17 Ağustos'un yıl dönümünde Bursa İnegöl deprem gerçeğini hatırlattı
İnegöl Belediyesi 17 Ağustos Marmara depreminin 25’inci yıl dönümünde kent merkezinde kurulan stant ve açılan sergiyle deprem gerçeğini vatandaşlara bir kez daha hatırlattı.
BURSA (İGFA)- İnegöl Belediyesi 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve ülke tarihimizin sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olarak kayıtlara geçen Gölcük Merkezli depremin 25. Yıl dönümünde, deprem gerçeğini hatırlatmak adına bir dizi etkinlik gerçekleştirdi.
İnegöl kent merkezinde İnegöl Doğal Afetler Arama Kurtarma Ekibi (İNDAK), İHH ve ANDA iş birliği ile farkındalık standı oluşturuldu. Aynı zamanda ülkemizde geçmişten bu gününe yaşanmış depremlerden görsellerin yer aldığı bir fotoğraf sergisi açıldı. Gün boyu burada vatandaşlara bilgilendirmeler yapılıp deprem gerçeğine dair farkındalık oluşturuldu.
AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ve AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş’ta standı ziyaret etti. Burada bir açıklama yapan Başkan Alper Taban, “Bugün 17 Ağustos. Biliyorsunuz 1999 yılında önemli bir afet yaşadık, bundan tam 25 yıl önce. Dolayısıyla yine 2 Şubat 2023’te yaşadığımız bir Kahramanmaraş depremi vardı. Ben öncelikle bugün vesilesiyle depremlerde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu konuda ad farkındalıkları arttırabilmek adına bugün bir dizi etkinliğimiz oldu. Ben katkı ve destek veren İNDAK, ANDA ve İHH ekiplerimize ve temsilcilerine çok teşekkür ediyorum” dedi.
Bugün artık deprem gerçeğinin daha iyi bilindiğini ve hazırlık yapıldığını ifade eden Başkan Taban, de İNDAK ile bir protokol imzalayıp arama kurtarma konusunda çalışmalar yaptıklarını ancak diğer İHH ve ANDA gibi kurumlarımızla da iş birliği halinde olduklarını kaydetti. “İnegöl’de 76 ayrı noktada toplanma alanlarını oluşturduk” diyen Başkan Taban, “Bunlara web sayfalarımızdan ulaşabilirler. Arama kurtarma ekiplerimiz için yapay enkaz alanı oluşturduk. Eğitim ve çalışmalar yapılmasını katkı sunuyoruz. Gönüllü vatandaşlarımıza afetler konusunda eğitim vermek amacıyla Beşinci Mevsim Kültür Merkezimizde bir eğitim ofisi tahsis ettik. İnegöl Doğal Afetler Arama Kurtarma Ekibi (İNDAK)’a malzeme ve ekipman desteği yaptık, ihtiyaçlar doğrultusunda yapmaya devam ediyoruz. AFAD ve üniversite iş birliği ile ilçemizin Doğal Afetler Risk ve Eylem Planı’nı oluşturduk. Şehrin dijital ikizinin oluşturulması için çalışma başlatıldı. Yeni dönemin en önemli çalışmalarından biri olacak. Bir yandan da kentsel dönüşüm çalışmalarıyla daha sağlıklı yapılar üreterek süreci destekliyoruz” diye konuştu.
AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman da, deprem farkındalığı için yapılan sergiyi de çok değerli bulduğunu ifade ederek, “Bizim arzumuz depreme daha dayanıklı konutlarda vatandaşlarımızın oturması. Ben bu organizasyon için de hem belediyemize hem arama kurtarma ekiplerimize teşekkür ediyorum. İyi ki varlar. Bizler de onlara her konuda destek olmaya devam edeceğiz” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
Ko'k jiguli - Ozoda Nursaidova Rhythm Karaoke Original Traffic (Oʻzbekis... Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=h8Cq1BwdTsg Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Composer: OZODA Lyrics: OZODA Arrangement: DENDY Mix& Master: NZERO Admin: +998977237777 +998901675555 ▪️ Подпишись на instagram Admin: +998901675555 Şarkı Sözleri Alvon-alvon gullaring olib Atrofingga nazarlar solib Mahallamga kelar eding Musiqani qo'yvolib Hali hamon yodimda Qolgin deding yonimda Seni jondan sevgandim Eng gullagan onimda Ko'k jiguli ko'm-ko'k jiguli Eslatadi sevgimizni ex jiguli Qo'shni Guli, qo'shni Guli Qizg'onardi seni mendan o'sha Guli Ko'k jiguli ko'm-ko'k jiguli Eslatadi sevgimizni ex jiguli Qo'shni Guli, qo'shni Guli Qizg'onardi seni mendan u Guli