Tumgik
#sonlu varlık
alaettin-53 · 7 months
Text
Ölümsüz olmak beraberinde ne gibi zorluklar getirir?
Ölümsüzlük fikri insanlar için uzun bir süredir merak konusu olmuştur, ancak pratikte ölümsüz olmanın getireceği zorluklar düşünülenden daha karmaşıktır:
1. Yalnızlık: Ölümsüz bir varlık, zaman içinde diğer insanlarla bağlarını kaybeder ve onların yaşamları süresince birçok kez kayıp yaşar. Bu yalnızlık duygusal olarak ağırlaşabilir.
2. Kaynak Sorunları: Sonsuz yaşam sürdürmek, beslenme, barınma ve diğer kaynaklar gibi temel ihtiyaçları karşılamak için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyabilir, bu da doğal kaynakların aşırı tükenmesine yol açabilir.
3. Anlamsızlık Duygusu: Ölümsüz bir varlık için zamanın sınırsız olması, yaşamın anlamsızlığını artırabilir. Zamanın sınırlı olması, insanlara hedefler koyma ve anlamlı deneyimler yaşama fırsatı sunar.
4. İnsan Evrimi: İnsanlar ve toplumlar zaman içinde değişir ve evrim geçirir. Ölümsüz bir varlık, bu değişimlere ayak uydurmakta zorlanabilir ve toplumdan uzaklaşabilir.
5. Psikolojik Sorunlar: Sonsuz yaşam, psikolojik olarak zorlayıcı olabilir. İnsanlar yaşamın sonlu olduğunu kabullenmek zorundadır ve bu kabullenme, yaşamın değerini artırabilir.
Sonuç olarak, ölümsüzlük düşüncesi cazip olsa da, pratikte birçok zorlukla birlikte gelir ve yaşamın sonlu doğası insanların yaşamın tadını çıkarmasına ve anlamını bulmasına yardımcı olur.
2 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
tanrının adını bilmekle tanrıyı tanımak farklı şeylerdir...
Aklıma takılan 2. soru 
evreni her şeyi yaratan yoktan var eden Tanrı neden, evrende yok hükmünde sayılan toz zerresi kadar bile olmayan dünyanın (bu hiçliğin içinde) ÜZERİNDE bir coğrafyada, ortadoğuda bir bölgede yaşayan bedevi hayatını düzenlemek istesin.... BUNDA AMAÇ NE? 
aklıma takılan 3. soru: tanrı neden vardır? insanın varlığını sorgulayan felsefe başlangıcı da sorgulayamazmıdır? bence bu soru daha önemlidir zira bu sorunun cevabını bulabilirsek insanın varlığını daha kolay açıklarız.. 
aklıma takılan soru:4 evrim insanoğlunun günümüz insan şeklini alana kadar bir çok evreyi tamamladığını söylüyor tek bir gözün tek hücreli hayvandan başlayarak gelişmesinin 300 milyon yıl aldığını 2 gözün gelişiminden sonra kaydetmek için beynin yaklaşık 450 milyon yıl sonra oluşup primatlardan ayrışımın 25 milyon yılda tamamlandığını söylüyor.. eğer biz cennette yaratıldıysak bu varlıklar neydir? eğer biz cennette evrimleştiysek neden cennet varlıklarını artık görmüyor konuşmuyoruz...
Aklıma takılan soru 5. sadece bir kitap okuyarak mı tanrının varlığı kabul ediliyor... insanları tanrı kavramına yaklaştıran antik çağlardan buyana nedir?  ölüm vb korkular mı? düşünen varlık oolan insanı yeryüzünden silin tanrı kavramı nasıl şekillenir? 
Aklıma takılan 6. soru
Tanrı kelamı sayılan kutsal kitapların aktarımları Peyagamberler aracılığıyla oluyor ve din, aktarımla yayılıyor... neden yüce tanrı aktarımlarını içinde nefs bulunan, şeytanın cenette bile kandırdığı insanoğlu ile yapıyor ( bu arada cennette şeytan insanoğlunu nasıl kandırdı? geçenlerde bununla ilgili bir paylaşım yapmıştım) ... bu riske girilince ortaya değiştirildiğini iddia ettiğimiz incil ve tevrat oluyor... 
Aklımda çok soru var...  yaratılış, cennet ve cehennem, özellikle cehhennemin adil olup olmadığı ( düşünsenize sonlu bir hayatta yaptıklarınızdan sonsuz bir ızdıraba uğramak pek adil durmuyor)  çok tanrılı politeist dinlerin tek tanrı dinlerle bir çok yönüyle benzeşmeleri, kutsal kitaplarda muazzam tanrısal evrensel bir bilgi yerine (mesajlar insanlık tarihi boyunca tüm dinlerle gelmiştir..çoğu bilinen bilgilere dayanmaktadır örneğin: bu yüzyılda mısır da bulunmuş 6 bin yıllık kabartmalarda, bir bebeğin anne karnındaki evrelerini tasvir etmeleri hayret vericidir...öte yandan öldüreceksin çalacaksın vb şeklinde hiç bir din, devlet düzeni ve anayasa kurulmamıştır ki bu ilahi bir özellik olsun ) boşanma, kiminle evlenileceği, oruç vb sadece belli bir bölgedeki insan yaşayışı ve  kültürüne yönelik uygulamalar kurallar var.... Aklını işlet şeklinde çok akıllıca bir bilgi de var... Ben de aklımı işletiyorum sorular soruyorum beni yargılamadan önce mükemmel olduğundan emin ol... aklını işletmek ne zamandan beri aklını işletmeyenlerin yargılayacağı bir sorun oluyor... Akıl işletmeye devam edelim Hz İbrahim dahil hiç bir peygamber belli bir yaşa gelmeden kendilerine vahiy gelmedi hatta Hz İbrahim Güneşe aya tapıyordu tanrıyı tanıdıktan sonra bile ‘’öldükten sonra diriltilme hususunda kendi nefsini tatmin edecek delil istedi’’ ... Hz İsa derseniz onun hayatıyla Appolonius’un hayatı çok benzer İsa dan sonra. 4.yy da toplanan İznik konsülünde Appolonius’un efsanevi hayatı ( efsane diyorum zira kendisine atfedilen mucizeler kulaktan kulağa dolanan metafordur) kilise tarafından İsa’nın hayatına uyarlandı -- düşünün Maide suresinde İsa’nın beşer- insan oldukları anlatılmış yiyip içtiklerinden bahsedilmiş... Hz Musa nın hayatı da kendisinden 1000 yıl önce yaşamış Akad kralı Sargon ile çok benzer...  Musa ile firavun arasındaki mücadele 40 yıl  kadar sürmüş bunu nereden biliyoruz öncelikle tevrat anlatımlarından sonra kur2andan ‘’40 yersiz yurtsuz dolaştıkları’’  demekki ya asa mucizevi değil ya da Firavunun inanılmaz gücü var ki kızıldenizi ikiye ayıran asaya karşı 40 yıl karşı durabilmiş... başka bir efsane Hz Muhammed’in yürüyünce yerin sarsıldığı ayı ikiye böldüğü yönünde anlatıcılar bunu göz yaşlarıyla anlatır ancak kimse uhud savaşında dişinin kırıldığından bahsetmez... AMACIM KİMSEY, RENCİDE ETMEK DEĞİL demem o ki insanlık tarihi içinde bilgi örf adet metafor efsanelerin dinlerin içine kayması ( örnek amin kelimesi, ellerin dua okunarak yüze sürülmesi, yaratılış destanları ile dinlerin benzerliği vb)  İNANIŞA EVRİMİ NEDEN ETMEZLER.. BELKİDE DOĞANIN KENDİSİ YADA EVRENİN MEKANİK YASALARI BİZATİHİ TANRININ KENDİSİDİR... Bilinmezlikler üzerine yürütülen her tahmin varsayımsal bir sonuç doğurur... sorgulamak aklı kullanmak bizi gerçeğe yaklaştırır hurafelerden oluşan bir duvar ördükçe dogmalaşan şeyler bizi tutsak eder... 
