#stetoskop
Explore tagged Tumblr posts
Text
Stetoskopun Hikayesi
1816’da Fransız doktor René Laennec, hastalarının kalp ve akciğer seslerini daha iyi dinlemek için ilk stetoskopu icat etti. Başlangıçta bu cihaz tahtadan yapılmıştı!
0 notes
Link
Check out this awesome 'Initial N Stetoskop Doctor' design on @TeePublic!
1 note
·
View note
Text
Türbanlı Komşularımın Sikişirken İnlemeleri! (1)
Merhaba, adım Bayram. 24 yaşındayım, Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisiyim. Başka bir şehirden gelip üniversite okumanın sıkıntısını yıllardır çekiyorum. Pek çok değişik yurtta, hatta özel yurtta kalmama rağmen sıkıntılarım bitmemişti. Bir ev ortamının özlemini çekiyordum. En sonunda amcam imdadıma yetişti. Okuluma yakın bir semtte dairesi vardı, kendisi daha büyük bir ev satın alınca, ben onun evine kiracı olarak yerleştim.
Binada oldukça muhafazakar insanların yaşadığını söylemişti. Gerçi amcam da öyleydi. Bu yüzden bana evi kiralarken biraz gönülsüz davranmıştı. Ancak babamın isteğini de kıramamıştı. Bekar bir erkeğin bir aile apartmanında yaşamasına diğer insanların ne tepki vereceğinden çekiniyordu. Bu nedenle eve yerleşmeden evvel, "Evladım okulundan evine, evinden okuluna gidip gel. Kimseye karışma, selam ver, merhaba de yeter. Kimsenin karısına kızına bakma!" diye sıkı sıkıya tembihte bulundu. Benim yüzümden eski komşularıyla arasının bozulmasını istemiyordu çünkü. Ben de onun nasihatlerine uyacaktım.
Memleketten eski birkaç eşya getirttim, bazılarını da ikinci el eşya satan bir mağazadan aldım. En azından artık yurtların kahrını çekmeyecektim. Bina 4 katlı, çift daire üzerineydi, ama alt katta sadece tek daire vardı. Diğer tarafı depo, kömürlük gibi kullanıyorlardı. Benim dairem ikinci kattaydı. Bina eski ve zayıf bir binaydı. O nedenle akşam olduğunda yanımdaki, altımdaki ve üstümdeki dairelerden bağrışmalar, çocuk sesleri, televizyon sesleri gelirdi. Anladığım kadarıyla her evde en az 2-3 çocuk birden vardı. Yaramazların sesleri bazen kulak tırmalıyordu çünkü. Bazen televizyonun sesini çok açtıkları zaman, sanki ben kendi odamda izliyormuşum gibi rahatça duyabiliyordum. Yada, yürüdüklerinde attıkları adımların seslerini duyabiliyordum. Kiracı olduğum ve amcamın tembihlerine uymam gerektiği için sesimi çıkartamıyordum. Kısmet diyerek bunlara katlanıyordum. Günlerim bu şekilde geçiyordu.
Aradan 9-10 gün geçmesine rağmen binada kimlerin oturduğunu, komşularımın kimler olduğunu bilmiyordum. Okula gidiş, eve dönüş saatlerimde kimseyle karşılaşmamıştım. Sadece birkaç sefer çocuklara rastlamıştım bina girişinde, o kadar. Dairem iki oda bir salondu. Odalar arkada kalıyordu ve ben birini yatak odası yapmış, diğerini ise ders çalışma odası yapmıştım. Sınavlarım gittikçe yaklaşıyordu ve bu nedenle artık geceleri daha geç yatar olmuştum. Sürekli derslerime çalışıyordum.
Bir gece, saat 01:00 gibiydi. Gözlerimden uyku akıyordu. Ama ben ders çalışmaya devam ediyordum. Ortalık sessizdi, sadece dışarda havlayan köpeklerin sesleri geliyordu. Susadığım için mutfağa geçtim, suyumu içerken bir takım sesler duymaya başladım. Hafif hafif sanki bir şeylere vuruluyordu. 'Tak tuk, tak tuk! diye ufaktan seslerdi bunlar.
Ne olduğunu anlamaya çalıştım önce. Mutfağın ortasında bir süre sessiz kaldım. Sonra seslerin nerden geldiğini çözdüm. Kulağımı duvara dayadım. Arka taraftan geliyordu sesler. Aklımdan geçen düşünce beni bir anda heyecanlandırdı. Eğer tahminim doğruysa, gecenin bu saatinde duvarın öbür tarafında bir sikiş yaşanıyordu ve ben buna kulaklarımla şahit oluyordum.
Kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı. O zamana kadar binanın eski ve zayıf olmasından yakınmıştım, ama şimdi bunun büyük bir avantaj olduğunu düşündüm. Ama tahminimde yanılıyor olabilir miydim? Tıp fakültesi öğrencisi olmanın da bir avantajı vardı ve o anda bunu kullanacaktım. Sessizce salona geçtim, çantamı açtım. İçinde babamın birinci sınıfa başlarken bana hediye olarak aldığı Stetoskopum vardı. Hemen aldım onu ve mutfağa geçtim. Stetoskopu duvara dayadım, kulaklıklarını taktım. Kullandığım Stetoskop çok kaliteliydi ve vücutta en ufak bir sesi bile kolayca duyabilmemi sağlıyordu. Ve şimdi duvarın arka tarafından gelen sesleri sanki beynimde davullar çalıyormuşçasına duyuyordum.
Adamdan sürekli, "Ohh, ıhhh, ohhh..." sesleri, kadından ise, "Ayy, ahhh, ahhh, ımmm..." sesleri geliyordu. Yatağın zemine vuruşlarından kaynaklanan 'Tak tuk!' sesleri ile birlikte gıcırdama seslerini alabiliyordum ayrıca. Yarağım bir anda sertleşmeye başladı. Kalbim deli gibi atıyordu. Yatağın gıcırdamaları bazen azalıyor, bazen artıyordu, ama sürekli devam ediyordu. Adamın ve kadının inlemeleri de aynı şekilde bazen kesiliyor, bazense ani yükselişler gösteriyordu. Bir elimle Stetoskopun duvardaki ucunu tutarken diğeriyle yarağımı sıvazlıyordum.
Bir süre sonra sesler çoğalmaya ve hızlanmaya başladı. Beynimin içinde yüksek perdeden gıcırdama, 'Tak, tuk!' sesleri birbirine karışırken, adamdan gelen, "Ohhh, ohhh, ımm..." sesleri de bunlara eşlik ediyordu. Belki 15-20 saniye boyunca sanki kafamın içinde bir tren hareket ediyormuş gibi şiddetli sesler çınlayıp durdu. Yatak deli gibi gıcırdıyor, 'Tak, tuk!' sesleri arttıkça artıyordu. Ama sonunda sesler azalmaya başladı ve birden bıçak gibi kesildi. Adam boşalmıştı anladığım kadarıyla. Ama kadından gelen bir ses yoktu o sırada. Bir süre sessiz kaldılar. O ara kadının, "Geldin mi?" diye sorduğunu duydum. Adam, "He, he..." dedi önce, sonra da birkaç sefer öksürdü.
