Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bir yıldan fazla olmuş yazmayalı... Biricik sevdiğim bi bilsen neler yaşandı 1 yıl sensiz, çok zorlandım çok üzüldüm çok hayal kırıklığına uğradım ve en önemlisi çok hata yaptım. Ben seninleyken hatasız bir hayat yaşamaya o kadar alışmışım ki bu hatalarımın yükü çok ağır geliyor. Yorgunum. Haddiden fazla yoruluyorum. Canımı sıkan şeyler boğazımdan tutup nefes almamı da engellemeye başlamış gibi. Erken yoruluyorum. Erken pes ediyorum. Saçlarım avuç avuç dökülüyor hala ama eskisi gibi umursamıyorum. Dökülsün. Cildim eskisi gibi parlamıyor, farkındayım. Sigaraya başladım. Biliyorum kızdın ya da belki umursamadın bile. Tiryakisi değilim ama bir sigarayla bırakırsam ikincinin hatrı kalır. Yakıyorum ikinci sigarayı da. Kararmış ciğerlerimin yanına pespaye arzularla kirlettiğim kalbim yerleşmiş şimdi de. Kararmış bir kömür taşıyorum sanki içimde. Benim saflığım güzelliğim hep sanaymış, sende temiz kalmış meğer. Sana yalanlar söyleyebilirim artık, kızamazsın öpmemekle tehdit edemezsin. Sahi en son ne zaman öpmüştüm seni? Bir buçuk yıldan fazla oldu değil mi? Evet. Aklımda hala, gözyaşları arasında öpüşmelerimiz. Ne zaman gelirsin elimden tutup gözlerimin en derinine bakmaya? Ne zaman bitecek bu ayrılık oyunu? İnan bana geleceğini bilsem ne gününü ne saatini sormadan beklerim. Gerekirse yıllarca, yeter ki bileyim geleceğini. Ama gelmezsin biliyorum, yeni bir hayat kurdun benden uzakta. Evet benden çok uzakta. Canımı yakıyor. Hoş, gelsen ne olur sanki. Sen minnoş kızına aşıktın, bense çok değiştim. Ezberlediğin huylarım değişti. Kahveyi o kadar şekerli içemiyorum artık. Acı mideme dokunuyor, yiyemiyorum ikinci lokmayı. Dokunmaya kıyamadığın elimi yaktım, koluma kaynar su döktüm iş yerinde. Üzülme geçti zaten, uzun zaman geçti. Avuçladığın yüzüm de değişti, kilo verdikçe. Stresten cildim kötüleşti veya sigaradan bilmiyorum. Her neyse. Umurunda değilmiş gibi hissediyorum veya fazlaca umurunda. İnan bilmiyorum sevgilim. Her noktasını her huyunu ezberimde tuttuğum adam değişmiş, başkasının elini tutup göğsüne koymuş. İçim öyle parçalandı ki fotoğrafınızı görünce. Hayatında biri olduğu için değil, onun elleri senin göğsünde olduğu için. Orası benim mabedimdi, ne çabuk unuttun. Orada huzur buluyordum. Şimdi yabancı eller sarmış orayı. Başbakanı olduğum o güzel huzurlu ülkemden sınırdışı edildim. Bazen aklıma ülkemde geçirdiğim huzurlu günleri huzurlu saatleri hatırlıyorum, içim yumuşuyor, mayışıyorum. Sonra gitti diyorum, toparlan artık diyorum ama yapamıyorum bitanem. Kalbime biri koca ayaklarıyla basıp eziyormuş gibi hissediyorum. Nefesim daralıyor. Nefesim diyordun bana, sensiz nefessiz kaldım ama haberin bile olmuyor. Her neyse, uzattım bugün. Kendine çok dikkat et bebeğim, söyle iyi baksınlar sana. O yeni kız... sevdiğin yemeklerden yapsın her şeyden bol bol yapsın. Çayın da hep ocakta taze olsun, seversin. Kendine ve yeni aşkına sahip çık, bir kişiyi daha seni tanıyıp hayatından çıkmakla cezalandırma. Bu çok ağırdı, kendimden biliyorum.
Başka zamanda, başka evrende, en aşık halimizle🤍
Senin L
8 notes
·
View notes
Text
Hastalanmışsın geçen aldım haberini, evet evet seni düşünmememi istiyorsun ama inan bana çok zor, onca yaşanan güzel anıdan sonra seni hemen unutmam mümkün değil zaten ama bitanem sence de bu oyun uzamadı mı? Bir yerden çıkıp "seni deniyordum deli biz hiç ayrı yaşayabilir miyiz?" demeni o kadar çok istiyorum ki. Düşüncesi bile ağlatmaya yeter.