2 notes · View notes
cointahmin · 2 months
Text
Türk kripto para borsası Paribu, merakla beklenen bir atılımla Beşiktaş Token ön satışını resmen duyurdu. Fenerbahçe’nin taraftar token’ının başarılı bir halde piyasaya sürülmesinin akabinde, Paribu’nun son açıklaması Türk futbol taraftar token görünümünü değiştirmeye hazırlanıyor. İşte detaylar…Paribu, Beşiktaş Token duyurusu yaptıParibu’nun 20 Eylül’de yaptığı duyuru, Beşiktaş taraftar kitlesinde heyecan dalgaları yarattı. Beşiktaş Token için ön satışın 26 Eylül günü saat tam 11:00’de başlaması planlanıyor. Paribu, ön satışın özelliklerini özetleyen bir açıklamada, Beşiktaş Token’ın kilitsiz ve kilitli olmak üzere iki varyantta mevcut olacağını açıkladı. Kilitsiz tokenlerin her biri 50 TL olarak fiyatlandırılırken, kilitli tokenler 25 TL’lik indirimli bir fiyattan satılacak. Bilhassa, alıcılar her iki kategoriden de en fazla 200 token satın alabilecek. Bu da kilitsiz tokenlar için azamî 10.000 TL ve kilitli tokenlar için 5.000 TL yatırım manasına geliyor.Beşiktaş Token ön satışı sırasında toplam 500.000 kilitli token ve 5 milyon kilitli token satışa sunulacaktır. Daha da değerlisi, kilitli tokenler 15 Mayıs 2024’e kadar erişilemez kalacak ve bundan sonra 12 aylık bir müddet boyunca yatırımcılara aylık olarak dağıtılacaktır. Paribu ayrıyeten, Beşiktaş Token’ın azamî arzının 50 milyon ile sonlu olduğunu belirtti. Böylelikle hudutlu ve çok aranan bir kripto varlık olması için yer hazırladığını açıkladı.Beşiktaş da taraftar token arenasına giriş yaptıcointahmin.com olarak da bildirdiğimiz üzere ortalarında Galatasaray, Fenerbahçe, Adana Demirspor ve Trabzonspor’un da bulunduğu birçok Türkiye Muhteşem Ligi kadrosu, taraftar topluluklarıyla etkileşime geçmenin bir yolu olarak taraftar tokenlarını benimsemiş olsa da, Beşiktaş’ın şimdiye kadar bu arenada yer almaması dikkat cazipti. Paribu’nun duyurusu, kulüplerinin taraftar tokenları dünyasına girmesini sabırsızlıkla bekleyen Beşiktaş taraftarları için çok değerli bir adım oldu. Duyurunun zamanlaması daha ilgi alımlı olamazdı ve hem taraftarlar hem de yatırımcılar heyecanla bekliyorlar.İpucu: “Şşş… 1,2,3”Paribu’nun toplumsal medyada paylaştığı “Şşş… 1,2,3” biçimindeki ��ifreli ileti futbol topluluğunda spekülasyonlara yol açtı. Pek çok kişi bunun ünlü futbol tezahüratına ince bir gönderme olduğuna inanarak taraftarların bir taraftar işareti duyurusu yapılacağından şüphelenmesine yol açmıştı. Paribu’nun Türk futbol devleri için taraftar token’ları çıkarma konusundaki geçmişi sayesinde, Beşiktaş Token ön satışı büyük bir muvaffakiyete imza atmaya ve futbol kulüpleri ile kendini adamış taraftarları ortasındaki bağı kripto para dünyası aracılığıyla daha da güçlendirmeye hazırlanıyor. Yatırımcılar ve futbol meraklıları 26 Eylül’e kadar gün sayıyor.
0 notes
harfzen · 7 months
Text
demzen 77
Ram Dass'ın bir konuşmasını dinlerken İnsanın (büyük harfle) Şuur olduğunu bilmesiyle söyledikleri dikkatimi çekti. Sonlu bir varlık, sonsuz Şuur'u bilemez ancak Şuur olabilir dedi. Sonlu varlığın sonlu zihni, bütün bu kainatı dolduran Şuuru bilemezmiş -- ancak o küçük şuurun kalıplarından kurtulursan Şuur olabilirsin. En son burada ve daha önceden buradaki gibi yerlerde bahsettiğim hakikat bilinmez, hakikat olunur dediğime benzediğini düşündüm bu söylediğinin. Asıl derdim ikilik üzerine tabii, bilen ve bilinen farklı ise hakikat kaybolur. Kainatın gerisindeki hakikati, kainatın içinden bilemezsiniz çünkü o hakikat sizin o bilişinizi de şekillendiriyordur. O halde hakikati nasıl bileceğiz? Bütün bunların anlamı ne? Kötü haber, ufak halimizle anlayıp anlatabileceğimiz bir hakikatin olmadığı. İyi haber, bütün hakikatin her zerresiyle varlığı ihata ettiği. Ondan kaçamazsın. Ne içindesin, ne dışındasın. Sen osun. Zamansız Mektuplar https://ift.tt/JRtkXxa
0 notes
pathoslogos · 1 year
Text
20.04.2023 HEGEL VE ÖZGÜRLÜK
Bilinç, evrensel ve soyut, sonsuzluklara açıldıkça,
ilişkiler, çelişkiler, olaylar, sonlu, logosun içerikleri
Etik ve törel yaşam, istenç olarak/hak olarak özgürlük
ahlaksal özgürlük, vicdansal iç sesin duyulduğu irade, iyinin istenmesi, herhangi bir şeyin varlığının istenmesi, yani katletmemek. Musanın öğretisinde vardır, yani yaşama karşı yapılan bir hareketin yaşamı olumsuzlaması açısından. sürekli yaşamı desteklemek yani etik istenç yani vicdani, bireysel öznellik. peki bunu ölçüsü nedir? herkes iyiyi ister ama iyinin ölçütü nedir? uzlaşabilecek miyiz? Ahlak vicdana, töre topluma aittir.
İyiyi vicdanda bulmak yeterli değildir, gerçekliği ortaya koymaz, ölçütte uzlaşmamız gerek ki olgusallaşsın, bu da kurumsallaştırmak demek yani adalet sistemine uygulamak, kavram haline getirmek. Tasavvufta hüveyzahir (gerçekte edimselleşme, zuhura gelmek, zahir olmak) Tanrı iradesi eğer gerçekliğe çıkmıyorsa o gerçek değildir. Tanrı dediği Hegel'in saltık düşünce, soyut, felsefe yolu ile.
Sevgi dolu aile, doğa ile tin arasındadır, ara durum, çünkü iç güdü ile olan(karşı cinslerin çekimi yani doğa, doğum yani çocuk sonrasında tin başlıyor, yani geist, yani kişiler çocuk yüzünden artık sadece cinsel arzular yönünden değil şefkat ve birbiri için çalışarak ve fedakarlık ederek kültür üretimine giriyorlar)
Saltık tinsel için uzlaşma gerekiyor, doğadaki gibi içgüdüsel bir çözüm yok. Yasal olan uzsal olan, içgüdüsel olanı aşmak. Evrensel toplumdan gelmek ne demek, salt aklın gerektirdiği, ussal yasayı kabul etmek, herhangi bir milletin alışkanlıklarını, törelliğini değil. Herkes kültürünü yaşayabilir ancak bir arada yaşayabilmek için onu aşan, insanların hak ve özgürlüklerini koruyan yasalar. Tutku birliği varsa bir aradayız, salt akıl, yasallık toplumu bir arada tutamaz. Toplumun birbirinden razı olması için gönüllü olarak birlikteliğin olması. Somu sözü, ussallık ile yüreğin birliği. Aşk olmazsa meşk olmaz, tutku aslında.
Tutku antik Yunan'da pathos, günümüzde patoloji. Pathos'u disipline ettiğinde tüm toplumun tutkusu ortak ideal altında yaşıyorsa, kendini sınırlandırmış oluyor, yani artık taşkınlık söz konusu değil, kontrol edilir duygularla, evrensel yasaya bağlı coşkularla, Hegel bunu öneriyor. Şiddet üzerine değil şefkat üzerine kurulu bir aile. Şefkat varlığı koruduğu için, iyiyi isteme.
