viskiler

[viskiler]

ben müthiş sancılar çektim, görün istiyorum

[viskiler]

hangi gerçeği aradıysan, hep aramakla kaldın sadece. çıkamadın içindeki kör sokaktan

[viskiler]

yüzümü ay ışığına dönüp, intihara meyilli şiirleri kokladım. saçlarımı taramaktan vazgeçtim. insanlardan saklanmayı beceremedim. tutarsız olmayı sevdim. gülüyorum, iyileştim o zaman. delirmediysem

[viskiler]

sen ceset taşıyan küçük bir ruhsun

[viskiler]

cebimde onlarca itiraz cümlesi vardı ama susmakla yetindim.

[viskiler]

önüne gelenle seks yapmayı yargılar insanlar ama bu önüne gelene hayatının aşkı muamelesi yapmaktan daha anlaşılır geliyor bana.

[viskiler]

bazı fotoğraflar dondurulmuş bir andan daha fazlasıdır. bazı fotoğraflar yaşar.. bazı fotoğraflar konuşur.. bazı fotoğraflar nice gerçeklerden daha gerçektir eğer gerçekten bakarsan.

[viskiler]

kendimi görmeye bile tahammül edemeyecek kadar huzursuz hissediyorum.

[viskiler]

[viskiler]

[viskiler]

duygular kuyunun dibinde kalmaya devam edebilir.

[viskiler]

sesine taşardı gülüşün

[viskiler]

aklım durana kadar ağırlığını hafızamda taşıyacağım bir tarih bu.

[viskiler]

boğuluyorum. bu tıkış tıkışlık beni boğuyor.

[viskiler]

öyle ideal, hedef, amaç geç onları evlat geç. önce ezileceksin, hırslarının kurbanı olacaksın. kıskançlık, doyumsuzluk derken başkalarını ezeceksin. yani anlıyor musun evlat işte insan budur, insan aşağılık bir varlıktır ve hepimizde bu aşağılıktan bir tutam vardır. şimdi sok o mantığı cebine.

[viskiler]

kalemlerimizin mürekkebi, sigaramızın dumanı gibi kolayca akıvermedi. cennet yerine araftaydık. nedenler, nasıllar derken imkansızlardaydık. yüzeylerde dolaşacağımız günleri beklerken derinlik dolu günlerde boğulduk. kaçıyorduk işte, birbirimizden kaçamayacağımızı bilerek. gökte ararken yerde bulduklarımızla yerin en dibinde zar atardık. ne anlatsak bizi anlamazlardı, karamsarsınız derlerdi. bağışlayın derdik. gerçeklik ve ona giden yollarda hiç işimiz olmadı. sonra susardık.

[viskiler]

kişiliğine uygun bir arsızlık ve vahşi bir dürtü'