Tumgik
#tff istanbul
pazaryerigundem · 3 months
Text
UEFA soruşturmasında skandal karar!
https://pazaryerigundem.com/haber/181485/uefa-sorusturmasinda-skandal-karar/
UEFA soruşturmasında skandal karar!
Tumblr media
UEFA Disiplin Kurulu, EURO 2024’ün son 16 turunda oynanan Avusturya maçındaki bozkurt hareketi nedeniyle milli futbolcu Merih Demiral’a 2 maç ceza verdi.
İSTANBUL (İGFA) – UEFA, milli futbolcu Merih Demiral’ın attığı golden sonra yaptığı sevinç nedeniyle soruşturma başlatmıştı.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Merih Demiral’ın bozkurt işareti yapması nedeniyle açılan soruşturmayla ilgili hazırlanman savunma dosyasını UEFA’ya iletmişti. Söz konusu dosyada önceki örneklere yer verilirken, bozkurt işaretinin Anadolu, Orta Asya ve dünyada Türk kökenli halkların bin yıllık simgesi olduğu öne çıkılmıştı.
Soruşturmanın skandal detayı ortaya çıktı. UEFA’nın Avusturya ile oynanan maçta golün sevincini bozkurt işareti yaparak kutlayan Merih Demiral’ı disipline sevk etmesinin ardından 2 maçtan men edilmesi istendi.
Hatırlanacağı gibi Avusturya karşısında sergilediği muhteşem performansla zaferimizi taçlandıran Merih Demiral, maçın kahramanı olmuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
elazigsurmanset · 4 months
Text
Elazığ Ticaret Borsasından ÖNEMLİ DUYURU..
Tumblr media
25 Mayıs 2024 Cumartesi günü Rams Park'ta (İstanbul) oynanacak TFF 3.Lig Yükselme Play Off Final Müsabakasına ETB (Elazığ Ticaret Borsası)  1 Adet otobüs tahsis etmişti. Elazığ Ticaret Borsasından  yapılan açıklamaya göre TFF 3.Lig Yükselme Play Off Final Müsabakasına gidecek üyelerimiz için Borsamız tarafından 1 Adet otobüs tahsis edilmiştir Kontenjan sınırlı olup, maça gitmek isteyen üyelerimizin Borsamız ile iletişime geçmesi rica olunur denildi İletişim: 0424 238 64 06 Read the full article
0 notes
fisiltihaberleri · 5 months
Text
Tumblr media
SBB Başkanı Yusuf Alemdar: Sakaryaspor için "Yolun sonu Süper Lig olsun" Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, Sakaryaspor'un çıktığı en kritik mücadelelerden biri olan Kocaelispor maçını takip ettiği tribünden, "Sakaryasporumuzun yanındayız. Yolun sonu, mücadelemizin neticesi Süper Lig olsun" dedi. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, TFF 1. Lig'in son haftasında, Sakaryaspor için en kritik mücadelelerden biri olan Kocaelispor maçını takip etmek için şehre hareket etti. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/sbb-baskani-yusuf-alemdar-sakaryaspor-icin-yolun-sonu-super-lig-olsun-11016.html
#FısıltıHaberleri #YusufAllemdar #SakaryaSpor #SBB #sondakika #haber #istanbul #haberler #sondakikahaber #takip #gündem #asker #galatasaray #tbt #turkiye #vatan #bilgi #bayrak #mhp #instagram #rte #magazin #15temmuz #video #chp #ultraslan #pöh #fatihterim #akp #gundem
0 notes
futbolpenceresi · 7 months
Text
FUTBOLUN KATILLERI ve TUTARSIZLARI
Hercule Poirot KRİTERLERİ
https://www.goodreads.com/quotes/6982187-motives-for-murder-are-sometimes-very-trivial-madame-what-are
“Motives for murder are sometimes very trivial, Madame.” “What are the most usual motives, Monsieur Poirot?” “Most frequent—money. That is to say, gain in its various ramifications. Then there is revenge—and love, and fear, and pure hate, and beneficence—” “Monsieur Poirot!” “Oh, yes, Madame. I have known of—shall we say A?—being removed by B solely in order to benefit C. Political murders often come under the same heading. Someone is considered to be harmful to civilization and is removed on that account. Such people forget that life and death are the affair of the good God.”
― Agatha Christie, Death on the Nile
"Cinayet nedenleri bazen çok önemsizdir, Madam." "En yaygın nedenler nelerdir, Mösyö Poirot?" "En çok - para. Yani, çeşitli sonuçlarından kazanç elde etme. Sonra intikam var - ve sevgi ve korku ve saf nefret ve iyilikseverlik - "Mösyö Poirot!" "Ah, evet, Madam. Sırf C'ye fayda sağlamak için B tarafından görevden alındığımı -A mı diyelim?, biliyorum. Siyasi cinayetler genellikle aynı başlık altında toplanır. Birisi topluma zararlı olarak kabul edilir ve bu nedenle devreden çıkarılır. Böyle insanlar, yaşam ve ölümün iyi Tanrı'nın işi olduğunu unuturlar. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/izmirli-hakem-cetesi-var-leyla-ceylandan-turk-futbolunu-kaosa-goturecek-iddialar-729272h.htm İzmir 10. Aile Mahkemesi'nde görülen FIFA kokartlı hakem İbrahim Hakan Ceylan ile 14 yıllık eşi Leyla Ceylan arasındaki boşanma davası ve sonrasındaki şok gelişmeler, yıllar önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde patlak veren İSKİ skandalını hatırlattı.
"İKİ tane gazeteci arkadaşları var. Sürekli bunlarla beraber, kendi kafalarına göre menfaatlerine gire stedikleri haberleri bunlara yazdırıyor. Bu gazetecileri herkes tanıyor. Bu da biliniyor."
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, "Hakem camiasında 'İzmir gruplaşması' diye bir şey var. Alper Ulusoy, Hakan Ceylan, Serkan Tokat, Koray Gençerler'in dikkatli takip edilmesi gereken isimler olduğu söyleniyor" demişti.
Yayıncı kuruluşu da suçlayan Ali Koç, "İşin içinde yayıncı kuruluş da var. Her şeyin monitörü bunlarda olduğu için istediği hakemleri ilerletebiliyorlar, geri çekebiliyorlar. Hata yapan hakemlerin pozisyonlarını aklayıcı pozisyonlarla örtebiliyorlar" dedi. Leyla Ceylan, bu iddiaların da doğru olduğunu söyledi.
AHTAPOT MU KATİL KÖPEK BALIKLARI MI?
İddialardan birisi TFF 1. Lig’de oynayan bir kulüp ve ismi geçen kişilerden Gökhan Çıra arasındaki ticari bağdı. Diğeri ise kulüp başkanı İlhanlı’nın Bulgaristan’da bir sanal bahis sitesine hissedar olması. Hissedar olduğu iddia edilen bahis sitesinin adı Betsat.
Tesadüf bu ya karşıma Keçiören-Tuzlaspor maçına oynanmış bir bahis düştü. Rus bahis sitesinde bahisi yapan kişi 475 bin TL yatırmış, “Tuzlaspor kazanır” demiş. Bahis sitesinin oranı 1’e 10. Yani Tuzlaspor kazanırsa 1 lira yatırdığınız para karşılığında 10 lira kazanacaksınız. Maçı Tuzlaspor kazandığı için bahis oynayan da 4 milyon 750 bin TL kazanmış. Neden böyle yüksek bir oran verdiğine baktığımda ise meğer bahis oynayan kişi “Tuzlaspor kazanır” dememiş. Tuzlaspor “-1 handikap ile kazanır” ihtimaline oynamış. Yani “Tuzlaspor en az 2-0 kazanır” bahsine girmiş. Büyük iddia oynamış ve kazanmış. Büyük bir parayı riske etmiş. Bilet numarası “42356063266”, oynama saati 08.10/09.40. 
Acaba bu oynayan nereden oynamış diye baktım. IP adresinden oynanan yerin Bulgaristan Sofya olduğunu gördüm.
KATİL ADAYLARI
Olağan yürüyüşüm sırasında futboldaki İzmir Çetesi konusunu kafamda tartarken aklımdan geçen birkaç düşünce vardı:
Büyük paraların döndüğü endüstriyel futboldan ve aktörlerinden bağımsız çetelerin kendi başlarına hareket edemeyeceği.
Bu organizasyonların oluşma nedenl olarak arka planda yatan büyük maddi çıkarlar.
Bir yandan toplumu boğan, nefessiz bırakan, futbol yayın ihalesi de dahil kuponların olduğu her alana müdahil olan son derece merkezileşmiş bir sivil iktidar ayağı ve bu ayağı da sımsıkı bağlamış değişik iktidar network'lerinden oluşan bir iktidar konfigürasyonu.
Yine bu iktidar konfigürasyonunun toplumu afyonlayan futbol ve aktörlerini kontrol altına alma ve onların aracılığıyla toplumun çeşitli kesimlerine ulufe/rant dağıtarak oy tercihlerini etkileme, yönlendirme arzusu.
Ama her şeye rağmen bu iktidar mengenesinin kontrolünden, dikkatinden kaçan bağımsız adacıkların olma ihtimali.
İktidar konfigürasyonunun kontrolünde olan federasyon, yayın ihalesi, yayıncı kuruluş, yayıncı çalışanları, basındaki işbirlikçisi ve uzantılarından oluşan iç içe geçmiş çıkar ve güç ağının bu çeteleşmenin baş rol oyuncusu olduğu.
