Tumgik
#yaptığımız haksızlıkları
kalanbiri · 2 years
Text
Unutur muyduk sahiden? Bir-birimize yaptığımız haksızlıkları? Onun kalbimde açtığı yaralar iyleşse izi kalmazmıydı? Bir zamanlar sevdiyin insandan korkmak nasl kotu bir şey bilemezsiniz. Biz artık hiç birşeyiz. İki düşman bile diyiliz: bir birini hiç ama hiç görmiyecek iki kişiyiz.
11 notes · View notes
turkudostu61 · 1 year
Text
Tumblr media
Peygamber Efendimiz Rasûlullah ﷺ şöyle duâ ederdi: Allahım! Günahlarımızı, Yaptığımız haksızlıkları, Saçmalıklarımızı, Bilerek ve ciddi olarak Yaptıklarımızı bağışla, Bunların hepsi bizde mevcuttur.” (Hâkim, Deavât, No:1916) ⁦#Hadis
3 notes · View notes
kuranvesunnet2e · 5 years
Photo
Tumblr media
Allah’ım, günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla
1 note · View note
sadecerabbimizedua · 4 years
Text
Haksızlıklar için Dua
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle dua etmişlerdir:
Tumblr media
Anlamı: “Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur.” (Hâkim, De’avât, No:1916)
270 notes · View notes
ilmisuffa · 4 years
Photo
Tumblr media
"Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızıbağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur." (Hâkim, "De’avât",No:1916) #dua #dualar #duavakti #dualarımız #ilmisuffadualar #dualardabuluşalım #ilmisuffa https://www.instagram.com/p/CMcgXSmgRyT/?igshid=6vqcang4s59i
7 notes · View notes
dertlizaza · 5 years
Text
"Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızıbağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur."
(Hâkim, "De’avât",No:1916)
2 notes · View notes
devrimcikadinlar · 5 years
Photo
Tumblr media
Meşale Tolu: Duruşmalarda yaptığımız savunmalar aslında kamuoyuna
Terör propagandası suçlamasıyla 8 ay hapis yatan Alman vatandaşı gazeteci Meşale Tolu’nun davası Perşembe İstanbul’da devam edecek. DW Türkçe’ye konuşan Tolu, yaptığı savunmaların asıl adresinin kamuoyu olduğunu söyledi.
Türkiye'de 30 Nisan 2017'de terör propagandası suçlamasıyla gözaltına alınan ve yaklaşık sekiz ay tutuklu kalan Alman vatandaşı gazeteci ve çevirmen Meşale Tolu'nun davasına Perşembe günü İstanbul'da devam edilecek.
Tutukluluğu Almanya-Türkiye ilişkilerinde gerilime neden olan Tolu, 18 Aralık 2017'de adli kontrol şartı ve yurt dışı yasağı ile tahliye edilmiş, hakkındaki yurt dışına çıkma yasağı da 20 Ağustos 2018 tarihinde kaldırılmıştı. Hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı 16 Ekim 2018'de kaldırılan ve Almanya'ya dönen Tolu, duruşma öncesi DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: Yurt dışı çıkış yasağınızın kalkmasından iki ay sonra, geçen Ekim ayında duruşmanız için İstanbul’a gitmiştiniz, ancak bu sefer duruşmaya katılmayacaksınız. Neden?
Tolu: Zaten baştan beri duruşmalara katılma zorunluluğum yoktu. Türkiye'de cezaevindeyken iki kez duruşmalara katılıp savunmamı yaptım. Ondan sonra da üç tanesine katıldım. Bu altıncı duruşmamız. Zorunluluk olmamasına rağmen, başından beri katılmak istediğimi hep kendim beyan ettim. Ama artık Almanya'da yaşıyorum, çocuğum burada okula gidiyor, halletmem gereken işler var, o yüzden gitmemeyi tercih ediyorum. Fakat eşim tüm duruşmaları başından beri takip etti ve bundan sonra da katılıp takip edecek, yani aslında aile olarak duruşmaları çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz.
Perşembe günkü duruşmadan ne gibi bir beklentiniz var?
Aslında epey kritik bir aşamaya geldik. Hakim Perşembe günü savcıdan mütalaanın hazırlanmasını isteyebilir. O takdirde bir iki duruşmada biter dava.
Davanızdan hukuk ilkelerine uygun bir sonuç çıkma ihtimali görüyor musunuz?