Felsefe olgusal olan ile ilgilidir, yani tarihi kapsar. tarihi kavramayan şimdiyi kuramaz. Yani düşüncenin tarih içindeki, somut yani edimsel olması, insan ilişkilerine girmesi gerekir, süreç diyor buna, aşama aşama kendi bilincine taşımadan aydın arif olunamaz. Bir toplumu herkes değil, aydın ve arif olan yapar, halka rağmen değil, halkın rızası gerekiyor. Aynı ailedeki gibi şefkatle birbirine bağlanan insanlar gereklidir, somut kılan budur, yoksa toplum dağılır.
Dinazorların sessiz gecesi, 6 ciltlik kayıtlar, bilinci saf dışı ederek, bilinçdışına yapıla etkiler, gönüllü köle olarak kullanma insanları...Hitlerin yaptığı budur. Şiir bilinçdışı ile bilinç arasındadır, şizoid bir anlatı vardır. Mantıksal değil, duygu ve imge gücü vardır. Tarihe usun girişi tutku ile olmuştur!!! diye Hegel. Diğer filozoflarda bu yaratıcı düşünceyi bulmak güç. Bu diyalektik yöntem insanı düşündürüyor, kendin çıkışı bulmak gerekiyor ve bulanlarla da buluşmak gerekiyor.
Topluluk bir varoluştur, tindir, geisttır. iman birliği yani birbirinden emin olan, birbirini anlayan, ortak bir tutkuya bağlı olan. varlık sonsuz. varoluşlar sınırlı, kendisi sınırsız olan ide, varlık, iyi olan, saltık iyi, insanı yaratn ide, yani özgürlüktür. Eğer özgürlüğe tutku ile bağlı değilsen insan olamazsın. Korku, özgüvensizlik, kandırılmalar,....çocukluktaki yetiştirilmeler, bu bir tür kölelik, hep baskın çıkıyor. Bir çocuk neden korkar, ebeveynleri onu sevmeyecek diye, korkusu budur, yani güvence, dolayısıyla özgürleşmeyi istemez. Kendisini çocuğun risk alarak kendini, aklını kullanarak yetiştirmesi gerek, aksi halde özgürlük oluşmaz. Sorumluluğu almak istemem nedeni, korku, yani güven meselesi. Özgürlük istemi gücü ve riski kaç kişi alabilir, sadece kendi için değil tüm toplum için değil, neden? hangi imkanla, nasıl? Etik topluluk, aynı idealde tutku ile bağlı, feragat ve fedakarlıkla, çalışma/edimsellik de çok önemli. Bu konuda çalışacak, emek verecek, adanacak insanlara ihtiyaç var. Sadece öğrenmek, konuşmak, bilgi yeterli değil. Evrensel ilkeye bağlı olduğu için etik topluluk oluşturma, aşkın, hepsini aşma, yani usa bağlı, usun egemenliği altında birleşmek.
Hak ile sınırlamamışsa keyfiliktir, hak ile sınırlı olduğunda özgürlüktür.
Etik istenci eğitilmediyse, devlet de akıl da mekanizma, mekanizma değer üretmez, vicdan değer üretir. Feragat ilişkisinden doğar, akıl onu düzenler, devlet de bu kurumun adı.
Birleşmiş milletler tasarımı ilk olarak Kant'ta var, eğer bubu oluşturmazsak savaş kaçınılmazdır.
Aperion, sınırsız demek, Heras sınır, Aperion, herasın yokluğu, yani sınırsız. Hegel başlangıçta eter dediğinin aynı yani düşünce olarak sonsuzluk, dış varlık olarak değil.
Aklını kullanmak tercih yapmak değil, edimselliği kullanmak demektir. hakikatte seçim yoktur, kendini dayatır. doğa yasaları mesela hakikattır.
İsmail Emre, bayramdan bir gün önceye arife denir, neden çünkü arif olanlar bayram eder.
0 notes
kemalertem · 1 year
Text
Buraya,çok boyutlu olan kendi öz bilincimizin, yani ruhumuzun bir vehçesini,sanal madde simülasyon oyun alanında evrimleştirmek ve bu deneyimlerden kazanacağımız bilgi ve duygularla daha üst boyutlara yükselerek, oradaki diğer varoluş katmanlarını deneyimleyebilmek için geldik.
Ölümün, acının, zevkin, coşkunun, kederin, ayrılığın, mutluluğun ve korkunun.
Bütün bu duyguların nasıl bir şey olduğunu tek tek deneyimleyerek büyüyor ve bilgeleniyoruz.
Dünya planı, bir öğrenim programının kurgulandığı ve uygulandığı sanal bir simülasyon sahnesinden ibarettir.
Net.
Bu yüzden de dünya sahnesinde ‘düalite illüzyonu’ oyunu programlanmıştır.
Aslında, Yaradan’in mikro uzantilari olarak, sınırsız ve sonsuz birer enerji varlık ve kozmik bilinç olan Bizler, sınırlı ve sonlu madde dualitesinin illüzyonu içinde, mekan- uzay ve zaman matriksine
hapsolmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimliyoruz.
İnsan sözde iyi-kötü, + - pozitif - negatif diye adlandırılan eylemleri deneyimleyerek, Öz Varlığı olan elektromanyetik enerji alanının, yani öz bilincinin ve Ruh'unun titreşimini nasıl yükselteceğini öğrenir..
Bir insan;Yaradan diye adlandırılan,Tüm Varolanın Merkezi Ana Kaynağının gücü vasıtası ile dünya sahnesinde tezahür ettirdiği tüm bilgeliğe ve anlayışa erişip, bu programı çözene kadar,bu sanal dünya okulu eğitimi sırasındaki rollerini oynayacağı enkarnasyonlarından ayrılamaz..
Bildikleri bilmediklerinden daha değerli geliyorsa, dirilmek için biraz daha zamana ihtiyacı var demektir insanın.