Ben de nerdeyse ayakta boşalacaktım. Yarağım kazık gibi olmuştu. İçerden gelen sesler kesildi. Sanırım sikişin ardından uykuya dalmışlardı. Dinleme işini bırakıp salona geçtim. O ara 31 çekmezsem rahatlayamayacağımı anlamıştım. Banyoya girdim. Işığı açıp soyundum, elimi ıslattım biraz, sonra da elimi sabunladım iyice. Yarağımı okşamaya başladım. Yan dairede sikişen kadını düşünerek 31 çekmeye başladım. Kadının nasıl biri olduğunu hayal etmeye başladım. Beynim uyuşmaya başlamıştı o anda. Derken sarsıla sarsıla banyonun duvarına, zeminine attırdım döllerimi. Büyük bir zevk almıştım. Yarağımda kalan son döllerimi banyonun zeminine akıtırken, yan dairenin banyosundan sesler gelmeye başladı bu kez.
Kulak kabarttığımda su sesi geldiğini anladım, yıkanıyorlardı. Ses çıkartmamaya çalışarak klozetin üzerine çıktım. Yaklaşık 50x50 cm ebadında küçük bir havalandırma boşluğu vardı ve binanın bütün tuvalet, banyo pencereleri oraya açılıyordu. Benim banyonun küçük penceresi kapalıydı, ama camın üzerindeki menfezden sesleri duyabiliyordum. Karşı banyonun ışığını da görüyordum ayrıca. Şimdi camı açsam belki de beni duyabilirlerdi, o nedenle dinlemeye devam ettim.
Adamın, "Şu sırtımı ovalasana!" deyişini duydum, kadın ise, "Tamam, ver lifi!" dedi. Adam bazen öksürüp, tıksırıyordu. Cenabet olmamak için sikişin hemen ardından yıkanıyordu ikisi de. Az sonra adamın banyodan gittiğini anladım, çünkü şimdi sadece suyun sesi geliyordu. Kadın kocasının ardından kendisi yıkanıyordu. Belki beş dakika kadar sürdü bu. Sonrasında kadın da yıkanmayı bitirdi. Suyun sesi kesilmişti artık. Banyonun fayans zemini üzerinde hafif yürüme seslerini duyabiliyordum. Sonunda banyonun ışığı söndü. Ben de sessizce indim klozetin üzerinden.
Ayaklarım ağrımıştı. Hemencecik banyonun zeminini tuvalet fırçası ve suyla yıkayıp döllerimi temizledim. Duş başlığını açıp duvara sıçrayan döllerimi de yıkadım. O ara hazır soyunmuşum diyerek aynı yan dairedekiler gibi yıkandım iyice. Çıkıp kurulandım ve salona geçtim. Ortalık sessizdi. Bu gece ilk defa böyle bir şeye şahit olmuştum hayatımda. Yaşadığım binada tanımadığım komşularımın sikişmelerine kulak misafiri olmuştum. Çok şaşkındım. Daha bu insanların kim olduklarını bile bilmiyordum. Yatağa girip uykuya daldım.
Sonraki birkaç gece boyunca Stetoskopla mutfakta durup duvarı dinlemeye devam ettim. Ama umutlarım boşa çıktı hep. Duvarın öbür yanından sadece adamın horlama sesleri ile yatakta sağa sola döndüklerinde yatağın çıkardığı gıcırdama seslerini duydum yalnızca.
Bir akşamüzeri okuldan dönerken, tam binanın kapısının önünde, dört kadının oturup konuştuğunu gördüm. Hepsi kapalı, türbanlıydı. Hatta biri siyah bir çarşafın içindeydi. Sokakta da birkaç küçük çocuk oyun oynuyordu. Aynı binada yaşadığım insanları ilk defa görüyordum. Orta yaşlıydı hepsi. Beni görünce tedirgin oldular. Dördü birden ayağa kalkarak benim geçmem için yer açtılar. Yüzlerini diğer tarafa dönerek bana bakmamaya çalışıyorlardı. Ben de başımı önüme eğerek içeri girdim.
Acaba içlerinden hangisi geçen akşam sikişmesine şahit olduğum diye düşündüm. İçim içimi yiyordu resmen. Ben geçtikten sonra onlar yine kapının önüne koydukları minderlerin üzerine oturarak konuşmaya başlamıştı. Yukarı çıkıp sessizce daireme girdim. Acaba benim hakkımda mı konuşuyorlardır diye de düşünmeden edemedim.
Saat 18:00'e gelirken kapımın önünden geçtiklerini işittim. Anahtar deliğinden baktım, ama fark etmelerinden de çok korkuyordum. İçlerinden 40 yaşlarında bir tanesi yan daireye girdi. Giriş kapılarımız karşılıklıydı. Yaklaşık 1.65 boyunda vardı. Başını omuzlarını da kapatacak şekilde büyük desenli bir türbanla bağlamış, çiçekli basma bir etek giymişti. Bol, uzun kollu bir gömlek vardı üzerinde, ama koca memelerini gizlemeye yetmemişti gömleği. Demek geçen gece kocasıyla sikişen kadın buydu. Yarağım pantolonumun içinde sertleşmeye başladı. Kadın beyaz tenli, kara kalın kaşlıydı, tipik bir Türk kadını, ev hanımıydı. Onunla birlikte, biri 7-8 yaşlarında kızla, 5-6 yaşlarında bir erkek çocuğu da eve girmişti. Kadınların iki tanesi ise merdivenlerden üst kata çıktılar. İçlerinde çarşaflı olan yoktu. Demek ki o alt katta oturuyordu. En azından yan dairede oturan kadını biliyordum artık.
Kadının öyle bir güzelliği, çekiciliği yoktu. Bütün günü evin içinde geçen, çocuklarıyla ilgilenen, temizlik ve yemek yapan tipik bir kadındı. Etli, butlu bir kadın olduğu ise, giydiği bol giysilere rağmen kendini belli ediyordu. Acaba yeniden sikişmelerine şahit olabilecek miyim diye düşünüyordum.
