Text
HERGÜN AÇ KARNINA TÜKETİLEN YOĞURDUN VÜCUDUMUZA FAYDALARI NELERDİR?
Yoğurt, besin değeri yüksek, laktik asit reaksiyonu sonucunda elde edilen ,canlı laktik asit bakterileri içeren bir süt ürünüdür ve karbonhidratlar, proteinler, lipitler, mineraller, vitaminler gibi pek çok besin içeren bir gıdadır. Yoğurtta, B (B1, B2, B3, B6, B9 ve B12), A, C, E vitaminleri, potasyum ve fosfor bol miktarda bulunur, ayrıca vücut gelişimi ve sağlığı için oldukça önemli olan omega-3 ve omega-4 yağları bakımından da zengin bir kaynaktır. Hergün aç karnına tüketilen yoğurdun vücudumuza faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz; Midedeki asit dengesini sağlar ve mide içi mukozasını yeniler.Mide ve bağırsakta bulunan zararlı bakterileri etkilerini azaltır.Mide ve bağırsak hareketlerini düzenler gün içinde tüketilen besinlerin sindirimi kolaylaştırır.Solunum sistemi hastalıklarını tedavi eder.Kolesterol seviyelerini ve hipertansiyonu düşürür. Kalbi rahatlatır.Saçı besler ve dökülmesini önler.İçerisinde bulunan vitamin ve mineraller bağışıklık sistemini güçlendirir.Yağ yakımını hızlandırır ve kilo yönetimini destekler.İçerisinde bulunan laktik asit uyku hali verir ve ruh halinizi iyileştirir.Kadınlarda oldukça sık görülen Osteoporozu(kemik erimesini) önler kemik sağlığını artırır. Düzenli olarak her sabah aç karnına tüketilen yoğurdun vücudumuza faydaları yukardaki şekildedir ve oldukça sağlıklı bir besindir düzenli olarak tüketilmesi önerilir. Read the full article
0 notes
Text
KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI(KOAH) NEDİR?
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) solunum yaparken hava yollarının tıkanmasına neden olan ve nefes alıp vermeyi zorlaştıran akciğer hastalığıdır. KOAH ilerleyicidir tedavi edilmediği taktirde insan hayatını zorlaştırır yaşam kalitesini düşürür ve ölümle sonuçlanabilir.Türkiye’de de yaklaşık 5 milyon KOAH hastası var. Bu hastalardan 26 bini her yıl hayatını kaybediyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre insanların en çok hayatlarını kaybettiği hastalık sıralamasında KOAH, AIDS’le beraber 4. Sırada yer alıyor. AIDS herkes tarafından bilinmesine rağmen KOAH çok az biliniyor. KOAH'a Neden Olan Etmenler Nedir? En önemli nedeni insan vücudu için zararlı gazları solumaktır. Bunların en başında gelen tütün dumanıdır. Ülkemizde erişkinlerin yaklaşık yarısı sigara içmektedir. Sigara içme yaşı, tüketilen miktar, süre hastalık gelişimini etkilemektedir. Meslek nedeniyle toz, duman ve çeşitli gazların solunması. Bu kişiler sigara da içiyorsa KOAH kaçınılmaz olmaktadır.Özellikle kırsal alanda yaşayan kadınlarda en önemli risk faktörü ısınma veya pişirme amacıyla iyi havalandırılmayan ortamlarda odun, tezek, kök gibi yakıtlardan ortama salınan dumana maruz kalmadır. Bu ortamda bulunan çocuklarda da ilerde KOAH gelişme riski vardır.Bunlara ek olarak az oranda genetik yatkınlıkta yer alır. Read the full article
0 notes
Text
HİPOLASTİK SOL KALP SENDROMU NEDİR?
Hipoplastik sol kalp sendromu doğuştan kalbin sol yarısının gelişmemiş olmasıdır. Bu sendroma sahip kalpte anatomik olarak ; aort, aort kapağı, sol ventrikül ve mitral kapağı da içeren kalbin sol tarafında gelişim geriliği söz konusudur. Akciğerlerden dönen kan iki kulakçık arası delikten sağ kulakçığa geçmek durumundadır. Sağ karıncık gelen kanı akciğer atardamarına pompalar ve akciğer atardamarı ile aorta arasında açık kalan bağlantı (PDA-patent ductus arteriyozus) sayesinde kan aorta geçer. Bebek doğumda genellikle normal görünür. Doğumdan birkaç gün sonra kapanan PDA'nın açık kalması sağlanmalıdır. Bu sendromla doğan bebekler kül rengindedir, hızlı ve zor solurlar. Beslenmeleri problemlidir. Eğer tedavi edilmezlerse bu bebekler yaşamın ilk günleri veya aylarında kaybedilirler. Bu kalp kusurunun tamir edilmesi mümkün olmamakla beraber bir dizi ameliyat veya kalp nakli ile bu bebekler tedavi edilebilir. Ameliyat yapılana kadar ilaçların yardımıyla (prostoglandin) PDA açık tutulmalıdır. Bu ameliyatlar çok riskli ve karmaşık olması nedeni ile her vaka ayrı olarak değerlendirilir ve tıbbi tedavi ve cerrahi yöntemlerle her türlü tedavi seçenekleri ayrıntılı olarak değerlendirilir. Siz ve doktorunuz bebeğinizin ameliyat olmasına karar verirseniz ameliyat bir kaç aşamalı olarak gerçekleştirilecektir. İlk aşamada Norwood ameliyatı yapılarak tüm kanı sağ karıncık vasıtasıyla akciğer ve vücuda pompalaması sağlanır. Bu ameliyat doğumdan hemen sonra yapılmalıdır. Read the full article
0 notes
Text
HİPOLASTİK SOL KALP SENDROMU NEDİR?
Hipoplastik sol kalp sendromu doğuştan kalbin sol yarısının gelişmemiş olmasıdır. Bu sendroma sahip kalpte anatomik olarak ; aort, aort kapağı, sol ventrikül ve mitral kapağı da içeren kalbin sol tarafında gelişim geriliği söz konusudur. Akciğerlerden dönen kan iki kulakçık arası delikten sağ kulakçığa geçmek durumundadır. Sağ karıncık gelen kanı akciğer atardamarına pompalar ve akciğer atardamarı ile aorta arasında açık kalan bağlantı (PDA-patent ductus arteriyozus) sayesinde kan aorta geçer. Bebek doğumda genellikle normal görünür. Doğumdan birkaç gün sonra kapanan PDA'nın açık kalması sağlanmalıdır. Bu sendromla doğan bebekler kül rengindedir, hızlı ve zor solurlar. Beslenmeleri problemlidir. Eğer tedavi edilmezlerse bu bebekler yaşamın ilk günleri veya aylarında kaybedilirler. Bu kalp kusurunun tamir edilmesi mümkün olmamakla beraber bir dizi ameliyat veya kalp nakli ile bu bebekler tedavi edilebilir. Ameliyat yapılana kadar ilaçların yardımıyla (prostoglandin) PDA açık tutulmalıdır. Bu ameliyatlar çok riskli ve karmaşık olması nedeni ile her vaka ayrı olarak değerlendirilir ve tıbbi tedavi ve cerrahi yöntemlerle her türlü tedavi seçenekleri ayrıntılı olarak değerlendirilir. Siz ve doktorunuz bebeğinizin ameliyat olmasına karar verirseniz ameliyat bir kaç aşamalı olarak gerçekleştirilecektir. İlk aşamada Norwood ameliyatı yapılarak tüm kanı sağ karıncık vasıtasıyla akciğer ve vücuda pompalaması sağlanır. Bu ameliyat doğumdan hemen sonra yapılmalıdır. Read the full article
0 notes
Text
DİABETES MELLİTUS(ŞEKER HASTAĞI) NEDİR?
Şeker hastalığı (diyabet), pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen bir hastalıktır. İnsülin, şekerin hücre içine girmesini ve hücrede glikojen olarak depolanmasını sağlar. Şeker hastası, yediği besinden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve bu durumda kan şekeri düzeyi yükselir (hiperglisemi). Bu durum uzun dönemde birçok doku ve organda hasara yol açar. Günümüzde dünyada her 12 kişiden 1’i şeker hastalığından etkilenmektedir. Öte yandan şeker hastalığı olan kişilerin neredeyse yarısı henüz tanı almamıştır. Bu da, aslında her 2 şeker hastasından 1’inin hastalığından habersizce yaşamına devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de ise 2014 verilerine göre 7.2 milyonun üzerinde şeker hastası bulunmaktadır. Bu hastaların 2 milyondan fazlasına henüz tanı konmamıştır.Şeker hastalığının tip 1 şeker hastalığı ve tip 2 şeker hastalığı olmak üzere belirgin iki tipi vardır. Tip I Diyabet Tip 1 şeker hastalığı insülinin pankreasta hiç üretilmediği ya da çok az üretildiği tiptir ve sıklıkla çocukluk ve gençlik döneminde görülür. Diyabet belirtilerinin bilinmesi hastalığın erken dönemlerinde tanı ve tedavi olanağı sağlar. Tip I diyabetin yani çocuklarda ve gençlerde başlayan diyabet hastalığının başlangıç şikayetleri çok barizdir. Günler içinde veya 1-2 hafta içinde: Aşırı susama ve su içme,Bol bol idrar yapma,Aşırı iştah ve çok yeme; buna rağmen zayıflama,Halsizlik görülebilir. Read the full article
0 notes
Text
SU TÜKETİMİNİN VÜCUDUMUZ İÇİN ÖNEMİ NEDİR?