Ikkimiz sodda edik Sevgimiz ham beg'ubor Ismimiz yozar edik Esingdami u devor? Hali hamon yodimda Qolgin deding yonimda Seni jondan sevgandim Eng gullagan onimda Ko'k jiguli ko'm-ko'k jiguli Eslatadi sevgimizni ex jiguli Qo'shni Guli, qo'shni Guli Qizg'onardi seni mendan o'sha Guli Ko'k jiguli ko'm-ko'k jiguli Eslatadi sevgimizni ex jiguli Qo'shni Guli, qo'shni Guli Qizg'onardi seni mendan u Guli Hali hamon yodimda Qolgin deding yonimda Seni jondan sevgandim Eng gullagan onimda Ko'k jiguli ko'm-ko'k jiguli Eslatadi sevgimizni ex jiguli Qo'shni Guli, qo'shni Guli Qizg'onardi seni mendan o'sha Guli Ko'k jiguli ko'm-ko'k jiguli Eslatadi sevgimizni ex jiguli Qo'shni Guli, qo'shni Guli Qizg'onardi seni mendan u Guli Все права защищены. Несанкционированное использование является нарушением действующего законодательства. Во избежание нарушения авторских прав, просим не загружать данное видео на свой канал. Ozoda Nursaidova Maqola Munozara lotin/кирилл Mutolaa Tahrirlash Manbasini tahrirlash Tarix Asboblar Ozoda Nursaidova Umumiy maʼlumot Tavalludi Ozoda Parpiyevna Nursaidova 9-oktyabr 1974-yil (49 yosh) Toʻytepa, Toshkent, Oʻzbekiston Fuqaroligi Oʻzbekiston bayrogʻi Oʻzbekiston Kasbi Qoʻshiqchibastakorproduser Janr Estrada Faoliyat yillari 1994 – hozirgacha Ozoda Parpiyevna Nursaidova (9-oktabr 1974-yilda tugʻilgan) – oʻzbek qoʻshiqchisi, bastakori va produsyeridir. Hayoti Ozoda Nursaidova 1974-yil 9-oktabrda Toshkent viloyatining Toʻytepa shahrida dunyoga keldi.[1]. 1999-yilda Ashrafiy nomidagi Toshkent davlat konservatoriyasini tugatdi.[2] Diskografiyasi 1997 – „Muhabbat qaydasan“ 2000 – „Ketma“. 2001 – „Asrasin“ 2002 – „Endi man ketaman“ 2003 – „Ishq sharobi“ 2004 – „Orzularim“ 2006 – „Bu kuylar kechagimas“ 2010 – „Tinglanmagan qushiqlar“ 2014 – „Eʼtirof et“ 2021 – „Hayati“ 2022 – „Tasalli ber“ 2024 – „Koʻk jiguli“ Show konsert dasturlari ● 2002 – „Endi man ketaman“ ("Xalqlar doʻstligi" saroyi) ● 2003 – „Qaynonamsiz – Onamsiz“ ("Xalqlar doʻstligi" saroyi) ● 2004 – „Orzularim“ ("Xalqlar doʻstligi" saroyi) • 2004 – Live concert Andijon ● 2006 – „Bu kuylar kechagimas“ ("Xalqlar doʻstligi" saroyi) • 2018 – Istanbulda • 2019 – Qirgʻiziston da konsert ● 2021 – 2021 konsert dasturi 8-12 aprel ("Xalqlar doʻstligi" saroyi) ● 2022 – „Tasalli ber“ 9-16 may ("Xalqlar doʻstligi" saroyi) ● 2023 — "Yomgʻirlarda „ 15-22 may (“Xalqlar doʻstligi" saroyi) Mukofotlari 2001 – „Yilning eng yaxshi qoʻshiqchisi“ nominatsiyasida Tarona mukofoti 2002 – „Yilning eng yaxshi qoʻshiqchisi“ nominatsiyasida Zomin mukofoti 2021 – Shuhrat medali[3] Manbalar „Био��рафия Озоды Нурсаидовой“ (2011-yil 5-yanvar). 2013-yil 6-iyulda asl nusxadan arxivlangan. Qaraldi: 2015-yil 27-mart. (Archive.is saytida 2013-07-06 sanasida arxivlangan) Tashkentskaya konservatoriya: soobщestvo vipusknikov – Home Ukaz Prezidenta Respubliki Uzbekistan ot 24 avgusta 2021 goda „O nagrajdenii v svyazi s tridsatiletiem gosudarstvennoy nezavisimosti Respubliki Uzbekistan gruppi rabotnikov sfer nauki, obrazovaniya, zdravooxraneniya, sporta, literaturi, kulturi, iskusstva i sredstv massovoy informatsii“ Havolalar ozoda.com Portallar: Biografiya flag Oʻzbekiston Turkum: 9-oktyabrda tugʻilganlar1974-yilda tugʻilganlarYashayotgan insonlarOʻzbekistonlik ayol qoʻshiqchilarOʻzbekistonlik aktrisalarBastakorlarShuhrat medali sohiblari ritim karaoke,ritim alt yapısı,gitar eşliği,bateri eşliği,drum,loop,trompet eşliği,piyano eşliği,darbuka,hazır ritimler,şarkı alt yapıları,şarkı ritimleri,rhythm,karaoke,hazır looplar,ritim kalıpları,düğün salonu,kaliteli ritimler,hazır loop,Alvon-alvon gullaring olib,Ozoda Nursaidova,Ko'k jiguli,Atrofingga nazarlar solib,Mahallamga kelar eding,Musiqani qo'yvolib,Hali hamon yodimda,Qolgin deding yonimda,Seni jondan sevgandim,Eng gullagan onimda
Muharrem Ergin (1923, Ahıska - 6 Ocak 1995, İstanbul), Türk Türkologdur.
