Tumgik
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Tutulma
Tumblr media
Odandaki o raf gibi hislerin, varoluşların. Ne koymaya çalışsan üzerine, oraya ait değilmiş gibi duruyor. Hayal ettiğin gibi olmuyor. Yolunda giden bir planını anlat kendi kendine, aynalara karşı mesela. Bir tane bulamazsın, çünkü planların doğası budur. Yolunda gitmemek için yapılırlar. Bu olmamışlıkla başa çıkabilmebilme yeteneğidir seni var eden. Seni hayatta tutan, uyum sağlayabilmene izin veren. Bazı planlar yolunda gitmezken canın yanıyor ve bazı hayaller kırılırken duyuluyor. Neyle örtmeye çalışsan üstünü, bir yerinden açılıyor, bir rüyadan sana el sallıyor.
Başkalarının planları senin yolunda gidiyor.
Bazen daldığın derin sulardan su yüzüne çıkar gibi uyanıyorsun rüyalardan. Bazense sadece uyumayı bekliyorsun, televizyon sesi arka plandayken. Birileri mutlaka konuşuyor, ne yazık ki çoğu kişi aynı yollardan tek bir şekilde geçilebildiğini sanıyor. O öyle kolay olmuyor. Benim senin için yazdıklarımı belki başkasının uykusunu kaçıyor. Belki kavanozlara ateşböceklerini topluyor. Sen güneşi daim sanıyorsun saçlarında. Bak, hayal ettiğin gibi olmuyor.
20 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Tumblr media
‘Bekledik, başka başka odalarda..’
46 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Böyle böyle delirtirler
Tumblr media
İnsan kendi çaresizliğini, sevdiklerinin çaresizliğine şahit olmaktan daha katlanabilir buluyor. Nereden mi biliyorum? Çünkü kendi içim katetmeyeceğim yollara köprüler kurarken buluyorum yine kendimi, söz konusu sevdiklerim olunca.
Hırs mı bize unutturan karşımızdakinin de birinin çocuğu olduğunu? Çok mu zor, birkaç saniyeliğine kendine gelip ‘Ne yapıyorum ben ya?’ diye sorabilmek mesela ya da ne bu kadar önemli olan, karşındaki rencide edebilmek, kırabilmek uğruna göze alınan?
Bu aralar çok tanık oluyorum, insan ilişkilerinde nasıl peydahlandığını anlayamadığım toksikliklere. Amacı yok, çıkarı yok. Gerçekten insanların psikolojik ihtiyacı mı bu, başkalarının hayatlarını mahvetmek uğruna, onların özgüvensizliklerinden beslenmek? Gerçekten bu kadar kolay mı ya da karşındakini salak yerine koyup ‘Sana öyle gelmiştir.’ diyebilmek, göz göre göre. Anlıyorum, iddialısınız, anlıyorum çok çalıştınız, anlıyorum hayat size zor da, başkalarına kolay mı?
Kaldır kafanı hırslarınla bezediğin o küçük dünyadan, bak! Öğrenmek dediğin değil üç-beş makale ve bir kitap.
29 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Çocuk bayramında, çocuk kalan yanımıza şarkılar durumu. Beni yetişkinlikten kurtar gidelim, diye revize edince daha da şık oldu aklımda.
17 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Tumblr media
‘Hangi sevdaya başvursam..’
50 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Kış Bahçesi
Tumblr media
Aramızda kalsın kış bahçesine gömdüğün umutlar. Kendine saklamayı öğrenemeyen ruhum, kimseye anlatamayacak kadar suskun. Gülümsüyorsun onca telaşın içinde, gönlümden havalanıyor kuşlar.
Bahçesi camdan bir duruşun var hani. Hem batan, hem kırılgan. Peşinde koşturan, koştururken hem yeniden hayata koyan, hem yoran. Belki bu yüzden biraz da gazetelere çıkmış gibiyiz, bu yüzden adımız afişe ve adımız, uzun, ucu bucağı olmayan bir urgan. Hiçbir zaman kestiremiyorum, batar mısın, yoksa kırılır mısın dokunsam?