Davam en başından beri hukuksuz bir şekilde ilerledi. Gözaltına alınma sürecim, delil toplanması, beni tutuklayan hakimin hâlâ hakim olarak devam etmesi… Zincirleme hukuksuzlukla karşılaştım zaten. O yüzden bu duruşmalardan çıkacak kararın hiçbir hukuki dayanağı yok. Çıkacak her kararın, bu beraat bile olsa, siyasi içerikli olduğunu düşünüyorum. Siyasi konjonktürde nasıl uyuyorsa, iktidardakiler nasıl bir sonuç istiyorsa ona göre bir sonuç çıkacağı kanısındayım. Buna rağmen, bizimle ilgili olduğu için duruşmaları izlemeye devam edeceğiz.
"Biz buradayız, korkmuyoruz, bizi sindiremezsiniz demek istiyoruz"
Nasıl bir savunma yaparsanız yapın, kararın siyasi konjonktüre bağlı olarak çıkacağını belirtiyorsunuz. O zaman İstanbul'daki davaya hiç gitmenize gerek olmadığı şeklinde bir sonuca varmak mümkün olabilir mi?
Öyle düşünebilir insanlar ama başından beri beni takip edenler zaten biliyor ki Türkiye'de tutuklanan, gözaltına alınan, basın kartı elinden alınan, işsiz bırakılan bütün meslektaşlarım için her zaman sözümü söylemeye devam ettim. Duruşmalarda yaptığımız savunmalar –bu diğer meslektaşlarım için de geçerli– aslında kamuoyuna. Hakim, savcı dinlemiyorlar zaten. Oraya meslektaşlarımızla dayanışma için gidiyoruz. Bize ne kadar dava açsalar bile, bizi ne kadar yargılamaya çalışsalar bile, "Biz buradayız, korkmuyoruz, bizi sindiremezsiniz" demek istiyoruz. Benim için bu yüzden önemli. Yoksa, Almanya'da yaşıyorum, gitmesem de hiçbir konuda bağlamaz beni oradaki karar, yok hükmündedir. Ama duruşmaya katılmamız, sonuçta orada hâlâ mücadele eden, hâlâ basın özgürlüğünü savunan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız için önemli bir duruş.
"Çocuğumu daha fazla risklere maruz bırakamazdım"
Bu sizin Türkiye ile bağınızın da bir göstergesi. Bu bağlamda günün birinde tekrar Türkiye’de yaşamayı, çalışmayı düşünebilir misiniz?
Baştan beri söylüyorum, ben Türkiye'den, insanlarından hiçbir zaman soğumadım. Orada tüm yaşadıklarım, kötü deneyimler, hepsi haznemize yazıldı, onda bir sıkıntı yok. Ben çocuğumdan dolayı Almanya'ya dönmek zorundaydım. Onu daha fazla sistemin içindeki risklere maruz bırakamazdım. Ama tabii ki Türkiye'yi, insanlarını seviyorum. Eminim bu düzenin günün birinde değişeceğine, tüm haksızlıkların giderileceğine. Her şey çok güzel olduğunda, insanlar yine istediğini özgürce yazdığında, ben de seve seve yine Türkiye'de çalışmak isterim.
"Artık aynı insanlar değiliz"
Artık Almanya’da yaşıyorsunuz. Türkiye'de yaşadıklarınızın etkisini üzerinizden atabildiniz mi, buradaki hayatınızne kadar normalleşebildi?
Yine aile olarak evimizdeyiz, bir aradayız. Ama tabii ki Türkiye'de yaşadığımız deneyimler haznemize yazıldı, o deneyimlerle birlikte yaşıyoruz burada. Aynı insanlar değiliz muhtemelen, yaşadıklarımız bizi değiştirmiştir. Ayrıca Almanya'da çok sayıda Türkiye vatandaşı, Türkiye ile bağı çok sıkı olan insanlar yaşıyor. Burada da yaptığımız, söylediğimiz her şey dikkatle izleniyor ve zaman zaman değişik tehditler de alabiliyoruz, sosyal medyadan küfürler gelebiliyor. Fakat aynı Türkiye'de yaptığım gibi, burada da kelimeleri sakınmıyorum, eleştirilerimi yapıyorum, tabii ülkenin iyi yanlarından da bahsediyorum. Türkiye'yi seviyorum ama oradaki sistemde yapılan haksızlıkları dile getirmekten de hiç geri adım atmıyorum. Hayatım normal diyebilirim fakat Türkiye'deki davanın baskısı, orada yaşanan olayların baskısı üzerimizde kalmaya devam ediyor.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde geçirdiğiniz yaklaşık 8 aylık sürenin 6 ayında oğlunuz da sizinle birlikteydi. Bu günleri ele aldığınız "Mein Sohn bleibt bei mir" (Oğlum bende kalacak) adlı kitap da bir ay önce Almanya'da piyasaya çıktı. Oğlunuz şimdi nasıl?