Su, canlıların hayatını sürdürmesi için gerekli olan ve bu sebeple hayati önem taşıyan, dünya üzerindeki en mucizevi maddedir. Fiziksel olarak incelendiğinde, kokusuz, renksiz ve tatsızdır. Suyun canlılar üzerindeki özellikle de insan yaşamındaki önemi oldukça hayati ve büyüktür. İnsan vücudu büyük oranda sudan oluşmaktadır. Vücudumuzdaki su oranı yasam sürecimiz boyunca değişim göstermektedir. Yeni doğan bir bebekte vücut ağırlığının %75��i sudan oluşmakta iken bu oran çocuklarda %70, yetişkinlerde %60 ve yaşlılarda %50 şeklindedir. Suyun insan yaşamındaki önemini şu şekilde sıralayabiliriz; Su biyolojik bir çözücüdür ve bu çözücü rolüyle vitaminlerin ve minerallerin hem vücutta taşınmasını, hem de çözülmesini sağlar. Su vücut sıcaklığının düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar, vücut sıcaklıklığının dengelenmesini sağlar. Derinin nemlenmesinde, toksinlerin yani vücuttaki zehirlerin atılmasında ve vücudun temizlenmesinde temel bir görev üstlenir. Böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır. Kayganlaştırıcı bir madde olması nedeniyle birçok organın gerektiği gibi çalışmasını sağlar. Tüm hücrelere besin ve oksijen taşır. Nefes almak için oksijeni nemlendirir. Hayati organları korur ve yastık görevi görür. Gıdayı enerjiye çevirmeye yardımcı olur. Besinlerin emilimine yardımcı olur. Tüm bunlara ek olarak su, insan vücudundaki karbonhidratların, yağların tümünü, proteinlerin yarısını oluşturur. İnsan vücudundaki suyun %10'unu yitirirse , yaşamı tehlikeye girer. Read the full article
0 notes
Text
INFLUENZA(GRİP) VİRÜSÜ NEDİR?


Başlıca burun, boğaz, bronşlar ve bazen akciğerleri etkileyen, hafif veya ağır bir seyir gösterebilen, bulaşıcı viral bir hastalık olan Influenza, A, B, C olmak üzere 3 farklı türe sahip bir virüstür. Influenza A: İnsan, kuş, domuz, at gibi memelilerde konaklayabilmektedir. Influenza B: Sadece insanda konaklamaktadır. Influenza C: Genellikle görülen ve hafif grip olarak bilinmektedir. Bir çeşit grip hastalığı olan İnfluenza, virüs kaynaklı bir rahatsızlıktır. Grip, sizin solunum sisteminize saldıran viral bir enfeksiyondur. Yani bu virüs burnunuzda, boğazınızda ve akciğerlerinizde enfeksiyon yapabilir. İnfluenza enfeksiyonuna halk arasında grip denilmektedir. Hastalığın kuluçka süresi 1-3 gündür. Bulaşıcı olan İnfluenza hastalığı önemsenmeli, uzun sürede geçmeyen belirtiler varsa mutlaka önlem alınmalıdır. BELİRTİLERİ NELERDİR?

38 derece üzerinde ateşKas ağrıları ( özellikle sırtta, kol ve bacaklarda)Titreme ve terlemeBaş ağrısıKuru, dirençli öksürükYorgunluk ve güçsüzlükBurun tıkanıklığıBoğaz ağrısı Influenzayı, bu belirtileriyle, solunum yolu rahatsızlarına neden olan diğer hastalıklar dayanılmak zordur. Hastaları mutlaka 3-7 gün yatağa mahkûm etmektedir. Yaklaşık bir hafta içinde belirtiler kaybolmakta ancak halsizlik belirtilerin kaybolmasından sonra da devam etmekte, hatta 2 hafta kadar sürebilmektedir. İNFLUENZA BULAŞICI MIDIR? Influenza virüsü çok kolay ve hızlı bulaşır. Başlıca bulaşma yolları, öksürük ve aksırıkla etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişiler ile direkt temas edilmesi ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar ile bulaşmadır. Hasta kişilerden etrafa saçılan virüs parçacıklarının havada asılı kalabilme yeteneğinde olması bulaşıcılığı daha da arttırmaktadır. Bu nedenle grip evde, iş yerinde, okullarda, kreşlerde, toplu taşım araçlarında çok kolaylıkla bulaşır. Mikrobu kapmış ancak henüz belirtileri başlamamış kişilerde yani hastalığın kuluçka süresince de bulaştırma mümkündür. INFLUENZA TEDAVİSİ VE KORUNMA YÖNTEMLERİ NELERDİR? Genelde grip tedavisinde yatak istirahati ve yeterli sıvı alımı dışında başka bir şey gerekmez. Bazı vakalarda antiviral ilaç kullanımı gerekebilir. Bu ilaçlar hastalığın bulguları başlar başlamaz kullanılmaya başlandığında hastalığın süresini kısaltır ya da hastalığa bağlı ciddi komplikasyon gelişimini önler. Yaşantınızda ve evde yapabilecekleriniz:

Yeterli sıvı alımı: Sıvı kaybından korunmak için su, meyve suyu ve ılık çorbalar içinİstirahat: Savunma sisteminizin enfeksiyona karşı savaşmasına yardımcı olmak için daha fazla uyuyun.Ağrı kesiciler: Vücut ağrılarınızı rahatlatmak için ağrı kesiciler kullanılabilir. Korunma: 6 aylıktan büyük her bireyde senelik grip aşısını tavsiye etmektedir. Her yıl yapılan mevsimsel grip aşısı o grip döneminde yaygın olarak görülebilecek 3 ya da 4 grip virüsü tipine karşı koruma sağlamak üzere üretilir. Hastalığın yayılmasını nasıl önleriz? Grip aşısı %100 koruyucu değildir. Bu nedenle hastalığın yayılmasını önleyici önlemlerin alınması gereklidir. Peki hastalığın yayılmasını önlemek için neler yapmalıyız? El yıkama:

