Tumgik
#taner rumeli
pazaryerigundem · 4 months
Text
RUMELİSİAD Balkanlarla köprü oluyor
https://pazaryerigundem.com/haber/171651/rumelisiad-balkanlarla-kopru-oluyor/
RUMELİSİAD Balkanlarla köprü oluyor
Tumblr media
Rumeli kökenli girişimcilerin Türkiye’deki ve Balkanlardaki sesi olmak ve dünyaya tanıtmak vizyonu ile çalışmalarını sürdüren RUMELİSİAD, Türkiye ile Balkan ülkeleri arasında ticaret köprüsü olmaya devam ediyor.
BURSA (İGFA)-  RUMELİSİAD öncülüğünde, Bulgar-Türk İş Adamları Derneği (BULTİŞ) ve Eskişehir Rumeli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ERİAD) bu yıl 6.sı düzenlenen Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da gerçekleştirildi. İki gün süren program kapsamında; Sırbistan ile ekonomik iş birliği ve yatırım imkanları ele alınırken, çok sayıda B2B görüşmeye imza atıldı.
  ÖNEMLİ İSİMLER KATILDI
Metropol Palace Hotel’de düzenlenen programa;Sırbistan İç ve Dış Ticaret Bakanı Tomislav Momirovic, TürkiyeCumhuriyeti Belgrad Büyükelçisi Hami Aksoy, Bulgaristan’ın Belgrad Büyükelçisi Petko Doykov, RUMELİSİAD Başkanı ve Sırbistan’ın Bursa Fahri Konsolosu Zarif Alp, ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna, BULTİŞ Başkanı Donka Koleva, Sırbistan Ticaret ve Sanayi Odası Stratejik Analiz, Hizmetler ve Uluslararasılaştırma Sektörü Direktörü Mihailo Vesović,Ticaret Müşaviri Yasemin Yüce,Filibe Bölge Valisi Müh. Iliya Zyumbilev, Sırbistan Ticaret ve Sanayi Odası Yatırım Desteği Kıdemli Danışmanı Stefan Jakovljević,Feka Automotive CEO’su Taner Karslıoğlu ve  Halkbank Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Arslan’ın yanı sıra çok sayıda iş insanıve davetliler katıldı.
“TÜRKİYE İLE SIRBİSTAN ARASINDA 2023 YILINDA 2,3 MİLYAR EURO SEVİYESİNDE TİCARET”
Programda konuşan Sırbistan İç ve Dış Ticaret Bakanı Tomislav Momirovic,Sırbistan ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin her geçen yıl daha da arttığına vurgu yaparken, yapılan güçlü iş birliği ve çalışmaların mevcut iş hacminin artmasına önemli katkılar sağladığını söyledi. Türkiye ile Sırbistan arasında 2023 yılında 2,3 milyar euro seviyesinde ticaretin gerçekleştiğine değinen Momirovic, Türkiye’deki iş insanları için Sırbistan’da avantajların bulunduğunu sözlerine ekledi.
Daha sonra söz alan Türkiye’nin Belgrad Büyükelçisi Hami Aksoy ise “Balkanlar ile tarihten gelen köklü bağlarımız bulunmaktadır. Bu köklü bağların ekonomik ve ticari açıdan güçlendiği bir dönemden geçiyor. Sırbistan’da faaliyet gösteren bini aşkın şirketimiz ve 20’ye yakın fabrikamızla ikili ekonomik ilişkilerimizi her geçen gün güçlendiriyoruz. Bulgaristan da Sırbistan ile birlikte komşumuz, bu üç ülkenin ekonomide önemli işler yapacağına inanıyoruz. Türkiye ile Sırbistan arasındaki kültürel ilişkiler de her geçen gün gelişiyor. Bu zirve, Sırbistan’daki yatırım fırsatlarının tanıtımı için çok önemli” ifadelerini kullandı.
Programda konuşan Bulgaristan’ın Belgrad Büyükelçisi Petko Doykovise “Bulgaristan-Türkiye ve Sırbistan arasında böyle bir organizasyonun gerçekleşmesi, mevcut iş birliğinin ve ticaret hacminin artması açısından çok faydalı oldu.Çünkü Bulgaristan,3 ülkenin de bağlantı noktasında yer alıyor. Hem Bulgar Türk iş adamları hem de Sırbistan’daki iş insanları açısından buradaki ikili iş görüşmeleri çok değerli oldu. Emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.
“UZUN VADEDE 5 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HACMİ HEDEFİ”
Açılış programında konuşan RUMELİSİAD Başkanı ve Sırbistan’ın Bursa Fahri Konsolosu Zarif Alp de şimdiye kadar düzenledikleri tüm zirvelerde katılımcılar açısından son derece olumlu sonuçlar aldıklarını söyledi.Türkiye ile Balkan ülkeleri arasında ekonominin yanı sıra güçlü tarihi ve kültürel bağların bulunduğunu dile getiren Alp, “Sırbistan ile Türkiye ilişkileri özellikle son yıllarda atılan pozitif adımların da etkisiyle, tarihin en iyi seviyesine gelmiş durumda. Öyle ki geçtiğimiz yılın ticaret hacmi 2 milyar dolar seviyesine çıkarken, her yıl yeni rekorlara imza atılıyor. Uzun vadede ise 5 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefleri belirlenmiş durumda.İş dünyası temsilcileri olarak bizler de bu köklü bağlardan aldığımız güçle, karşılıklı iş birliğimizi kuvvetlendirme ve ticari faaliyetlerimizi daha geniş bir çerçevede yaygınlaştırmak adına sorumluluk almaya devam ediyoruz.Kurulacak başarılı iş bağlantıları, Balkan coğrafyasındaki ülkelerimizin refahını artırmak açısından büyük önem taşıyor.Bu bakımdan, bugün yapılacak görüşmelerin ardından ortaya çıkacak yeni fırsatların ve yatırımların, karşılıklı olumlu sonuçlar vereceğine inanıyorum” dedi.
Konuşmasında, “RUMELİSİAD olarak, kurulduğumuz günden bu yana Balkanlarda ve Türkiye’de kalıcı eserler bırakmak hedefi ile yolumuza devam ederken; ülkelerarası ekonomik, ticari, sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişimi noktasında önemli katkılara imza atmanın gururunu yaşıyoruz” diyen Alp, “Balkanlar ve Türkiye arasında köprü vazifesi gören derneğimiz, 26 farklı sektörde 50 binin üzerinde istihdamın ve 160 ülkede 1 milyar dolar seviyesinde ticaret hacminin de temsilcisi konumundadır.Bugüne kadar hem Türkiye’de hem Balkanlarda ticaretten ekonomiye, genç işsizliğin önlenmesinden sosyal sorumluluk çalışmalarına ve tarihi değerlerin yenilenmesine kadar pek çok alanda önemli projeleri hayata geçirdik, yeni projelerle birlikte bu yöndeki çalışmalarımız hız kesmeden devam edecek” ifadelerini kullandı.
Açılış töreninde konuşan ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna da Eskişehir’in önemli bir sanayi kenti olduğunu vurgulayarak, savunma sanayisinden beyaz eşya üretimine kadar pek çok konuda iş birliği yapılabileceğini söyledi ve yatırımcıları Eskişehir’e davet etti.
BULTİŞ Başkanı Donka Koleva ise Bulgaristan ve Türk iş insanları arasında kurulan BULTİŞ olarak, her iki ülkede de yatırım yapmak isteyenlere destek olmaktan büyük memnuniyet duyacaklarını söyledi.
Açılışta konuşan Filibe Bölge ValisiMüh. Iliya Zyumbilev deFilibe’deki sanayi bölgelerinde çok fazla yatırım imkânı oluştuğunu anlatarak, yatırımcıları bölgeye davet etti.
Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Müşaviri Yasemin Yüce de ülkelerarası diyalogların artması neticesinde ekonomik ve ticari açıdan önemli fırsatlar doğduğunu ifade ederek, bu konuda ellerinden gelen desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.