Oğlum iyi şimdi. Cezaevinden çıktıktan sonra uzun bir süre, onarılması gereken bir güven duygusu vardı. Onun üzerinde çalıştık, o travmayı atlatması için çok çaba gösterdik. Yaşı çok küçüktü o zaman. Almanya'ya geldikten sonra birçok şey kendiliğinden düzeldi. Yeniden güven kazandı, korkuları gitti, birçok şeyi unuttu ya da unutmak üzere.
Aydın Üstünel / Deutsche Welle Türkçe
9 notes · View notes
hadimulmuslimin · 7 years
Text
Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle dua ederdi: "Allahümmağfirlena zünûbenâ ve zulmenâ ve hezlenâ ve ciddenâ ve amdenâ ve küllü zâlike indenâ."
(Allahım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur.)
137 notes · View notes
keremcakir52 · 5 years
Photo
Tumblr media
Hâkim, Deavât, No:1916 - “Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur.” (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/ByK2uoTBhIX/?igshid=19ays0ra4uf5g
0 notes
lepiskadolls · 6 years
Photo
Tumblr media
Kırmızı günün rengi, farkındalığın rengi olsun.🎈 Aslında ne güzel bir gündür bugün! 😊💕🎉 İlk olarak kendimize, birbirimize yaptığımız haksızlıkları sonra başkaları tarafından bize biçilen hayatı, tüm şeffalığı ile önümüze koyup düşünme, gerçekci olma günüdür bugün.✌👊💕 . Öncelikle 1857 de haklarını savunurken yanarak ölen o emekçi 120 kadını, hakkını savunurken, kadın gibi, insan gibi, düşündüğü ve inandığı gibi yaşamaya çalışırken hayatını kaybeden her sınıftan kadını saygıyla anıyorum. Bize yol oldukları, güç verdikleri için minnettarım. 🙏💕 . Bugünü çicekle, hediyeyle anneler günü ya da sevgililer günü modunda kutlamayı reddediyorum. Bugün bir kadına verilecek en güzel hediye " sana şurda haksızlık yaptım ve bunun farkındayım " diye gelen samimi, içten bir yürektir.😍😍 . Sevgiyle, kendimize olan saygımızla, gücümüzün farkında olarak, inancımızla, fikirlerimizle varolabildiğimiz bir dünya diliyorum..🙏💕💕 . Siz bugün için neler düşünüyorsunuz? Bugün birbirimiz için neler yapabiliriz? Yorumlarda yazarsanız çok sevinirim..😊💕 . Öpücükler tüm kadınlara!😘😘😘 . https://www.instagram.com/p/BuvYD1vAkfM/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1ldim047iv3f4
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
kuranvesunnet2e · 4 years
Photo
Tumblr media
Allah’ım, günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla
0 notes
huzurkokansiirler · 8 years
Photo
Tumblr media
Bismillahirrahmanirrahim "Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızıbağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur." (Hâkim, "De’avât",No:1916)
17 notes · View notes
Text
"Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızıbağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur." (Hâkim, "De’avât",No:1916)
14 notes · View notes
dinmatikislamsitesi · 6 years
Text
Bütün Günahlar İçin Hangi dua etmeliyiz?
Bütün Günahlar İçin Hangi dua etmeliyiz?
Bütün Günahlar İçin Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle dua ederdi: “Allahummağfirlena zünubena ve zulmena ve hezlena ve ciddena ve amdena ve küllü zalike indena.” Anlamı: “Allahım günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları, saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı bağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur.” (Hakim)
Semerkand Takvimi
View On WordPress
0 notes
haberin-varmi · 7 years
Text
TAŞERON İŞÇİLER BÜYÜK MAĞDURİYET YAŞAYACAK! AYRIMSIZ ve EŞİT KADRO İSTİYORUZ!
TAŞERONA KADRO KONUSUNDA GERÇEKLERİ AÇIKLIYORUZ ve UYARIYORUZ:
TAŞERON İŞÇİLER BÜYÜK MAĞDURİYET YAŞAYACAK!
AYRIMSIZ ve EŞİT KADRO İSTİYORUZ!
DİSK Yönetim Kurulu adına, DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun KHK ile yapılan taşerona kadro düzenlemesine dair, 25 Aralık 2017’de DİSK Genel Merkezinde yaptığı açıklama
DİSK olarak, öncelikle buradan işçi kardeşlerimize; taşeron şirketlerde ömrünü tüketen, emeği yok sayılan, haklı talepleri görmezden gelinen taşeron işçi kardeşlerimize seslenmek istiyoruz:
İnsanın ihale ile çalıştırılmasının, milyonlarca işçinin emeğinin ve alın terinin taşeron şirketler tarafından çalınmasının en temel insan hakkı ihlali olduğunu hep birlikte görünür hale getirdik. Taşeron işçilerin kadro talebini tüm siyasi partilerin ve toplumun bütünün gündemine taşımayı hep birlikte başardık.