Düzenli ve doğru el yıkama çoğu enfeksiyona karşı koruyucu rol oynamaktadır. Sabun ve suya ulaşılamayan yerlerde alkol bazlı el dezenfektanlarını kullanmakta korunmak için etkili bir yöntemdir. Öksürük ve hapşırırken dikkatli olunması:

Öksürürken ve hapşırırken ağız ve burnunuzu kapatmalısınız. Ağız ve burnunuzu kapatırken ellerinize grip virüsünün bulaşmasını önlemek için bir peçeteye, mendil içine ya da dirsek içinize hapşırın. Kalabalık yerlerden uzak durun:

Grip, insanların kalabalık olduğu yerlerde çok kolaylıkla yayılır. Okullar, çocuk bakım evleri, toplu taşım araçları, ofis binaları, konser alanları gibi yerler hastalığın en çok yayılım gösterdiği yerlerdir. Grip enfeksiyonunun pik yaptığı dönemlerde bu tip kalabalık yerlerden uzak durarak hastalığın size bulaşmasını önleyebilirsiniz. Eğer hastaysanız ateşiniz düştükten sonra en az 24 saat daha evde kalmanız gerekmektedir. Bu sayede hastalığınızın diğer kişilere bulaşmasını önlersiniz. Bu virüs, bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde ciddi sonuçlara hatta ölüme neden olabilir bu nedenden ötürü hem taşıyıcı hem de hasta olmamak için bu öneriler dikkate alınmalıdır. Read the full article
#GRİP#GRİPBELİRTİLERİKORUNMAYOLLARI#GRİPVİRÜSÜNEDİR#INFLUENZA#INFLUENZAB#INFLUENZAC#INFLUENZAVİRÜSÜNEDİR#INLUENZAA#INLUENZABELİRTİLERİKORUNMAYOLLARI
0 notes
Text
DÜZENLİ UYKUNUN ÖNEMİ NEDİR?
DÜZENLİ UYKUNUN ÖNEMİ NEDİR? İnsan yaşamının ve doğa canlılarının, vücut işlevselliğini bir süre durdurma ve dinlenme aşamasına geçmesine, uyku denir. Günümüzde stresin de etkisi ile yaşadığımız en büyük sorunlardan biri uyku problemi. Geceleri zor uyumak, sık sık uyanmak ya da çok kalitesiz uyumak günlük hayat da dahil olmak üzere kişinin yaşamında birçok problem yaratabiliyor. Kaç Saat Uyumalı? Sağlıklı bir uyku süreci geçirmek için kişinin ihtiyacı olan uyku saati aslında kişiden kişiye değişmektedir. Ancak ortalama olarak; Yeni doğan bir bebek 18 – 20 saat, Küçük bir çocuk 14 – 16 saat, Okul çağındaki çocuklar 9 – 10 saat, Yetişkinler 7 – 8 saat, Yaşlılar ise 5 -7 saat uyumaları gerekmektedir. Düzenli ve Sağlıklı Bir Uyku Nedir? Neler Yapılmalıdır? Düzenli bir uyku için neler yapılmalı, öncelikle uyumayı kolaylaştıran etkenleri sağlamak gerekir. Uykuyu kolaylaştıran ve uyku-uyanıklık durumunu ayarlayan, melatonin hormonu, akşam saatlerinde salgılanmaya başlar, gece 02.00–03.00 saatlerine kadar da devam eder. Ayrıca protein yapımı ve hücre çoğalmasını destekleyen, büyüme hormonu 24.00’te en yüksek seviyeye ulaşılır. Bu nedenle, en geç saat 23.00’de uyunmalıdır. Aşırı ışığa maruz kalma, televizyon seyretme, elektronik cihazlar gibi dış etkiler, melatonin salgısını azaltır. Sistemin işleyişini bozar. Aynı şekilde, günün diğer saatlerine göre, uykuya eğilimli olunan öğle saatlerinde, derin ve yavaş uyku düzeniyle yarım saat uyunabilir. Öğle uykusu da vücuda iyi gelebilir. Düzenli ve sağlıklı bir uyku için neler yapılmalı, izlenmesi gereken adımlar şöyledir: Her gün aynı saatlerde uyumaya çalışın, aynı saatlerde de uyanın.Düzenli egzersiz yapmak ve enerji harcamak.Akşam yemeği, yatmadan en az 2-3 saat önce yenmelidir.Çay, kahve, kola gibi kafein içeren içecekler, yatmadan 3 saat önceki zaman diliminde içilmez.Yatmadan 15 dakika önce, ılık süt ya da ılık dış uykuyu kolaylaştırır.Yatak odasında; televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi cihazlar bulundurmayın, ya da kapalı olmalı.Yatak odasının ısısı, 18-21 C° arasında olmalıdır. Yatak odası, gürültüsüz, karanlık ve düzenli olmasını önem taşır.Çok sert ya da yumuşak olmayan, ortopedik bir yatak ve yastık kullanın.Sağ taraf��nızın üzerine yatın.Yüzüstü, sırtüstü yatılması solunum ve kalple ilgili hastalıklar için, sakıncalıdır.Alarm için, cep telefonu yerine, pilli saatleri tercih edin.Ayrıca burun tıkanıklığı, sinüzit, uyku apne sendromu, alerji, aşırı kilo, tiroid, kalp ve romatizmal hastalıklar gibi nedenler, vücudunuzun dinlenmesini önler. Bu nedenle mutlaka bu sorunlarınızı giderin. Düzenli Uykunun Faydaları Nelerdir? Merkezi sistemi yenilenir.Sindirim sistemini düzenler.Kilo ve yağ tutmayı önler.Yaşam kalitesini artırır, yorgunluk ve stres vb. sorunları giderir.Kemik, kasları güçlendirir.Düzenli uyku, sağlıklı dolaşım sistemini destekler.Cilt yenilenir, daha parlak daha canlı bir cilt sağlar.Düzenli uykunun, meme kanseri riskini azalttığı belirtilir.Hafızayı güçlendirirBir konuya konsantrasyon daha kolay olur.Bağışıklık sistemi güçlenir.Çevreden gelen faktörlerin stres yaratması güçleşir.Güne dinç başlanır, uyanma zorluğu olmaz.Çocukların büyüme döneminde zihinsel ve bedensel gelişmelerine katkısı büyüktür.Uykusu yeterli ve düzenli olan çocuklarda hırçınlık ve huysuzluk görülmez.Uyku düzeni olanın gün içinde de hayatı düzenli olur. (Aynı saatlerde yatmak ve uyumak önemlidir).Yeterli uykudan sonra öğrenme yeteneği daha kolay olur.Sabah kahvaltısının ihmal edilmesini önler. Uyku düzeni, yemek düzenini de birlikte getirir. Düzensiz Uykunun Vücudumuza Zararları Nelerdir? • Kas ağrıları • Baş dönmesi-mide bulantısı • Ellerde titreme • Baş ağrısı • Sinirlilik • Hafıza problemleri • Obezite, diyabet, hipertansiyon hastalıklarına yatkınlık • Bağışıklık sisteminin çökmesi • Halüsinasyon • Büyüme geriliği • Dikkat eksikliği • Sakarlık • Gün içinde uyuklama (Trafik kazaları, iş kazaları) Bu sebeplerden ötürü herkesin uyku düzenine dikkat etmesi gerekmektedir. Read the full article
#DÜZENLİUYUMANINFAYDALARI#DÜZENSİZUYUMANINZARARLARI#KAÇSAATUYUMALI#KALİTELİUYKUİÇİNNEYAPMAKGEREKİR#UYKU#UYKUDÜZENİ#UYUMAK
0 notes
Text
RADYOTERAPİ CİHAZLARI
RADYOTERAPİ CİHAZLARI RADYO AKTİF KAYNAKLARLA ÇALIŞAN CİHAZLAR Radyoterapinin ilk zamanlarında Ra-226 kapalı bir kutuya konulup. Bölgenin üstüne konularak tedaviye başlanmıştır. Sonra yerini Co-60 ve Cs-137 cihazlarına bırakmıştır. Co-60 Radyoterapi Cihazları 1952 Yılından itibaren radyoterapide süper voltaj tedavi cihazı olarak kullanılmıştır. Işın kaynağı olarak Co-60 radyoizotopu kullanılmıştır. Co-59 elementi bir nötronla zenginleştirilerek Co-60 halini alır. Yarı ömrü 5.26 yıldır. Tedavi cihazının kafasına yerleştirilen kaynak uzaktan kontrol edilerek kolimatörün ağzına getirilir. Not : Bütün radyoizotop cihazları elektrik kesildiğinde kaynak otomatik olarak kapalı duruma geçecek şekilde dizayn edilmiştir. Gamma Knife Cihazı Kaynak olarak Co-60 kullanmaktadır. 201 Adet Co-60 kaynağı vardır. Beyin tümörlerinde kullanılır. Hastanın başı APS ile masaya sabitlenir. Amaç bir çok noktadan tek bir seferde ışınlamadır. Çok doğru ve güvenilir bir ışınlama yapılmaktadır. Cesium-137 Radyoterapi Cihazı Cihazın yapısı Co-60 cihazına benzer. Yarı ömrü 30 yıldır. Gamma ışın enerjisi 0,666 MEV’dir. Kaynak yapıları büyük olduğu için imalatı durdurulmuştur. Brakiterapi Cihazı Organın içine veya yakınına yerleştirilerek yapılan tedavidir. Brakiterapide kapalı radyoaktif maddeler kullanılır. Doğal kaynaklar Radyum 226, Radon 222 Yapay kaynaklar Altın 198, Co-60, Cesium-137, İridyum-192, Californium-252’dir. ELEKTROMANYETİK CİHAZLAR Lineer Hızlandırıcılar Günümüzde en çok kullanılan cihazlardır. Yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalar kullanılarak yüklü parçacıkları hızlandırma prensibi ile çalışır. Tek cihazda X ve Elektron ışını elde edilir. Yüksek enerjili elektron ışınlarını doğrudan yüzeyel yerleşimli tümör tedavilerinde kullanılır. Yada bir hedefe çarptırılarak üretilen X ışınları ile derin yerleşimli tümör tedavilerinde kullanılır. Lineer Hızlandırıcıların Çalışma İlkesi Güç modülatöre verilir. Modülatör elektron tabancasını ve magnetronu tetikler. Magnetron mikro dalga üretir. Klystron dalga üretmez güçlendirir. Elektron hızı ile dalga hızı aynı hıza ulaştığında hızlandırma tüpünden geçen elektronlar ince saçıcı foile çarptırılarak Elektron ışını elde edilir. Yoğun targeta (Yoğun tungsten metali) çarptırılarak X ışını üretilir. Cyberknife Cihazı

