Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
gün 0: yardım çığlığı
o kara lanet küllerinden doğdu, yine burada
uyuşukluk vurdu midesine, ellerine ve ayaklarına
tir tir titredi kabus gibi gecelerden uyandıkça
teslimiyet kaçınılmazdır parçalanan kalbi oldukça
yıkanmaz, fırçalamaz, bakmaz ruhundaki pislik taşıyor
her gün uğraşıyor ama içindeki o laneti kusamıyor
öyle zayıf ki, acınmayı kimsesizliğe tercih ediyor
öyle muhtaç ki, uzuvları sanki artık felç geçiriyor
0 notes
Text
önce insanları, sonra hırsları
saatleri, dakikaları bozdum
hissederim yine sancıları
zamanla unutur oldum
kaybettim gizliliğimi
değişeceğini umdum
açtım hemen yüreğimi
zamanla unutur oldum
gamsızın bile vardı acıları
sandım huzuru buldum
gerçek oldu korkuları
onları da unutur oldum
hem çareyi hem tasayı
aldım baş ucuma koydum
zoraki inancın eseri yasayı
zamanla unutur oldum
0 notes
Text
ne kadar berbat bir kişiliğe sahip olduğumu duyuyorum. onları suçlayamam. ben kaçarım o hislerden, yaklaştığını hissettiğim anda yok ederim. benim bir yüreğim var mı emin değilim, sevemem ben. sevgiyi de hak ettiğimi düşünmem. öyle acımasız olurum ki, bencilleşirim. en büyük derdimin çözümünü ellerimle iterim, çokta risk insanı değilim. kim ne derse desin değişmeyecek ama kafamda dönmeye devam edecek bir düşünce çemberi bu... standartlarım mı yüksek bilmiyorum, ben sadece ne kadar korktuğumu birinin anlamasını istemiştim. tir tir titriyorum incineceğim yeniden diye. çelimsiz karakterim kaldırabilir mi bir darbeyi? keşke görebilseler o duvarların ardındakileri demek onlara açık kapılarda hoş geldin demek değilmiş. gitsinler... benim ruhumun en uzun soluklu arkadaşı kimsesizliktir.
0 notes
Text
bütün dünya üzerime üzerime gelse de içimdeki o aptal, küçücük ve anlamsız umutları öldüremiyorum. tüm bu diyarı yakmayı istemem gerekse bile ben kocaman sarılmak istiyorum her bir zerresine. ne merhametimi yok edebiliyorum, ne vicdanımı. ne bu sağanaklara şemsiye açıyorum, ne de sıcacık günleri hayal etmeden durabiliyorum. küçücük evimin tek bir penceresi deniz görse, krem rengi hakim olsa her bir köşesine, yemeklerimi hazırlayabilsem, dilediğim zaman ufak balkonumda mis gibi kahvaltılar etsem... kimsem olmasa bile kedime sarılıp uyusam, her sabah ayakta kalmaya devam edebilsem, pes etmemenin haklı gururunu yaşabilsem... saatlerce kitaplar okusam, en sevdiğim şarkılar çalsa, akşam üstü iyot koksa evimin duvarları keşke ve öyle sevsem ki kendimi, öyle barışık olsam ki huzur içinde olsam. kimseye ihtiyacım yok. korku yok. belki akşam giderim, yıldızları bile izlerdim apartmanın terasında. halledeceğim. halletmek zorundayım.
0 notes
Text
kelimelerim kifayetsiz. hissedemiyorum dünyayı. yavaş yavaş ruhum sökülüyor sanki. hep aynı yerde uzanıyorum. sonunda dileğim kabul mu oldu?
0 notes
Text
zamansızlık
her şey yeniden karardı. artık bana fayda etmiyor damarlarımda gezinen sıvı. ebedi karanlığa kavuşmak istiyorum. ben bu dünyayı kirleten aciz bir varlığım. zarardan başka bir etkim yok. güldürdüğüm yüzlerin hepsini yıkıp geçiyorum. o sevgiyi hak etmiyorum, bunu kimselere anlatamıyorum. onları uzaklaştıramıyorum. beni ne olur affedin, öyle yerleşmiş ki bu yalnızlık içime, dayanamıyorum, siz dikenlerimi görene dek bana yaklaşmanıza izin veriyorum. koparın atın beni, çürüyeyim toprak kokusuyla.