Aramızda kalsın, kış bahçesine gömdüğün eski sevdalar. Bu defa alıp karşıma konuşacaktım karıncaları; çünkü bazen erken döner mevsimler, o kadar uzun uyumasınlar. Bakışıyoruz onca telaşın içinde, boşa harcanmış gibi sensiz geçen zamanlar.
Şimdiyi atlatırsak ve sen diğerleri gibi olursan diye korkmuyor değilim. Değsin istiyor insan onca yaşanmışlıktan sonra, değsin istiyor battığı dikenlere, kaybolduğu patikalara, uçan kuşlara, henüz uyanmayan karıncalara... Bazen adımı duyuyorum dudaklarından dökülen, onca kalabalığın arasından hem de. Keşke beni de gömsen kış bahçene.
24 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Duvarlardan okursun
Tumblr media
Bir bitiremedin hakkımda yazmayı, dersin bunları görürsen. Haklı da olursun işin fenası.
O kadar geç kalmışım ki, ‘keşke doğru yer, doğru zaman’ muhabbeti bile çeviremiyorum. Neyse ki en sevdiğin mevsim kapıda. Üşenmezsin artık dışarıya çıkmaya. Ben sende okuduklarımı, sana söyleyemedim. Anladığımı belli edemedim. Düşündükçe bunlar daha çok koyuyor bana.
İnsan bavullarından, bavullarına rağmen kabul edilebileceğinden korkuyor. Temkinliyim sanarken, olmayacak gönül işlerinin ortasında peydahlanıyor.
Ben de tam oradan kaçmaya yeltendim. Üstesinden gelememekten korkuyorum, demedim de zamanım yok, dedim. Gitmeni iyi olacaksan istiyorum, dedin. Kendimle başkalarını dolandırmayacak kadar iyi biri olmak istedim. Şimdi dönüp bakınca, belki ufak mutlulukların çok büyük fırsatlarını geri teptim. Sana geride bırakılacak biriymişsin gibi hissettirdim.
Ama hayat bu, belli olmaz sağı solu. Belki bir akşamüstü evinin karşısındaki garaj duvarına yazarım bunu.
15 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Zaman bu adamı bile çürütmüş [Şaka --- mı acaba?]. Tekrara alıp ısıttım bu şarkıyı bu gece ve tüm bu şarkıya dair anılar aslında daha bu şarkının yazılmadığı zamanlardan kalma. Ömürlük ladesti yaptığın sanki. Bak, aklımda!
8 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Tumblr media
‘Bir daha hançer.’
91 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Kişisel ama belli bir oranda
Tumblr media
Bazı şarkıların kolundan tutup götürdüğü yerler çok acımasız. Günün normal bir saatinde, sıradan bir anında da yapmazsın bunu kendine.
Çünkü sormak istediğim soruları soramadığıma mı yoksa artık bir önemi kalmadığına mı daha çok üzülüyorum, bilmiyorum artık. Hatta bugünün bitecek olmasına bile daha çok üzülüyor olabilirim. Hiçbir önemi, özelliği olmayan bir günü dahi, yaşananlardan daha çok önemsiyor olabilirim ve aksini iddia edenler utansın, düşüncelerimi yansıtma şeklim kadar romantik değilim.
Yazdığıma değiyor mu yaşadıklarım? Yaşamadığımı değiyor mu ya da düşünmekten sabahlamalarım? Şimdi, oturup tekrar tekrar yasını tutacak değilim.
Kişisel bir atlatamama sorunundan çok, kişisel bir beklenmedik şarkı sorunu bu. Yerin baki demek isterdim ama kendimi bu kadar hiçe sayacak biri değilim. Gurur incinir, ruh kırılır. Yaptıklarınla avunurken sen, izleyecek biri hiç değilim. Otogarların bulunduğu şehirlere senden önce veda ettim.
Bir şarkı arka planda çalan. O zamana özel, şimdi sıradan. Kapanan davalar, çarpılan kapılar. Üçüncü şahıslar.
Gittiğin yerde kal. Yüzsüzlük bir süre sonra alışkanlık yapar.
22 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Sanki evin kirasını ödemeyi unutmuşum gibi bir huzursuzluk var üzerimde. Kime iki çift laf edecek olsam anlaşılma telaşı-isteği-ihtiyacı fışkırıyor teninden. Dokunursan yanarsın hani, yakarlar derinden.
17 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Tumblr media
‘Bir makas gibi duruyor içimde, açık unutulmuş.’
45 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Eve varınca arayanlar
Tumblr media
Sabaha karşı ancak eve varabilmişsin ve sen, bana söylemediğin her şeysin.
Bir ileri, bir geri. Bocalamak adına yazdığın yalnız bir tarihsin. Ayrılmak istediysen, tren garlarını otoyollardan daha çok sevdiysen veya… Radyoda çalmasını beklediğin kadar kimsesizsin.
Bak yalnızlık şimdi, tek sayfaya basılmış özgürlük manifestosu gibi lanse ediliyor. Hiç bardağında çayın soğumasına tanıklık etmemişsin. Hiç taşındığını bildiğin eski bir arkadaşının evinin önünden geçmemişsin.
Kötüsün, iyisin. Sokak kedilerinin dertlerini bile dinlememişsin ki nereden bilesin... Gecenin 12’sinde uyumaya karar verip sabaha karşı 4’te hala aynı yerdesin. Kendinden başkasını sevmemişsin.
Derdini bir sandalda uyutup saldığın nehirler gibisin. Hiç ıslanmamışsın ki evinle otobüs durağı arasındaki o dört dakikalık yolda, eve gelebildiğine sevinesin.
Belki dokunmak istedin, belki yaklaşmaya çekindin. Ama gözünü kaçırdın, konuyu değiştirdin. Orada ilk defa gerçektin.
26 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Ruhun tekil hali
Tumblr media
İstediğin dalgalara yakalanmaktı ve elinde tutabildiğini, tutabiliyor sandığını pervasızca rüzgarlara salmaktı. Değerini biliyor muydun kavanozladığın yıldızların? Seninkisi yeryüzünden izlemekle eş değer sanmaktı. Aynı zaman diliminde, aynı ruh halinde bulunamadık. Sana ulaşabilmekle yanında olmak arasında ülkeler arası fark vardı. Senin bakışlarında yollar, şehirler vardı. Verdiğin her harita, senden önce bir başkasının yara izine çıkardı. Bir başkasının, sende kayboluş hikayesine dahil olurdum ama seni dinlemekle anlayabilmek arasında gezegenler arası fark vardı. Dünyada kaybolmak insan işiydi... Sende kaybolmak evrenler arası bir mücadeleydi. Sanırım biriktirdiğin yıldızlar beni hiç sevmedi.
Ve kendimi başkalarının kavgalarına dahil ettim. Sen izledikçe ben kırık olmayan ne varsa tamir etmek istedim. Biliyorsun geceler bir para birimi değil, beni yine de her gece, önce bozdur, sonra harca istedim. Ben sana, topraktan sıfır gelmemiştim hani. İstediğini tutup gökyüzünden bile indirebilen biriydin ve bu sefer seçme şansın yoktu sanki. Yine de bakışlarını bende sabitledin, yine de elde ettin. Her şeyden çok merak ettim: Kalbimi mi, ruhumu mu daha çok istedin?
17 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Deneme-2
Tumblr media
Yan-blog açıp şiir ve şarkı soğuk hava deposuna döndürme hayalim ve bunun gerçekliği üç saniye sonra kapatıp tamamen yeni blog açmamla son buldu. Bir daha neden hiçbir ilişkimde dikiş tutturamadığımla ilgili isyan edersem bu durumu hatırlatırsınız. Takip edenleri de takip edememiştim biraz önce (çünkü yan blogta öyle bir şey mümkün değilmiş, zaten takip ediyor oluyormuşum). Şimdi takip edebilecek duruma geldim (bence, ama pek güvenmeyin bana. Hani reblog olayını çözeli beş dakika oldu, olmadı). Şiirler, şarkılar, anlıklar o linkte olurken, kişisel buhranlar, içte kalmışlıklar, duşta kazanılan tartışmalar yine burada olmaya devam edecek.
11 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Duman
Tumblr media
Kim olduğunu ve benden ne istediğini sorgulamaya başladığımda iş işten geçmişti. Gerçi, ben arkadaşlarının ‘dikkatli ol!’ uyarılarını dinleyen biri değildim hani. Yani ne fark ederdi?
Hani demiştim ya, ne istediğini bilmek kadar korkutucu bir şey yok hayatta diye. Sana çıkıyordu bu cümle, en yalın haliyle. Bu yüzden yine, bazen haksız olduğumu bildiğim cümleler kurardım. Zihnini, kendi yanışımın dumanlarıyla kaplardım. Sen ama sanırım hep böyle yaşadın, sen hep ateşle oynardın. Bir anıyı diğeriyle örtüştürür, kendi kanatmak pahasına kesip atardın.
Haksız olduğumu söylemen için susardım daha çok. Ve merak ederdim, herkes böyle şeyleri merak eder sanıp. Mesela başkasıyla birlikteyken beni düşünür müydün? Konuştuklarımızdan kesitlerle örnekler miydin düşüncelerini?
Bende bağımlılık yapan sen miydin, yoksa seninle olma fikri miydi bilmiyordum. Yine de özlemekten korkuyordum. Korku sayesinde pek çok fırsatı kaçırmıyor muyuz zaten? Ve yine korku yüzünden yapmayacağımızı düşündüğümüz şeylere kalkışmıyor muyuz? Bu yüzden çok düşündüm, bu yüzden bazen çıkmadım telefonlarına çünkü sen sadece, kendinle yüzleşebilmek için geliyordun bana.
Biraz fazla birlikte vakit geçirsek anın elimden kayıp gidişini izliyordum. Farkındalık geri dönüşü olmayan bir hastalık. Biraz fazla sorgulasam kim olduğunu, güzel olan şeylerin her zaman fark edilemeyişine tanık oluyordum. Saklanmak, diyordun hani, senin ruhunda var. O zaman neden senden saklanamıyordum?
Seni bazen yanımda ve çokça da aklımda tutabildiğimi sanıyordum. Farkında değildim henüz, oynadığın ateşlerin dumanını yakalamaya çalışıyordum.
20 notes · View notes
uykusuz-balinalar · 2 years
Text
Susmak artık
Tumblr media
Kendi çevresinde dönen balıklar kadar yalnızız. Türkçe’yi doğru kullanabilme sevdasını geride bırakanların kulübü burası, beğenip almama lüksümüz olamayacak kadar yorgunuz ve bir o kadar da kendimizi olacakların kabulüne bırakmışız.
Gazete küpürleri biriktirmek çağ dışı artık. Radyodan kasetler doldurmak, mektup yazmak, tren beklemek nostaljik bir o kadar da. Daha cümleye başlarken kendimize yabancılaşmışız. Olmak istediğimiz insanların yüzde kaçıyız? Başarmak istediklerimizi ne ile oranlıyoruz artık? İyi miyiz, nefes alıyor muyuz bir şekilde... Yetinmeye öğrenenler olarak kaç kişiyiz oturduğumuz masanın çevresinde? Sade tanışıklıklara vaktimiz olmaması önemli değil çünkü kalbimiz de yok artık.
Ne aradığını bilmek kadar korkutucusu da yok hani. Elde etmenin kaybetme korkusuyla yer değiştirmesi kadar hızlı uçaklar. Dünyanın çevresinde değil ekvator mesela, sevebildiklerinin ölçü birimi artık. Ve birinin anlatması, birinin dinlemesi gerekiyor. Oysaki anlamak, iki kişinin aynı anda susabilmesi demek artık.
Sesli harfleri düşürmen gibi kelimelerinden, bana veya bir başkasına yazarken. Doğru yerde ayırmadığın -de’lere -ki’lere takılmak isterdim. Düzeltmek isterdim, kelimenin kökünü nasıl yanlış kullandığını ve nasıl yalnız kaldığını imla hatalarında. Kendimizi düzeltmeye çalışırken yorulduğumuzdan olacak bu, normal şartlar altında katlanamayacağımız her şeye karşı gelen hoşgörü. Sanki kurumsal bir direniş yaşayışımız.
Hoş gör beni. Bulunduğumuz yerde, zihnen de olabilmek adına bu savaşımız.
17 notes · View notes