6 MEV tek enerjiyle çalışır. Lineer hızlandırıcı mantığı ile çalışır. Klystron bulunmaz. MLC sistemi bulunmaz. 12 Adet farklı çaplarda başlığı vardır. Noktasal ışınlama yapar. Robotik tedavi cihazıdır. Tedavi sırasında sürekli görüntü alıp hastayı takip ettiği için hata payı çok azdır. Masa 6 yönde hareket etmektedir. Tomoterapi Cihazı Bilgisayarlı tomografi cihazına benzeten tomoterapi cihazı içine yerleştirilen lineer hızlandırıcı ile 360 derecede tedavi yapabilen gelişmiş bir tedavi cihazıdır. Tedavi sırasında görüntü almaktadır. Kesit kesit tedavi yapmaktadır. MLC (ÇOK YAPRAKLI KOLİMATÖR) Yeni model tüm lineer hızlandırıcılarda bulunan bir sistemdir. Cihazdan cihaza farklı boy ve ölçülerde üretilmektedir. Yapılan tedavi planına göre tümörün şeklini alıp kritik organların korunmasını sağlamaktadır. MLC sistemi kullanılmadan önce her hasta için her ışınlama alanı için kurşun kalıp hazırlanır. Bu kurşun kalıplarla tedavi yapılırdı. MLC sistemi ile iş yükü ve maliyet düşürüldüğü gibi tedavilerde daha çok etkili hale getirilmiştir. Read the full article
0 notes
Text
RADYOTERAPİ NEDİR

RADYOTERAPİ NEDİR ?

Kanserli hücreleri öldürmek ve yayılmalarını engellemek için yüksek oranda radyasyonla uygulanan tedavi sistemidir. Kanser hastaları cerrahi kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi edilir. Cerrahiden sonra en çok kullanılan yöntem radyasyon tedavisidir. Tüm kanser olgularının üçte ikisi hastalık sürecinin bir döneminde radyoterapi görmektedir. RADYOTERAPİNİN AMACI Hastayı komple tedavi etmek. Hastalığı komple yok etmek mümkün olmadığında yayılmasını önlemek ve kalan yaşamında daha rahat etmesi amacı ile yapılan tedavidir. RADYASYONUN DOKUYA ETKİLERİ Fiziksel değişiklikler ( eksitasyon, iyonlaşma ) Kimyasal değişiklikler ( serbest radikaller ) Biyolojik değişiklikler ( erken, geç ) RADYOTERAPİ UYGULAMA ŞEKİLLERİ Küratif Radyoterapi (Önleyici) Amaç lokal nüks veya lenfatik/hematojen metastaz oluşumu potansiyeline sahip mikroskobik odakların ışınlanması ile hastalığın kontrol altına alınması sağlanır. Preoperatif Radyoterapi Cerrahi tedaviden önce radyoterapi ile kemoterapi bir çok durumda birlikte kullanılır. Amaç tümör volmünü küçültüp cerrahi sınırların temizlenmesidir. Postoperatif Radyoterapi Cerrahi tedaviden sonra yapılan bu radyoterapi ile tümör bölgesinde çıkarılmayan mikroskobik olarak kalan hücrelerin yeniden nüks etmesini önlemek amacıyla yapılır. İntraoperatif Radyoterapi Cerrahi işlem sırasında mide pankreas adenokarsinomlarında tek seas uygulanan radyoterapidir. Avantaj olarak kritik organların gözle görülmesi sonucu daha fazla koruma sağlamaktadır. Brakiterapi Jinekolojik kanserlerin tedavisinde önemli bir yer kapsar. Diğer tedavilerden farklı olarak dışarıdan ışınlama yapılmaz. Işınlama organın içine yerleştirilen radyoaktif kaynaklar ile yapılır. Bu kaynaklar organa geçici ya da kalıcı olarak yerleştirilir. RADYOTERAPİ PLANLAMASI Teşhis konulan hasta doktor tarafından radyoterapiye uygun görülürse hasta tedaviye alınmadan önce tümörlü bölgenin bilgisayarlı tomografi manyetik rezonans ve nükleer tıp görüntüleri alınır. Tedavi planlaması yapılır. Planlama yapıldıktan sonra tedaviye başlanacaktır. Read the full article
0 notes
Text
RADYASYON NEDİR

RADYASYON NEDİR?