Dürüst olmak gerekirse başta çok da etkileneceğimi düşünmüyordum, özlemekten kim ölmüş ki? Ama öyle değilmiş, aklıma düştüğün anda kalbimin orta yerinde bir ağırlık hissediyorum, derin bir nefes alıyorum ama nefesi bırakamıyorum. Bilmiyorum bitanem bilmiyorum, iyi olmak da istemiyorum sanırım. Ben sadece senin yavrun olmak istiyorum, sadece seni sevmiş olmak. Özleminin ağırlığı yavruna çok ağır geliyor be Yakubum, hissetmiyor musun da yazmıyorsun bana? Siktiret doğrusunu yanlışını bizden önemli mi? Ufak bir mola versek olmaz mı?
Biliyorum olmaz...
Senden tek ama tek ricam kendine dikkat etmen, hem fiziksel hem zihinsel. Ben senin özlemine katlanırım ama üzgün olmanı inan yüreğim kaldırmaz.
Çok konuştum yine 🤦
Musmutlu bensiz rüyalar gör biriciğim...
Senin L
0 notes
Text
Sensiz de yaşıyorum, nefes alıyorum, yemek yiyorum, kendime çok dikkat ediyorum (söz verdiğim gibi), eğleniyorum bazen evet, hayat güzel ama çok eksik. Eksik olan sensin, senin sevgin. Uzakta bir yerde beni özlediğini andığını hissediyorum, bu daha çok canımı yakıyor. Başkasını istemiyorum, birinin beni sevmesini istemiyorum, beni umursamasını istemiyorum, karşıma mükemmel biri çıksın da istemiyorum çünkü ben seninim, senin yavru kızınım. Öyleyim değil mi? Yıllar da geçse, yanında kim olursa olsun hep öyle kalmak istiyorum. Senin leydin, senin güzelin, senin sevdiğin, senin her şeyin. Her şey bana seni hatırlatıyor, inan bana her şey. Bazen hazırlıksız yakalanıyorum, kalbimin orta yerinde sızlıyor özlemin. Sanki göğsüm sıkışıyor, nefesim durmak istiyor. Sensiz manası yok ki. Deli gibi özlüyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Biz bu aşka yenildik sevdiğim, o aşk da içimzde baki kalıp canımızı acıtacak.
0 notes
Text
Seni çok özledim sevdiğim.
Yokluğuna alışamadım.
Gittikçe zorlaşıyor,
Hayatım seni hatırlatan anlarla dolu.
Dün kalbime sancılar girdi.
Sana bir şey oldu sandım.
Yazamadım korkaklığımdan,
Belki de bencil olmayı başaramadığımdan.
Seni çok özledim sevdiğim.
Bana olan özlemini ben de hissediyorum,
Bu kalbimi daha da yaralıyor.
İçimdeki aptal umut kuşu,
Geleceksin diye kanat çırpıyor.
Az kaldı,
Onun da kanatları kırılacak,
İçimdeki son umut kırıntısı da ölecek...
1 note
·
View note
Text
Kimsesiz bıraktım bu sayfaları ama içimi dökmek için önce içimde neler oluyor bilmem gerekir ve ben içimde neler olup bitiyor bilmiyorum.
0 notes
Text
Bugün, yılların acısı gibi akıyor gözyaşlarım...
Bu sabah yazdığı şeyler... Kaldıramıyorum. Benim nasıl biri olduğumu en iyi o bilir, ne hale geleceğimi düşünmedi mi acaba?
Her neyse uzatmanın manası yok, iyi geceler.
0 notes
Text
Bu sayfaya her günümüzü hatırladığım o güzel anılarımızı yazmak için açtım, gerçi bizim anılarımız hep mesajlarda saklıydı ama...
Ah, öyle zordu ki o gün hepsini sildik. Benim için çok zordu, eminim onun için de bunlar zordu. Öyle alışmıştık ki birbirimize ve şimdi gerçek manada tüm bağlar koptu. Bizi uçurumun dibinde tutan ince ip de koptu, ikimiz de yuvarlandık başka yamaçlara. Kader yollarımızı yine kesiştirir mi bilmiyorum ama bu saatten sonra yollarımız kesişse de bir şey değişmez. Daha geçen gün tekrar onu görmek için yanıp tutuşan ben her şeyi o gece içime gömdüm, ondan geriye sadece tozlu raflar arasındaki anılarımız kaldı. Ben onları hep koruyacağım, buraya yazıp unutmamak için elimden geleni yapacağım. Unutmazsam... Hafızam bir tek ona karşı iyi ama yetmiyor bazen, geriye ne bir mesaj ne bir fotoğraf kaldı (özür dilerim Lordum ama 2 tane fotoğrafımızı silemedim, valizimde de hala o fotoğraf var... Kıyamadım, silmedim ve atmadım, sana yalan söyledim affet beni).
Zaman zihnimle oyun oynamazsa eğer tüm anılarımızı ölümsüzleştirmek istiyorum.
Her neyse hala o gecenin etkisindeyim, söylediklerini hazmetmek biraz uzun sürecek o yüzden saçmalamadan bitirmek en iyisi.
