anksiyetedavisi-blog
anksiyetedavisi-blog
Anksiyete Bozukluğu
78 posts
Anksiyete nedir ve anksiyete bozukluğu tedavisi hakkında bilgilerin yer aldığı portal
Don't wanna be here? Send us removal request.
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Panik Atak İlaçları Ne Zaman Etki Eder?
Tumblr media
Panik Atak Nedir?
Panik atağın ortaya çıkmasında altında yatan sebeplerden birisi de sıkılma,daralma, endişe ve korku halidir. Aynı zamanda tüm bunlara bir de stres eklendiği zaman da haliyle ortaya panik atak sorunları da çıkmaya başlamış oluyor. Panik atak, şiddetli hale gelmeye başladık sıra insanların hayatları da ne yazık ki yaşanılmaz bir hale dönüşmeye başlamış olacaktır. Bu yüzden dolayı panaik atak sorunların daha fazla büyümemesi adına hemen doktora başvurulur. Doktorun vermiş olduğu ilaçlar kullanılır. Fakat burada önem arz eden bir diğer konulardan birisi de panak atak problemlerinden kurtulmak adına kullanılan ilaçların ne zaman etkisini göstermeye başlayacağı diyebiliriz.
Panik Atak Tedavisi
Panik atak tedavisi için kullanılan ilaçların saniyeler içerisinde etkisini göstermesini beklemeyin. Fakat bu ilaçların daha çok sakinleştirici özelliği bulunduğundan dolayı doğal olarak hastalar da şiddetli ve sıkıntılı halinden kurtulur. Kendisini haliyle daha rahatlamış hisseder. Sakinleşen hastalar, günlerini daha sorunsuz bir şekilde geçirme şansına sahip olur.
Gün içerisinde bakıldığı zaman atak sayılarında da bazı değişken durumlar gözlenebiliyor. Bazen bir defa olurken bazı hastalarda da atak birkaç kez gelebiliyor. . Ancak ayda 3 den fazla atak yaşanmaya devam ediliyorsa o halde bu durumun bir hastalığa dönüşmeye başladığına işaret olduğu söylenebilir. Panik atakların türleri olmasa bile belirtileri vardır. Bu sebepten dolayıdır ki sizlerde panik atak olup olmadığınızı anlama konusunda zorluk yaşamazsınız. Genelde bu hastalığa yakalanan kişiler bayılacakmış gibi olur. Hatta daha da fazla abartılmış halini söylersek kendisini ölecekmiş gibi hissederler. Ellerde daha çok yanma, soğuma, terleme ve çarpıntı gibi sorunlar görülebiliyor. Baş dönmesi ve etrafın da yabancılaşıyor hissiyatı içerisinde olması da kaçınılmaz bir hal alıyor. En belirtgin olarak söyleyebileceğimiz belirtilerin bunların olduğunun altını çizmemiz gerekiyor . Panik atak, herkeste görülebilme olasılığı olan sorunlardan birisidir. Siz de yoksa bu hiç olmayacakmış anlamına gelmez. Her an panik atak hastalığına yakalanabilirsiniz.
Panik atağın ortaya çıkma nedenlerinden bazıları Kansızlık, hipoglisemi, hipotansiyon gibi sorunlarla alakalı olabiliyor. Bu yüzden dolayı kişilerde panik ataklarla ilgili birtakım tepkiler ortaya çıkabiliyor. Hem kadın hem de erkeklerde görülebiliyor. Fakat genel anlamda kadınlarda erkeklere oranla daha fazla bu hastalığa yakalanma oranı bulunuyor. Panik atağı hem sakinleştiren hem de düzene sokmaya neden olacak antidepresan ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçların sinir sisteminin çalışmasına da iyi gelen özelliği bulunmaktadır.
Panik Atak İlaçları Nasıl Kullanılır? Ne Zaman İşe Yarar?
Bir an evvel panik atak hastalığını yenmeniz mümkün bir durum değildir. Bu sebepten dolayıdır ki ilk öncellikle Antidepresanlar en az 9 ay süreyle düzenli şekilde kullanılması gerekir.
Toplumumuzda antidepresanların bağımlılık yapıp yapmayacağı ile ilgili bir çok tartışma söz konusudur. Bu konuyla ilgili https://www.anksiyete.net/antidepresanlar-bagimlilik-yapar-mi/ yazımızı linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
Burada asıl kilit rol oynayan faktörlerden birisi de ilaçların mutlaka düzenli bir şekilde kullanılması olacaktır. Çünkü ilaçları düzenli bir şekilde kullanmazsanız ne yazık ki etkisini hemen göremezsiniz. 9 ay süreli kullanımdan sonra panik atak artık düzene girmeye başlayacaktır. Ekisi gibi yaşadığınız fiziksel ve psikolojik değişimlerle karşı karşıya kalmamış olursunuz. Panik atağın mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Eğer ki panik atak sorunları tedavi edilmez ise hastanın yaşam kalitesinde de düşmeler meydana gelmeye başlayacaktır Sürekli olarak yukarı da belirtmiş olduğumuz sorunları yaşıyor olması onların yaşama arzusunu elinden almasına neden olmaya başlayacaktır.
Bazı hastalar genelde ben çok atak geçirmiyorum ya da benim ki az sürüyor gibi konuşabilir. Fakat bu durum hastalığın düzelmesini gösterecek bir işaret değildir. Yalnızca şiddetlenmiyor ama yerinde öylece kalıyordur. Bu durum şiddetlenmeyeceği anlamına da gelmez.
Panik Atak İlaçları Ne Zaman Etki Eder?
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Panik Atak İlaçları Ne Zaman Etki Eder?
Tumblr media
Panik atağın ortaya çıkmasında altında yatan sebeplerden birisi de sıkılma,daralma, endişe ve korku halidir. Aynı zamanda tüm bunlara bir de stres eklendiği zaman da haliyle ortaya panik atak sorunları da çıkmaya başlamış oluyor. Panik atak, şiddetli hale gelmeye başladık sıra insanların hayatları da ne yazık ki yaşanılmaz bir hale dönüşmeye başlamış olacaktır. Bu yüzden dolayı panaik atak sorunların daha fazla büyümemesi adına hemen doktora başvurulur. Doktorun vermiş olduğu ilaçlar kullanılır. Fakat burada önem arz eden bir diğer konulardan birisi de panak atak problemlerinden kurtulmak adına kullanılan ilaçların ne zaman etkisini göstermeye başlayacağı diyebiliriz. Panik atak tedavisi için kullanılan ilaçların saniyeler içerisinde etkisini göstermesini beklemeyin. Fakat bu ilaçların daha çok sakinleştirici özelliği bulunduğundan dolayı doğal olarak hastalar da şiddetli ve sıkıntılı halinden kurtulur. Kendisini haliyle daha rahatlamış hisseder. Sakinleşen hastalar, günlerini daha sorunsuz bir şekilde geçirme şansına sahip olur.
Gün içerisinde bakıldığı zaman atak sayılarında da bazı değişken durumlar gözlenebiliyor. Bazen bir defa olurken bazı hastalarda da atak birkaç kez gelebiliyor. . Ancak ayda 3 den fazla atak yaşanmaya devam ediliyorsa o halde bu durumun bir hastalığa dönüşmeye başladığına işaret olduğu söylenebilir. Panik atakların türleri olmasa bile belirtileri vardır. Bu sebepten dolayıdır ki sizlerde panik atak olup olmadığınızı anlama konusunda zorluk yaşamazsınız. Genelde bu hastalığa yakalanan kişiler bayılacakmış gibi olur. Hatta daha da fazla abartılmış halini söylersek kendisini ölecekmiş gibi hissederler. Ellerde daha çok yanma, soğuma, terleme ve çarpıntı gibi sorunlar görülebiliyor. Baş dönmesi ve etrafın da yabancılaşıyor hissiyatı içerisinde olması da kaçınılmaz bir hal alıyor. En belirtgin olarak söyleyebileceğimiz belirtilerin bunların olduğunun altını çizmemiz gerekiyor . Panik atak, herkeste görülebilme olasılığı olan sorunlardan birisidir. Siz de yoksa bu hiç olmayacakmış anlamına gelmez. Her an panik atak hastalığına yakalanabilirsiniz.
Panik atağın ortaya çıkma nedenlerinden bazıları Kansızlık, hipoglisemi, hipotansiyon gibi sorunlarla alakalı olabiliyor. Bu yüzden dolayı kişilerde panik ataklarla ilgili birtakım tepkiler ortaya çıkabiliyor. Hem kadın hem de erkeklerde görülebiliyor. Fakat genel anlamda kadınlarda erkeklere oranla daha fazla bu hastalığa yakalanma oranı bulunuyor. Panik atağı hem sakinleştiren hem de düzene sokmaya neden olacak antidepresan ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçların sinir sisteminin çalışmasına da iyi gelen özelliği bulunmaktadır.
Panik Atak İlaçları Nasıl Kullanılır? Ne Zaman İşe Yarar?
Bir an evvel panik atak hastalığını yenmeniz mümkün bir durum değildir. Bu sebepten dolayıdır ki ilk öncellikle Antidepresanlar en az 9 ay süreyle düzenli şekilde kullanılması gerekir.
Not : Antidepresanların bağımlılık yapıp yapmayacağı ile ilgili birçok söylenti bulunmaktadır bu konuyla ilgili yazımızı https://www.anksiyete.net/antidepresanlar-bagimlilik-yapar-mi/ tıklayarak okuyabilirsiniz.
Burada asıl kilit rol oynayan faktörlerden birisi de ilaçların mutlaka düzenli bir şekilde kullanılması olacaktır. Çünkü ilaçları düzenli bir şekilde kullanmazsanız ne yazık ki etkisini hemen göremezsiniz. 9 ay süreli kullanımdan sonra panik atak artık düzene girmeye başlayacaktır. Ekisi gibi yaşadığınız fiziksel ve psikolojik değişimlerle karşı karşıya kalmamış olursunuz. Panik atağın mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Eğer ki panik atak sorunları tedavi edilmez ise hastanın yaşam kalitesinde de düşmeler meydana gelmeye başlayacaktır Sürekli olarak yukarı da belirtmiş olduğumuz sorunları yaşıyor olması onların yaşama arzusunu elinden almasına neden olmaya başlayacaktır.
Bazı hastalar genelde ben çok atak geçirmiyorum ya da benim ki az sürüyor gibi konuşabilir. Fakat bu durum hastalığın düzelmesini gösterecek bir işaret değildir. Yalnızca şiddetlenmiyor ama yerinde öylece kalıyordur. Bu durum şiddetlenmeceği anlamına da gelmez.
Panik Atak İlaçları Ne Zaman Etki Eder?
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
Tumblr media
Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
İş stresi, faturalar, aile yaşantısı ve bunca şeyin arasında sağlı kalmaya çalışmak.. Hayatın olağan akışında bulunan bu baskılar, anksiyeteyi(kaygıyı) daha da artırıyor. Çocukluğunuzda hiç de endişeli biri olmayabilirsiniz, yaşınız ilerledikçe endişeler geliştirmiş olabilirsiniz; ya da tam tersi! Semptomların ne zaman başladığı gerçekten önemsizdir ve eminim siz de öyle hissediyorsunuz. İçinde bulunduğunuz yoğun kaygı-endişe-stres durumundan bir an önce kurtulmak istiyorsunuz. Bazen çaresizliğe kapılıyorsunuz, hiç geçmeyecek diyorsunuz. Facebook hesabımızda birkaç takipçimiz, “Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer?” başlıklı yazımıza, ”mezara kadar” cevabını vermiş. Durum emin olun böyle değil, eğer bir uzman kontrolünde ilaçlı ya da ilaçsız terapilerinizi alır ve bu bozukluğun üstüne giderseniz, anksiyeteyi alt etmek hiç de zor değil.
NOT : Anksiyete Bozukluğu Tedavisi’ne başlamayı düşünüyor ancak ne kadar süreceği konusunda zihninizde şüpheler barındırıyorsanız Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer başlıklı yazımızı, başlığa tıklayarak okuyabilirsiniz.