Sırbistan Ticaret odası yetkilileri Mihailo Vesović ve Stefan Jakovljević de Türk firmalarını yatırıma davet ederek, daha çok iş birlikleri yapılabileceğini söyledi.
Programda konuşan Feka Automotive CEO’su Taner Karslıoğlu ise şirket olarak, Sırbistan’da yaptıkları yatırımın çok büyük artıları oldu. Dönem dönem bazı sorunlar yaşansa da büyük destekler aldıklarını söyledi.
Halkbank Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Arslan da karşılıklı iş birliklerinin geliştirilmesi noktasında banka olarak her türlü finansal süreçlerde iş insanlarının yanında oldukları mesajını vererek, desteğe hazır olduklarını söyledi. Öte yandan, 6. Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi kapsamında 200’e yakın firma B2B görüşme gerçekleştirdi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
terasmagazin · 2 years
Text
Baba'nın ekran macerası sona eriyor! Final tarihi belli oldu
Baba’nın ekran macerası sona eriyor! Final tarihi belli oldu
Başrollerinde usta oyuncu Haluk Bilginer ile genç yetenek Tolga Sarıtaş’ı buluşturan ‘Baba’ dizisi, yayın hayatına devam ediyor. Ay Yapım imzalı, Gökhan Horzum ve Ekin Atalar’ın kaleminin Çağrı Bayrak’ın rejisiyle buluşacağı dizinin kadrosunda Nihan Okutucu, Taner Rumeli, Zeynep Tuğçe Bayat, Cem Uslu, Özge Özacar, Beril Pozam ve Damlasu İkizoğlu gibi oyuncular da yer alıyor. Dizi, bir Anadolu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
biographyit · 2 years
Text
Taner Rumeli Biography, Facts & Lifestyle
Taner Rumeli Biography, Facts & Lifestyle
Facebook Twitter Instagram Quick Facts Full NameTaner RumeliNicknameTanerAge37 years old (in 2022)Date of BirthApril 8, 1985BirthplaceAnkara, Turkey Biography/Wiki Known ForFamous for starring in İnadına Aşk tv seriesProfessionActorNationalityTurkishReligionIslamZodiac SignAries Height, Weight & Physical Stats Body Measurements40-32-14 inchesBodytypeSlimHeight6 feet 0 inch (1.83…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
conlocura · 5 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
cejna · 2 years
Text
Baba'nın İlhan'ı sır üzere sakladığı sevgilisini paylaştı! Dudak dudağa aşk pozu...
Baba’nın İlhan’ı sır üzere sakladığı sevgilisini paylaştı! Dudak dudağa aşk pozu…
Başrollerinde usta oyuncu Haluk Bilginer ile genç yetenek Tolga Sarıtaş’ı buluşturan ‘Baba’ dizisi, yayın hayatına devam ediyor. Ay Üretim imzalı, Gökhan Horzum ve Ekin Atalar’ın kaleminin Davet Bayrak’ın rejisiyle buluşacağı dizinin takımında Nihan Okutucu, Taner Rumeli, Zeynep Tuğçe Bayat, Cem Uslu, Özge Özacar, Beril Pozam ve Damlasu İkizoğlu üzere oyuncular da yer alıyor. Dizide İlhan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
netbilge · 3 years
Text
Baba dizisi Büşra kimdir? Baba dizisi anne kim? Baba dizisi Fazilet Saruhanlı kimdir?
Baba dizisi Büşra kimdir? Baba dizisi anne kim? Baba dizisi Fazilet Saruhanlı kimdir?
Baba dizisinin oyuncuları arasında; Haluk Bilginer, Tolga Sarıtaş, Taner Rumeli, Nihan Okutucu, Cem Uslu, Zeynep Tuğçe Bayat, Özge Özacar, Beril Pozam ve Damlasu İkizoğlu yer alıyor. Özge Yağız yani BÜŞRA KALKAN (SARUHANLI) Emin’in en küçük çocuğu, tek kızı. Ödemiş’teki hesap işlerini o hallediyor. Aşık olmadığı bir adamla, Ahmet’le evli. Kadir’le arasında daha farklı ve sevecen bir ilişki…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
turkiyehaberi · 3 years
Link
​Tarım Park Projesi kapsamında TRT Park alanında kurulan demonstrasyon alanında Rumeli, Ekiz, Şehzade ve Taner buğday çeşitleri ile Ayrancı ve Tarm-92 arpa çeşitlerinin ekimi İl Müdürlüğümüz teknik personelleri tarafından yapıldı. Mibzerle ekimi yapılan...
0 notes
habermi · 4 years
Text
Sol Yanım 10. bölüm fotoğrafları
Sol Yanım 10. bölüm fotoğrafları
Star’ın sevilen dizisi ‘Sol Yanım’, çarşamba günleri izleyicisi ile buluşuyor. Başrollerinde; Özge Yağız, Tolga Mendi, Cemre Baysel, Emre Bey, Defne Samyeli, Cansel Elçin, Esra Bezen Bilgin, Deniz Barut, Taner Rumeli, Seda Akman gibi önemli isimler yer alıyor. İşte yeni bölümde yaşanacaklar ve fotoğrafları… Yapımcılığını BKM’nin üstlendiği “Sol Yanım”ın yönetmenliğini Barış Yöş üstlenirken,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
metingulerce · 4 years
Text
Sol Yanım Onur kimdir? Taner Rumeli kimdir? Taner Rumeli kaç yaşında, nereli?
Sol Yanım Onur kimdir? Taner Rumeli kimdir? Taner Rumeli kaç yaşında, nereli?
Star TV ekranlarında yayınlanacak Sol Yanım dizisinde Onur karakterine hayat veren Taner Rumeli kimdir? Taner Rumeli kaç yaşında, nereli? Taner Rumeli filmleri!
Tumblr media
Afili Aşk dizisi ile tanıdığımız başarılı oyuncu Taner Rumeli kimdir? Taner Rumeli kaç yaşında, nereli? Taner Rumeli filmleri! SOL YANIM ONUR KİMDİR? TANER RUMELİ KİMDİR? Taner Rumeli, 8 Nisan 1985 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir.…
View On WordPress
0 notes
Text
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
Dr. Murat Ali Karavelioğlu
Bosna’dan Arnavutluk’a, Makedonya’dan Kosova’ya, Sırbistan’dan Bulgaristan ve Yunanistan’a kadar o gün için Osmanlı toprağı sayılan yerlerde tıpkı Anadolu’da olduğu gibi belli başlı şehirler hem siyasi birer merkez olarak hem de edebi birer mahfil olmak bakımından öne çıkmıştır. Üsküp, Priştine, Prizren, Yenice Vardar, İşkodra, İpek, Filibe, Köstendil, Manastır, Sofya, Dimetoka, Semendire, Saraybosna, Kalkandelen, Tırhala, İştib, Serez, Yenipazar, Tırnova, Karaferye, Tiran gibi pek çok şehir Türk kültür ve edebiyatına hizmet edilen yerlerdi. Demografik yapısı, devletin politikası, sancak merkezi olup olmama, coğrafi konum gibi değişik pek çok etken muvacehesinde bu şehirlerden bazıları kültürel hayatın canlılığı bakımından diğerlerine göre her zaman daha ön planda olagelmiştir. Üsküp, Yenice Vardar, Priştine ve Prizren bu meyanda özel önemi haiz şehirlerdir (Geniş bilgi için bkz. Murat Ali KARAVELİOĞLU; “Contributions of Balkan Countries to Classical Turkish Literature”, 2nd International Balkan Annual Conference, 10-13 October 2012, Tirana/ALBANIA, 2013; Conference Proceeding Book, vol. II, 309-327.
