afitapy
afitapy
Hologram
12 posts
hangimiz gerceğiz ki..
Don't wanna be here? Send us removal request.
afitapy · 6 years ago
Text
Tumblr media
LOUI JOVER- SIMPLE PLAN
Beynimin duvarını kemirip aşmaya çalışan iki fare biri siyah öteki beyaz. Siyah olan öfkeli beyaz ise korkak. Öfke de korku da kendilerine. Kemirmeleri benim zihnimde.
DÖKÜNTÜ 1
Beyaz fare:
Şu fare saçmalığını kes! Ben beyaz. Özür dilerim bu kadar kaba bir çıkış yapmak istememiştim. Gerçekten kusura bakma. Kalbini kırmadım değil mi? üzmedim seni? Dayanamıyorum işte bazen.. Sen de biliyorsun kontrol edemiyorum korkuyorum.. Korkum öyle somut şeylere değil. Kıytırık bir örümcek ya da lokiş bir yılana değil hayır. Korku duygusu da değerlidir, kullanılamayacak kadar. Evet korku güzeldir. İptila değil. Kontrol mekanizmasıdır. Kedini kontrol edersin, check & balance sistemidir. Bir işi yapmaktan vazgeçiren korkudur. Bırak şimdi yapmak istemediğim için yapmadım ayaklarını. Yapamadın çünkü korktun, ihtimaller geldi gözünün önüne yığınla, çekindin insanlardan, yapacağın işten hatta kendinden evet kendinden çekindin. Sonunda ne hale geleceğini gördün bir fare gibi kaçtın. Hayır hayır sen değil ben kaçtım ve bu zihne sıkışıp kaldım.
Kemir kemir.
Olabileceğim yaratık..
Kemir kemir kemir.
Siyah fare:
Sana kaç kere söyledim onun fare gibi kaçması beni de fare yapmıyor. İlla bir hayvana benzeteceksen beni aslan olsun. Daha asil! onun korkusunu bana yıkma. Sen evet evet sen. Sen de bırak artık okumayı kime diyorum! Hey klavye üzerinde hareket eden el! yazma yeter artık kimse bizi okumak zorunda değil. Zaten sen de okusunlar diye yazmıyorsun. Sen de delirmek üzeresin. Kendi acizliğini bir de şu farenin korkaklığını benim dilimden anlatıp durma!
Kemir kemir kemir.
Nefret et kendinden umurumda değil.
Kemir.
Sen daha kötüsünü yaşamalısın çünkü korktun. Kıytırık örümcekten ya da lokiş yılandan korksaydın daha iyiydi.
Hoş sen gelecekten de korkmadın, sen insandan korktun. Belki senden daha aciz...
Kemir.
En az senin kadar aciz bir insandan korkmak seni ne yapar biliyor musun?
Yo delirtmez, delilik seni korkusuz kılar, seni özgürleştirir.. Delirmek kurtuluştur. Korku iptiladır. Hapseder seni kendi düşüncelerine, başkalarının düşüncelerine, hatta sözlerine. Bir insana olan korku, senin ruhunun ve düşüncelerinin, onun iki dudağı arasından çıkacak olan sözlerle, senin aleyhinde imzaladığı bir sözleşmedir.
Kemir kemir kemir.
Öfke güzeldir. Öfke iyidir. Çünkü doğaldır. Korku tecrübelerle oluşur. Çayın sıcak olduğunu bilmeyen bir çocuk korkusuz, anne ise korkaktır. Çocuk çaya uzandığı anda korkar, çocuğun korkusu ise çaydanlığa dokunduğunda başlar acır. Acı çocuk için kötüdür, şoktur. Tekrar yaşamamak için bu korkuyu unutmaz.
Beyaz fare:
Yanılıyorsun! Korku sonradan kazanılmaz. Korku insanlık tarihinin başından beri vardı, var olacak. Küçük bir bebeğe bir ses kaynağından, yüksek bir ses aralığında ses gönderirsen çocuk korkacaktır. Büyüdüğünde bu sesten korkmaması muhtemeldir. Farklı bir örnek olarak küçük bir çocuğun karanlıktan korkmasını ele alabiliriz. Karanlık çocuğa bir şey yapmamıştır. Daha önce çocuğun başına karanlıkta bir şey gelmemiştir ama her çocuk karanlıktan korkar..