0 notes
Text
gün 79: vazgeçme
içinde hayal kırıklığı, korku, acı biriktiren ve onlarla baş edemeyeceğini düşünen her insana sarılıp geçecek demek istiyorum. geçecek, iyi olacaksın ve tekrar gülümseyeceksin. buna şu an veya yakın gelecekte inanmayabilirsin ama bir gün gelecek ve sen o gün haklıymış diyeceksin. zaman öyle habersiz geçiyor ki, kendi yaralarını bandajlarken buluyorsun kendini. kuyunun en dibinde de olsan, karanlıkta da olsan, çözüm yolunu bulamasan da, kapana kısılmış gibi hissetsen de hepsi geçecek ve sen yaşamaya devam edeceksin. izleri kalacak belki ama o hisler hep aynı şiddette olmayacak. ve gün gelecek hayatı yaşamanın değerini göreceksin, kendini sevmeyi öğreneceksin, öyle seveceksin ki kendini seni üzmek zorlaşacak. öyle güçleneceksin ki, gözyaşların hak etmeyenler için dökülmeyecek. sevgiyi her zerrende hissedeceksin ve başkalarının seni özel hissettirmesine gerek kalmayacak. sen zaten ne kadar özel ve eşsiz olduğunu biliyor olacaksın. sıkı sıkı tutunacaksın yaşamaya ve hayat ne kadar silkelerse seni o kadar güçlü bağlanacaksın. aynaya baktığında kendini artık zayıf görmeyeceksin, yaptıklarınla gurur duyacaksın. nefes alabildiğin için huzur dolu olacaksın. güzel günler gelecek, kahkahalar atacaksın, en sevdiğin şarkılarla sevdiklerin ile danslar edeceksin. yastığa başını koyduğunda yeni bir sabahı heyecanla bekliyor olacaksın, bu artık bir mücadele değil keyif haline gelecek. için içine sığamayacak, özgür olacaksın. unutma ve sakın kendini bırakma. çünkü ben bunları hep başkalarından duymayı bekledim fakat içimdeki sesi hiç dinleyemedim. her şeyin çözümü ve cevabı içinde saklı, sen aksini düşünsen bile.
1 note
·
View note
Text
gün 76: anestezi
hayat akıp gidiyor ve ben yerimde saymaya devam ediyorum. hiç gücüm yok ilerlemeye ama öyle korkuyorum ki geride kalmaktan... sabahları iğrenmiyorum artık kendimden, aynaları ters çevirmiyorum. her şey çok iyiymiş gibi ama geceleri hala aynı şey için yalvarıyorum tanrıya. değişen hiçbir şey yok, sadece farklı algılıyorum ve bunu hiç istememiştim. vücudum düzeldi ve artık o tepkilerden uzak. peki ben neden hala o laneti içimde taşıyorum? neden zaman zaman orada olduğunu hatırlatıyor bana? zihnimi söküp atabilsem ve keşke hiç düşünmesem. anca kulak tıkayabiliyorum söylenenlere. istesem de ağlayamıyorum, içimde kırılan her parça batıyor ama ben hissedemiyorum. canımı yakmasa bile aslında onların varlığının farkında olmak beni daraltan. yoruldum, artık bitsin istiyorum.
0 notes
Text
gün 72: çaresizlik
düşmanı olduğu her şeye
muhtaç şimdi delilercesine
bile bile kendini razı etti
aslında amacı yok etmekti
0 notes
Text
gün 61: siyah inci
içinde gizlenen tüm karanlığı saçtı
bu gizemin kaynağı gözyaşları
o hep bunu ispatlamaya çalıştı
işitmeyenler dinlediklerinde iddialı
kimi ise ona ne kadar parladığını söyledi
gülümsedi ama kalbinden inanası geçmedi
dışını görenler saklı bir hazine var sanardı içte
ufacık kalmış umutların simgesi yaralı kalpte
bu istiridye temeliymiş sonsuz sevginin
ama çözümü yok ebedi eksikliğinin
bıktı artık hiç mi yok değişme ihtimali
daha ne kadar çalınmayı beklemeli
0 notes
Text
gün 53: bu neşe niye
her şeyi paramparça olmuş
yıkılmaya devam eden bir enkaz
umarsızca kahkaha atıyormuş
mantığı bile diyor çukuru artık kaz
gerçekliğe kapayıp gözlerini
kaybolmuş dalgaların arasında
memnuniyetsizlik eskidendi
artık gülümser boğulsa da
0 notes
Text
gün 52: nefesi hissetmemek
değil yaşamayı, hayatta kalmayı; var olmayı istediğim gün gelir mi bir gün? tüm fedakarlıklarım, acılarım bunun umudu ışığında değil miydi? bir isteğe sahip olabilme umudu... o kadar küçük, o kadar uzak ki. ve bir o kadar da sebepsiz, bilinmez. hiçbir duyguyu tam olarak yok edemiyorum. bitti artık asla hissetmeyeceğim diyemiyorum. attığım dengesiz, yönsüz, küçük adımlarım benden bu sancıyı alamadı. sonuna kadar devam edeceğim, kazanamasam da. ki anla ben hiç kolay vazgeçmedim. kanıtlayacak kimsem yok. bu okuduğum meydanların hepsi kendime. oysa nasıl çekiyor öbür taraf beni, ne kadar basit. yapmadım, yapamadım. asıl zor olan buymuş.
0 notes
Text
zaman makinesi: bile bile yanma dönemi
hep aynı hissiyatlar ile yaşıyorum. ya acı çekiyorum ya hissizce devam ediyorum. hangisi daha beter bilmiyorum. galiba en acısı diğer duyguları uzun zamandır hissetmemiş olmak değil de o duyguların ne olduğunu bile bilememek, tanımlayamamak, gerçek mi değil mi bilememek. ve o hisleri anımsarken ya da hayal ederken bile tek hissedebildiğin duygunun acı olması. hastalık derecesinde bu değil mi? biliyorum. daha ötesinde hisler mi olması gerekirdi? yaşamaya değer mi onları? yoksa yine susmaz mıydı zihnim, devam mı ederdi memnuniyetsizliğe? ot gibi yaşamak dedikleri bu olsa gerek ve ben her saniyesinden bıkmış durumdayım. galiba üçüncü duyguyu yine unutmuşum. umut. unutmamın sebebi muhtemelen diğerleri kadar şiddetli olamaması. tabii hangi açıdan bakarsan, bir yandan şu an bunları yazıyor olmamın, nefes alıyor olmamın bile sebebi o his. ne büyük bir etki aslında. umutlarınla yaşıyorsun. onlardan vazgeçtiğini, artık umut etmeyeceğini söylesen bile çok derinlerde minicik bir parça kalıyor ve o parçaya hayatını yüklüyorsun. ama hissizlik denen o uyuşukluk bile daha şiddetli etki yaratıyor kendinde. bir gün aralarından birisi galip gelecek ve hep o duyguyu yaşamak zorunda olacakmışım gibi düşündüm şimdi. biliyorum böyle olmadığını, içimdeki savaşın her zaman anlamsız olduğunu.
0 notes
Text
gün 43: yalancı bahar
istikrarlı devam etmek zor geliyor
sorun miktar değil düşünemiyor
hiçbir hekim bulamaz şifasını
bulunsa bile düşer köprüden aşağı
bilmezler onun istediği tam tersi
kaçış diye haykırıyor her zerresi
içinde ne varsa kutuplaştı hepsi
ona törpüleyeceğini söylemişlerdi
nefesini kesen ağlaması değil sevinci
durdursunlar artık şefkatli sahteciliği
dibe batıyor tekrar görünce gerçekliği
desinler göklerde özgürsün artık geçti
0 notes
Text
gün 39: illüzyon
derisini soydu sanki içinden temizi çıkacakmış gibi
bacakları tir tir titredi, soğuk ruhunun yansıması sanki
savaş altında kalmış, tarif edilemez şu hali
tedaviyi bulamayınca dikti kafasına iştahla o zehiri
beynindekileri anlayamaz oldu, yalan mı gerçek mi
okyanus duruldu ama çoktan boğulmuş zavallı yüreği
yavaşça dokuza kadar saydı ve hiçbir şey değişmedi
bu yabancı hissi hak ettiğine inandıramadı kendini
0 notes
Text
gün 21: asma ağacı
öyle öfkeli ki, hep bu diyardakilerden
şenlikler yapar olup bitene rağmen
gördün sevgisini çam ağaçlarına
bahar çiçeklerine ve kozalaklara
tam bir keçi, nymphlerle büyümüş
kabul edilmemiş, hor görülmüş
sonra gezmiş, dolanmış, delirmiş
onun gibiler tarafından sevilmiş
müzik, dans, tiyatro, kendinden geçerdi
hem yıkım hem özgürlük içindeydi
onu sevdiren yaşam enerjisiydi
acısını hiç hatırlamaz gibiydi
ikinci kez doğmuş ve hep kaçmış
dağlarda koşup çılgınca bağırmış
sevinç, haz ve coşku doluymuş
kaosu, uzaktan izleyenleri korkuturmuş
0 notes