1 note · View note
aydinrehberi · 2 years
Text
Hazine ve Maliye Bakanlığı, esnaftan patronlara, yatırımcılardan tüketicilere kadar tüm bölümlere sağlanan vergi kolaylıklarını husus madde derledi.Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Esnafımızdan çalışanlarımıza... Hazine ve Maliye Bakanlığı, esnaftan patronlara, yatırımcılardan tüketicilere kadar tüm kesitlere sağlanan vergi kolaylıklarını unsur husus derledi.Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Esnafımızdan çalışanlarımıza, çiftçilerimizden yatırımcılarımıza kadar tüm kesitleri ilgilendiren vergi siyasetlerini hayata geçiriyoruz." tabirini kullandı.Geniş kitleleri ve işletmeleri desteklediklerini belirten Nebati, "Gece gündüz demeden gencinden yaşlısına kadar her vatandaşımıza, temel besinden minimum fiyata varıncaya dek, vergi boyutu ile nasıl takviye olabileceğimizi hesaplıyor ve gecikmeden bu adımları atıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.https://twitter.com/NureddinNebati/status/1559835952931115008Bu kapsamda esnaf ve patrona sağlanan vergi kolaylıkları 9 husus halinde sıralandı. Kelam Gelimi Edilen kolaylıklar şöyle:1- Meskenden üretim yapanların beyanname verme, defter tutma ve doküman düzenleme üzere zorunlulukları bulunmuyor. E-ticarete husus olan ve meskende imal ettikleri eserleri satanlar da esnaf muafiyetinden yaralanabiliyor.2- Kolay yordama tabi 850 bin esnafın ticari yararları gelir vergisinden istisna tutuluyor.3- Toplumsal medya içerik üreticilerinin çıkarları kolay bir yolla vergilendiriliyor.4- Süreksiz vergi beyanname sayısı 4 yerine 3 olarak belirlendi.5- Genç girişimcilere 3 yıl boyunca gelir vergisi istisnası uygulanıyor.6- Taban fiyatta gelir ve damga vergisi istisna tutuluyor.7- İnteraktif vergi daireleri üzerinden süratli ve uzaktan hizmet veriliyor.8- Çiftçilerin dayanak ödemelerinden vergi alınmıyor.9- Yurt dışı ve içi varlıkların bildirim ve beyan edilerek kayıtlara alınmasına imkan tanıyan "Yeni Varlık Barışı" düzenlemesi hayata geçirildi.TÜKETİCİYE YÖNELİK DÜZENLEMELERTüketiciye sağlanan vergi kolaylıkları 4 husus halinde aktarılırken, enflasyonla uğraş ve vatandaşların alım gücünü artırmak maksadıyla 2022 yılında hayata geçirilen KDV oran indirimleri ile yaklaşık 50 milyar lira vergiden vazgeçildiği belirtildi. Tüketiciye yönelik öbür düzenlemeler şöyle sıralandı:- Toptan-perakende ayrımı kaldırılmak suretiyle besin eserlerinde KDV oranı yüzde 1'e indirilerek uygulama kolaylığı sağlandı.- Vatandaşların tüketim sepetinde değerli yer tutan paklık ve hijyen unsurlarında KDV oranları yüzde 8'e indirildi.- Güç teslimlerinin genelinde yüzde 18 KDV uygulanırken, meskenlerde kullanılan elektrikte ve çiftçilerin sulamada kullandığı elektrikte KDV oranları yüzde 8’e indirildi.Açıklamada verilen bilgilere nazaran yatırımcıya sağlanan KDV kolaylıkları ise şöyle:1- KDV'de alıcı mükelleflerin satıcı mükelleflere bağlı aksiliklerden etkilenmemesi maksadıyla "İsteğe Bağlı Tam Tevkifat" uygulaması hayata geçirildi.2- İmal ettikleri malları direkt ihraç eden imalatçılara, ihracat bedelinin yüzde 10’una kadar devreden KDV meblağı ile sonlu olarak iade talep etme imkanı getirildi.3- İmalat sanayine yönelik yatırım teşvik evrakı kapsamında yapılan inş kent aydın haberleri t yatırımlarındaki istisna 2025 yılı sonuna kadar uzatılırken, turizm inş kent aydın haberleri t yatırımları da kapsama alındı ve istisna uygulaması kolaylaştırıldı.4- Dahilde sürece ve süreksiz kabul rejimleri kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak hususların KDV'siz alınabilmesine yönelik uygulama 2025 sonuna kadar uzatıldı.5- Sanayi sicil evrakına haiz olan sanayicilerin, imalat endüstrisinde kullanılmak üzere alacakları yeni makine ve teçhizatlar için yatırım teşvik dokümanı olmasa dahi 2022 yılı sonuna kadar KDV istisnasından yararlanmalarına imkan sağlandı.6- 6745 sayılı Kanunun 80. hususu kapsamında teşviklerden yararlanmasına karar verilen teknolojilerin geliştirilmesi için AR-GE f kent aydın haberleri liyetleri sonucunda üretilen
motorlu taşıt araçlarının geliştirilmesine yönelik verilen mühendislik hizmetlerine ait istisna uygulaması getirildi. https://rehberaydin.com/bakan-nebati-duyurdu-vergi-politikalarini-hayata-geciriyoruz/
0 notes
mizemediaagency · 2 years
Text
TikTok, Uygulamada Güvenli Reklam Yerleşimini Sağlamak İçin Yeni Envanter Filtreleri Ekliyor
TikTok, Uygulamada Güvenli Reklam Yerleşimini Sağlamak İçin Yeni Envanter Filtreleri Ekliyor
TikTok, yeni bir “Envanter Filtresi” süreciyle markalar için daha fazla reklam yerleştirme güvencesi sağlamak istiyor; bu, reklamverenlerin, isterlerse, içeriklerinin uygulamadaki potansiyel olarak rahatsız edici kliplerin yanında gösterilmemesini sağlayacak.
TikTok tarafından açıklandığı gibi:
“TikTok Envanter Filtresi, reklamverenlere Sizin İçin sayfasında Feed İçi Reklamlarının yanında görünen içerik üzerinde daha fazla kontrol sağlıyor. Artık 25 ülkede ve 15’ten fazla dilde mevcut olan TikTok Envanter Filtresi, hem TikTok’ta marka güvenliği ve uygunluğu için önemli bir kilometre taşı hem de gelecekteki reklam teklifleri için temel bir teknolojidir.”
TikTok Reklam Yöneticisi’ndeki reklam kurulum sürecinde yerleşik olarak bulunan yeni Envanter Filtresi, kullanıcı tarafından yüklenen içerikteki değişken endişeleri tespit etmek için makine öğrenimini kullanır ve her yüklemeyi üç kategoriden birinde filtreler.
Tam dolu – Bu kategori, TikTok’un kurallarını ihlal etmeyen ancak bazılarının kabul edilebilir bulabileceği sınırları zorlayabilecek yüksek riskli içerik içerir. Bu, ‘ özelliğine sahip yüklemeleri içerebilir.olgun temaların cazibesi veya gereksiz tasviri’
Standart – Bu katman, yüksek riskli, ihlal edici olmayan içeriği hariç tutar, ancak yine de yetişkinlere yönelik temaları tasvir eden bazı videolar içerebilir.
Sınırlı – Bu sınıflandırmadaki reklamlar yalnızca yetişkinlere yönelik temalar içermeyen içeriğin yanında görünür
Bu, reklamverenlere promosyonlarının uygulamada nerede göründüğü konusunda daha fazla kontrol sağlayacaktır – ancak TikTok’un otomatik sınıflandırmasının doğruluğu bu süreçte gerçek test olacak ve bu seçeneklerin ne kadar değerli ve yararlı olabileceğinin gerçek ölçüsü olacak.
TikTok, şimdiye kadar yüzlerce büyük markanın test süresi içinde Envanter Filtresinden yararlandığını söylüyor – “her kampanyada %95 – %99 +” güvenli teslimat oranları” ayarında olağanüstü sonuçlar elde ediliyor.
TikTok ayrıca, teknolojinin sınıflandırmasını geliştirmek için gerçek zamanlı olarak öğrenebildiğini ve ortaya çıkan içerik trendleriyle birlikte geliştiğini belirtiyor.
Bu aynı zamanda TikTok’un sistemlerinin video kliplerdeki içeriği algılamada ne kadar gelişmiş olduğuna da işaret ediyor, bu da son derece bağımlılık yaratan ‘Sizin İçin’ beslemesini beslemenin bir yolu.
Gerçekten de, 2020’de TikTok, sızdırılan dahili belgelerin uygulamanın moderatörlerine söylendiğini ortaya çıkardıktan sonra ateş altında kaldı. ‘Platform için çok çirkin, çok zayıf veya çok devre dışı’ olarak kabul edilen kullanıcılar tarafından oluşturulan gönderileri bastırın.
TikTok ölçeğinde, moderatör ekiplerinin her yüklemeyi bu parametrelere göre manuel olarak kontrol etmesinin bir yolu yoktur; bu, TikTok’un sistemlerinin, moderatörlerin incelemesi için bunları vurgulamak için yüklenen kliplerdeki bu gibi belirli öğeleri algılayabildiğini gösterir.
TikTok, bu düzenlemelerin TikTok’un kendisinde hiçbir zaman uygulanmadığını ve bu parametrelerin yalnızca uygulamanın Çince versiyonunda (ve yalnızca kısa, hatalı bir süre için) uygulandığını söylüyor. Ama yine de, burada dikkat edilmesi gereken daha önemli nokta, TikTok’un sistemlerinin her bir klipte çok özel yönleri tespit edebildiği ve daha sonra insanlara daha fazlasını göstermek için kullanabileceği ve beslemesine katılımı artırabileceğidir.
Başka bir deyişle, TikTok bir videonun, diyelim ki, dövmeli, dekolteli bir bluz giyen genç bir kızı tasvir ettiğini belirleyebilir. Bununla ilgilenirseniz, izleyerek veya beğenerek, size aynı, giderek daha spesifik parametreleri içeren daha fazla klip gösterebilir.
Bu, her klipte daha fazla sonlu öğe belirleme kapasitesi göz önüne alındığında, TikTok’un algoritmik eşleştirmesinin çok cazip olabilmesine rağmen mantıklı görünüyor.