16. yüzyıl tezkire yazarlarımızın önde gelenlerinden olan ve Prizrenli olup Üsküp’te vefat eden Âşık Çelebi (ö. 1572), Meşairü’ş-şuara adını verdiği ünlü eserinde sık sık mekân tasvirleri yaparak söz konusu ettiği şehrin o dönemdeki durumunu canlı tasvirlerle gözler önüne serer. Şehirlerin türlü yönlerine dikkat çekerek tarihe kıymetli notlar düşer. Böyle tasvirlerden çok ilgi çekici birine “Nehari” maddesinde rastlanır. O, burada Nehari’nin memleketini anlatırken şu bilgileri vermektedir: “Mevlidi Rûmili’nde Prezrin’dür. Kasaba-i mezkûre Rûmili’nde serv ü semen-i ma’rifet olan hâkdân ve menba’-ı cûy-ı nazm u nesr olan gülistân olmagla meşhûr bir şehr-i şöhret-âyindür. Rivâyet olunur ki Prezrin’de oglan togsa adından mukaddem mahlas korlar. Yenice’de togan oglan baba diyecek vakt Fârsî söyler. Priştine’de oglan togsa dividi bilinde togar dirler. Binâen alâ-zâlik Prezrin şâir menbaı ve Yenice Fârsî ocagı ve Piriştine kâtib yatagıdur” (ÂŞIK ÇELEBİ; Meşâ’irü’ş-şuarâ (haz. Filiz Kılıç), II, İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul 2010, 904).
Türk kültür ve edebiyatı bakımından Balkan coğrafyasındaki en önemli şehirlerden biri olan Prizren, bugünkü Kosova’nın da adeta bir kültür başkenti özelliğini taşımaktadır. Osmanlı hâkimiyeti ve sonrasında Türkçe bu bölgede yerleşmiş ve pek çok şair ve yazar yetişmesine sebep olmuştur. Bugün dahi şehirde Türkçe’nin yaygın bir şekilde konuşulduğu görülür. Doğası ve tarihi ile güzel bir şehir olan Prizren’i “Osmanlılar benzetme yoluyla -cami kitabelerinde geçen adlarda- Pür-zeyn ya da Pürzerin (zinet dolu kent) olarak adlandırmışlardır” (VIRMİÇA; “Geçmişten Günümüze Prizren Camileri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 188 (Ekim 1996), 31). “Yugoslavya’nın parçalanmasından önce Prizren, Balkanlar’ın üç dilinin konuşulduğu tek şehirdi. Arnavutça, Türkçe ve Sırpça şehir halkı tarafından konuşulabilmekte, bunun yanında gazetelerde, dergilerde ve hatta cadde isimlerinde birlikte kullanılmaktaydı” (KIEL; “Prizren”, DİA, 34, 349).
Tumblr media
Prizren, Balkanlardaki Osmanlı mirasını en iyi yansıtan şehirlerin başında gelir. Bir kısmı bugün de ayakta olan çok sayıda mimari eser, şehrin Müslüman-Türk kimliğini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu eserlerin bazılarına ait kitabeler günümüzde de görülebilmektedir. Nimetullah Hafız; İsa Dede Çeşmesi, Mahmut Paşa Saat Kulesi, Emin Paşa Çeşmesi, Davut Peroli’nin evindeki çeşme, Tahir Efendi’nin evi gibi eserlerin yeni bulunan kitabeleri üzerinde bir araştırma yapmıştır (N. HAFIZ; “Prizren’de Yeni Bulunan Birkaç Türk Yazıtı”, Belleten, XXXIX, 154 (Nisan 1975), Ankara 1975, 225-232. Benzer bir çalışma Priştine kitabeleri üzerine de yapılmıştır: N. Hafız-M. Asim; “Priştine Kitabeleri”, Vakıflar Dergisi, 11, Ankara, 205-226).
Mümin, Nehari, Sa’yi, Suzi, Sücudi ve Şem’i’ye ilave olarak Bahari ve Fakiri mahlaslı şairler de bu şehrin yetiştirdiği isimlerdir.
Bu isimler arasında bilhassa Suzi ve Şem’i, şairlikleri ve kültür hayatına kazandırdıkları bakımından dikkati çekmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan şair Suzi, Prizrenli olup şairliğinin yanı sıra hem derviş, hem de asker yönüyle bilinmektedir. Henüz genç yaşlarında ünlü akıncı beylerinden Mihaloğlu Ali Bey’in askerlerine katılmış ve pek çok akında aktif olarak yer almıştır. Ali Bey’in ölümünden sonra Prizren’e dönerek orada vefat etmiştir. Türk edebiyatı tarihinde Suzi, Gazavatname isimli eseriyle bilinmektedir. Mihaloğlu Ali Bey’in sefer ve akınlarının manzum olarak anlatıldığı bu eser 15.000 beyitlik hacimli bir mesnevidir. Suzi, şairliğinin yanı sıra Prizren’de kitaplarını vakfederek kurduğu kütüphane ile Türk kültürüne katkı sağlayan ve asırlarca yörenin ilmi ve edebi gelişimini destekleyen biridir. Ünlü Prizren şairlerinden biri de Şem’i (ö. 1529) olup birazdan anlatılacaktır.
Prizren, sahip olduğu kuvvetli kültürel birikimiyle tarihten getirdiği misyona uygun bir biçimde günümüzde de edebiyat hayatını canlı bir şekilde sürdürmektedir. Çağımızda Türkçenin, Prizren’de bir edebiyat dili olarak yaşadığını görmekteyiz. Nusret Dişo Ülkü, Nimetullah Hâfız, Hasan Mercan, Bayram İbrahim, İskender Muzbeğ, Altay Suroy, Zeynel Beksaç, A. Rıfat Yeşeren, Taner Güçlütürk gibi şairler Prizren’de Türk edebiyatını yaşatmaya devam etmektedirler (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. İSEN; “Kültür Tarihi Açısından Priştine ve Bu Şehir Doğumlu Divan Şairleri”, Türk Kültürü, 342 (Ekim 1991), 618).
Prizren’in yetiştirdiği büyük şairlerden biri de Şem’î’dir. 16. yüzyılda ve gençliğinden itibaren hayatının sonuna kadar İstanbul’da yaşayan Prizrenli Şem’î, Türk edebiyatında bu mahlası kullanan on şairden biridir. Tek eseri Divan’ı olup, İstanbul’da yaşamasına rağmen Rumeli topraklarının tüm değerli kültürel özelliklerini yansıtır. Yirmi civarında kasidesinin yanı sıra iki yüze yakın gazeli bulunan şair, şiirlerinde mecazi aşkı terennüm etmiştir. Divanı yayımlanmıştır: Murat Ali Karavelioğlu; Prizrenli Şem’î, Şem’î Divanı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2014, 362 s.
Şair hakkında daha geniş bilgi için bkz. Murat Ali Karavelioğlu; “Şem’î (Prizrenli)”, DİA, 38, İstanbul 2010, 506.
Klasik Türk edebiyatının geliştiği ve en yüksek seviyede eserlerin verildiği çağlarda imparatorluk coğrafyasının her köşesinde bir edebi mahfilin bulunduğu gerçeği, Türk edebiyatının sağlam kökleri hakkında yeterli bilgileri sunmaktadır. Başta İstanbul olmak üzere değişik bölgelerdeki merkezler, buralarda idarecilik yapan sanatsever yöneticilerin himayesinde gelişme göstermişler ve Türkçenin bir dünya dili, Türk edebiyatının da dünyanın en güçlü edebiyatlarından biri olmasına zemin teşkil etmişlerdir. Bugün Kosova’nın kültür başkenti sayılan Prizren de bunlardan biridir. Günümüzde de şehir, Müslüman-Türk kimliğini korumakta ve gerek kültürü, gerek konuşulan dil ve gerekse mimarisi ile bize ne çok benzediğini sessizce haykırmaktadır.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
susbitkileribakimi · 5 years
Text
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
Dr. Murat Ali Karavelioğlu
Bosna’dan Arnavutluk’a, Makedonya’dan Kosova’ya, Sırbistan’dan Bulgaristan ve Yunanistan’a kadar o gün için Osmanlı toprağı sayılan yerlerde tıpkı Anadolu’da olduğu gibi belli başlı şehirler hem siyasi birer merkez olarak hem de edebi birer mahfil olmak bakımından öne çıkmıştır. Üsküp, Priştine, Prizren, Yenice Vardar, İşkodra, İpek, Filibe, Köstendil, Manastır, Sofya, Dimetoka, Semendire, Saraybosna, Kalkandelen, Tırhala, İştib, Serez, Yenipazar, Tırnova, Karaferye, Tiran gibi pek çok şehir Türk kültür ve edebiyatına hizmet edilen yerlerdi. Demografik yapısı, devletin politikası, sancak merkezi olup olmama, coğrafi konum gibi değişik pek çok etken muvacehesinde bu şehirlerden bazıları kültürel hayatın canlılığı bakımından diğerlerine göre her zaman daha ön planda olagelmiştir. Üsküp, Yenice Vardar, Priştine ve Prizren bu meyanda özel önemi haiz şehirlerdir (Geniş bilgi için bkz. Murat Ali KARAVELİOĞLU; “Contributions of Balkan Countries to Classical Turkish Literature”, 2nd International Balkan Annual Conference, 10-13 October 2012, Tirana/ALBANIA, 2013; Conference Proceeding Book, vol. II, 309-327.
16. yüzyıl tezkire yazarlarımızın önde gelenlerinden olan ve Prizrenli olup Üsküp’te vefat eden Âşık Çelebi (ö. 1572), Meşairü’ş-şuara adını verdiği ünlü eserinde sık sık mekân tasvirleri yaparak söz konusu ettiği şehrin o dönemdeki durumunu canlı tasvirlerle gözler önüne serer. Şehirlerin türlü yönlerine dikkat çekerek tarihe kıymetli notlar düşer. Böyle tasvirlerden çok ilgi çekici birine “Nehari” maddesinde rastlanır. O, burada Nehari’nin memleketini anlatırken şu bilgileri vermektedir: “Mevlidi Rûmili’nde Prezrin’dür. Kasaba-i mezkûre Rûmili’nde serv ü semen-i ma’rifet olan hâkdân ve menba’-ı cûy-ı nazm u nesr olan gülistân olmagla meşhûr bir şehr-i şöhret-âyindür. Rivâyet olunur ki Prezrin’de oglan togsa adından mukaddem mahlas korlar. Yenice’de togan oglan baba diyecek vakt Fârsî söyler. Priştine’de oglan togsa dividi bilinde togar dirler. Binâen alâ-zâlik Prezrin şâir menbaı ve Yenice Fârsî ocagı ve Piriştine kâtib yatagıdur” (ÂŞIK ÇELEBİ; Meşâ’irü’ş-şuarâ (haz. Filiz Kılıç), II, İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul 2010, 904).
Türk kültür ve edebiyatı bakımından Balkan coğrafyasındaki en önemli şehirlerden biri olan Prizren, bugünkü Kosova’nın da adeta bir kültür başkenti özelliğini taşımaktadır. Osmanlı hâkimiyeti ve sonrasında Türkçe bu bölgede yerleşmiş ve pek çok şair ve yazar yetişmesine sebep olmuştur. Bugün dahi şehirde Türkçe’nin yaygın bir şekilde konuşulduğu görülür. Doğası ve tarihi ile güzel bir şehir olan Prizren’i “Osmanlılar benzetme yoluyla -cami kitabelerinde geçen adlarda- Pür-zeyn ya da Pürzerin (zinet dolu kent) olarak adlandırmışlardır” (VIRMİÇA; “Geçmişten Günümüze Prizren Camileri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 188 (Ekim 1996), 31). “Yugoslavya’nın parçalanmasından önce Prizren, Balkanlar’ın üç dilinin konuşulduğu tek şehirdi. Arnavutça, Türkçe ve Sırpça şehir halkı tarafından konuşulabilmekte, bunun yanında gazetelerde, dergilerde ve hatta cadde isimlerinde birlikte kullanılmaktaydı” (KIEL; “Prizren”, DİA, 34, 349).
Tumblr media
Prizren, Balkanlardaki Osmanlı mirasını en iyi yansıtan şehirlerin başında gelir. Bir kısmı bugün de ayakta olan çok sayıda mimari eser, şehrin Müslüman-Türk kimliğini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu eserlerin bazılarına ait kitabeler günümüzde de görülebilmektedir. Nimetullah Hafız; İsa Dede Çeşmesi, Mahmut Paşa Saat Kulesi, Emin Paşa Çeşmesi, Davut Peroli’nin evindeki çeşme, Tahir Efendi’nin evi gibi eserlerin yeni bulunan kitabeleri üzerinde bir araştırma yapmıştır (N. HAFIZ; “Prizren’de Yeni Bulunan Birkaç Türk Yazıtı”, Belleten, XXXIX, 154 (Nisan 1975), Ankara 1975, 225-232. Benzer bir çalışma Priştine kitabeleri üzerine de yapılmıştır: N. Hafız-M. Asim; “Priştine Kitabeleri”, Vakıflar Dergisi, 11, Ankara, 205-226).
Mümin, Nehari, Sa’yi, Suzi, Sücudi ve Şem’i’ye ilave olarak Bahari ve Fakiri mahlaslı şairler de bu şehrin yetiştirdiği isimlerdir.
Bu isimler arasında bilhassa Suzi ve Şem’i, şairlikleri ve kültür hayatına kazandırdıkları bakımından dikkati çekmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan şair Suzi, Prizrenli olup şairliğinin yanı sıra hem derviş, hem de asker yönüyle bilinmektedir. Henüz genç yaşlarında ünlü akıncı beylerinden Mihaloğlu Ali Bey’in askerlerine katılmış ve pek çok akında aktif olarak yer almıştır. Ali Bey’in ölümünden sonra Prizren’e dönerek orada vefat etmiştir. Türk edebiyatı tarihinde Suzi, Gazavatname isimli eseriyle bilinmektedir. Mihaloğlu Ali Bey’in sefer ve akınlarının manzum olarak anlatıldığı bu eser 15.000 beyitlik hacimli bir mesnevidir. Suzi, şairliğinin yanı sıra Prizren’de kitaplarını vakfederek kurduğu kütüphane ile Türk kültürüne katkı sağlayan ve asırlarca yörenin ilmi ve edebi gelişimini destekleyen biridir. Ünlü Prizren şairlerinden biri de Şem’i (ö. 1529) olup birazdan anlatılacaktır.
Prizren, sahip olduğu kuvvetli kültürel birikimiyle tarihten getirdiği misyona uygun bir biçimde günümüzde de edebiyat hayatını canlı bir şekilde sürdürmektedir. Çağımızda Türkçenin, Prizren’de bir edebiyat dili olarak yaşadığını görmekteyiz. Nusret Dişo Ülkü, Nimetullah Hâfız, Hasan Mercan, Bayram İbrahim, İskender Muzbeğ, Altay Suroy, Zeynel Beksaç, A. Rıfat Yeşeren, Taner Güçlütürk gibi şairler Prizren’de Türk edebiyatını yaşatmaya devam etmektedirler (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. İSEN; “Kültür Tarihi Açısından Priştine ve Bu Şehir Doğumlu Divan Şairleri”, Türk Kültürü, 342 (Ekim 1991), 618).
Prizren’in yetiştirdiği büyük şairlerden biri de Şem’î’dir. 16. yüzyılda ve gençliğinden itibaren hayatının sonuna kadar İstanbul’da yaşayan Prizrenli Şem’î, Türk edebiyatında bu mahlası kullanan on şairden biridir. Tek eseri Divan’ı olup, İstanbul’da yaşamasına rağmen Rumeli topraklarının tüm değerli kültürel özelliklerini yansıtır. Yirmi civarında kasidesinin yanı sıra iki yüze yakın gazeli bulunan şair, şiirlerinde mecazi aşkı terennüm etmiştir. Divanı yayımlanmıştır: Murat Ali Karavelioğlu; Prizrenli Şem’î, Şem’î Divanı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2014, 362 s.
Şair hakkında daha geniş bilgi için bkz. Murat Ali Karavelioğlu; “Şem’î (Prizrenli)”, DİA, 38, İstanbul 2010, 506.
Klasik Türk edebiyatının geliştiği ve en yüksek seviyede eserlerin verildiği çağlarda imparatorluk coğrafyasının her köşesinde bir edebi mahfilin bulunduğu gerçeği, Türk edebiyatının sağlam kökleri hakkında yeterli bilgileri sunmaktadır. Başta İstanbul olmak üzere değişik bölgelerdeki merkezler, buralarda idarecilik yapan sanatsever yöneticilerin himayesinde gelişme göstermişler ve Türkçenin bir dünya dili, Türk edebiyatının da dünyanın en güçlü edebiyatlarından biri olmasına zemin teşkil etmişlerdir. Bugün Kosova’nın kültür başkenti sayılan Prizren de bunlardan biridir. Günümüzde de şehir, Müslüman-Türk kimliğini korumakta ve gerek kültürü, gerek konuşulan dil ve gerekse mimarisi ile bize ne çok benzediğini sessizce haykırmaktadır.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
sinemahaberleriniz · 5 years
Text
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
Dr. Murat Ali Karavelioğlu
Bosna’dan Arnavutluk’a, Makedonya’dan Kosova’ya, Sırbistan’dan Bulgaristan ve Yunanistan’a kadar o gün için Osmanlı toprağı sayılan yerlerde tıpkı Anadolu’da olduğu gibi belli başlı şehirler hem siyasi birer merkez olarak hem de edebi birer mahfil olmak bakımından öne çıkmıştır. Üsküp, Priştine, Prizren, Yenice Vardar, İşkodra, İpek, Filibe, Köstendil, Manastır, Sofya, Dimetoka, Semendire, Saraybosna, Kalkandelen, Tırhala, İştib, Serez, Yenipazar, Tırnova, Karaferye, Tiran gibi pek çok şehir Türk kültür ve edebiyatına hizmet edilen yerlerdi. Demografik yapısı, devletin politikası, sancak merkezi olup olmama, coğrafi konum gibi değişik pek çok etken muvacehesinde bu şehirlerden bazıları kültürel hayatın canlılığı bakımından diğerlerine göre her zaman daha ön planda olagelmiştir. Üsküp, Yenice Vardar, Priştine ve Prizren bu meyanda özel önemi haiz şehirlerdir (Geniş bilgi için bkz. Murat Ali KARAVELİOĞLU; “Contributions of Balkan Countries to Classical Turkish Literature”, 2nd International Balkan Annual Conference, 10-13 October 2012, Tirana/ALBANIA, 2013; Conference Proceeding Book, vol. II, 309-327.
16. yüzyıl tezkire yazarlarımızın önde gelenlerinden olan ve Prizrenli olup Üsküp’te vefat eden Âşık Çelebi (ö. 1572), Meşairü’ş-şuara adını verdiği ünlü eserinde sık sık mekân tasvirleri yaparak söz konusu ettiği şehrin o dönemdeki durumunu canlı tasvirlerle gözler önüne serer. Şehirlerin türlü yönlerine dikkat çekerek tarihe kıymetli notlar düşer. Böyle tasvirlerden çok ilgi çekici birine “Nehari” maddesinde rastlanır. O, burada Nehari’nin memleketini anlatırken şu bilgileri vermektedir: “Mevlidi Rûmili’nde Prezrin’dür. Kasaba-i mezkûre Rûmili’nde serv ü semen-i ma’rifet olan hâkdân ve menba’-ı cûy-ı nazm u nesr olan gülistân olmagla meşhûr bir şehr-i şöhret-âyindür. Rivâyet olunur ki Prezrin’de oglan togsa adından mukaddem mahlas korlar. Yenice’de togan oglan baba diyecek vakt Fârsî söyler. Priştine’de oglan togsa dividi bilinde togar dirler. Binâen alâ-zâlik Prezrin şâir menbaı ve Yenice Fârsî ocagı ve Piriştine kâtib yatagıdur” (ÂŞIK ÇELEBİ; Meşâ’irü’ş-şuarâ (haz. Filiz Kılıç), II, İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul 2010, 904).
Türk kültür ve edebiyatı bakımından Balkan coğrafyasındaki en önemli şehirlerden biri olan Prizren, bugünkü Kosova’nın da adeta bir kültür başkenti özelliğini taşımaktadır. Osmanlı hâkimiyeti ve sonrasında Türkçe bu bölgede yerleşmiş ve pek çok şair ve yazar yetişmesine sebep olmuştur. Bugün dahi şehirde Türkçe’nin yaygın bir şekilde konuşulduğu görülür. Doğası ve tarihi ile güzel bir şehir olan Prizren’i “Osmanlılar benzetme yoluyla -cami kitabelerinde geçen adlarda- Pür-zeyn ya da Pürzerin (zinet dolu kent) olarak adlandırmışlardır” (VIRMİÇA; “Geçmişten Günümüze Prizren Camileri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 188 (Ekim 1996), 31). “Yugoslavya’nın parçalanmasından önce Prizren, Balkanlar’ın üç dilinin konuşulduğu tek şehirdi. Arnavutça, Türkçe ve Sırpça şehir halkı tarafından konuşulabilmekte, bunun yanında gazetelerde, dergilerde ve hatta cadde isimlerinde birlikte kullanılmaktaydı” (KIEL; “Prizren”, DİA, 34, 349).
Tumblr media
Prizren, Balkanlardaki Osmanlı mirasını en iyi yansıtan şehirlerin başında gelir. Bir kısmı bugün de ayakta olan çok sayıda mimari eser, şehrin Müslüman-Türk kimliğini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu eserlerin bazılarına ait kitabeler günümüzde de görülebilmektedir. Nimetullah Hafız; İsa Dede Çeşmesi, Mahmut Paşa Saat Kulesi, Emin Paşa Çeşmesi, Davut Peroli’nin evindeki çeşme, Tahir Efendi’nin evi gibi eserlerin yeni bulunan kitabeleri üzerinde bir araştırma yapmıştır (N. HAFIZ; “Prizren’de Yeni Bulunan Birkaç Türk Yazıtı”, Belleten, XXXIX, 154 (Nisan 1975), Ankara 1975, 225-232. Benzer bir çalışma Priştine kitabeleri üzerine de yapılmıştır: N. Hafız-M. Asim; “Priştine Kitabeleri”, Vakıflar Dergisi, 11, Ankara, 205-226).
Mümin, Nehari, Sa’yi, Suzi, Sücudi ve Şem’i’ye ilave olarak Bahari ve Fakiri mahlaslı şairler de bu şehrin yetiştirdiği isimlerdir.
Bu isimler arasında bilhassa Suzi ve Şem’i, şairlikleri ve kültür hayatına kazandırdıkları bakımından dikkati çekmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan şair Suzi, Prizrenli olup şairliğinin yanı sıra hem derviş, hem de asker yönüyle bilinmektedir. Henüz genç yaşlarında ünlü akıncı beylerinden Mihaloğlu Ali Bey’in askerlerine katılmış ve pek çok akında aktif olarak yer almıştır. Ali Bey’in ölümünden sonra Prizren’e dönerek orada vefat etmiştir. Türk edebiyatı tarihinde Suzi, Gazavatname isimli eseriyle bilinmektedir. Mihaloğlu Ali Bey’in sefer ve akınlarının manzum olarak anlatıldığı bu eser 15.000 beyitlik hacimli bir mesnevidir. Suzi, şairliğinin yanı sıra Prizren’de kitaplarını vakfederek kurduğu kütüphane ile Türk kültürüne katkı sağlayan ve asırlarca yörenin ilmi ve edebi gelişimini destekleyen biridir. Ünlü Prizren şairlerinden biri de Şem’i (ö. 1529) olup birazdan anlatılacaktır.