Anksiyeteyi alt edemeyeceğini düşünen tek kişi siz değilsiniz, bir çok hasta da sizin gibi düşünür. Amerika’da yapılan bir araştırma, 40 milyon Amerikalı’nın bu hastalığa sahip olduğunu göstermiştir.
Kimi hastalar, antidepresanların bağımlılık yaptığından korkarak, ilaç kullanmayı reddetmektedir. Antidepresanların bağımlılık yaptığı algısı da asparagastan ibarettir. Dilerseniz https://www.anksiyete.net/antidepresanlar-bagimlilik-yapar-mi/ bu linke tıklayarak Antidepresanlar Bağımlılık Yapar Mı? sorusuna verdiğimiz cevabı da okuyabilirsiniz.
Biz bu makalede yine de ilaç kullanmadan Anksiyete Bozukluğu’nu tedavi etmek isteyen, tamamen semptomlarını ortadan kaldıramasa bile azaltmasında yardımcı olacak bir takım yardımcı maddeler derledik.
İçinizi Dökün
Güvendiğiniz, size destek olabileceğine inandığınız bir arkadaşınıza içinizi dökün. Özellikle taşıdığınız bu rahatsızlığı anlatın, gördüğünüz olumsuz yönlerini anlamasını sağlayın. Çocukluk yıllarında, iç sesinize daha fazla kulak verdiğiniz doğrudur ancak büyüdükçe kendi kurallarınızı koyabildiğiniz, kendinizi daha iyi idare edebildiğiniz su götürmez bir gerçektir. O yüzden içinizde tutmayın, dökün gitsin.
Kontrollü bir ortamda sağlık üzerine konuştuğumuzu unutmayın. Endişelenmeyin! Endişelenirseniz, her şey daha zor bir duruma gelebilir. Kaygılanmadan, olabildiğince şeffaf bir şekilde arkadaşınıza her şeyi anlatın.
Endişeyi, hayatınızın bir parçası olarak görmeye çalışın. Bağırın çağırın, derin derin nefes alıp verin, ayaklarınızı sıkın! Kaygıyı içinizden çıkaracağını düşündüğünüz, sizi rahatlatacak her ne varsa onu yapın!
Egzersiz Yapın
Aklınızdan bir çok şey geçerken, kaygı içinizi kemirirken; egzersiz yapmak muhtemelen en son isteyeceğiniz şeydir. Gerçekte; egzersiz yapmak, anksiyeteyi azaltan en önemli doğal faktörlerden birisidir.
Fiziksel aktiviteler vücudumuzda; endorfin ve serotonin seviyesini artırır ve duygusal olarak daha iyi hissetmemize yardımcı olurlar. En azından haftada 3 gün, yarımşar saat olarak yapacağınız fiziksel aktiviteler size çok şey katacaktır.
Sizi zorlayacak fiziksel egzersizler yapmak zorunda değilsiniz. Sahilde ya da doğada yürüyüş yapmak, parklardaki egzersiz aletlerini yarım saat kullanmak bile size iyi gelecektir.
Kafeini Bırakın
Bir bardak kahve, bir kutu çikolata, buz gibi bir kola sizin daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir fakat kafein, sizde bağımlılık yaratabilir. Anksiyeteniz daha kötü bir hal alabilir.
Kafein, sinir hücrelerinize enerji seviyenizi artıran bir sarsıntı verir fakat baskı altında; bu enerji, anksiyetenizi artırabilir.
Evet, biliyoruz. En sevdiğiniz kafeinli içeceği bırakma fikri, şu anda kalbinizde bir takım çarpıntılara sebep olmuş olabilir, bunu okurken endişelenmiş de olabilirsiniz. Sakın okumayı bırakmayın 🙂
Çünkü tamamen bırakmak zorunda değilsiniz, azaltmanız sizin için çok daha iyi olacaktır.
Günde 4 bardak kahve yerine, 1 bardak normal boyutlu bir kahve içmek daha mantıklı olacaktır. Test edin ve değişimleri görün.
Güzel ve Düzenli Uyuyun
Yoğun geçen günlerinizde, uyumak için vakit yok, değil mi? Sizde günde 3-4 saat uyuyan işkoliklerdenseniz, bunu düzeltmenizin vakti geldi.
Herkesten daha motive, herkesten daha çalışkan olduğunuzu düşünebilirsiniz ancak siz bir robot değilsiniz; insansınız 🙂
Sizin de düzgün ve verimli çalışabilmeniz için uykuya ihtiyacınız var. Uzaylı ya da bir robot olmadığınız sürece sizin de düzenli bir uykuya ihtiyacınız var.
Uykusuzluk ile başa çıkabiliyor olun ya da olmayın, uyku miktarınızı bilerek sınırlandırmayın. Sınırlandırırsanız, bu sizi endişeli ve sinirli bir insan haline getirecektir. Hele hele az uyuyan insanların, kahve ile ayakta kalma gibi bir alışkanlığı var ki; üstte zaten kafeini bırakmanız-azaltmanız gerektiğini yazdık. Bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin.
Daha iyi bir uykuya sahip olmak için, lütfen uykuya odaklanmaya çalışın. Ne kadar çok odaklanırsanız, o kadar güzel bir uykuya sahip olacaksınız. Yatmadan önce rutinler hazırlayabilir ve gerçekleştirebilirsiniz (örn: kitap okumak,bulmaca çözmek)
Hayır Demeyi Öğrenin
Hayatı ağzına kadar su dolu bir bardağa benzetin. Bardak zaten dolu, e damlayana yazık olacak. Şunu demek istiyoruz; kendinizi başkalarının problemleriyle boğmayın, endişeniz çok daha fazla artacaktır. Hepimiz ”alan el olma veren ol” atasözünü duyduk ancak; hayatımızda öyle bir denge kurmaliyiz ki, başkalarının sizin zamanınızı ihmal etmesine izin vermemelisiniz.
Başkalarının problemleriyle çok ilgileniyor, içselleştiriyorsanız; kendi problemlerinizle ilgilenmekte güçlük çekeceksiniz. Bu söylediklerimiz, kimseye yardım etmeyin, kimsenin derdini dinlemeyin demek değil; sadece kendinize daha çok değer verin. Hayatınızın merkezine, başkalarının problemlerini koymayın.
HAYIR DEMEKTEN KORKMAYIN!
Düzenli Yemek Yeyin
Anksiyetenin, fiziksel belirtilerinden biri de mide bulantısıdır. Mide bulantısı var olunca, kişi öğün atlatabilir, yemek yemek istemeyebilir.
NOT : Anksiyete’nin fiziksel belirtilerini https://www.anksiyete.net/yaygin-anksiyete-bozuklugu-belirtileri/ bu link üzerinden okuyabilirsiniz.
Öğün atlamak, emin olun ki kaygınızı daha çok artıracaktır. Neden mi? Yemek yemediğinizde önce kan şekeriniz düşer, bu da kortizol adı verilen stres hormonunun salgılanmasına neden olur.
Yemek yemeniz gerektiği, midenize bulduğunuz herhangi bir şeyi göndermek anlamına gelmez! Abur cubur yemek, düzenli yemek yemeniz gerektiğini söylediğimiz için bir bahane olmamalıdır.
Şeker, kaygıya neden olmaz. Şeker tüketimi, sinirlilik ve titremeye sebep olabilir.
Öğünlerinize daha sağlıklı gıdalar ekleyin. Protein, meyve, sebze ve sağlıklı yağ ürünlerini öğünlerinize eklemeyi ihmal etmeyin.
Strateji Oluşturun
Anksiyete, kontrolden çıkma korkusundan oluşabilir. Her zaman, hayat denen bu arabada, direksiyon koltuğunda olamayacaksınız. Ancak sizi kaygılı hale getiren şeyleri keşfedip, bunlarla başa çıkmak için stratejiler geliştirebilirsiniz.
Bir partide, insanlar eğlenirken, sohbet ederken; ”bunlar nasıl böyle rahatça eğlenebiliyorlar?” diye düşündünüz mü? Bu yazıyı okuyorsanız; muhtemelen cevabınız da ”evet” olacaktır.
Kendinize bu tür sosyal aktivitelere gitmeden önce stratejiler belirleyin.
Unutmayın, kontrolünüzü ne kadar elinizde tutarsanız; o kadar az kaygı yaşayacaksınız. Bunun için de kontrolünüzü elinizde tutmanızı sağlayacak stratejiler üretin. Sizi en iyi yine kendiniz tanıyorsunuz.
      Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
1 note · View note
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Panik Atak Nefes Egzersizleri
Tumblr media
Günde farkında olmadan defalarca nefes alıyoruz bu yüzden nefes almak günlük yaşantımızın çok önemli bir parçasıdır.
Açık havada oksijen aldığınızda, kan hücrelerine oksijen dolar ve vücuttaki karbondioksit oranı azalır.
Karbondioksit, vücudumuzda bulunan atık ürünlerdir. Düzenli nefes almak; vücudumuzdaki oksijen oranını artırıp, karbondioksit oranını azalttığından anksiyeteyi ve panik atağı azaltmada yardımcı olur.
Hepimiz, gün içerisinde farkında olmadan nefes alıp versek de bir çoğumuz doğru nefes alımı konusunda ne yazık ki bilinçsizdir.
Bu bağlamda; iki farklı nefes alma çeşidi olduğunu söyleyebiliriz.
1)Göğüs Solunumu
2)Diyafram Solunumu
İnsanlar, gergin olduklarında, hızlı ve göğüsten nefes almaya daha çok yatkındırlar. Bu tip nefes alma, Göğüs Solunumu olarak adlandırılmaktadır.
Gergin, kaygılı, stresli olduğunuzda; bir çoğumuz göğüs solunumu yaptığımızın farkında değilizdir.
Göğüs solunumu, vücudumuzdaki oksijen ve karbondioksit oranını arttırır ve bu da;
Kas Ağrıları
Hızlı Nefes Alıp-Verme İhtiyacı
Hızlı Kalp Atışı
gibi nedenlere yol açar.
Kan hücrelerimiz, kendi kendine oksijen üretmeye elverişli değildir ve bu da vücudumuzda stresi, anksiyeteyi arttırır. Stres ve anksiyetenin artması sonucunda, vücudumuzda fiziksel ve psikolojik olarak belirtiler sezeriz.
(Bu belirtileri sitemizde gezinip bulabilirsiniz.)
Bu nefes alma yöntemini, bebekler doğal bir şekilde uygularlar. Yetişkinlerse, bu yöntemi daha çok uyku sırasında kullanmaktadırlar.
Göğüs ve Diyafram Nefesi Arasındaki Farklılıklar
Solunum yönteminizi belirlemenin en kolay yolu; bir elinizi göğsünüzün alt tarafındaki karnınıza, diğer elinizi de göğsünüzün ortasına koyarak nefes alıp vermenizdir. Nefes aldıkça, hangi bölgedeki elinizin daha çok etkilendiğini fark etmeye çalışın.
Düzgün bir şekilde nefes alıyorsanız, karnınız her nefesinizde şişmeli ve bu sürekli bir şekilde gerçekleşmelidir.
Özellikle anksiyete ve panik atak krizi geçiriyorken, göğüs nefesi alırsınız ve bunun farkında olmazsınız.
Bu krizler esnasında, krizi geçiren kişi daha çok diyafram nefesi almalıdır.
Basit Diyafram Nefesi Egzersizleri
Bir dahaki kriz esnasında lütfen aşağıdaki nefes egzersizlerini uygulamaya çalışın:
Burnunuzdan yavaş ve derin bir nefes alın. Omuzlarınız lütfen rahat bir şekilde olsun. Karnınız şişmeli ve göğsünüz küçülmelidir.
Ağzınızdan yavaşça nefes verin. Nefes verdikçe, dudaklarınızın hafifleştiğini hissedin ancak çene her zaman rahat bir şekilde kalmalı.