Radyasyon : Atom tarafından enerjinin yayınlanması ve bu enerjinin boşluk içerisinde iletilmesi işlemidir. 1895 Yılında Wilhelm Conrad Röntgen tarafından X-ışınlarının keşfi gerçekleşmiştir. 1896 Yılında H.Becqurel radyoaktiviteyi keşfetmiştir. 1902 Yılında Piere ve Marie Curie çifti radyumu keşfetmiştir. Artık radyasyon kaynakları sanayide tıpta ve tarımda hızla kullanılmaya başlanmıştır. RADYASYON ÇEŞİTLERİ İyonlaştırıcı Radyasyon Elektromanyetik ve partiküler olarak ikiye ayrılır. Elektromanyetik Radyasyon Dalga hareketi ile yayılır. Hızları ışık hızı c=3.10.10 cm/sn İki dalganın tepe noktaları arasındaki uzaklığa dalga boyu adı verilir. Belli bir noktadan bir saniyede geçen dalga sayısına frekans denir. Frekans f harfi ile gösterilir. Frekans ile dalga boyu çarpımı hızı verir. X ve Gama ışını elektromanyetik radyasyon çeşididir. Partiküler Radyasyon Elektron Beta Partikülleri Alfa Partikülleri Proton Nötron Elektronlar lineer hızlandırıcıların artışı ile kullanımı artmıştır. Klinikte genellikle 6-18 MEV kullanılır. Protonlar hidrojen atomu çekirdeğinden yayılır. Madde ile iyonazyon ve eksitasyon yoluyla enerji iletimi sağlanır. Klinik tedavide kullanıma uygunudur, ama maliyeti fazla olduğu için tercih edilmez. Alfa partikülü çok ağır ve enerjisi yüksektir. Tedavide kullanıma uygun değildir. Normal bir kağıt parçası ile durdurulabilir. Durduğu yüzeye tüm enerjisini iletir. RADYASYON BİRİMLERİ

RADYASYON KAYNAKLARI Doğal ve yapay olarak ikiye ayrılır. Doğal Kaynaklar Doğada insan vücudunda bulunan ve uzaydan gelen radyasyon kaynaklarıdır. Toprakta ; Taryum Uranyum Potasyum Radyum Radon İnsan vücudunda ; Potasyum Radyum Karbon-14 Tirityum Polonyum Uzaydan gelen; Uzaydan gelen ışınlar Gök taşları Yapay Kaynaklar Tıbbi, zirai, endüstriyel amaçla kullanılan radyasyonlar. Nükleer bomba denemeleri sonucu oluşan serpintiler. Nükleer güç üretiminden veya kaza sonucu salınan radyoaktif maddeler. X-ışınları ve yapay radyoaktif kaynaklar. RADYASYONUN KULLANIM ALANLARI Tıpta Kullanılması Radyasyon tıpta görüntüleme ve tedavide kullanılmaktadır. Radyoloji bölümü X-ışınlarını hastadan geçirerek bölgenin radyografi filmini çeker. Görüntü teşhis için kullanılır. Nükleer tıp da hem tedavi hem de görüntü için kullanılır. Radyoizotop denen madde hazırlanır. Hastaya içirilir veya enjekte edilir.Gamma kameralar ile görüntü alınır. Radyoterapi alanında tedavi için kullanılır. Kanserli hücreleri öldürmek ve yayılmasını engellemek için kullanılır. Endüstriyel Alanda Kullanımı Kullanılan X ve Gama ışınlarıyla boruların, buhar kazanlarının, makine aksamlarının görüntüsü alınır. Yollara kurulan devasa sistemlerle araçların içine bakarak genel arama yapılır. Demir, çelik, kağıt, plastik, çimento gibi sanayi ürünlerinin nem ve yoğunluk ölçümü yapılır. Tıbbı malzemelerin sterilizasyonu yapılır. Araştırma Alanında Kullanımı Arkeolojik alanda bulunan tarihi eserlerin yaş tahmini için kullanılır. Uzay araştırmalarında kullanılır. RADYASYONDAN KORUNMA Radyasyondan korunma prensibine ALARA prensibi denilmektedir. Doğal radyasyondan korunmak imkansızdır. Ancak yapay radyasyondan ALARA prensipleriyle daha fazla korunabiliriz. Zaman, mesafe zırhlama ile korunabiliriz. Radyoaktif maddenin olduğunca az zaman geçirmeliyiz. Radyoaktif maddeden olabildiğince uzak durmalıyız. Radyoaktif madde ile kişi arasında bulunan yoğun madde bunu sağlar. Radyasyonla çalışan kişiler için üretilen kurşun önlükler zırhlama işlemi yapmaktadır. RADYASYONUN HÜCRE İLE ETKİLEŞİMİ Bedensel Etkiler Radyasyona maruz kalmış kişinin doğrudan kendi bedeninde meydana gelen etkiler. Kalıtsal Etkiler Radyasyona maruz kamış kişinin kendi bedeninde değilde gelecek nesillerde meydana gelecek etkilerdir. RADYASYONUN KROMOZOMA VERDİĞİ HASAR Deterministik Etkiler Işınlama dozunun herhangi bir organın fonksiyon kaybına neden olacak şekilde hücre ölümü gerçekleşmesine ve üretiminin durması sonucu ortaya çıkan etkisidir. Stokostik (Raslantısal) Etkiler Işınlama dozu sonucunda hücrede meydana gelen sabit değişikliğin hücre bölünmesi ile yeni hücrelere geçmesi sonucunda kişide meydana gelen veya gelecek nesillerde meydana gelmesi olayıdır. Read the full article
0 notes
Text
HİNT İNCİRİ
Hint inciri doğada kendi kendine yetişir. Halk arasında hint inciri, dikenli armut, şeytanın dili olarak bilinir. Bir kaktüs meyvesidir. Dikenli kabuğu soyulup tüketilir. Hint inciri 41 kalori bulundurur. Hint inciri 100gr da içinde bulunanlar ; KALORİ41LİF3,6 gPROTEİN0,73 gTOPLAM YAĞ0,51 gC VİTAMİNİ14 mgB2 VİTAMİNİ0,02 mgB6 VİTAMİNİ0,06 mgA VİTAMİNİ2 ugKALSİYUM56 mgDEMİR0,3 mgMAGNEZYUM85 mgFOSFOR24 mgPOTASYUM220 mgSODYUM5 mgÇİNKO0.12 mgBAKIR0,08 mgSELENYUM0,6 ug HİNT İNCİRİ FAYDALARI Lifli yapısı sayesinde sindirim sistemini hızlandırır.Kalp ve damar sağlığını korumaktadır.Göz sağlığını korur, katarakt engeller.Cildin yenilenmesine yardımcı olur.Sinir sistemini korur.Böbrekleri korur.Diş ve Diş Eti sağlığını korur.Kemik sağlığını korur.Diş sağlığını korur.Damar fonksiyonlarını düzenler.Sodyum minerali sıvı dengesini korur. HİNT İNCİRİ ZARARLARI Alerjik etkiler yaratabilir.Hamile ve kronik rahatsızlığı olan kişiler uzman doktorlara başvurabilirler.Herhangi alerjik rahatsızlığı olan kişiler doktorlarına danışmalıdır. HİNT İNCİRİ YETİŞDİĞİ YERLER TürkiyePortekizİspanyaFransaMeksika KAYNAK : USDA Read the full article
#DİKENLİARMUT#HİNTİNCİRİ#HİNTİNCİRİFAYDALARIVEZARARLARI#HİNTİNCİRİİÇERİSİNDENEBULUNUR#HİNTİNCİRİNEYEİYİGELİR#MEYVE#ŞEYTANINDİLİ
0 notes
Text
HİNDİSTAN CEVİZİ
Hindistan cevizi suyu yağı ve lifli kısmı tüketilen bir meyvedir. İlaç sanayisinde de kullanılır. Hindistan cevizi fazla tüketimi kiloya sebep olmaktadır. Vitamin ve mineral açısından zengin olan bu meyve günlük enerji ihtiyacımızı karşılayacak oranda enerji verir. Lifli yapısı sayesinde diyet listelerinde de kullanımı uygundur, ama fazla tüketiminden kaçınılmalıdır. İçerisinde bulunan vitamin ve minerallere bakalım. İçerisinde bulunan vitaminler; C VitaminiB2 VitaminiB6 VitaminiE VitaminiK Vitamini İçerisinde bulunan mineraller; KalsiyumDemirMagnezyumFosforPotasyumSodyumÇinkoBakırSelenyum HİNDİSTAN CEVİZİ FAYDALARI Bağışıklık sistemini korur.Lifli yapısı sayesinde sindirim sistemini hızlandırır.B2 Vitamini proteinin sindirilmesini sağlar.B2 Vitamini yağların sindirilmesini sağlar.B2 Vitamini karbonhidratların sindirilmesini sağlar.Vücuda gerekli enerjiyi sağlar.Cildin yaşlanmasını önler.Kalp damar sistemini korur.Sinir sistemini korur.E vitamini güçlü bir antioksidandır.K Vitamini kanın pıhtılaşmasını sağlar.K vitamini kalsiyum seviyesini düzenler, damar sertleşmesini önler.Kemik ve kıkırdak yapısının yenilenmesini sağlar.Vücutta serbest radikallerle savaşır. Potasyum minerali tansiyonu dengeler.Potasyum minerali kalp ritmini düzenler.Potasyum minerali kasların çalışasını sağlar.Potasyum minerali sinir iletimini sağlar.Magnezyum minerali kandaki glikoz ve insülini dengeler.Kalsiyum minerali gebelik dönemlerinde süt oluşumunda etkilidir.Fosfor minerali ATP yapısında bulunur.Fosfor minerali DNA ve RNA yapısında bulunur.Sodyum minerali vücudun sıvı dengesini korur. HİNDİSTAN CEVİZİ ZARARLARI Alerjik etkiler yaratabilir.Hamile ve kronik rahatsızlığı olan kişiler uzman doktorlara başvurabilirler.İlaç kullanan kişiler uzaman doktorlara danışmalıdır.Hindistan Cevizi fazla tüketimi kilo almaya sebep olabilir. HİNDİSTAN CEVİZİ YETİŞDİĞİ YERLER TürkiyeHindistanEndonezyaFilipinler Read the full article
#COCONUT#HİNDİSTANCEVİZİ#HİNDİSTANCEVİZİFAYDALARIVEZARARLARI#HİNDİSTANCEVİZİİÇİNDENEBULUNUR#HİNDİSTANCEVİZİNEYEİYİGELİR#MEYVE
0 notes
Text
GUAVA