Ahıska'da Karapapak (Terekeme) [Türkiye'de "Mesket Türkleri" olarak bilinir][2] kökenli bir ailede dünyaya geldi.[1] 1925 yılında ailesiyle Türkiye'ye göç ederek Muş'a bağlı Bulanık kazâsına yerleştiler. Bulanık'ta başladığı eğitimini, 1943 yılında Balıkesir Lisesi'nde yatılı okuyarak sürdüren Ergin; 1945 yılındaki Tan gazetesi baskınına katılan ve göstericileri yönlendirenler arasında yer almıştır.[3] 1947 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Reşit Rahmeti Arat'ın asistanı olarak, mezun olduğu üniversitede akademik çalışmalarına başladı. 1963'te doçent, 1971 yılında profesör unvanı aldı ve 1986-1990 yılları arasında ise üniversitenin Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığını yaptı. Orhun Âbideleri'nin günümüz Türkçesine birebir çevirisini de yapan Ergin, 1990 yılında emekli oldu.[1]
Hayatının son yıllarını parkinson hastalığı ile mücadele ederek geçiren Ergin, zatürreye yakalandıktan bir hafta sonra, 6 Ocak 1995 tarihinde öldü. Mezarı Hasdal Mezarlığı'ndadır.[1][4]
AK Parti Sakarya İl Başkanı Yunus Tever, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 24. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Sakarya İl Başkanı Tever: “24 yıl önce meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan Marmara Depremi, milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Ülkemiz için büyük bir felaket olan Marmara depreminde, binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş, on binlerce vatandaşımız yaralanmış ve evsiz kalmıştır. Geçen yıllar yaraları sarsa da, ne acılarımızı azalttı ne de kaybettiklerimizi unutturdu. Bundan sonra geçecek yıllar da asla unutturmayacaktır.
https://www.fisiltihaberleri.com/haber/ak-parti-sakarya-il-baskani-yunus-tever-17-agustos-1999-marmara-depreminin-24-yil-donumu-dolayisiyla-bir-mesaj-yayimladi-9155.html
Fransız basınının bir havalimanı yetkilisine dayandırdığı habere göre, ‘Sir Alfred’ lakabıyla bilinen Nasseri, 1988-2006 yıllarında yaşadığı Roissy-Charles-de-Gaulle Havalimanı’nın 2F terminalinde saat 12.00 sularında doğal sebeplerle öldü.1945 İran doğumlu Nasseri, annesini bulmak için çıktığı yolda İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika’dan geçtikten sonra Fransa’ya gelmiş, Paris’e yakın Roissy-Charles-de-Gaulle Havalimanı’nda kalmaya başlamıştı.Nasseri, 1999’da Fransa’da mülteci statüsü ve oturma izni aldı. 2006’da hastaneye kaldırılan Nasseri, akabinde bir yardım kuruluşuna bağlı sığınma evinde, ardından bir otelde yaşadı.Nasseri’nin birkaç hafta önce yeniden havalimanına geldiği kaydedildi. AA
ve daha fazla aydın haber yazıları okumak için Magazin sayfasını ziyaret edebilirsiniz.Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/hayatim/magazin-haberleri/terminal-filmine-ilham-veren-iranli-18-yil-yasadigi-havalimaninda-hayatini-kaybetti/
https://rehberaydin.com/terminal-filmine-ilham-veren-iranli-18-yil-yasadigi-havalimaninda-hayatini-kaybetti/
15.06.1929 YEŞİOVA, BURDUR DOĞUMLUDUR. GÖNEN KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNUDUR. TÜRKİYE ÖĞRETMENLER SENDİKASI(TÖS) KURUCUSU VE GENEL BAŞKANI. TÜRKİYE ÖĞRETMEN DERNEKLERİ MİLLİ FEDERASYONU(TÖMFED) GENEL BAŞKANI. 1969 ÖĞRETMENLER BOYKOTU NEDENİYLE AÇIĞA ALINMIŞ, 1971'DE İSTİFA ETMİŞTİR. 12 MART DARBESİ İLE
ONLARCA YIL TUTUKLULUK, SÜRGÜN VE GÖZALTI SONRASI ALMANYA'YA GİTMİŞ VE ÖLENE KADAR ORADA KALMIŞTIR.
YUNUS NADİ ROMAN, TRT SANAT, TDK ROMAN, ORHAN KEMAL ROMAN, SAİT FAİK HİKAYE, AVNİ DİLLİGİL TİYATRO, YILIN OYUNU, BERLINZ SENATOSU ÇOCUK YAZINI, BDİ YAZIN, SEDAT SİMAVİ ROMAN, USTALARA SAYGI VE PİR SULTAN ABDAL DERNEĞİ ÖDÜLLERİ.
ROMAN : YILANLARIN ÖCÜ, TIRPAN, IRAZCA'NIN DİRLİĞİ, KAPLUMBAĞALAR, ONUNCU KÖY, AMERİKAN SARGISI, YAYLA
KOCA REN, YARIM EKMEK.
ÖYKÜ: ÇİLLİ, KARIN AĞRISI, CÜCE, ANADOLU GARAJI, ONBİNLERCE KAĞNI,
Babam maç izliyor annem babamın dikkatini dağıtmak için her şeyi yaptı en sonunda dedi ki bizim evlilik yıl donumunuz ne zamandı babam yılı hatırladı diyor ki 1999 annem de diyor ki o zaman zeytin zamanıydı dip topluyorduk ekim ayıdır herhalde EVLILIK YIL DONUMUNU HATIRLAMA SEKLINE BAKIN QWODKAPXJAPDJS
Annem bir de diyor ki beni zeytine götürmemişlerdi yeni gelinim diye xjlazjlazjlazk
Fırat adlı gemiyle, Amerika’nın Phıladelphia limanına 10 bin ton tütün götürmüştük.
Şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk.
Yanımıza bir araba yaklaştı ve nereye gittiğimizi sordu.
Limana deyince bizi götürebileceğini söyledi. 3 arkadaş bindik ve geminin bordasına kadar getirdi.
Bu kibar Amerikalıyı ‘Türk kahvesi’ ikram etmek için gemiye davet ettim.
Zabitan salonuna geçtik. Kaptanımız da oradaydı.
Misafirimiz salonu inceledıkten sonra; “Bu geminin Türk gemisi olduğunu söylediniz. Ancak, salonda Atatürk resmi yok” dedi ve hemen ilave etti; “Önce Atatürk’ün resmini koymalıydınız” deyip kahveyi içmeden gemiden ayrıldı.
Hepimiz şaşırıp kalmıştık.
Karşılaştığımız olaya bir anlam veremiyorduk.
Bu olayı çok düşündüm.
Sanırım bu kibar Amerikalı, varlık nedenimiz olan Atatürk’e kayıtsız kaldığımızı düşünmüş ve tavrımızı vefasızlık olarak değerlendirerek bizi protesto etmişti.
Karşılaştığımız bu sıradışı olaya başka açıklama bulamamıştım…
Yıl 1985 ...
İzmir’e yük getiren Yunan bandralı gemide baş mühendis mide kanaması geçirdiği için hastahaneye kaldırılmış.
İşe davet ettikleri için görev aldım. Gemide tek Türk, baş mühendis olarak benim.
Bir sohbet esnasında, gemi kaptanı (adı Kosta’ydı) gümrükte fotoğraf makinesinin mühürlü kamaraya kilitlendiğini ve bu duruma çok üzüldüğünü söyledi.
Makine yanında olsaydı ne yapacaktın diye sordum.
Oğlu istediği için, Kordon’daki Atatürk Anıtı’nın resmini çekeceğini söyledi. Şaşırmıştım.
“Atatürk size tarihinizin en büyük darbesini vuran komutandı, neden onun resmini çekmeyi düşünüyorsunuz” dedim.
Şu cevabı verdi;
“Biz, emperyalizmin emrinde haksız ve işgalci olarak Anadolu’ya geldik. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken Atatürk sizi uçurumun kenarından alıp, özgür uluslar arasına modern bir ulus olarak kattı.Bunu yaparken, insanlık tarihine ezilen ulusların kurtuluşuna örnek olan, yeni bir deneyim kazandırdı. Onlara, özgürlükleri için mücadele ederlerse kazanacaklarını öğretti. Atatürk, bu nedenle bizim için de değerlidir”.
Bu cevap nedeniyle, etkisini hayatım boyunca taşıdığım bir duygu yoğunlaşması yaşamıştım…
Yıl 1988 ...
Ekvador’un Guayaquil şehri.
Gemideki işim bitince, çevreyi tanımak için dolaşmaya çıktım.
Bir okula rastladım. okulun girişindeki alanda 5 tane büst gördüm.
Birinci büst Simon Bolivar’a aitti.
İkincisi Che Guavera,
üçüncüsü Fidel Castro,
Dördüncüsü Emiliyano Zapata
ve Beşinci büst Mustafa Kemal Atatürk’e aitti.
Büstleri inceleyip İspanyolca açıklamaları anlamaya çalışırken, öğretmen olduğunu düzgün İngilizcesi ile söyleyen bir kişi geldi.
Nereli olduğumu sordu.
Türk olduğumu söyleyince, içtenlikli bir ilgi gösterdi.
Atatürk hakkında konuşmaya başladık. Türk devrimi konusundaki bilgisi yüksekti.
Atatürk’ü, saygı duyduğu diğer 4 devrimciden ayrı tuttuğunu söyledi. “O yalnızca ülkesini kurtarıp modern bir ulus yaratmakla kalmadı, ezilen uluslara evrensel bir örnek yarattı. İnsanlık tarihinde hiçbir lider bunu başaramamıştır” dedi.
O an duyduğum övünç ve mutluluğu unutmam mümkün değildir.
YIL 1999 ...
Hindistan’ın Visakapatman limanındayız.
Şehri dolaşırken büyük bir kitapçı dükkanına girdim.
Çocuklar için kısaltılmış İngilizce dünya klasikleri dizisi olduğunu gördüm. İncelediğim listede ‘Atatürk’ün Hayatı ve Devrimleri’ isimli bir kitap bulunuyordu.
Listede olmasına rağmen raflarda yoktu.
Görevliyi buldum ve diğerleri ile bu kitabı istediğimi söyledim.
Görevli, okulların yeni açıldığı, ilginin fazla olması nedeniyle kitabın kalmadığını, ısmarladıklarını ve bir hafta sonra uğramamı söyledi.
Ertesi gün limandan hareket edeceğimiz için zamanım olmadığından bu kitabı alamadım.
Bir yandan bütün kitabevi benim olmuş gibi mutlu oldum, diğer yandan, derin bir acı ve üzüntü duydum. Dünyanın öbür ucunda, çocuklara öğretilen Atatürk kendi ülkesinde üstü örtülmüş,
Yetkili yerlere gelen kişiler Onu bu ülke gençliğine öğretmemek için her şeyi yapmışlardı.
Üzüntümün nedeni buydu…
Yıl 2003 ...
Kamerun’un Douala Limanındayız.
Kütük kereste yüklenecek. Yükün sahibi, gemiye yüklemeye nezaret edecek bir kaptan göndermişti.
Kaptan Hırvattı.
Zabitan odasına geldiğinde, gelenin karşısına düşen duvardaki Atatürk resmini görünce duraladı.
Bir süre durduktan sonra resme doğru yürüdü.
Saygı ifade eden davranışlarla resmi nazikçe düzeltti ve hepimizin yüreğine bir ok gibi saplanan şu sözleri söyledi; “Siz bu insanı ve ideallerini anlayamadınız. Anlamış olsaydınız bugün Avrupa kapılarında sürünmez, Avrupalılar sizin kap��larınızda bekleşirlerdi”…
Yıl 2017 ...
Bangladeşin Chittgong limanındayız.
Gemiden inmiş limanın çıkış kapısına doğru gidiyordum.
Takkeli, entari ya da şalvar giyimli, yaşlı birisi ile hafifçe çarpıştık.
Nedeni o olmamasına karşın özür diledi ve konuşmaya başladık.
Kocaeli'de deprem farkındalığı için önemli çalışma
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 25. yıl dönümü nedeniyle Cumhuriyet Bulvarı üzerinde farkındalık etkinliği düzenledi
KOCAELİ (İGFA) – 17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden tam 25 yıl geçti. 17 Ağustos depremini unutturmamak ve vatandaşları deprem konusunda bilgilendirmek için pek çok çalışma gerçekleştiren Büyükşehir, bu yıl da farkındalık oluşturmak için Afet İşleri Daire Başkanlığı’nın koordinasyonunda Cumhuriyet Bulvarı üzerinde farkındalık etkinliği düzenledi.
TAM 25 YIL GEÇTİ
Marmara Bölgesinin deprem gerçeğiyle her an yüz yüze olduğu bilinciyle pek çok çalışma gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yıldönümü dolayısıyla Cumhuriyet Bulvarında deprem sergisi açtı. Depremden korunma, depreme dair bilgilendirme ve farkındalık oluşturmak amacıyla açılan deprem sergisinde depremin etkilediği hayatlar ve yıkılan binalar, 1999 depreminden görüntüler, 6 Şubat merkezli depremlerden etkilenen bölgelerde yapılan çalışmalarla ilgili görseller yer aldı. Vatandaşlara ‘Deprem Eğitim Kitapçığı’ dağıtıldı.
CUMHURİYET BULVARINA STANT
Alanda ayrıca İtfaiye Dairesi Başkanlığı, Kızılay ve diğer arama kurtarma dernekleri tarafından stantlar kuruldu. Kurulan stantlarda kurtarma çalışmaları sırasında kullanılan ekipmanlar vatandaşlara tanıtıldı. Programda ayrıca vatandaşlara, afet öncesinde, afet anında ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili bilgiler aktarıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği bu etkinlik, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin acı hatırasını unutmadan, gelecekte benzer acıların yaşanmaması için toplumda afet bilincini artırmayı amaçlıyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
Fırat adlı gemiyle, Amerika’nın Phıladelphia limanına 10 bin ton tütün götürmüştük.
Şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk.
Yanımıza bir araba yaklaştı ve nereye gittiğimizi sordu.
Limana deyince bizi götürebileceğini söyledi. 3 arkadaş bindik ve geminin bordasına kadar getirdi.
Bu kibar Amerikalıyı ‘Türk kahvesi’ ikram etmek için gemiye davet ettim.
Zabitan salonuna geçtik. Kaptanımız da oradaydı.
Misafirimiz salonu inceledıkten sonra; “Bu geminin Türk gemisi olduğunu söylediniz. Ancak, salonda Atatürk resmi yok” dedi ve hemen ilave etti; “Önce Atatürk’ün resmini koymalıydınız” deyip kahveyi içmeden gemiden ayrıldı.
Hepimiz şaşırıp kalmıştık.
Karşılaştığımız olaya bir anlam veremiyorduk.
Bu olayı çok düşündüm.
Sanırım bu kibar Amerikalı, varlık nedenimiz olan Atatürk’e kayıtsız kaldığımızı düşünmüş ve tavrımızı vefasızlık olarak değerlendirerek bizi protesto etmişti.
Karşılaştığımız bu sıradışı olaya başka açıklama bulamamıştım…
Yıl 1985 ...
İzmir’e yük getiren Yunan bandralı gemide baş mühendis mide kanaması geçirdiği için hastahaneye kaldırılmış.
İşe davet ettikleri için görev aldım. Gemide tek Türk, baş mühendis olarak benim.
Bir sohbet esnasında, gemi kaptanı (adı Kosta’ydı) gümrükte fotoğraf makinesinin mühürlü kamaraya kilitlendiğini ve bu duruma çok üzüldüğünü söyledi.
Makine yanında olsaydı ne yapacaktın diye sordum.
Oğlu istediği için, Kordon’daki Atatürk Anıtı’nın resmini çekeceğini söyledi. Şaşırmıştım.
“Atatürk size tarihinizin en büyük darbesini vuran komutandı, neden onun resmini çekmeyi düşünüyorsunuz” dedim.
Şu cevabı verdi;
“Biz, emperyalizmin emrinde haksız ve işgalci olarak Anadolu’ya geldik. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken Atatürk sizi uçurumun kenarından alıp, özgür uluslar arasına modern bir ulus olarak kattı.Bunu yaparken, insanlık tarihine ezilen ulusların kurtuluşuna örnek olan, yeni bir deneyim kazandırdı. Onlara, özgürlükleri için mücadele ederlerse kazanacaklarını öğretti. Atatürk, bu nedenle bizim için de değerlidir”.
Bu cevap nedeniyle, etkisini hayatım boyunca taşıdığım bir duygu yoğunlaşması yaşamıştım…
Yıl 1988 ...
Ekvador’un Guayaquil şehri.
Gemideki işim bitince, çevreyi tanımak için dolaşmaya çıktım.
Bir okula rastladım. okulun girişindeki alanda 5 tane büst gördüm.
Birinci büst Simon Bolivar’a aitti.
İkincisi Che Guavera,
üçüncüsü Fidel Castro,
Dördüncüsü Emiliyano Zapata
ve Beşinci büst Mustafa Kemal Atatürk’e aitti.
Büstleri inceleyip İspanyolca açıklamaları anlamaya çalışırken, öğretmen olduğunu düzgün İngilizcesi ile söyleyen bir kişi geldi.
Nereli olduğumu sordu.
Türk olduğumu söyleyince, içtenlikli bir ilgi gösterdi.
Atatürk hakkında konuşmaya başladık. Türk devrimi konusundaki bilgisi yüksekti.
Atatürk’ü, saygı duyduğu diğer 4 devrimciden ayrı tuttuğunu söyledi. “O yalnızca ülkesini kurtarıp modern bir ulus yaratmakla kalmadı, ezilen uluslara evrensel bir örnek yarattı. İnsanlık tarihinde hiçbir lider bunu başaramamıştır” dedi.
O an duyduğum övünç ve mutluluğu unutmam mümkün değildir.
YIL 1999 ...
Hindistan’ın Visakapatman limanındayız.
Şehri dolaşırken büyük bir kitapçı dükkanına girdim.
Çocuklar için kısaltılmış İngilizce dünya klasikleri dizisi olduğunu gördüm. İncelediğim listede ‘Atatürk’ün Hayatı ve Devrimleri’ isimli bir kitap bulunuyordu.
Listede olmasına rağmen raflarda yoktu.
Görevliyi buldum ve diğerleri ile bu kitabı istediğimi söyledim.
Görevli, okulların yeni açıldığı, ilginin fazla olması nedeniyle kitabın kalmadığını, ısmarladıklarını ve bir hafta sonra uğramamı söyledi.
Ertesi gün limandan hareket edeceğimiz için zamanım olmadığından bu kitabı alamadım.
Bir yandan bütün kitabevi benim olmuş gibi mutlu oldum, diğer yandan, derin bir acı ve üzüntü duydum. Dünyanın öbür ucunda, çocuklara öğretilen Atatürk kendi ülkesinde üstü örtülmüş,
Yetkili yerlere gelen kişiler Onu bu ülke gençliğine öğretmemek için her şeyi yapmamışlardı.
Üzüntümün nedeni buydu…
Yıl 2003 ...
Kamerun’un Douala Limanındayız.
Kütük kereste yüklenecek. Yükün sahibi, gemiye yüklemeye nezaret edecek bir kaptan göndermişti.
Kaptan Hırvattı.
Zabitan odasına geldiğinde, gelenin karşısına düşen duvardaki Atatürk resmini görünce duraladı.
Bir süre durduktan sonra resme doğru yürüdü.
Saygı ifade eden davranışlarla resmi nazikçe düzeltti ve hepimizin yüreğine bir ok gibi saplanan şu sözleri söyledi; “Siz bu insanı ve ideallerini anlayamadınız. Anlamış olsaydınız bugün Avrupa kapılarında sürünmez, Avrupalılar sizin kapılarınızda bekleşirlerdi”…
Yıl 2017 ...
Bangladeşin Chittgong limanındayız.
Gemiden inmiş limanın çıkış kapısına doğru gidiyordum.
Takkeli, entari ya da şalvar giyimli, yaşlı birisi ile hafifçe çarpıştık.
Nedeni o olmamasına karşın özür diledi ve konuşmaya başladık.
ANMA
17 ARALIK (1995) BUGÜN
DOĞU TÜRKİSTAN'IN ÖNEMLİ LİDERLERİNDEN OLAN
İSA YUSUF ALPTEKİN'İN VEFATININ YIL DÖNÜMÜ.
RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUM.
İsa Yusuf Alptekin;
d. 1901 - ö. 17 Aralık 1995),
Çin Cumhuriyeti'nin ilk döneminde Uygur siyasetçisi ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin genel sekreteri.
1901 yılında Doğu Türkistan'ın Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kasabasında doğdu. Öğrenimini Doğu Türkistan'da tamamladıktan sonra çeşitli memuriyet görevlerinde bulundu.
Sincan eyaletinine memur olarak görev yapmış ve 1926 yılında Sovyetler Birliği'ne Andican konsolosluğuna yazıcı olarak gönderildi ve orada millî mücadele taraftarlarıyla bağlantı kurdu.
1931'de Hoca Niyaz tarafından başlatılan ayaklanma (Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti) sırasında Kuomintang'a yanaşmış ve Sincan eyaleti valisinin zulmü hakkında Çin hükûmetine bilgi aktarmıştır. Bu durumun önlenmesini, aksi takdirde ayaklanmanın yayılacağını, Sovyetler'in işgalinin söz konusu olacağını bildirmiştir. Nankin'de dergiler çıkararak Doğu Türkistan'ın özerklik haklarını genişlettirmeye çalıştı. 1936 yılında Çin Cumhuriyeti meclisi üyeliğine seçildi.
1944'te İli'de başlayan ayaklanma (Doğu Türkistan Cumhuriyeti) neticesi kurulan hükûmete girmesini ilgililer istemedi. Ancak 3 yıl sonra Kuomintang'ın temsilcisi olarak Doğu Türkistan hükûmetine girdi ve genel sekreterliğine getirildi.
1949'da Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun Doğu Türkistan'da konuşlandırılması ile birlikte o günkü Hindistan'ın Keşmir eyaletine sığındı.
1954 yılında Türkiye'ye geçti. Türkiye'ye gelir gelmez İstanbul'da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyetini kuran İsa Yusuf Alptekin Shärqiy Türkistan awaz (Doğu Türkistan Sesi) dergisini çıkararak Doğu Türkistan sorununun dünya kamuoyuna anlatılmasına yoğunlaştı.
Yabancı ülke yöneticileri nezdinde olduğu kadar Türkiye hükûmetleri nezdinde de Doğu Türkistan davasının anlatılması için mücadele verdi. Parti liderleri, başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla görüştü.
Bir konuşmasında, "Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi davasında öncülük şerefi, Türkiye'nin hakkı olsun...."[ diyen İsa Yusuf Alptekin, 17 Aralık 1995 gecesi öldü.
Oğlu Erkin Alptekin de Doğu Türkistan bağımsızlık hareketinin eylemcisi olarak tanınmaktadır.
Eserleri
• Unutulan Vatan Doğu Türkistan (East Turkestan: The Forgotten Land), Seha Yayıncılık, İstanbul, 1999.
Emeklilikte Yaşa Takılan ( Eyt ) ve bu nedenle şimdi emekli olamamış vatandaşların merakla beklediği süreçte sona yaklaşılıyor. Bu yılın sonuna yanlışsız tamamlanması planlanan çalışmalar tamamlandığında taslak, Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım ...
Emeklilikte Yaşa Takılan ( Eyt ) ve bu nedenle şimdi emekli olamamış vatandaşların merakla beklediği süreçte sona yaklaşılıyor. Bu yılın sonuna gerçek tamamlanması planlanan çalışmalar tamamlandığında taslak, Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacak. BİRİNCİ YIL MALİYETİ 110 MİLYAR LİRAYI BULABİLİRYüz binlerce insan heyecan içerisinde EYT çalışmasını beklerken, düzenlemenin hazineye ne kadara mal olacağı ise merak ediliyor. Yaklaşık 5 milyon kişinin faydalanması beklenen çalışmada, tüm vatandaşların birebir anda emekli olamayacağı öngörülüyor. Masada 3 formül tutulurken EYT'nin birinci yılında hazineye maliyetinin ise; 90-110 milyar lirayı bulacağı iddia ediliyor.1 MİLYON KİŞİ YARARLANABİLECEKTürkiye Gazetesi'nin haberine nazaran belirlenecek modelde, emekli olmak için yıl ve prim gününü doldurmak gerekiyor. Mesela, emeklilikte mühlet koşulu 25 yıl olarak alındığında; kişi, 25 yılı doldursa bile prim gününü doldurmamış olabiliyor. Emsal formda, 1999'un eylül ayı öncesinde işe giren kişinin de 25 yılı dolmamış kabul ediliyor. Bu nedenle emeklilik vakti, 2024'ü bulabiliyor. Bu kapsamda EYT'de emekliliklerin topluca değil, modül kesim gerçekleşmesi kelam gelimi edilen oluyor. Münasebetiyle düzenlemeden birinci etapta koşulları taşıyan yaklaşık bir milyon kişinin yararlanması öngörülüyor. Vazgeçilen primlerle birlikte EYT'nin birinci yılında hazineye 90-110 milyar lira ortası bir maliyet getirmesi bekleniyor.3 FORMÜL GÜNDEMDEUzmanlar, EYT'lilerin bir kısmının tekrar çalışacağını yahut emekli olanların yerine yeni istihdamlar ile vazgeçilen primin bir kısmın tekrar kazanılacağını ve prim için borçlananların ödemelerini hesaba katarak bu maliyetin daha da düşeceğini hesapladı. Bu çerçevede, yükün aydan aya hem kademelendirileceğini hem de düşeceğini belirtti. Uzmanlar kelam gelimi edilen yükü "katlanılabilir" olarak nitelendirdi.FİNLANDİYA MODELİ: Masadaki birinci seçenek, aylıklardan bir ölçü kesinti yapılarak rastgele bir yaş koşulu aranmaksızın 1999 öncesi işe girenlerin emekli edilmesi. Bu formülde aylıklardan yüzde 2-3 kesinti yapılıyor ve emekliliğin önü açılıyor. Bu model daha evvel Finlandiya'da uygulanmıştı. Finlandiya, daha sonra bu modelden vazgeçmişti.YAŞIN DÜŞÜRÜLMESİ MODELİ: EYT'de bir başka seçenek de emeklilik yaşının düşürülmesi. Erkeklerin ve bayanların emekliliğinin 2-3 yaş kadar öne çekilmesini öngören formül de konuşuluyor. Uzmanlar ise bu seçeneğin farklı bir EYT sorunu ortaya çıkaracağını, şimdikinden farklı olarak yalnızca yaşa takılanların, yaş aralığının değişeceğini pahalandırıyor.1999 FORMÜLÜ: 8 Eylül 1999 öncesi işe giren bayanlarda 20 yıl, erkeklerde 25 yılı ve prim gününü doldurmuş olanların, direkt emekli edilmesi ise bir öteki alternatif. Uzmanlar, bu formülün en uygulanabilir metot olduğunu tabir ediyor.EYT SORUNUNUN KAYNAĞI NE?8 Eylül 1999 öncesi işe girmiş olanlar için emeklilikte yaş koşulu aranmıyordu. O periyotta yıl ve prim gününü dolduran emekli olabiliyordu. Daha sonra emeklilik için kademeli olarak yaş kaidesi getirilmişti. Bu da EYT kasvetini ortaya çıkarmıştı.Emekli,Yaş,Eyt,Prim,Formül,Model,1999,Mal ve daha fazla aydın haber yazıları okumak için Ekonomi sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
https://rehberaydin.com/aralik-ayinda-kesin-cozume-kavusacak-eytde-parca-parca-emeklilik-formulu-uygulanacak/
BARIŞ MANÇO’YU VEFATININ 23. YIL DÖNÜMÜNDE SAYGIYLA, ÖZLEMLE, HASRETLE, MİNNETLE, ŞÜKRANLA ANIYORUZ. MEKANI CENNET OLSUN OLSUN…
(2 Ocak 1943 tarihinde Üsküdar, İstanbul'da dünyaya geldi. 1 Şubat 1999; Kadıköy, İstanbul da hayata veda eden Barış Manço, Türk sanatçı; şarkıcı, besteci, söz yazarı, TV programı yapımcısı ve sunucusu, köşe yazarı, Devlet Sanatçısı ve kültür elçisidir)
YELELİ BOZKURT
“Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
Biliyorum dönence
Kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
Görüyorum dönence
Çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes
Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor
Duyuyorum, görüyorum, biliyorum.
Böyle diyordu “Yeleli Bozkurt” 1982 senesinde.
Türk Dünyası’nda bağımsızlık ateşleri kıvılcımlanıyor, için için yanmaya başlıyordu. İnce bir ezgi gibi yayılıyor, yıkılacağına ihtimal verilmeyen SSCB bir sona doğru gidiyor, yıllarca bu akıbeti söylemekten çatlamış dudaklar, bunu içten içe görüyor, biliyor ve duyuyordu.
Daha sonra bu yerleri ziyaret etti.
Bu ziyaretlerinden birinde Bütov Azerbaycan’ın Yolbaşçısı Ebulfez Elçibey ile karşılaştı.
Elçibey’in kendisinden “gittiği yerlerde bir Azerbaycan mahnısı” söylemesini rica etmesi üzerine gittiği her yerde “Ayrılık” türküsünü söylemeye başladı.
Belki de bu, ayrılmış iki kardeşin, bir daha ne zaman birleşeceklerini bilemeyişine bir ağıt, geleceğe uzanan bir hasret idi.
Kimbilir…
Aslında yıllarca söylemiştik Azerbaycan mahnılarını.
TRT’de “Şimdi Kars yöresinden bir türkü”, “Şimdi Iğdır yöresinden bir türkü” derken aslında hep söylüyor ama yıllarca uygulanan o katı sansürü yıkıp da bunların Türklüğün ortak hafızası olduğunu anlatamamıştık.
O ise Türklüğün bu coğrafyaya verdiği ve vermek istediği her değeri şarkılarının içine sığdırdı. Filizlenen bir tohum gibi her yana yaydı.
O yüzden bugün hala onu dinleyenler, bu yurdun içinden doğan cevherlerin, değerlerin, duyguların içinde bulur kendini.
Yeter ki yüreğinde zerrece bu vatanın bağlılığını duysun.
17 AĞUSTOS DEPREMİ'NİN 22. YIL DÖNÜMÜ ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLERLE ANILDI
17 AĞUSTOS DEPREMİ’NİN 22. YIL DÖNÜMÜ ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLERLE ANILDI
Türkiye tarihinin en büyük depremi olan ve binlerce insanın hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1999 depreminin 22. yıl dönümü, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen farkındalığı artırmaya yönelik etkinliklerle anıldı.
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı tarafından 17 Ağustos 1999 Depremini anma etkinlikleri kapsamında…