Kemir kemir
–hayır benim korkum bir insana değil-
Siyah fare:
Evet senin korkun binlerce insana köle! Bilinmezlik korkuyu doğurur. Bebek ilk defa duyduğu her sesten korkar aniden gelen yüksek ses herkesi korkutabilir. Yıl 2014 yer Varşova/Polonya, Gregor Golebiowich (gjegoj golebioviç) 65 yaşında Starae Miasto’da bir Metallica konserinin başlangıç şarkısında aniden duyduğu bateri sesinden korktuğu için konser alanında hayatını kaybetti.
Kemir, kemir, kemir
Karanlık başlı başına bir hikaye.. Karanlık insanların büyüdüklerinde korkmamayı öğrendiği, görememe durumudur..
8 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
Nijeryalı olduğunu iddia eden birinin, hiç bir bilgisi olmadığı halde Nijerya'da konuşulan dil sayısının dört tane olduğunu söylemesi beni çileden çıkardı.
Evet Nijerya'da dört tane ana kabile var ve bunların birbirinden farklı dört tane dili var fakat bu kabilelerin alt kabileleri ( bu alt kabilelerin dili de birbirlerinden farklı) hatta bu ana kabilelerden bağımsız onlarca kabile var.
Verilere göre Nijerya'da aktif olarak konuşulan dil sayısı 520. Ulen böyle sayı mı olur dedirtecek türden bir veri bunun farkındayım ama gerçek bu. Bir de birinde patatese、pattis digeride pattes ötekinde ise kartof deniliyor türünde bir benzerlik de söz konusu değil.
Sizlerle geçen yıl izlediğim bir BBC haberini paylaşmak istiyorum.
https://youtu.be/w7dvyH651sc
Tumblr media
Üstelik Nijerya'da yol kenarına iki tuğla koyup burası artık bir cami ya da burası artık bir kilise deyip farklı dinlerden insanlar seyyar ibadethanelerini açabiliyor ve bunu kimse yadırgamıyor. Yolun ortasında veya alış-veriş merkezinde fark etmez vakit girdiğinde seccadesini çıkarıp bulunduğu yerde namazını kılanlarla dolu etraf, kimse pis yobaz ne yaptığını sanıyorsun gibi bir tepki vermiyor aksine hoşgörü ve saygı çerçeveleri hayatlarına devam ediyorlar.
Her şeyin mükemmel olduğu insanların hiç bir şekilde tartışmadığı ütopik bir yer tabi ki değil.
Öğrenilecek her şey batıda değilmiş; Avrupa'dan Asya'ya, Amerika'dan Afrika'ya öğreneceğimiz o kadar çok şey birikmiş ki.. Efendiler imkanınız olursa mutlaka seyahat edin!
Tumblr media
4 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Merhaba Güneş, Gerçi sen şimdi terk ettin bizi, ya da Ay'a emanet ettin. Yıl 2015, o zamanlar uzun gelen bir yolculuk.. Şimdi ise elimde kalanlar sadece bir kaç fotoğraf.. Bir de, ‘anı defterim olsaymış’ düşünceleri peşimi bırakmıyor. Dört sene geçmiş, bir türlü geçememişim, aynı yerde takılıp kalmışım. Değişiyorsun demiştin ya gitmeden önce, Çok değiştim, ama hep aynı yerdeymişim gibi hissediyorum, bu his bende birtakım döküntüler meydana getirdi. İki kararsız fare birbirini kemirip duruyor işte. Klasik darlanmalar takip ediyor. Bazen de güneşe bakıyorum doğuyor ya da batıyor、iki durum da bir şekilde karanlıkla ilişkili. Bu kadar yetmez mi diyorum、yetmez diyorsun. Daha ne kadar sürecek düşünüyorum. *Zamana bağlı bir varlık için bazı şeyleri çok abartıyorsun.. Gittikçe yoruluyorum. Sahi hangi fare galip gelecek merak ediyorum.
5 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
"Bir yıldız için nebula neyse düşünce için o olan gündüz düşü, uykunun yanı başında konuşlanır ve uykunun sınırı olarak onunla yakından ilgilidir. Yaşayan saydamlıklarla dolu bir atmosfer: İşte bilinmeyene bir başlangıç. Ama onun ötesinde Mümkün Olanlar Diyarı uzayıp gider, hem de uçsuz bucaksızca. Başka varlıklar, başka gerçeklerdir orada olan. Doğaüstü bir yanları yoktur, sonsuz doğanın esrarengiz devamıdırlar yalnızca... Uyku Mümkün Olan'la temas halindedir, ki ona olası olmayan deriz. Gecenin dünyası bir dünyadır. Gece gece olmaklığıyla bir evrendir. ... Bilinmeyen dünyanın karanlık şeyleri, ister hakiki iletişim yoluyla olsun, ister uçurumun erişilmez uzaklıklarının hayali bir büyüteç altında büyümesi yoluyla olsun insana komşu oluverirler... ve uyuyan kişi, tam olarak görmeden, hepten bilinçsiz de olmadan bir anlığına o yabancı hayvansallıkları, tuhaf bitki örtülerini, korkunç ya da parlak solgunlukları, hayaletleri, maskları, siluetleri, çok başlı yılanları, karambolleri, aysız ay ışıklarını, muğlak mucize bozumlarını, karanlık derinliklerde serpilip büyüyenleri ve ortadan kaybolanları, gölgede süzülen şekilleri- adına Rüya Görmek dediğimiz ve aslında görünmez bir gerçekliğin yakına sokulmasından başka bir şey olmayan bütün o gizemi görür. Rüya Gece'nin akvaryumudur"
Tumblr media
But the darkness holds everything, 2016 - Fraiman Zohar (b. 1987)
5 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
3.2.19/5.13.14
Barış Ö'nün söylediğinin aksine Nijerya'nin başkenti Abujadir.. Lagos değil.
Size bir haberim var, farkında olmadan bir şeyleri seçmek zorunda bırakılıyoruz sayın okur. Biraz iktisat okuduyanlarin bildiği bir gerçeği sizinle paylaşayım; "bir şeyin değerini, ondan vazgeçtiğiniz diğer şeylerin tümü belirler." Fırsat maliyeti,enteresan da bir isim vermişler bu düşünceye. Mantıklı da aslında..
Fakat...
Bir kişiyi kurtarmak mi beş kişiyi kurtarmak mı?
Bir yaşlıyı kurtarmak mi bir genci kurtarmak mı?
Okumuş birini kurtarmak mi yoksa evsiz birini kurtarmak mı?
Bunları düşünmek bile başıma ağrılar girmesine sebep oluyor.
SAYIN OKUR bir tercih SEÇENEKLERİNİZİ KENDİNİZ BELİRLEYEBİLDİĞİNİZ durumda gerçekleşir.
Seçenekleri hali hazırda verildiği durum DAYATMADIR, kısıtlamadan fazlası değildir.
Robot değiliz, insaniz biz. 0 ve 1 lerden oluşan kodla, sadece doğruların ve yanlışların olduğu bir dünyada varlığımızı sürdürmüyoruz. Her yaşadığımız olayın bir arka planı, her verdiğimiz kararın bir iç yüzü var.
Bir zamanlar, bir yerlerde kişinin hak ve özgürlüklerini mi toplumun hak ve özgürlüklerini mi savunmalıyız tartışmasını yapmıştık.
Bir kişinin hak ve özgürlüklerini savunamayan sistemin, beş kişinin hak ve özgürlüklerini savunabilmesi beklenemediği gibi toplumun hak ve özgürlüklerinin savunması beklenemez.
Bir kişi toplum kadar önemli olduğunda gerçekten bir şeyleri anlamış olacağız.
Olaylara sayıların değil insanların şekil verdiği zaman belki gerçekten insan olacağız..
Gerçi bugünlerde sayıların artışları da çoğumuz için bir sekilde normallestrildi hala farkında değiliz.
Bir yolunu bulup insan olmayı acilen öğrenmemiz gerek sayın okur.
Biz öğrenmezsek, tek düzelik sistem dayatmalariyla dolu, bir çok kişinin hayatı parmağının ucuna bakan, iki tipli yaratıklar olmaktan öteye gidemeyeceğiz. ,
Güzel günler, daha güzel gelecekler dilerim.
Tumblr media
5 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
"Ne istiyosunuz olum ne istiyosunuz insanlardan,noluyo kötülük yapınca noluyo para mı kazanıyosunuz? tatmin mi oluyosunuz? noluyo? insanların bi gıdım mutluluğu var,içine sıçıyosunuz noluyo?"
3 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
Güneşle ilgili konuşmam kendisi tarafından yasaklandı.
Yıldızlardan bahsetmem için bulutların izni çıkmadı. Bugün biraz karanlık. Dışarıda cırcır böcekleri ve kurbağa seslerinin senfoni diyemeyeceğim, melodi de değil ama rahatsız etmeyen uğultularıyla beraberim.
İkilemlerle yazıyorum çünkü kendimi nasıl ifade edeceğim konusunda hiç olmadığım kadar kararsızım.
Tumblr media
Hadi Malijani - Dream Vacation
3 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
Güzel bir alınt��;
*
"Öyle bir şey yap ki seninle konuşabileyim: Evet ama bunun için ne yapmam gerektiği konusunda bir fikriniz var mı?
Duyduğunuza ikna edin beni:
O halde başla, konuş benimle:
Eğer beni duymuyorsanız nasıl başlayabilirim konuşmaya?
Bilmiyorum. Seni duyduğumu sanıyorum: Senli benli konuşmanın sebebi ne? Hiç kimseye senli benli hitap etmezsiniz:
İşte sana hitap ettiğimin kanıtı:
Sizden konuşmanızı değil duymanızı, sadece duymanızı rica ediyorum:
Seni duymamı mı, yoksa genel olarak duymamı mı?
Hayır, beni değil, anladınız işte. Duymak, sadece duymak:
Öyleyse konuştuğunda konuşan sen olmayacaksın:"
Tumblr media
Fan Ho-Hong Kong Yesterday
5 notes · View notes
afitapy · 6 years ago
Text
Masumiyet şimdilerde bir güvercinin kanadından düşen toz parçası..
Buraya bir kaç cümle daha sığdırılacaktı..
Tumblr media
4 notes · View notes
afitapy · 7 years ago
Text
Bir mektup
Akşamın hüznü çöktü çoktan, bulutlarla beraber karartmak için elinden geleni yapsa da arada yıldızların el sallayışlarını görebildiğim bir geceden merhaba diyerek başlamak istiyorum mektubuma.
Yerine ulaştırmaya cesaret edemedigim onca mektuptan sadece biri, yayınlama kararım ise tamamen bugünün tarihiyle ilgili..
Gerçi önemli bir tarih değil bugün; çoğumuzun nazarında yine birileri nefeslerini aldı-verdi, belki birileri alamadı yahut veremedi.
Diğer günler gibi, geride kalanlarla beraber belki yaşadığımız son gün, belki son günlerin ilk günü.
Kış aylarında herkese bir kavanoz sıcaklık ikram etmelik bir gün...
Aslında bugün (birbirleriyle) çok konuşmayan iki insanın selamlaşmaktandan öteye gittikleri bir gün.
Hal hatır sorup cevaplarını dinleyemediklerimiz kadar... İnsanların nasıl olduğundan çok kendi telâşımızda boğulduğumuz bir gün..
Tozlu bir gün, arabanın üzerine "beni yıka" yazılacak kadar.. Kendi hatalarımızı tozlarla örttüğümüz bir gün.
Bir çocuğun gözyaşlarını yağmurla karıştıracak kadar..Kendi yağmurlarımızda; çamurla kaplandığımız bir gün..
Insanoğlu kendini arayış çabasını unutup Kendisine birilerini (bir şeyleri) arayış çabasına girdiğinden beri..
Unuttu..
Çok şey unuttu.
Ben de unuttum,
Sen.. Sen de unuttun mu ?
Sahi daha konuşmadığımız bir kaç konu kaldı. Biri rüyayla ilgiliydi, kahve sözün vardı. Bir diğeri kitap yorumlamasıydı, uzun zamandır ara verdiğimiz. Tiyatroya gitmiştik ya bir gün o günü de doyasıya konuşamadım seninle.. Bir kaç hikaye anlatacaktın bana. Ama bak kayboldun yine. Gitar hakkında konuşacaktık belki saz belki piyano.. konuşacak o kadar konu birikmiş ki...
Ama olmuyor işte kayboluyor her şey ve unutuyoruz. Liste yapmak bu konularda yardımcı olmuyor.
Keşkelerde boğulanlardan olmak istemedigim için ara ara darlanmalar yokluyor beni iç sıkıntıları yaşıyorum ve buraya gelip gidiyorum.
Mektup yazmak belki gemim için bir liman; belki gemimi alabora edecek bir dev dalga, bilmiyorum. Buna karar vermek için çok geç.
Ama çöldeki bir dağdan, kış mevsiminden, selam gönderiyorum bir kavanoz sıcaklıkla beraber..
Güzel olmayan günlerde buluşsak da olur. Günlerimizi güzellerştirenlerle olalım.
Selametle 🖖
Tumblr media
Paul Klee - Mountain in Winter, 1925
6 notes · View notes
afitapy · 7 years ago
Text
"Tanı(t)mak"
Yakın olduğum insanları ne kadar tanıdığımı düşünüyorum. Bu düşünme sürecini aslında uzun soluklu bir eyleme taşıdığımı fark ettim bugün.
Birinin bana en son sen zaten beni tanıyorsun dediğinden bu yana üç yıl geçti. Ben seni ne kadar tanıyorum. "Ben kendimi tanımıyorum, seni mi tanıyorum? sen kimsin? Ben kimim ki seni tanıyayım? Soruları kafamda yer ederken verdiğim cevap "tabii siz öyle bir şey yapmazsınız" olmuştu. Ne kadar iki yüzlüyüm.
Bu iki yüzlülüğümden yola çıkarak diyebilirim ki, istisnalar hariç;
İnsanlara kendimizi tanıtabildiğimiz kadar var oluyoruz.
Kendimizi tanıttığımız kişi gibi var olmak istiyoruz.
Gerçekten kimseyi tanımamız mümkün değil. Bununla berabere kendimizi tanımamız mümkün değil!
Her tanımaya birlikte tanıtma ihtiyacı duyuyoruz birisi sevdiği filmden bahsediyorsa biz devamını getirebiliyoruz, o konuda bir fikrimiz yoksa fikrimizin olduğu bir konuya dikkat çekiyoruz ya da konuşma gerçekten ilgimizi çekiyorsa dinleye biliyoruz. Belki çok az dinliyoruz. Belki bütün sorun bundan kaynaklanıyor, belki de insanlar genelleme yapılamayacak kadar çoklar ya da genelleme yapılamayacak kadar çok olduğumuza bir şekilde inandirildik. Bilmiyorum konumuz da bu değil zaten. Varoluş savaşınızda kendinizi güzel tanıtmaktan ziyade kendinizi tanıyın ve yapabiliyorsanız karşınızdakini tanıyın. Birini anlamak istiyorsanız onu tanımalısınız. Tanımaya çalışmalısınız.
Efendim kolay gelsin!
Tumblr media
Hasui Kawase; Rainy Night at Maekawa
2 notes · View notes
afitapy · 7 years ago
Text
Yine bir taslakla baş başayım
Bu taslaklara kaydettiklerimizi nasıl buluyoruz acaba? Taslaklarda kaybolmaz diye umut ediyorum.
Insanoğlu biz ne kadar da tuhafız. Bir saat içerisinde mutlu olup bir haber görüp üzülebiliyoruz. Aynı anda hem kıskançlık duygusunu tadıp hem avazımız çıktığı kadar bağırabiliyoruz.
Nefes aldığımız hava akciğerlerimize öyle bir işliyor ki bazen, en küçük, alveolune kadar hissediyoruz, bazen unutuyoruz, bazense ciğerlerimizi boşaltıncaya kadar yanma duygusunu gideremiyoruz.
İnişleri çıkışlarıyla hepimiz insanoğluyuz, çoğumuz bir şeyleri, bir yerleri özlüyor, çok azımız yanında olmak istedikleriyle beraber. Ve bir çoğumuz sevilmekler peşinde.
İbrahim Selim sevilmekten çok sevmeye ihtiyacımız olduğunu söylüyor -ki buna iki defa şahit oldum-
Biraz düşününce aslında insanlar sevmeye başladığı zaman sevilmenin de kendisini bir şekilde beraberinde getirebileceği kanısına vardım (ya da varmak üzereyim).
Ama
Sevmek çok zor be! Hele ki insanı sevmek çok daha zor. Kedi sevebilirim mesela, yeşil zeytini de sevebilirim, bir resmi sevebilirim, bir sanatçıyı sevebilirim, bir yazıyı, şiiri.. liste böyle uzayıp gidebilir de.
Ama insanı sevmek... ne bileyim biraz şov sanki.
Güzel seven insanlar var evet ama ben kesin elime yüzüme bulaştırırım..
Saygılar 🖖
Tumblr media
-1-
4 notes · View notes