Guava ülkemizde çok fazla bilinen ve tüketilen bir meyve değildir. Ama tamamen bir vitamin ve mineral deposudur. İçerisinde fazla miktarda C Vitamini bulunduğu için tam bir antioksidan meyvedir. Şimdi içerisinde bulunan vitamin ve minerallere bakalım. İçerisinde bulunan vitaminler; C VitaminiB2 VitaminiB6 VitaminiA VitaminiK Vitamini İçerisinde bulunan mineraller; KalsiyumDemirMagnezyumFosforPotasyumSodyumÇinkoBakırSelenyum

GUAVA FAYDALARI Bağışıklık sistemini korur.Lifli yapısı sayesinde sindirim sistemini hızlandırır.Göz Sağlığını KorurKemiklerin Gelişimini SağlarKarbonhidratların sindirilmesini sağlar.Sinir sistemini korur.Troid sağlığını korur.Kanserden ve lösemiden korur.Cildin yaşlanmasını önler.Kalp damar sistemini korur.Vücutta serbest radikallerle savaşır.Kanın pıhtılaşmasını sağlar.Kalsiyum seviyesini düzenler, damar sertleşmesini önler.Böbrek ve karaciğer görevlerini yerine getirmesini sağlar.Çocukların gelişimini destekler.

Fosfor minerali ATP yapısında bulunur.Fosfor minerali DNA ve RNA yapısında bulunur.Sodyum minerali vücudun sıvı dengesini korur. GUAVA ZARARLARI Alerjik etkiler yaratabilir.Hamile ve kronik rahatsızlığı olan kişiler uzman doktorlara başvurabilirler.İlaç kullanan kişiler uzaman doktorlara danışmalıdır.

