Text
Bambaşka hikayelerde dolanıyor olabilirdim şimdi... Oysa ben sessiz kalmayı seçtim. Kader mi daha güç duvarların sessizliğe gömülmüş fısıltısı mı, düşünmekten alamıyorum kendimi. Bir zerre kıpırdamadan öylece kalmak, zamanı bir kuvvet durdurmak, ileri ya da geriye sarmak istiyorum yalnızca. Çok deniyorum ama olmuyor.
İçımdeki yangını sönmeyen kırgınlığıma yenik düşüyorum...
Öyledir işte, sonuçta hepimiz sadece kendimize kalmıyor muyuz? Bazen kendimize bile fazla gelirken... Kalpten başka yol yok diyorlar, kalp bir yere de çıkarmıyor bu yolu artık. Donmuş, buz kesmiş, hissizleşmiş, yırtılıp bir kenara atılmış kağıt parçası gibi hiçbir anlam ifade etmiyor yarımken. Kalbimin yarısı yok olmuş gibi. Hava da gitgide soğuklaştı...Sen yokken...
Durmadan anlamsızca bir seyler anlatıyor zihnim, sus dedikçe daha da haykırıyor, yükseldikçe bastıramıyorum, bastıramadıkça eziliyorum altında. Duygu mu bu? neyin fikri? neden bu düşünceler? sussun istiyorum artık, kırılmaktan sonsuz kere yoruldum... toplayıp atmak istiyorum her bir saniyeyi, caddenin ucuna gözüm takılırken, bir ses, bir bakış bir susuş ve bir hayal görüyorum ve her bir an'ın gözlerimin önünden geçişini...
Sonunda boşluğa bırakıyorum kendimi, hiçliğin tam ortasına... Sessizce, kuytuda, bir başıma.... Rüzgar uykuda eşlik ediyor.. Bekliyorum, gelmiyor ne bir ses ne de bir seda...
3 notes
·
View notes
Photo
Tam da böylelerinden jet hızıyla uzaklaşmak. Enfes bir his...

Şerefsizlikk
4K notes
·
View notes
Photo

Köylerde gezerken inek dışkılarından yeni yapılmış buram buram kokan tezeklerin yanında elimde simit yiyerek dolaşıyorum. Bütün yakın arkadaşlarım burada, yedi yıldır aynı telefonu kullanıyorum (Blackberry 9800).
Satsanız 150 lira etmez, ama bir hafta şarjım dayanıyor, üstelik istediğim her yeri rahatça arayıp, bütün sosyal medya hesaplarıma bakıp, maillerime cevap verip, kaybolduğumda navigasyonuyla yolumu bulabiliyorum.
Her ortamda da masanın üstüne çekinmeden koyuyorum… Böyle bir fotoğraf paylaştığımdan dolayı benim ne maaşım, ne yetkilerim, ne mevkiim ne de insanların bana olan saygısı, sevgisi azalmıyor.
Aynı şekilde 7 yıldır aynı telefonu kullandığım için de hiç kimse beni küçük görmüyor. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde görev yapan 5 Türk kalkınma uzmanından birisiyim. Günlük ortalama 14 milyon lira cirosu olan bir gemi ikmal limanının proje sahibiyim.
Sadece geçtiğimiz yıl ülke ekonomisine 5.2 milyar dolar para kazandıran bir ekibin masa başındaki ismiyim. Yine bir telefonumla milyar dolarlık gemilerin güvenerek geldiği sayılı isimlerden birisiyim.
Ayrıca turizm veya kırsal alanda yapılacak her projeye 10 milyon liralık hibe desteği sağlayan imzaya sahibim… İşte insanlar buna bakıyorlar…
Sizin mevkinize, beyninize ve kariyerinize bakıyorlar.
Telefonunuza veya yediğinize içtiğinize değil, anlatabildim mi? Bakın bugün 3 bin liraya iki tane yabancı dil kursuna gidip burada AB bünyesinde kokartlı rehber olabiliyorsunuz.
Aldığınız maaş ise tam 12 bin lira!
Sonra Turizm Bakanlığına geçerseniz eğer, aldığınız bu maaşı da katılıyorsunuz. Yani kafanızı çalıştırırsanız bugün bir Iphone 7 parasına geleceğiniz kurtuluyor arkadaşlar!
Size yemin ediyorum buraya Samsung’u, Iphone’u üreten adamlar geliyorlar ve ellerinde halen 10 senelik telefonlarla konuşuyorlar, fakat devamlı ellerinde kitap var ve okuyorlar.
Kendilerini geliştiriyorlar. Bir kere bile odalarında bir dizi veya aptal yarışmalar seyrettiklerini görmedim. Telefonları sadece çaldığı zaman çantalarından çıkartıyorlar, çünkü hayatı gerçekten gezerek eğlenerek sosyal bir şekilde yaşıyorlar.
Magazin manyaklarının takıldığı Instagram’da veya sanal alemlerde değil! Abartmıyorum Volvo’nun yeni modellerini yapan mühendis bile halen 15 sene önce yaptığı arabaya biniyor.
Neden yeni yaptığınızı kullanmıyorsunuz?, diye sorduğumda ”Çünkü ihtiyacım yok” diyor! Düşünsenize ne kadar eski araba kullanıyor olsa da ”İşte bu adam Volvo’nun mühendisi” diyorlar o kadar! Ve işte insanlar da buna bakıyor arkadaşlar…
Geriye kalan benim telefonumun modeliymiş, ayakkabımın markasıymış, nerede kiminle ne yediğimmiş. Yemin ediyorum kimsenin umurunda bile değil arkadaşlar.
Çünkü bunlarla adam yerine konulmuş olmuyorsunuz! Umarım az da olsa bir şeyler anlamışsınızdır da geleceğinizi düşünüp ailelerinize acı çektirmezsiniz!
6K notes
·
View notes
Text
Yarın yine nefessiz, yarın yine tuhaf, yarın yine eksik...
2 notes
·
View notes
Text
Çok süredir iki kelam etmek gelmedi içimden. Ne bileyim öyle çok gelmedi ki...Öyle işte... Ne tuhaf bir hal içindeyiz, ne bilinmez, ne meçhul... Bir hal alsam bir duyguya dokunsam diyorum, elim yanıyor. Ne bir kelime ne bir sual demek gelmiyor içimden. Soranlara iyiyiz işte demekten başka bir çare yok. Öylesine zavallı ve düşkün hissediyorum sadece. Özgürlük ne melem bir vergiymis. Hatıralarımda sadece istediğim zaman istediğim yere gidebilme imkanının verdiği rahatlık hissi var. Özlemime ne bir ad, ne de bir derece akdedebiliyorum. Sağlıklı mıyım acaba gerçekten paranoyalarından, hiçbir şey yapamamanın, hiç kimsede bir nefes alamamanın verdiği hiçlikte bocalayıp duruyorum. Ben de iyiyim cevabını almaktan da en olmaz şeylerden kendime ufak tebessümlü keyifler çıkarmaktan da yılmış halde, uzaklara bakıp zihnimi yokluyorum. Ne güzelmiş, ne özelmiş o başıboş günler... Zor, cok zor diye yakındığım saatler... Çok degil iki ay öncesine ne tuhaf bir özlem, ne benzersiz bir bekleyiş icindeyiz. Gerçekten donebilecek miyiz yine o günlere. Icimizi açan o huzurlu vakitleri gecirebilecek miyiz yine sevdiklerimizle... Gelecek zamanı beklemeye razıyım da, kendimden gidenleri ne yapacağım? İste orası zamanın avucunda bir muallak...
1 note
·
View note
Text
O kadar yarımım ki, her bir parçamı nerede kaybettim, hangi hissimi hangi yolda bıraktım, kendimden, yaşamaktan ne zaman bu denli usandım asla anlam veremiyorum. Tek çare yaşananlara, olanlara ve her şeye karşı sessiz kalmak gibi geliyor. Içimden de başka hicbir sey yapmak gelmiyor. Sürekli hayatı sorgulamak, kendi icinde kaybolmak, ne olup biteceğini, acaba bugün neyle karşılaşacagını dusunup icinden çıkılamaz hale gelmek daha da yalnizlastiriyor insanı, kirilamam daha fazla dedigin an en ince noktandan paramparça olmak da ne bileyim...Biraz da hayatın kendisi sanki ama asla inanmak ve kabullenmek istemedigim tarafı... Halbuki tek istedigim içimde bir umudu yasatabilmek...Artik cok yoruldum, yasama sevincimle beraber ruhum da yoruldu..Ne zaman yeni bir zamana kapı aralanacak, yaşayıp gorecegiz.
9 notes
·
View notes
Text
08/08/2019'
Bir kayıkla açılsak şöyle,
Gölgesi vurmuş en derinine maviliğin...
Sessiz sedasız aksak birbirimize,
Gözlerimi kaçırmasam gözlerinden tek bir saniye,
Nesi düş, nesi gerçek ne varsa sende bulsam.
Özlediğim, sevdiğim ama bilmediğim...
Issızlıkta hür kalsam seninle, yalnızca başını yaslasan omzuma,
Dalıp gitsek hayallerimizin peşisıra...
Asla düşünmesek hüznü, fakirliği,
Duygularımızın esiri olsak sadece,
Kırdığımız zincirleri bir bir dibine atsak dalgaların,
Yok etsek kadersiz anları,
Yalanlari bir çırpıda ezsek, gucenmeyi yok saysak, sadece kalbimizin konuştuğunu duysak...
Epeyce mutlu olmaz miydik sence de?
Sonsuz bir yolculuğa ciksak seninle...
5 notes
·
View notes
Text
30 Olmak
Saatler ömrün belki de yarısını göstermisti artık. Zamandan hicbir çıkarımız yok onun bizimle zoru ne! Nasıl ulaştım buralara, ne denli hızlı geçti tüm vakitler... Cevabı koca bir boşluk...
Bir iki kelam etmeden olmaz şimdi, koca 30 yıl devrilmiş, sevmişiz, üzülmüşüz çabalayıp durmuşuz, o kadar cok şey varken söylenecek, peki nedendir bu içimdeki sessiz kalmak hissi? Ağır geldigi doğru, kimse (ben de dâhil) guzel guzel yaş almak varken öylesine yaşlanmak istemiyor. Çok şükür ki geçen tüm yıllarımın çoğunda kendim olmayi ve kendim gibi yasamayi başarabilmişim. Bu konuda tümüyle alnım ak. Yeni yaşım ve gelecegim bana ne getirecek bilemiyorum ama en büyük dileğim sadece huzurlu ve severek yasayabilmek... Öncelikle kendimi, ailemi, bir kediyi, bir köpeği, bir çiçeği, yeri gelince bir dalı ama en kucuk sevgiyi bile içimde huzurla yasatabilmeyi... Gerisi zaten hayatin kendisi... 30 yıldır eskimeyen ümitlerim, yeni yaşımda da benimle olsun... Yaşadığım tüm deneyimlerimi de cebime koyup önüme bakıyorum, kapi aralık artık yoluma neler çıkacak, ne yeni hikayeler yaşanacak merakla bekliyorum.
Not: 30 yaş sendromu diye bişey varmış...
2 notes
·
View notes
Text
14 Subat Özel'
Bilirsin ya,
Kimi zaman hatiralar sığmaz aklının hiçbir yerine.
Ayın en parıltılı anında yaninda olmayı düşlediginle,
Yasadigin en masum zamanlarda saklı kalırsın.
Göz bebeklerin kalbinin ritmine ayak uydururken dilinden bir özlem dökülür.
Sonrasinda aşk takılır hiç durmadan peşine.
Anlatması güç, kelimeler kifayetsiz...
Tüm anım, zamanlarım ve bilincim sende.
Nefes almaktan ve çığlıklardan korkmuyorum artık.
Anlatmak istedigimden çok fazlası
Ve bütün hislerim en derinimde saklı.
Bazen dile kolayca dökülemese de
Biliyorum ki ben hep senleyim, sen de benle...
Benden sana en güzel duygularımla bir hediye;
Bir bakış, bir lütuf ve sade bir cümle: Seni çok seviyorum.
4 notes
·
View notes
Text
Herkes Kendine Kadar
Insanlarin egolarından uzak kalmaya çalıştıkça daha da etkisi altına alıyorlar sizi. Bu davranışa zavallilik, acizlik ve sevgi yoksunlugundan baska bi aciklama bulamiyorum. Gerçekten günümüzün bence en önemli hastaligi olmuş kendini bi başkasına kanıtlama çabası, bir şey oldugunu, hayatta onun da bir yeri oldugunu gösterme ve bir şekilde insanlarca kabullenilme çabası. Bunu bilgisiyle, kültürüyle veya başarılarıyla yapsalar önlerinde sapka cikarip saygi duyacağım, lakin bu olayı en şansa kalmış durumdan yani sonradan edinilmiş maddiyat üzerinden yaptıklarında olayların ne denli cirkinlestiginin asla farkinda olmuyorlar. Aslinda durum göründüğünden de vahim. Bense başımı önüme eğip sessiz kalmaktan veya bu ortamlardan olabildigince uzak durmaktan baska bir çare bulamıyorum. Bu da yetmiyor. Kendilerini göstermek adına her ortamda fırsat yaratarak cirkinliklerini arşa çıkarıyorlar. Ben bu tavirlardan yorulmaktan dahi yoruldum artık. Insanların biraz olsun samimi, birazcık insan olmasını istiyorum. Bu kadar zor olmamalı normal davranış sergilemek, biraz sagduyulu, biraz empati sahibi olabilmek. Ne yazık ki çoğu zaman aynı ortamda bulunduklarim tarafından sallanan bir insan olamadım. Bunları yaşadıkça da iyi ki olmamışım diyorum. Ben yalnızlığımla, içimdeki o temiz duygularla mutluyum. Kimseye en küçük bir zararım dokunmasın diye hep kendimden ödün verdigimle kalmadım elbet, her zaman çark dönüyor ve eninde sonunda herkes bir şekilde yaşattığını yaşıyor. Buna ve iyi insanların varlığına olan inancımı asla kaybetmeyerek yaşıyorum, her yeni güne güzel umutlarla...
9 notes
·
View notes
Text
Hayat işte böyle bir şeydir.
Birçok oda vardır.
Bu odalarda her kimle kalırsan,
Hayatın onunkine eklenir.
House M.D.
0 notes
Text
Öyle doluyum ki, hangi köşeye sussam seçemiyorum...
2 notes
·
View notes
Photo

Kardeşliğin 6 yıldır eskimeyen versiyonu o. Birlikte güldüğüm, cildirdigim, ölümüne tartistigim ve yeri gelince hunharca ağlastigim bir kalp... Kafamın içini gözümden anlayan bir insan. Boylesi bir dostluk nasıl elde edilir ki. Olsa olsa surpriz olur! Iste bizimkisi böyle bir şey... Ne olursa olsun kopamadigimiz, ne yasarsak yasayalim hep yan yana olacagimizi bildiğim bir kapi benim için. Her türlü yanlışta, duvara toslayisimda yolumu bulduğum eşsiz bir kadın. Iyi ki tanımışım onu. Hayatı korkmadan, dimdik durarak yaşayan ve ne olursa olsun yılmayan biri o. Düşünen, yazan, yaşayan ince fikirli guzel yüreğine sağlık. Iyi ki doğmuş o. Iyi ki benim en yakin arkadaşım canım ciğerim olmuş... Daha ne sevdalar, ne sohbetler ne anılar biriktirecegiz kim bilir şu hayatta... Ve ben hep yanımda olacağını her zaman bileceğim. Nice mutlu yıllara canim @ehilal Acılar bizden uzak, aşklar ve mutluluk yakınımızda olsun. Yeni yaşında her şey umdugundan daha güzel ve gönlünce olsun... happy birthday 👸☺🥂🎉🎈🎡
11 notes
·
View notes
Text
11/07/18'
Yüksekligine bakmıştım her bir basamağın. Cok buyuk gelmis ki gözüme; adimlarima baslayamamisim korkumdan. Sendelemişim zaruri cikmaya çalışırken. Sonu gelmeyecek oluşuna aldırmadan. Her seyin sonu gelirdi aslında. Gelmeyecek denilenin de gelirdi. Ki geldi de...Farkına varmaya gec kalmışım. Hayat bu...Yolu en sert taşlarla döşenmiş, seçilmiş özenle...Her bir adımda daha da acıtıyor bastığın yerini. Daha da parçalıyor, yakıyor... Arada sırada boşluğa veya çiçek açmış sokaklara da çıkılmıyor değil; sayısı ne kadar az olsa da... Kabullenelim iyi yürüdük, iyi acıttık her bir parçamızı. Şimdi gectigim yollara döktüğüm göz yaşlarına hatıralarımı gömüp üzerine yeni fidanlar dikmek istiyorum. Yeniden yesertmek umutlarımı ve kendimi. Başladığım yere geri dönmeyeceğim; takatim yok. Suçlu mu? Yalnızca koca bir boşluk... Aşk mı? O hep kalbimizde...
3 notes
·
View notes
Text
Bir Tutam Şiir 2/7/18'
Aşk gibi bir şey bu,
Ne yaz gibi ne de kış...
En seveceninden ılık bir bahar,
Işte tam da öyle...
Tam ortasi gibi ömrün.
Eskiyenden korkup kacmadan,
Zalimliklere kulak asmadan,
Önüne baktigin ortanca bir yaş.
Kalkip gittiğin yüreğinle estiğinde,
Yürüyüp durdugun umarsızca,
Kimselere kulak asmadan,
Ve tüm klişelerden uzak,
Sevdiğin gönlünce...
Ask gibi bir şey bu.
Bir nefes ve bir ölüm arası...
Kısacık bir masal.
Ben en baş kahraman,
Sense kalbimde sonu olmayan bir roman...
M.Y.
#sevgi#love#ankara#writing#love quotes#lovestories#poetry#writers#askinhalleri#duygular#siirheryerde#sonbahar#hayatandanibarettir
1 note
·
View note