zekkatl

[zekkatl]

gidersen kapıyı kilitle, ihtimali dahi kalmasın.

[zekkatl]

"sende ne kalınır, ne gidilir" bu cümleyi bir namluya koyup kafana sıkarsın.

[zekkatl]

o konuşmayı ben içimden elli kez geçirdim, sen hepsinde haksızsın.

[zekkatl]

beni arkanıza dönmekle sınamayın, ben bakmaya doyamadığım yüze yüzümü çevirdim.

[zekkatl]

bazen üzülmedim dersin ama sabaha kadar uyuyamazsın.

[zekkatl]

sana ne kadar haklı olduğumu oturur kabul ettirirdim ama hiç halim yok, haklısın.

[zekkatl]

"Olmadığın bir şehirde seni sabaha karşı beş gibi sevdim. kimse seni o saatte benim gibi sevemez."

[zekkatl]

beni güzel hatırla, bunlar son satırlar. farzet ki bir rüzgardım, esip geçtim hayatından. ya da bir yağmur, sel oldum sokağında, sonra toprak çekti suyunu. kaybolup gittim.

[zekkatl]

[zekkatl]

Bütün dünya sana sırtını dönse ben yine sana sarılmak için bekliyor olacağım

[zekkatl]

nilgün marmara bir mektubunda şöyle teşekkür ediyor;

“var olduğun için müteşekkirim sana! sıkılan ve sökülen canıma açtığın pencereler için!”

[zekkatl]

sinirden ellerin titrerken bile sözlerini özenle seçtiğin insanların, senin kırılacağını bilmelerine rağmen ağzına gelen her şeyi söylemeleri

[zekkatl]

ben, güzelliğini kaybetmiş bu dünyada sana şahit oldum.

[zekkatl]

"sevmek budur, zamanın arta kalanında anımsamak değil."

[zekkatl]

beni vuran elleri öptüm.

[zekkatl]

Bir tavsiye: "seni, sahip olduğu en güzel şey olarak gören bir kalbi kırma."

[zekkatl]

hiçbir tarih kitabında yazmaz ama insanlar da devletler gibi savaşlar verir sınırlarını çizmek için