Bugün de aynı kararlılık ve haklılıkla, yüksek sesle belirtmek istiyoruz: Taşeron işçilerin kadro hakkını AKP iktidarının keyfiyetine ve hukuksuzluğuna teslim etmeyeceğiz. Başta belediyelerde çalışan taşeron işçiler olmak üzere yüzbinlerce işçinin kadro haklarının gasp edilmesine, bu konuda da partizanlık yapılarak ayrımcılık ve hak kaybı yaşanmasına izin vermeyeceğiz.
Taşeron işçilerin sahipsiz olmadıklarını ve sahipsiz bırakılmayacaklarını buradan ilan ediyoruz: Taşeron işçilerin tamamı analarının ak sütü kadar hakları olan kadroyu alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kadro hakkı, kazanılmış bütün haklarla birlikte ve diğer işçilerle eşit biçimde sağlanıncaya kadar fiili ve hukuki olarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yıllardır kadro bekleyen 850 binden fazla taşeron işçiyi ve aileleriyle birlikte 4 milyon kişiyi ilgilendiren taşeron işçilere kadro konusu, 24 Aralık 2017 tarihinde Resmî Gazete yayımlanan 696 sayılı torba Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile düzenlendi. Anayasa’ya, hukukun temel ilkelerine ve sosyal diyalog anlayışına aykırı olarak hazırlanan 696 sayılı KHK, taşeron işçilerin kadro sorununu çözmeyecektir. Bu kararname yeni sorunlar, eşitsizlikler, adaletsizlikler ve haksızlıklar yaratacak niteliktedir. 696 sayılı KHK ile taşeron işçilere kadro konusunda yapılan düzenlemenin yaratacağı sorunları ve haksızlıkları kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
TAŞERON İŞÇİYE KADRONUN KHK İLE DÜZENLENMESİ ANAYASAYA’YA AYKIRIDIR!
Taşeron işçilere kadro konusunun KHK ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırıdır ve hukuksuzdur. Hükümet OHAL döneminde ilgili ilgisiz her konuyu KHK ile düzenleyerek Meclis’in yetkilerini gasp ediyor ve millî iradeyi ayaklar altına alıyor. Anayasa’nın 121. maddesi ��olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir” hükmünü içeriyor. Hükümet her istediği konuda KHK çıkaramaz. KHK sadece olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olabilir.
Taşeron işçiye kadro konusunun OHAL ile ilgisi yoktur. Taşeron işçiye kadro konusu KHK’nın değil TBMM’nin yetkisinde olan bir konudur. Hükümetin tam bir hukuksuzluk örneği sergileyerek OHAL ile ilgisi olmayan konuları KHK aracılığıyla düzenlenmesi Anayasanın açıkça ayaklar altına alınması anlamına gelmektedir. Hükümete bu cüreti OHAL KHK’larını denetlemekten kaçınan ve görevini yapmayan Anayasa Mahkemesi vermektedir.
İŞÇİNİN VE MİLLETİN VEKİLLERİ DEVRE DIŞI BIRAKILDI!
Bizlerin, tüm sendikaların ve TBMM’deki muhalefet partilerinin tüm çağrılarına rağmen taşeron işçiye kadro konusu tartışılmadan ve kapalı kapılar ardında oldu bittiye getirildi. Konunun birinci derece muhatabı bizleriz. Konunun en önemli muhatabı olan sendikalar devre dışı bırakıldı. Aylarca bilgi talep etmemize rağmen bize bilgi verilmedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görevi yapmadı, görevini ihmal etti. Kadro konusu her şeyden önce Üçlü Danışma Kurulu’nda görüşülmeliydi. Bütün çağrılarımıza rağmen Çalışma Bakanı Üçlü Danışma Kurulu’nu toplamadı. Bu konu ayrıca Anayasa’da yer alan bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’de konuşmalıydı. Başbakan Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamalıydı ve taşerona kadro konusu burada ele alınmalıydı. Bu konuda Başbakan da görevi yapmadı.
Konu sadece işçilerin temsilcilerinden değil milletin temsilcilerinden de kaçırıldı. Milyonlarca insanı ilgilendiren bir konu milletin vekillerinden ve milli iradeden kaçırılarak bir gece yarısı operasyonu ile KHK kapsamına alındı. Oysa Mecliste muhalefette yer alan bütün partiler, konunun Mecliste ele alınmasından yanaydı. Konu Meclis gündemine gelseydi kısa sürede sonuçlanacaktı.