Prizren, sahip olduğu kuvvetli kültürel birikimiyle tarihten getirdiği misyona uygun bir biçimde günümüzde de edebiyat hayatını canlı bir şekilde sürdürmektedir. Çağımızda Türkçenin, Prizren’de bir edebiyat dili olarak yaşadığını görmekteyiz. Nusret Dişo Ülkü, Nimetullah Hâfız, Hasan Mercan, Bayram İbrahim, İskender Muzbeğ, Altay Suroy, Zeynel Beksaç, A. Rıfat Yeşeren, Taner Güçlütürk gibi şairler Prizren’de Türk edebiyatını yaşatmaya devam etmektedirler (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. İSEN; “Kültür Tarihi Açısından Priştine ve Bu Şehir Doğumlu Divan Şairleri”, Türk Kültürü, 342 (Ekim 1991), 618).
Prizren’in yetiştirdiği büyük şairlerden biri de Şem’î’dir. 16. yüzyılda ve gençliğinden itibaren hayatının sonuna kadar İstanbul’da yaşayan Prizrenli Şem’î, Türk edebiyatında bu mahlası kullanan on şairden biridir. Tek eseri Divan’ı olup, İstanbul’da yaşamasına rağmen Rumeli topraklarının tüm değerli kültürel özelliklerini yansıtır. Yirmi civarında kasidesinin yanı sıra iki yüze yakın gazeli bulunan şair, şiirlerinde mecazi aşkı terennüm etmiştir. Divanı yayımlanmıştır: Murat Ali Karavelioğlu; Prizrenli Şem’î, Şem’î Divanı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2014, 362 s.
Şair hakkında daha geniş bilgi için bkz. Murat Ali Karavelioğlu; “Şem’î (Prizrenli)”, DİA, 38, İstanbul 2010, 506.
Klasik Türk edebiyatının geliştiği ve en yüksek seviyede eserlerin verildiği çağlarda imparatorluk coğrafyasının her köşesinde bir edebi mahfilin bulunduğu gerçeği, Türk edebiyatının sağlam kökleri hakkında yeterli bilgileri sunmaktadır. Başta İstanbul olmak üzere değişik bölgelerdeki merkezler, buralarda idarecilik yapan sanatsever yöneticilerin himayesinde gelişme göstermişler ve Türkçenin bir dünya dili, Türk edebiyatının da dünyanın en güçlü edebiyatlarından biri olmasına zemin teşkil etmişlerdir. Bugün Kosova’nın kültür başkenti sayılan Prizren de bunlardan biridir. Günümüzde de şehir, Müslüman-Türk kimliğini korumakta ve gerek kültürü, gerek konuşulan dil ve gerekse mimarisi ile bize ne çok benzediğini sessizce haykırmaktadır.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
netbilge · 3 years
Text
Baba Dizisi Müzikleri ve Baba Dizisi Şiirleri #baba #babadizisi,
Baba Dizisi Müzikleri ve Baba Dizisi Şiirleri #baba #babadizisi,
Yaşanan bir uçak kazası Saruhanlı ailesinin kaderini tamamen değiştirir. Saruhanlı ailesinin zorluklarla dolu yeni hayatı başlarken, Emin ailesini korumak için hayatının en büyük sınavı ile karşı karşıya kalır Oyuncu kadrosunda Haluk Bilginer, Tolga Sarıtaş, Taner Rumeli, Nihan Okutucu, Cem Uslu, Zeynep Tuğçe Bayat, Özge Özacar, Beril Pozam ve Damlasu İkizoğlu gibi başarılı isimlerin yer aldığı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
r10netdavetiyelmak · 5 years
Text
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
Dr. Murat Ali Karavelioğlu
Bosna’dan Arnavutluk’a, Makedonya’dan Kosova’ya, Sırbistan’dan Bulgaristan ve Yunanistan’a kadar o gün için Osmanlı toprağı sayılan yerlerde tıpkı Anadolu’da olduğu gibi belli başlı şehirler hem siyasi birer merkez olarak hem de edebi birer mahfil olmak bakımından öne çıkmıştır. Üsküp, Priştine, Prizren, Yenice Vardar, İşkodra, İpek, Filibe, Köstendil, Manastır, Sofya, Dimetoka, Semendire, Saraybosna, Kalkandelen, Tırhala, İştib, Serez, Yenipazar, Tırnova, Karaferye, Tiran gibi pek çok şehir Türk kültür ve edebiyatına hizmet edilen yerlerdi. Demografik yapısı, devletin politikası, sancak merkezi olup olmama, coğrafi konum gibi değişik pek çok etken muvacehesinde bu şehirlerden bazıları kültürel hayatın canlılığı bakımından diğerlerine göre her zaman daha ön planda olagelmiştir. Üsküp, Yenice Vardar, Priştine ve Prizren bu meyanda özel önemi haiz şehirlerdir (Geniş bilgi için bkz. Murat Ali KARAVELİOĞLU; “Contributions of Balkan Countries to Classical Turkish Literature”, 2nd International Balkan Annual Conference, 10-13 October 2012, Tirana/ALBANIA, 2013; Conference Proceeding Book, vol. II, 309-327.
16. yüzyıl tezkire yazarlarımızın önde gelenlerinden olan ve Prizrenli olup Üsküp’te vefat eden Âşık Çelebi (ö. 1572), Meşairü’ş-şuara adını verdiği ünlü eserinde sık sık mekân tasvirleri yaparak söz konusu ettiği şehrin o dönemdeki durumunu canlı tasvirlerle gözler önüne serer. Şehirlerin türlü yönlerine dikkat çekerek tarihe kıymetli notlar düşer. Böyle tasvirlerden çok ilgi çekici birine “Nehari” maddesinde rastlanır. O, burada Nehari’nin memleketini anlatırken şu bilgileri vermektedir: “Mevlidi Rûmili’nde Prezrin’dür. Kasaba-i mezkûre Rûmili’nde serv ü semen-i ma’rifet olan hâkdân ve menba’-ı cûy-ı nazm u nesr olan gülistân olmagla meşhûr bir şehr-i şöhret-âyindür. Rivâyet olunur ki Prezrin’de oglan togsa adından mukaddem mahlas korlar. Yenice’de togan oglan baba diyecek vakt Fârsî söyler. Priştine’de oglan togsa dividi bilinde togar dirler. Binâen alâ-zâlik Prezrin şâir menbaı ve Yenice Fârsî ocagı ve Piriştine kâtib yatagıdur” (ÂŞIK ÇELEBİ; Meşâ’irü’ş-şuarâ (haz. Filiz Kılıç), II, İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul 2010, 904).
Tumblr media
Türk kültür ve edebiyatı bakımından Balkan coğrafyasındaki en önemli şehirlerden biri olan Prizren, bugünkü Kosova’nın da adeta bir kültür başkenti özelliğini taşımaktadır. Osmanlı hâkimiyeti ve sonrasında Türkçe bu bölgede yerleşmiş ve pek çok şair ve yazar yetişmesine sebep olmuştur. Bugün dahi şehirde Türkçe’nin yaygın bir şekilde konuşulduğu görülür. Doğası ve tarihi ile güzel bir şehir olan Prizren’i “Osmanlılar benzetme yoluyla -cami kitabelerinde geçen adlarda- Pür-zeyn ya da Pürzerin (zinet dolu kent) olarak adlandırmışlardır” (VIRMİÇA; “Geçmişten Günümüze Prizren Camileri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 188 (Ekim 1996), 31). “Yugoslavya’nın parçalanmasından önce Prizren, Balkanlar’ın üç dilinin konuşulduğu tek şehirdi. Arnavutça, Türkçe ve Sırpça şehir halkı tarafından konuşulabilmekte, bunun yanında gazetelerde, dergilerde ve hatta cadde isimlerinde birlikte kullanılmaktaydı” (KIEL; “Prizren”, DİA, 34, 349).
Prizren, Balkanlardaki Osmanlı mirasını en iyi yansıtan şehirlerin başında gelir. Bir kısmı bugün de ayakta olan çok sayıda mimari eser, şehrin Müslüman-Türk kimliğini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu eserlerin bazılarına ait kitabeler günümüzde de görülebilmektedir. Nimetullah Hafız; İsa Dede Çeşmesi, Mahmut Paşa Saat Kulesi, Emin Paşa Çeşmesi, Davut Peroli’nin evindeki çeşme, Tahir Efendi’nin evi gibi eserlerin yeni bulunan kitabeleri üzerinde bir araştırma yapmıştır (N. HAFIZ; “Prizren’de Yeni Bulunan Birkaç Türk Yazıtı”, Belleten, XXXIX, 154 (Nisan 1975), Ankara 1975, 225-232. Benzer bir çalışma Priştine kitabeleri üzerine de yapılmıştır: N. Hafız-M. Asim; “Priştine Kitabeleri”, Vakıflar Dergisi, 11, Ankara, 205-226).
Mümin, Nehari, Sa’yi, Suzi, Sücudi ve Şem’i’ye ilave olarak Bahari ve Fakiri mahlaslı şairler de bu şehrin yetiştirdiği isimlerdir.
Bu isimler arasında bilhassa Suzi ve Şem’i, şairlikleri ve kültür hayatına kazandırdıkları bakımından dikkati çekmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan şair Suzi, Prizrenli olup şairliğinin yanı sıra hem derviş, hem de asker yönüyle bilinmektedir. Henüz genç yaşlarında ünlü akıncı beylerinden Mihaloğlu Ali Bey’in askerlerine katılmış ve pek çok akında aktif olarak yer almıştır. Ali Bey’in ölümünden sonra Prizren’e dönerek orada vefat etmiştir. Türk edebiyatı tarihinde Suzi, Gazavatname isimli eseriyle bilinmektedir. Mihaloğlu Ali Bey’in sefer ve akınlarının manzum olarak anlatıldığı bu eser 15.000 beyitlik hacimli bir mesnevidir. Suzi, şairliğinin yanı sıra Prizren’de kitaplarını vakfederek kurduğu kütüphane ile Türk kültürüne katkı sağlayan ve asırlarca yörenin ilmi ve edebi gelişimini destekleyen biridir. Ünlü Prizren şairlerinden biri de Şem’i (ö. 1529) olup birazdan anlatılacaktır.
Prizren, sahip olduğu kuvvetli kültürel birikimiyle tarihten getirdiği misyona uygun bir biçimde günümüzde de edebiyat hayatını canlı bir şekilde sürdürmektedir. Çağımızda Türkçenin, Prizren’de bir edebiyat dili olarak yaşadığını görmekteyiz. Nusret Dişo Ülkü, Nimetullah Hâfız, Hasan Mercan, Bayram İbrahim, İskender Muzbeğ, Altay Suroy, Zeynel Beksaç, A. Rıfat Yeşeren, Taner Güçlütürk gibi şairler Prizren’de Türk edebiyatını yaşatmaya devam etmektedirler (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. İSEN; “Kültür Tarihi Açısından Priştine ve Bu Şehir Doğumlu Divan Şairleri”, Türk Kültürü, 342 (Ekim 1991), 618).
Prizren’in yetiştirdiği büyük şairlerden biri de Şem’î’dir. 16. yüzyılda ve gençliğinden itibaren hayatının sonuna kadar İstanbul’da yaşayan Prizrenli Şem’î, Türk edebiyatında bu mahlası kullanan on şairden biridir. Tek eseri Divan’ı olup, İstanbul’da yaşamasına rağmen Rumeli topraklarının tüm değerli kültürel özelliklerini yansıtır. Yirmi civarında kasidesinin yanı sıra iki yüze yakın gazeli bulunan şair, şiirlerinde mecazi aşkı terennüm etmiştir. Divanı yayımlanmıştır: Murat Ali Karavelioğlu; Prizrenli Şem’î, Şem’î Divanı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2014, 362 s.
Şair hakkında daha geniş bilgi için bkz. Murat Ali Karavelioğlu; “Şem’î (Prizrenli)”, DİA, 38, İstanbul 2010, 506.
Klasik Türk edebiyatının geliştiği ve en yüksek seviyede eserlerin verildiği çağlarda imparatorluk coğrafyasının her köşesinde bir edebi mahfilin bulunduğu gerçeği, Türk edebiyatının sağlam kökleri hakkında yeterli bilgileri sunmaktadır. Başta İstanbul olmak üzere değişik bölgelerdeki merkezler, buralarda idarecilik yapan sanatsever yöneticilerin himayesinde gelişme göstermişler ve Türkçenin bir dünya dili, Türk edebiyatının da dünyanın en güçlü edebiyatlarından biri olmasına zemin teşkil etmişlerdir. Bugün Kosova’nın kültür başkenti sayılan Prizren de bunlardan biridir. Günümüzde de şehir, Müslüman-Türk kimliğini korumakta ve gerek kültürü, gerek konuşulan dil ve gerekse mimarisi ile bize ne çok benzediğini sessizce haykırmaktadır.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
rapsarkileri · 5 years
Text
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
PRİZREN’İN TÜRK EDEBİYATINDAKİ YERİ
Dr. Murat Ali Karavelioğlu
Bosna’dan Arnavutluk’a, Makedonya’dan Kosova’ya, Sırbistan’dan Bulgaristan ve Yunanistan’a kadar o gün için Osmanlı toprağı sayılan yerlerde tıpkı Anadolu’da olduğu gibi belli başlı şehirler hem siyasi birer merkez olarak hem de edebi birer mahfil olmak bakımından öne çıkmıştır. Üsküp, Priştine, Prizren, Yenice Vardar, İşkodra, İpek, Filibe, Köstendil, Manastır, Sofya, Dimetoka, Semendire, Saraybosna, Kalkandelen, Tırhala, İştib, Serez, Yenipazar, Tırnova, Karaferye, Tiran gibi pek çok şehir Türk kültür ve edebiyatına hizmet edilen yerlerdi. Demografik yapısı, devletin politikası, sancak merkezi olup olmama, coğrafi konum gibi değişik pek çok etken muvacehesinde bu şehirlerden bazıları kültürel hayatın canlılığı bakımından diğerlerine göre her zaman daha ön planda olagelmiştir. Üsküp, Yenice Vardar, Priştine ve Prizren bu meyanda özel önemi haiz şehirlerdir (Geniş bilgi için bkz. Murat Ali KARAVELİOĞLU; “Contributions of Balkan Countries to Classical Turkish Literature”, 2nd International Balkan Annual Conference, 10-13 October 2012, Tirana/ALBANIA, 2013; Conference Proceeding Book, vol. II, 309-327.
16. yüzyıl tezkire yazarlarımızın önde gelenlerinden olan ve Prizrenli olup Üsküp’te vefat eden Âşık Çelebi (ö. 1572), Meşairü’ş-şuara adını verdiği ünlü eserinde sık sık mekân tasvirleri yaparak söz konusu ettiği şehrin o dönemdeki durumunu canlı tasvirlerle gözler önüne serer. Şehirlerin türlü yönlerine dikkat çekerek tarihe kıymetli notlar düşer. Böyle tasvirlerden çok ilgi çekici birine “Nehari” maddesinde rastlanır. O, burada Nehari’nin memleketini anlatırken şu bilgileri vermektedir: “Mevlidi Rûmili’nde Prezrin’dür. Kasaba-i mezkûre Rûmili’nde serv ü semen-i ma’rifet olan hâkdân ve menba’-ı cûy-ı nazm u nesr olan gülistân olmagla meşhûr bir şehr-i şöhret-âyindür. Rivâyet olunur ki Prezrin’de oglan togsa adından mukaddem mahlas korlar. Yenice’de togan oglan baba diyecek vakt Fârsî söyler. Priştine’de oglan togsa dividi bilinde togar dirler. Binâen alâ-zâlik Prezrin şâir menbaı ve Yenice Fârsî ocagı ve Piriştine kâtib yatagıdur” (ÂŞIK ÇELEBİ; Meşâ’irü’ş-şuarâ (haz. Filiz Kılıç), II, İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul 2010, 904).
Türk kültür ve edebiyatı bakımından Balkan coğrafyasındaki en önemli şehirlerden biri olan Prizren, bugünkü Kosova’nın da adeta bir kültür başkenti özelliğini taşımaktadır. Osmanlı hâkimiyeti ve sonrasında Türkçe bu bölgede yerleşmiş ve pek çok şair ve yazar yetişmesine sebep olmuştur. Bugün dahi şehirde Türkçe’nin yaygın bir şekilde konuşulduğu görülür. Doğası ve tarihi ile güzel bir şehir olan Prizren’i “Osmanlılar benzetme yoluyla -cami kitabelerinde geçen adlarda- Pür-zeyn ya da Pürzerin (zinet dolu kent) olarak adlandırmışlardır” (VIRMİÇA; “Geçmişten Günümüze Prizren Camileri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 188 (Ekim 1996), 31). “Yugoslavya’nın parçalanmasından önce Prizren, Balkanlar’ın üç dilinin konuşulduğu tek şehirdi. Arnavutça, Türkçe ve Sırpça şehir halkı tarafından konuşulabilmekte, bunun yanında gazetelerde, dergilerde ve hatta cadde isimlerinde birlikte kullanılmaktaydı” (KIEL; “Prizren”, DİA, 34, 349).
Tumblr media
Prizren, Balkanlardaki Osmanlı mirasını en iyi yansıtan şehirlerin başında gelir. Bir kısmı bugün de ayakta olan çok sayıda mimari eser, şehrin Müslüman-Türk kimliğini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu eserlerin bazılarına ait kitabeler günümüzde de görülebilmektedir. Nimetullah Hafız; İsa Dede Çeşmesi, Mahmut Paşa Saat Kulesi, Emin Paşa Çeşmesi, Davut Peroli’nin evindeki çeşme, Tahir Efendi’nin evi gibi eserlerin yeni bulunan kitabeleri üzerinde bir araştırma yapmıştır (N. HAFIZ; “Prizren’de Yeni Bulunan Birkaç Türk Yazıtı”, Belleten, XXXIX, 154 (Nisan 1975), Ankara 1975, 225-232. Benzer bir çalışma Priştine kitabeleri üzerine de yapılmıştır: N. Hafız-M. Asim; “Priştine Kitabeleri”, Vakıflar Dergisi, 11, Ankara, 205-226).
Mümin, Nehari, Sa’yi, Suzi, Sücudi ve Şem’i’ye ilave olarak Bahari ve Fakiri mahlaslı şairler de bu şehrin yetiştirdiği isimlerdir.
Bu isimler arasında bilhassa Suzi ve Şem’i, şairlikleri ve kültür hayatına kazandırdıkları bakımından dikkati çekmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan şair Suzi, Prizrenli olup şairliğinin yanı sıra hem derviş, hem de asker yönüyle bilinmektedir. Henüz genç yaşlarında ünlü akıncı beylerinden Mihaloğlu Ali Bey’in askerlerine katılmış ve pek çok akında aktif olarak yer almıştır. Ali Bey’in ölümünden sonra Prizren’e dönerek orada vefat etmiştir. Türk edebiyatı tarihinde Suzi, Gazavatname isimli eseriyle bilinmektedir. Mihaloğlu Ali Bey’in sefer ve akınlarının manzum olarak anlatıldığı bu eser 15.000 beyitlik hacimli bir mesnevidir. Suzi, şairliğinin yanı sıra Prizren’de kitaplarını vakfederek kurduğu kütüphane ile Türk kültürüne katkı sağlayan ve asırlarca yörenin ilmi ve edebi gelişimini destekleyen biridir. Ünlü Prizren şairlerinden biri de Şem’i (ö. 1529) olup birazdan anlatılacaktır.
Prizren, sahip olduğu kuvvetli kültürel birikimiyle tarihten getirdiği misyona uygun bir biçimde günümüzde de edebiyat hayatını canlı bir şekilde sürdürmektedir. Çağımızda Türkçenin, Prizren’de bir edebiyat dili olarak yaşadığını görmekteyiz. Nusret Dişo Ülkü, Nimetullah Hâfız, Hasan Mercan, Bayram İbrahim, İskender Muzbeğ, Altay Suroy, Zeynel Beksaç, A. Rıfat Yeşeren, Taner Güçlütürk gibi şairler Prizren’de Türk edebiyatını yaşatmaya devam etmektedirler (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. İSEN; “Kültür Tarihi Açısından Priştine ve Bu Şehir Doğumlu Divan Şairleri”, Türk Kültürü, 342 (Ekim 1991), 618).
Prizren’in yetiştirdiği büyük şairlerden biri de Şem’î’dir. 16. yüzyılda ve gençliğinden itibaren hayatının sonuna kadar İstanbul’da yaşayan Prizrenli Şem’î, Türk edebiyatında bu mahlası kullanan on şairden biridir. Tek eseri Divan’ı olup, İstanbul’da yaşamasına rağmen Rumeli topraklarının tüm değerli kültürel özelliklerini yansıtır. Yirmi civarında kasidesinin yanı sıra iki yüze yakın gazeli bulunan şair, şiirlerinde mecazi aşkı terennüm etmiştir. Divanı yayımlanmıştır: Murat Ali Karavelioğlu; Prizrenli Şem’î, Şem’î Divanı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2014, 362 s.
Şair hakkında daha geniş bilgi için bkz. Murat Ali Karavelioğlu; “Şem’î (Prizrenli)”, DİA, 38, İstanbul 2010, 506.
Klasik Türk edebiyatının geliştiği ve en yüksek seviyede eserlerin verildiği çağlarda imparatorluk coğrafyasının her köşesinde bir edebi mahfilin bulunduğu gerçeği, Türk edebiyatının sağlam kökleri hakkında yeterli bilgileri sunmaktadır. Başta İstanbul olmak üzere değişik bölgelerdeki merkezler, buralarda idarecilik yapan sanatsever yöneticilerin himayesinde gelişme göstermişler ve Türkçenin bir dünya dili, Türk edebiyatının da dünyanın en güçlü edebiyatlarından biri olmasına zemin teşkil etmişlerdir. Bugün Kosova’nın kültür başkenti sayılan Prizren de bunlardan biridir. Günümüzde de şehir, Müslüman-Türk kimliğini korumakta ve gerek kültürü, gerek konuşulan dil ve gerekse mimarisi ile bize ne çok benzediğini sessizce haykırmaktadır.
Kaynak: Murat Ali Karavelioğlu, Murat Karavelioğlu
0 notes
habermi · 4 years
Text
Sol Yanım 5. yeni bölüm fotoğrafları
Sol Yanım 5. yeni bölüm fotoğrafları
Star’ın sevilen dizisi Sol Yanım, perşembe günleri izleyicisi ile buluşmaya devam ediyor. Başrollerinde Özge Yağız, Tolga Mendi, Cemre Baysel, Emre Bey, Defne Samyeli, Cansel Elçin, Esra Bezen Bilgin, Deniz Barut, Taner Rumeli, Seda Akman gibi önemli isimlerin yer aldığı Sol Yanım’ın yeni bölüm fotoğrafları yayınlandı. Star’ın sevilen dizisi Sol Yanım, perşembe günleri izleyicisi ile buluşmaya…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes