Tumgik
#teorisyen
tolgaulusoy · 2 years
Text
Tumblr media
Sanat Komplosu (Fr. Le complot de l'art), teorisyen Jean Baudrillard'ın sanat dünyasına yönelik eleştirisini içeren makalesi. Bu makale sanat dünyasında çok etkili oluyor ve Baudrillard'ın alanın dışına itilmesine yönelik çabaları doğuruyor. Bu derleme için Sanat Komplosu makalesinin yanında Baudrillard'ın sanat konusunda verdiği dört röportaj ve bir giriş yazısı içeriyor. Baudrillard'a göre çağdaş sanat tüketime yönelik fetiş ürünler sunan ticari bir etkinliktir. Bu ticarileşme müzeler, galeriler, eleştimenler tabii ki sanatçılar tarafından talep edilir ve üretilir. Bu durum bilerek veya bilmeyerek pek çok kişinin içerisinde yer aldığı bir komploya dönüşmüştür Baudrillard'a göre. Çağdaş sanata yönelik köklü bir eleştiri sunan sert bir metin. Her sanatseverin okumasını öneririm.
11 notes · View notes
gundemarsivi · 5 months
Text
Tumblr media
Özelleştirme
✍🏻 Sinan Kemal
https://www.gundemarsivi.com/ozellestirme/
Seksenlerin başından itibaren merkez medya denen, TÜSİAD destekli holding medyası, sürekli özelleştirme diye inledi. Sonuçta istediğini başardı. Satıla satıla devlete ait fabrika kalmadığı gibi TİGEM (Tarımsal İşletmeleri Geliştirme Çiftliği) bile kalmadı. Özelleştirme destekçilerinin iddialarına göre, serbest piyasa rejiminin gizli eli, bu fabrikaların daha iyi işlemesini sağlayacak, piyasa ucuzlayacaktı. Oysa kapitalizm, teorisyen, iktisatçı kılıklı propagandacıların anlattığı gibi bir şey değildir.
Kapitalizmde serbest piyasa yalandır. Kapitalizmin demokrasiyi sevdiği de yalandır. Bu destek sadece şirketlerin ve Amerika Birleşik Devletleri gibi kapitalsit devletlerin diktatörlere desteği ile sınırlı olmadı. Latin Amerika’ya altmışlardan, doksanlara kadar kan kusturan askeri diktatörlükleri, Malcom Frieadman, James M. Buchanan gibi pek çoğu Nobel ödüllü Neoliberalist iktisatçı, askeri darbeleri öven teoriler geliştirdi. (Siz Nobel kurumunu demokratik bir kurum sanıyorsunuz. 2019’da Avusturyalı,ırkçı, özellikle de Bosna katliamı konusunda Sırpları desteklemiş olan Peter Handke, Nobel ödülü aldığında, ülkemizdeki yetmaz amacılar başta olmak üzere pek çok kişi hayret etmişti. Oysa neoliberalizmin kurucu Friedman’ın görüşlerini bilse şok geçirirdi. Kaynar; Yıkıcı Olumsuzlama-Werner Bonefeld.) Bu iktisatçılar, güçlü devlet-serbest piyasa diyerek, anti komünist diktatörlüklere yetmez ama evet demişlerdir. Yani yetme ama evetçiliğe adını Hayko Bağdat vermiş olabilir ama Yetmez Ama Evet, bir Türk icadı değildir.
Özelleştirme de Türk icadı değil. Sezar bile Roma cumhuriyetini, o zamanın yetmez amacı ile yıktı. Aslında diktatörlük, Roma cumhuriyetinde bir çeşit olağan üstü hal yetkisiydi. Sezar, bu yetkiyi ömür boyu için aldı. Sezar, suikastle öldürülünce ortaya çoktan karışıklıktan faydalanarak, tekrar diktatör oldu. Sonrasında Roma’da diktatörlük, kurumsallaştı ama teoride Roma cumhuriyeti hep vardı.
Devletçi ekonomi ise, büyük ölçüde Türk, daha doğrusu Atatürk icadıdır. Tek sebebi, sermaye sahibi bir burjuvazinin oluşmaması değildir. Pek çok ürünün ithal edilmesi sonucu oluşan döviz kıtlığı da değildir. Asıl sebep, ekonomiye bakış açısıdır. Ekonominin amacı tüm halkın refahını sağlamak olmalıdır. Devler, kar etmesi gereken bir şirket değildir. Şirketler, sadece patronlarının yada ortaklarının karını amaçlar. Geri kalmış ülkelerde şirketler yada burjuva, çoğunlukla kompradordur.
Komprador kelimesi, İspanyolca satın alıcı yada Türkçe ticaret diline çevirirsek, mümessil demektir. İspanyollar, işgal ettikleri pek çok bölgede yerli halkı, kendi aralarından seçtikleri kişiler aracılığıyla yönetmiş, bu kişileri de daha çok çok ürün satın alanlardan seçtikleri için, böyle demişlerdir. Devletçiliğin bir sebebi de ülke ekonomisini kompradorlaşmasını engellemektir.
Devlet, herkesin devleti olmalıdır. Devletin başarısı, mümkün olduğunca herkesin refahı ve mutluluğudur. Bunu da ülkenin tüm bölgeleri, tüm etnik grupları ve tüm sınıfları aynı anda kalkındırarak yapmalıdır. Süper zenginler, servetine servet katarken, uzun vadede işçiler de refah bulacak diyemezsiniz. J.M.Keynes’in dediği gibi, uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız.
Keynes demişken. Neoklasik liberal okulun, yani neoliberalizmin diğer bir adı da Askeri Keynesyenliktir. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’da bir keresinde, en büyük yolsuzluklar, askeri darbe dönemlerinde olur demişti. (Mesut Yılmaz demişken de alta bir link bıraktım.)
Devletçilik, devletin de fabrika sahibi olduğu kapitalizm ya da sosyalizm ile kapitalizm arasına bir sistem değildir. Devletin, tüm vatandaşlarını iktisadi olarak sahiplenmesidir ve halkçılık ilkesiyle bağlıdır. Devletçiliği iktisat bilimine ilk yerleştirmeye çalışanlar, Şevket Süreyya Aydemir ve Kadro dergisi grubu üyeleridir.
Türk iktisatçıları, devletçiliği tekrar incelemeli, yeni bir Kadro hareketi kurmalıdır.
Sinan Kemal
#özelleştirme, #liberalizm #siyaset #ekonomi
0 notes
lolonolo-com · 8 months
Text
Sosyolojiye Giriş-1 2023-2024 Bütünleme Soruları
Sosyolojiye Giriş-1 2023-2024 Bütünleme Soruları 1. “İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları” çalışmasında devletin baskı aygıtları ve ideolojik aygıtları arasındaki farka dikkat çeken teorisyen aşağıdakilerden hangisidir? A) Louis Althusser B) Michel Foucault C) Stuart Hall D) Roland Barthes E) Antonio Gramsci Cevap : A) Louis Althusser 2. Aşağıdakilerden hangisi açık sınıflı toplumun bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bernamegeh · 9 months
Text
Lev Troçki Kimdir, Hayatı
Asıl ismi Leon Davidoviç Bronstein olan Bolşevik siyasetçi, devrimci ve Marksist teorisyen Troçki, 7 Kasım 1879 tarihinde Güney Ukrayna’nın Yenovka köyünde dünyaya geldi. 1896 yılında Nikolayev’de sosyalist fikirlerle tanıştı. 1897 yılında Rusya İşçi Birliği isimli gizli örgütü kurdu. Çar polisi tarafından tutuklandı ve Sibirya’ya sürgüne gönderildi. 1902 senesinde Troçki takma adını kullandığı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dipnotski · 10 months
Text
Kristen R. Ghodsee – Kızıl Savaşçı Kadınlar (2023)
‘Kızıl Savaşçı Kadınlar’, sosyalist kadın hakları aktivizminin tarihini bu tarihin önde gelen beş figürü üzerinden anlatıyor: Sovyetler’in kadınlara yönelik politikalarına şekil veren teorisyen, siyasetçi ve diplomat Aleksandra Kollontay; kendini halk eğitimine adamış Nadejda Krupskaya; Komünist Parti Kadın Birimi Jenotdel’in kurucularından İnessa Armand; efsanevi keskin nişancı Lüdmila…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
operasyon · 11 months
Text
Alttaki yazının devamı olsun. Konudan kopuk ama ilk bölümde en azından nasıl düşündüğüme dair yeterli açıklamayı yapmış oldum. Ben teorisyen değilim. Olmak da istemem. Teorik düşünmüyorum. Her fikrin hayatın içinde güncel yada tarihsel karşılığına bakarak öneminin tayin ediyorum.
Bu yazının da ana hatları Kemalizme karşı Marksist eleştiri olsun.
İKİ:
Güncel olarak, sosyalist sol nerde?
CHP acınacak halde. Herkesin görebileceği bir gerçek. Gerçekte ne sollar ne sosyal demokratlar ama hadi öyle olduklarını varsayalım. Hangi adı alırlarsa alsınlar perişan durumları değişmiyor nasıl olsa. İktidarın izin verdiği ölçülerin içinde muhalefetçilik oynuyor.
Sosyal demokratlar bu kadar perişanken sosyalist sol nerde? Bi de onların durumlarını değerlendirelim.
Öyle bir şey var mı ki değerlendirelim?
En sonunda meleklerin cinsiyeti hakkında konuşmuş gibi olmayalım. Türkiye Cumhuriyetinde sosyalist sol var mı gerçekten? Kaldı mı öyle bir şey?
Bu konuda fikrimi en baştan söyleyim: Bence yok. Türkiye de sosyalist sol yok.
Çoğu lümpenlerden ve burjuva devrimcilerinden oluşsa da eskiden varmış. Şimdi yok.
Dolayısıyla konu aslında gerçekten de meleklerin cinsiyetini tartışmak kadar saçma ama yokluğu konuşabilirim.
---
Popüler isimlerden gidiyim: Mesela Perinçek mi sosyalist? Tkp mi Tip mi sosyalist?
Daha radikaller daha ufaklar. Yasa dışı kalmak istediklerinden sadece radikal sol diye anıyım.
Ahmet Altan mı sosyalist? Ethem Sancak mı? Mehmet Uçum mu?
----
Tek tek detaylara gerek yok.
Fiili durumda şöyle bir panorama oluştu. Türkiye de sosyalist sol. Askeri darbeden bile sağ çıkan sosyalist sol, Akp'li yıllarda kendi kendini bitirdi. Kalmadı. İkibinlerin başından bu güne kadar geçen yirmi yıllık zaman sosyalist solun eriyişi tarihidir.
Güçsüzlüklerini anlayıp umutsuzluğa düştüler. Daha büyük güçlerin içinde absorbe oldular, emildiler, eriyip kayboldular.
Kimisi Chp içinde politikaya girişti, kimisi Akp içinde, kimisi Kürt milliyetçi partisine katılmıştır ama her halükarda artık sosyalist sol olarak kalamadılar.
Bana çok çarpıcı gelmişti eski milletvekili twitter'ında paylaştı. 68 Gençliği tecrübesinde biri, Akp askeri vesayete karşı, biz de askere karşı savaşıyoruz. Öyleyse Akp'yi desteklemeliyiz demişti.
Beni dehşete düşürmeye yetti gerçekten.
Ahmet Altan solculuğu.
Biraz dincilerin "gerçek din bu değil" sözüne benzeyecek ama tkp ve tipi ayrıca değerlendirmek üzere, Ahmet Altan - Perinçek ve o 68 lideri türündeki türleri sosyalist sayamam.
Sayarsak " Kucakta sosyalizm" diye yeni bir akım icad etmemiz gerekir. Akp'nin kucağında Chp'nin kucağında, Fettulahın kucağında, istihabratların kucağında, Abd'nin, Rusya'nın Çin'in Arabın kucağında da sosyalistlik olmaz. Olmaz. Bu kadar net! Birilerinin kucağına oturarak sosyalistlik yapılmaz.
Bu ciddi yazıya bir espiri havası veriyim: Benim kucağım müstesna. Benim kucağımda her şey olabilrisiniz. :)
----
Konuyu biraz dağıtmak pahasına şunu da ekleyim: Kucak sorunu çok büyük sorun. Sadece sosyalistlerin değil, dincilerin de en büyük sorunu. Onlarda ABD ve İsrail'in kucağında dincilik yapmaya çalışıyorlar, sonucu görüyorsunuz. Yapamazlar. Aklın yasalarına aykırı. Eşyanın tabiatına aykırı. Kucaktayken kucağında oturduğun siyasi güce karşı çıkamazsın. Her yanından ona bağlısın. İşte tamda bu nedenle Filistin bu gün bile katliama uğrarken, İsrail'i protesto etmek protesto düzeyinde kalır. Gerçek bir karşı çıkış olamaz. Görüyorsunuz ki olamıyor da zaten. İki milyar müslüman onbeş milyon yahudiyle başa çıkamıyor. Konuya önceden girmiştim tekrar etmeyeceğim işte bu da kanıtı.
Yazdıklarımız kendi doğruluğunu haftada kanıtlıyor.
Tumblr media
----
Bu açıklamalardan sonra şimdi gelelim üslubunca sorulmamış soruya:
Atatürk'ün kucağında soyalistlik olur mu?
Bu da 3. yazının konusu olsun.
0 notes
psikologline · 1 year
Text
Psikodinamik Yaklaşım Nedir?
Tumblr media
Psikodinamik yaklaşım, insan davranışlarını ve zihinsel süreçlerini anlamaya çalışan bir psikoloji alanıdır. Sigmund Freud'un kuramsal temellerini attığı bu yaklaşım, bilinçaltının etkilerini ve çocukluk deneyimlerinin yetişkin yaşamdaki etkilerini incelemeye odaklanır. Psikodinamik teoriler, insanın içsel dürtülerinin, çatışmalarının ve savunma mekanizmalarının duygular, düşünceler ve davranışlar üzerinde nasıl etkili olduğunu açıklamaya çalışır. Bu yaklaşım, insan zihninin ve davranışlarının karmaşıklığını anlamak için dinamik ve sürekli gelişen süreçlere önem verir. Psikodinamik yaklaşımın temel amacı, bireyin bilinçaltında yer alan ve kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini etkileyen duygusal çatışmaları ve süreçleri ortaya çıkarmaktır. Bu süreçte, terapistler genellikle hastalarının rüyalarını, serbest çağrışımlarını ve geçmiş deneyimlerini analiz eder ve bu bilgileri, hastalarının bilinçdışı düşünce ve duygu dünyasını anlamalarına yardımcı olmak için kullanır. Psikodinamik terapiler, bireylerin yaşadıkları zorlukların kökenini anlamalarına ve bu zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla, bireylerin bilinçdışı düşüncelerini ve duygularını keşfetmeye odaklanır. Bu terapilerde, terapistler ve hastalar arasındaki güçlü ve sağlıklı bir terapötik ilişki kurulması esastır.
Psikodinamik Yaklaşımın Tarihçesi ve Kökenleri
Psikodinamik yaklaşım tarihçesi ve kökenleri, Avusturyalı nörolog Sigmund Freud'un çalışmalarına dayanmaktadır. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Freud, zihnin bilinçd��şı süreçlerini ve bu süreçlerin insan davranışları üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Freud'un psikanaliz olarak adlandırdığı bu yaklaşım, psikodinamik teorinin temelini oluşturur. Psikanaliz, insan davranışlarını ve zihinsel süreçlerini anlamak için bilinçdışı dürtüleri, çocukluk deneyimlerini ve çatışmaları incelemeye odaklanmıştır. Freud'un öncül çalışmalarının ardından, psikodinamik yaklaşım zaman içinde birçok farklı teorisyen ve düşünür tarafından geliştirilmiştir. Carl Jung, Alfred Adler, Karen Horney, Melanie Klein, Anna Freud ve Harry Stack Sullivan gibi önemli psikanalistler, psikodinamik yaklaşıma kendi bakış açılarını ve teorilerini ekleyerek bu alanın zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu teorisyenler, Freud'un temel kavramlarına bazı değişiklikler ve yeni kavramlar ekleyerek, psikodinamik yaklaşımın daha geniş bir bakış açısına sahip olmasını sağlamışlardır. Günümüzde psikodinamik yaklaşım, psikoloji ve psikoterapi alanlarında önemli bir yer tutmaktadır ve birçok terapi yönteminin temelini oluşturmaktadır. Wikipedia'da Sigmund Freud
Psikodinamik Yaklaşımda Bilinçdışı Kavramı
Psikodinamik yaklaşım bilinçdışı kavramı, insan zihninin ve davranışlarının anlaşılmasında temel bir rol oynar. Sigmund Freud tarafından ortaya atılan bilinçdışı, bireyin farkında olmadan zihninde işleyen düşünce ve duyguların bütünüdür. Freud'a göre, insanların duyguları, düşünceleri ve davranışları, bilinçdışı dürtüler ve isteklerle belirlenir. Bu dürtüler ve istekler, çoğu zaman toplum ve kültür tarafından kabul edilemez olarak görülür, bu nedenle birey farkında olmadan bilinçdışına iter. Bilinçdışı kavramı, psikodinamik yaklaşımda insanların iç dünyalarını ve yaşadıkları çatışmaları anlamak için önemli bir araçtır. Bilinçdışındaki düşünce ve duygular, rüyalar, serbest çağrışımlar ve sembolik eylemler gibi dolaylı yollarla dışa vurulabilir. Psikodinamik terapide, terapist, hastanın bilinçdışı süreçlerini ve bu süreçlerin günlük yaşamdaki etkilerini analiz ederek, hastanın duygusal sorunlarını ve çatışmalarını anlamaya çalışır. Bu sayede, terapi sürecinde hastanın farkındalığı artırılır ve sorunlu düşünce ve davranış kalıpları üzerinde çalışılır. Bilinçdışı kavramının kullanılması, psikodinamik yaklaşımın insan zihnini ve davranışlarını anlamak için benimsediği derinlemesine perspektifin temelini oluşturur.
Psikodinamik Yaklaşım ve İçsel Çatışmalar
Psikodinamik yaklaşım içsel çatışmalar, insanların duygusal ve psikolojik sorunlarının temel nedeni olarak görülür. İçsel çatışmalar, bireyin zihninde yaşanan ve birbirine karşıt dürtüler, arzular ve beklentiler arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Bu çatışmalar, insanın bilinç dışında saklanan ve genellikle kabul edilemez olarak görülen düşünce ve duygularla, bilinçli düşünce ve toplumsal beklentilere uygun davranışlar arasındaki çekişmeleri temsil eder. Sigmund Freud'un id, ego ve süperego kavramları, psikodinamik yaklaşımdaki içsel çatışmaların temelini oluşturur. İd, insanın içgüdüsel dürtüler ve arzularını temsil eden zihinsel yapıdır ve haz ilkesine göre hareket eder. Süperego, insanın ahlaki ve etik değerlerini, toplumsal beklentileri ve kuralları temsil eden yapıdır ve insanın ideal benliğine ulaşma isteğine hizmet eder. Ego ise, id ve süperego arasında dengeyi sağlamaya çalışan, gerçeklik ilkesine göre hareket eden zihinsel yapıdır. İçsel çatışmalar, id'nin dürtülerine karşı süperego'nun beklentileri ve ego'nun gerçeklikle baş etme çabaları arasında yaşanan sürtüşmelerden kaynaklanır. Bu çatışmaların çözümlenememesi durumunda, birey savunma mekanizmalarına başvurarak bilinç dışına itilen düşünce ve duyguların etkisini azaltmaya çalışır. Psikodinamik terapide, terapist, hastanın yaşadığı içsel çatışmaları ve bu çatışmaların kaynaklarını ortaya çıkararak, hastanın daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olur. Bu sayede, bireyin psikolojik rahatsızlıkları ve yaşam kalitesini etkileyen sorunlar ele alınır ve iyileşme sürecine katkıda bulunulur.
Psikodinamik Yaklaşımda Savunma Mekanizmaları
Psikodinamik yaklaşım savunma mekanizmaları, bireyin içsel çatışmalar ve kabul edilemez düşüncelerle başa çıkmak için kullandığı zihinsel süreçlerdir. Bu mekanizmalar, anksiyete, stres ve diğer psikolojik rahatsızlıklardan korunmayı sağlar. Savunma mekanizmaları arasında inkar, bastırma, yansıtma, reaksiyon formasyonu, yüceltme, sublimasyon, geri çekilme ve telafi bulunmaktadır. Savunma mekanizmaları, kısa vadede bireye anksiyete ve stresle baş etme imkanı sağlasa da, uzun vadede aşırı ve sürekli kullanılması yaşam kalitesini ve psikolojik sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir. Psikodinamik terapide, terapist, hastanın kullandığı savunma mekanizmalarını tanımlayarak ve bu mekanizmaların altında yatan nedenleri ele alarak, hastanın daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olur.
Psikodinamik Yaklaşım: İd, Ego ve Süperego
Psikodinamik yaklaşım İd, Ego ve Süperego, Sigmund Freud'un insan zihninin üç temel bileşenini temsil eden kavramlarıdır. İd, içgüdüsel dürtüler ve arzuları temsil ederken, haz ilkesine göre hareket eder. Ego, id ve süperego arasında denge sağlar ve gerçeklik ilkesine göre hareket eder. Süperego ise, ahlaki ve etik değerleri, toplumsal beklentileri ve kuralları temsil eder. Bu üç bileşen arasındaki etkileşim ve çatışmalar, psikodinamik yaklaşımın temelini oluşturur. İd, Ego ve Süperego kavramları, insan zihninin karmaşık yapısını ve bireylerin yaşamlarında denge ve uyumu sağlamaya çalışırken karşılaştıkları zorlukları açıklamaya yardımcı olur.
Psikodinamik Yaklaşımda Libido ve Psikoseksüel Gelişim
Psikodinamik yaklaşım libido, yaşam enerjisi ve cinsel dürtüyü temsil eder. Freud'un psikoseksüel gelişim teorisi, beş evreye ayrılır: oral, anal, fallik, latent ve genital. Bu evrelerde, bireyin yaşamının çeşitli dönemlerinde öne çıkan ihtiyaçları ve çatışmaları etkiler. Her evrenin başarıyla tamamlanması, bireyin sağlıklı bir kişilik gelişimi için önemlidir. Bu evrelerde yaşanan çatışmaların başarıyla çözümlenememesi, bireyin psikolojik sorunlar yaşamasına yol açabilir. Psikodinamik yaklaşım ve terapi, bu evrelerde yaşanan sorunları ele alarak, bireyin sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürmesine yardımcı olur.
Psikodinamik Yaklaşımda Narsisizm ve Öz Nesneler
Narsisizm, psikodinamik yaklaşımda bireyin kendi benliğine aşırı düşkün olma durumunu temsil eder. Sağlıklı narsisizm özgüveni desteklerken, aşırı narsisizm ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Öz nesneler, bireyin iç dünyasında oluşturulan zihinsel temsillerdir ve kişinin ilişkilerini düzenlemeye yardımcı olur. Narsisizm ve öz nesneler, bireyin kişilik gelişimi ve ilişkileri açısından önemlidir. Terapide, narsisistik problemlerin ve öz nesnelerle ilgili çatışmaların ele alınması, bireyin sağlıklı bir benlik ve ilişkiler kurabilmesine yardımcı olur.
Tumblr media
Psikodinamik Yaklaşımda Aktarım ve Karşı Aktarım
Aktarım, bireyin geçmiş ilişkilerindeki duygularını ve düşüncelerini şu anki ilişkilerine aktarmasıdır. Terapi sürecinde önemlidir, çünkü geçmişte yaşanan problemleri ve çözülmemiş çatışmaları anlamak için fırsat sunar. Karşı aktarım, terapistin hastaya olan duygularını ve düşüncelerini temsil eder. Terapist, karşı aktarımı hastanın problemlerini anlamak ve destek sağlamak için kullanabilir. Aktarım ve karşı aktarım, psikodinamik yaklaşımda önemli kavramlardır. Terapist ve hasta arasındaki ilişkiyi derinleştirir ve hastanın iyileşme sürecine katkıda bulunur.
Psikodinamik Yaklaşıma Dayalı Terapi Yöntemleri
Psikodinamik yaklaşıma dayalı terapi yöntemleri, bireyin bilinçdışı süreçlerini, iç çatışmalarını ve geçmiş deneyimlerini keşfetmeyi amaçlar. Bu yöntemler sağlıklı düşünce ve davranış kalıpları geliştirmeye yardımcı olur. Başlıca psikodinamik terapi yöntemleri arasında psikanaliz, nesne ilişkileri teorisi, ego psikolojisi, bağlanma teorisi ve kısa süreli psikodinamik terapi bulunmaktadır. Bu terapi yöntemlerinin temel amacı, bireyin geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan psikolojik sorunları çözmek ve sağlıklı düşünce ve davranış kalıpları geliştirmesine yardımcı olmaktır. Bu süreçler, terapist ve hasta arasındaki ilişkiyi derinleştirir ve hastanın iyileşme sürecine katkıda bulunur.
Psikodinamik Yaklaşıma Eleştirel Bakış Açıları ve Güncel Uygulamalar
Psikodinamik yaklaşıma yöneltilen eleştirilerden biri, bilimsel açıdan yetersiz kanıtlara dayandığı ve ölçülebilir olmayan kavramlara odaklandığı yönündedir. Özellikle Freud'un teorileri, günümüzde çoğu psikolog ve araştırmacı tarafından eleştirilmekte ve güncelliğini yitirdiği düşünülmektedir. Ayrıca, psikodinamik terapinin uzun süreli ve maliyetli olması da eleştirilere neden olmaktadır. Ancak, psikodinamik yaklaşımın güncel uygulamaları ve evrimleşen teorileri, eleştirilere yanıt olarak geliştirilmiştir. Günümüzde, psikodinamik terapinin daha kısa süreli ve hedef odaklı versiyonları bulunmakta ve bu yöntemler, anksiyete, depresyon ve kişilik bozuklukları gibi birçok psikolojik sorunun tedavisinde etkili olduğu gösterilmektedir. Psikodinamik yaklaşımlar, nöropsikoloji ve bağlanma teorisi gibi alanlardaki bilimsel bulgularla entegre edilerek daha güçlü bir temel oluşturmaktadır. Bu sayede, psikodinamik yaklaşımın etkinliği ve geçerliliği artmaktadır. Sonuç olarak, psikodinamik yaklaşımın bazı eleştirel noktaları olsa da, güncel uygulamaları ve evrimleşen teorileri sayesinde psikoloji alanında önemli bir yer tutmaya devam etmektedir. Bu yaklaşım, bireylerin iç dünyalarını ve bilinçdışı süreçlerini anlamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır.
Psikodinamik Terapi - Psikolog Anlatıyor
https://www.youtube.com/watch?v=PrQUaO5K1GQ
Psikodinamik Terapi Yaklaşımı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Psikanalitik Yaklaşım neyi savunur?Psikanalitik yaklaşım, insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerinin büyük ölçüde bilinçdışı dürtüler ve çatışmalar tarafından yönlendirildiğini savunur. Ayrıca, bu yaklaşım, geçmiş deneyimlerin ve erken yaşam dönemlerinde yaşanan olayların, bireyin kişilik gelişimi ve yaşadığı psikolojik sorunlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ileri sürer.Psikodinamik yaklaşımlar hangileri?Psikodinamik yaklaşımlar, Sigmund Freud'un psikanaliz teorisinden türetilen ve insan davranışlarındaki bilinçdışı süreçlere odaklanan terapi yöntemlerini içerir. Bu yaklaşımlar arasında nesne ilişkileri teorisi, ego psikolojisi, bağlanma teorisi ve kısa süreli psikodinamik terapi gibi yöntemler bulunmaktadır.Psikanalitik ve psikodinamik aynı mı?Psikanalitik ve psikodinamik terimleri bazen birbirinin yerine kullanılmasına rağmen, aralarında önemli bir fark vardır. Psikanaliz, Sigmund Freud tarafından geliştirilen özgün bir terapi yöntemi ve teori iken, psikodinamik yaklaşım ise Freud'un teorilerinden türetilen ve bilinçdışı süreçlere odaklanan geniş bir terapi yöntemlerini kapsar. İlginizi çekebilecek diğer yazılar; - Belirsizlik ve Psikolojideki Etkileri - Mükemmeliyetçilik Nedir? - Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir? Read the full article
0 notes
bibilenol-com · 2 years
Text
ARMONİ NEDİR? MÜZİĞİN KARIŞTIRILAN TERİMİ
ARMONİ NEDİR? MÜZİĞİN KARIŞTIRILAN TERİMİ
             ARMONİ ARMONİ ‘NİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ Müzik bir melodi ile başlayabilir ama ona rengini veren armonidir. Armoni iki veya daha fazla notanın aynı anda çalınmasına denir, fakat teknik açıdan geniş ve karmaşık bir konudur. Pek çok teorisyen kariyerinin önemli bir bölümünü bunu inceleyerek geçirirler. İki nota arasındaki mesafeye aralık denir ve aralıklar sayılarla ifade edilmektedir.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
scardayc · 3 years
Text
Tembel..!
Ben ‘Tembel’ Değilim...’Dağınıklığın Teorisyeniyim!!’
1 note · View note
tuzcularisin · 4 years
Text
Mülksüzler Romanında Amerikan Anarşizminin Öncüsü Paul Goodman’ın Etkisi
Mülksüzler Romanında Amerikan Anarşizminin Öncüsü Paul Goodman’ın Etkisi
Ursula K. Le Guin, anarşizm için “tüm politik teorilerin en idealisti ve benim için en ilginç olanı” der. “Mülksüzleri” yazarken bilinçli amacının “anarşizmi daha önce yapılmamış bir şekilde romanda somutlaştırmak” olduğunu da söylemiştir. Bir söyleşide Rus Devrimi komünist değil anarşist olabilirdi ve bu anarşizm Kropotkin gibi kişilerin barışçıl anarşizmi olabilirdi der. Amerika’da anarşizmi…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
kadimdenuyanisa · 2 years
Text
IŞIĞIN PİRAMİDİ
Tumblr media
Kurak atıklarını kıtanın tüm genişliği boyunca Batı Okyanusu kıyısına kadar uzanan uçsuz bucaksız çölün eşiğine yakın, Yukarı ve Aşağı Mısır'ın buluşma noktasını belirleyen ünlü deltanın tam tepesinde, tam olarak Kayıtlara geçen en eski uygarlığın yoğun yaşamının uçsuz bucaksız ve çorak yalnızlıkla sınırlandığı nokta, insan eliyle yapılmış en görkemli ve en gizemli anıttır. Antik dünyanın harikalarını yaratan tüm diğer yapılardan neredeyse hiçbir iz kalmadı. Babil hükümdarının övündüğü asma bahçeler nerede? İskenderiye'nin çok ünlü Pharos'u nerede? Rodos limanını aşan Colossus'u depremin alçaltmasından bu yana yüzyıllar geçti; ve bir delinin eli, Efes'in gururu Artemis'in tapınağını küle çevirdi. Ama Büyük Ghizeh Piramidi, daha küçük harikaların ortadan kaybolmasından yıllar sonra, onlar var olmadan çağlar önce olduğu gibi, hala yok edilmemiş ve yok edilemez durumda. O zamandan beri hiçbir zaman insan bakımına ihtiyaç duymayan bu binanın, küre üzerindeki başka hiçbir yapının içinde bulunmadığı gizli yerlerini, ilk önce gözden gizlediği bu binanın üzerinden elliden fazla, altmıştan fazla olabilir, yüzyıllar geçti. gibi. İlk önce cilalı kaplama taşlarının saf ve kırılmamış yüzeyi, göz kamaştırıcı bir parlaklık perdesi gibi ışınları geri püskürttüğünden ve eski adı Işık olan Işık'ı haklı çıkardığından beri, güneş iki milyon kez yükseldi ve güçlü duvarlarına battı.
Bu gizli duvarcılığın gizli anlamı ne olabilir; karmaşık plan kim tarafından ve hangi amaçla tasarlandı; Bu devasa yapının hangi çağda inşa edildiği, birçok ülkede birçok insanın kafasını karıştıran ve onun sessiz heybetinden çok Babil'e benzeyen bir anlaşmazlığa yol açan sorulardır. Bir teorisyen okulu, der ki, Yahudiler tarafından tutsak oldukları günlerde inşa edilmişti. Chemmis tarafından inşa edilmiş, ancak Mısırlılar tarafından ondan nefret ederek Çoban Philition'a atfedilen, Herodot tarafından verilen hesaptır. Arapların dediğine göre Tufan'dan hemen önce, kraliyet hazinelerini tahmin edilen selden korumak için İbn Salluk tarafından yaptırılmıştı. Melchisedec -ya da biri- tarafından inşa edildiğini şiddetle iddia eden İskoç astronomi profesörü, her zaman çeşitli bir öfke kasırgasında yazıyor gibi görünüyor. Bir tarafın kararlı bir şekilde iddiasına göre, kurucu tarafından mezarı için tasarlanmıştı, bir başkası, gömülmemesi gerektiğine dair özel talimatlar bıraktığı ve muhtemelen kimsenin gömülemeyeceği bir mezar diye yanıtlıyor. Bu bir gözlemeviydi, üçüncü bir gözlemevi var - gözlem için her yerin dikkatlice kapatıldığı, dördüncü bir yanıt veriyor. Profesör Smyth, "insanlık tarihinin kehanet gibi bir yeri" diye bağırıyor, tüm tarihler yanlış gitmişken Bay Flinders Petrie'yi usulca alay ediyor.
Şu anda Hir Sheshta'nın ya da "Sırrın Efendisi"nin Firavun'un evinin bir memuru olduğu zamanki kadar anlaşılmaz olan bu masonik gizemle yan yana, bize başka bir muamma, kutsal kitapların tuhaf koleksiyonları geldi. modern yazarların "Ölüler Kitabı" olarak adlandırdığı, ancak kendisi için "Gizli Yerlerin Efendisinin Kitabı" olduğunu iddia eden Eski Mısır Ritüeli* ya da yazıları. Bu yazılara ilgi şimdi uyandığı kadar canlı, anlamlarını açıklığa kavuşturmada çok az ilerleme kaydedildi. Dinlerinin telkin ettiği öğretiler, tapanın tapınılan nesne ya da nesnelerle ilişkileri, bu ilişkilerin bir kerede örtüldüğü ve ifade edildiği özel sembolün anlamı, günümüzde çok az daha iyi anlaşılmaktadır. kutsal yazıların bilgisi, hiyerogliflerin kendilerinin deşifre edilmediği zamandan daha fazla. Yine de, söylemesi tuhaf, bu gizemler eski Mısır'la ilgili her konuda belirgin bir şekilde göze çarptığından, şimdiye kadar hiç kimse anıtın masonik sırrını, kökeninin kendisine ait olduğu Thoth'un gizemli kitaplarında bulunan doktriner sırla birleştirmeyi düşünmedi. Mısır bilgeliğine atfedilir. * Böyle bir ihmal daha tekildir, çünkü göstergeler her iki tarafta da bağlantıya dair ipucu vermek istemez. Khufu'nun (Yunanlılar tarafından yanlış adlandırılan Cheops), adının hiyeroglifindeki piramidal formu benimsemesi şaşırtıcı değil, çünkü o, binanın altında inşa edildiği hükümdardı. Ancak Piramidin biçiminin, Sothis veya Sirius yıldızının hiyeroglifine girdiği belki de dikkate değer değildir. * Çünkü Büyük Doğu ya da yıldızın yükselişi, yaz ortası sabahı şafağın hemen habercisi olduğunda, konumu, bilindiği gibi, Mısırlıların hesaplaşmasının asırlık döngüleri için büyük bir başlangıç ​​noktasıydı. Ve genellikle Piramidi belirtmek için kullanılan figür hem yapıyı hem de üzerine inşa edildiği kayalık platformu kapsadığı halde, Sothis'in hiyeroglifinde kullanılan biçim yalnızca masonik kısımdan, yani piramidin temsil ettiği yapıdan oluşur. Mısırlı, dünyevi desteğinden ayrı olarak Ebedi Işık'ı düşünür; binanın kurucusu Khufu zamanından kalma bir Papirüs, İsis'ten Piramidin hükümdarı olarak bahsederken; ve daha sonraki bir yazıt olan Syene, onu aynı zamanda "Tanrı'nın Annesi" olarak adlandırır ve onu "İlahi Sothis, Yıldız, Cennetin Kraliçesi" ile tanımlar.
Öte yandan, kutsal yazılar veya eski Mısır Ritüeli, yalnızca Işık Piramidine uygulandığında ses çıkaran imalarla doludur. "Kuzey Geçidi"nin ve "Güney Geçidi"nin, "Gizli Lento"nun, "damlı evde oturan Osiris"in ve "Büyük Evin Havuzu"nun bayramları böyledir. Böylece, Esne Kalendar'ında, Ritüelde "Yönelim Bölümü" ve Osiris'in dirilişiyle yakından bağlantılı olan "Yuvaların Festivali"ni ve yine "Kapıların Açılması"nı okuyoruz. Açık Mezar'dan. Departed'ın tüm gelişimi aslında bir tür binada gerçekleşiyor gibi görünüyor. Ritüel, onun "Giriş" ve "Çıkış"a, "Dışarı çıktıktan sonra içeri girme"ye, geçen kapılara ve geçitlere, kapılara ve merdivenlere göndermelerle doludur. Hayır, ister yazılı ister masonik kayıtlarda kullanılan unvanlar, gizli de olsa doğrudan birbirine işaret etmektedir. Daha sonraki piramitlerin bile içermediği bu kadar kıskançça gizlenmiş bu odalarda değilse, efendisi "Ölüler Kitabı" tarafından kendi efendisi olarak iddia edilen Saklı Yerleri başka nerede arayacağız? ? Yine, bu yazıları içeren başlıca papirüsün tarihinden yüzlerce yıl önce, daha on ikinci hanedanlık kadar erken bir tarihte, kutsal Abydos kentine gömülen Amamu'nun tabutunun üzerindeki yazıt da benzer bir imada bulunur ve gizli yerlerin gizli olduğunu gösterir. Ritüelin sırasını belirleyin. "Ölmeye gitmedin, Osiris'e yaşamaya gittin. * Şimdi düzen sözlerini, gizli yerlerin gizemini buldun."
O halde, "Ta Khut", "Işık" unvanına ne kadar ani bir önem atfedilir, bu nedenle, o alev anıtı olan Büyük Piramit, Firavunlar tarafından bilinirken, kutsal papiriye dönersek, biz şu başlığı buluruz: açılış bölümü Pir M Hru veya Işığın Girişi olacak - yani, merhumun bırakmakta olduğu sıradan günün ışığı değil, mezarın indiği batan güneşin görüntüsünde gösterildiği gibi Osiris'in ihtişamında sonsuza dek yenilenen Görünmeyen Dünyanın görünmez Işığı ile her zaman ilişkilendirildi. Bu mistik yazılarda yer alan doktrin, etin bağları çözüldüğünde, yeni doğumda inisiye edilene ve aydınlanana kadar, ruhani gelişimin aşama aşama geçtiği adil kişinin izlediği yolun bir açıklamasından başka bir şey değildi. gizli yaşam, Mısır Ritüeli'nin dediği gibi, "Işık, Büyük Yaratıcı" olan kişiyle ayrılmaz bir şekilde birleşti. Ve Ritüelin yazılı olarak verdiği bu yol, büyük Işık Piramidi duvarda gerçekleşir.
Piramit ve Ritüel'in ikili sembolizminde, hem deşifre etmenin başlıca zorlukları hem de yazışmalarının en güçlü kanıtı yatar. Çünkü ayrılan kişi, ilerleyişinde Yaratıcısı ile yakınlığın doluluğunda birleşeceği için, ruhsal ve maddi yaratılışı aynı şekilde saran gizemlerin bilgisinde ilerlemesi gerekiyordu. Osiris'i tezahür biçimleri içinde bilmek gücün sırrıydı, "Osiris'i tüm adlarında, Osiris'i her yerinde anlamak", aydınlanma tacını bahşederdi. Ancak, bu sonsuz bilginin edinilmesinde, sonlu fani tarafından kat edilmesi gereken birçok aşama vardı, kutsal tarafından terk edilmesi gereken birçok aşama vardı, mezarın ağzı, Ebedi Günün kapısı onun için açıldığında. ve İlahi Bilgeliğin Katekümeni Ölümsüzlüğün Öncüsü olarak kabul edilmişti. Ölen kişinin "iç adamı" veya "kişisi", "Ka" (ya da kolları yukarı kaldırılmış olan önerme) bozulma içinde yeniden yaratılmalıdır, bu önermenin ilahi şeylere inisiye olabilmesi için önce ruhun yeniden doğması gerekir. ; İnisiye, ateşli çileyi geçmeli ve Adept olarak onaylanmalıdır; Üstad, Ölüm Salonlarının gölgesinden Işık Kaynağının doğrudan mevcudiyetine çıkmadan önce, Hakikat Mahkemesinde aklanmalıdır. Aklanmış Osiris'in ilahi evindeki en içteki malikaneyi elde etmeden önce, Aydınlatılan Aydınlanmalı, Aydınlatan Üstat olarak tamamlanmalıdır. Bu tür derecelerin her biri için, Mısır inancına göre, Yaradan, uzayın evreni olarak Kendisinin büyük dış tezahüründe ayrı bir yer tayin etmiştir; ve bu bölgelerin her biri, mistik Ritüel kitaplarında sembolik olarak anlatılmış ve Piramidin Gizli Yerlerinin özellikleri ve boyutlarında mason olarak yazılmıştır.
Bu nedenle, o ev herkese açık değildi ve sırlarına saygısızlık etmekten daha affedilmez bir suç olamazdı. Ritüel'in son bölümünde "Bu Kitap," der, "gizlerin en büyüğüdür. Onu kimsenin gözü görmesin; bu iğrençti." Bu nedenle, Ritüel tarafından emredilen gizlilik, binanın yapısı tarafından da uygulandı; ne de Mısır Mısırlı kaldığı sürece ihlal edilmedi. Ve o dinin özelliği gizlenmek olduğundan ve Yaradan'ın tecellisi, O'nun eserlerinin bilgisinden daha derin ve gizli olduğundan, O'na ve insan ilişkisine ilişkin sembollerin olması zaruriydi. O'nun yanında, en derin sırlarını İnisiye'ye bile ifşa etmemelidir; ancak daha gizli anlamlarını tam denetimden sonra Illuminate için saklamalıdır. İşte o zaman, "Mısırlıların bilgeliğinin" yaratıcısı olan "Sırların Üstadı" olan ilk Hir Shesta'nın önünde yatan sorun buradaydı; Tanrı'nın gizemlerini ifade etmek, ancak gizlemek için ifade etmek, perdelemek, ancak bir ışık perdesi ile; onların yaşam enerjilerini, aydınlatıcı güçlerini ve hepsinden önemlisi sınırsız dayanıklılıklarını yansıtacak şekilde, doğalarına ihanet etmeden sembolleri seçmek. Hiçbir sıradan görüntü, açıktır, hiçbir mineral, hiçbir hayvan, hiçbir bitki, hiçbir insan böyle bir ifadeye yetmez. Sadece cennetin küreleri, parlak seyrinde hiçbir değişiklik tanımayan yasalara uyarak gerekli koşulları yerine getirebilirdi. Resimde ve masonik kayıtta olduğu gibi, adil olanın yolu parlayan dünyalar arasında izlenir ve ilerlemesi göksel hareket terimleriyle ölçülür.
Dikkate değer bir örnek, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü ve Mısır'ın eski kalendarının üzerinde durduğu güneş etrafındaki dönüşü hakkında bilgi içeren dünyanın yörüngesidir. "Yörüngenin Efendisi" (Neb Sennen) Mısır hükümdarının bir unvanıydı. Ve Piramit'te, muhteşem ve eşsiz yukarı Yükseliş Odasının duvarlarında mason olarak ifade edilen diğer birçok fenomenle birlikte yörüngeyi buluyoruz. Benzer şekilde, bir başka büyük astronomik anlayış, yani. ufuk, yalnızca "Ölüler Kitabı"nda değil, "Sai-an-Sinsin" veya "Ruhun Göçü Kitabı"nda olduğu gibi ülkenin tüm cenaze görüntülerinden geçer; ve Kraliçe Anchnes-ra-neferab ve diğer papirüslerde. Öyleyse, bu tür bir gizemin bağlı olduğu "cennetin ufku" hangi ufuktur ve onun zirvesi nedir, gök kubbenin Büyük Zirvesi? Böyle bir genel kavrayışa sahip değiliz ve sonuç olarak göksel mekanizma hakkındaki fikirlerimiz basitlikten yoksundur. Ancak, ışığın ve karanlığın eşit olarak bölündüğü Ekinoks gününde, dünyanın Kuzey ve Güney yarım kürelerine eşit bölücüsü olan Ekvator'da durduğumuzu ve diyelim ki bu noktada konumumuzu aldığımızı varsayalım. Memphis meridyeni tarafından kesildiği yerde, hayat veren nehrin sularının aktığı gölün yakınında. Ayaklarımızın dibinde, göksel kutuplardan geçen ve yıldızlı kubbenin tabanını çevreleyen Mor Kemer ile sınırlanan büyük uçak uzanıyor. O gün Ufkumuzun ortasından güneş tam yukarıya doğar,* ve rotasının zirvesinde, her gün cenneti Doğu ve Batı'yı eşit olarak böler, sadece o gün aynı zamanda Büyük Kemer'i de eşit olarak böler, veya Aynı ufuktan enine yükselen ve masmavi derinliklerin bir kutbundan bir kutbuna uzanan Büyük Meridyen. O zaman evrensel kürenin dört Ana Noktasını işaretlemiş olacağız - Işık Piramidinin kenarlarının tanımlandığı dört nokta; Mısır teozofisine göre, en ünlüs�� Nil'in yönetici Ruhu Hapi olan dört "Işığın Oğulları"nın ateşli koltukları. O Büyük Ufuk'a da, eşit gün bittiğinde, güneş Batı sularının altından geçer. Ve bunun dışında, her biri güneş yolundan belirlenmiş mesafesini koruyarak, kutuptan direğe, tüm yıldızlar ordusu, sessiz gece boyunca onu takip eder - "ruhları hesap etme gecesi"; bir yarısı liderleri kaybolurken gün ışığına çıkıyor, geri kalanı sayılarını tamamlıyor, tam zamanında aynı Büyük Ufuk'un Doğu noktasından dönüşünü müjdelemek için. Ritüel, "Yol ateştendir" der; "arkasında ateş içinde dönerler."
Şimdi, bu ufuk, iyi bilindiği gibi, kutup yıldızının konumuna atıfta bulunularak tanımlanabilen Büyük Piramidin giriş geçidi tarafından çarpıcı bir şekilde belirtilmiş görünüyor. Çünkü Dr. Brugsch tarafından verilen IV. hanedan tarihi (M.Ö. 3700 civarı) olarak alındığında, * yaklaşık iki yüz altmış yıl sonra (MÖ 3440), dönemin kutup yıldızının (Alpha-Draconis) olduğunu görüyoruz. Profesör Smyth'in işaret ettiği gibi, tam da bu konumu işgal etti; böylece geçitten aşağı doğru parlayacaktı. Ve böylece, birbirini izleyen nesiller boyunca yıldızın yaklaşımını iki yüzyıldan fazla izlemiş olması gereken Sırların Üstadı'nın müritleri, nihai koordinasyonunda, bu astronomik ilişkilerin doğruluğunun en inandırıcı kanıtını alacaklardı. onların mistik dinleri cisimleşmişti. Bu nedenle, "Kuzeyin İyi Küreği Diskin Açıcısı" Ritüelinde okuduğumuzda, hemen girişte kuzeye doğru genişleyen ve kutsal iç mekanı dış evrene açan dar kürek şeklindeki geçidi hatırlıyoruz. ; uzayda gezinen kadranın ibresi, yüzyıllarca kısa bir süre boyunca kutup önünde nöbet tutan ardışık her yıldızın işgal ettiği konumu sürekli olarak gösterir.
Pir M Hru'nun kutsal yazılarını şimdi elimize alarak masonik Işığa yaklaşalım; ve kitabı, Ebedi Bilgelik Thoth'un vücudun bozulmasından kurtulan katekümenlere talimat vermeye başladığı ilk bölümde açarak, onunla birlikte binanın iç kısmına girmemize ve gizli yerlerine ve yerlerine dair böyle bir ön görüşe sahip olmamıza izin verin. Bu masonik gizemin iki yönlü ifadesini daha derinden incelememizi sağlayacak şekilde Ritüeldeki benzerleri. Binerken bölüm bölüm okuyarak, Işık Katekümen'i ile birlikte aşama aşama okuyarak, on beşinci adımda iki yol üstümüzdeki bir geçite yaklaşıyoruz, tıpkı on beşinci bölümdeki ders kitabının "ufkun çift kapısına" yaklaşması gibi. kutup yıldızına bakan çift kemerli kapı; "Haroeris dünyanın büyük rehberi, ruhların gizli yerlerinde rehberi, ufukta ikamet eden ışık" diye seslendiğinde. Bu noktadan itibaren ilk gizlilik perdesi başlar. Açıklık, dönen bir taş tarafından talimatsız gözlerden o kadar etkili bir şekilde gizlenmişti ki, bir kez kaybedilen konumun geri alınması imkansızdı; ve barbar Omar'ın altından geçtikten iki yüz yıl sonra, bina, çağımızın dokuzuncu yüzyılında Halife Al Mamoon, sağlam duvardan rastgele bir açıklık zorlayana ve yanlışlıkla giriş geçidine çarpana kadar geçilmez kaldı. Yerden oldukça yüksekte, kuzey tarafında bu şekilde inşa edilmiş alçak geçitten girerken, önümüzde, güneye, karanlığın derinliklerine inerken, kuzeye doğru işaret eden Ekinoks noktasının ufkunun geçişi var. Mor Kemer'in yıldızı. On yedinci rotada kapıyı geçerken, on yedinci bölümde, katekümen'in bir postülan olarak kabul edildiği noktayı görüyoruz ve "Taser Kapısı'ndan (Yükseliş) çıkıyorum. Taser'in kapısı nedir? Tanrı Shu'nun (Işık) cennetin diskini kaldırdığı kapıdır.Kuzey Kapısı, Büyük Tanrı'nın Kapısıdır: "Aynı kapıdan söz ederek devam ediyor; tam olarak Piramit'te olduğu gibi, tek giriş Kuzey yüzünün on yedinci rotasındaki Yükseliş Kapısı'dır. Şimdi onunla dünyevi günün ışığına veda ederek ve alçalan geçidi yürüyerek, biraz aşağıda, çok ince ve güzelce çizilmiş bir çift çizgiyi geçiyoruz. ve Ritüelde Ayrılan'ın hareket dışında her yetiden yoksun olduğu pasajın üst bölümünü, zihinsel yetilerinin yavaş yavaş ona geri kazandırıldığı daha gelişmiş bölümden ayırmak. Uzun inişe devam ederek, batı duvarındaki bir açıklığa ulaşıyoruz ve bu şekilde açıklanan açıklıktan geçerek, Kuyu'nun dibindeki bir tür mağaraya, dik kenarlarda ayak izleri kesilmiş kare dik bir şafta yavaşça monte ediyoruz. Derin Sular'ın bu odasına, günün sonunda güneş Batı sularına inerken ve gizli dünyada ihtişamla fışkırırken, postulant Batı yakasında iner. Kuyunun tepesinden düz bir geçit Ritüel'de bahsedilen ilahi doğum yeri olan Ay Odası'na uzanır, burada Mısır öğretisine göre Osiris her ay doğumunu yeniler. Bir kez katı bir şekilde kapatılan o odada, özgürleşmiş ruh yeniden doğdu; ve oradan, Ani'nin papirüsünde gördüğümüz gibi, kuyu merdiveninden inmek ve Yaşam Kuyusu'nda kendisini bekleyen önerme ile yeniden birleşmek için ortaya çıktı. Sonra, ruh restore edildiğinde, inisiyasyon gerçekleşir ve çileye dayanmak için güç verilir.
Kuyunun dibinden Ufuk Geçidi'ne dönerek ve daha da aşağıya doğru yolumuza devam ederek, kısa bir seviyeden sonra, inisiyenin çilesini çektiği yeraltı odasına veya Merkezi Ateş Yerine geliriz; sert kayadan oyulmuş ve taşlaşmış alev havuzunu andıran çeşitli yüksekliklerde devasa bloklarla veya dünyanın merkezi ateşinin hareketiyle oluşan dağ zincirlerinin kütleleriyle kaplı erişilemeyen bir zemine sahip bir oda; o korkunç odanın ötesinde küçük bir geçit hiçliğe yol açar. İnisiyenin artık Adept olması, geri döner ve yok oluş yerinden kaçınması gibi, yapıyı keşfetmeye devam etmek ve çile yerinden çıkmak; Ufuk Geçidi'ne yeniden biniyoruz, ta ki işaret çizgisinin biraz altında, çatıda inşa edilmiş bir granit kapıya ya da parmaklığa gelene kadar. Başlangıçta tamamen duvarcılıkla gizlenen ve ancak Al Mamoon piramidin içine girmeye çalışırken bir taşın düşmesiyle keşfedilen bu büyük kapı, Gizli Yerler'in eşiğinde duruyor. Sadece tüm kapı dikkatlice gizlenmekle kalmadı, aynı zamanda içerideki geçidin alt kısmı, hâlâ kaldırılmamış ve belki de yerinden çıkarılamaz devasa taşlarla kapatılmıştı. Dolayısıyla şimdi bile Lento hala gizlidir ve giriş sadece blokların üzerindeki geçidin duvarında şiddet tarafından zorlanan bir delikten gerçekleştirilir; Tam olarak benzer bir zorluk, usta tarafından Çifte Doğruluk Salonuna girmeden önce Adalet Lentosu'nu geçerken yaşanır. Delikten güçlükle sürünerek geçerken, kendimizi yaklaşık yüz yirmi dokuz fit uzunluğunda, Giriş Geçidinin çöküntüsünden biraz daha düşük bir yükseklikte yukarı doğru eğimli ve yolun alt kısmına tekabül eden küçük, alçak bir koridorda buluyoruz. Ustanın görünmeyen dünyanın kırk iki yargıcı önünde kendini haklı çıkardığı Hakikat Salonu, "Ufuk Tanrıları ve Yörünge Tanrıları". Sonra, tepede sona eren (ama engellenmeyen) alçak geçidin altında eğilerek, "Festival Geçidi", tüm iç geçit sisteminin açıldığı bir tür iniş yeri üzerinde duruyoruz. dışarı. Her tarafta Amamu'nun tabutunun bahsettiği "hayatın saf yollarının geçişi" vardır. Batı tarafında, kuyunun ağzı, "Karanlık yollara" inen "Anruhf Kapısı"dır. Önümüzde aklananın Osiris için gerçekleştirme ayrıcalığına sahip olduğu işleri gerçekleştirdiği kutsanmış ülke Aahlu'nun tarlaları uzanıyor. "Anruhf'ta kazdım" diyor daha sonra, "delikler açtım", yani iyi tohum için, yedi arşın yüksekliğinde mısır, rampalarda açılan delikler. Güney Yükselen Geçit, ancak henüz herhangi bir anlam eklenmemiş.
Tarlaların ötesinde, yol doğrudan Kraliçe'nin Odasına, ruhun ikinci hayatını aldığı Yeni Doğum Yerine gider; ve burada Doğu duvarında, beş basamaklı bir merdivenin içinde, bir tür niş veya görüntü, ruhun yenilenen duyuların beş katlı egemenliği ile yeniden doğduğu Ritüel'in ifadesini kullanacak olursak "tip" vardır. . Aynı noktadan, kuyunun başında, daha önce sözü edilen tabutun üzerindeki iç merdivenleri birbirinden ayırın. Dik aşağı, "Osiris için yapılmış merdiven" kuyuya iner. Kuzeye doğru, "Dünyanın merdiveni", yukarı doğru giden yolun girişi olan Gizli Lento'ya doğru aşağı doğru eğimlidir. Güneye doğru, ancak çok az farklı bir eğimle, bazı yazarlar tarafından "Büyük Galeri" olarak adlandırılan ve Hakikat Salonu'nun, Büyük Loca'nın veya Yörüngenin Aydınlık Odası'nın üst bölümünü oluşturan yükselen geçit uzanır. Bu dikkat çekici yapı, güney veya üst uçtaki küçük bir kısım dışında tamamen bir yamaç, zemin, duvarlar ve çatı üzerine inşa edilmiş, yaklaşık yüz elli yedi fit uzunluğunda ve yirmi fit yüksekliğinde bir koridordan oluşmaktadır. Eğimli zeminin her iki tarafında, her birinde birer delik bulunan yirmi sekiz rampa vardır ve bu, Ritüel'de daha önce fark edilmiş bir referanstır. Ve üst uçta, zemin çizgisinin eğimi aniden kapanıyor, Kraliçe Odasının hemen üzerinde üç fit yüksekliğinde bir blok ile bir kürsü veya yargı tahtı oluşturuyor. Buradan, bloğun tepesi veya tahtın oturma yeri boyunca, geçit yaklaşık altmış bir inç boyunca düz uzanır, yandaki duvar tam olarak dikey değildir, ancak eğime doğru çok az yaklaşmaktadır. Tahtın arkasında galeri, Güney duvarının oturma yerinin kırk iki inç içinde üst üste yedi bindirmeyle kapanması ve daha güneyde bir çıkış olarak dar ve mezara benzer bir tünel bırakmasıyla sona erdirilir. Yerden biraz daha büyük bir eğimle güneyden kuzeye doğru akan galerinin eğimli çatısında, bir ışık nehrinin dalgaları gibi otuz altı örtüşme vardır ve bunlar yörüngedeki on yılların sayısına tekabül eder. Mısır yılı. Ve galerinin üst ucundaki kürsünün yan duvarında, üst üste, zirveye doğru uzanan yedi örtüşme vardır; gezegenler arasında kendi küremizin işgal ettiği konuma tekabül eden konumdayken, tüm uzunluğu boyunca derin bir oluk veya yörüngeye sahiptir. Böylece, İkili Hakikat Salonundaki Yörünge ile "Güneşin Geçidi", Karanlıktaki Alttaki Hakikat Salonu ve İhtişamdaki Üstteki Hakikat Salonu arasında canlı bir bağlantı ile karşı karşıyayız. daha yüksek son. Ve bu tahtın üzerinde, Kutsal Kitapların bize "Osiris'in tabutunu koru" dediği Yaratıcı olan Rableri'ne hizmet eden yedi büyük ruhun ikametgahı yükselir.
Şimdi binanın en gizemli kısmı geliyor. Asil ölçülerinden sıyrılmış ve bir adamın geçmek için el ve diz üzerinde sürünmesi gereken bir yüksekliğe indirilmiş olan geçit, Büyük Galeri'nin güney duvarını deler ve dümdüz önce Giriş odasına, ya da "Hazırlanma Yeri" ve ardından binanın en tenha bölümünde, Kral Odası olarak adlandırılan muhteşem salona. Bu salonların her birinde tek bir nesne vardır. Ön odada, kimsenin başını eğmeden geçemeyeceği bir tür masonik peçe var. Kral Odası'nda kapalı değil, açık bir lahit vardır; bu derinlere gömülü odanın bolca havalandırıldığı hava kanalları, bunun ölülerin değil, yaşayanların odası olduğunu, Ritüelde Osiris'in uykularından uyandırıldığı "Doğu"nun yeri olduğunu ilan eder. Binanın bu bölümünde yapı, malzemesini granit için değiştirerek Piramidin içinde kendi başına bir ev, ancak Osiris Evi'nin içinde, arkadan gelen alçak ve mezar benzeri geçitten girilen bir iç Ev oluşturur. taht. Bu, daha önce alıntılanan Amamu'nun tabutunda anlatılan Şan Evi, Illuminate'in Osiris'in mahkemesini geçtikten sonra yaklaştığı evdir. İşte Yaşam sularında yıkanan ve Yörünge'nin ihtişamıyla parıldayan yalnızca onların girebilecekleri "saf ruhların Kapısı". Ve öyle görünüyor ki, burada da, Sai-an-Sinsin'de tanımlanan "Osiris Evi'ndeki Tanrıların" ciddi konuşması ve ardından "Görkem Evi'ndeki Tanrılar"ın yanıtı yer alıyor; Yargı kürsüsü önünde zaferle duran kutsalların neşeli şarkısı, önlerinde ışığın doluluğuna giden sevgililerinin iç korosu tarafından muzaffer bir şekilde yankılandı. Yukarıda, "Cennetin Gizli Yerleri"ne giden "Athor'un Açılması" (Ritüel'in dediği gibi) "Ampirik Kapı" vardır; bir zamanlar tamamen kapalı olan ve Saklı Yerlerin en içteki, en yüksek ve en gizli olanını oluşturan, kralın odasının üzerindeki yükselen alanlar. Ve bütün, Mısır'ın ilahi Üçlüsü'nü mason olarak ifade eden devasa bir granit üçgeni tarafından yönetiliyor ve taçlandırılıyor.
Karmaşık ve şimdiye kadar açıklanamayan geçitler ve geçitler, şaftlar, kanallar ve odalardan oluşan sistem budur; kimisi yukarı, kimisi aşağı, kimisi seviye; bazıları son derece kaba, diğerleri mükemmel cilalı; bazıları orantıları bakımından muhteşem, bazıları o kadar düşük ki bir insanın sürünmesi gerekir, o kadar dardır ki zorlukla geçebilir, Işık Piramidi içinde bulunabilir. Kesinlikle benzersizdir; başka bir bina yoksa, daha yüksek odalara en az benzeyen herhangi bir yapıyı içerdiği için güvenle reddedilebilir (daha sonraki Piramitleri bile değil). Her özelliğinde olduğu gibi çarpıcı olan en dikkat çekici durum, mimarın Mısır'ın tuhaf teozofisine bir heybet kazandıran bu gizliliği korumaya yönelik açık niyetidir. O halde bu harika yapının inşa edildiği tasarım, gizli ve kıskançlıkla korunan tasarım neydi? Çeşitli özelliklerinin anlamsız olduğu ya da yalnızca kaprisin sonucu olduğu, her ayrıntıda gösterilen öngörünün ve hesaplamanın cömertliğinin açık bir şekilde yalan söylediği bir öneridir. Sıradan bir mezarın amaçları için gerekli olduklarını da iddia edemeyiz. Çünkü, her şeyden önce, bu amaçla kullanılmış olan diğer Piramitlerde bulunmazlar; ve ikinci olarak, eğer mimarın açıkça ortaya koyduğu bir niyet varsa, o da öyle bir dizi engel yaratmaktır ki, oraya hiçbir insan bedeni gömülemez.
Gerçekte, Büyük Piramit bir Mezar Evi'dir; ama kapalı değil, açık bir mezardır. Bir insanın değil, bir tanrının mezarıdır; ölülerin değil, dirilenlerin. Yeryüzünde doğuşu, yeraltı dünyasına inişi, yılan Apep'e karşı zaferi, ölülerin dirilişi ve yargılanması, Mısır inancının en belirgin özellikleri olan ve kiminle birlikte olduğu ilahi Osiris'in mezarıdır. kutsal ayrıldı, aydınlanma yoluna ulaştı ve ilahi mahkemeden güvenlik içinde geçti.
Bu açıdan bakıldığında yapının pratik değeri netleşmeye başlar. Eski Mısırlılar arasındaki toplumsal yaşamın bütün örgütlenmesi bu doktrine dayanıyordu. Kalendar, bayramlar, hükümdarın görevleri, rahiplik hakları, eyaletlerin en büyük tapınaklarıyla ilişkileri, hepsi Işık Yolu'nda resmedildi. Bu nedenle Devlette bitmeyen karışıklık, dine zarar vermekten daha az olmamak üzere, doktrinin herhangi bir yanlış yorumlanmasından veya yanlış beyan edilmesinden (Khu en Aten döneminde gerçekleşmiş gibi görünüyor); kullanılan simgelerin belirsizliği nedeniyle gerçekleşmesi daha olası bir durum.
Şimdi Büyük Piramidin masonik sembolizmi, Mısır bilgeliği doktrinine ihanet etmeden sürdürmek için basit ve pratik olarak yok edilemez bir araç sağlar. Bu ifade bir kez formüle edildikten sonra bir daha asla tekrarlanmadı; Mısır'ın diğer mezarları ve piramitleri, yalnızca Büyük Üstat'ın eseriyle bağlı ve belirli özelliklerle akrabalık iddiasında bulunur. O zaman, Ritüel'in yazılı kayıtları, ki bunların hiçbiri muhtemelen Khufu'nunkinden daha yüksek bir tarihe sahip değildir, değişmeye ve hataya açık olsa da, hiçbir zaman aşımı, gizli yerlerde, duvarlarda hiçbir değişiklik etkileyemezdi. Işık Piramidi. Aynı anda hem gizli hem de değiştirilemez olan ve kelimenin tam anlamıyla tüm Işık doktrininin Masonik bir Ritüelini oluşturan bu bedenlenme, kutsal sözlerin yazılmaya adandığı tekil parça parça modayı açıklar. İlk üç hanedanlık döneminde, yalnızca bir bölümün yazıldığına dair belirsiz bir geleneksel iddia varken, diğer bir bölümün Büyük Piramidin kurucusunun torunu Men Kau Ra'ya ifşa edildiği söyleniyor. Ve daha sonraki Piramitlerde kutsal yazıtlar görünmeye başlasa da, XI. hanedanlığa kadar yaygın hale gelmezler. Bay Budge'ın "Mumya Üzerine İnceleme"sinde bahsettiği gibi, farklı zamanlarda bu şekilde yayınlanmış (yani yazıt olarak kullanılmış veya papirüs üzerine yazılmış) çeşitli bölümlerden dört temel düzeltme yapılmıştır. Birincisi, Amamu'nun tabutundaki önemli yazıtın ait olduğu, hiyerogliflerle yazılmış Antik İmparatorluk'unkidir. Ardından, papirüslerin büyük bir emekle derlendiği ve M. Naville tarafından yayınlandığı, yine hiyerogliflerle yazılmış Theban baskısı gelir; sonraki hanedanlık (XX.) sırasında, Hiyeratik (veya rahip) karakterlerle yazılmış bir başkası tarafından takip edildi. Ve son olarak, Lepsius'un 1846'da bir tıpkıbasımını yayınladığı, Torino'da muhafaza edilen büyük papirüsün* bağlı olduğu XXVI. ek bölümler. Şimdi bölümlerin sırasının ilk kez sabitlendiği o yayın sırasındaydı. O halde gözden geçirenler hangi kanunu veya düzen standardını kullandılar? Bölümlerin görece eskiliği kesinlikle değildi, çünkü I. hanedanlığa geri döndüğünü iddia eden tek kişi papirüste yüz otuzuncu sırada yer alırken, içinde IV. hanedana atfedilen ve "The Entrance on Light in one Chapter", sanki bir zamanlar kullanımda olan tek bölümmüş gibi altmış dördüncü sırada gelir. Ancak sorunun yanıtı, ek bölümlerin sonuncusunda yer alıyor gibi görünüyor; çünkü papirüs, anahtarın masonik sırları tam olarak anlayan herkesin ulaşabileceği yerde olduğunu ilan eder. "Bu Kitap," diyor, "Gizli Yerlerin Efendisinin Kitabıdır." Ve bu nedenle, bu Saklı Yerlerde Saklı Yerlerin Efendisinin Sırrı, Amamu'nun tabutunun dediği gibi "düzen sözlerinin Sırrı" bulunur. Bu nedenle, üç bin yıldan daha eski bir selefi olan taştaki Ritüel ile karşılaştıracağımız versiyon budur; yazışmaların yakınlığını daha çarpıcı bir ışıkta sergilemeye hizmet eden aradaki dönemin büyüklüğü. Asil bir şekilde, bu muazzam anıt, taşıdığı mistik isme yanıt veriyor. Her Şeye Gücü Yeten'in gizli yeri kıldığı kadar derin bir karanlıkla çevrili; Gözle görülmeyen, ama göksel enginliğin ihtişamını sadakatle gözler önüne seren manzaranın ortasında, Büyük Mimar, çağların geçmesinin hiçbir gücü olmayan tahtı kurdu ve gizli yerlerine değişmez bir şekilde değişmez bir şekilde yazdı. cennetsel kürelerin değişmez hareketlerinde somutlaşan ışığın karakterlerinde adil olanın yolu.
5 notes · View notes
tolgaulusoy · 3 years
Text
Tumblr media
Rosa Luxemburg, Margarethe von Trotta'nın çekmiş olduğu biyografik ve tarihsel filmidir. Adından da anlaşılacağı gibi büyük Marksist teorisyen ve eylem insanı Rosa Luxemburg'un hayatına odaklanan bir film. Luxemburg'un hapishane yaşantıları, aşkları, Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) içinde girmiş olduğu tartışmalar ve partinin devrime ihaneti, ordu tarafından katledilişi ayrıntılı ve etkili bir şekilde anlatılmış filmde. Özellikle Luxemburg'un Babel ve Kautsky ile girdiği çatışma SPD'nin milliyetçi rüzgara kapılarak faşizmin dümen suyuna girip Almanya'yı 1. Dünya Savaşına sokması oldukça iyi işlenmiş tarihi detaylar olmuş. Milliyetçiliğe ve faşizme hiçbir şekilde geçit vermeyerek her zaman savaşın karşısında olan devrimci bir entelektüel olarak Rosa Luxemburg'dan öğrenecek çok şeyimiz var. Benim çok etkilendiğim, izlenmeye değer bir film.
3 notes · View notes
lolonolo-com · 11 months
Text
Oyun Ve Oyun Materyalleri Vize Deneme Sınavı-1
Oyun Ve Oyun Materyalleri Vize Deneme Sınavı-1 1- Oyun çocuğun işi olarak tanımlayan teorisyen aşağıdakilerden hangisidir? A) Piaget B) Montessori C) Erikson D) Frobel E) Pellegirini Cevap: B) Montessori 2- Oyun, bilinen eylemlerin mutlu gösterimidir. Verilen açıklama aşağıdakilerden hangisine aittir? A) Piaget B) Montessori C) Erikson D) Frobel E) Pellegirini Cevap: A) Piaget Jean Piaget, çocuk…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
acid-gramma · 3 years
Note
Seni cidden tebrik ediyorum ruh hastasısın ve bunu fark etmek için ya seni reelde tanımak gerekiyor ki bu yüzden hiç arkadasın yok ya da cok zeki olmak gerekiyor ki bunun için de yanına hep aptalları topluyorsun. Böylece gerçek karakterin ifşa olmuyor.
SHDHDJDJDJSJDJD teorisyene bak. hangi tur ruh hastasiyim peki
2 notes · View notes
dipnotski · 2 years
Text
Antonino Ferro – Afacan Bir Psikanalistin Düşünceleri (2023)
Genç bir analist ile büyük analist Antonino Ferro arasında çağdaş psikanaliz üzerine hem rehber nitelikte, hem afacan hem de ufuk açıcı bir söyleşi. Genç psikanalist Luca Nicoli soruyor, çağımızın en önemli psikanalistlerinden Antonino Ferro yanıtlıyor. Yanıtlarını verirken hem teorisyen kimliğini kuşanıyor Ferro hem de divana uzanmak istemeyen hastası bir seansta onun koltuğuna oturunca divana…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
literatur-tde · 4 years
Note
Emek gösterdiğin çok teşekkür ederim çok naziksin. Ben daha çok Sümerler gibi ilk uygarlıklarla ilgili yazılmış kitaplar istiyorum. Daha önce yorumlara bakarak okuduğum kitaplar oldu ama daha çok teorisyen kitaplar olduğu için doyurucu gelmemişti. O yüzden sanada sormak istedim.
İlk çağ tarihi cilt1-cilt2: - V. Diakov S.Kovalev galiba buldum roman tarzında yazılmış 2 cilt halinde hatta 1. Cilt tükenmiş snnsksmss baya iyi kitaba benziyor araştırıp bakabilirsin sümer, Babil, mısır gibi uygarlıklarda var aklına yatarsa alırsın. Yardımcı olabildiysem ne mutlu 🌸
1 note · View note