Konu Meclis’te tartışılsaydı ve sendikalarla müzakere edilseydi kamuoyu bilgilenecek, yanlışlar ve eksikler giderilecekti. Konu tartışılsaydı yanlışlar düzletilecek, haksızlıklar önlenebilecekti. Konunun sendikalarla ve Meclis’te görüşülmesi için zaman vardı. Çünkü KHK’ya baktığımızda kadro işleminin 90 gün sonra gerçekleşeceği görülmektedir.
AKP tek adam yönetiminin yeni bir örneğini vermiş ve konuyu işçilerin temsilcileri ve milletin vekilleriyle müzakere etmeden bildiğini okumuştur. AKP böyle yaparak taşerona kadro konusundaki gerçekleri kamuoyundan saklamak istemiştir. Ancak mızrak çuvala sığmaz. Kısa sürede bu düzenlemenin hataları, eksikleri ve yaratacağı haksızlıklar ortaya çıkacaktır.
TAŞERON İŞÇİYE KADRO KONUSUNDA BİZ HAKLI ÇIKTIK!
696 sayılı KHK ile getirilen taşerona kadro düzenlemesi büyük eksiklikler ve yanlışlar içermesine rağmen, hükümetin taşeron uygulamasından vazgeçme kararı alması sendikaların yıllardır haykırdığı taleplerin haklılığının tescilidir.
Ortada bir lütuf yoktur. Hükümet hatalı, hukuksuz, bilim ve akıl dışı uygulamaya son vermek zorunda kalmıştır. Hükümet kendisinin besleyip büyüttüğü taşeron canavarını sınırlamaya karar vermiştir. Hükümet taşeron uygulamasını besleyip büyütürken kimseyi dinlemedi, başına buyruk davrandı. Yargıyı dinlemedi, sendikaları dinlemedi, bilim insanlarını dinlemedi ve duvara toslayarak geri adım attı. Hükümet yıllardır ısrar ettiği taşeron uygulamasıyla ülkeye, kamu kaynaklarına, işçiye ve onların ailelerine büyük zarar verdi.
Zamanında hükümeti uyarmanın gönül rahatlığıyla, yıllardır bu uygulamadan vazgeçirmek için yaptığımız girişimlerin verdiği gönül rahatlığıyla “biz haklı çıktık” diyoruz. Hükümeti yıllardır inat ettiği taşeron uygulaması nedeniyle işçilerden ve sendikalardan özür dilemeye çağırıyoruz.
TAŞERON KHK’SI SORUNLARI ÇÖZMEYECEK, YENİ SORUNLAR YARATACAK
Sendikalarla ve Meclis’te görüşülmeden KHK ile yapılan düzenleme taşeron sorununu çözmeyecek tersine yıllarca devam edecek adaletsizlikler ve yeni sorunlar yaratacaktır. Taşeron KHK’sı gerek kapsamı ve gerekse kadroya geçiş koşulları nedeniyle adil ve hakkaniyetli değildir, partizanlık ve ayrımcılık yaratacak niteliktedir.
Hükümetin “tüm taşeron işçilere koşulsuz kadro” sözü gerçek çıkmamıştır. 696 sayılı KHK ile taşeron işçilerin büyük çoğunluğu kadrolu kamu işçisi olamayacaktır. Belediye ve il özel idarelerinde çalışan yaklaşık 450 bin taşeron işçiye kamu işçisi kadrosu verilmemiştir. Bu işçiler yerel yönetimlerin şirketlerinde işçi olacaktır. KİT’lerde ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçiler de kapsam dışında tutulmuştur.
Kadro kapsamına alınan işçilere ise güvenlik soruşturması ile yazılı, sözlü (mülakat) sınav şartı getirilmiştir. Dahası kadro için, açılan davalar ile geçmişe yönelik hak ve alacaklardan feragat koşulu ve gelecekte dava açmama şartı aranacaktır. Kadroya geçiş, mevcut hak ve ücretlerle yapılacaktır. Taşeron işçiler kadroya alındığında ikinci sınıf kamu işçisi olacaktır.
TAŞERON İŞÇİLERİN BÜYÜK BÖLÜMÜ KADRO ALAMAYACAK!
KHK ile tüm taşeron işçilere kadro verilmiyor. Sadece 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kurum ve kuruluşlarda taşeron işçi olarak çalışanlar kamuda daimî işçi olarak kadroya alınacak.
KİMLER KADRO KAPSAMINDA?
Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri başlıklı (I) sayılı cetvelde TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar, çeşitli Genel Müdürlükler, Komutanlıklar, Devlet Personel Başkanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu gibi bazı idareler yer alıyor.  (II) sayılı Özel Bütçeli İdareler başlıklı cetvelde YÖK, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri ile Devlet Su İşleri, Karayolları Genel Müdürlüğü, Türk Standartları Enstitüsü ve Devlet Tiyatroları gibi çeşitli özel bütçeli kuruluşlar sıralanıyor. (III) sayılı Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar başlıklı cetvelde ise RTÜK, SPK gibi kurumlar yer alıyor.  (IV) sayılı cetvel ise Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nü kapsıyor.
KHK ile bu kurum ve kuruluşların yanında bazı kamu kuruluşları da kapsama alındı. Bu kuruluşlardan bazıları şunlar: Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü, Kalkınma Ajansları, Kanunla Kurulan Fonlar ve Kefalet Sandıkları, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlükleri, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığı, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları, Şeker Kurumu.
Yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlarda taşeron işçisi olarak çalışanlar geçiş için getirilen şartları tamamladıklarında daimî kamu işçisi olarak kadroya alınacaklar.
KADRO KAPSAMI DIŞINDA KALANLAR KİMLER?
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve bağlı ortaklıklarında çalışan taşeron işçiler kadroya alınmayacak. Belediyeler, il özel idareleri ve bağlı kuruluşlarda çalışanlar ise kamu işçisi olarak kadroya alınmayacak. Bu işçiler belediye şirketlerinde işe alınacak.
Öte yandan kadroya alınacak taşeron işçileri sadece “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılanlar” olacak. Anahtar teslimi ihale yoluyla kamudan iş alan şirketlerde çalışanlar kadroya alınmayacak. İhalesinde personel gideri yüzde 70’in altında olan işçiler ile mal, yapım ve danışmanlık ihalelerinde çalıştırılan işçiler de kadroya alınmayacak.
KİT’LERDE ÇALIŞAN TAŞERON İŞÇİLERE KADRO YOK!
696 sayılı KHK ile sadece 5018 sayılı kanun kapsamındaki idareler ile bazı özel bütçeli kuruluşlar kapsama alındı. Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda taşeron işçisi olarak çalışanlar işçiler, kadro hakkından mahrum oldu. KHK ile 36 farklı özel bütçeli kuruluştan sadece 8’i kapsama alınırken, aralarında Anadolu Ajansı, Merkez Bankası, Ziraat Bankası ve TRT’nin de yer aldığı 26 özel bütçeli kuruluş ve KİT’ler kapsama alınmadı. KİT’lerde ve çeşitli özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçilere kadro verilmedi.
PERSONEL İHALESİ KAPSAMI DIŞINDA KALANLARA KADRO YOK!
KHK ile kamuda çalışan başka işçilere de kadro verilmesinin yolu kapatıldı. 696 sayılı KHK ile sadece “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında” çalıştırılan taşeron işçilerin kadroya alınmasına imkân tanındı.  Böylece hizmet alımı ihalelerinde çalışan ancak ihalesi personel çalıştırılmasına dayanmayan işçiler kapsam dışında tutuldu. Bilindiği gibi hizmet alımı ihalelerinde personel gideri yüzde 70’in altında ise, ihale, “personel çalıştırılmasına dayalı ihale” sayılmıyor. Bu yüzden yemekhane ve çağrı merkezi gibi personel giderinin yüzde 70’in altında düşebildiği birçok hizmet alım işinde çalıştırılan taşeron işçiler kadro kapsamı dışında kaldı.
Kadroya alınmayacak bir diğer işçi grubu ise mal, yapım işi ve danışmanlık ihalelerinde çalıştırılan işçiler. Karayolları ile su ve kanalizasyon gibi anahtar teslim işlerde çalıştırılan işçiler kadro alamıyor.
YEREL YÖNETİMLERDE ÇALIŞAN TAŞERON İŞÇİLERİNE KAMU İŞÇİSİ KADROSU YOK
KHK ile yerel yönetimlerde (İl özel idareleri ve belediyelerde) taşeron şirketlerde çalışan işçiler, kamu işçisi kadrosu kapsamına alınmadı. Yerel yönetimler kapsamındaki taşeron işçiler koşulları yerine getirebilirlerse belediye iktisadi teşekkülüne (şirketine) geçirilecek. Daimî kamu işçisi kadrosuna geçirilecek taşeron işçiler için aranan şartlar, yerel yönetimlerde çalıştırılan ve şirket kadrolarına geçirilecek taşeron işçiler için de söz konusu olacak.
Bu işçiler güvenlik soruşturmasının yanı sıra, yazılı ve sözlü sınavdan geçecek, taşeron işçisi olarak çalıştırılmaktan kaynaklı haklarından feragat edecek. Yerel yönetim işçileri diğer taşeron işçiler gibi mevcut hak ve ücretleri ile belediye şirketlerine geçirilecek. Şirketlere alınan taşeron işçiler kadrolu belediye işçilerinin hak ve ücretlerinden yararlanamayacak. Kadrolu işçileri kapsayan toplu iş sözleşmeleri bu işçilere uygulanmayacak.
KADROYA GEÇİŞ KOŞULLARI AYRIMCILIK VE ELEME YARATACAK
Kadro kapsamındaki idarelerde çalışmak, otomatik olarak kadroya alınmak anlamına gelmiyor. Kadroya alınacak olanlar için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin (A) bendinin çeşitli hükümleri uygulanacak. Ayrıca aranacak diğer şartlar arasında emekli olmamak, sınav ve feragat şartı var. Kadro için getirilen şartlar ayrımcılık, eşitsizlik ve eleme yaratacak nitelikte.
GÜVENLİK SORUŞTURMASINDAN GEÇEMEYENE KADRO YOK
Devlet Memurları Kanunu’ndaki devlet memurluğuna atanmak için aranan bazı şartlar kadro için de zorunlu hale getirildi. Yaş ve öğrenim şartı aranmayacak. Ancak şu koşullar aranacak: (1) Türk vatandaşı olmak, (2) Kamu haklarından mahrum bulunmamak, (3) Affedilmiş olsa bile bazı suçlardan mahkûm olmamış olmak, (4) Askerlikle ilgisi bulunmamak, (5) Görevi yapmasına engel akıl hastalığı bulunmamak, (6) Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak.
Oysa 657 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (D) bendine göre 657 sayılı Kanun hükümleri kamu işçileri için uygulanamaz. Ancak KHK ile uygulanır hale getiriliyor. Böylece işçi olacak kişilerde, devlet memurları için gerekli şartlar aranıyor. Bu şartların en önemlisi güvenlik soruşturmasıdır. Devlet memurları için geçerli olan bu koşul işçiler için de getiriliyor. Güvenlik soruşturması hukuki denetimi olmayan keyfi bir süreçtir.  Ayrımcılığa ve kayırmacılığa yol açacak niteliktedir. İşçilerin adli sicil kaydının temiz olması yeterlidir.
DAVALARINDAN VE HAKLARINDAN FERAGAT ETMEYENE KADRO YOK
Taşeron işçilerin kadroya geçebilmeleri için taşeron olarak çalıştırılmalarına ilişkin açmış oldukları davalardan ve icra takiplerinden feragat etmeleri şart. Böylece işçilerin açtıkları ve kazandıkları muvazaa davaları boşa gidecek ve yargı kararları uygulanamayacak. Kadroya alınmak için sadece geçmişte açılacak davalardan feragat değil, kadroya alınmış olmalarından kaynaklı olarak geçmişe dönük bir hak ve alacak talebinde bulunmayacaklarına ilişkin sulh sözleşmeleri yapmaları istenecek
Böylece, mahkemelerden alınmış muvazaa kararı olan işçiler başta olmak üzere kadroya alınacak tüm işçiler, geçmiş döneme ilişkin bir fark ve alacak talebinde bulunamayacak; kadrolu işçilerin hak ve ücretlerini geçmişe dönük olarak talep edemeyecek.
Bir diğer ifadeyle yıllarca hukuksuz ve hileli biçimde sürdürülen taşeron uygulanmasının yarattığı mağduriyetler neticesinde mahkemelerde kazanılmış tüm haklardan vazgeçilecek. Hukuksuz taşeron uygulaması, yapanların yanına kar kalacak, işçiler ise haksızlığa uğradıkları ile kalacak. Kadroya geçiş için davadan vazgeçme koşulu hukuk devleti ilkesinin ihlalidir.
SIINAVI GEÇEMEYENE KADRO YOK!
Kadroya başvuranların kendi idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü (mülakat) ya da uygulamalı sınavı başarması gerekecek. Merkezi bir sınav olmayacak, her kurum ve kuruluş kendi sınavının usul ve esaslarını kendi belirleyecek ve kendi yapacak. İdare isterse hem yazılı hem sözlü sınav yapabileceği gibi sadece uygulamalı sınav da yapabilecek. Sadece sınavda başarılı olan işçiler kadroya alınacak.
Sınav açıkça elemeye ve ayrımcılığa dönüşecek bir şarttır. Sınav şartının istenmeyen işçileri kadroya almamak için bir eleme mekanizması olacağı açıktır.
EMEKLİ OLANLARA KADRO YOK!
KHK’ya göre, emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazananlar kadroya alınmayacak. Bilindiği gibi taşeron şirketlerde çalışan çok sayıda işçi emekli durumunda ve emekli gelirleri yetmediği için çalışmaya devam ediyor. KHK’ya göre emekli olup çalışmaya devam eden işçiler ile emekliliğe hak kazanmış olup henüz emekliye ayrılmayan ve çalışmaya devam eden işçiler kadro kapsamı dışında kalacak.
İKİNCİ SINIF KAMU İŞÇİSİ YARATILACAK-HAKLARDA EŞİTLİK YOK
Kadroya alınan taşeron işçiler aynı işi yapan kamu işçileri ile eşit haklara sahip olmayacak. İkinci sınıf kamu işçisi statüsü yaratılacak. Kadroya geçen işçiler daha önce çalıştıkları taşeron şirketlerde Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından bağıtlanan toplu iş sözleşmelerindeki mevcut haklarını almaya devam edecekler. Bu toplu iş sözleşmeleri bitinceye kadar ücretlerine başkaca bir zam yapılmayacak. Bilindiği gibi YHK tarafından imzalanan sözleşmeler kötü sözleşmelerdir ve halen kamu işçileri için uygulan sözleşmelerin çok gerisindedir. Böylece taşeron işçileri 2019’a kadar taşeron işçisi gibi çalışmaya devam edecekler.
KADROYA ALINANLAR ESKİ İŞÇİLERİN YARARLANDIĞI TOPLU SÖZLEŞMEDEN YARARLANAMAYACAK
KHK ile taşeron işçilerin çalıştıkları kurum ya da kuruluştaki kadrolu işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanması da engellendi. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda yapılan değişiklik ile kadro kapsamına alınacak taşeron işyerleri, ayrı bir işyeri olarak sayılacak. Kadroya alınan işçiler, taşeron şirketteki mevcut işkolları ile kadroya geçirilecek. Böylece taşeronun işkolu ile kadroya geçirilen işyerinin işkolu farklı ise bu fark devam edecek. Taşeron işçi eski işkolunda çalışıyor sayılacak. Bu ayrım taşeron toplu iş sözleşmelerini süresi bitene kadar devam edecek.
Bu düzenleme ile toplu iş sözleşmesi hukuku yerle bir ediliyor. Aynı işyerinde iki farklı toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına olanak sağlanıyor. Bu durum anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.
GREVSİZ TOPLU SÖZLEŞMENİN YOLU AÇILIYOR
KHK’da toplu sözleşme hakkını ortadan kaldıracak ve toplu sözleşme düzenini alt üst edecek bir hükme daha yer verildi. Bu hükümle kadroya geçirilen taşeron işçilerin ikinci sınıf kamu işçisi olmasının önü açılıyor. Kadroya alınan işçilerin taşeron şirketlerden kalan toplu iş sözleşmelerinin bitiminde hükümet ile kamu işveren sendikaları ve işçi konfederasyonları arasında kadroya alınan işçileri kapsayan çerçeve anlaşma protokolü imzalanabilecek ve bu protokol konfederasyona üye sendikalar için bağlayıcı olacak. Böylece kamu kesiminde toplu iş sözleşmelerinde işkolu sendikaları artık taraf olamayacak ve bu sözleşmeler memur sözleşmeleri gibi bağıtlanabilecek. Öte yandan çerçeve sözleşmelerde uyuşmazlık ve grev prosedürü uygulanmayacağı için grev hakkı ortadan kaldırılmış olacak. Bu çerçeve sözleşme gerçek bir toplu sözleşme niteliği taşımayacak.
Toplu iş sözleşmesi hakkını alt üst edecek ve Türkiye’de toplu iş sözleşmesi sistemine tamamen aykırı olan bu düzenlemelerin bazı sendikaları korumak ve kollamak için özellikle yapıldığına dair derin kaygılarımız var.
YARGI YOLU ZOR VEYA KAPALI
Taşerona kadro düzenlemesi OHAL KHK’sı ile yapıldığı için Anayasa Mahkemesi yolu zor görünüyor. Bilindiği gibi geçmiş içtihatlarında amacına uygun olmayan OHAL KHK’larını denetleyen Anayasa Mahkemesi artık OHAL KHK’larını denetlemiyor. Böylece hükümet ne yaparsa yapsın AYM göz ardı ediyor. Öte yandan sınav ve güvenlik soruşturması gibi uygulamalarda yaşanan hukuksuzluklar açısından da sorun yaşanacak. Bilindiği gibi yargı organları OHAL ile yapılan düzenlemelere dayalı uygulamalarda ya başvuruları kabul etmiyor ya da sürüncemede bırakıyor. Böylece kadro alım sürecinde yaşanan usulsüzlüklerde hak arama zorlaşacak.
  http://ift.tt/2DbwMpW
0 notes