Bu aslında bu yeni aracı daha doğru hale getirebilir – ancak yine de, TikTok’un sistemindeki gelişmiş varlık algılamaya işaret ediyor, bu da uygulamasının gizli sosu.
Bu uygulamada, bu daha güvenli reklam yerleşimi sağlamaya yardımcı olabilir. Ancak genel olarak, bu kapasite potansiyel olarak sorunlu görünüyor.
TikTok’un yeni Envanter Filtresi artık Avustralya, Brezilya, Kanada, Mısır, Fransa, Almanya, Endonezya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan Krallığı, Malezya, Meksika, Hollanda, Filipinler, Polonya, Singapur, Güney Kore, İspanya’daki reklamverenlerin kullanımına sunuldu. İsveç, Tayland, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Vietnam.
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes
slmdy · 3 years
Text
KLAVYE BORAZANLIĞI
Ya da GÜRÜLTÜCÜ EGOİSTLER
Tevazu bizi dünyaya açar. Tevazu kendi değerimizi azaltmak değil, başka insanlara değer vermektir.
Eğitimli bilgisizlik, dikkatli sabır...
Her insanın en derininde takdir edilme arzusu yatar. Hepimiz bizi ruhsal olarak besleyen, cesaretlendiren, takdir eden insanlara doğal bir çekim duyarız.
Tevazu, benliğimizi aradan çıkararak, bütün varlığa gönül kapılarını açmaktır. Üstünlük taslamamak, kendimizi diğer insanlara ve hatta yaratılmışlara denk bilmektir.
İlmî tevazu, bilmiyorum demek cesaretini gösterebildiğimizde olur. Kültürel tevazu, bizden farklı olanı öğretmenimiz kılarak, ondan bilmediğimizi öğrenmeye niyetlenmektir. Bu yönüyle tevazu, kişinin kendisini sürekli bir ‘bilmeme’ konumuna yerleştirmesi, bir tür ‘eğitimli bilgisizlik’ halidir.
Ötekinden gelen ne ise onu algılamaya, anlamaya ve kendimi o bilgi ile yeniden inşa etmeye talibim. Kendi kusur ve bilgisizliğimle yüzleşmeye talibim. Kimseyle yarışmıyorum, kimseyi geçmeye, kimseye çelme takmaya niyetim yok. Kendi benliğimin zaaflarıyla dürüstçe yüzleşebilirim, başkasındaki iyiliği görür ve onu o güzel taraflarıyla idrak edebilirim.
‘Dikkatli sabır’ sahibidir mütevazı insan, gözlerin birbirinden kaçırıldığı, insanın insana ayıracak zamanının kalmadığı bir çağda dost ve kardeşi olan diğer insanları rahat ettirmek ödevindedir.
Mütevazı insan yeryüzündeki her insan kadar değerli olduğunu bilir, ne eksik ne fazla. Kendisini başkalarının ne üstüne koyar, ne de altına. Kendisinden emindir.
Gerçek tevazu, başkalarının önünde kendini küçültmek değil, kendinden bahsedecek bir sebep bulamamak, hatta kendini unutmaktır. Bir bilge kişinin dediği gibi, ‘Nasıl karanlık ışığı açığa çıkarırsa, tevazu da kişide cennet ışıklarını aşikâr eder’. Hayattan, diğer insanlardan, bütün bir kâinattan ilham alır ve gücü yettiğince başkalarına ilham verir.
Erdemle ışıldayan kalp uzaktan görünür
Mütevazı insan diğer insanlara açık ve dürüst yaklaşır zira kusurlarını onlara göstermekten korkmaz. Diğer insanlarda en iyi olanı görür ve sahip olduğu iyiliği onlarla paylaşmak ister.
Mütevazı ruh nezaket ve merhametle karılmıştır, bu yüzden de onun yardım eli hep oracıktadır ve insanlara hizmet onun için onur vesilesidir. Mütevazı insan, şeylerin o büyük düzeninde kendi önemsiz rolünü fark eder, büyüklük taslamaz. Kendi varlığının bitişli doğasının farkındadır, ilahlık iddiasında bulunmaz. Misafirperverlik gösterir, öyle ki bir insanın yanında rahat ediyorsanız onun mütevazı olduğunu kolaylıkla tahmin edebilirsiniz. Tevazu öyle tatlı ve latif bir biçimde insanın iç uzayına yayılır ki ruhu bütünüyle kaplar. Diğer erdemleri de bu verimli toprak besler. Tevazu kendi benliğimizden kurtulma pratiğimizdir biraz da. Şeylerin geniş düzeninde çok önemsiz bir yere sahibiz. Tevazu insanın kendisinin dünyanın merkezi olmadığını kabul etmesiyle başlar ama kendini aşağılara yerleştirmek değil.
Mütevazı insan tevazu sahibi olduğunu iddia etmez. Tevazua niyet edilmez, kendiliğinden olur, doğallıkla, bir suyun akışı, yağmurun yağışı gibi. ‘Tevazu gösterdiğinin farkındaysan kibirden kurtulamadın demektir’ der Ataullah İskenderi.
Tevazu benden daha büyük, bizden daha büyük bir şeyin varlığını kabullenmekle olur. Tevazu başkalarınca fark edilir.
Kibirden kaçınarak, sınırlarımızı kabullenerek, kendi ölümlülüğümüzü akılda tutarak ve bencil olmayan istekleri kovalayarak tevazuyu büyütürüz. Mütevazı insan bilmediğini bilir, meraklı ve açıktır. Gerçek tevazu hayatın sunduklarına açık olmaktır, iyilik ve güzellikle karşılaştığı her seferinde insanın duygulanmaya, şaşırmaya, coşmaya hazır olmasıdır.
Benden bize hicret et!
İnsanları sadece varlığımızla, bilgimizle, makam ve mansıbımızla dövmeye yeltenmiyoruz.
Bazen savunduğumuz görüşler üzerinden onları hizaya çekiyor, onları kendimize itaate zorluyor, ilahlık taslıyoruz.
Moral narsisizm : Ne yaptığın, nasıl eylemde bulunduğun veya eylemlerinin sonucundan çok, neye inandığın veya inanıyor göründüğün seni tanımlar ve ‘iyi’ kılar.
Önemli olan iyi yapmak değil iyi hissetmektir. Sloganların nasıl bir hayat yaşadığından önemlidir.
Her önüne gelen konuda fikir beyan etmemektir, her önüne gelene toslamamaktır.
Ahlak narsisizmi şunu söylüyor: Şehvetle dile getirdiğin bir görüş seni haklıların tarafına koyar ve başka bir şey yapman gerekmez. Taşı taş üstüne koymana, dünyayı daha emin ve güzel kılmana gerek yok.
Sana klavyenden çıkan sloganların sağladığı ‘vicdan istirahati’ yeter.
Sosyal medya trolleri, klavye kahramanları, laf pehlivanları ayrı bir kibir türünün habercisidir. Dünyada ifa ettikleri vazife, kullandıkları vasıtaların meşruiyetine bakmaksızın haklı görünmektir.
İşleri güçleri alkış almak, beğeni toplamaktır.
Orada ötekinden öğrenmeye dayalı alçak gönüllülük, yerini yok edici bir ideolojik kibre terk etmiştir. Pek yazık, pek budalaca.
Koca kâinatta yerimiz pek küçük. Varlığımız sonlu. O halde bunca kibir niye?
Kendinle uğraşmayı bırak, ne en zelilsin sen, ne de üstünlük taslama makamında.
Yanlışlarını kabullen, yeni fikirlere açık ol, sıkıntıdan özgürleş. Saygı duy, misafirperver ol, kimseyi incitme, varlığı istismar etme. Yarıştan çekil.
Habire her haber başlığını bu sayfalara taşıyıp toplumu demoralize etmek, her konuda büyük fikirleri olduğunu ima itmek, bazen dile yakışmıycak sözcükleri bir beis görmeden sarfetmek en büyük meziyetleri.
Çünkü gürültülü egoya sahipler.
Gürültücü egodan sessiz egoya geç. Varlık sana yârdir, kibrin dükkanından çık.
‘Bunca atlas kumaş ile ben bu dükkana sığmazam’ diyen şairin ayak izlerini takip et.
O atlas kumaş, senin tevazuyla ışıyan ruhun olsun. Ben orucuna dur, ben demeyi bırak. Sen yoksun, bir gölgeden, bir vehimden ibaretsin, ömür dediğin de bir göz kırpması kadar. Issızlık dükkanından çekil.
Vesselam
Tumblr media
6 notes · View notes
mantikutayr · 3 years
Photo
Tumblr media
‘‘sanatın gerçeklik / gerçeklikler yaratan gücü onun mevcut olanın sınırlarını, durağanlığını çözündürüp silikleştirerek hakikati gösterebilmesinde gizlidir. bu anlamda modern sanat gerek estetik yaşantı gerekse estetik yargıların sığlığında yitmiş, gizlenip örtülmüş tinini heidegger’in de incelikli ve gizemli bir tonda haber verdiği gibi soyut sanatta bulur. soyut sanat, sanatı taklit, temsil, biçim unsurlarıyla özdeşleştirerek, ondaki yaratıcı tini ve hakikati gösterme gücünü karartmış olan tüm metafizik geleneğe bir başkaldırıdır.’‘ 
‘‘soyut sanat, sanatçının iç yaratımına ya da sadece kendisine göndermede bulunan, tinsel bir hakikati olan ve sonlu olana kendini açan mutlağın, görmekten de çok düşünmeye davet eden, bizlerle mücadele eden, bizleri zorlayan bir tür zihinsel egzersiz gibi düşünülmelidir.’‘ 
‘‘soyut sanat ‘saflık’ için çabalayan sanattır.’‘
‘‘şeylerin kendilerine geri dönelim.’‘ 
‘‘soyut ve soyutlama kelimeleri geride bırakılması zorunlu şeyleri temsil eder.’‘ 
‘’..örtülü olanı kaldırıp anlamı açığa kavuşturma..’’ 
Tumblr media
by theo van doesburg
‘‘.. soyut sanat tinseli ya da sonsuz olanı sonlu olanla açıklamaya olanak tanır: ancak soyut sanatta metafizik gerçeklik biçim elde edilir, biçimsellik kazanabilir.’‘ 
‘‘sanat, varlığın derinliğini, varlığın özünü kavramak ve buna biçim vermektir. derinlik, bizi sanat yapıtının götürdüğü özdür, varlığın özüdür. buna göre de, temel varlık, derinlik duygusal değil, metafizik bir dünyadır.’‘ 
‘‘sezgisel akıl, bizlere hiç bir şeyin ayrı olmadığı, her şeyin birbirine bağlı olduğu ve formların doğal yayılımının kökendeki yaratıcı birlik içerisinde kaybolduğu noktaya bizleri ulaştırabilecek olan tek şeydir.’’ 
‘‘soyut sanatın en büyük arzusu, yarattığı eserleri izlemek isteyen kişilerle, varoluş duygusunu uyandırmak olmuştur. bu açıdan tasviri reddeden soyutlama pratiğinin kitlelere bir bakış egzersizi, kökensel varoluşu keşfetmeye yönelik bir dikkat çağrısı olarak sunulduğunu söyleyebiliriz.’‘ 
‘‘hegel’in mantığı ‘soyuttur’ çünkü emprik dünyadaki ‘somut’ her şeyden bağımsızdır. karakteristik olarak, hegel’in terimleri aslında bu somutluğu yapar çünkü soyutlama olmadan somutun gerçekliği açığa çıkarılamaz. adorno, sıklıkla, hegel’in mantığı ve beethoven’in sanat hareketleri arasında bir bağlantı kurar. eroica senfonisinin ilk hareketi gibi. adorno için, sanat hareketleri bir zafer hareketi gibi çelişkileri çözdü, kendileri duruşa sahip olarak materyal fonksiyonları açarlar.’‘ 
‘‘her şeyde deneyimle karşılaşırız, teosofi ve anrtosofi bize bunu öğretir, ruh yoğunlaştırılmış olarak anlaşılabilseydi, buz suyla madde ruhla ilişkilidir.’‘ 
‘‘duygu ilk defa aydınlanma çağının sonlarında, tetens’in, mendelssohn ve kant’ın aracılığı ile rousseau’nun etkisinin kendisini göstermeye başlamasıyla arınmış duygusal anlamda, ruhsal özel bir yetenek olarak belirlendi. ve duygu ancak kant ile sistematik anlamını kazandı.’‘ 
‘‘ruhsal olanı görebilmek için, birinin ruhsal olarak uyanmış bir göze ihtiyacı vardır.’‘ 
9 notes · View notes
onderkaracay · 3 years
Photo
Tumblr media
✓ Tutsaklık
Yanlı iyilik ve kötülüklerin Peşine düştük Bu dünyanın yabancısı gibi Kötülerin, içimizde taşıdığımız Kötülüklerin kurbanı olduk Nefret ettik, korku hissettik Öfke duyduk, acı yaşadık Sevgi yerine En güçlü duyguları Kötülerinden seçtik Bir tutkuya dönüştürdük kötülüğü Tutkularımızın tutsağı bir yaşama Kendinizi esir ettik Güçsüz ve sonlu bir varlık olarak Tutkuların bizi yeneceğini bile bile Sonu nereye varacağını bilmediğimiz Kötü duyguların kuvvetine tutunduk
✍️ Önder Karaçay
#önderkaraçay #mobbingbank #tutsaklık #şiir https://www.instagram.com/p/CI-bPfPAC5z/?igshid=m627nfnnpgi9
1 note · View note
Text
KİMİM BEN?
Gecem gündüzüme karışıyor. Ben durduğum zaman başlıyor aklımın törpüsü. Aç kaldığın zaman midenin seni tüketmesi gibi, ruhumu boşlukta bıraktığım zamanlarda yavaşça aklımı tüketiyor. Gecemi gündüzüme karıştıran, beni gece 4te uyandıran varlığıma sorduğum hesaplar oluveriyor birden bire.
Kendim ile barıştığıma olan inancımı yiyip bitirirken, bitmez bilmez bir melankolinin cazibesinde kayboluyorum.
Oralarda bir yerlerde saklanıyorsun. Biliyorum. Oralarda bir yerlerde, ruhumu tüketmek için beni ve kimselerden yardım alamayacak kadar sefil kalacağım geceleri bekliyorsun. Senden kaçmak için gündüzlerime dokuduğum yaldızlı sahteliklerden arındığım zaman, 'işte buradayım, senin en büyük düşmanın, sen' diyerek gözlerimin içine bakıp omzuma bindirdiğin yükleri ve boynuma vurmak üzere olduğun giyotini hatırlatıyorsun.
Kan çanağı gözlerim ve delirmekle lütuflandırılmış cambaz aklım. İçimdeki akıntılar gözükmüyor denizimin sahillerinden. Kopan fırtınalarımdan haberi yok bana ve ufkuma bakanların. Sürekli hale gelmiş yalnızlıkların ziyaretçisi değil, ev sahibiyim artık. Anladım. Öyle derin ki varlığın, var olmaya çalıştığım anları baltalıyor. Ve ben, bu koca evrendeki emeklerimin, yaşamaya olan çabamın boşlukta süzüldüğünü, içimdeki akıntıya kurban gittiğini görmekten yoruluyorum.
Yiyip bitirdiğim sigaralar ve elime avucuma sığmaz hislerim en büyük yoldaşım oluyor. Aklımsıra aklımı hizaya sokacağım.
Lakin cam bir fanusun içinde dünyaya bir o kadar yakın ve bir o kadar uzak olmak varlığıma damgalanmış doğum vaktimde.
Sen durunca başlıyor.
Sen durunca devam ediyor kaldığı yerden.
Sen yaşamak için bir sebep bulamayınca, denizin derinlerine çekiyor seni. Denizinin derinlerine.