Yine de, deney akıldan büyüktür ilkesine göre, böyle bağımsız, başına buyruk çeteleşmelerin çokluğu ve ağırlığını, kanıtlarla gösterilirse, kabul etme.
Somut, nesnel bilgilere sahip olmadığım için deney (gözlem) kısmına hiç hakim değilim ve buzdağının ortalıkta görünen kısmına dayanarak çıkarımlar ve spekülasyonlar yapıyorum.
Ali Koç'un sözünü ettiği hakem çetesinin başına buyruk bağımsız bir oluşum olmadığını, yayıncı kuruluş ve basındaki uzantılarıyla işbirliği içinde olduğunu, maçları da yayıncı kuruluşun çıkarları doğrultusunda manipüle ettiklerini düşünüyorum.
Nedir yayıncı kuruluşun başat çıkarları. Para para para. Yayıncı kuruluş izleyicilerine yapılan satışlar da en büyük gelir kalemini oluşturuyor. İzleyicileri de futbolseverler oluşturuyor. Galatasaray ve Fenerbahçe klübünün taraftar sayısı toplam taraftar sayısının büyük bölümünü oluştururken bu iki klübün ezeli rekabeti de izlenme oranı en yüksek mücadele.
Kabaca çizdiğimiz bu tablo genel çerçeveyi oluşturuyor ama Galatasaray ve/veya Fenerbahçe'den birini daha çok kollamak için bir temel oluşturmuyor. Hakemlerin ve yayıncı kuruluşun ağırlıklı olarak Galatasaray veya Fenerbahçe'i tercih etmesi, kollaması için bir neden yok. Hangisinin şampiyon olduğu onların çıkarları açısından belirleyici değil.
Belirleyici olan iki klüp arasındaki rekabetin sezon sonuna kadar sürmesi. İkisinden birinin geride kalıp diğerinin öne çıkması ve arayı açması çıkarlara aykırı. Bu durumun oluşmaması için hakem çetesiyle birlikte maçları manipüle etmeleri akla yakın.
Maçları manipüle etmenin şeklini ve içeriğini belirleyen de bu iki takımın form ve puan durumları, maçları kazanma kabiliyetleri. Genel ilke güçsüz olanın ve puan kaybetmeye daha yakın olanın daha çok kollanması, güçlü olan ve daha rahat puan kazanıp arayı açma gücü olanın daha çok engellenmesi.
Tabii, Fatih Terim'in gönderildiği, Beşiktaş, Başakşehir ve Trabzon'un şampiyon olduğu sezonlarda olduğu gibi ana aktör olan sivil siyasetin ve spor dünyasındaki uzantılarının isteklerinin öncelikli hale geldiği fragmanlar da izleyebiliyoruz.
BÜYÜK KLÜPLERİN HAREKET ALANI
Büyük klüplerin futbol dünyasını kendi çıkarlarına göre yönlendirmesinin iki kanalı olduğunu düşünüyorum. Birincisi ahtapot metaforunu kullandığım baş aktör siyasi iktidar ve siyasetçiler. Bu açıdan bakıldığında Ali Koç nedeniyle Fenerbahçe daha dezevantajlı duruyor. Tabii arka planı yine de bilmiyoruz.
İkinci kanal ise hakemlere uzanan ilişki ve çıkar ağlarını kullanarak bazı hakemleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdikleri nispeten siyasetten bağımsız mekanizmalar. Yine bilgimiz olmadığı için sadece tahmin ediyoruz.
Bu ikinci kanal konusunda da Fenerbahçe'nin, Ali Koç'un deneyimsizliği ve saygın, rafine bir büyük burjuva olarak bu tür kirli ilişkilere girme isteksizliği nedeniyle yine daha dezevantajlı olduğunu çıkarsayabiliriz.
Aziz Yıldırım da ilk başkanlık dönemlerinde bu konularda tecrübesizdi ama zamanla futbol dünyasının kirli ortamını ve mekanizmalarını öğrendi ve "daha" "kaba" bir burjuva, nato müteahhidi olarak çevreye uyum sağladı, adapte oldu ve oyunu kurallarına göre oynamaya başladı.
Ali Koç ise çok büyük ve girift iktidar, çıkar ilişkilerinin oluşturduğu betonlaşmış büyük bağlamın değiştirme imkanını neredeyse imkansız kıldığı ve hareket alanını büyük ölçüde sınırladığı bir florada yeldeğirmenlerine karşı savaşan donkişot gibi adeta bir Shakespear trajedisinin içinde çırpınıyor.
Ali Koç'un gerçekçi olarak oynayabileceği, etkileyebileceği tek değişken var ama onu da ne kadar, nereye kadar kullanabilir bilemiyoruz.
BİR AYI OYNATICISI : ERK
Ali Koç, futbol konusunda deneyimsiz ve cahil olduğu için bu sene haricinde ki bu seneki başarısı da büyük ölçüde Galatasaray'ı taklit ve takip etmesine bağlı gibi görünüyor, başarısız bir başkanlık dönemi geçirdi. Leyla Ceylan'ın açıklamalarını bu başarısızlığa paravan yapma konusunda acemi bir performans sergiliyor.
Yanlış anlaşılmasın, bu açıklamalar son derece önemli ve ciddi bir şekilde üstüne gidilmesi gerekiyor. Tabii her zamanki klişe yine doğru, yapılması gereken ile mevcut iktidar ağları ve konfigürasyonu, iç içe geçmiş çıkar ilişkileri nedeniyle yapılan yine uyumlu olmayacak.
Ama Ali Koç'un başarısız bir başkanlık yaptığı ve Fenerbahçe'yi kötü yönettiği de futbol dünyasındaki kirlilikten az çok bağımsız bir şekilde ayrı bir gerçek.
Ali Koç iri tümevarımlar yaparak bütün başarısızlığını bu kirli ilişkilere bağlayarak zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor. Bütün lehte hatalar bir takım adına mı yapılır tümevarımı bunlardan biri. Rize'de hep bir takım lehine hatalar yapılıyor tümevarımı bir diğeri.
Rize'de ve birçok maçta Galatasaray lehine hatalar yapıldığı gibi aleyhine hatalar da yapılıyor. Ali Koç'un bir yandan demokratik bir yandan da tehlikeli bulduğum "bunlara nefes aldırmayın, her yerde üstlerine gidin" söylemine paralel olarak Fenerbahçe trolleri de kirli futbol dünyasındaki kaosa benzin döküyor. Sosyal medyadan izliyorum ve insanı futboldan soğutacak ölçüde kötülük içeriyor. Ve bu kötülük fırtınasının Fenerbahçe klübünden, yönetiminden bağımsız olamayacağını düşünüyorum, Ali Koç’un son “nefes aldırmayın” açıklamaları da bu tezi destekliyor ve nefes aldırmama operasyonunun başlangıcının daha gerilere gittiğini düşündürüyor.
Ali Koç'un yeni ortaya çıkan fakat daha eskiye dayandığı anlaşılan "nefes aldırmayın" stratejisi ve bunun uygulamalarından biri olan sosyal medya trol organizasyonu da büyük kapitalist şirketlerin, kendileri işçi haklarını koruyan, yasalara saygılı, çevreyi kirletmeyen temiz şirketler görünümüne sahipken, üretimlerini, çocuk işçi çalıştırmaktan çevre katliamlarına her türlü fenalığı içeren faaliyetlerde bulunan taşeron şirketlere devretmesine benziyor. Ana şirket son derece temiz, topluma ve çevreye saygılı, duyarlı ama aslında asıl işi yapan taşeronlar her türlü pisliğe batmış durumda. Böylece rafine büyük burjuva imajına toz konmamış oluyor.
Ali Koç'un hep Galatasaray kollanıyor tümevarımını yanlışlayacak örneklerden biri geçen sene mesela. Gerçi Ali Koç geçen sene de Galatasaray'ın daha çok kollandığını söyleyecektir ama ben de Fenerbahçe daha çok kollandı görüşündeyim. Kimin doğru söylediğine kim karar verecek. Ben küçük, Ali Koç büyük burjuva olduğu için onun söylediği mi doğru kabul edilecek.
Bu sonuca varırken Ali Koç'un da benim de algıda seçiciik yaptığım öne sürülebilir. İkimiz de olabildiğince objektif olsak bile insani zaaflarımız nedeniyle kendi tarafımıza yontabiliriz. Ama benim kendi tarafıma yontmak için bir tane sebebim varken Ali Koç'un iki tane sebebi var. Ali Koç Fenerbahçe taraftarı olması dışında başarısız bir başkanlık dönemi geçirmiş olan klüp başkanı da aynı zamanda. Zaaflar yüzünden kendi tarafına yontma dışında başarısızlığını örtmek için manipülasyon da yapabilir. Yani Ali Koç, iri tümevarımlar yaparken içerde başarısız olan politikacıların kullandığı tipik dış güçler masalına başvurmaktadır. Ayrıca Galatasaray klübünün kim daha çok kollanmış konusunu açığa kavuşturmak için sezonun dökümünü yapalım çağrısını da duymazlıktan geldi Ali Koç.
Ayrıca geçen sene Fenerbahçe'nin daha çok kollanması benim tezlerimden birine de uyuyor. Geçen sene Fenerbahçe daha kötüydü, bu durumda, benim maksimum yayın geliri hipotezine göre de rekabeti son ana kadar sürdürmek için Fenerbahçe'nin daha çok kollanması akla uygundur.