Bir saat kadar sonraydı. Salonda televizyon izliyordum. Koridordan sesler geldiğini duydum. Işığı yakmadan sessizce kapının arkasına geçtim. Anahtar deliğinden baktım. Bir adam sırtı bana dönük, elinde poşetlerle kapının önünde durup ayakkabılarını çıkarıyordu. Kadın kapıyı yarı aralamış ve arkasında kalmıştı. Adamın geçmesi için kapıyı iyice açınca, o kısa zamanda yüzünü daha net görebildim. Başındaki türbanını çözmüş, omuzlarına sarkıtmıştı uçlarını. Koyu renkli uzun saçları da yüzünün iki yanından memelerine kadar dökülüyordu. Gömleğinin üst düğmesi açıktı ve ışığın da vurması ile bembeyaz koynu görünüyordu. Adam içeri geçtikten sonra kadın ayakkabılarını almak için eğildiğinde, o minicik aralıktan memelerinin çatalını da görme fırsatım oldu böylece.
Evet, kadının bir alımlılığı, çekiciliği belki yoktu, yüzünün de bir güzelliği yoktu, ama bir erkek için rahatlıkla sikebileceği türden bir kadındı. Kocasının onun üzerinde gidip gelirken koca memelerinin deli gibi sallandığını hayal edebiliyordum. Televizyon izlerken aklım kadında kalmıştı.
Erkenden yatağa girdim ama uyku tutmuyordu bir türlü. Sağa sola dönüp duruyordum. Derken saat 00:30 gibi, geçen gecekine benzer sesler gelmeye başladı. Acaba yeniden mi sikişiyorlardı? Hemen Stetoskopu kapıp mutfağa koştum, dinlemeye başladım. Ama bir ses gelmiyordu.
Peki, ama sesler nereden geliyordu? Yatak odama girdim yine, sessiz kaldım bir süre. O zaman anladım. Sesler ya alt kattan, ya da üst kattan geliyordu. Yerdeki halının üzerine boylu boyunca uzanıp Stetoskopu yere, odanın tabanına koydum. Evet, işte sonunda bulmuştum. Alt kattan, çarşaflı kadının dairesinden gelen seslerdi bunlar. Ve seslere bakılırsa sağlam bir sikiş yaşanıyordu aşağıda. Yatağın şiddetli gıcırdamalarını, yatağın yere vurduğunda çıkan 'Tak, tuk!' seslerini duyuyordum. "Ayy, ahhh, ımmm, ayy!" seslerine bazen adamın öksürük ve inleme sesleri karışıyordu. Yatağın gıcırdaması bazen artıyor, bazen azalıyordu, ama sürekli devam ediyordu.
Yarağım kazık gibi olmuş, sanki eşofmanımı delecekti. Ara ara gıcırdama ve tak tuk sesleri artıyor, bununla birlikte kadının da, "Ahhh, ayy, ıhhh, ayy, ımmm!" sesleri de artıyordu. O anlarda adamın karısının amına daha şiddetle pompaladığını anlıyordum. Alt kattakiler karı koca sikişmeyi biliyorlardı anlaşılan. Bu şekilde belki beş dakika boyunca dinledim. Sesler gittikçe hızlanmaya, çoğalmaya başladı. Sanki bir koltuk yada sandalyeyi kaldırıp yere vuruyormuşçasına çıkıyordu yatağın yere vurma sesleri.
En sonunda adamdan böğürme sesleri geldiğinde boşaldığını anladım. Kadının ise anlayamamıştım boşalıp boşalmadığını. Az sonra kadın, "Boşaldın mı?" diye sorduğunda, adamdan, "Boşaldım, boşaldım!" cevabı geldi. Her iki kadın da kocalarının boşalıp boşalmadıklarını merak ediyordu anlaşılan. Ama kadınlar boşalmış mıydı bilmiyorum? Az sonra sesler tamamen kesildi ve parke zemin üzerinde yürüme sesleri duydum.
Yavaşça kalktım yerden ve banyoya geçtim. Alt katımdan duş ve sifon çekme sesleri geliyordu şimdi. Alt kat komşularım da sikişmelerinin ardından hemen duşun altına girmişlerdi. Tekrar Stetoskopu aldım ve banyonun zeminine koydum. Konuşuyorlardı. Kadının, "Çok vahşisin, hep kendini düşünüyorsun!" demesine, adam, "Ben ne yapayım, sana kaç kere diyorum öküz gibi durma, biraz işveli ol diye!" şeklinde cevap verdi. Belli ki kadın sadece kocası istiyor diye sikişiyordu. Burada da önce adam yıkanıp içeri geçti, ardından kadın yıkandı. Alt kattan artık ses gelmez olunca, ben de toparlanıp yatağıma girdim. Aklım karmakarışıktı.
Aradan birkaç gün daha geçmişti. Şimdi artık her gece elimde Stetoskopla yan daireyi, alt katı dinliyordum. Üst katımdan gelen bir sikişme sesine henüz şahit olmamıştım. Onlardan ne zaman böyle bir şey gelecek diye merak ediyordum. Binadakilerle henüz tanışmamıştım, ama en azından sikişmelerine şahit olmuştum.
Bir akşam televizyon izlerken kapım çalındı. Anahtar deliğinden baktığımda kapının önünde, 45 yaşlarında, kırlaşmış saçı ve sakalı olan bir adamın durduğunu gördüm. Bu yan dairedeki adamdı. Geçen akşam sırtı bana dönük olduğundan yüzünü görememiştim, ama aynı ceketi giymişti yine.
Kapıyı açtım. Adam bana selam verdi önce, ardından, "Komşum rahatsız ettim kusura bakma, senden bir ricamız olacak kabul edersen?" dedi. "Buyurun, ne demek..." dediğimde, adam, "Bizim büyük kız bu sene üniversite sınavlarına girecek, ama dersleri biraz zayıf. Şükrü bey senin doktor çıkacağını söylemişti bize. Senden bizim çocuğa biraz derslerinde yardımcı olmanı istiyorum!" dedi. Şükrü dediği amcamdı ve beni onlara o anlatmıştı anlaşılan.
Komşumun bu isteğini geri çeviremezdim. Hem onlarla tanışma fırsatım da olacaktı böylece. "Tamam, seve seve!" dediğimde adam çok sevindi. Adının Bekir olduğunu ve bir akşam kendilerine yemeğe davetli olduğumu söyledi. Ben de mecburen kabul ettim. Ben kapımı kapayıp içeri geçerken, o da kendi dairesine girdi. Kapıyı, kapının önünde oynarken gördüğüm kızı açmıştı kendisine. Demek ki Bekir'in lise son sınıfta okuyan bir de kızı vardı. Ama ben hiç görmemiştim kendisini. Neyse diyerek salona geri döndüm.
Bir iki akşam sonraydı. Okuldan eve yeni dönmüştüm ki kapım vuruldu. Baktım Bekir'in kızıydı. Açtım, bana, "Annemler bu akşam seni yemeğe çağırıyor!" dedi gülerek. Ben de, "Teşekkür ederim!" dedim kendisine. Çok şeker bir kızdı. Kız evine girerken, "Saat sekizde gel bize, olur mu?" dedi bu kez. Ben de, "Tamam!" diyerek kapımı kapadım. Nerdeyse iki saat vardı.
