkes "zor" bir ağırlıkla çalışmak ve maksimum nabza çıkmak ister. Bunu yapmak yanlış değil. Ancak antrenmanlarınız başlangıçta kolay olmalıdır, sonra ise şiddeti dengelenerek devam etmelidir. Her gün yüksek şiddette antrenman yapmanız gerekmez. Bazı günler yorulmayabilir, ama mobile olabilirsiniz. Sınırlarınızı test etmeye başlamadan önce işi yapacak kapasiteyi geliştirip geliştirmediğinizden emin olmak faydalı. Hepsini bir anda yapmaya çalışmaktan vazgeçin! İhtiyacınız ne, hedefiniz ne? Buna en uygun çalışma prensibi ile hareket etmek doğru planlamadır. 
Tam tersi de söz konusu. Vücuda antrenman yolu ile benzer uyaranları ne kadar çok sağlamaya devam ederseniz, gelecekteki adaptasyon ihtiyacı o kadar az olur. Daha fazla büyüme ancak kaslarınız yeni bir aşırı yüklenme uyarısına maruz bırakıldığında gerçekleşebilir. Yani profesyoneller için de gelişimin devamı için egzersiz programının bilinçli hazırlanıp hazırlanmadığı önemlidir. Antrenman başlığı altında nasıl bir programlama ile zaman harcadığınız sonuç alma sürenizi etkileyecektir. Seni bugün buraya getiren şey seni buradan başka bir yere götüremeyebilir. Farklı sonuçlar görmek istiyorsanız, farklı bir şey yapmalısınız. Her zaman yolda, ilerliyor kalabilmelisiniz. 
HERKESİN ZAMANLAMASI FARKLI!
Her insanın tendon ve kas yapısı birbirinden farklıdır ve insanın gelişim performansında rol alan hormon ve genlerin yoğunluğu da farklıdır, hücrede meydana gelen protein sentezinin kalitesi bile sayısız farklı yapı var. Bu yapıların bize sonuç vermesi için planladığımız etkili yöntemlerden gelen tesirleri algılayıp adapte olması elbette zaman alacaktır.
Yine de Lyle McDonald, bir erkeğin ömrü boyunca kazanabileceği kas miktarının ortalama 15-25 kg civarlarındayken bir kadının kazanabileceği kas miktarı ortalama 8-15 kg civarlarında olabileceğini ortaya koyan tahmini bir çalışma yürütmüş. Bu açıdan baktığımızda 1 yılda 1 kg kas kütlesi kazanabilmiş olmanız zaten mucizevi bir gelişim...
Yağ kaybetmek. Kas inşa etmek. Güçlenmek.
Amacınızın ne olabileceği önemli değil. Hızlı sonuç alma zihniyetinden kurtulmanızı tavsiye ederim. Evet, anında sonuçlar mümkündür; ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi bu bedenin fizyolojik çalışma prensibini yok saymaktır, birçok olumsuz sonucu da beraberinde getirecek olmasından kaçamazsınız. Sürdürülebilir, kalıcı sonuçlar elde etmenizi teşvik edecek ve size yardımcı olacak yöntemi seçebilir misiniz? Unutmayın, amaç sadece istediğiniz vücudu inşa etmek değil, onu sağlıklı inşa etmek ve bu formu SÜRDÜREBİLMEKTİR.
İşleri basit tutun.
Tutarlı olun.
Yolculuğun tadını çıkarın.
2 notes · View notes
bloodxcigarettes · 2 years
Text
PROLOG
Tumblr media
Kapkara bir geceydi.
Yağmur damlaları cama vuruyordu, şimşekler çakıyor, arabaların korna sesleri gecenin boş havasında yankı yapıyor ve zaten çekilmez olan bu dünyayı daha da çekilmez hâle getiriyordu; o gitti gideli dünya benim için öyleydi zaten. Bomboş. Sessiz. Anlamsız.
O gittiğinden beri nereye gitsem, nereye baksam onu görüyor, onun sesini duyuyor, onu hissediyordum ve artık daha fazla dayanamayacağımı düşünüyordum; o benim zihnime işlemişti adeta, ruhuma ve kalbime adını kazımıştı ve onun ismi, muhtemelen ben yaşadığım sürece asla silinmeyecek, hep orada kalacaktı.
Yatakta döndüm, sırtüstü uzandım ve sokak lambalarının tavana yansımasını izlerken, derin bir iç çekerek onu düşündüm. Neredeydi, ne yapıyordu? Beni özlüyor muydu? Beni düşünüyor, benim iyi, sağlıklı ve hayatta olduğumu biliyor ve böylece kendini iyi hissediyor muydu? Gitmeden birkaç gün önce bana sarılmış, gerçek birer ruh eşi olduğumuzu ve her duyguyu aynı anda, aynı şekilde hissettiğimizi; birbirimizin ne düşündüğümüzü tahmin edebildiğimizi ve işte bu yüzden birbirimize bu kadar benzediğimizi söylemişti: Haklıydı. Hem de çok haklıydı; o kadar ki... Acaba o da şu an uyanık mıydı, beni tıpkı onu özlediğim gibi, katlanılamaz bir acı ve pişmanlıkla özlüyor muydu? Beni, tıpkı onu hatırladığım gibi sevgi, mutluluk ve özlemle hatırlıyor, zihninde bana benim ona ayırdığım kadar büyük bir yer ayırıyor muydu? Acaba... Acaba bütün bunları düşünürken ağlıyor muydu? Aklıma bu ihtimal gelince, neredeyse bütün gün ve gece boyunca onu özlemekten iyice mahvolan kalbim sanki mümkünmüş gibi biraz daha soldu, zayıflaştı. Onun ağlamasını asla istemezdim... Bunu biliyordu; deniz kıyısında, iskelede durduğumuz ve kimi zaman akşam rüzgârlarıyla usulca dalgalanan denize, kimi zaman da mürekkep siyahı gökyüzünde asılı duran birkaç kabarık bulutu ve milyarlarca yıldızı izlediğimiz akşam söylemiştim ona. Yanağındaki gözyaşlarının gecenin ışığında nasıl parladığını hâlâ hatırlarım. "Eğer sen ağlarsan," demiştim ona, "beni daha da çok üzersin ve yaşamak için artık bir sebebim kalmaz; seni üzgün görürsem ben de üzülürüm." Bunun üzerine sakinleşmiş, başını omzuma koymuştu. Böylece onun bana ne kadar çok önem verdiğini, beni ne kadar çok sevdiğini bir kez daha anlamıştım.
Aklıma gelen bu anı, maalesef başka anıları da tetikledi ve aniden, gözlerden uzak bir evde kamp yaptığımız o tatlı gün geldi aklıma. İkimiz birlikte gürül gürül yanan bir ateşin önünde oturuyorduk; o kolunu benim belime dolamıştı, benimki de onun omzundaydı. Uykuluyduk, yarı kısılmış gözlerle arada bir şakalaşıyor, gülüyorduk; sonunda baş başa olmaktan çok mutluyduk ve kimsenin bizden bu anları çalamayacağını düşünüyorduk. Bir ara başını, çoğu zaman yaptığı gibi omzuma yasladığını ve onu öptüğümü hatırlıyorum; sonra da onun tatlı bir gülümsemeyle bana cevap verdiğini (bu sadece bir gülümseme olabilirdi ama benim için aslında çok şey anlatıyordu). Ne kadar da güzel günlerdi onlar, ne kadar parlak ve kıymetlilerdi; ama maalesef ikimiz de bu günlerin değerini yeterince iyi anlayamamıştık. Ondan sonra da onunla beraber yaşadığım ve gerçek olup olmadığını hâlâ sorguladığım o masalımsı yıllar akıp gitmiş, yerine işte bu iğrenç günler gelmişti. Yine erken ergenlik yıllarıma döndüğüm, dünyanın benim için hiçbir şey ifade etmediği bu boktan günler...
Aynı anda o kadar çok şey düşünüyordum ki başım çatlarcasına ağrımaya başlamıştı, gözlerime yaşlar doluyordu. Hayır, dedim kendime, onların akmasına izin vermemelisin. İçinde tut onları, bırak boğulsunlar. İçimden bunları belki de yüzlerce kez tekrarlayarak kafamın altındaki yastığa dişlerimi geçirdim. Hıçkırıklarım boğazımda takılıp kaldı ama yine de gözyaşlarının akmasını engelleyemedim; aynı onun için olan hislerim ve bunca yıldır kafamda hapsettiğim onca anı gibi yastığa doğru akıp gidiyorlardı.
Birkaç dakika boyunca bu hâlde sessizce ağladıktan sonra kalkıp yatakta oturdum ve gözyaşlarımı avcumun tersiyle sildim. Aldığım nefesler göğsümü acıtıyor, onun yüzünün görüntüsü retinalarımın arkasında yanıyordu. Daha önce de onu özlediğim zamanlar olmuştu ama itiraf ediyorum, onu hiç bu kadar... yoğun bir şekilde özlememiştim. Kalbim her bir atışında onun adını fısıldıyor gibiydi ve kulaklarımda, onun adımı söyleyen sesi vardı. Adımı mırıldanıyordu. Beni istiyordu.
"Vita... Vita..."
Rüya falan mıydı bu? Bence değildi. Bilmiyordum. Zihnim bulanıklaşmıştı. Halüsinasyon veya onun gibi bir şey görüp görmediğimden emin olmak için kendimi hafifçe çimdikledim. Canım acıdı.
Demek ki gerçek dünyadan kopmamıştım. En azından henüz.
Gözlerim yatağa kaydı ama canım uyumak istemiyordu. Öfke ve can sıkıntısıyla derin bir nefes verdim. Böyle uyuyamadığım gecelerde ya resim çizer, ya yazı yazar ya da müzik dinlerdim; böylece kafamda adeta yarışan düşüncelerin verdiği acı ve huzursuzluktan geçici bir süreliğine de olsa kurtulurdum.
O anda iç sesim şöyle dedi: Madem özlüyorsun onu, kalk ve bunu yaz. Senin yerine kelimeler konuşsun.
Ben de öyle yaptım; kalktım, bilgisayarı alıp açtım ve ona olan özlemimi satırlara dökmek için hazırlandım. Bu, tamamen bize özel bir hikâye olacaktı. Bizim hikâyemiz. Nasıl olduğumuzun ve nasıl bittiğimizin hikâyesi.
Böylece, kafamda o eski anılar, damağımda soğuk bir eksiklik duygusu ve kulağımda gecenin titreşen müziğiyle yazmaya başladım.
2 notes · View notes
birpaylass · 6 months
Text
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir?
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/kampa-giderken-yaniniza-almaniz-gerekenler-nelerdir.html
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir?
Tumblr media
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir? Kampa gitmek, doğayla baş başa kalma ve açık havada zaman geçirme fırsatı sunan keyifli bir aktivitedir. Kamp yaparken yanınıza almanız gereken eşyalar, konaklama tipinize, mevsime ve kişisel tercihlerinize bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak, kamp yaparken yanınıza almanız gereken bazı temel eşyalar şunlar olabilir:
Reklam
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir?
Pisikolojik Yorgunluk Nedir? Etkileyen Faktörleri
Tiktok Canlı Yayın Nasıl Yapılır
İnternet Bağımılılığı ve Önlemleri
1. **Çadır ve Uyku Ekipmanları:** – Çadır – Uyku tulumu veya uyku poşeti – Mat veya şişme yatak
2. **Mutfak Ekipmanları:** – Kamp ocağı ve yakıt – Yemek pişirme malzemeleri (tencere, tava, tabak, çatal-bıçak-kaşık seti) – Termos – Kişisel kamp ateşi malzemeleri
3. **Giysi ve Ayakkabı:** – İkinci bir giysi seti – Yağmurluk ve su geçirmez ayakkabılar – Sıcak ve soğuk hava koşullarına uygun giysiler – Şapka, eldiven ve atkı
4. **Kişisel Bakım ve Sağlık:** – Güneş kremi ve böcek kovucu – Hijyen malzemeleri (diş fırçası, diş macunu, sabun, şampuan) – İlk yardım kiti – Kişisel ilaçlar ve reçeteler
5. **Aydınlatma ve Elektronik Cihazlar:** – Fener veya baş lambası (pil ve yedek pil) – Harita ve pusula – Telefon, şarj cihazı ve taşınabilir şarj cihazı
6. **Kamp Mobilyaları ve Aksesuarlar:** – Katlanabilir sandalye – Kamp masası – Kamp ateşi için odun veya kömür
7. **Yemek ve İçecek:** – Su şişeleri veya su arıtma cihazı – Hazır atıştırmalıklar ve kamp yemeği malzemeleri – Termos veya sıcak içecek termosu
8. **Eğlence ve Aktivite Malzemeleri:** – Kitap, dergi veya not defteri – Kamera veya fotoğraf makinesi – Doğa yürüyüşü veya kamp aktiviteleri için uygun malzemeler
Kampa Giderken Yanınıza Almanız Gerekenler Nelerdir? Bu liste, kamp yaparken düşünülmesi gereken temel eşyaları içermektedir. Ancak kişisel ihtiyaçlarınıza ve planladığınız kamp alanına bağlı olarak eklemeler veya çıkarmalar yapabilirsiniz. Unutmayın ki doğada çevreyi korumak için çöplerinizi toplamak ve doğal kaynakları korumak önemlidir.
Kamp Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?
Kamp Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli? Kamp yaparken, güvenliğinizi sağlamak, çevreyi korumak ve keyifli bir deneyim yaşamak için birkaç önemli faktöre dikkat etmek önemlidir. İşte kamp yaparken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar:
1. **Kamp Yeri Seçimi:** – Kamp alanını belirlerken yerel kuralları ve izinleri kontrol edin. – Doğal yaşamı ve diğer kampları rahatsız etmeyecek bir yer seçin. – Su kaynaklarına yakın kamp yapmaktan kaçının.
2. **Hava Durumu ve Mevsim:** – Hava durumunu kontrol edin ve giysilerinizi buna göre seçin. – Özellikle soğuk hava koşullarında uyku tulumunuzun yeterli sıcaklık derecesine sahip olduğundan emin olun.
3. **Çevre Koruma:** – Kamp alanında çöplerinizi toplamak için uygun bir çöp torbası kullanın. – Doğal bitki örtüsüne zarar vermemek için belirli patika ve yolları kullanın. – Ateş yaparken çevreyi koruyun ve yerel kurallara uyun.
4. **Güvenlik:** – Kamp alanınızın yakınında acil durum çıkış yollarını ve güvenli alanları bilin. – Ateş yaparken dikkatli olun, ateşi kontrol altında tutun ve sönmeden ayrılmayın. – Gerekli güvenlik malzemelerini (fener, ilk yardım kiti, pusula) yanınıza alın.
5. **Su ve Beslenme:** – Yeterli su getirin veya su arıtma cihazı kullanın. – Yeterli ve sağlıklı gıdaları yanınıza alın. – Yiyecekleri doğru şekilde saklayın ve çöpleri uygun şekilde imha edin.
6. **Hayvanlar ve Bitkiler:** – Yabani hayvanlarla etkileşime girmemeye özen gösterin. – Bitkileri koparmaktan veya zarar vermekten kaçının.
7. **Kişisel Güvenlik:** – Kamp alanınızda diğer kampların ve çevredeki insanların varlığına dikkat edin. – Geceleyin, ışıklandırmanın yetersiz olduğu durumlarda dikkatli olun.
8. **İzinler ve Kurallar:** – Kamp yapacağınız bölgedeki yerel kuralları ve yönetmelikleri önceden öğrenin. – İzin almanız gerekiyorsa, gerekli izinleri alın.
9. **Doğal Sesler ve Çevreye Saygı:** – Diğer kampları ve doğal sesleri dinleyerek çevrenize saygı gösterin. – Yüksek müzik ve gürültüden kaçının, sessizliği koruyun.
Kamp Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli? Bu kurallara dikkat ederek, doğa ile uyum içinde güvenli ve sorumlu bir kamp deneyimi yaşayabilirsiniz. Unutmayın ki doğal kaynakları ve çevreyi korumak, gelecek nesiller için temiz ve sağlıklı bir doğa bırakmanın bir parçasıdır.
0 notes
haberlerhaber · 5 days
Text
Erotik Dünyanın Kapılarını Aralayın: Sex Shop ve Vibratör Kullanımı
Günümüzde cinsellik, birçok insan için önemli ve doğal bir ihtiyaç olarak kabul edilmektedir. Bu ihtiyacın karşılanmasında yardımcı olan pek çok araç ve gereç bulunmaktadır. Bu bağlamda, sex shop ve erotik shop kavramları, insanların cinsel yaşamlarını daha tatmin edici ve heyecan verici hale getirmek için çeşitli ürünler sunan mağazaları ifade eder. Bu tür mağazalarda en çok tercih edilen ürünlerden biri de vibratörlerdir.
Sex Shop ve Erotik Shop Nedir?
Sex shop ve erotik shop, cinsel sağlığı ve zevki artırmak amacıyla çeşitli ürünler satan mağazalardır. Bu mağazalarda, cinsel oyuncaklar, iç giyim, filmler ve aksesuarlar gibi geniş bir ürün yelpazesi bulunmaktadır. Vibratörler, dildo'lar, masaj aletleri, yağlar ve kayganlaştırıcılar, bu mağazaların popüler ürünlerindendir. Bu ürünler, bireylerin veya çiftlerin cinsel yaşamlarını zenginleştirmelerine yardımcı olur.
Sex shop'lar, internet üzerinden de hizmet vermektedir. Online alışveriş, müşterilerin mahremiyetini koruyarak istedikleri ürünleri rahatça satın alabilmelerine olanak tanır. Ayrıca, online mağazalar, geniş ürün yelpazesi ve detaylı ürün açıklamaları ile kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun ürünleri seçmelerini kolaylaştırır. Erotik shop'lar ise genellikle fiziksel mağazalar olup, müşterilerin ürünleri yerinde görüp incelemelerine imkan tanır. Bu mağazalarda çalışan uzmanlar, müşterilere en uygun ürünleri seçmelerinde yardımcı olabilir.
Vibratör Kullanımının Faydaları
Vibratörler, cinsel hazı artırmak amacıyla kullanılan popüler cinsel oyuncaklardır. Bu cihazlar, farklı titreşim ayarları ile kullanıcılara çeşitli deneyimler sunar. Vibratörlerin faydaları arasında, cinsel tatminin artması, cinsel keşif ve cinsel sağlığın iyileşmesi bulunmaktadır. Özellikle kadınlar için klitoral ve vajinal uyarım sağlama konusunda etkili olan vibratörler, cinsel deneyimleri daha keyifli hale getirebilir.
Vibratör kullanımı, çiftler arasında da ilişkiyi güçlendirebilir. Ortaklaşa kullanılan cinsel oyuncaklar, çiftler arasındaki bağın kuvvetlenmesine ve cinsel hayatın monotonluktan çıkmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, vibratörler cinsel sağlığı da destekler. Özellikle menopoz sonrası kadınlarda vajinal kuruluk ve cinsel isteksizlik gibi sorunların üstesinden gelmek için kullanılabilir.
Sex shop ve erotik shop gibi mağazalar, bireylerin ve çiftlerin cinsel yaşamlarını zenginleştiren ve daha tatmin edici hale getiren çeşitli ürünler sunar. Vibratörler, cinsel tatmin ve keşif için ideal araçlardır. Bu tür mağazalar ve ürünler, cinselliği daha sağlıklı ve keyifli bir şekilde yaşamak isteyen herkes için önemli kaynaklardır. Cinsel yaşamınızı daha heyecan verici ve tatmin edici hale getirmek için bu mağazaları ziyaret edebilir ve size uygun ürünleri keşfedebilirsiniz.
0 notes