Ben bu tür kaotik maçların futboldaki ana hakim güçlerin büyük klüpleri bir ayı gibi oynatmak için kullandığı yöntemlerden biri olduğunu düşünüyorum. Tabii bu bir hipotez. Bir başka hipotez de maçı yöneten hakemin büyük takım aleyhine bariz bir hata yapması sonrasında uğrayacağı baskılardan korktuğu için bunu telafi edecek bariz lehte hata(lar) yapması. Bir başka hipotez de az çok büyük klüp etkisinde/kontrolünde olan hakemin hem lehte hem de aleyhte hatalar yaparak durumu karmaşıklaştırması ve her aktöre söyleyecek, eleştirecek kozlar, yemler vermesi. Bir başka hipotez de, büyük takım lehine sonucu büyük ölçüde etkilemeyecek hatalar yaptıktan sonra sonucu etkileyecek aleyhte bir hata yapması ya da bunun tersi veya simetriği.
İlk tezime gelirsem. hakim güçler büyük takımları kontrol altında tutmak için hem aleyhte hem de lehte hatalar yaptırarak onları diğer büyük klüplerin baskısına maruz bırakmakta ve kendilerine mahkumiyeti pekiştirmektedir. Ayrıca rakip klüplere de istediklerimi yapmazsanız rakibinizi kollar, sizi kösteklerim mesajları vermeyi sağlamaktadır bu hatalar.
Bu teze göre lehte ve aleyhte yapılan hatalar takımların gücünü, maçların sonucunu bulandırarak bilgi kirliliği yaratmakta, rakip takımların yöneticilerinin, algıda seçicilik nedeniyle sadece rakibi lehine yapılan hataları görmelerine, rakiplerinin kollandığına hükmetmelerine ve kendi takımlarının güçlerini abartmalarına yol açmaktadır.
Bu tez ve işleyişine göre algıda seçicilik nedeniyle hep ve daha çok rakiplerinin kollandığını düşünen takım yöneticileri de düzenin avantajlarından yararlanmak ve başarılı olmak için sisteme, aktörlerine ve kurallarına boyun eğip onların istediklerini yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Ya da Ali Koç'un şu anda yaptığı gibi isyan bayrağı açıp, başarısızlıklarını da topyekün "dış güçlere" yani bu düzene ve rakiplerinin kollanmasına bağlayarak taraftar baskısından kurtulma yolunu seçmektedir.
FENERBAHÇE'YE OPERASYON ve TUTARSIZLAR
Fenerbahçe Trabzonspor maçında yapılan hatalar yukarda bahsettiğimiz hipotezlerden birine uygundur. Fenerbahçe lehine, sonucu büyük ölçüde değiştirmeyecek hatalar yapıldıktan sonra oynanan maça az etkisi olsa da bir sonraki maça önemli etkisi olabilecek ölçüde aleyhte bir hatanın yapılması.
Trabzonspor Fenerbahçe'yi bileğinin hakkıyla ve Abdullah Avcı'nın sakin, temkinli ve haddini bilen taktiğiyle yendi. Orta saha ve hücumda ciddi pres yapan, orta sahadan derinlemesine ara paslarla çok sayıda forvetini gol pozisyonuna sokan Fenerbahçe ancak defansında ve orta sahasında durdurulabilirdi. Öyle de oldu.
Volkan Demirel henüz nispeten toy bir teknik direktör olduğu için bunu akıl edemedi. Hoş görülebilir. Ama İlhan Palut gibi deneyimli bir hocanın akıl edememesi akıl alır gibi değil ki Palut Galatasaray maçında dersini aldığını da gösterdi. Hepsinden daha deneyimli olan ve görece olarak daha güçlü bir takımı olan ve sakatlıklar nedeniyle eksik olan Fenerbahçe'ye karşı oynayan, oynatan Abdullah Avcı ise başarılı oldu.
Hakemlerin son derece kurnaz olduğu, kendilerini riske atmadan çaldıkları ve çalmadıkları sinsi düdüklerle maçları manipüle ettiklerini birçok yorumcu, eski futbolcu ve hakem dillendirmiştir. Ama bir yandan da futbol dünyasının iplerini ellerinde tutan aktörler, bir klübe ve yöneticilerine göze batacak şekilde mesaj vermek istediklerinde maçlarda kör gözüm parmağına denecek ölçüde bariz hatalar da yapılabilmektedir.
Son Fenerbahçe Trabzonspor maçında yapılan hataların yine hassas dengelere dayanarak bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum. Önemli pozisyonlar üstünden tek tek inceleyelim:
POZİSYON 1
Maç 1-0 iken Onuachu'nun İsmail'e yaptığı hareket faulle cezalandırıldı ve gol iptal edildi. Bu pozisyonda Onuachu İsmail'i formasından çekip bıraktı ve dengesi bozulan İsmail yere düştü. Çok sert çekme olmasa da bu pozisyon bence fauldü ve karar doğruydu.
POZİSYON 2
Banayi'nin Symanzski'nin kesmek istediği topu önlemesi, top kornere çıkarken hareketi devam eden Banayi'nin Symanszki'nin ayağını süpürmesi ve yere düşürmesi.
Önce kendi düşüncem: Bence bu pozisyon penaltı değil. Banayi,önce topa müdahale ediyor ve güvenli bölgeye (korner) uzaklaştırıyor. Çarpıp yere düşürdüğü sırada Symanzski'nin topu alıp pozisyonu devam ettirme imkanı, zamanı yok. Pozisyon sonlanmış durumda. Ayrıca Symanzski ayağını çekip süpürmeden kurtulamayacak kadar pozisyonun içine gömülmüş, aynı şey Banayi için de geçerli. Birine hak olan ötekine de hak. Dolayısıyla pozisyon penaltı değil. Elbette bana göre.
Bu pozisyonla bağlantılı bir düşünce deneyi yapalım. Diyelimki bir köşe atışı veya taç atışı öncesindeyiz. Ceza sahası içinde rakip futbolcular birbirini kollar, kovalar, birbirinden kaçmaya çalışırken savunma oyuncusu rakip oyuncuya faul yaptı. Bu harekete çalınacak düdük ne olmalı?
Bence penaltı. İncelediğimiz pozisyonla çok benzer olsa da bu pozisyon farklı. İncelediğimiz pozisyonda aksiyon sonlanıyor ve tehlike, atak bitiyor, yani perde kapanıyor. Bu pozisyonda ise tam tersine atak ve olası potansiyel tehlike yeni başlıyor, yani yeni perde açılmak üzere. Faul yapılmasa, korner veya taç atışı belki de o anda yapılacak ve faul yapılan oyuncu tehlike yaratacaktı.
Gelelim hakem yorumcularının görüşlerine. Erman Toroğlu ne dedi kaçırdım, bilmiyorum. Fırat Aydınus penaltı olduğunu söyledi. Bünyamin Gezer ise penaltı değil dedi. Bünyamin Hoca için Fenerbahçe sempatizanı, Galatasaray düşmanı yorumları yapıldığını gördüm. Ama bence hoca son derece objektif ve ince ince analiz yapıyor. Zaman zaman farklı düşündüğüm oluyor ama çoğu zaman gayet güzel analiz yapıyor.
Diyelim ve hakemliğin ne kadar zorlu bir meslek olduğuna parmak basalım. Hem futbolcu kadar belki daha fazla koşacaksın, hem pür dikkat maçı izleyeceksin, hem seyirci ve klüplerin baskısı altında olacaksın, hem son derece kısa bir sürede karar vereceksin (neyse ki VAR mekanizması ile epey rahatladılar) hem de ciddi analitik becerilere sahip olacaksın. Bence çok zorlu bir uğraş.
POZİSYON 3
Yine bir Banayi-Symanzski pozisyonu. Symanzski ceza sahası içinde topa hakim olmaya çalışırken Banayi ile birlikte hemen hemen aynı anda ama saliseler önce topa müdahale ediyor. Symanzski dengesini kaybetmek üzereyken topa vuramıyor ya da küçük bir fiske vuruyor, bu arada ayakta sağlam bir şekilde gelen Banayi'nin ayağı da onun ayağına çarpıyor.
Bence penaltı değil. Ve bu pozisyon Galatasaray-Antalyaspor maçındaki Kazımcan-Jehezkel pozisyonunun neredeyse kopyası. Yalnız hücum ve savunma oyuncularının durumları yer değiştirmiş. O pozisyonda ayağını önce atan ve topa dokunan Kazımcan savunma oyuncusu. Ayağı ona takılıp düşen Jehezkel de hücum oyuncusu.
Bu pozisyonda ise ayağını saliseler önce de olsa önce uzatan ve topa çok zayıf bir şekilde dokunan Symanzski hücum oyuncusu, onun ayağına takılan Banayi de savunma oyuncusu. Tutarlılık açısından bu iki pozisyondaki kararların benzer olması gerekiyor.
Kazımcan'ın hareketine penaltı veriliyorsa Symanzski'nin hareketine de faul verilmesi lazım. Tam tersine Kazımcan'ın hareketine faul (penaltı) verilmiyorsa Symanzski'nin pozisyonuna da faul verilmemesi lazım. İşin ilginci iki maçın hakemi de, iki kararı veren de Zorbay Küçük.
Bünyamin Hoca bu iki pozisyona farklı kararlar verdi. Kazımcan'ınkine penaltı derken, Symanzski'ye yapılana da penaltı dedi ki, tutarlı olması için bu pozisyona Trabzon lehine faul demesi gerekiyordu.
Bildiğim kadarıyla Bünyamin Hoca dışındaki diğer hakem hocaları bu pozisyon için penaltı olmalı yargısında bulunmadı. Yani hakem hocaları hem kendileriyle hem de birbiriyle çelişebiliyor.
Bu tutarsız yorumlarda bulunan eski hakemlerin zamanının kalbur üstü hakemleri oldukları ve bu yorumları yapmadan önce pozisyonları defalarca farklı açılardan, yavaşlatarak ve masa başında izledikleri düşünüldüğünde maçta pozisyonu sadece bir kere gören ve sürekli koşan, yorulmuş, fiziksel ve psikolojik olarak hırpalanmış, seyirci baskısı altındaki hakemlerin tutarsız ve hatalı kararlar vermesi de son derece doğal geliyor bana.
POZİSYON 4
Crespo-Mehmet Can Aydın mücadelesinde Crespo için verilen penaltı kararı. Bünyamin Hoca bu pozisyonu da gayet güzel analiz etti ve Crespo'nun kendini attığını, penaltı kararının yanlış olduğunu söyledi ki aynı fikirdeyim. Erman Hoca ise penaltı dedi. Bu görüşde de haklılık payı var. Çünkü Mehmet Can, oyuncu geçtikten sonra ayağını uzatıp çekiyor. Büyük olasılıkla bir kendini yere atma olsa da penaltı kararı için yeterince gerekçe var.
POZİSYON 5
İsmail Yüksek'e ikinci sarı kartın ve dolayısıyla kırmızı kartın verildiği pozisyonu da Fırat Aydınus çok güzel analiz etti ve açıkladı. Ben de onunla aynı görüşteyim. Bu hareket kesinlikle sarı kartlık bir hareket değildi ve Fenerbahçe'ye operasyon çekiliyor kuşkusuna neden oldu. Erman Hoca ise yine tutarsız ve yüzeysel bir şekilde sarı kart dedi. Oysa geçen haftaki Abdülkerim'in pozisyonuna faul bile vermem demişti.
Zaten eksik olan Fenerbahçe'nin zorlu Adanademirspor deplasmanına son zamanların formda ve çalışkan oyuncusu İsmail Yüksek'den de mahrum çıkacak olmasına neden oldu bu sinsi hata. Zorbay Küçük'ün Jehezkel-Kazımcan pozisyonundaki ikircikli kararıyla ve Ahmet Çakar'ın Galatasaray kollanıyor demeçleriyle de uyuşan bir durum bu.
SİNSİ CİNAYET
Fenerbahçe, maç 3-0 olduktan sonra büyük olasılıkla maçı kesin olarak kaybetmişti. Bu aşamadan sonra Zorbay Küçük'ün Fenerbahçe'nin muvazzalı iki penaltısına göz yumması ve Symanzski için penaltı verilebilecek iki pozisyonu da doğru yorumlaması ve penaltı vermemesi iki amaca hizmet ediyordu.
Muvazzalı penaltılara göz yumması daha sonra vereceği ağır çift sarıdan kırmızı kart cinayetini sinsi bir şekilde kamufle etmeye yarıyordu. Symanzski penaltılarını vermemesi ise Fenerbahçe'nin Trabzon maçından puan çıkarmaması anlamına geliyordu. Böylece hem oynanan maçta hem de bir sonraki maçta Fenerbahçe'nin yüksek olasılıkla kayıp yaşaması sağlanmış oluyordu.
0 notes
benimpencerelerim · 11 months
Text
FUTBOLUN KATİLLERİ ve TUTARSIZLARI
Hercule Poirot KRİTERLERİ
“Motives for murder are sometimes very trivial, Madame.” “What are the most usual motives, Monsieur Poirot?” “Most frequent—money. That is to say, gain in its various ramifications. Then there is revenge—and love, and fear, and pure hate, and beneficence—” “Monsieur Poirot!” “Oh, yes, Madame. I have known of—shall we say A?—being removed by B solely in order to benefit C. Political murders often come under the same heading. Someone is considered to be harmful to civilization and is removed on that account. Such people forget that life and death are the affair of the good God.”
― Agatha Christie, Death on the Nile
"Cinayet nedenleri bazen çok önemsizdir, Madam." "En yaygın nedenler nelerdir, Mösyö Poirot?" "En çok - para. Yani, çeşitli sonuçlarından kazanç elde etme. Sonra intikam var - ve sevgi ve korku ve saf nefret ve iyilikseverlik - "Mösyö Poirot!" "Ah, evet, Madam. Sırf C'ye fayda sağlamak için B tarafından görevden alındığımı -A mı diyelim?, biliyorum. Siyasi cinayetler genellikle aynı başlık altında toplanır. Birisi topluma zararlı olarak kabul edilir ve bu nedenle devreden çıkarılır. Böyle insanlar, yaşam ve ölümün iyi Tanrı'nın işi olduğunu unuturlar. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/izmirli-hakem-cetesi-var-leyla-ceylandan-turk-futbolunu-kaosa-goturecek-iddialar-729272h.htm İzmir 10. Aile Mahkemesi'nde görülen FIFA kokartlı hakem İbrahim Hakan Ceylan ile 14 yıllık eşi Leyla Ceylan arasındaki boşanma davası ve sonrasındaki şok gelişmeler, yıllar önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde patlak veren İSKİ skandalını hatırlattı.
"İKİ tane gazeteci arkadaşları var. Sürekli bunlarla beraber, kendi kafalarına göre menfaatlerine gire stedikleri haberleri bunlara yazdırıyor. Bu gazetecileri herkes tanıyor. Bu da biliniyor."
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, "Hakem camiasında 'İzmir gruplaşması' diye bir şey var. Alper Ulusoy, Hakan Ceylan, Serkan Tokat, Koray Gençerler'in dikkatli takip edilmesi gereken isimler olduğu söyleniyor" demişti.
Yayıncı kuruluşu da suçlayan Ali Koç, "İşin içinde yayıncı kuruluş da var. Her şeyin monitörü bunlarda olduğu için istediği hakemleri ilerletebiliyorlar, geri çekebiliyorlar. Hata yapan hakemlerin pozisyonlarını aklayıcı pozisyonlarla örtebiliyorlar" dedi. Leyla Ceylan, bu iddiaların da doğru olduğunu söyledi.
AHTAPOT MU KATİL KÖPEK BALIKLARI MI?
İddialardan birisi TFF 1. Lig’de oynayan bir kulüp ve ismi geçen kişilerden Gökhan Çıra arasındaki ticari bağdı. Diğeri ise kulüp başkanı İlhanlı’nın Bulgaristan’da bir sanal bahis sitesine hissedar olması. Hissedar olduğu iddia edilen bahis sitesinin adı Betsat.
Tesadüf bu ya karşıma Keçiören-Tuzlaspor maçına oynanmış bir bahis düştü. Rus bahis sitesinde bahisi yapan kişi 475 bin TL yatırmış, “Tuzlaspor kazanır” demiş. Bahis sitesinin oranı 1’e 10. Yani Tuzlaspor kazanırsa 1 lira yatırdığınız para karşılığında 10 lira kazanacaksınız. Maçı Tuzlaspor kazandığı için bahis oynayan da 4 milyon 750 bin TL kazanmış. Neden böyle yüksek bir oran verdiğine baktığımda ise meğer bahis oynayan kişi “Tuzlaspor kazanır” dememiş. Tuzlaspor “-1 handikap ile kazanır” ihtimaline oynamış. Yani “Tuzlaspor en az 2-0 kazanır” bahsine girmiş. Büyük iddia oynamış ve kazanmış. Büyük bir parayı riske etmiş. Bilet numarası “42356063266”, oynama saati 08.10/09.40. 
Acaba bu oynayan nereden oynamış diye baktım. IP adresinden oynanan yerin Bulgaristan Sofya olduğunu gördüm.
KATİL ADAYLARI
Olağan yürüyüşüm sırasında futboldaki İzmir Çetesi konusunu kafamda tartarken aklımdan geçen birkaç düşünce vardı:
Büyük paraların döndüğü endüstriyel futboldan ve aktörlerinden bağımsız çetelerin kendi başlarına hareket edemeyeceği.
Bu organizasyonların oluşma nedenl olarak arka planda yatan büyük maddi çıkarlar.
Bir yandan toplumu boğan, nefessiz bırakan, futbol yayın ihalesi de dahil kuponların olduğu her alana müdahil olan son derece merkezileşmiş bir sivil iktidar ayağı ve bu ayağı da sımsıkı bağlamış değişik iktidar network'lerinden oluşan bir iktidar konfigürasyonu.
Yine bu iktidar konfigürasyonunun toplumu afyonlayan futbol ve aktörlerini kontrol altına alma ve onların aracılığıyla toplumun çeşitli kesimlerine ulufe/rant dağıtarak oy tercihlerini etkileme, yönlendirme arzusu.
Ama her şeye rağmen bu iktidar mengenesinin kontrolünden, dikkatinden kaçan bağımsız adacıkların olma ihtimali.
İktidar konfigürasyonunun kontrolünde olan federasyon, yayın ihalesi, yayıncı kuruluş, yayıncı çalışanları, basındaki işbirlikçisi ve uzantılarından oluşan iç içe geçmiş çıkar ve güç ağının bu çeteleşmenin baş rol oyuncusu olduğu.
Yine de, deney akıldan büyüktür ilkesine göre, böyle bağımsız, başına buyruk çeteleşmelerin çokluğu ve ağırlığını, kanıtlarla gösterilirse, kabul etme.
Somut, nesnel bilgilere sahip olmadığım için deney (gözlem) kısmına hiç hakim değilim ve buzdağının ortalıkta görünen kısmına dayanarak çıkarımlar ve spekülasyonlar yapıyorum.
Ali Koç'un sözünü ettiği hakem çetesinin başına buyruk bağımsız bir oluşum olmadığını, yayıncı kuruluş ve basındaki uzantılarıyla işbirliği içinde olduğunu, maçları da yayıncı kuruluşun çıkarları doğrultusunda manipüle ettiklerini düşünüyorum.
Nedir yayıncı kuruluşun başat çıkarları. Para para para. Yayıncı kuruluş izleyicilerine yapılan satışlar da en büyük gelir kalemini oluşturuyor. İzleyicileri de futbolseverler oluşturuyor. Galatasaray ve Fenerbahçe klübünün taraftar sayısı toplam taraftar sayısının büyük bölümünü oluştururken bu iki klübün ezeli rekabeti de izlenme oranı en yüksek mücadele.
Kabaca çizdiğimiz bu tablo genel çerçeveyi oluşturuyor ama Galatasaray ve/veya Fenerbahçe'den birini daha çok kollamak için bir temel oluşturmuyor. Hakemlerin ve yayıncı kuruluşun ağırlıklı olarak Galatasaray veya Fenerbahçe'i tercih etmesi, kollaması için bir neden yok. Hangisinin şampiyon olduğu onların çıkarları açısından belirleyici değil.
Belirleyici olan iki klüp arasındaki rekabetin sezon sonuna kadar sürmesi. İkisinden birinin geride kalıp diğerinin öne çıkması ve arayı açması çıkarlara aykırı. Bu durumun oluşmaması için hakem çetesiyle birlikte maçları manipüle etmeleri akla yakın.
Maçları manipüle etmenin şeklini ve içeriğini belirleyen de bu iki takımın form ve puan durumları, maçları kazanma kabiliyetleri. Genel ilke güçsüz olanın ve puan kaybetmeye daha yakın olanın daha çok kollanması, güçlü olan ve daha rahat puan kazanıp arayı açma gücü olanın daha çok engellenmesi.
Tabii, Fatih Terim'in gönderildiği, Beşiktaş, Başakşehir ve Trabzon'un şampiyon olduğu sezonlarda olduğu gibi ana aktör olan sivil siyasetin ve spor dünyasındaki uzantılarının isteklerinin öncelikli hale geldiği fragmanlar da izleyebiliyoruz.
BÜYÜK KLÜPLERİN HAREKET ALANI
Büyük klüplerin futbol dünyasını kendi çıkarlarına göre yönlendirmesinin iki kanalı olduğunu düşünüyorum. Birincisi ahtapot metaforunu kullandığım baş aktör siyasi iktidar ve siyasetçiler. Bu açıdan bakıldığında Ali Koç nedeniyle Fenerbahçe daha dezevantajlı duruyor. Tabii arka planı yine de bilmiyoruz.
İkinci kanal ise hakemlere uzanan ilişki ve çıkar ağlarını kullanarak bazı hakemleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdikleri nispeten siyasetten bağımsız mekanizmalar. Yine bilgimiz olmadığı için sadece tahmin ediyoruz.
Bu ikinci kanal konusunda da Fenerbahçe'nin, Ali Koç'un deneyimsizliği ve saygın, rafine bir büyük burjuva olarak bu tür kirli ilişkilere girme isteksizliği nedeniyle yine daha dezevantajlı olduğunu çıkarsayabiliriz.
Aziz Yıldırım da ilk başkanlık dönemlerinde bu konularda tecrübesizdi ama zamanla futbol dünyasının kirli ortamını ve mekanizmalarını öğrendi ve "daha" "kaba" bir burjuva, nato müteahhidi olarak çevreye uyum sağladı, adapte oldu ve oyunu kurallarına göre oynamaya başladı.
Ali Koç ise çok büyük ve girift iktidar, çıkar ilişkilerinin oluşturduğu betonlaşmış büyük bağlamın değiştirme imkanını neredeyse imkansız kıldığı ve hareket alanını büyük ölçüde sınırladığı bir florada yeldeğirmenlerine karşı savaşan donkişot gibi adeta bir Shakespear trajedisinin içinde çırpınıyor.
Ali Koç'un gerçekçi olarak oynayabileceği, etkileyebileceği tek değişken var ama onu da ne kadar, nereye kadar kullanabilir bilemiyoruz.
BİR AYI OYNATICISI : ERK
Ali Koç, futbol konusunda deneyimsiz ve cahil olduğu için bu sene haricinde ki bu seneki başarısı da büyük ölçüde Galatasaray'ı taklit ve takip etmesine bağlı gibi görünüyor, başarısız bir başkanlık dönemi geçirdi. Leyla Ceylan'ın açıklamaların�� bu başarısızlığa paravan yapma konusunda acemi bir performans sergiliyor.
Yanlış anlaşılmasın, bu açıklamalar son derece önemli ve ciddi bir şekilde üstüne gidilmesi gerekiyor. Tabii her zamanki klişe yine doğru, yapılması gereken ile mevcut iktidar ağları ve konfigürasyonu, iç içe geçmiş çıkar ilişkileri nedeniyle yapılan yine uyumlu olmayacak.
Ama Ali Koç'un başarısız bir başkanlık yaptığı ve Fenerbahçe'yi kötü yönettiği de futbol dünyasındaki kirlilikten az çok bağımsız bir şekilde ayrı bir gerçek.
Ali Koç iri tümevarımlar yaparak bütün başarısızlığını bu kirli ilişkilere bağlayarak zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor. Bütün lehte hatalar bir takım adına mı yapılır tümevarımı bunlardan biri. Rize'de hep bir takım lehine hatalar yapılıyor tümevarımı bir diğeri.
Rize'de ve birçok maçta Galatasaray lehine hatalar yapıldığı gibi aleyhine hatalar da yapılıyor. Ali Koç'un bir yandan demokratik bir yandan da tehlikeli bulduğum "bunlara nefes aldırmayın, her yerde üstlerine gidin" söylemine paralel olarak Fenerbahçe trolleri de kirli futbol dünyasındaki kaosa benzin döküyor. Sosyal medyadan izliyorum ve insanı futboldan soğutacak ölçüde kötülük içeriyor. Ve bu kötülük fırtınasının Fenerbahçe klübünden, yönetiminden bağımsız olamayacağını düşünüyorum, Ali Koç’un son “nefes aldırmayın” açıklamaları da bu tezi destekliyor ve nefes aldırmama operasyonunun başlangıcının daha gerilere gittiğini düşündürüyor.
Ali Koç'un yeni ortaya çıkan fakat daha eskiye dayandığı anlaşılan "nefes aldırmayın" stratejisi ve bunun uygulamalarından biri olan sosyal medya trol organizasyonu da büyük kapitalist şirketlerin, kendileri işçi haklarını koruyan, yasalara saygılı, çevreyi kirletmeyen temiz şirketler görünümüne sahipken, üretimlerini, çocuk işçi çalıştırmaktan çevre katliamlarına her türlü fenalığı içeren faaliyetlerde bulunan taşeron şirketlere devretmesine benziyor. Ana şirket son derece temiz, topluma ve çevreye saygılı, duyarlı ama aslında asıl işi yapan taşeronlar her türlü pisliğe batmış durumda. Böylece rafine büyük burjuva imajına toz konmamış oluyor.
Ali Koç'un hep Galatasaray kollanıyor tümevarımını yanlışlayacak örneklerden biri geçen sene mesela. Gerçi Ali Koç geçen sene de Galatasaray'ın daha çok kollandığını söyleyecektir ama ben de Fenerbahçe daha çok kollandı görüşündeyim. Kimin doğru söylediğine kim karar verecek. Ben küçük, Ali Koç büyük burjuva olduğu için onun söylediği mi doğru kabul edilecek.
Bu sonuca varırken Ali Koç'un da benim de algıda seçiciik yaptığım öne sürülebilir. İkimiz de olabildiğince objektif olsak bile insani zaaflarımız nedeniyle kendi tarafımıza yontabiliriz. Ama benim kendi tarafıma yontmak için bir tane sebebim varken Ali Koç'un iki tane sebebi var. Ali Koç Fenerbahçe taraftarı olması dışında başarısız bir başkanlık dönemi geçirmiş olan klüp başkanı da aynı zamanda. Zaaflar yüzünden kendi tarafına yontma dışında başarısızlığını örtmek için manipülasyon da yapabilir. Yani Ali Koç, iri tümevarımlar yaparken içerde başarısız olan politikacıların kullandığı tipik dış güçler masalına başvurmaktadır. Ayrıca Galatasaray klübünün kim daha çok kollanmış konusunu açığa kavuşturmak için sezonun dökümünü yapalım çağrısını da duymazlıktan geldi Ali Koç.
Ayrıca geçen sene Fenerbahçe'nin daha çok kollanması benim tezlerimden birine de uyuyor. Geçen sene Fenerbahçe daha kötüydü, bu durumda, benim maksimum yayın geliri hipotezine göre de rekabeti son ana kadar sürdürmek için Fenerbahçe'nin daha çok kollanması akla uygundur.
Ben bu tür kaotik maçların futboldaki ana hakim güçlerin büyük klüpleri bir ayı gibi oynatmak için kullandığı yöntemlerden biri olduğunu düşünüyorum. Tabii bu bir hipotez. Bir başka hipotez de maçı yöneten hakemin büyük takım aleyhine bariz bir hata yapması sonrasında uğrayacağı baskılardan korktuğu için bunu telafi edecek bariz lehte hata(lar) yapması. Bir başka hipotez de az çok büyük klüp etkisinde/kontrolünde olan hakemin hem lehte hem de aleyhte hatalar yaparak durumu karmaşıklaştırması ve her aktöre söyleyecek, eleştirecek kozlar, yemler vermesi. Bir başka hipotez de, büyük takım lehine sonucu büyük ölçüde etkilemeyecek hatalar yaptıktan sonra sonucu etkileyecek aleyhte bir hata yapması ya da bunun tersi veya simetriği.
İlk tezime gelirsem. hakim güçler büyük takımları kontrol altında tutmak için hem aleyhte hem de lehte hatalar yaptırarak onları diğer büyük klüplerin baskısına maruz bırakmakta ve kendilerine mahkumiyeti pekiştirmektedir. Ayrıca rakip klüplere de istediklerimi yapmazsanız rakibinizi kollar, sizi kösteklerim mesajları vermeyi sağlamaktadır bu hatalar.
Bu teze göre lehte ve aleyhte yapılan hatalar takımların gücünü, maçların sonucunu bulandırarak bilgi kirliliği yaratmakta, rakip takımların yöneticilerinin, algıda seçicilik nedeniyle sadece rakibi lehine yapılan hataları görmelerine, rakiplerinin kollandığına hükmetmelerine ve kendi takımlarının güçlerini abartmalarına yol açmaktadır.
Bu tez ve işleyişine göre algıda seçicilik nedeniyle hep ve daha çok rakiplerinin kollandığını düşünen takım yöneticileri de düzenin avantajlarından yararlanmak ve başarılı olmak için sisteme, aktörlerine ve kurallarına boyun eğip onların istediklerini yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Ya da Ali Koç'un şu anda yaptığı gibi isyan bayrağı açıp, başarısızlıklarını da topyekün "dış güçlere" yani bu düzene ve rakiplerinin kollanmasına bağlayarak taraftar baskısından kurtulma yolunu seçmektedir.
FENERBAHÇE'YE OPERASYON ve TUTARSIZLAR
Fenerbahçe Trabzonspor maçında yapılan hatalar yukarda bahsettiğimiz hipotezlerden birine uygundur. Fenerbahçe lehine, sonucu büyük ölçüde değiştirmeyecek hatalar yapıldıktan sonra oynanan maça az etkisi olsa da bir sonraki maça önemli etkisi olabilecek ölçüde aleyhte bir hatanın yapılması.
Trabzonspor Fenerbahçe'yi bileğinin hakkıyla ve Abdullah Avcı'nın sakin, temkinli ve haddini bilen taktiğiyle yendi. Orta saha ve hücumda ciddi pres yapan, orta sahadan derinlemesine ara paslarla çok sayıda forvetini gol pozisyonuna sokan Fenerbahçe ancak defansında ve orta sahasında durdurulabilirdi. Öyle de oldu.
Volkan Demirel henüz nispeten toy bir teknik direktör olduğu için bunu akıl edemedi. Hoş görülebilir. Ama İlhan Palut gibi deneyimli bir hocanın akıl edememesi akıl alır gibi değil ki Palut Galatasaray maçında dersini aldığını da gösterdi. Hepsinden daha deneyimli olan ve görece olarak daha güçlü bir takımı olan ve sakatlıklar nedeniyle eksik olan Fenerbahçe'ye karşı oynayan, oynatan Abdullah Avcı ise başarılı oldu.
Hakemlerin son derece kurnaz olduğu, kendilerini riske atmadan çaldıkları ve çalmadıkları sinsi düdüklerle maçları manipüle ettiklerini birçok yorumcu, eski futbolcu ve hakem dillendirmiştir. Ama bir yandan da futbol dünyasının iplerini ellerinde tutan aktörler, bir klübe ve yöneticilerine göze batacak şekilde mesaj vermek istediklerinde maçlarda kör gözüm parmağına denecek ölçüde bariz hatalar da yapılabilmektedir.
Son Fenerbahçe Trabzonspor maçında yapılan hataların yine hassas dengelere dayanarak bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum. Önemli pozisyonlar üstünden tek tek inceleyelim:
POZİSYON 1
Maç 1-0 iken Onuachu'nun İsmail'e yaptığı hareket faulle cezalandırıldı ve gol iptal edildi. Bu pozisyonda Onuachu İsmail'i formasından çekip bıraktı ve dengesi bozulan İsmail yere düştü. Çok sert çekme olmasa da bu pozisyon bence fauldü ve karar doğruydu.
POZİSYON 2
Banayi'nin Symanzski'nin kesmek istediği topu önlemesi, top kornere çıkarken hareketi devam eden Banayi'nin Symanszki'nin ayağını süpürmesi ve yere düşürmesi.
Önce kendi düşüncem: Bence bu pozisyon penaltı değil. Banayi,önce topa müdahale ediyor ve güvenli bölgeye (korner) uzaklaştırıyor. Çarpıp yere düşürdüğü sırada Symanzski'nin topu alıp pozisyonu devam ettirme imkanı, zamanı yok. Pozisyon sonlanmış durumda. Ayrıca Symanzski ayağını çekip süpürmeden kurtulamayacak kadar pozisyonun içine gömülmüş, aynı şey Banayi için de geçerli. Birine hak olan ötekine de hak. Dolayısıyla pozisyon penaltı değil. Elbette bana göre.
Bu pozisyonla bağlantılı bir düşünce deneyi yapalım. Diyelimki bir köşe atışı veya taç atışı öncesindeyiz. Ceza sahası içinde rakip futbolcular birbirini kollar, kovalar, birbirinden kaçmaya çalışırken savunma oyuncusu rakip oyuncuya faul yaptı. Bu harekete çalınacak düdük ne olmalı?
Bence penaltı. İncelediğimiz pozisyonla çok benzer olsa da bu pozisyon farklı. İncelediğimiz pozisyonda aksiyon sonlanıyor ve tehlike, atak bitiyor, yani perde kapanıyor. Bu pozisyonda ise tam tersine atak ve olası potansiyel tehlike yeni başlıyor, yani yeni perde açılmak üzere. Faul yapılmasa, korner veya taç atışı belki de o anda yapılacak ve faul yapılan oyuncu tehlike yaratacaktı.
Gelelim hakem yorumcularının görüşlerine. Erman Toroğlu ne dedi kaçırdım, bilmiyorum. Fırat Aydınus penaltı olduğunu söyledi. Bünyamin Gezer ise penaltı değil dedi. Bünyamin Hoca için Fenerbahçe sempatizanı, Galatasaray düşmanı yorumları yapıldığını gördüm. Ama bence hoca son derece objektif ve ince ince analiz yapıyor. Zaman zaman farklı düşündüğüm oluyor ama çoğu zaman gayet güzel analiz yapıyor.
Diyelim ve hakemliğin ne kadar zorlu bir meslek olduğuna parmak basalım. Hem futbolcu kadar belki daha fazla koşacaksın, hem pür dikkat maçı izleyeceksin, hem seyirci ve klüplerin baskısı altında olacaksın, hem son derece kısa bir sürede karar vereceksin (neyse ki VAR mekanizması ile epey rahatladılar) hem de ciddi analitik becerilere sahip olacaksın. Bence çok zorlu bir uğraş.
POZİSYON 3
Yine bir Banayi-Symanzski pozisyonu. Symanzski ceza sahası içinde topa hakim olmaya çalışırken Banayi ile birlikte hemen hemen aynı anda ama saliseler önce topa müdahale ediyor. Symanzski dengesini kaybetmek üzereyken topa vuramıyor ya da küçük bir fiske vuruyor, bu arada ayakta sağlam bir şekilde gelen Banayi'nin ayağı da onun ayağına çarpıyor.
Bence penaltı değil. Ve bu pozisyon Galatasaray-Antalyaspor maçındaki Kazımcan-Jehezkel pozisyonunun neredeyse kopyası. Yalnız hücum ve savunma oyuncularının durumları yer değiştirmiş. O pozisyonda ayağını önce atan ve topa dokunan Kazımcan savunma oyuncusu. Ayağı ona takılıp düşen Jehezkel de hücum oyuncusu.
Bu pozisyonda ise ayağını saliseler önce de olsa önce uzatan ve topa çok zayıf bir şekilde dokunan Symanzski hücum oyuncusu, onun ayağına takılan Banayi de savunma oyuncusu. Tutarlılık açısından bu iki pozisyondaki kararların benzer olması gerekiyor.
Kazımcan'ın hareketine penaltı veriliyorsa Symanzski'nin hareketine de faul verilmesi lazım. Tam tersine Kazımcan'ın hareketine faul (penaltı) verilmiyorsa Symanzski'nin pozisyonuna da faul verilmemesi lazım. İşin ilginci iki maçın hakemi de, iki kararı veren de Zorbay Küçük.
Bünyamin Hoca bu iki pozisyona farklı kararlar verdi. Kazımcan'ınkine penaltı derken, Symanzski'ye yapılana da penaltı dedi ki, tutarlı olması için bu pozisyona Trabzon lehine faul demesi gerekiyordu.
Bildiğim kadarıyla Bünyamin Hoca dışındaki diğer hakem hocaları bu pozisyon için penaltı olmalı yargısında bulunmadı. Yani hakem hocaları hem kendileriyle hem de birbiriyle çelişebiliyor.
Bu tutarsız yorumlarda bulunan eski hakemlerin zamanının kalbur üstü hakemleri oldukları ve bu yorumları yapmadan önce pozisyonları defalarca farklı açılardan, yavaşlatarak ve masa başında izledikleri düşünüldüğünde maçta pozisyonu sadece bir kere gören ve sürekli koşan, yorulmuş, fiziksel ve psikolojik olarak hırpalanmış, seyirci baskısı altındaki hakemlerin tutarsız ve hatalı kararlar vermesi de son derece doğal geliyor bana.