Gitmeden önce traş olayım diyerek banyoya girdim, duş aldım. Eve elim boş gitmeyeyim diyerek aşağı inip markete girdim önce. Biraz meyve aldım. Saat tam sekizde zillerine bastım. Kapıyı küçük kız açtı, içerden Bekir ve küçük oğlu göründü. Bekir, "Buyur, buyur geç içeri, yahu ne zahmet ettin böyle!" derken, ben de içeri geçmiştim. Evde bir kadının varlığı hemen kendini belli ediyordu. Her yer tertemizdi. Bekir beni salona geçirirken, küçük kızı poşetleri mutfağa götürdü. Mutfaktan karısının ve büyük kızının sesleri geliyordu.
Salondaki masada çok güzel bir sofra hazırlanmıştı. Sarma, köfte, pilav vardı. Uzun zamandır böyle yemeklere hasrettim. Öğrenci evimde, ekmek arası, menemen, makarna yemekten imanım gevremişti. Az sonra karısı ve kızı geldi. Kadın geçen günkü gibi giyinmemişti. Biraz daha özen göstermişti giyimine. Uzun siyah bir etekle uzun kollu, siyah bol bir gömlek giymiş, beyaz bir eşarpla bağlamıştı başını. Kızı ise mavi bir kot pantolonla uzun bir tunik giymişti. O da kırmızı bir şalla bağlamıştı başını. Uzun boylu, pek de zayıf olmayan, annesinin kopyası bir kızdı. Bekir, "Bunlar da bizim hanımla, sana bahsettiğim kızım..." diyerek onları tanıştırdı. Karısının adı Sabriye, kızının ise Şeyma idi.
Şeyma annesine benzese de, ona nazaran daha güzeldi. Bekir beni masaya davet etti ve birlikte yemeğe oturduk. Yemekler çok güzeldi. Bekir hoş sohbet bir adamdı. Kızına Matematik ve Fen derslerinde yardımcı olacaktım. Yemekten sonra Şeyma bize elleriyle birer kahve yapıp ikram etti. Utangaç bir kız da olsa, ara sıra bana baktığını görüyordum. Güzel ela gözleri vardı. Bekir, "Sen de artık bizden sayılırsın. Sonuçta Şükrü'nün yeğeni bizim de yeğenimiz sayılır!" dedi. Ve ben müsait olduğum zamanlarda, onların evinde kızına ders vermek üzere anlaştık.
Akşam geç bir saate kadar onlarda kaldım. Eve döndüğüm zaman elime Stetoskopu alıp, gene duvarları dinlemeye başladım. Artık ders çalışmak istemiyor, komşularımın sikişmelerine şahit olmak istiyordum. Saat 24:00'ü geçiyordu. Bir sandalyeye oturmuş halde, elimde Stetoskopla Bekir ve Sabriye'nin konuşmalarını dinliyordum. Benden bahsediyorlardı. Sabriye, "İyi çocukmuş, bizim kıza bir faydası olur umarım!" dediğinde, Bekir, "Bizim kız biraz salak, çalışmıyor ki bir türlü derslerine!" diye karşılık verdi.
Ardından Bekir benim heyecanımı katlayan sözlerini söyledi. "Sabriye, çocuklar yattı artık. Gel hadi şöyle, özledim seni!" dediğinde, Sabriye, "Şeyma yattı mı bir bakayım!" dedi. Az sonra odanın kapısı açıldı ve ardından kapandı yeniden. Sabriye, "Yatmış!" dediğinde, Bekir, "Kapa şu ışığı da işimize bakalım!" dedi.
Bir süre sessizlik oldu, bir şeyin devrilme sesi geldi. Sanırım karanlıkta biri bir şeye takılmıştı. Sessizlik bir süre daha devam etti. Bir zaman sonraysa beklediğim sesler gelmeye başladı yeniden. Ama bu sefer yatakta yapmadıklarını anladım. Ne gıcırdama, ne de 'Tak, tuk!' sesleri geliyordu çünkü. Tahminimce Bekir Sabriye'yi ayakta sikiyordu ve kasıkları karısının götüne, kalçalarına çarptığında çıkan sesler geliyordu kulağıma. Bekir'den, "Ohhh, ımmm!" sesleri gelirken, Sabriye'den de inleme sesleri gelmeye başlamıştı, "Ayy, ıhhh, ahhh, ımmm, ımmm!" diye. İkisinin sesleri birbirine karışıyordu.
'Şlap, şlap, şlap!' şeklinde şiddetli sesler kulağıma sanki onlar yan dairede değil de gözümün önünde sikişiyorlarmışçasına net geliyordu. Yarağımı okşuyordum bir taraftan da. Bekir bazen duruyor, bazen hızlanıyordu. Çıkan seslerden bunu rahatça anlayabiliyordum. Bütün bunlar iki dakika kadar sürmüştü. Bekir'den derin inlemeler gelirken, Sabriye'dense ses çıkmıyordu. Ama az sonra gene kocasına, "Geldin mi?" diye sordu. O anda gülmemek için kendimi zor tuttum aslında. Bekir, "Geldim, geldim!" dediğinde, Sabriye, "Ben banyo yapacağım!" dedi. Bekir, "Ben yorgunum, sabah yıkanırım!" dediğinde, Sabriye kocasına çıkıştı, "Niye yıkanmıyorsun? Cenabet cenabet mi yatacaksın?" diyerek. Ama Bekir o ara karısına, "Siktir git lan!" diye çıkıştığında Sabriye sesini kesti. O sıra hemen kalkıp banyoya koştum, ışığı açmadan banyo penceresini açtım. Elimi uzatsam onların camına dokunabilirdim. Gerçi onların camı kapalıydı ama menfezden içeride ne olup bittiğini sezebiliyordum.
Az sonra Sabriye gelip ışığı açtı, soyunduğunu duyuyordum göremesem de. Hemen pencerenin altında kalan duşa girdiğini anladım, su akmaya başlamıştı. Suyun altında beş dakika kadar kalıp yıkandıktan sonra kurulandı ve ışığı kapatıp yatak odasına döndü. Ben tekrar içeri odaya geçip dinlemeye başladım. Ama Bekir çoktan uyumuş, horlamaya başlamıştı. Sabriye yatağa girdiğinden yataktan gıcırdama sesleri geldi. Ardından derin bir sessizlik oluştu. Yan komşularımın sikiş faslı bu gecelik bu kadardı
14 notes
·
View notes
Text
Bu kız an itibariyle Stajyer Doktor...
