Text
Çorbaya Benzeyen 8 Türk Celebrity
Bugünkü yazımımı bu ilginç konu üzerine yapmak istiyorum. Öncelikle bu inspirationı Bojack Horseman'daki Diane karakterinin Girl Croosh'ta çalışırken yazdığı yazılardan birinden aldım. Bir çorbayı anımsatan Türk ünlülerimizi düşündüm ve aşağıda da bunları sıralıyor olacağım. VIBESAL...
1- Yayla Çorbası - Mustafa Ceceli
Şu ikisine bile biraz bakınca insan zaten bi şeyleri anlıyor... Ne biliyim bunların ikisi aynı enerji işte yayla çorbasının da bu pürü pak ifadesinin altından ekşi bir yoğurt tadı nasıl çıkabilirse Mustafa Ceceli'nin de her an bir falsosu çıkabilir. Hatta çıkmış bile olabilir.
2- Mercimek Çorbası - Nejat İşler
Bunları nasıl matchlediğimi düşünecek olursam... Mercimek çorbası benim için biraz mecburiyet, bir sığınak ya da bir zorunluluğu temsil ediyor. Güvenli bir tercih evet, ama bunun yanı sıra aynı zamanda bu alanın dışına çıkacak cesaretimiz olmadığının bir göstergesi de olabilir mi? Belki de hepimizin dolabındaki ceset mercimek çorbası kadar ulaşılabilir kıldığımız Nejat İşler yapımlarıdır... Neyse ne, ona bu kadar maruz kalmak okul hayatımda ne kadar sık mercimeğe mecbur bırakıldığımı hatırlattı ondan sanırım.
3- Nohutlu Mantı Çorbası - Tuğba Büyüküstün
Açıkçası bu eşleştirmenin kendisi direkt zorlama kokuyor. Yani Tuğba Büyüküstün’ün bu büyük işlerine rağmen nasıl hala kendini öne atma ihtiyacı hissettiğini ve bu kadar zorlama olmayı kendinin mi seçtiğini…Yoksa tüm bu işler süresince de mi böyle biri olduğunu merak ediyorum. İşte bu merağımın aynısını nohutlu mantı çorbasına da taşıyorum. I mean yani mantı güzel bi şey, nohut da çok fanı olmasam da iyidir… Çorba da öyle. Ama biri neden üçünü de bir yemekte sunalım fikrini oluşturdu inanın anlayamıyorum çok gereksiz. Aynı Tuğba Büyüküstün’ün bizim için şuan en görünür iticiliklerinden biri olan Zeytin Ağacı galasında Seda Bakan’ı aşağı çekme çabası gibi. Yani bu çorba ne ve kime bu kadar üstünlük kurmak için kasmış anlayamıyorum abi… Ayrıca Tuğba sen de göründüğün gibi asil ve erişilemez vibeını korusaydın keşke.(Küçükken ortaokul çağlarında Cesur ve Güzel’deki karakterini izlediğimden beri ona hayranlık içersindeydim.
4- Beyran – Teoman
Bu çorbayı hiç içmiş bulunmadım fakat bu çorbanın genellikle bir hangover yiyeceği olarak tüketilmesi bile başlı başlına bir Teoman vibe yani. Artı olarak içerisinde kuzu barındırdığından gelen ağırlığını Teoman’ın herhangi bir röportajını okumanın zorluğunun verdiği ağırlıkla çok benzetiyorum. Yani bu kadar kendinden geçilmez be kanka kaç yaşına geldin… Teoman’ın bayık bakışlarını çorbanın yüzeyinde görmeye başladım bile. Ayrıca kendisi prefabrik tuvalet ve beyran çorbası tamlamalarını içeren tivitteki stereotipe de son derece uyuyor! Tıpkı hem çorbanın hem Teomanın isminin an ile bitmesi gibi. Hepsi tesadüf mü? Bilemeyiz.
5- Ezogelin Çorbası – Hazal Kaya
Öncelikle bi insanın canı neden ezogelin çorbası çeker…Sonralıkla bi insan eğer elinde güzel bir projesi varsa başrol olarak neden Hazal Kaya’yı seçer… Yani bilmiyorum tüm politik doğrucu görüşleri vesaire o bir duruşa sahip izlenimi bırakan karakteri başlarda bana geçse de günümüzde çok samimi gelemiyor. Ayrıca kendisinin özel hayatındaki kocasıyla olan ‘Mutsuz olduğumuz an evliliği bırakacağız, hayat çok kısa’ ya da ‘ Kocama yürümeye çalıştıklarında bunu çok tatlı buluyoruz’ açıklamaları gerçekten çok gereksiz ve kimsenin umrunda değil… Like napabiliriz yani gerçekten bi bu kalmıştı. Ezogelin de o kadar umrumda değil işte mecburiyetten içiyorum aynı zamanda bi şekilde kafamda bu ikisi eşlenik durumda.
6- Şifa (Yalancı İşkembe) Çorbası - Boran Kuzum
Bu adamın ünlü olması Türkiye açısından çok iyileştirici bi etkiye sahip oldu. İyi ki ünlüsün. Yani profilimizi sırtlanan isimlerden benim gözümde. Ayrıca clean görüntüsünün üzerindeki o çok yerindeki bıyık bu çorbanın üzerindeki o gezdirilmiş yağ gibi. İyi ki varsın..İyikimsin…
7- Tavuk Çorbası – Gülçin Ergül
Öncelikle yani bi aklınıza şu çorbayı getirin bi de Gülçin’i. Demek istediğimi anlayacaksınız. Tavuk çorbası benim için safe place tarzı bir önem taşıyor ve gerçekten çok seviyorum. Gülçin de Big5 izlemeye başladığımdan beri verdiği o safe, naif ve ulaşılabilir ve yargısız imajıyla beni kendine bağladı ve tavuk çorbasında bulduğum hislerimin çok benzerini ona da hissetmemi sağladı. Ayrıca gençliğinde de aşşşşırı hot ve çılgın bir piliç olması bunu ispatlar nitelikte!
8- Kremalı Mantar Çorbası – Kerimcan Durmaz
Bu çorbanın kesinlikle queer coded bi şey olduğunu düşünüyorum yani bence tüm kuir halk bu çorbayı severek tüketiyodur. Tw komünitesi falan böyle o tayfanın çok kollektif bilinçle sevdiği bi şey olarak görüyorum hep tıpkı o her hafta atılan salçalı makarna, bira yanında turşu tabağı gibi bi şey benim için ve bu çorba ünlü olsaydı Kerimcan olurdu. Gerçi onun son davranışlar da biraz şaibeli ama benim aklımda yer ettiği şekilde listem bu şekilde.
Liste bi şekilde yemekteyiz ünlüler kadrosu gibi falan bi şey oldu patladım çok kıymetli… Bundan sonra gerçekten bu yazma işini ajandama eklicem ve buna vakit ayırarak yazıcam. Önemli olmasa da… Mesela bundan sonraki yazımı yazmamı zorunlu kılmak için konusunu şimdiden buraya ekliyorum. Bir sonraki yazım -> Timelineımızı ele geçiren kitap : INTERMEZZO. O zamana kadar çokkkkkkkkhoscakalsın hepherkes
1 note
·
View note
Text
Faetooth
Bu yazımımı dirrrrektmen olaraktan Faetooth grubunu kesif ettigimi bildirmek uzere yazıyorum. Öncelikle Remnants of the Vessel albümünü dinlence ederken şunu belirtmekte fayda var ki aslında daha önce keşfetmiştim ama derinlerine inmemiştim. Ve dürüst OLAK. o zaman bu kadar sarmamıştı. Bu da benim her santçı bir eraya aittir tezimi doğrular bu grubun bu dönem dinlenmesi gerekiyordu demek ki...
Geçişler çoookkk ama çok iyi olucak ki echolaliaya nasi geçtiğimi anlamadım dinlerken.Echolalia anlamsız konuşma demekmishshsh bu arada. Grup kendini bir "fairy doom" olarak tanıtıyor ve bu genrenın da black metal, doom metal, shoegaze harmanı bir tür olarak belirtiyor. Black ve dooma okuz da shoegaze ne la? dersek de (bne dedim) shoegaze anladığım kadarıyla müziğin sisli olması gibi bir şey. Slowdive'ın yaptığı şeye de bu deniyomuş...Depresif hayal meyal şarkılar shoegaze yani anlayacağımız... Bana sorarsanız ben experimental doom diip gecerim...
Albümün üçüncü şarkısı olan La Sorcière'ye geçiş yaptık. Jules Michelet'in aynı isimdeki kitabından geliyomuş ve aynı zamanda bu kitap ünlü japon filmi Belladonna of Sadness'ın ilham kaynağıymış. Bu film benim watchlistte beklerken çürüdü ama izlemek istedim bunu öğrenir öğrenmez hemen. Bu şarkı ve hemen ardından gelen She Cast a Shadow albümün doom kısımlarına giriş yaptığımı bana hissettirdi sanki.
Grubun genç kızlardan oluşması beni çok etkiledi ve şarkıların bu kadar benim açımdan catchy olmasında da bunun bi etkisinin mutlaka olduğunu düşünüyorum. Aynı şarkıları piyasada birbirinin benzeri olan eRRRRkek gruplardan biri yapsaydı bu kadar güzel olmazdı. "teen girl" olmanın o eşsiz büyüsünü barındırıyorlar kesinlikle. Google aramalarında 4 kişi gözükseler de içlerinden biri ayrılmış ve güncelde 3 kişiler diyebiliriz. ,

Genel olarak albüm bir bütünlüğe sahip ve baştan sona albüm olarak dinlenilirse işlenen tema daha iyi anlaşılabilir ve daha keyifli olur. Vokaller genel olarak çok duru ve güzel. Sert vokaller ise ekolu ve buğulu havasıyla verilmesi amaçlanan o kasvetli depresif ve ağır havayı işliyor. Albümde en sevdiğim parçalara gelecek olursam Strange Ways, Remains, Echolalia bana bir şeyler hissettirdi diyebilirim. Özellikle Strange Ways'in i cleanse my skin kısımlari ve hemen sonrasındaki vokaller gerçekten çoook ama çok güzel... başka kelimemiz yok... Bu grup beni daha çok böyle şeyler dinlemeye yönlendirdi başka bi albüm yazımımda da kadın bir sanatçıya veya kadın grubuna yer vermek istiyorum. VIBESALLLLLLLLLLLLLLLL
1 note
·
View note