Son bir şey Lordum;
Beni en iyi tanıyan sizsiniz, hatta belki de tanıyan tek kişisiniz. Tüm benliğimi size adadım ve her hareketimi de önceden bilirdiniz, yani kısacası beni çok iyi tanıdığınıza eminim. Peki ne kadar yıkılacağımı bilmeden mi söylediniz biriyle konuşmaya başladığınızı? Kendi kendime düşününce sizden uzaklaşmam için söylemişsiniz gibi geliyor ama bazen bakıyorum da çevrimiçisiniz. Aklımda binbir soru, ne konuşuyorlardır, birbirlerine nasıl hitap ediyorlardır, hala arkadaşlar mı yoksa flört mü? İnan bazen donma yaşıyorum bunlar geliyor aklıma, tanıştığımızda merak edip bana sorduğun şeyleri ona da soruyor musun diye.
Bu kadar hüzün yeter, sevgi ve sağlıkla kalın Lordum...
_Senin L
0 notes
Text
Zaman... Çok hızlı geçiyor. Geçmeyecek dediğimiz acılar diniyor, bitmeyecek dediğimiz dertler bitiyor. Bir gün bizim de bu acımız solacak yerini kabuklu bir yaraya bırakacak, biz deşmediğimiz sürece kimsenin kanatamayacağı şekilde kabuk tutacak.
Zaman geçiyordu, bizim sohbetimiz ise bir merhaba'yı çoktan geçmiş yerini güzel konulara bırakmıştı. İkimiz de çok temkinliydik, birbirimizi kırmaktan öyle çekiniyorduk ki... Elimde klavye değil de porselenden yapılmış güzel bir oyuncak bebek vardı sanki, özenle yazıyordum her kelimemi. O da bana karşı öyleydi hep de öyle kaldı. Bir keresinde bana şöyle bir mesaj atmıştı;
İyi geceler tatlı rüyalar dilerim size Sema hanım ayrıca isminiz çok güzel ve sanki huzur veriyor...
Bu mesajı defalarca kez okuyup gülümseyerek uyuduğumu bir ben bilirim. Onunla zaman gittikçe güzelleşiyordu, her zaman konuşacak konumuz da olurdu. Hatta ilk geceye kadar konuştuğumuz günü hatırlıyorum, yaklaşık 3 saat aralıksız mesajlaşmıştık. Bende öyle garip ve güzel bir his uyandırmıştı ki... Fakat bu bizim için zamanla çok normalleşti, neredeyse her gece uzun uzun konuşur öyle uyurduk. Sabah uyanır uyanmaz birbirimize yazardık. Kıscasası birlikte uyuyup birlikte uyanıyorduk. Mükemmel bir his...
Neyse kaldığımız yerden devam edelim, bunlar daha ileriki konular:) Günler ve günler geçti. Tam 11 gün boyunca (günde 4-5saat konuştuğumuzu düşünürsek çok uzun bir süre) birbirimizi görmeden mesajlaştık. Tek bildiğim 19 yaşındaydı, ha bi de boyunu biliyordum. Ben ne kadar görmek istediğimi, merak ettiğimi ima etsem de o her zaman yaptığı gibi ağırdan almayı yeğliyordu. İyi ki de öyle yapıyordu, onu şimdi daha iyi anlıyorum. Neyse ki sonunda atmıştı. Bende nasıl bir etki yaratacağını asla tahmin etmemiştir eminim, ben de asla ona söyleyemedim. Onu birine çok benzetmiştim o fotoğrafta. Küçüklüğümden beri kabusum olan birine... Fotoğrafa bakar bakmaz yüz hatları onu anımsatmıştı. Fotoğrafı uzaktan çekilmişti, Hasankeyf'te bir teknedeki korkuluklara yaslanmıştı. Beyaz kot bir şort ve lacivert bir tişört vardı üstünde. Sarıya yakın saçları güneşte parlıyordu, yüzünün yarısı gölgeydi. Ah o fotoğraf... Nasıl da korkutmuştum kendimi. Kendi kafamda öyle senaryolar üretmiştim ki. Attığı başka fotoğraflarda yüzü daha netti neyse ki uzaktan yakından alakası yoktu. Bunun kadar içimi rahatlatan çok az şey var. Bir süre sonra zaten kabusum dediğim kişiyi anlattım, öyle ağlayarak döktüm ki içimi. Yıllar geçmesine rağmen ilk kez birine anlatmıştım. Yılların acısıydı o gözyaşları. Düşünmeye cesaret edemediğim her korkumla yüzleştirdi beni, başta ona kızsam da beni ne kadar ferahlattını fark ettim, üzerimden öyle büyük bir yük kalkmıştı ki... 10 yıla yakın bir çuvalı tek başıma sırtlamışım meğer, zaman bizi geç birleştirdi ama çok erken ayırdı.
Ah zaman...
_Senin L
0 notes