Olduğum konuma gelebilmek için o kadar çok çalıştım ki anlatamam, kelimeler yetmez yani. Özellikle 3. sınıf yani bu sene en az on sene uzunluğundaydı benim için, hayatımın en zor yılıydı. Ben ders çalışırken diğer insanların mutlu olmalarına eğlenmelerine imrendim, ağlayarak geceleri sabah ettim. Ölüm gibi bir şey oldu ama küllerimden doğdum. Ben pes etmedim, siz de etmeyin. Bundan sonra da etmeyeceğim. Fragman bitti, film şimdi başlıyor. Ve ben buna çok hazırım...
"Stetoskop en pahalı takıdır, elde etmek için ödenen bedel gençliğimizdir."
(Sona doğru fazla gaza gelmişim ama aldırmayın mutluluktan o fkfkckcl)
19 notes
·
View notes
Text
Abis liat stetoskop trus kepikiran, semoga anakku nanti mimpinya jadi dokter deh. Dan semoga kami sebagai orang tuanya bisa nyekolahin 🥹
Aamiin.
Bandung, September 2023
7 notes
·
View notes
Text
Okulda sıramın üstüne kolunu koyup onun içine de kafasını gömen bendim. Ders aralarinda sınıftan çıkmadan sigarasını yakıp oturan yine bendim. Belki bir doktor olup insanlarin nabzını dinleyebilirdim, Ama hayatin ve insan oglunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacagi kadar. Ben dünyayi dinleyen elli bes kiloluk bir stetoskop oldum…
5 notes
·
View notes
Text

Kenapa ya harus jahat ngomong kayak gitu? Kenapa juga harus ngomong kayak gitu? Kenapa ga bawa aja stetoskop sendiri kalo mau pake littmann? Pada intinya kenapa jadi manusia ko jahat banget?
Ini tuh jadi bikin premis, kalo mau pinter ya stetoskopnya harus littmann. Littmann emang katanya bikin auskultasi makin kedengeran sih. Ya tapi sebagai koas bego, kayak sama aja mau pake stetoskop mana wae.
Jujur, aku juga sama. Kalo gue punya duit berlimpah sih gue juga dari dulu beli littmann, bukannya abn classic (yang sedihnya ilang pas obgyn di garut). Beli hecting set, bukannya minjem. Bimbel ukmppd di ingenio. Beli segala macem textbook fk yang mahal, bukannya download dari sumber ilegal. Ya sayangnya gue ga punya dan ga tega minta duit sebanyak itu. Ditambah ya semoga dengan kapasitas yang gue miliki saat ini, bisa diupayakan lebih buat mengkompensasi fasilitas yang ngga bisa gue dapetin kayak temen-temen gue yang lain.
To be honest, kalo punya duit banyak gue juga gabakal beli laptop second, gabakal beli preloved littmannya rimta, gabakal nyari kos-kosan murah, gabakal ngegodek wkwk, gabakal minjem kesana kemari perlengkapan fk atau buku-buku ppk, gabakal ngomel-ngomel kalo tiba-tiba disuruh beli buku (yang ujungnya gabakal dibaca juga), gabakal muter otak buat nyari tebengan dan barengan buat pp koas. Ya sayangnya gue ga punya dan ga tega minta duit sebanyak itu.
Juga ditambah prioritas aja. Masih banyak keperluan lain yang bisa jadi lebih penting atau lebih urgent bagi gue buat uangnya dialokasiin untuk hal-hal tersebut.
Intinya kalo masalah uang, jangan sotau deh. Dahlah jadi manusia baik aja dah lu, susah amet.
5 notes
·
View notes
Text
Mujica’ya veda ederken - Ertan Erol
6 Eylül 1971 sabahı elinde bir stetoskop ile zeminden gelen sesleri dinleyerek bir aylık bir çaba sonucunda kazılmış olan kırk metrelik tünelin çıkışını belirlemeye çalışan bir MLN-T militanı, geçici olarak el koydukları bir evin köşesinde darbe seslerini dinleyerek kazıcılara yukarı doğru yönelmeleri için işaret verecekti. Tünelin diğer ucunda ise Montevideo’nun eski ve maksimum güvenliğe sahip…

View On WordPress
0 notes
Text
Medikal Malzeme Satışı Yapan Firmalar
Medikal malzeme satışı yapan firmalar, sağlık sektörünün olmazsa olmaz tedarikçilerindendir. Bu firmalar, hastanelerden eczanelere, kliniklerden evde bakım hizmetlerine kadar birçok kuruma hizmet verir. Ürün yelpazeleri oldukça geniştir ve genellikle sarf malzeme, cerrahi ekipman, tanı kitleri ve hasta bakım ürünleri gibi çeşitli kategorileri kapsar. Özellikle pandemi döneminde bu firmaların önemi daha da belirgin hale gelmiş ve sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından kilit rol oynamışlardır.

Profesyonel hizmet sunan firmalar, yalnızca ürün satışı değil, aynı zamanda danışmanlık, teknik destek ve lojistik çözümler de sunarak sağlık kuruluşlarının iş yükünü hafifletir. Türkiye genelinde faaliyet gösteren birçok büyük ve orta ölçekli Medikal malzeme satışı firması, yüksek kalite standartlarında hizmet vermektedir. Bu firmalar arasında bazıları belirli ürün gruplarında uzmanlaşmışken, bazıları geniş ürün portföyüyle dikkat çeker.
Güvenilir medikal malzeme satışı yapan firmalar, Sağlık Bakanlığı onaylı ürünleri stoklarında bulundurur ve satış öncesi-sonrası müşteri memnuniyetini ön planda tutar. Bu nedenle medikal alışverişlerde, özellikle kurumsal alımlarda, firma seçimi büyük önem taşır. Ürünlerin orijinalliği, garanti süresi ve teknik destek hizmetleri bu firmaları tercih etme nedenlerinin başında gelir.
Medikal Malzemeler Nelerdir?
Medikal malzeme, insan sağlığını koruma, tedavi etme veya teşhis etme amacıyla kullanılan her türlü araç ve gereçtir. Bu malzemeler, tek kullanımlık ürünlerden ileri teknolojili cihazlara kadar geniş bir yelpazeye yayılır. En yaygın kullanılan tıbbi malzeme çeşitleri arasında eldiven, maske, enjektör, yara bandı, sargı bezi ve ateş ölçer gibi sarf malzeme ürünleri bulunur.
Daha gelişmiş kategorilere bakıldığında, EKG cihazları, stetoskop, tansiyon aleti gibi tanı ve takip cihazları da medikal malzeme kapsamında değerlendirilir. Bu ürünler, hem profesyonel sağlık çalışanları tarafından kullanılır hem de bireysel kullanıcılar tarafından evde sağlık takibi amacıyla tercih edilir. Günümüzde yaşlanan nüfus ve kronik hastalıkların artışıyla birlikte bu malzemelere olan talep sürekli artmaktadır.
Ayrıca ortopedi destek ürünleri, kişisel bakım ürünleri ve laboratuvar sarfları da bu kapsama girer. Bu ürünler, hastaların yaşam kalitesini artırmakta ve sağlık kuruluşlarının işleyişini kolaylaştırmaktadır. Her bir ürün, belirli kalite standartlarına uygun olarak üretilmeli ve denetlenmelidir. Bu noktada doğru ürün tedariki için medikal malzeme satışı yapan firmalar ile çalışmak gereklidir.
Medikal Malzeme Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Medikal malzeme satın alırken en önemli unsur kalite ve orijinalliktir. Sağlıkla doğrudan ilişkili olan bu ürünlerin sahte veya kalitesiz olması ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle alım yapılacak firmanın güvenilirliği, ürün belgeleri ve Sağlık Bakanlığı onayları mutlaka kontrol edilmelidir. Özellikle sarf malzeme kategorisinde, tek kullanımlık ürünlerin steril ve hijyenik olması büyük önem taşır.
Diğer bir dikkat edilmesi gereken konu, ürünlerin kullanım amacına uygun olup olmadığıdır. Her tıbbi malzeme, belirli bir hasta profiline ya da tıbbi işleme özel olarak tasarlanmıştır. Bu yüzden yanlış ürün seçimi tedavi sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu noktada, özellikle yeni kurulan sağlık kurumları veya bireysel kullanıcılar için danışmanlık hizmeti sunan firmalar tercih edilmelidir.
Ayrıca satın alınan ürünün garanti ve teknik destek kapsamı da göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle cihaz alımlarında, satış sonrası destek, ürün eğitimleri ve bakım hizmetleri büyük avantaj sağlar. Tüm bu kriterler ışığında, doğru medikal malzeme satışı yapan firmalar ile çalışmak, uzun vadede hem maliyet avantajı sağlar hem de kullanıcı memnuniyetini artırır.
Medikal Ürünlerin Satışında Güvenilir Firmaların Rolü
Medikal malzeme satış sürecinde güvenilir firmaların rolü hayati öneme sahiptir. Bu firmalar, yalnızca ürün satmakla kalmaz, aynı zamanda sağlık alanında bir çözüm ortağı olarak hizmet verir. Özellikle tıbbi malzeme alımlarında, ürünlerin kalite belgeleri, menşei ve teknik detayları hakkında müşteriyi bilgilendirmek, güvenilir firmaların önceliğidir.
Güvenilir firmalar, stok yönetimini doğru yapar, ürün tedariğinde aksama yaşanmasına izin vermez. Bu özellikleriyle hastaneler, özel klinikler ve sağlık kuruluşları tarafından sürekli tercih edilir. Ayrıca bu firmalar, ürün iade süreçlerini kolaylaştırarak müşteri memnuniyetini ön planda tutar. Satış öncesi ve sonrası süreçlerde şeffaflık ilkesine göre hareket ederler.
Piyasada çok sayıda medikal malzeme satış firması bulunsa da, sağlık sektöründe uzun yıllar hizmet vermiş, referansları güçlü firmalar öne çıkar. Bu firmalar aynı zamanda, sektördeki yenilikleri takip ederek en güncel ürünleri müşterilerine sunar. Kısacası, medikal malzeme satışı yapan firmalar arasında güvenilir olanları tercih etmek, sağlık hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkileyen bir faktördür.
Medisan Sağlık Sistemleri Medikal Malzeme Çözümleri
Türkiye'de medikal malzeme satışı yapan firmalar arasında öne çıkan isimlerden Medisan Sağlık Sistemleri, geniş ürün yelpazesi, profesyonel kadrosu ve hızlı tedarik ağı ile sektörde önemli bir yer edinmiştir. Medisan Sağlık Sistemleri, sarf malzeme, tanı cihazları, hasta bakım ürünleri ve ortopedi destek grubu gibi birçok alanda çözümler sunmaktadır. Her ürün, kalite standartlarına uygun şekilde temin edilmekte ve güvenli ambalajlarla müşteriye ulaştırılmaktadır.
Medisan, yalnızca satış odaklı değil, aynı zamanda danışmanlık ve teknik destek hizmetleriyle de fark yaratmaktadır. Kurumlara özel çözümler geliştiren firma, ihtiyaca yönelik ürün önerileri sunmakta ve kullanıcı dostu sistemleriyle müşteri memnuniyetini sağlamaktadır. Bu sayede, hem bireysel kullanıcılar hem de büyük sağlık kuruluşları için güvenilir bir tedarikçi haline gelmiştir.
Firma, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ürün portföyünü sürekli güncellemektedir. Özellikle yeni nesil tıbbi malzeme ve dijital sağlık ürünlerinde lider markalarla iş birliği yapmaktadır. Medisan Sağlık Sistemleri, kaliteli ve güvenli medikal malzeme satış anlayışıyla, sektördeki yerini her geçen gün daha da sağlamlaştırmaktadır.
1 note
·
View note
Text
0 notes
Text
Nabız Kaç Olmalı? Nabız Hakkında Merak Ettikleriniz

Nabız kalbin her atışında kanın damarlar boyunca pompalanması sırasında meydana gelen basınç dalgalarının hissedilmesidir. Kalp atışları, kalbin kanı pompaladığı her bir kasılma sırasında damarlarda bir dalga oluşturur ve bu dalga, vücudun belirli noktalarında hissedilir. Nabız, kalp atış hızını, ritmini ve kalp sağlığını değerlendirmek için önemli bir göstergedir. Peki nabız kaç olmalı? İşte nabız hakkında merak ettikleriniz!
Nabız Nedir?
Nabız sağlığın değerlendirilmesinde önemli bir araçtır. Kalp sağlığını izlemek, kalp hastalıklarının belirtilerini erken tespit etmek ve genel vücut sağlığını değerlendirmek için nabız ölçümü yaygın olarak kullanılır. Doktorlar, hastaların nabzını kontrol ederek kalp atış ritmini, düzenliliğini ve olası sağlık sorunlarını değerlendirebilir.
Nabzın düzenli olarak kontrol edilmesi, bireylerin kalp sağlığını izlemelerine ve gerektiğinde tıbbi yardım almalarına yardımcı olabilir. Özellikle kalp hastalıkları, hipertansiyon ve diğer kardiyovasküler durumları olan bireylerin nabızlarını düzenli olarak takip etmeleri önemlidir.
Nabız Kaç Olmalı?
Nabız kalbin atışları ile kanın damarlar boyunca pompalandığı anlarda meydana gelen basınç dalgalarının bir sonucudur. Normal bir sağlık durumu için nabız hızının ne olması gerektiği, yaşa, aktivite seviyesine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Peki nabız kaç olmalı? İşte farklı yaş grupları ve durumlar için kabul edilen normal nabız aralıkları:
Normal Nabız Aralıkları
Yetişkinlerde normal nabız aralığı genellikle 60–100 atış/dakika (bpm) olarak kabul edilir. Sporcularda, kalp kasının daha verimli çalışması nedeniyle bu değer 40–60 bpm arasında da olabilir.
Yaşa Göre Nabız
Yeni doğanlar: 120–160 bpm
Bebekler (1–11 ay): 100–150 bpm
Çocuklar (1–4 yaş): 90–140 bpm
Çocuklar (5–12 yaş): 80–120 bpm
Gençler (13–18 yaş): 60–100 bpm
Nabzın Değişim Gösterdiği Durumlar
Dinlenme: Nabız, dinlenme sırasında genellikle en düşük seviyede olacaktır.
Egzersiz: Fiziksel aktivite sırasında kalp atış hızı artar; bu da nabzın 100 bpm’in üzerine çıkmasına neden olabilir.
Stres ve Duygusal Durum: Stres, anksiyete veya heyecan durumları da nabızın artmasına yol açabilir.
Hastalık Durumu: Ateş, enfeksiyon veya kalp rahatsızlıkları gibi durumlar nabzı artırabilir. Ayrıca, bazı sağlık sorunları bradikardiye (düşük nabız) neden olabilir.
Nabız Nasıl Ölçülür?
Nabız ölçmek, kalp atış hızınızı değerlendirmek için basit ama etkili bir yöntemdir. İşte nabzınızı doğru bir şekilde ölçmek için izleyebileceğiniz adımlar:
Rahat Bir Pozisyon
Nabız ölçmeden önce rahat bir pozisyonda oturun veya uzanın. Bu, daha doğru bir ölçüm yapmanızı sağlar. Stresli bir durumda olmamak da önemlidir.
Nabız Ölçüm Noktasını Seçme
Nabzınızı ölçmek için en yaygın bölgeler şunlardır:
Bilek (Radial Nabız): Bileğinizin iç kısmında, baş parmağınızın yanındaki atardamar.
Boyun (Karotid Nabız): Boynunuzun yan tarafında, elinizin parmaklarıyla hafifçe baskı uygulayarak bulabileceğiniz atardamar.
Göğüs (Apikal Nabız): Kalp atışını dinlemek için göğsünüzün üzerine stetoskop koyarak ölçüm yapabilirsiniz.
Nabız Hissetme
Nabzı alacağınız bölgede parmaklarınızı kullanarak nabız atışlarını hissedin. Radial nabız almak için:
İşaret parmağınızı ve orta parmağınızı kullanarak bileğinizin iç kısmında bulunan atardamarı hafifçe basmalısınız.
Parmaklarınızı çok fazla bastırmadan nabız atışlarını hissetmeye çalışmalısınız.
Nabız Atışlarını Sayma
Bir dakikalık süre boyunca kalp atışlarını saymanız gerekir.
Alternatif olarak 30 saniye boyunca sayabilir ve bulduğunuz sayıyı ikiyle çarparak dakikada kaç atış olduğunu hesaplayabilirsiniz.
Sonucu Değerlendirme
Normal Nabız Aralığı: Yetişkinler için normal nabız aralığı genellikle 60–100 atış/dakika (bpm) olarak kabul edilir.
Daha Düşük Nabız: Sporcular ve düzenli egzersiz yapan bireylerde nabız 40–60 bpm arasında olabilir.
Daha Yüksek Nabız: Stres, fiziksel aktivite veya hastalık durumlarında nabız 100 bpm’in üzerine çıkabilir.
Nabız Ölçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Nabız ölçümünde şu detaylara dikkat edebilirsiniz:
Nabzı ölçerken huzurlu bir ortamda olun ve aşırı baskı uygulamaktan kaçınmalısınız.
Ölçümü aynı saat diliminde ve benzer koşullarda yapmaya özen göstermeniz önemlidir.
Eğer nabzınız sürekli olarak normalden daha yüksek veya düşükse, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi Nabız Takibi Hizmetleri
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, sağlık hizmetleri alanında uzmanlaşmış bir kurum olarak, nabız ölçüm hizmetlerini de sunmaktadır. Hastanemiz, kalp sağlığınızı değerlendirmek ve olası sağlık sorunlarını erken tespit etmek amacıyla modern tıbbi ekipmanlarla donatılmıştır.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi olarak, sağlığınız için gerekli olan her türlü destek ve hizmeti sunmaktan memnuniyet duyuyoruz. Kalp sağlığınızı korumak ve geliştirmek için düzenli kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmemeniz gerekir. Kliniğimize başvurarak randevu alabilir veya daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
1 note
·
View note
Text
Dersle geçen bir gece daha...
"Stetoskop en pahalı takıdır. Elde etmek için ödenen bedel gençliğimizdir."
1 note
·
View note
Text
Стартап Eko Health разработал стетоскоп с ИИ-диагностированием
New Post has been published on https://er10.kz/read/it-novosti/startap-eko-health-razrabotal-stetoskop-s-ii-diagnostirovaniem/
Стартап Eko Health разработал стетоскоп с ИИ-диагностированием

Стартап Eko Health внедряет искусственный интеллект в медицинский стетоскоп – инструмент, существующий более 200 лет.
В 1816 году французский врач Рене Лаэннек изобрел прибор, который позволял врачам выслушивать сердца и легкие людей. Этот прибор – стетоскоп – со временем превратился из простой деревянной трубки в легкую двухкомпонентную версию, которую большинство врачей сегодня носят на шее.
Стартап Eko Health, основанный в 2013 году, изначально продавал усовершенствованные цифровые стетоскопы. За это время приборы компании приобрели 500 000 врачей и медицинских работников. Благодаря тому, что стетоскоп использовался на миллионах пациентов, компания накопила колоссальный массив данных о звуках в грудной клетке и электрокардиограмме. Собранную информацию стартап использовал в разработке собственных ИИ-моделей для выявления сердечных заболеваний.
– Обследование стетоскопом непоследовательно и неточно. Пациенты получают запоздалые или неправильные диагнозы, – говор��т CEO Eko Health Коннор Ландграф. – Мы хотим добиться точности с помощью искусственного интеллекта, который позволит пациентам получать более ранние и компетентные диагнозы.
В стартапе отмечают, что с помощью традиционного стетоскопа врач не всегда может услышать тонкие различия между здоровьем и болезнью.
– С нашей ИИ-моделью медики смогут проверять звуки и ритм сердца, а затем интерпретировать это с помощью ИИ. Практически навыки кардиолога оказываются в кармане врача первичного звена, практикующей медсестры или специалиста по оказанию медицинской помощи на передовой линии, – говорит Ландграф.
В апреле стетоскоп Eko получил разрешение FDA на использование искусственного интеллекта для выявления первых признаков сердечной недостаточности во время обычного медицинского осмотра. Недавно стартап получил $41 млн на создание алгоритмов по раннему и более точному выявлению заболеваний сердца.
1 note
·
View note
Text
Survive
Seperti halnya anak kecil yang kalo ditanya cita-citanya jadi apa, umumya akan menjawab kalo ngga jadi polisi ya jadi dokter. Dan aku salah satunya. Ingin jadi dokter hehehe.
Walaupun jadi dokter tidak kesampaian, citacita pengen ngerasain pegang stetoskop terus semakin besar. Sampai akhirnya gayungpun bersambut.
"TO HELP THE MOST VULNERABLE PEOPLE AND THE MOST NEGLECTED PEOPLE."
Terketuk, Kalimat yang membuat hati ini terketuk untuk daftar relawan mer-c. Membuka kesempatan bagi non medis untuk gabung.
Aku rasa aku ngga akan bertahan lama, tapi terharu juga bisa survive di organisasi sosial yang luar biasa bertolak belakang dengan backgroundku tanpa ada support teman lama disana
Terimakasih telah di berikan anugerah untuk bisa sedikit berkontribusi kepada banyak orang dengan sebutan "bu dok"
Sampai saat ini aku masih disini,
mungkin jadi relawan memang ga ada pensiunnya.
0 notes
Text
Si Medis Akustik
Rona jingga nampak memenuhi cakrawala. Menambah cantik semesta kala tiba senja. Berhias sekawanan burung yang terbang ke utara. Tak lupa dengan rembulan yang mulai menampakkan wujudnya. Namun, tak perlu waktu lama cakrawala bercorak jingga. Sebab kini sang gulita perlahan menyapa.
Tergambar jelas peristiwa dua hari yang lalu. Kala sang putri merintih menahan pilu. Tersebab menahan tingginya suhu. Dengan segera dibawanya menuju klinik terpadu. Tak perlu waktu lama sang dokter sudah tahu. Perihal lara yang mengganggu. Sebab ia selalu menggunakanku. Untuk mendengar suara dari dalam tubuh itu.
Lima menit telah berselang dalam pemeriksaan. Sang putri telah kembali berada pada pangkuan. Terlihat sesekali ia menatapku yang berada pada kedua pendengaran. Dengan untaian panjang menjulang menuju lengan. Aku rasa sang putri menampung banyak pertanyaan. Tentangku yang mampu mendengar hingga sistem pernafasan.
Kini dua hari telah berselang. Tak nampak lagi raut muka nyanyang. Kembali hadir segala girang. Harap segala rasa sakit tak lagi datang. Agar bisa dimulai segala rencana petualang.
Barang utama yang selalu paramedis punya. Fungsi utama sebagai perantara pemeriksaan pertama. Mendengar suara dan mendeteksi gejala. Agar tepat segala diagnosis yang pasien terima. Aku adalah stetoskop, si medis akustik istimewa. Selalu membantu sang dokter dalam tiap periksa. Agar terjawab segala tanya pada para penderita.
1 note
·
View note
Text
13 lutego 2024, 1:37
Jadąc przez ciemną autostradę, widząc tylko to, co przyświecają światła samochodu; niekończąca się czerń, otchłań i moja markotna niechęć do tego wszystkiego. Czy właśnie to widzą inni, gdy przechodzą na drugą stronę? Skojarzyło mi się to nie tylko ze śmiercią, ale również z przeogromną ciszą, która miała zaraz zagrać balladę, która jest po dziś dzień bliska mojemu sercu.
Dzisiaj przyozdabiają mnie tatuaże, inne postrzeganie świata, markotność, cisza, znieczulenie na pewne sytuacje życiowe, ciągła senność pomimo dużej ilości snu, wieczne picie herbaty, książki, poszerzanie wiedzy medycznej i zagubiony gdzieś na starym e-mailu papier rozwodowy.
Ostatni rok zmienił mnie o sto osiemdziesiąt stopni. Wyprowadziłam się najpierw od eks-męża, a następnie od rodziców. Zamieszkałam sama. Po dziś dzień utrzymuję się sama. Sama za wszystko płacę. Sama wszystkim rozporządzam. Sama wszystko organizuję. Sama wszędzie chodzę. Wszystko sama. Rzuciłam wszystko, co dotychczas mnie kształtowało i poszłam w zupełnie innym, nieznanym dla mnie wtedy kierunku. Wczorajszy sen uświadomił mnie, że robię to, co jest dla mnie najlepsze. Pamiętam, iż założyłam błękitny scrubs, na szyi przewiesiłam stetoskop i uśmiechnęłam się do siebie w odbiciu lustra.
Rok temu miałam sen o podobnej tematyce - pojawił się w nim mój nieżyjący już jedenaście lat dziadek. Wypowiedział on tylko jedno zdanie “Masz zostać pielęgniarką”. Teraz jeszcze się uczę. Robię wszystko, aby iść w tym kierunku.
Śmiesznie to zabrzmi, że poczułam powołanie, ale sama jeszcze wtedy nie wiedziałam, iż dbanie o ludzkie życie i zdrowie będzie czymś dla mnie. Jednak, gdyby głębiej się zastanowić, to ja zawsze się kimś opiekowałam. Zawsze próbowałam, aż do przesady, o kogoś dbać. Często to wywoływało wiele nieporozumień, niepotrzebne konflikty, złe odbieranie moich intencji. Temat bycia dzieckiem, które zawsze było rodzicem dla swoich własnych rodziców został już tyle razy poruszony na terapii, lecz nie doszłam do żadnych wniosków. Pogodziłam się z moją przesadnością.
W tym roku kończę 26 lat i jestem markotna, i senna. Dalej poszukuję siebie. I chociaż zawodowo raczej się już odnalazłam, to dalej próbuję zrozumieć co się ze mną stało i w którym miejscu tak bardzo utraciłam siebie, iż widzę czasami obcą mi osobę w odbiciu lustra. W wolne dni potrafię przeleżeć pół dnia w łóżku i tylko o tym myśleć.
Ta czarna otchłań na autostradzie. Droga do siebie, droga donikąd. I czekam, aż ktoś wybiegnie mi na przeciw.
Zostanę Twoją Walentynką. ♡
I was just pretending to be tough to try to forget my real appearance Sometimes it’s important to rely on someone else’s strength Sometimes you’ll be hurt… but when you want to cry, turn your face to the wide open sky and shout: I don’t want forget to myself I want to be as I am…
[未成年]
1 note
·
View note