POZİSYON 4
Crespo-Mehmet Can Aydın mücadelesinde Crespo için verilen penaltı kararı. Bünyamin Hoca bu pozisyonu da gayet güzel analiz etti ve Crespo'nun kendini attığını, penaltı kararının yanlış olduğunu söyledi ki aynı fikirdeyim. Erman Hoca ise penaltı dedi. Bu görüşde de haklılık payı var. Çünkü Mehmet Can, oyuncu geçtikten sonra ayağını uzatıp çekiyor. Büyük olasılıkla bir kendini yere atma olsa da penaltı kararı için yeterince gerekçe var.
POZİSYON 5
İsmail Yüksek'e ikinci sarı kartın ve dolayısıyla kırmızı kartın verildiği pozisyonu da Fırat Aydınus çok güzel analiz etti ve açıkladı. Ben de onunla aynı görüşteyim. Bu hareket kesinlikle sarı kartlık bir hareket değildi ve Fenerbahçe'ye operasyon çekiliyor kuşkusuna neden oldu. Erman Hoca ise yine tutarsız ve yüzeysel bir şekilde sarı kart dedi. Oysa geçen haftaki Abdülkerim'in pozisyonuna faul bile vermem demişti.
Zaten eksik olan Fenerbahçe'nin zorlu Adanademirspor deplasmanına son zamanların formda ve çalışkan oyuncusu İsmail Yüksek'den de mahrum çıkacak olmasına neden oldu bu sinsi hata. Zorbay Küçük'ün Jehezkel-Kazımcan pozisyonundaki ikircikli kararıyla ve Ahmet Çakar'ın Galatasaray kollanıyor demeçleriyle de uyuşan bir durum bu.
SİNSİ CİNAYET
Fenerbahçe, maç 3-0 olduktan sonra büyük olasılıkla maçı kesin olarak kaybetmişti. Bu aşamadan sonra Zorbay Küçük'ün Fenerbahçe'nin muvazzalı iki penaltısına göz yumması ve Symanzski için penaltı verilebilecek iki pozisyonu da doğru yorumlaması ve penaltı vermemesi iki amaca hizmet ediyordu.
Muvazzalı penaltılara göz yumması daha sonra vereceği ağır çift sarıdan kırmızı kart cinayetini sinsi bir şekilde kamufle etmeye yarıyordu. Symanzski penaltılarını vermemesi ise Fenerbahçe'nin Trabzon maçından puan çıkarmaması anlamına geliyordu. Böylece hem oynanan maçta hem de bir sonraki maçta Fenerbahçe'nin yüksek olasılıkla kayıp yaşaması sağlanmış oluyordu.
0 notes
gundembuca · 1 year
Text
Bucaspor Başkanı Cihan Aktaş'tan Sert Sözler "BU FUTBOLDAN TİKSİNMEYE BAŞLADIM"
Tumblr media
Bucaspor'un başkanı Cihan Aktaş, sosyal medya hesabından çok sert bir açıklama yaptı. İşte Aktaş'ın o sözleri: "Bu ülkede şike yapıp, sonra siyasetçiye payını verip, ondan sonra da devletin kolluk kuvvetlerini kullanıp, bana operasyon yaptırıp, susturacaksınız öyle mi? Bucaspor'un şampiyonluğunu gasp edenlerden bunun hesabını soracağınıza, suçlu ile birlikte olup bana saldırmaksa adelet anlayışınız, bilin ki ben böyle bir adaleti tanımıyorum. "BU FUTBOLDAN TİKSİNMEYE BAŞLADIM" Beni aldırtarak susturacağınızı, iftira atıp yakacağınızı her yerde söylüyorsunuz ya, siz o çaldığınız kupayı sahipleniyorsunuz ya, beni ne atacağınız iftiranız, ne de operasyonlarınız korkutamaz. Ancak beni bu durumda tek şey korkutur, o da çocuklarımızın geleceği olan bu güzelim ülkemizin kaderidir. Biz burada bahis çeteleri ile iş tutanları ve bu paralarla yönetilen kulüpleri gördükçe bu futboldan tiksinmeye başladım. "PARAYLA KÖPEK ETTİKLERİNİZ GÜN GELİR PARAYLA SİZE DE DÖNER" Eldeki kanıtı görmeden, detay bile sormadan konuştuğum TFF Başkanı, delil niteliği taşımayacak nitelikte kanıt olduğuna hükmedip, delilleri görme gereği bile duymayarak bu bahisçileri koruması, şikeden alınması gerekirken alınmayan ve bir de pişkince şantaja uğradıklarını söyleyen utanmazlar, parayla köpek ettikleriniz gün gelir parayla size de döner. Çünkü paraya tamah edenin tek gerçeği vardır O da daha çok para. "YARGIYA SAYGIMIZDAN YAZMADIK" Siyasetten futbola ve iş camiasına kadar uzanan ve uzun bir süre ülke gündemini meşgul edecek, futbolda şike operasyonu beklerken bu işin üstünü kapatmak için uyduracağınız her şeye hazırım. Ama bilinsin ki o İzmir dosyasındaki kayıtlarında, İstanbul dosyasındaki kayıtların da tamamını yok edemeyeceksiniz. Ve bilinsin ki yargıya saygımızdan bugüne kadar yazmadık ve bunları paylaşmadık. "BU VATAN SİZİNLE HİÇ GÜZEL DEĞİL" Saygılıyız dedik de, siz kirlenmiş olanlarınızı sayıyoruz demedik. Kapım çalınırsa o saygı biter tüm Türkiye'ye bırakırız kararı o saatten sonra. O videoları izleyen hiç kimse bunlar delil niteliği taşır mı? Taşımaz mı? Bakmayacak, yüzünüze tükürecektir. Bu vatan sizinle hiç mi hiç güzel değil. Öldürerek ya da suç yapıştırarak susturduğunuz onca insanın ahı ve bu ülkeyi kirleterek geleceğimiz olan çocuklarımızın ahı sizi hiçbir zaman mutlu kılmayacak. "BUGÜNE KADAR KİMSEDEN YEMEDİK" Bucaspor'un hakkını bunca yıl yemiş ve yok saymış olmanız bundan sonra da aynısını yapabileceğiniz düşüncesini sizde uyandırıyor anlaşılan. Ancak Allah'tan başka bir şeyden korkmadık. Korkmaya da niyetimiz yok. Bunu bilin ve bugüne kadar kimseden yemedik Yemeye de niyetimiz yok." Bucaspor kritik maç öncesi kent sarı lacivert bayraklarla süslendi. https://www.instagram.com/p/Cs6urHLOKXi/ Read the full article
0 notes
armadira · 2 years
Photo
Tumblr media
Zincir Askılı Kadın Çapraz Omuz Çantası 🛍 Ebatları: 19x25 A Kalite Üretim Deriden Yapılmaktadır. Siparişlerinizde İsteğinize Göre Hediye Paketi Ve Hediye Mesajı Yazılmaktadır. Günlük Kullanıma Ve Özel Günlerde Kullanıma Göre Üretilmiştir. Mutlu Alışverişler Sağlıklı Günler Dileriz. 😊 🔹️Ücretsiz Kargo Ve Hızlı Teslimat 🔹️Güvenilir Alışveriş Ve Güvenli Ödeme 🔹️Hızlı İletişim #fashion #hediye #sevgilihediye #women #bag #womenbag #moda #tasarım #girl #kızçantası #seninrenginsenintarzın #modacı #istanbul #ankara #izmir #adana #manisa #akaretler #fener #fenerbahçe #tff #riva #sarıyer #sariyer (Istanbul Sultanahmet) https://www.instagram.com/p/CoPa7tuNGwI/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
listemakale · 2 years
Text
TFF Başkanı Büyükekşi'den İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü'ne Ziyaret
TFF Başkanı Büyükekşi'den İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü'ne Ziyaret
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Futbol Akademileri projesi kapsamında sürdürdüğü ziyaretlerine İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü ile devam etti. İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın ev sahipliği yaptığı ziyarette TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, lacivert turunculu kulübün Fatih Terim Futbol Kompleksi tesislerini gezerek incelemelerde bulundu.     TFF…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinruhu · 2 years
Text
TFF Başkanı Büyükekşi'den İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü'ne Ziyaret
TFF Başkanı Büyükekşi'den İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü'ne Ziyaret
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Futbol Akademileri projesi kapsamında sürdürdüğü ziyaretlerine İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü ile devam etti. İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın ev sahipliği yaptığı ziyarette TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, lacivert turunculu kulübün Fatih Terim Futbol Kompleksi tesislerini gezerek incelemelerde bulundu.     TFF…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bunedycom · 2 years
Text
TFF'den Murat Aksu'ya tebrik!
TFF’den Murat Aksu’ya tebrik!
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Türkiye Milli Paralimpik Komitesinin (TMPK) başkanlığına seçilen TFF Başkan Vekili Murat Aksu için tebrik mesajı yayımladı. Federasyonun resmi internet sitesinden yayımlanan mesajda, “Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkan Yardımcısı Murat Aksu, 12 Aralık Pazartesi günü İstanbul Point Otel’de gerçekleştirilen ve tek aday olarak katıldığı seçimli genel kurul…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi değişiyor mu? Bursa nasıl etkilenecek?
https://pazaryerigundem.com/haber/179773/cumhurbaskanligi-kabinesi-degisiyor-mu-bursa-nasil-etkilenecek/
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi değişiyor mu? Bursa nasıl etkilenecek?