Rüzgarlara bile darılmışsın. Sırf saçlarını bile okşamasınlar diye senden izinsiz, kesip biçmişsin onları. Aklını çıkarmak varken olduğu yerden, dallanıp budaklanmış ve kök salmış yorgunlukları söküp atmak varken, kafatasını baltalamak varken, saçlarını makaslayacak kadar korkak, bu şekilde dargınlığını dile getirecek kadar naif bir adam oluveriyorsun.
Öfke midir ki seni bu cam fanusa tıkayan, yoksa dargınlıkların ve hiç büyümeyen o çocuk ruhuna eklenmiş koca bedenin midir hareket ettirmekte zorlandığın.
Şimdi tekrar farkettin. 21 yaşından gün aldığın bu zamanlar, başlı ve sonlu hayatına doldurduğun sayılardan ibaret. Yaptıkların, kurtuluş değil kaçış olacak. Ve sen ne kadar koşsan da, nefesin tükenecek. Dost kabul ettiğin rüzgarlar, teninin her zerresine dokunduğunda tekar tekrar, seni dünyanın atmosferine yayacak her zerrenle ve tekrar hatırlayacaksın. Yaşamak bir zorunluluk. Yaşamını değerli kılmaya çalışmak ise, delik bir kovaya su doldurmak kadar trajikomik.
Çünkü bir gün, insanlar seni hatırlayacak. Fakat sen kendini unutacaksın. Çünkü bir gün, insanlar ismini zikredecek. Sen ise bütün bunlar olup biterken, senden kayıp gidenleri, o çok sevdiğin sahili, biriktirdiğin anılardan arta kalanları zikredeceksin. Çünkü geçen her saniyen, geri dönemeyeceğin gerçeğini bir tokat gibi suratına çarpıyor. Çünkü insanlar bile seni, sadece hatırlayacaklar. Fakat senin Madam Martha Koyunda hissettiklerini, İstanbul sokaklarının yağmurunu ve kirli havasına ciğerlerine çektiğin nefesi, Bozcaada'da içtiğin rakıyı, ilk öpüşmeni ve ilk sarılmanı, kendinden geçip sarhoş olduğun ilk Kadıköy gündüzünü, insanlara kendini bağlı hissettiğin o ilk anı sadece sen hatırlayacak ve içinde buruk bir şekilde yaşamaya devam edeceksin.
Masumiyet ile yıkanmak istiyorsun, fakat bedenin her geçen gün insanlarla kirleniyor. Sen çocukken evinin tavanına asılmış o salıncağa tekrar sığmak istiyorsun, fakat zaman geçiyor.
İnsanlar seni hatırlıyor, fakat sen kendini tanımakta güçlük çekiyorsun. Sanırım, bu yüzden çok yorgunsun ve biraz dinlenmeye ihtiyacın var. Sanırım bu yüzden içine tekrar çekebileceğin bir nefese ihtiyacın var. Hayatın ve geçen zamanın erezyonu, anıları ve onları biriktirirken yaşadığın hisleri eskitip, üstüne toz kaplıyor ve bilmek bunu ne acı ki iğneler batırıyor tenine. Gün geçmiyor ki gün geçmesin. Gün geçmiyor ki aynı gündüze uyanıp aynı nefesleri çekelim. Gün geçmiyor ki hayatlar eskimesin.
Üst üste bindirilmiş varlık sancıları.
Sahi, nasıl yaşıyor bu insanlar? Nasıl tekerrür etmeden akılları, zikretmeden varlıklarını sürdürüyorlar? Anlamıyorum! Delirmemek elde değil bu koca tımarhanede. Aklımın içinde beni yiyip bitiren böcekler var! Kaçmayacak kadar mı cesurlar, yoksa kaçıncı nefeste olduklarından mı habersizler? Öyle ya da böyle, beni yiyip bitiriyor varlığımın ilmekleri. Üst üste bindirdim hislerimi, yaşamlarım bana yetmedi. Ya aç gözlüyüm ya da korkak. Öyle ya da böyle, varlığımın dibini, aklımın son katrelerini sıyırıyorum yaşam kabımdan. Kabıma sığamıyorum alın beni buralardan. Ben savrulmak istiyorum yorgunluklara gebe rüzgarlarda. Gecemi gündüzümü unutmak ve süzülmek boşlukta. Tekrar dönmek istiyorum çocukluğuma. Bu dünyanın kirli hengâmesine göğüs germek sürdürmek istediğim bir savaş değil. Saf ve pürüzsüz anılardan bir film şeridini geçirmek gözlerimin önünden naif bir gülümseme ile.
Yaşadığımı hissetmek için harcadığım çabaya nadiren doldurduğum gerçekçilik, ışığı sönmeye yüz tutunca karanlıkta kalıyorum. Ateşler içindeyim. Gözlerime bak. Yakından bakarsan görebilir, benim neye benzediğimi hissedebilirsin. Ama, tanıyamazsın. Fakat gözlerimin içine bak. Sana cehennemin ne demek olduğunu göstereceğim. Ellerini birbirine kavuşturmuş varlığıma bak. Sigaraları yiyip bitiren yorgunluğuma bak. Tanıyamazsın. Kimseleri tanıyamayacağın gibi, benim kendimi tanıyamadığım için bu halde olduğum gibi, sen de tanıyamazsın. Fakat yine de yaklaş. Göz bebeklerimden sızan öfkeyi, göz altlarımdan sızan yorgunlukları gör benim için.
Çünku buyum ben. Koca evrenin okyanusundan kopuk, bir avuç su birikintisi asfalttaki. Kirlendim, yıkandım. Yağmurlarla savaştım. Doldum taştım, insanların damarlarına, bu şehrin karanlığına, yer altındaki kanalizasyonlara aktım. Ruhumu ateş ve kan ile yıkarken donuk bakışlarımı karanlıkla seviştirdim. Yaklaş. Gözlerimin içindeki cehennemi gör. Hayatta kalabilmek için harcadığım çabanın, denizleri yaracak kadar güçlü, fakat sahip olduğum savunmanın ne kadar kırılgan olduğunu gör.
Ya kılıcımı iyi kullanıyorum, ya da canıma susadım.
Bu yüzden sanırım.
En kısa zamanda kendimi, soğuk ve yağmurlu bir Kadıköy-Adalar seferinde, denizin soğuk sularına bırakmak ümidi ile.
12 notes · View notes
cointahmin · 3 months
Text
PayPal, bilançosundaki kripto varlıkları 2023’ün birinci çeyreğinde %56 artırdı. Mevcut durumda finansal teknoloji devi, yaklaşık 1 milyar dolarlık kripto paraya sahip.Son bilançoya nazaran PayPal, kripto para varlıklarını artırdı!cointahmin.com olarak bildirdiğimiz üzere PayPal, kısa müddet evvel Amerika Birleşik Devletleri Menkul Değerler ve Borsa Komisyonu’na sunduğu üç aylık bir raporda kripto para varlıklarını açıkladı. Fintech’in elindeki kripto para varlıklarının aslan hissesi, sırasıyla 499 milyon dolar ve 362 milyon dolarla BTC ve ETH’de bulunuyor. Bu ortada, kripto varlıklar 2022’nin 4. çeyreğinden bu yana %56’dan fazla artış gösterdi.PayPal’ın 31 Mart 2023 itibariyle toplam 943 milyon dolarlık kripto para varlığını açıkladığı rapor, şirketin 604 milyon dolar açıkladığı bir evvelki çeyreğe kıyasla %56’lık bir artışa işaret ediyor. Ayrıyeten PayPal’ın bu çeyrek için bildirdiği toplam finansal yükümlülükleri 1,2 milyar dolar düzeyinde. Kripto varlıkları ise bunun %77,9’unu oluşturuyor. Bu, 2022’nin bildirdiği dördüncü çeyrek yükümlülüklerine nazaran %10’dan fazla artış manasına geliyor.PayPal, neden kripto para varlık tutuyor?Rapora nazaran PayPal, kripto varlıklarını bir “koruma yükümlülüğü” olarak görüyor. Bunun nedeni olarak ise “kripto para üniteleriyle alakalı eşsiz riskleri” gösteriyor. Açıklamada ayrıyeten, şirket tarafından tutulan belli kripto para ünitelerinin geçen çeyrekten bu yana değişmediği belirtiliyor. Bu doğrultuda şirket, şu konulara dikkat çekiyor:Belirli pazarlardaki müşterilerimizin muhakkak kripto para ünitelerini satın almasına, tutmasına, satmasına, almasına ve göndermesine ve ayrıyeten ödeme sırasında satın alımlar için ödeme yapmak üzere kripto para satışlarından elde edilen gelirleri kullanmasına müsaade veriyoruz. Bu kripto para üniteleri Bitcoin, Ethereum, Bitcoin Cash ve Litecoin’den (müşterilerimizin kripto varlıkları) oluşuyor.PayPal’ın müşterileri ismine tuttuğu varlıkların koruması üçüncü taraf holding şirketleriyle sonlu. Ayrıyeten PayPal, üçüncü tarafların süreçleri gerçekleştirememesi durumunda bunun müşteriler için bir yükümlülük oluşturduğunu kabul ediyor. Fakat dosyalama tıpkı vakitte bu türlü bir yanlışın şimdi gerçekleşmediğini de gösteriyor. Bu hususta şu açıklamayı yapıyor:31 Mart 2023 itibariyle, Şirket rastgele bir müdafaa kaybı olayına maruz kalmadı. Bu nedenle, kripto varlık muhafaza yükümlülüğü ve buna karşılık gelen müdafaa varlığı birebir kıymette kaydedildi.Şirketin bilançosunda hangi kripto paralar var?PayPal için 2023 birinci çeyrek kripto para varlık dağılımı, 499 milyon dolarlık Bitcoin (Aralık ayındaki 291 milyon dolardan fazla), 362 milyon dolarlık Ethereum (250 milyon dolardan fazla) ve Bitcoin Cash ve Litecoin’den oluşan 82 milyon dolar (63 milyon dolardan fazla) içeriyor.PayPal’ın üç aylık mali tablo açıklamasının ekran görüntüsüBu ortada, şirketin kârlılığı da birinci çeyrekte artış gösterdi. Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri (GAAP) bazında şirket, 2022’nin birinci çeyreğinde 0,43 dolar olan pay başına çıkarını 0,70 dolar olarak açıkladı. GAAP dışı bazda, PayPal’ın hisse başına çıkarı 2022’nin birinci çeyreğindeki 0,88 dolardan 1,17 dolara yükseldi.
0 notes
aygultopal35 · 4 years
Text
Sonlu olmasından dolayı değil, sınırları olmadığından dolayı kötülüktür varlık.
Emmanuel Levinas
9 notes · View notes
belkidebirharfimben · 5 years
Text
Göğsüme sonsuzluktan başkası sığmıyor
Basit şeyler hakkında konuşmaya korkuyorum. Sonrası azap oluyor çünkü. Batıp gittikleri anda kederle sıvanıyor içim. Kendileri geçici olan şeylerin pişmanlıkları kalıcı oluyor. Onlar etrafında dönen bir hayatın hiçliğe doğru gittiğini hissediyorum. Zamanı çöpe atmak yüreğime oturuyor. Bir yüzüyle sonsuzluğa bakabilme umudu (en azından umudu) taşımayan herşeyi bu dünyada bırakacağım. Hatta, daha bu dünyadan gitmeden önce, onları yaşandığı anlarda bıraktığım oluyor. Geçmişim bir mezarlık. Sonlu şeyler mezarlığı. Hayata serilmiş 'ben'ler mezarlığı. Ziyan olmuş 'ben'lere bakıp üzülüyorum. Daha kalıcı olabilirlerdi. Bu beni bir boşluğa düşürüyor. İki hiçlik arasına bir varlık sığabilir mi? Kalbimin kuyularını dolduramıyorum. Göğsüme sonsuzluktan başkası sığmıyor. Ne alırsam alayım ticaretten hep zararlı çıkıyor gibiyim. Evet. Zaman verip zarar alıyorum. Peki bu alışverişi nasıl kâra dönüştürmeli? İnsan ne zaman hayatının kazananı olur? Ha? Kesin cevapları, harçlık verir gibi, cebine bırakamam arkadaşım. Orijinallikler âlemindeyiz. Anlarımız birbirinin aynısı değil ki 'ben'lerimiz birbirinin aynısı olsun. Onlara sunulan devalar birebir yaralarını tutsun. Kanın kenarına akmasın. Fakat başta söylediğim şeye tekrar dikkatini çekeceğim. Yaptıklarımızdan 'hep yanımızda kalmayanlar' can yakıcıdır. Aynen. Âdemoğlunda/kızında bir maraz var. Faninin fani olduğunu farkedebiliyor. Çok acı birşeydir bu. Fakat aynı zamanda nimettir bu. Rüyada olduğunu bilmek, deli olduğunu bilmek, depremde çürük bir binanın içinde olduğunu bilmek türünden birşeydir bu maraz. Parmağı tetikte bir mutsuzluk yaşatır. Hiçbirşey yapmadan duramayız. Tamam. Ama yaptıklarımızı büsbütün arkada bırakarak da yaşayamayız. Bugünümüzün bir parçası geçmişimizdir. Oyuna onlar da dahil olur. Hem yine bir parçası da geleceğimizdir. Onlar da oyuna dahil olur. 'Hafıza' ile 'öngörü' bizi hayvanların körebe mutluluğundan etmiştir. O nasıl bir evrimse, arkadaşım, canlılık mutlulukta geriye geriye gitmiştir. Tutamadığı geçmişi ve bilemediği geleceği, haltercinin o son hamlesi gibi, omuzlarına alarak ömrünü yaşanırlıktan etmiştir. Kendisine 'pişmanlığı' ve 'korkmayı' öğretmiştir. Gülme sakın sözlerime. Evrime inananlar bile, sanki halayda yanlış adım atmışlar gibi, öncelerine(!) dönmeye çalışırlar. Hayvanlar gibi salt anı yaşamayı isterler. Bilmez misin? Gece yastığa başımızı koyduğumuzda bu defterde açık çıkmaması lazım. Sanki, arkadaşım, içimizde bir yer hesap gününün geleceğini biliyor. 'Malikiyevmiddin'in Allah olduğunu biliyor. Her gece bu hesapla uyuyor. Ergenliğe bu hesabın tedirginliği ile uyanıyor. Ödeme günü yaklaşan borçlu gibi daralıyor. Sıkılıyor. Atarlanıyor. Sinirleniyor. Defteri kapatamıyor. Defteri kapatamıyor. Defteri kapatamadığını biliyor. Geleceğe taşıyabildiğimiz bir geçmişle uyursak rahat uyuruz. Yok. Eğer o geçmişte geleceğe taşınacak birşey yoksa başımız yastıkta huzursuzlanır. Çünkü kalbimiz de göğsümüzde huzursuzlanır. Ruhumuz, her neredeyse o, huzursuzlanır.
4 notes · View notes
ardor-mohr · 5 years
Text
“The Absolute is the night, and the light is younger than it; and the distinction between them, like the emergence of the light out of the night, is an absolute difference –the nothing is the first out of which all being, all the manifoldness of the finite has emerged. The task of philosophy, however, consists in uniting these presuppositions: to posit being in non-being, as becoming; to posit dichotomy in the Absolute, as its appearance; to posit the finite in the infinite, as life.”
“Mutlak olan gecedir ve ışık ondan daha gençtir, onları ayıran, ışığın gecenin bağrından doğması gibi, mutlak bir farktır: hiçlik, tüm varolanların, sonlu şeylerin çokluğunun kendisinden südur ettiği ilk ilkedir. Bununla birlikte, felsefenin görevi şu önvarsayımları birleştirmeyi kapsar: varlığı, varlık-olmayan içinde, oluş olarak konumlandırmak; ikiliği (karşıtlığı, yarılmayı), Mutlak’ın içinde, onun görünüşü olarak kavramak; sonlu olanı, sonsuzun içinde, hayat olarak yakalamak.”
— Hegel, The Difference Between Fichte’s and Schelling’s Systems of Philosophy (1801)
14 notes · View notes