Dakikalarca bu egzersizi yenileyin.
Kriz ve atak anlarında, bu egzersizi hatırlamak zor olabilir. Endişelenmeyin! Bu nefes egzersizini uyguladıkça; kanınızdaki oksijen oranı artacak ve stres hormonlarınız azalacaktır.
NOT : Bazı durumlarda insanlar, bu egzersizleri uygularken kendilerini endişeli ve kaygılı hisseder. Sakin olun 🙂 Bunun sebebi, ilk etapta nefes alıp vermeye olan yoğunlaşmanız ve fark etmenizdir. Zamanla bu endişe ve kaygı da yok olacaktır. Bu durum başınıza gelirse o an egzersizi bırakın bir sonraki gün devam edin. Aşama aşama ilerlemeniz sizler için en doğrusu olacaktır.
        Panik Atak Nefes Egzersizleri
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi
Tumblr media
Nedir
Obsesif Kompulsif Bozukluk, bir zamanlar toplumda çok nadir görüldüğü düşünülen bir bozukluktu ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar; psikolojik rahatsızlıklar arasında en fazla rastlanan ilk 4 rahatsızlıktan biri olduğunu gösterdi.
OKB, tespit edilmeyip, uygun tedavi yöntemi uygulanmadığı zaman önemli bir kronik hastalıktır.
Tedavinin yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapi ve İlaç Yöntemi içermektedir. Etkili tedavi yöntemleri bulunmasına rağmen, birçok hasta bu tedavi yöntemlerine kısmi bir oranda yanıt vermektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk, nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Günde minimum 30 dakika süren, bireyin günlük yaşantısını önemli derecede etkileyen bir bozukluktur. Bozukluğa sahip olan kişi, saplantılara sahiptir. Bu saplantıların nedenini bilemez, saplantılardan korkar hale gelir. Bir de klişe haline gelmiş davranışlar vardır. Kişi, saplantılara sahip değilse; gün içerisinde klişeleştirdiği davranışlara sahiptir.
Bu saplantılar ve klişe haline gelen davranışlar kişide anksiyeteye sebep olur, kişi bu saplantıları ve klişe haline gelen davranışları azaltmaya çalışır ancak bu, onlar için oldukça zordur. Bu zorluklar, bireyin konsantrasyonunu önemli derecede bozmaktadır.
Saplantılar
Yaygın görülen bu saplantılar arasında, kendine veya başkasına zarar verme, şiddetli görüntüler, tekrarlayan yasak ya da cinsel düşünceler, ahlak ve ahlaki değerler ile ilgili endişeler, simetriye verilen önemin artması; yukarıda bahsedilen saplantılara birer örnektir.
Takıntılar
Aşırı el yıkama, ritüel haline getirilmiş banyo, zihinsel ritüeller, gün içerisinde yapılan işlemleri kontrol etme ihtiyacı, okunan metni-kitabı-makaleyi tekrar okuma ihtiyacı; yukarıda verilen takıntılara örnek olarak gösterilebilecek takıntılardır.
BELİRTİLER / SEMPTOMLAR
Sürekli tekrar eden, engellenemeyen düşünceler
Günlük hayattaki problemlerle alakalı aşırı derecede kaygı duyma, bir an olsun akıldan çıkaramama
Bahsi geçen bu düşünceleri etkisizleştirmek için başka düşünceleri beyne empoze etmeye çalışma
Aşırı tepkiler
Kişinin, vermiş olduğu tepki ve takıntılarının aşırı olduğunu kabul etmesi
Bahsi geçen takıntıların, günlük yaşamı ve yaşam kalitesini olumsuz anlamda etkilemesi
OKB, çocukluk döneminde başlayabiliyor olmasına rağmen, çoğu vakalardaki yaş skalası ergenlik ile yetişkinlik döneminde görülmektedir.
OKB, kısmi bir şekilde genetiktir. Her OKB’li kişi buna genetik nedenlerden sahip olmuş olmayacağı gibi, genetik faktörü, diğer tüm psikolojik bozukluklarda olduğu gibi bunda da büyük etmenlerden biridir.
İlave olarak, OKB’li kişilerin birinci dereceden yakın akrabaları da, OKB gelişimine duyarlı olduğu yapılan araştırmalar sonucunda görülmüştür.
TEDAVİ
Bilişsel Davranışçı Terapi
Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisinde uygulanan Bilişsel Davranışçı Terapi’nin etkinliği 40’a yakın çalışmada doğrulanmıştır.
Maruz kalma(exposure) ve Önleme Tedavisi, kanıtlanmış en iyi davranışsal stratejilerden ikisidir.
Müdahale önleme terapisi esnasında, takıntıya ve anksiyeteye neden olan uyaranlar kontrollü bir şekilde sunulur ve hastaların zorlamaları engellenir.
İlaç Tedavisi
Yapılan terapiler, OKB’nizi azaltmaya yetmediyse, ilaç tedavisine başlamak en doğru yoldur.
Uzman eşliğinde alınması gereken bu ilaçlar, beyninizdeki serotonin(kimyasal madde) oranını artırır ve OKB semptomlarının iyileşmesine yardımcı olur.,
İlacın etkilerini tam olarak görebilmeniz için 12-36 hafta arası devamlı olarak, uzman takibi eşliğinde kullanmalısınız.
NOT : İlacınızı kesinlikle kendi kafanıza göre bırakmayınız!
Çoğu insan, en az 1 yıllık tedaviye ihtiyaç duyar. Kimi insanlar, uzun yıllar ilaç alıp, sonuç alamazken, bazı insanlar çok kısa süre içerisinde sonuçlar alır; erken pozitif sonuçlar alma durumunda uzmanınız eşliğinde ilaçları bırakabilirsiniz.
İlaç alma durdurma işlemi, doz azaltılarak yapılacaktır. Semptomlarınız geri gelirse; tekrar doz artırımı yapılabilir.
İlaçların, ilk etapta güzel olmayan yan etkileri olabileceğinden ötürü, ilk günler ilacı bırakmak isteyebilirsiniz. Lütfen, burada da doktorunuzla istişare etmeyi unutmayınız. Yan etkiler devam ederse, doktorunuzdan ilacınızı değiştirmesini rica ediniz.
Yan Etkileri
Olası ilaçların yan etkileri şunlardır:
Endişeli ve tedirgin hissetmek
İshal / Kabız
Baş dönmesi
Uyku Problemleri (Insomnia)
Baş ağrıları
Kalitesiz Seks Hayatı
    Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Anksiyete ve Alkol
Tumblr media
Anksiyete ve alkol, halk arasında sıklıkla ilişkilendirilmektedir. İnsanlar, anksiyetelerini, streslerini azaltmak için alkol tüketmeyi tercih ederler ancak kronik alkol bağımlılığı anksiyeteye neden olabilir.
ALKOL KULLANIMI VE BAĞIMLILIĞI
Alkol, tüm dünyada en yaygın şekilde tüketilen içecek türlerinden biridir. Neredeyse tüm dünyada tüketimi legaldir, sadece ülkeden ülkeye tüketim yaş sınırı mevcuttur. İnsanlar genelde, bir şeyleri kutlamak ya da kaygılarını, sıkıntılarını,stres seviyelerini azaltmak için alkol kullanmayı tercih ederler.
Alkolün ilk etkileri, vücuda girdikten 10 dakika sonra vücutta hissedilmeye başlar. Alkol tüketimi artıkça, kişinin kanındaki alkol oranı artar. Bu alkol oranı arttıkça, kişi alkolün etkilerinden çok daha fazla etkilenmeye başlar. Bu etkiler:
Konuşma kayması
Hafıza sorunu
Tutukluk
Fonksiyonlarda zorlanma
Çok daha fazla alkol tüketildikçe, alkol zehirlenmeleri meydana gelebilir. Temel olarak kişi, komaya girecek, hatta ölüme sebep olabilecek kadar alkol tüketebilir ve bu da alkolün aşırı tüketiminin nelere sonuç olabileceğini gösterir.
Alkolizm, sıklıkla alkol tüketiminin aşırı derecede artması ve kontrol edilemez duruma gelmesiyle oluşur.
ANKSİYETE
Anksiyete, bir çok insanın hayatının bir parçasıdır. Bazen, bazı durumlarda kaygılanır, endişe duyarız; bu oldukça normaldir. Vücudumuzun doğasında bazı tür olaylara karşı kaygı duymak vardır ancak bu kaygı durumu engellenemez, aşırı hale geldiyse; fiziksel semptomlar ortaya çıkardıysa, günlük yaşamımızı ciddi derecede etkilemeye başlamışsa, anksiyete tehlikeli bir hal almış demektir.
Anksiyete Belirtileri
Devam eden rahatsızlık-yorgunluk
Konsantrasyon problemi
Kas ağrıları
Sinirlilik
Uyku problemleri
ANKSİYETE VE ALKOL BAĞLANTISI
Bazı insanlar, anksiyeteyi azaltmak için alkole başvururlar. Alkol, bir yatıştırıcı ve iç karartıcıdır. Kandaki alkol oranı artıkça, kişi o hızda gevşemeye devam eder.
Ancak, anksiyeteyi azaltmak için kullanılan alkol taktiği, çoğunlukla geri tepen bir stratejidir.
Uzun süreli anksiyeteyi azaltmak için kullanılan alkol ve onun sonucunda oluşacak olan alkol bağımlılığı; zihinsel bir sağlık bozukluğudur.
Sosyal Anksiyeteli insanların %20’sinin alkol ve alkol bağımlılığı sorunuyla uğraştığı, günümüzde yapılan araştırmalarda tespit edilmiş bir gerçektir. Alkol, anksiyeteyi geçici olarak azaltsa da orta derecede kullanımda dahi anksiyeteyi artıracak ve ertesi günlere de sirayet edecektir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi; alkolizm, maddeye fiziksel bağımlılıktır. Alkol, kişinin vücudundan çıktığında geri çekilme semptomlarına neden olur. Titreme,bulantı,terleme ve taşikardi(kalbin hızlı atması) gibi semptomlar ortaya çıkabilir.
Ekstra olarak, alkolden yoksun yaşamaya başlayan kişi, anksiyete ve alkol bağımlılığı arasında başka bir tepki gösterir.
    Anksiyete ve Alkol
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Panik Atak Geçiren Birine Nasıl Yardım Edilir
Tumblr media
PANİK ATAK GEÇ��REN BİRİNE NASIL YARDIM EDİLİR
Panik Atak geçirildiğinde; neler yapılmasıyla ilgili internette bir çok makale-bilgi içerikli yazı görürüz. Kısıtlı olan şey ise, yanımızdaki arkadaşımız-aile ferdimiz-kız/erkek arkadaşımız anksiyete krizi geçirirse ne yapabileceğimizdir. Biz de bununla ilgili, içerik ve uygulama tavsiyeleri bakımından zengin bir bilgisel hazırladık.
İlk olarak, krizi ortadan kaldırmak tamamiyle kriz sahibinin sorumluluğundadır; bir başkasının sorumluluğunda değil. Bunun nedeniyse; krizi geçiren kişinin, sorunu ortadan kaldırabilecek tek kişi olmuş olmasıdır.
Ancak bir insanı panik atak esnasında rahatlatabilecek en iyi yollardan biri; kişinin, yanında kendisini rahatlatabilecek, kendini onun yanında rahat hissedebileceği bir bireye sahip olmasıdır. Bu kişinin, panik atak krizi geçiren kişiye her şeyin yoluna gireceğini söylemesi gerekmektedir.
YAPILABİLECEKLER
Panik atak geçiren kişiye, bulunduğunuz yerde kalmak zorunda olmadığınızı söyleyin. Gidebileceğiniz alternatif yerleri sıralayın. Yaşadığınız yerde sahil varsa, sahile gitme fikri iyi bir fikir olacaktır. Kesinlikle yapmak istemedikleri bir şeyi yapmaya zorlamayın.
Panik atak geçiren kişiye korkulacak bir şey olmadığını, bunun gelip geçici bir şey olduğunu söyleyin. Sizin bu konuda bilgili olup olmadığınızı sorabilir, sonuçta ilk defa böyle bir şeyi sizin yanınızda yaşıyor olma ihtimali de yadırganacak kadar az değildir. Siz de ona, daha önce bir akrabanızın geçirdiğini, bunun hakkında sayfalarca makaleler okuduğunuzu söyleyebilirsiniz.
Panik atak geçiren kişiyi nefes alma egzersizleri yapmaya teşvik edin. Nefes egzersizleri yapmak, kişiyi rahatlatacaktır. Kişi, panik atak geçirdiği sırada nefes almakta güçlük çekebilir, yine de yılmadan onu nefes almaya teşvik ettiğinizde bir şeylerin yolunda gitmeye başladığını gözlemleyeceksiniz. Nefes egzersizini, 4 saniye nefes al 4 saniye tut 7 saniyede tüm nefesi bırak şeklinde yapmasını sağlayın.
Panik atak geçiren kişiyle, kişinin ilgisini çekebilecek şeyleri konuşmaya çalışın. Yakın arkadaşınız, ailenizin bir ferdi ya da kız/erkek arkadaşınız ise onun neyle ilgileneceğini gayet iyi bilirsiniz. İlgisini çekmeye çalışırken, kesinlikle uzun bir sohbetin içerisine dalmayın. Olabildiğince yavaş bir şekilde ilgisini çekin.
Panik atak geçiren kişiyle kalın. Panik atak geçiren kişi, yalnız kalmak istediğini söyleyebilir; bu onun düşünceleriyle yalnız kalmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Yalnız bıraktığınız takdirde durum daha da kötüleşebilir, kişi kendini muhtemelen çok daha kötü hissedecektir. Bu durumda sizin yapmanız gereken; şartlar ne olursa olsun onun yanında kalmaktır.
YAPMAMANIZ GEREKENLER
Panik atak geçiren kişiye ”Sakin ol, panik yapma!” gibi söylemlerde bulunmayın. Panik atak esnasında sakin kalmak gerçekten de kolay bir şey değil. Panik yapması, sakin kalamaması onun elinde değil ve o bu olaylar elinde olmadığı için panik atak geçiriyor. Ne kadar sakin ol telkinin de bulunursanız, kişi; o kadar sakin kalamayacak ve sakin kalamadığını fark ettikçe de durum daha da kötüleşebilecektir.
Panik atak geçiren kişiye ”Neden panik yapıyorsun?” diye sormayın. Panik atak geçiren kişi de en fazla sizin kadar, neden panik yaptığını biliyor.
Panik atak geçiren kişiye kesinlikle kızmayın. Onların panik ataklarını yadırgamayın.
Panik atak geçiren kişiden kesinlikle güzel hayaller kurmasını istemeyin. Şimdi gözlerini kapat, bir ormandasın, mis gibi kokuyor. Evet, bu hikaye kulağa hoş geliyor ama bunların hiçbiri işe yaramayacak, bana güvenebilirsin. Nedeni, panik atak geçiren kişi, bunu kendisini rahatlatmak için yaptığınızın farkındadır.
Panik atak geçiren kişiyi sakın yadırgamayın. Panik atak geçiren kişi, bu durum için sizden çok daha fazla şikayetçi, buna emin olabilirsiniz. Kendisinden rahatsız olabilirsiniz, uykunuz bölünmüş olabilir ama emin olun o esnada ondan çok daha fazla rahatsınız.
Panik atak geçiren kişinin en büyük ilacı; yanında güvenebileceği, yanındayken kendini güvende duyabileceği insanlara etrafını kuşatmasıdır. Ona en büyük yardım, güven sağlamaktır.
Panik Atak Geçiren Birine Nasıl Yardım Edilir
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Obsesif Kompülsif Bozuklukta Cinsel Takıntı
Tumblr media
CİNSEL TAKINTI
Obsesif Kompülsif Bozuklukta Cinsel Takıntı, OKB hastalarının çok karşılaştığı ve rahatsızlık duyduğu takıntı türlerinden biridir.
CİNSEL TAKINTILAR
Çoğu insan farklı farklı cinsel takıntılara sahip olsa da, ortak sayılabilecek birkaç çeşit cinsel takıntılar mevcuttur:
Homoseksüellik
Cinsel Taciz
Cinsel şiddet
Ensest
Aldatma
Sadizm
Mazoşizm
Cinsel anlamda kölelik
+18 olmayan cinsel ilişki
Cinsel birleşme esnasında hakaret, küfür
OKB hastalarının, %6 ile %14’ü arasındaki kesimin yaşamları boyunca cinsel takıntılara sahip olacağı tahmin edilmektedir. Çoğu insan, bu tür takıntıları; bir uzmana açamadığı için yukarıda verilen oranın daha yüksek olabileceği de öngörüler arasında yerini almıştır.
Halk arasında, cinsel takıntı sahiplerinin genellikle erkekler olduğu düşünülse de yapılan araştırmalar; cinsel takıntısı olan insanların dağılımında kadın ve erkek oranında bir eşitlik olduğunu göstermiştir.
Cinsel takıntı hastalarının en büyük sorunlarından biri de, samimi ilişkilerden yoksun kalmalarıdır. Cinsel takıntı veya cinsel takıntılar, cinsel takıntı sahibi insanların samimi ilişkiler kurabilmesinde büyük engel teşkil etmektedir.
Bazı durumlarda, cinsel takıntılı kişi sevgilisi,eşi,görüştüğü kişi hakkında belli başlı takıntılara sahip olabilmektedir. Bu takıntılar genelde aldatılma üzerine kurulmuş takıntılardır. Kişi, sürekli aldatıldığını düşünmekten kendini alıkoyamaz.
Bu durum gerçekleştiğinde, takıntılı kişi bardağın dolu tarafını göremez, olaylara kendisinin inanmak istediği gibi inanır ve bu da ilişkiyi zedeler.
Cinsel Takıntılar Cinsel Fanteziler Değildir
Cinsel takıntılar, cinsel fantaziler ile aynı şeyler değildir. Cinsel fantaziler genellikle istek,arzu ve şehvete dayalıyken; cinsel takıntılar, kişinin kendisinden utandığı, kendisinden nefret etmesine sebep olan ya da olabilecek takıntılar, düşüncelerdir.
Cinsel takıntılı insanlar, bir gün bu yasal olmayan, yasak düşünceleri gerçekleştireceğinden korkmakta ve endişe duymaktadır.
Obsesif Kompülsif Bozukluktaki Cinsel Takıntılara sahip olan birey genellikle sanrısal(gerçek olmayan düşünceler) düşüncelere eğilimli değillerdir. Aksine, takıntı durumu içerisinde hem uyarılma hem de kendinden nefret etme duygularını bir anda yaşaması, aynı anda da bu durumları engelleyebilecek olması kendisini büyük bir çelişki içerisine atmaktadır.
Cinsel takıntıların devam etmesi halinde; kişi, istenmeyen düşünceleri zihninden çıkarabilmek için masturbasyon ve porno bağımlısı olabilir.
Cinsel Takıntılar Nasıl Tedavi Edilir?
OKB üzerine eğitim almış ruh sağlığı uzmanları, cinsel takıntıyı; bir Obsesif Kompülsif Bozukluk belirtisi olarak algılayacak, herhangi bir risk faktörünün olmadığını kişiye empoze etmeye ve korkularını en aza indirmeye çalışacaktır.
Cinsellik hakkında istenmeyen ve engel olamadığınız düşünceler sahibiyseniz; yaşadığınız tüm düşünceleri bir uzmana anlatmalısınız. Evet, yaşadığınız bu düşünceler size utanç verici, yüz kızartıcı gelebilir; ancak uzmanlar için durum böyle değildir. Uzmanınızı iyi seçmeli, onun sizi can kulağıyla dinleyeceğine, sizi yargılamayacağına, size yardımcı olacağına cani gönülden inanmanız gerekmektedir.
Cinsel takıntılar, OKB ve Anksiyete hastalarına uygulanan tedaviler bakımından aynı tedavi yöntemleriyle tedavi altına alınmaktadır.
Tedavide mutlaka psikoterapi uygulanmalı; bunun yanı sıra Bilişsel Davranışçı Terapi veya Exposure(Maruz Kalma Tedavisi) uygulanmalıdır.
Aynı zamanda uzmanınızın önereceği ilaç kombinasyonları ile tedavi devam ettirilebilir.
NOT : Kesinlikle uzman tarafından önerilmeyen ilaçları kullanmayınız. İlaçları, uzman kontrolünde alınız ve bırakınız.
      Obsesif Kompülsif Bozuklukta Cinsel Takıntı
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Kaç Çeşit Anksiyete Bozukluğu Vardır
Tumblr media
ANKSİYETE TİPLERİ
Anksiyeteli bir çok insan, anksiyetenin ve depresyonun birden fazla halini yaşarlar. Anksiyete yaşamaya yeni başlıyorsanız, çok fazla geç olmadan bir destek aramak ve hizmet almak önemlidir. Anksiyete belirtileri ciddiye alınmaz ve tedavi edilmezse ilerleyebilir ve hayatınızın kontrolünü kaybedebilirsiniz.
Bir çok farklı anksiyete türü vardır; En yaygın olanları;
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Çoğu insan zamandan zamana kendini gergin ve kaygılı hisseder. Özellikle bir sınav, bir mülakat öncesi, bir topluluk önünde konuşmak, insanların en kaygılı ve stresli olduğu zamanlara bir örnektir. Anksiyetenin bu çeşidi sizi uyanık ve odaklanmış hissettirebilir, işleri en iyi performansla ve daha hızlı yapmanıza yardımcı olabilir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na sahip insanlar çoğu zaman kendilerini sadece stresli durumlarda değil, çoğu zaman endişeli hissederler ve bu endişe yoğun ve ısrarcı olduğundan, günlük yaşamlarına etki eder.
Onların bu kaygıları, günlük yaşamın parçası olan bir çok şey ile ilişkilidir: iş,sağlık,aile, finansal meseleler.
Ev işleri ya da randevuya geç kalmak bile, endişeye yer açabilir. Kontrol edilemeyen endişelere ve korkunç şeylerin olabileceği hissine yol açabilir.
İŞARETLERİ VE SEMPTOMLARI
6 ay ve daha fazla süredir aşağıda yazan belirtileri taşıyorsanız Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na sahip olabilirsiniz. İşte, okulda,sosyal ortamlarda yapılan günlük aktivitelerde kaygının verdiği rahatsızlıkla günlük rutinler aksatılabilir. Bunun yanı sıra fiziksel belirtileri de vardır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na sahip kişiler, diğer bozukluklara da sahip olabilirler. (sosyal fobi, depresyon gibi)
Bu kişiler ayrıca alkol ve uyuşturucunun yanlış kullanımı sonucunda baş ağrısı ve bağırsak problemleri gibi bir dizi fiziksel sağlık problemleri yaşayabilirler.
Semptom Listesi
Eğer, 6 ay ve daha fazla bir süre zarfında aşağıdaki belirtileri taşıyorsanız;
Aktivitelerde ve olaylarda kendinizi çok gergin, kaygılı hissetmek
Endişe etmek konusunda bir türlü kendinizi kontrol edememek, endişe etmeyi durduramamak
İş,okul gibi günlük aktivitelerinizi gerçekleştirmeniz gereken yerlerde verimli olamıyorsanız ve zorlanıyorsanız
Yukarıda verilen tüm semptomlara olan cevabınız ”EVET” ise; aşağıda verilen üç semptomu muhtemelen yaşamışsınızdır.
Huzursuz hissetmek
Kolayca yorulmak
Konsantre zorluğu
Kolay sinirlenmek
Kas Gerginliği( ağrılı çene ve sırt ağrısı)
Uyku sorunu
Yukarıdaki belirtilere cevabınız ”EVET”se, Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na sahip olabilirsiniz.
NEDEN OLUR?
Çeşitli faktörler, Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nu tetikleyebilir.
Biyolojik Faktörler
Beyin fonksiyonlarındaki bazı değişiklikler,  Yaygın Anksiyete Bozukluğu ile ilişkilidir.
Genetik
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na sahip olan insanların ailelerin geçmişinde aile üyelerinin birinde mental sağlık problemleri olabilir. Bu, kişide; ailesinde mental problemlere sahip olan biri olduğundan otomatikman, Yaygın Anksiyete Bozukluğu gelişecek anlamına gelmez.
Stresli Hayat Yaşantısı
Kişi, hayatını kökten değiştirecek stresli değişimler yaşadığında Yaygın Anksiyete Bozukluğu gelişebilir. Örneğin; çocuğun doğması ya da doğacak olması, işten çıkarılma, kötü giden finansal durumlar, evi-işi değişmek gibi.
Psikolojik Faktörler
Bazı özellikleri kişiliğinde taşıyan kişiler, o özelliği taşımayan kişilere oranla, Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na sahip olma riskini daha fazla taşırlar.
Bu özellikler;
Hassas olma
Duygusal olma
Hayal kırıklığına karşı tahammül gücünün olmaması
Kısıtlanmış hissetmek
Mükemmeliyetçi olma
SOSYAL FOBİ
Bazı durumlarda, gergin hissetmek son derece normal ve insan doğasında olan bir şeydir. Tanıdığımız insanlar olsun ya da olmasın bazı insanlarla karşılaştığımızda gergin hissedebiliriz.
Bir düğünde ya da bir sunumda konuşma yapmak, iş arkadaşlarına karşı brifing vermek; muhtemelen gerginliğe ve kaygıya yol açacaktır.
Sosyal fobisi olan insanlar için, yukarıda örnek olarak gösterilen durumlarda, yaşanacak olan kaygı ve gerginlik normal insanlara göre daha aşırı olur. Diğer insanların önünde; yargılanmaktan, eleştirilmekten, alay edilmekten, gülünmekten korkarlar. Örneğin, bir restoranda diğer insanların önünde yemek yemek, bazı sosyal fobili insanlar için sorun olabilmektedir.
İŞARETLERİ VE SEMPTOMLARI
Sosyal anksiyetenin septomları genel olarak; fiziksel ve psikolojik olarak ikiye ayrılmaktadır.
Sosyal Fobisi olan insanlar için özellikle ön plana çıkan belirtiler şunlardır;
Aşırı terleme
Titremek
Konuşma esnasında kızarma
Mide bulantısı ve ishal
Yukarıda sayılan bu fiziksel semptomlar, başkalarının fark edeceği korkusuyla, kişide daha fazla korku yaratmasına sebep olur.
Sosyal fobisi olan insanlar, yanlış bir şey yapacağı, yanlış ve korkunç şeyler olacağı korkusuyla yaşamak bir yana; bu kafasında kurduğu olumsuz düşüncelerin, başkaları tarafından fark edileceği korkusuyla yaşarlar ve aşırı derecede endişe duyarlar.
Semptom Listesi
Aşağıda sayılan belli yerlerde çok gergin veya utangaç hissettiğin oldu mu?
Tanımadığın insanlarla tanıştığın bir yerde
Gözlemlendiğini düşündüğün yerlerde
Başka insanların önünde bir şeyler yaparken
Sosyal fobinizden dolayı hiç kaçtınız mı? Örneğin;
Bir konsere, festivale, etkinliğe, tanışma partisine gitmekten
Ders çalışmak, kursa gitmek
Yukarıda sayılan listedeki sorulara cevabınız ”EVET” ise; muhtemelen Sosyal fobi sahibi birisiniz.
NEDEN OLUR?
Sosyal fobinin gelişmesi ve oluşmasının altında bir çok sebep vardır.
Mizaç
Utangaç ya da sosyal hayatında ebeveynleri tarafından engellenen ergenler, özellikle Sosyal fobi açısından çok önemli derece risk altındadır.
Çocuklarda, kolay ağlama, utangaçlık ve aşırı çekingenlik; sosyal fobi geliştirme açısından önemli etkenlerdendir.
Genetik
Sosyal fobi, aile içerisinde gelişmiş olabilir. Özellikle genetik etmenler, sosyal fobi konusunda etkili olmaktadır.
Öğrenilmiş Çevresel Faktörler
Bazı sosyal fobili insanlar, toplum önünde küçük düşürülmenin, kötü muamele görmenin, alay konusu olmanın etkilerinin sosyal fobinin gelişimi açısından olumsuz olarak etkilenirler.
BAZI FOBİLER
Bazı durumlara ve olaylara karşı geliştirilen endişe, kaygı, korku, gerginlik (örneğin, uçak korkusu, hayvanlara karşı olan korku) bazı fobilere örnektir. Birçok insan bir yılan ya da örümcekle karşılaştığında ya da uçağa bindiğinde korkar.
Korku, güvenliğimizi tehdit edeceğini düşündüğümüz olaylara karşı vücudumuzun verdiği doğal olaylardır ancak bazı insanlar bu olaylara karşı abartılı şekilde tepki verirler.
Aslında bu tip insanlar da, korkularının ve verdikleri tepkilerin aşırı olduklarının farkında olsalar da; verdikleri bu tepkilerin kendiliğinden ve kontrol edilemez olduğunu düşünürler.
Bazı fobiler, genellikle panik atakla ilişkilidirler.
İŞARETLERİ VE SEMPTOMLARI
Fobi sahibi insanlarda muhtemelen görülen belirtiler;
Spesifik olaylara karşı, acayip ve abartılı reaksiyonlar göstermek
Korku duyulan objeden uzak durmak (Örneğin köpeğin olduğu caddeden değilde, yolumuzu uzatarak başka bir caddeden gitmek)
Fobi sahibi insanların kaçtığı durumların, günlük yaşantısını etkilemeye başlaması
Bu fobiler; 5 ayrı kategoriye ayrılır;
Hayvan
Bu fobi tipi, hayvan ve böceklere karşı gösterilen korku tipidir.
Doğal Çevre
Bu fobi tipi, daha çok doğal çevrede gerçekleşmesi muhtemelen olaylara karşı gösterilen korku tipidir. (Örneğin;deprem)
Kan, İğne
Bu fobi tipi, daha çok tıbbi müdahalelere ve uygulamalara karşı oluşturulan korku tipidir.
Durumsal
Belirli durumlara karşı gösterilen korku tipidir. Örneğin, araba sürmek, uçağa binmek.
Diğer
Örneğin, kusmak.
Daha bir çok, fobi tipine sahip olabilirsiniz. Örneğin, kamu önünde konuşma yapmak bu fobi tiplerinden değil, sosyal fobi kategorisine girmektedir.
SEMPTOM LİSTESİ
Aşağıda verilen durumlarda, gereğinden fazla korktuğun ya da endişe duyduğun oldu mu?
Uçakla uçmak
Yükseklik korkusu
Hayvanlara yaklaşmak
İğne, aşı vs. vurulmak
Yukarıda verilen durumlardan kaçtığın oldu mu?
Bu yerlere gitmemek
İş modelini değiştirmek
Sağlık kontrollerini ertelemek-yaptırmamak
Cevabınız ”EVET” ise, muhtemelen spesifik fobilere sahip olan bir insansınız.
NEDEN OLUR?
Çeşitli faktörler, spesifik fobi gelişiminde rol oynamaktadır. Bunların 2’si;
Mizaç
Bir çok engellenme eğilimi.
Genetik
Yukarıda sayılan fobi türlerinin gelişiminde genetik önemli rol oynayabilmektedir. Aile fertlerinde ya da geçmiş aile üyelerinde bu tarz fobilerin olması; sizde de bu tarz fobilerin gelişimini etkileyebilmektedir.
PANİK BOZUKLUK
Panik bozukluk, panik atakların ne zaman tekrarladığını, ne zaman kişiyi daha zor durumda bıraktığını açıklamak için kullanılan bir terimdir.
Panik bozukluk şu şekilde tarifi daha güzel yapılabilir;
Aniden ve beklenmedik bir anda gelişen panik ataklar
Panik atak geçirilen tarihten 1 ay sonraya kadar, tekrar geçirir miyim endişesi taşımak
Panik atakların sonuçları hakkında kaygı duymak(örneğin, kalp krizi)
Panik atağın yarattığı sonuçlardan dolayı bazı egzersizlerden kaçınmak( Örneğin, kalp atışını artırdığı için sportif aktivitelerden uzak durmak)
Panik ataklar yaklaşık 10 dakika içerisinde doruğa ulaşır ve yarım saatten sonra etkisini kaybetmeye başlar ve yerini endişe, yorgunluğa bırakır. Çoğu insan, hayatı boyunca 1-2 kez panik atak geçirir ve kendisinde panik bozukluk olduğunu saptar. Bu kesinlikle yanlıştır. Panik bozukluk tanısı, bir uzman tarafından konulması gerekir.
İŞARETLER VE SEMPTOMLAR
Panik atak aniden ve beklenmedik zamanlarda gelişir. Dünya nüfusunun %40’ı hayatlarının bir evresinde muhakkak 1 kere de olsa panik atak geçirmiştir.
Panik ve korku duygusu
Ölmek, boğulmak, kontrolünü kaybetme korkusu
Kalp krizi geçiriyorum hissi
Nefes darlığı
Aşırı terleme
Sersemlik
Panik atak geçiren insanlar, sizin ve etrafındaki şeylerin gerçek olmadığı duygusu yaşayabilirler. Bu belirtinin, vücudun kaygıya karşı verdiği cevap esnasında vücutta meydana gelen fizyolojik değişikliklerden dolayı meydana geldiği düşünülmektedir.
SEMPTOM LİSTESİ
Aşağıda verilen durumlardan en az 4 tanesini yaşadığınız oldu mu?
Aşırı terleme
Ölüm korkusu
Titremek
Artan kalp artışı
Nefes darlığı
Boğuluyormuş hissi
Mide bulantısı
Baş dönmesi
Uyumuş ve uyuşmuş hissi
Gerçeksizlik duyguları
Ani şekilde sıcak ya da soğuk basması
Kontrolünü kaybetme korkusu
Yukarıda verilen semptomların 4 veya daha fazlasını hissetmiş, önümüzdeki 1 ay içerisinde ”tekrar geçirecek miyim?” endişesini yaşadınız mı? Cevabınız ”EVET” ise muhtemelen Panik Bozukluğa sahipsiniz.
NEDEN OLUR?
Panik bozukluğa sebebiyet veren durumlar yalnızca bir tane değildir. Çeşitli sebepler, Panik Bozukluğa sebep olmaktadırlar.
Genetik
Aile üyelerinizden herhangi birinin Panik Bozukluğa sahip olması, sizin de Panik Bozukluğa sahip olmanıza sebep olabilir.
Biyolojik
Bazı biyolojik tıbbi hastalıklar(Örn:hipertiroid,astım,KOAH) panik bozuklukla ilişkilidir.
Kötü Tecrübeler
Aşırı derecede stresli hayat yaşantısı, hayatınızda yaşadığınız kötü tecrübeler(çocukken tecavüz,mağduriyet) Panik Bozukluğa sebep olabilir.
          Kaç Çeşit Anksiyete Bozukluğu Vardır
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
NEDİR?
Bazı şeylerin kötü gittiği zamanlarda insanlar korkar ve anksiyete meydana gelir. Anksiyete, belirli bir konu veya kaygı ile ilgili korku ya da endişe duygusu anlamına gelen ve tıbbi olmayan bir terimdir.
Anksiyete, stres ile bağlantılıdır. Korku ve endişe duygularının yanı sıra, tansiyon gibi fiziksel septomları da vardır. Panik bozukluğun bir semptomu olan panik atakla karıştırılmaması gerekir, farklıdır. Anksiyete sıklıkla spesifik olaylarla ilişkilidir ancak her zaman böyle değildir.
Bir başka deyişle panik atak, spesifik tetikleyiciler olmaksızın, anksiyete semptomlarından çok daha şiddetlidir.
Fakat, anksiyete ve stres seviyesi uzun bir süre boyunca devam ederse, çok daha fazla ve farklı problemler gelişebilir.
DAHA PRATİK BİLGİLER
Bir anksiyete atağı genellikle gerçekleşen bazı spesifik olayların korkusu veya meydana gelmiş olan bir problemden meydana gelir.
Semptomlar, endişe, rahatsızlık, fiziksel semptomlar(hızlı kalp atışı gibi) içerir.
Anksiyete, panik ataktan farklıdır ancak panik atak, anksiyetenin ya da panik bozukluğun bir parçası olarak meydana gelir.
KARŞILAŞTIRMA
Anksiyete, paniğin sonucunda gerçekleşebilme ihtimaline karşın panik ataktan farklıdır.
Anksiyete atağında ya da anksiyetede;
Bazı spesifik tetikleyiciler vardır(Örneğin: sınav, mülakat, sağlık meseleleri, ilişki problemleri)
Teşhis edilebilir olmayan durumlardır
Panik atağa kıyasla daha az şiddeti vardır.
Kaygı hisseden insanda aşama aşama gelişir.
Fiziksel semptomlar içerir.
Panik Atakta;
Spesifik tetikleyicileri yoktur.
Panik bozukluğun bir semptomu olabilir.
Şiddetli semptomları vardır.
Kişi, rahat ya da kaygılı olsa dahi gözlemlenebilir.
Kişi, kontrolünü kaybetmekten ve ölümden derin bir şekilde korkar.
Genellikle aniden ve beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve bir kaç dakika ile 1 saat arasında sürer.
Panik atak, panik bozukluğun bir semptomu olabilse de, sadece tıbbi yetkinliği olan uzmanlar tarafından teşhisi konulabilir.
SEMPTOMLARDAKİ FARKLILIKLAR
Panik atak ve anksiyete, korkuyu, kalp atışlarındaki çarpıntıyı, baş dönmesini, göğüs ağrısını, nefes darlığını semptom olarak içermektedir.
Ancak Panik atak, anksiyeteye göre çok daha fazla şiddetlidir. Panik atak geçiren kişi, öleceğine inanır.
Panik atak geçiren kişi, o anda muhtemelen hastane aciline gidecek kadar ciddi bir olay yaşadığını düşünür ve yüksek ihtimalle de acile gider.
BAŞLAMALARIYLA İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, spesifik bir endişe veya korkuya verilen cevap olabilir. Anksiyete, aşama aşama gelişmeye meyillidir. Kişi, başlangıçta endişeli veya kaygılıdır. Anksiyete, ilk etapla ılımlı, yönetilebilir veya şiddetli olabilir. Spesifik bir kaygı veya korku üzerinde, sorunun çözüldüğü takdirde her şeyin düzeleceği düşüncesi kişide hakim olur.
Panik atak, bir uyarı olmaksızın meydana gelebilir ve onu önlemenin bir yolu yoktur. Panik atak, kişi sakin olsun olmasın, gergin olsun olmasın meydana gelebilir, hatta uyurken bile panik atak yaşayabilirsiniz. Sıklıkla belirli bir nedeni yoktur, korku seviyesi, panik atağa tetikleyen durumla orantılı değildir. Aslında APA(American Psychological Associaton)’ya göre;  panik atağın herhangi bir durumla ilişkisi yoktur.
SÜRE İLE İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, genellikle spesifik bir durumla ilişkili olarak meydana gelir, aşama aşama büyümeye ve belli bir zaman için devam etmeye meyillidir.
Panik atak, aniden başlar. Semptomlar 10. dakikadan sonra zirveye ulaşır, semptomlar 30 dakikadan fazla sürse dahi, 30. dakikadan sonra etkisini azaltmaya başlar. Anksiyete atakları genellikle zirveye ulaşmaz ancak bazı anksiyeteli insanlarda bu panik atağa zaman içerisinde dönüşebilir.
Anksiyete Paniğe Yol Açabilir Mi?
Panik bozukluğa sahip olan insanlar, panik atak geçirecekleri kaygısına sahip olabilirler. Atağın, ne zaman gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman olacağı konusundaki belirsizlikler, ataklar arasında endişe yaratabilir.
Panik bozukluğa sahip olan bir insan için, anksiyete, panik atağı tetikleyebilir. Panik atak geçirme korkusu, insanın günlük davranışlarını ve günlük hayatındaki rutinini bozabilir.
APA(American Psychological Assation), panik bozukluğun altında yatan sebebin, biyolojik faktörler olabileceğini söylese de, bilim adamları bu konu hakkında spesifik bir tanımlama yapamamıştır.
  Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Anksiyeteye İyi Gelen Çaylar
ANKSİYETEYE İYİ GELEN ÇAYLAR
Toplum arasında Kaygı Bozukluğu olarak bilinen Anksiyete hastalığına sahip olan insanlar, bu hastalığın üstesinden gelebilmek için bir çok yola başvurmaktadırlar. Bu yollardan biri de bitkisel çaylardır.
DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN ŞEYLER
Bazı bitki çaylar, stresi ve anksiyeteyi azaltmada rutin olarak yapılan bazı tedavi yöntemlerinden daha faydalı ve daha kısa süre içerisinde etki sağlanabilecek bir yöntemdir.
Unutulmamalıdır ki; bir insanın çalıştığı iş ve iş ortamı, önerilecek olan bitkisel çayların tedariğinde ve yapım sürecinde zaman faktörü açısından önemlidir. Bazı bitkisel çayların kimyasallardan çok daha farklı olmasına rağmen aralarında bir bağ kurulması halen mümkündür.
Günlük rutininize bu çayları katmadan önce muhakkak doktorunuz ya da danışmanınızla konuşmalısınız.
NANE ÇAYI
Bu bahçe bitkileri bir çok mevsimde bulunabilir.
Bazı araştırmalar aromanın üzüntüyü ve kaygıyı azaltabileceğini söylemektedir.
PAPATYA ÇAYI
Papatya bitkisi; stresi, anksiyeteyi ve üzgünlüğü azaltan bitkilerden en çok bilinenidir.
2016 yılında yapılan çalışma papatya çayının düzenli kullanımının; anksiyeteyi önemli derecede azalttığını tespit etmiştir.
LAVANTA ÇAYI
Lavanta çayının anksiyete tedavisinde kullanılan ilaçlar kadar rahatlatıcı etkisi olduğunu biliyor muydunuz?
2010 yılında yapılan bir araştırma göstermiştir ki; Silexan(ağız yoluyla alınan lavanta)  adlı ilaç anksiyeteli yetişkinlerin tedavisinde kullanılan Ativan ilacı kadar etkilidir.
KAVA
Pasifik Adası’nın kültürel içeceği olan Kava(kahve), anksiyete tedavisinde kullanılan bitkisel içeceklerden biridir.
2018 yılında yapılan araştırmalar, Kava’nın etkilerinin pozitif yönde olduğunu gösterse de, etkisinin daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
KEDİ ÇAYI
Kedi çayı yaygın bir şekilde uykusuzluk tedavisinde kullanılmaktadır. Kedi çayı, anksiyeteye bağlı uykusuzluk problemlerini azaltmada kullanılmaktadır.
2015 yılında yapılan bir araştırma anksiyete tedavisi gören bir kadının hastalığını azalttığını tespit etmiştir.
GOTU KOLA
Çoğu Asya ülkelerinde kullanılan kültürel bir ilaçtır. Anksiyete‘nin azaldığı gözlemlenmiştir.
Tamamen faydalı olduğu yönünde bir kanıya varılması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
MELİSA ÇAYI
Melisa çayı; uykusuzluk, depresyon ve anksiyete tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
2010 yılında yapılan bir araştırma melisa çayının uykusuzluğu ve anksiyeteyi dengeleyebildiğini göstermiştir.
YEŞİL ÇAY
Yeşil çay anksiyeteyi azaltan  l-theanine‘ni yüksek derecede içermektedir.
2017 yılında yapılan bir araştırma, düzenli şekilde yeşil çay tüketen öğrencilerin, placebo(etkisiz ilaç) kullanan öğrencilere göre stres seviyelerinin daha düşük olduğunu göstermiştir.
Anksiyeteye İyi Gelen Çaylar
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Panik Atak Başka Hastalıklara Yol Açar Mı?
Tumblr media
Panik Atak Başka Hastalıklara Yol Açar mı?
Birçok insanda görülebilen panik atak sorunu, insanın sosyal yaşamına olumsuz etki edebilmektedir. Günlük hayattaki birçok etkinlikten kaçınmaya sebebiyet veren panik atak, psikoloji ve psikiyatri alanında oldukça fazla incelenen ve üzerinde çalışma yapılan bir hastalıktır. Tüm dünyada yüzbinlerce insanın yaşadığı panik atak sorunu, tedavi edilebilen ve tedavide başarı oranı çok yüksek olan bir ruhsal bozukluktur. Peki ya tedavi edilmezse? Panik atak tedavi edilebilen bir sorun olmasına rağmen ne yazık ki birçok kişi yaşadığı bu sorunu tedavi etmek istemiyor veya panik atak sorunuyla karşı karşıya kaldığını kabullenemiyor. Panik atak gibi psikolojik bozukluklar tedavi edilmediği takdirde her geçen gün etki alanı genişleyebilir ve hatta fizyolojik etkiye sebep olarak diğer organlarınıza zarar verebilir. Yani panik atak başka hastalıklara yol açar mı derseniz, bu sorunun cevabı kesinlikle evettir. Panik atak sorunu tam olarak nedir, kimler panik atak sorunu yaşıyor ve tedavi edilmezse ne olur? Tüm bu soruların cevaplarını içeriğimizde sizlerle paylaşacağız.
Panik Atak Belirtileri Nelerdir?
Panik atak, kişide agorafobi sorununun ortaya çıkmasına neden olur. Agorafobi sahibi kişiler, yalnız kalmaktan korktuğu gibi büyük topluluklar arasında yer almaktan da çekinir. Zira kişi, bulunduğu ortamdan hemen ayrılmak ister ve bunu yapamazsa çok ciddi ruhsal daralma yaşar. İşte tam da bu yüzden panik atak sorunu bulunan insanlar; konser, büyük toplantı, miting gibi büyük çaplı toplulukların yer aldığı etkinliklerde bulunmak istemez ve bu tip etkinliklere katılmaktan kaçınır. Öte yandan panik ataklı kişi ev, ofis gibi kapalı mekanlarda yalnız kalmaktan da korkar. Panik atak yaşayan kişilerde, kendi sağlığı başta olmak üzere hemen her konuda evhamlı davranma eğilimi görülür. Bu kişiler, yaşadığı hastalıkların çok büyük hastalıklar olduğunu ve tedavi edilemeyeceğini düşünür.
Panik Atak Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Panik atak sorunu yaşayan kişilerin yukarıda bahsettiğimiz gibi pek çok konuda aşırı tepki verdiği ve topluluklarda bulunmaktan çekindiği görülür. Bu gibi etkiler, kişinin giderek mutluluğu ve rahatlamayı kötü alışkanlıklarda bulmasına neden olur. Öyle ki, uzun süredir panik atak sorunu yaşayan ve bu konuda tedavi görmeye başlamayan kişiler bir süre sonra aşırı alkol tüketimine başlayarak alkolik bir insan haline gelebilir. Bu da kişinin sosyal, psikolojik ve fizyolojik açıdan çok daha kötü hale gelmesine yol açacaktır. Bunun yanı sıra tedavi edilmediği takdirde panik ataklı kişi, belli bir süre sonra uzun süreli ve kalıcı zihinsel etkiler bırakan panik nöbetler geçirebilir. Daha ileriki evrelerde ise kişinin psikolojisinin ağır tahribat altında kalmasıyla beraber intihar gibi sonucu çok büyük olan olumsuz eylemler yaşanabilmektedir.
İşte bu gibi nedenlerden ötürü panik atak, vakit kaybetmeden tedavisine başlanılması gereken bir ruhsal bir bozukluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Panik Atak Başka Hastalıklara Yol Açar Mı?
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Sosyal Fobi Ne Kadar Sürede Tedavi Edilir?
Tumblr media
Sosyal Fobi Ne Kadar Sürede Tedavi Edilir?
İnsan psikolojisinin çok karmaşık bir yapıda olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yapı, sürekli olarak çeşitli konular hakkında düşünür ve fikir yürütür. Sürekli belirli durumlar karşısında tepki veren insan psikolojisi, çeşitli sebeplerden ötürü bazı zamanlarda birçok konuda aşırı tepki verip sürekli olarak saplantılı düşüncelere dalabiliyor. Bu gibi durumlarda çeşitli ruhsal ve psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Yaşanabilen ruhsal ve psikolojik bozukluklar, çok sayıda tür ve başlığa ayrılmıştır. Bu başlıklardan biri de sosyal fobidir. Özellikle günümüzde yaşanılan teknoloji çağıyla birlikte daha sık rastlanılan sosyal fobi, psikolojinin ve psikiyatrinin alanına girmektedir. Sosyal fobinin tedavisinde birden fazla yöntem kullanılmakla birlikte sosyal fobi ne kadar sürede tedavi edilir sorusunun cevabı da kullanılan yönteme göre değişiklik göstermektedir. Sizlere bu içerikte sosyal fobinin tam olarak ne olduğunu ve hangi tedavi yöntemlerinin kullanıldığını açıklayacağız.
Sosyal Fobi Belirtileri
Sosyal fobi sorunu, aslında isminden de kabaca ne olduğunu açıklayabilen bir psikolojik sıkıntıdır. İnsanın sosyal bir varlık olduğu ve sürekli başka insanlarla iletişim kurma ihtiyacı hissettiği oldukça açıktır. Bu sosyalliğin ve iletişimin birçok çeşidi vardır. Sosyal fobiyle karşı karşıya kalan insanlar, toplum içerisinde belirli bir toplulukla kurduğu iletişimde ciddi sıkıntılar yaşayabilmektedir. Öyle ki sosyal fobi sahibi kişiler, bir toplulukla aynı ortamda bulunurken kendini diğer insanlardan sürekli soyutlar, kalabalıktan rahatsız olur ve hatta bir süre sonra o kalabalıktan dolayı boğulma hissi bile yaşayabilir. Ayrıca bu fobiye sahip kişilerin yakın ilişkilerinde ve toplum karşısında yaptığı eylemlerde de sorunlarla karşı karşıya kaldığı bilinmektedir.
Sosyal Fobinin Evreleri
Sosyal fobinin iki farklı evresi bulunmaktadır. İlk evre olan yaygın olmayan sosyal fobide kişiler imza atarken, herkes ona baktığı sırada bilgisayar, telefon vb. aletler kullanırken kasılmalar ve ruhunda daralmalar yaşar. İkinci evre olan yaygın sosyal fobi evresinde ise kişiler toplum içerisinde bulunduğu sırada ve insanlarla iletişim kurarken haddinden fazla çekinerek iletişim kurmaktan kaçınır.
Sosyal Fobi Tedavisi
Sosyal fobinin ne olduğu ile ilgili bilgi verdikten sonra şimdi de tedavisiyle ilgili bilgiler aktarmaya çalışalım. Sosyal fobi tedavisinde iki farklı yöntem uygulanmaktadır. İlk yöntem psikoterapi yöntemidir. Bu yöntem ile sosyal fobi yaşayan insanlarla konuşma yapılır. Bu konuşmayla kişinin psikolojisine inilerek fobinin yaşanma süreci ve sebepleri bulunmaya çalışılır, buna göre çözüm üretilmeye çalışılır. İkinci tedavi yöntemi de ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinde kullanılan ilaçların çok önemli yan etkileri bulunmamaktadır. Sadece ilaç kullanımının ilk haftalarında kısa süreli mide bulantıları yaşanabilir.
Merak Edilen Soru: Sosyal Fobi Ne Kadar Sürede Tedavi Edilir?
Sosyal fobi tedavisinde ilaç ve psikoterapi tedavileri aynı anda yürütülebilir. İlaçlar günlük yaşantıyı olumsuz anlamda etkilememekle birlikte etkisini 2 haftadan sonra göstermeye başlar. Tedavinin sonlanma süresine gelecek olursak, yaklaşık 10-12 haftalık bir tedavi sürecinin olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal fobi ne kadar sürede tedavi edilir diye soranlara ortalama tedavi süresinin 2.5 ay olduğu bilgisi verilir.
Sosyal Fobi Ne Kadar Sürede Tedavi Edilir?
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Sosyal Fobi İçin Hangi İlaçlar Kullanılır?
Tumblr media
Sosyal Fobi İçin Hangi İlaçlar Kullanılır?
Tıpkı fizyolojik rahatsızlıklar gibi psikolojik rahatsızlıklar da tıp biliminin önemli bölümünü oluşturmaktadır. Psikolojik rahatsızlıklar ve bozukluklar, türlerine ve evrelerine göre çeşitli şekilde adlandırılmaktadır. Psikolojik bozukluklar arasında yer alan rahatsızlıklardan biri de sosyal fobidir. Tüm dünya insanlarının yaklaşık yüzde 3’ünün karşı karşıya kaldığı sosyal fobi, gençler arasında çok daha fazla yaygındır. Öyle ki, yapılan bir araştırmada üniversite öğrencilerinin yüzde 18’inin sosyal fobi sorunuyla yüzleştiği ortaya konulmuştur. Bu sorunu yaşadığı düşünen veya psikolojik olarak bu soruna doğru ilerlediğini düşünen kişilerin vakit kaybetmeden bir tedaviye başlaması gerekmektedir. Bu tedavi bazen psikoterapi yani konuşma tedavisi olurken, bazen de ilaç tedavisi olabiliyor. İlaç tedavisine mesafeli yaklaşmak veya bunun ne gibi sonuçlar çıkaracağına dair merak içinde olmak oldukça doğaldır fakat şundan emin olun ki sosyal fobi yaşayan kişilerde kullanılan ilaçların yan etki olasılığı oldukça düşüktür. Bunu söyledikten sonra birçok kişinin aklına sosyal fobi için hangi ilaçlar kullanılır sorusu gelmiş olabilir. Bu sorunun cevabına ve çok daha fazlasına yakından bakalım.
Sosyal Fobinin İnsana Etkileri
Her insanın psikolojisi ve hissettikleri birbirinden farklı olmakla birlikte bazı insanların davranışları ve hissettikleri benzerlik gösterebilir. Sosyal fobisi olan kişilerde görülen sorunlar ve reaksiyonlarda birbirine çok benzemektedir. Bu fobiye yakalanan kişileri genel olarak üst düzey utangaçlık yaşayan kişiler olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Zira sosyal fobi sahibi kişiler toplum içerisinde o kadar yüksek düzeyde rahatsızlık yaşarlar ki bir an önce o ortamdan uzaklaşıp kendi kabuğuna çekilmek isterler. Ayrıca ikili konuşmalarda ve toplum önünde yapılan konuşmalarda aşırı utanma ve çarpıntı yaşama gibi belirtiler de sosyal fobiyle karşı karşıya olan kişilerde sıkça görülmektedir.
Sosyal Fobi İlaç Tedavisi
Sosyal fobi sorunuyla karşılaşan kişilere ilaç tedavisi uygulanabilmektedir. Uygulanan ilaç tedavisinde amaç stres ve kaygıda belirleyici rol oynayan seretonin hormonunu kontrol altına alarak yaşanan baskı ve stres halini azaltmaktır. Buna yönelik olarak da antidepresan ilaç grubunda yer alan serotonin geri alım inhibitör türü ilaçlar kullanılır. İlaç tedavisinde kullanılan bu antidepresan ilaçları, psikiyatri uzmanı eşliğinde alınır ve genelde düşük dozda başlanıp sonrasında gün geçtikçe doz miktarı arttırılır. Doz miktarının zamanla arttırılmasındaki amaç, oluşabilecek yan etkileri minimum seviyeye indirmektir.
Antidepresan ilaçların yanında anti anksiyete türünde ilaçlar da tercih edilebilmektedir. Anti anksiyete türündeki ilaçlar, özellikle yüksek seviyede kaygı ve endişe duygularını yaşayan kişilere verilmektedir ve bu ilaçlarla yaşanılan kaygının en aza indirilmesi hedeflenmektedir. Sosyal fobi hastalarında çok ciddi seviyede kalp atış hızı yüksekliği, kan basıncında düzensizlik gibi fizyolojik sorunlar yaşanabilmektedir. Bu gibi fizyolojik etkileri yok etmek için Beta Bloker türü ilaçların kullanımı önerilmektedir. Sosyal fobi için hangi ilaçlar kullanılır diye soranlar için verilebilecek yanıtlar ve ilaç çeşitleri bu şekildedir.
Sosyal Fobi İ��in Hangi İlaçlar Kullanılır?
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Anksiyete Genetik midir?
Tumblr media
Anksiyete Genetik midir?
Tıp ve psikoloji literatüründe çok sayıda ruhsal ve psikolojik rahatsızlıklar yer almaktadır. Bu rahatsızlıklardan biri olan Anksiyete, dünya genelinde en çok görülen ruhsal sorunların başında gelmektedir. Anksiyete bozukluğu, kendi içinde çeşitli türlere ve evrelere ayrılmış detaylı bir hastalıktır. Pek çok farklı nedeni olabilen bu psikolojik ve ruhsal hastalığın neden ortaya çıktığı ile ilgili bugüne kadar çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda çevresel etkilerin yanı sıra sıkça sorulan Anksiyete genetik midir sorusuna da yanıt aramaya çalışılmıştır. Anksiyete bozukluğunun tam olarak ne olduğunu ve ortaya çıkmasında hangi etmenlerin rol aldığını bu içeriğimizde sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
İnsan psikolojisi ve ruhsal durumu sürekli olarak değişkenlik gösterir. Bu değişkenliğin ana sebebi insanın gün içerisinde ve belirli dönemlerde yaşadığı olaylar ve karşılaştığı durumlardır. İnsan psikolojisi belirli dönemlerde yaşadığı olumsuzluklar karşısında aşırı tepki göstermeye, gereğinden fazla kaygılanmaya ve bir olay karşısında hiç olmayacak öngörülerde bulunmaya başlayabilmektedir. Bu düşünceler aslında her insanda dönem dönem oluşabilmektedir ve bunda pek bir sorun yoktur. Fakat esas sorun şudur ki bu kaygı ve belirli olaylar hakkında çok düşünme durumu belirli bir süreyi aşmamalıdır. Günde bir buçuk saatten fazla olaylar karşısında düşünüyor ve geleceğe dair kaygı duyuyorsanız Anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz. Anksiyete bozukluğu yaşayan insanlarda günde 2 saatten fazla sürekli kaygı duyma, kendini diğer insanlardan soyutlama ve her olay karşısında hep olumsuz düşünme gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. Dünyada en çok bilinen ve adından söz edilen Anksiyete bozukluğunun toplumun yüzde 18’inde bulunduğu, yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır.
Anksiyete Bozukluğunun Sebepleri
Anksiyete bozukluğunun nedenlerine yönelik bilim insanları sayısız araştırma yapmış, makaleler yayınlamıştır. Bu yapılan araştırmalarda Anksiyete’nin bütün dalları ve evreleri ele alınarak çok sık sorulan sorulara yanıt aranmıştır. Yapılan araştırmalar Anksiyete’nin pek çok sebepten dolayı olabileceği ortaya çıkmıştır. Bu sebeplerin başında çevresel faktörler gelmektedir. Anksiyete bozukluğuyla karşı karşıya kalan bireylerin birçoğunun hayatında önemli sorunlarla yüzleştiği ve aynı zamanda yoğun stres altında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bu bireylerin sosyal ilişkilerinin de çok güçlü olmadığı bilgisi de ortaya konmuştur. İşte kişilerin yaşadığı bu gibi çevresel sorunların Anksiyete bozukluğunu tetiklediği görülmüştür.
Anksiyete Genetik midir Değil midir?
Anksiyete bozukluğunun sebeplerini araştıran pek çok insan, yakınlarında da aynı sorunları görünce Anksiyete genetik midir sorusunun cevabını merak ediyor. Anksiyete bozukluğu sebepleri ile ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu hastalık genetik sebeplerle de ortaya çıkabilmektedir. Fakat genetik sebeplerle ortaya çıkma oranının, çevresel nedenlere göre çok daha az olduğunu söylemek gerek. Yani evet Anksiyete genetik sebeplerle de ortaya çıkabilir ama bu olasılık diğer sebeplere nazaran çok daha düşük seviyededir.
Anksiyete Genetik midir?
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar ı incelemeden önce Obsesif Kompulsif Bozukluğun Belirtileri ve Tedavisini incelememiz gerekir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri
Psikopatolojinin tanı kitabi DSM-5’e göre, bir kişiye obsesif-kompulsif bozukluk teşhisi koyulabilmesi için şu kriterlere uyulması şarttır:
  Obsesyon, kompulsiyon veya her ikisinin de varlığı:
Obsesyon:
Kişinin yoğun düşünce, dürtü ve sanrılara maruz kalarak kaygı ve sıkıntı içine girmesi
Kişi bu düşünce, dürtü ve sanrılardan kaçınmak için kendini zorlaması
  Kompulsion:
Kişinin sürekli tekrarladığı davranışlarıyla (örn. sürekli el yıkama, düzenleme, kontrol etme) ya da zihinsel eylemleriyle (örn. dua okuma, sayma, sözcük tekrarlama) obsesyonlarını kontrol altında tutmaya çalışması
Tekrarlanan davranışlar ve zihinsel eylemlerin kişinin kaygı ve dürtülerini azaltma uğruna yapması
Obsesyon ve kompulsiyonların kişiye zaman kaybettirmesi, derin bir sıkıntıya sürükleyerek sosyal, mesleki veyahut başka alanlarda güçlük çekmesine yol açması
Tüm bu belirtilerin kullanılan herhangi bir madde sonucu meydana gelmemesi (örn. uyuşturucu, alkol, vs.)
Bu bozukluğun başka bir ruhsal bozukluk belirtileriyle açıklanamaması
Bazı belirtiler Obsesyon Kompulsion Simetri / Doğruluk / “aynen böyle” Bazı eşyaları simetrik ve doğru bir şekilde yerleştirme takıntısı. Sürekli aynı hareketleri yaparak “aynen böyle” diye düzeltme dürtüsü. Tekrarlanan ritüeller Yasaklı düşünce ve eylemler (saldırganlık / cinsellik / din) Kendine veya bir başkasına zarar verme korkusu ya da dürtüsü.
Tanrıyı kızdırma korkusu.
Doğrulanma isteği
Kaçınma
Tekrarlanan onaylanma talepleri
Temizlik / Bulaşma korkusu Mikrop ya da hastalık kapma korkusu. Sürekli tekrarlanan temizlik
Eldiven, maske gibi nesneleri kullanarak mikroplardan kaçınma eylemleri
İstifleme Eşya atma korkusu Birçok maddi ya da manevi eşyayı atmaktan korkarak biriktirme ve koleksiyon yapma
Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedenleri
Tıpkı panik atakta olduğu gibi, kişinin sadece takıntılı düşüncelere sahip olması yeterli değildir. Kişi, bu düşüncelere karşı yoğun bir kaygı geliştirmelidir. Bu endişeli olma eğilimini de biyolojik ve psikolojik olarak genel kaygılanma halinde görebiliriz.
  Hipotezlerden biri de şudur ki, kişi geçmişteki deneyimlerinden bazı eylemlerin tehlikeli ve kabul edilemez olduğunu öğrenmiştir, çünkü bu korkunç düşüncelerin yaşanması imkansız değildir. Olası bir durumda kişi kendini sorumlu tutmayı çoktan biliyordur. Bu negatif deneyimler ise OKB gelişmesine ön ayak olacaktır.
  Obsesif-kompulsif bozukluğu yaşayan kişiler kendi düşüncelerini belli başlı eylemlerle ilişkilendirmeyi öğrenmişlerdir. Buna düşünce-eylem birleşmesi Kişinin aşırı sorumluluk tutumlarından kaynaklanır ve çocukluğunda yaşamış olduğu travmalardaki suçluluk duygusuyla bağlantılıdır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi
Farmakolojik
Clomipramin veya SSRI’ler gibi serotonin geri alımını engelleyen, birbirlerinden çok farklı olmayan bu ilaçlar OKB hastalarının yaklaşık % 60’ını iyileştirdiği gözlemlenmiştir. Ancak, bu ilaçların alımı kesildiği takdirde hastalığın tekrardan nüks etme şansı yüksektir.
  Psikolojik
Maruz bırakılma ve önleme ritüelleri (exposition&prevention): bu spesifik ve yüksek yapılandırılmış psikolojik tedaviler kolay erişilebilir değildir, ancak çok etkilidirler. Hastayı sistematik ve kademeli olarak onu korkutan ve obsesyon sağlayan düşüncelere maruz bırakıp, kompulsiyon yaratan ritüellerin gerçekleşmesini önlemekten ibarettir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar aşağıda sıralanmıştır.
Faverin
Lustral
Cipram
Cipralex
Prozac
Paxil
Anafranil
Efexor
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 6 years ago
Text
Sosyal Fobi ile Nasıl Başa Çıkılır
SOSYAL FOBİ İLE NASIL BAŞA ÇIKILIR
Sosyal Fobi ile Nasıl Başa Çıkılır konumuzu incelemeden önce, sosyal fobinin ne olduğunu, belirtilerini ve tedavisinde uygulanan yöntemleri iyice bilmemiz gerekir.
Sosyal fobi (Sosyal Anksiyete)
Belirtileri
Psikopatolojinin tanı kitabi DSM-5’e göre, bir kişiye sosyal anksiyete teşhisi koyulabilmesi için su kriterlere uyulması şarttır:
Kişinin bir veya daha fazla sosyal durumdan, tanınmadık kişilerle temas halinde olduğu veya başkalarının gözlemine maruz kalabilecekleri durumlarından kaynaklanan kalıcı ve yoğun bir korku hissetmesi. Kişi utanç verici, küçük düşürücü davranmaktan veya endişeli semptomlar göstermekten korkar.
Kişi başkaları tarafından negatif yargılanacak şekilde anksiyete semptomları göstermekten çekinir.
Sosyallik gerektiren birçok durumda kişinin sürekli korku ve endişe yaşaması
Kişinin herhangi bir sosyal durumdan kaçınması
Endişe ve kaygı durumlarının gerçek sosyal bir tehlikeyle orantısız olması
Korku, kaygı veya kaçınma hallerinin süreklilik göstermesi ve en az 6 ay sürmesi
Korku, kaygı ve kaçınma hislerinin kişiyi derin bir sıkıntıya sürüklemesi, sosyal, mesleki veyahut başka alanlarda güçlük çekmesine yol açması
Tüm bu belirtilerin kullanılan herhangi bir madde sonucu meydana gelmemesi (örn. uyuşturucu, alkol, vs.)
Bu bozukluğun başka bir ruhsal bozukluk belirtileriyle açıklanamaması
Kişinin olası başka bir sağlık probleminde (örn. Parkinson) korku, kaygı ve kaçınma hislerinin bu duruma bağlı olmaması
Nedenleri
Genetik katkılar:
Sosyal fobinin genetik faktörlerinde cinsiyet ayrımı görebiliyoruz. Kadınlar erkeklerden daha fazla sosyal fobiyi yaşama eğiliminde oluyorlar. Ek olarak, sosyal fobi riskini artıran bazı genetik faktörler de var. Genetik faktörlerin mutlaka sosyal fobinin ortaya çıkmasına yol açmadığını bilmek önemli. Çoğu durumda, çevresel faktörlerin de kombinasyonu gerekiyor. Bu nedenle, muhtemelen daha savunmasız olduğunuz bahanesiyle sosyal bir fobi geliştirebiliyorsunuz.
Çevresel faktörler:
Sizi eğiten insanların Endişeli davranışlarını benimseme ihtimaliniz çok yüksek. Mesela saldırganlığın sosyal fobi üzerinde büyük etkisi var. Araştırmalar, küçük çocukların yanında ebeveynler arasındaki sözlü saldırganlığın sosyal fobi riskini artırabileceğini gösteriyor. Örneğin, sıklıkla eleştirilen çocukların, sosyal fobiyi geliştirme olasılıkları daha yüksektir, çünkü utanç verici bir şey yapmak için daha fazla endişelidirler.
Diğer yandan, sosyal fobi durumunda aşağılayıcı durumlar çok önemlidir. Daha sık sık aşağılayıcı durumlarla karşılaşıyorsanız ve bu durumlara endişeyle tepki vermeyi öğrendiyseniz, sosyal fobinin riski artacaktır. Kendine güven burada önemli bir rol oynayabilir.
  Tedaviler
Psikolojik
Bilişsel-davranışçı terapisi:
Sosyal fobinin tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Terapist, bu fobiden mustarip kişilere sosyal durum korkusuyla yüzleşmelerinde yardımcı olacaktır.
Psikoterapist kademeli olarak kişiyi korkunç durumlara maruz bırakır. Fobik kişinin hissettiği düşünce ve duygulara paralel olarak yapılan rahatlama ve çalışmalar sayesinde, terapist terapide ulaşılacak hedeflerin bir listesini oluşturur. Nihai amaç hastanın en büyük korkularını endişe duymadan karşılamasıdır.
                                                        sosyal fobi anksiyete
İddiacı terapi:
Kişinin diğerleriyle daha etkili etkileşim kurmasına yardımcı olmak için tasarlanmışt��r. Sosyal kaygı ile mücadele etmek için yeterince yararlı ve etkilidir. Bu tedavilerin amacı, insanların kaygı duymadan düşüncelerini ve duygularını ifade etmelerini ve iddia etmelerini sağlamaktır. Genellikle gruplar halinde yer alırlar ve rol yapma, insanları gerçek durumlara yakın durumlarda koymak için kullanılan araçların bir parçasıdır.
Farmakolojik
Psikoterapi ile birlikte, ilaçlar anksiyetenin fiziksel semptomlarını, olumsuz düşünce ve duyguları azaltmak için kullanılır. Sosyal fobinin tedavisinde önerilen ana ilaçlar fenelzin, paroksetin (DEROXAT®), esitalopram, sertralin ve venlafaksin (EFFEXOR®) gibi antidepresanlardır.
Benzodiazepinler (XANAX®) gibi anksiyolitikler bazen kullanılır. Anksiyete üzerindeki etkinlikleri dikkat çekicidir, ancak benzodiazepin kullanımı, kaçınmayı güçlendirme ve anksiyete neslinin tükenmesi ve alışkanlığı için gerekli maruz kalma aşamalarını önleme eğiliminde olacaktır
Sosyal Fobi ile Nasıl Başa Çıkılır
Yukarıda sayılan belirtilerin en az 4’ünü sürekli olarak en az 6 ay boyunca yaşadıysanız, siz de muhtemelen Sosyal Fobi var. Yukarıda sayılan tedavi yöntemlerini uzman bir hekim denetiminde size uygun olanını uygulamalısınız. İlaç ve terapi dışında bol bol korkularınızın üstüne gitmeli ve maruz kalma yöntemi ( exposure ) yapmalısınız. Bol bol yürüyüş yapmalı, su tüketmeli ve size enerji veren müzikler dinlemeyi seçmelisiniz.
Sosyal Fobi ile Nasıl Başa Çıkılır
0 notes