Tumblr media
Gazeteci yazar Mesut Demir 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerin ardından değişim rüzgarlarının estiği Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ilişkin kulis bilgilerini ve değişimin Bursa’da yaratacağı etkisini kaleme aldı.
BURSA (İGFA) – İşte Gazeteci Yazar Mesut Demir’in yazısı…
Yerel seçim sonrası AK Parti ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde beklenen değişim rüzgarları başladı.
AK Parti’deki değişimin aşağıdan başlaması, formalite değişim olarak yorumlanıyor kulislerde…
Nitekim…
AK Parti’nin üst kademesinde yapılması gereken değişim için bir sinyal halen daha görülemedi.
Yerel seçimlerde AK Parti’nin aldığı mağlubiyetin faturası il başkanlarına çıkarılmak isteniyor.
Halbuki, yerel seçimlerin faturası AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz başta olmak üzere MYK ve MKYK’da değişimle olmalıydı.
Bu isimler koltuklarında otururken yapılan il başkanı atamaları, göstermelik değişimin ötesine geçmiyor.
Kabine de aynı şekilde…
Yıllardır bakanlık yapmış bir ismi İstanbul adayı olarak gösteriliyor. Yaptığı gaflar ve acemice davranışlar nedeniyle Ekrem İmamoğlu’na büyük farkla kaybedilmiş bir seçim sonrası Murat Kurum başta olmak üzere Efkan Ala, Erkan Kandemir ve Yusuf Ziya Yılmaz’a oklar çevrilmişti.
Yerel seçim sürecinde aday belirlemede, sahte anketler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne konularak yanlış adaylarla yola çıkılması sağlandı.
Emeklilerin tepkisi hesaba katılmadığı için “Kimi koyarsak kazanır” mantığında hareket edildi.
AK Parti’de Erkan Kandemir’in Bursa’da bir milletvekili ile yaptığı gizli ortaklık ile birlikte aday belirleme sürecinin nasıl etkilediği de kulislerde konuşuluyor.
Anketlerde memnuniyet oranı yüzde 30’larda olan Alinur Aktaş’ın memnuniyet oranı yüzde 70 gibi gösterilerek yeniden aday gösterilmesinin sağlanması, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na karşı kazanabilecek tek aday eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ya da Mehmet Tevfik Göksu isimleri varken, siyaset tecrübesi olmayan Murat Kurum’un aday gösterilmesi de arka planda neler yaşandığını gözler önüne seriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yanlış bilgilerle yönlendirip ardından seçim mağlubiyetini “Cumhurbaşkanı Erdoğan, emekli zam yapsaydı kazanırdık” eleştirileri gelmişti parti içerisindeki isimlerden…
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, seçim sonrası partisine tepkisini vermişti.
3-5 kişinin yönettiği AK Parti’nin yüzde 45’in üzerinde olan oy oranları bugün yüzde 30’un altına düşmüşse, bunun sorumlularının görevden alınmasını bekliyor AK Parti seçmeni…
Bundan sonra ne olacak AK Parti’de?
Bazı il başkanları görevden alınıp yerine bazı isimler il başkanı olarak atanıyor. Bu atamaları kim yapıyor ya da yaptırıyor?
Yerel seçimlerde başarısız olan AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz…
Kabinede de değişim rüzgarları esiyor.
Kulislere göre, son 2 yılda başarısız olan, İŞKUR başta olmak üzere Bakanlığa bağlı bazı birimlerin zarar görmesini sağlayan, emekliler ve asgari ücret konusunda başarısız olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sağlıkta özellikle randevu sisteminin çökerten Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, iş dünyasının beklentilerini karşılayamayan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, çiftçinin sorunlarında çözüm üretemeyen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, fahiş fiyatların denetimin yetersiz kalan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, TFF ve spor olayları ile ilgili müdahil olmayan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, turizm konusundaki sorunları çözemeyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un değişimini bekliyor Ankara kulisleri…
Hatta…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın istifa ettiği ileri sürülüyor.
Bursa bu değişimlerden nasibini alabilecek mi?
Bakanlık ile ilgili isimleri geçen isimler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı için Hakan Çavuşoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı için İbrahim Burkay, Sağlık Bakanlığı için Mustafa Esgin isimleri konuşuluyor.
Bakalım AK Parti ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde önümüzdeki günlerde ne gibi değişimler olacak?
Sağlıklı ve esen kalın…
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
elazigsurmanset · 4 months
Text
Başkan Alandan Taraftarlara jest Otobüsler bizden desteklemek sizden…
Tumblr media
Elazığspor'da Heyecan Dorukta! Çimentaş Elazığspor, 25 Mayıs Cumartesi günü 52 Orduspor ile TFF 3. Lig Play-Off finalinde karşı karşıya gelecek. Bu tarihi maç öncesi Elazığ'da ve İstanbul'da yaşayan Elazığlılar büyük bir heyecan yaşıyor. Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan da bu heyecana ortak olarak, Elazığspor'un her Elazığlı için 1967 yılından beri devam eden bir aşk hikayesi olduğunu ifade etti. Alan, Elazığspor'un 2. Lige yükselme finalini oynama başarısının gurur verici olduğunu ve taraftarların her zaman takımın yanında olduğunu söyledi. Başkan Alan ayrıca, Elazığlı taraftarların İstanbul'da oynanacak final maçını da yalnız bırakmaması için Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası olarak iki adet otobüs tahsis ettiklerini açıkladı. Otobüslerin kalkış tarihi ve saati ilerleyen günlerde duyurulacak. İdris Alan'ın çağrısına uyan Elazığlı taraftarlar, 25 Mayıs Cumartesi günü İstanbul'da Elazığspor'a destek olmak için bir araya gelecekler. Bu tarihi ana tanıklık etmek ve Elazığspor'un 2. Lige yükselişini coşkuyla kutlamak için siz de Elazığlı taraftarlara katılabilirsiniz.
Tumblr media
Maç Bileti Hakkında: Elazığspor - 52 Orduspor final maçı biletleri Passo.com.tr üzerinden online olarak satışa sunulmuştur. Tarih ve Saat: Tarih: 25 Mayıs 2024 Cumartesi Saat: 19:00 Yer: Ali Sami Yen Stadı, İstanbul Desteğiniz Elazığspor'u Zafere Taşıyacak! Tüm Elazığlıları 25 Mayıs Cumartesi günü Ali Sami Yen Stadı'nda Elazığspor'a destek olmaya davet ediyoruz! Birlikte bu tarihi zafere imza atalım! Read the full article
0 notes
e-haberturk · 2 years
Text
Göztepe ve Altay için "hükmen mağlubiyet" kararı
Göztepe ve Altay için “hükmen mağlubiyet” kararı
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), çıkan olaylar nedeniyle tatil edilen Göztepe – Altay derbisinde her iki takım için de kararını verdi. Federasyon yönetimi, TFF’nin İstanbul Riva’daki merkezinde yarıda kalan Göztepe – Altay maçını görüştü. Toplantıdan Gürsel Aksel Stadı’ndaki olaylı maç sonrası iki takımın da hükmen mağlup ilan edilmesi kararı çıktı. İki takımın puanlarının düşürülüp…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
armadira · 2 years
Photo
Tumblr media
Zincir Askılı Kadın Çapraz Omuz Çantası 🛍 Ebatları: 19x25 A Kalite Üretim Deriden Yapılmaktadır. Siparişlerinizde İsteğinize Göre Hediye Paketi Ve Hediye Mesajı Yazılmaktadır. Günlük Kullanıma Ve Özel Günlerde Kullanıma Göre Üretilmiştir. Mutlu Alışverişler Sağlıklı Günler Dileriz. 😊 🔹️Ücretsiz Kargo Ve Hızlı Teslimat 🔹️Güvenilir Alışveriş Ve Güvenli Ödeme 🔹️Hızlı İletişim #fashion #hediye #sevgilihediye #women #bag #womenbag #moda #tasarım #girl #kızçantası #seninrenginsenintarzın #modacı #istanbul #ankara #izmir #adana #manisa #akaretler #fener #fenerbahçe #tff #riva #sarıyer #sariyer (İstanbul Turkey) https://www.instagram.com/p/CoPa3gStP1M/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
listemakale · 2 years
Text
Liglere FİFA Standardı
İBB, Bayrampaşa ve Beyoğlu statlarının zeminini Amatör Futbol Liglerinin yeni sezonu için yeniledi. Suni çimin değiştirildiği çalışmalarda alt yapı da revize edilerek zeminler FIFA standartlarına uygun hale getirildi. Her iki statta amatör futbol kulüplerinin yanı sıra TFF 2. ve 3. Profesyonel Futbol Liglerinin karşılaşmalarına ev sahipliği yapabilecek seviyeye ulaştı.   İstanbul Büyükşehir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mevcutbilgi · 2 years
Text
Liglere FİFA Standardı
İBB, Bayrampaşa ve Beyoğlu statlarının zeminini Amatör Futbol Liglerinin yeni sezonu için yeniledi. Suni çimin değiştirildiği çalışmalarda alt yapı da revize edilerek zeminler FIFA standartlarına uygun hale getirildi. Her iki statta amatör futbol kulüplerinin yanı sıra TFF 2. ve 3. Profesyonel Futbol Liglerinin karşılaşmalarına ev sahipliği yapabilecek seviyeye ulaştı.   İstanbul Büyükşehir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes