aile-okulu-blog
aile-okulu-blog
aile.okulu
10 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
1-3 Yaş Oyun ve Eğitim Oyun çocukların iletişim kurma ve öğrenme aracıdır. Bazı ebevenler için vakit kaybı veya sadece bir oyalanma şekli gibi algılansa da, çocuklar oynayarak gelişirler. Çocuklar için basit oyun diye bir şey yoktur. Yetişkinlerin kanıksadığı çoğu günlük uyaran onlar için yeni ve keşfetmeye değerdir. Çocuğunuzun bulunduğu yaşın gelişim özelliklerini bilirseniz onu hangi oyun ve oyuncaklarla destekleyeceğiniz hakkında da fikriniz olur. 1-3 yaş döneminde çocukların gösterdiği en büyük gelişme hareket kabiliyeti kazanmalarıdır. Birinci yaş gününden sonra bebeğiniz zamanla yürümeyi, koşmayı, tırmanmayı ve diğer motor becerileri öğrenir. Böylece yetişkinlere ihtiyaç duymadan dünyayı keşfetmek konusunda ilk adımlarını atarlar. Bir yaşını takip eden ilk günlerde bu becerileri pekiştirmelerine yardım edecek oyunlar oynayabilirsiniz. Yürümesine yardım edecek tekerlekli oyuncaklarla tanıştırabilir, elinden tutup çevreyi dolaşmasına yardım edebilirsiniz. Becerileri geliştikçe beraber koşma, top oynama,saklambaç, dans etme, bisiklete binme gibi fiziksel aktiviteler yapabilirsiniz. İnce motor olarak adlandırılan el ve parmakları etkili kullanabilme becerisi erken çocukluk döneminde edinilir. Destekleyici oyunların en etkili ve kolayı oyun hamuru. Hamuru yuvarlamak, sıkmak, şekillendirmek çocuğunuzun el ve parmaklarını güçlendirir, el göz koordinasyonunu arttırır. Bu amaç için sizler de günlük hayatta, evde kullandığınız pek çok şeyden oyunlar yaratabilirsiniz. Düdük makarnaları boyayıp ipe dizerek kolyeler yapabilir, eski gazete kağıtlarını yırtıp kesebilir, renkli düğmeleri şişelere doldurabilir hatta birlikte barbunya ayıklayabilirsiniz. Erken çocukluk döneminde gerçekleşen en önemli zihinsel gelişme konuşmanın öğrenilmesi. Bebeğiniz ilk yaşını doldurduğunda artık sizin söylediklerinizin çoğunu anlayabilir ve istediklerini işaretle gösterebilir hale gelir. İkinci yaşgününe kadar kullandığı kelimeler artacak, ‘Anne, topu ver!’ gibi birkaç kelimeli cümleler kuracaktır. Dil becerilerini geliştirmesi için çocuğunuzla birlikte şarkı söyleyebilir, bol bol kitap okuyabilirsiniz.
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
1-3 Yaş Oyun ve Eğitim Oyun çocukların iletişim kurma ve öğrenme aracıdır. Bazı ebevenler için vakit kaybı veya sadece bir oyalanma şekli gibi algılansa da, çocuklar oynayarak gelişirler. Çocuklar için basit oyun diye bir şey yoktur. Yetişkinlerin kanıksadığı çoğu günlük uyaran onlar için yeni ve keşfetmeye değerdir. Çocuğunuzun bulunduğu yaşın gelişim özelliklerini bilirseniz onu hangi oyun ve oyuncaklarla destekleyeceğiniz hakkında da fikriniz olur. 1-3 yaş döneminde çocukların gösterdiği en büyük gelişme hareket kabiliyeti kazanmalarıdır. Birinci yaş gününden sonra bebeğiniz zamanla yürümeyi, koşmayı, tırmanmayı ve diğer motor becerileri öğrenir. Böylece yetişkinlere ihtiyaç duymadan dünyayı keşfetmek konusunda ilk adımlarını atarlar. Bir yaşını takip eden ilk günlerde bu becerileri pekiştirmelerine yardım edecek oyunlar oynayabilirsiniz. Yürümesine yardım edecek tekerlekli oyuncaklarla tanıştırabilir, elinden tutup çevreyi dolaşmasına yardım edebilirsiniz. Becerileri geliştikçe beraber koşma, top oynama,saklambaç, dans etme, bisiklete binme gibi fiziksel aktiviteler yapabilirsiniz. İnce motor olarak adlandırılan el ve parmakları etkili kullanabilme becerisi erken çocukluk döneminde edinilir. Destekleyici oyunların en etkili ve kolayı oyun hamuru. Hamuru yuvarlamak, sıkmak, şekillendirmek çocuğunuzun el ve parmaklarını güçlendirir, el göz koordinasyonunu arttırır. Bu amaç için sizler de günlük hayatta, evde kullandığınız pek çok şeyden oyunlar yaratabilirsiniz. Düdük makarnaları boyayıp ipe dizerek kolyeler yapabilir, eski gazete kağıtlarını yırtıp kesebilir, renkli düğmeleri şişelere doldurabilir hatta birlikte barbunya ayıklayabilirsiniz. Erken çocukluk döneminde gerçekleşen en önemli zihinsel gelişme konuşmanın öğrenilmesi. Bebeğiniz ilk yaşını doldurduğunda artık sizin söylediklerinizin çoğunu anlayabilir ve istediklerini işaretle gösterebilir hale gelir. İkinci yaşgününe kadar kullandığı kelimeler artacak, ‘Anne, topu ver!’ gibi birkaç kelimeli cümleler kuracaktır. Dil becerilerini geliştirmesi için çocuğunuzla birlikte şarkı söyleyebilir, bol bol kitap okuyabilirsiniz.
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
aile-okulu-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
2000 yılından sonra doğan, internetsiz hayatı, internetsiz nasıl yaşanabildiğini bilmeyen dijital nesile “Z Kuşağı” deniliyor. Z Kuşağı, yukarıda yer alan uç örneklerin bizzat hem mağduru hem de faili olma yolunda diyebiliriz. Geçmişin sokak aralarında, günümüzün site bahçelerinde oynanan oyunlar esnasında ya da halihazırda okullarda çocukların karşılaşabildiği “akran zorbalığı”, dijital dünya içerisinde yerini “siber zorbalığa” bırakmış durumda. Üstelik siber zorbalık sadece tanıdık akranlar tarafından uygulanan şiddet olarak değil, çocukların tanımadıkları tehlikeli yetişkinlerce de maruz kaldıklarıyla birlikte dijital dünyanın en tehlikeli yönü olmuş durumda. Bu açılardan bakıldığında dijital dünya, gecenin karanlığında çocuklarımızın dışarıya çıkmasından korktuğumuz ıssız sokaklardan çok daha tehlikeli görünüyor. Bütün bu tehlikeli “sosyal” hayata ek olarak saatlerce tablet, telefon ya da oyun konsollarıyla geçen süreler de göz önüne alındığında Z Kuşağının derslerine, kitap okumaya, sohbet etmeye daha az konsantre olan birer “doğal hayat yalnızı” bireyler olarak büyüdükleri ve bu kapalı sistem içerisinde psikolojilerinin de fazlasıyla etkilendiği bir başka gerçek olarak karşımızda duruyor. İnterneti hava, su gibi temel ihtiyaç kabul eden kuşağın çocuklarının yaşam alışkanlıklarının da farklı olmayacağı kesin. Z Kuşağının dili, kabul etmeliyiz ki “teknoloji”. Onları tehlikelerden korumak amacıyla kullandıkları dili engellememiz de çok mümkün görünmüyor. Çocuğumu dijital dünyanın neden olabileceği psikolojik ve sosyal tehlikelerinden nasıl koruyabilirim?  Bu, günümüz yetişkinlerinin en çok sorduğu sorulardan bir tanesi olarak öne çıksa da aslında artık Z Kuşağına dair korumaya yönelik değil, önleme yönelik davranışsal çözümler bulma vakti geldi de geçiyor. Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte yukarıda da örneklerini verdiğimiz siber zorbalıkların sonucu olarak ortaya çıkan olumsuz yaşantıların önüne geçmeyi sağlayacak tek kavram da “ siber empati” gibi görünüyor.
0 notes