GUAVA YETİŞDİĞİ YERLER TürkiyeHindistanAfrika

Read the full article
0 notes
Text
GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIM ZARARLARI
Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ve insan sağlığı açısından çok büyük öneme sahip ilaçlardır. Kelime anlamı ile “antibiyotik” terimi, “hayata karşı” demektir. Antibiyotikler bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Ancak gereksiz kullanıldığında vücuttaki faydalı bakteriler diğer bakterilerin vücuda yerleşmesini engeller ve bunların ölümü vücudu enfeksiyonlara duyarlı hale getirir. Bu kimyasal maddeler, bakterilerin çoğalmasını önlemekte ve bazen de bakterileri öldürmektedir. Vücudumuz mevcut antibiyotiklere dirençli hale gelince yeni antibiyotikler kullanılması gerekmektedir. Yeni bir antibiyotiğin geliştirilmesi ve kullanıma sunulması yaklaşık 10 yılı almaktadır buda uzun bir süredir. Günümüzde ise antibiyotiklerin gereksiz kullanımı önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanımı toplumda ve hastanelerde büyük bir problem haline gelen antibiyotik direncine sebep olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü antibiyotiklerin yaklaşık yarısının gereksiz yere kullanıldığını işaret etmektedir. Antibiyotik direnci demek, antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme veya üremesini durdurma özelliğini kaybetmesidir. Bu hem toplum kaynaklı hem de hastane enfeksiyonlarında ciddi seyirli hasta oranlarının artmasına, tedavinin başarısızlığına, hatta ölümle sonuçlanan vakalara yol açmaktadır. Dirençli bakteri, antibiyotik karşısında hayatta kalarak çoğalmaya devam ederken, hastalığın daha uzun sürmesine yol açmaktadır. Bu tedavinin uzamasına ve maliyetinin artmasına sebep olmaktadır. Ayrıca dirençli bakteriler hastanın durumuna bağlı olarak idrar yolu, akciğer, cilt ve kan dolaşımı enfeksiyonlarına da yol açabilmektedir. Toplumdaki bazı yanlış kanılar antibiyotiklerin gereksiz kullanımını tetiklemektedir. Nezle grip gibi ateşli hastalıklarda hemen antibiyotik alınması yaygın olarak gözlenmektedir. Antibiyotik kullanımı nezle ve gripte etkisizdir. Antibiyotikler bakterilere karşı etkilidirler, virüslere etki etmezler. Üst solunum yolu enfeksiyonların çoğunu soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklar oluşturur. Tüm bu hastalıklarda etkenler virüsler olduğu için antibiyotik tedavisi gereksizdir. UYGUN ANTİBİYOTİK KULLANIMI NELERDİR? Doktor tarafından, hastada tespit edilen enfeksiyon hastalığına sebep olan bakteriye göre en etkin antibiyotiğin seçilmesi,Doktor reçetesi olmadan antibiyotik kullanılmaması,Doktorun belirlediği süre ve dozda antibiyotik kullanılması, belirtiler geçince tedaviye son verilmemesi, uygun doz ve sürede alınmazsa bakteri yeniden üreyebilir, hastalık tekrarlayabilir ve antibiyotik direncine sebep olur.Her ateşli durumda antibiyotik alınmaması, doktora başvurulması, konularında dikkat edilmesi gerekmektedir. Read the full article
0 notes
Text
TEMEL İLK YARDIM UYGULAMALARI NELERDİR?
Herhangi bir kaza ya da yaşamı tehlikeye düşüren durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla, ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilkyardım denir. İLKYARDIMCININ ÖZELLİKLERİ VE SORUMLULUKLARI NEDİR? Kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalı.Sakin ve telaşsız olmalı.Bilinci açık ise kazazedeyi sakinleştirmeli.Çevreyi değerlendirip süren bir tehlike olup olmadığını belirlemeli.Çevredeki kişileri, sağlık kuruluşları(112), yangın olasılığı varsa itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için organize etmeli.Kazazedenin durumunu değerlendirerek uygun ilk yardıma başlamalı.Sağlık ekibinin kazazedeye bir an önce ulaşmasını sağlamak veya kazazedenin sağlık kuruluşuna bir an önce götürülmesi sağlamalı. İLK YARDIM ADIMLAR NELERDİR? İlk olarak kazazede bulunduğu yerde güvende değilse güvenli bir ortama götürülür.Boyun kırığı vb. kritik durumlar varsa boyun hareket etmemesine dikkat edilir.Çevre güvenliği sağlanır kalabalık bir ortam iste insanların açılmaları ve kazazedenin sakinleşmesi için ortam hazırlanır.Çevrede bulunan insanlardan biri seçilir özellik belirtilerek(kırmızı kazaklı) sağlık ekibine (112) haber vermesi gerektiği söylenir.Kazazedenin kusma olasılığı varsa havayolu açıklığının sağlanması için yan yatırılır. Kazazedenin ağız içi kontrol edilir boğazına kaçabilecek cisimler ve takma dişi varsa çıkartılır.Kanama odağı varsa sağlık ekibine bildirilir. Bilinç kontrolü yapılır, seslenilir ve omuzundan veya kollarında uyarı verilir.Sert bir zemine yatırılır kazazedenin ağız ve burnuna eğilerek nefes alıp verdiği ve boynunda bulunan kulak memesi ve omuz hizasında bulunan büyük artar damardan nabzı kontrol edilir (Bak-Dinle-Hisset). Sağlık ekibine durum bildirilir. Nabzı ve solunumu yoksa;İlk olarak hava yolu açıklığı sağlanır. Alnından ve çenesinden tutularak kafası geriye doğru sabitlenir, solunum yolu tam açık olması sağlanır.Kalp masajı için kaburgaların boynundan başlayan kaburga ile karındaki son kaburga arası iki el ile bölünerek tam ortası belirlenir. İki elimiz üst üste ve parmaklar kilitlenerek bu belirlenen yani kalbe kollar bükülmeden yaklaşık 4-5 cm içe çökecek şekilde nabız ile aynı ritim de 30 bası yapılır. (1 ve 2 ve 3 ve 4 ve …..30 diye sayılabilir.)Kalp masajını 30’a kadar yaptıktan sonra kazazedenin burnu kapatılarak ağzından derin bir nefes aldınız ve bu nefesi kazazedenin ağzından göğüs kafesi yükselene kadar verilir ve bu işlem tekrarlanır toplamda 2 nefes verilir.Kalp masajına devam edilir 30 bası yapılır ve tekrar 2 soluk verilir.Bu şekilde kazazedenin nabzı ve solunumu gelene kadar veya sağlık ekibi gelene kadar müdahale edilir. Read the full article
0 notes
Text
ÇOCUK KALP AMELİYATLARI SÜRECİ
AMELİYAT ÖNCESİ HAZIRLIKLAR Çocuğunuza gerekli tetkikler yapılıp kalpteki anomali tespit edildikten sonra çocuk kalp hastalıkları uzmanları ve kalp damar cerrahları yapılan tetkikleri beraberce değerlendirerek çocuğunuzun ameliyattan fayda görüp görmeyeceğine karar verirler. Çocuğunuzun ameliyat edilmesi kararı, alanında tecrübe sahibi ve akademik kariyere sahip hekimlerin konsey toplantılarında alınmaktadır. Çocuğunuz genellikle ameliyattan kısa bir zaman önce hastaneye yatırılır. Hastanede kalma süresi ortalama 5 ila 10 gündür. Bu süre bazı koşullarda uzayabilmektedir. Hastanede kaldığınız sürece özellikle küçük çocuklar için sevdikleri oyuncaklar ve çocuklara özel olarak hazırlanmış giysiler temin edilecektir. Çocuğunuzun mümkün olduğu kadar kendini ev ortamında hissetmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Ameliyat öncesinde çocuğunuzun mümkün olduğu kadar sağlıklı olması son derece önemlidir. Çocuğunuzda ateş, öksürük veya soğuk algınlığı varsa pediyatrik kardiyolog veya kalp cerrahını haberdar ediniz. Ekip bu sebeple ameliyatın birkaç gün ertelenmesine karar verebilir. Genel Tetkikler Çocuğunuz ameliyat öncesinde karaciğer, böbrek fonksiyonları, pıhtılaşma faktörleri açısından incelenir. Fokal enfeksiyon odağının tespiti ve gerekirse tedavisi amacı ile çocuk hastalıkları uzmanı tarafından genel muayenesi ve diş hekimi tarafından diş muayenesi yapılır. Çocuğunuzun ameliyata hazır olup olmadığı açısından ve gerekli ameliyat hazırlıkları bakımından değerlendirilmesi konusunda cerrahi koordinatörü sizi yönlendirecek ve yardımcı olacaktır. Kan Bankasından Kanın Temini Kalp ameliyatları sırasında kan nakline ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan ameliyata bağlı olarak ihtiyaç duyulan kanın miktarı değişmektedir. Genellikle açık kalp ameliyatlarında 4-6 ünite, kapalı kalp ameliyatlarında 2 ünite kan kullanılmaktadır. Donör (kan vericisi) kanlarının çocuğunuzla tam olarak uyuşmaması ve bazı teknik nedenlerden dolayı bulunan tüm kanların kullanılması mümkün olmayabilir. Kan örnekleri AIDS, Hepatit (B ve C) ve her türlü bulaşıcı hastalık açısından titizlikle taranmaktadır. Kan Bankası kan ve kan ürünleri hazırlanması konusunda 24 saat hizmet vermektedir. AMELİYAT Kalp ameliyatları bu alanda uzmanlaşmış doktorlar, teknisyenler ve hemşirelerden oluşan bir ekip tarafından yürütülmektedir. Cerrah ameliyata konsantre olurken diğerleri hastanın kan dolaşımı, solunum ve diğer hayati fonksiyonlarını sağlayan cihazlarla ilgilenmektedir. Çocuğunuzun ameliyata hazır olup olmadığı açısından ve gerekli ameliyat hazırlıkları bakımından değerlendirilmesi konusunda hemşire sizi yönlendirecek ve yardımcı olacaktır. Açık kalp ameliyatlarında kalp-akciğer makinası kullanılmaktadır. Bu cihaz akciğerler ve kalbi devre dışı bırakarak kanın oksijenlenmesini ve vücuda kan pompalanmasını sağlar. Böylece kalbin güvenle açılıp tamir edilmesi mümkün olabilir. Bu yöntemle cerrah kalbin içerisini ve kalp kusurunu rahatlıkla görür ve düzeltir. Ameliyat sonunda pompadan çıkılarak kalp ve akciğerler normal pompalama ve oksijenlendirme görevlerine geri dönerler. Bazı operasyonlar kalp-akciğer pompası kullanılmadan yapılabilir ve bu ameliyatlara da "kapalı kalp ameliyatı" denir. Bazı açık kalp ameliyatlarında hipotermi olarak adlandırılan bir teknikle ameliyat yapılması gerekebilir. Hipotermi tekniğinde çocuğun vücut ısısı düşürülerek kan akımı yavaşlatılır hatta durdurulur ve güven içerisinde kalbin tamiri yapılır. Bazı kalp anomalilerinde göğse çok küçük bir açıklıktan girilerek bazı özel aletler ve video kamera yardımı ile kalp ameliyatları yapılabilir. Minimal invaziv kalp ameliyatları olarak adlandırılan bu ameliyatlarda yara izi daha küçük ve belirsiz, iyileşme daha çabuk olacaktır. Ancak bu tür ameliyatların her kalp anomalisi için uygun olmadığı bilinmelidir. AMELİYATTAN SONRA Yoğun Bakım Dönemi Ameliyattan sonra çocuğunuz yoğun bakım ünitesine alınacaktır. Burada özel eğitimli doktor, hemşire ve teknisyenler 24 saat hizmet vermektedirler. Çocuğunuz yoğun bakımda tüm hayati fonksiyonlar bakımından bilgisayarlı elektronik cihazlarla takip edilmektedir. Yoğun bakımdaki cihazlar ve çocuğa takılı olan tüplerden dolayı endişe etmeyin. Bunların hepsi gerekli ve rutin olarak kullanılan ekipmanlardır. Çocuğunuzun ameliyat sonrası yoğun bakımda takip edilmesi için yukarıda sıralananların hepsine ihtiyaç duyulmaktadır. Çocuğunuzun yoğun bakımdaki durumu ile ilgili olarak size düzenli bilgi verilecektir. Ertesi gün telefon ile veya KVC yoğun bakım ünitesi kapısından yoğun bakım sorumlusu ile yüz yüze görüşerek hastanız hakkında bilgi alabilirsiniz. Dışarıdan gelen kişiler tarafından çocuğunuza hastalık bulaşmasını önlemek için yoğun bakım ziyaretleri kısıtlı tutulmaktadır. Yoğun bakımda kalma süresinin uzaması durumunda eğer doktoru uygun görürse aileden bir kişi verilen özel giysileri üzerine giyerek çocuklarını ziyaret edebilirler. Yoğun bakımda çocuğunuzu rahatlatmak için sakinleştirici ilaçlar verildiğinden dolayı kendisini uyuklar halde görebilirsiniz. Yoğun bakım ekibi ameliyattan sonra çocuğunuzda kullanılması gereken özel uygulamalar olursa bunları size açıklayacaktır. Servis Dönemi Yoğun bakım ünitesinden çıktıktan sonra çocuğunuz pediatri servisine çıkarılacaktır. Burada çocuğunuzun bakımı ile ilgili olarak siz de önemli bir rol üstlenebilirsiniz. Serviste genellikle öksürme ve solunum egzersizlerini içeren solunum terapisi uygulanmaktadır. Böylece akciğer ve solunum problemlerinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bir süre sonra çocuğunuzun ağrı kesici ilaçlara daha az gereksinimi olacaktır. Çocuğunuzu yatak içinde doğrulturken iki elinden birden tutun, sırtından ve başından destekleyerek kaldırın. Ameliyat kesisinin gerilmesine neden olacak hareketler yapmayın. Doktorunuzun tavsiyesine göre çocuğunuzu daha aktif olmaya teşvik edin ve servis içerisinde dolaştırın. Çocuğunuza drenaj tüpleri ve serum takılı bulunabilir. Bu durum hemşire gözetiminde çocuğunuzu koltuğa oturtmanıza ve dolaştırmanıza engel değildir. Çocuğunuza dokunmadan önce ellerinizi yıkamaya özen gösteriniz. Göğüs yarası ve tedavi ekipmanlarını gözeterek çocuğunuza sarılabilir, kucağınıza alabilirsiniz. Ziyaretçilerin uzun süre içeride kalarak oda havasını kirletmesine ve çocuğunuzu öperek sevmesine engel olunuz. Hijyenik açıdan açıkta yiyecek, içecek, giysi bırakmayınız ve oda içi düzeni koruyunuz. Serviste hemşire ve solunum terapistinin uygulamalarına yardımcı olunuz. Hastanedeki tüm personelin onun iyileşmesi için çalıştığını ve iyileşmesini istediği konusunda çocuğunuza sürekli telkinde bulununuz. Böylece uygulama ve tedavilerin daha etkili şekilde yapılmasını sağlayarak çocuğunuzun iyileşmesini hızlandırabilirsiniz. Ameliyattan sonra çocuğunuza vücutta su tutulmasını önlemek amacıyla tuzsuz diyet uygulanabilir. Diüretik (idrar söktürücü), antibiotik veya digoksin gibi ilaçlar verilebilir. Bazı çocuklarda ameliyat reaksiyonu olarak birkaç gün sonra ateş çıkabilir. Eğer ateş devam ederse doktorunuz ateşin nedenini ve nasıl tedavi edileceğini belirlemek için çocuğunuza bazı testlerin yapılmasını isteyebilir. Kısa süre içerisinde çocuğunuz kendisini daha iyi hissedecek ve hastaneden ayrılmaya hazır hale gelecektir. Taburcu olmadan önce yapılan ameliyatın sonuçlarını kontrol etmek amacıyla bazı incelemeler yapılabilir. Çocuğunuz kendini daha iyi hissettiğinde ve doktorunuz çocuğunuzun iyileştiğine kanaat getirdiğinde eve dönebilirsiniz. Evde her gün çocuğunuzun ağrısının azaldığını ve iyileştiğini göreceksiniz. Evde Yapılacaklar Taburcu olduktan sonra evde kullanılmak üzere size verilen ilaçları titizlikle çocuğunuza verin. İlaç saatlerini ve isimlerini şaşırmamak için buzdolabı üzeri gibi her zaman görünecek bir yere bir ilaç çizelgesi hazırlayın. Doktorunuzun verdiği randevu gününe kadar size söylenenleri harfiyen uygulayın. Çocuğunuzun fiziksel olarak aktif olmasına doktorunuzun tavsiyesine göre yardımcı olun. Çocuğunuza evde duş aldırabilirsiniz, ancak ameliyat yarasının iyileşmesi için uzun süreli sabun temasından kaçınılmalıdır. Bunun için küveti sabunlu suyla doldurmayın veya duş esnasında ameliyat yarası üzerine bastırarak sabun sürmeyin. Çok sıcak veya soğuk su kullanmayın. Çocuğunuzun hoşuna gidecek yemekler hazırlayın. İyileşmesi için iyi beslenmesi gereklidir.Aşırı yağlı, tuzlu veya şekerli yiyecekler vermeyin. Çorba, bebekler için mama gibi yumuşak ve hazmı kolay yiyecekleri tercih edin.Çocuğunuzun yanında sigara içmeyin ve sigara içilen mekanlardan uzak tutun.Çocuğunuzun göğsünün gerilmesine neden olacak hareketleri veya yük kaldırmasını 1 ay süre ile kısıtlayın.Evinizde çocuğunuzu enfeksiyonlara karşı koruyun misafir kısıtlaması yapın.Hijyen kurallarını uygulayın ellerinizi bol bol yıkayın. Read the full article
0 notes