Text
Dünya'nın Siyasi Tarihi Üzerine 1. Post
İnsanlık var olduğu günden beridir çeşitli şekillerde siyasi varlıklarını sürdürdü. Cenevreli filozof ve yazar Jean-Jacques Rousseau’ya ve İngiliz filozof Thomas Hobbes’a göre devletlerin kuruluşu basit bir biçimde anlatacak olursak şu şekilde olmuştur:
1- Devletler yokken insanlar doğada sosyal hakları ve güvenlikleri olmadan ancak sınırsız bir özgürlük içerisinde yaşıyorlardı.
2- Tabi bu durum fiziksel olarak güçlünün kazandığı ve bedel ödemediği bir sistemi yaratıyordu.
3- Üstelik ne üretir/avlarsan ancak ona sahip olabiliyordun. Can güvenliğin ise hiçbir zaman güvencede değildi. Çünkü sen ne kadar insanlara zarar vermek dahil özgürsen, diğerleri de bir o kadar özgürdü.
4- Bu ve bunun gibi hukukun olmadığı doğal durumda güçlünün ezdiği sosyal ilişkileri olmayan bir yapı vardı.
5- İnsanlar ilk başta özgürlüklerinin bir kısmını şehir devletleri vb yapılarla bazı makamlara devrettiler mesela insanlara zarar verme özgürlüğünden vazgeçtiler ve karşılığında kendi canlarını da haklarını devrettikleri bu makamlar koruyacaktı. Yani aslında devlet yapay ama doğadaki durumdan zorunlu bir şekilde doğdu.
6- İnsanlar olarak biz zamanla bu makamlara çeşitli isimler verdik. Kral, Padişah, Sultan, Papa, Halife, Çar, Başkan, İmparator yani kısacası EGEMEN
Egemenler yönetimlerine meşruiyet kazandırmak için çeşitli yollar denediler. Zamanla bu yetkileri halktan aldıklarını unutup diktatör olmaya başlasalar da her daim devletin (veya ne denirse) amacı toplumun refahını artırmak oldu.
Mesela ilahi kurallar ile başa geldiler ismine “Teokrasi” dedik ya da yönetimi sadece kendi gücüyle tek başına elinde tuttu ona da “monarşi” dedik. Toplumu bir arada tutmak Bazen “monarşi” yeterli gelmedi için ve soylulardan oluşan yönetim kurulları ile yönetildik ismine “oligarşi” dedik. Bunlar ve bunlar gibi daha birçok yönetim sistemi geldi geçti.
Ancak işler “Ekmek yoksa pasta yesinler!” diyen küstah bir Kraliçe’den sonra değişmeye başlamıştı. Fransız İhtilali ile birlikte artık başta Fransız halkı olmak üzere dünyadaki çoğu millet durumun farkına varmıştı. Zamanında kendilerinden alınan yetkiyi artık halkı korumak için değil, halkı sömürüp şatafat içinde yaşamak için kullanan monarklar, dini liderler vardı.
0 notes
Text
Selamlar :)
Selamlar,
Bloguma hepiniz hoş geldiniz. Tumblr’da yeniyim. Umarım güzel bir macera olur hepimiz için :) Daha şimdiden çok ama çok heyecanlıyım.
Demokrasinin insanlar tarafından icat edilen en iyi yönetim sistemi olduğunu düşünüyorum. Günün birinde Z Kuşağının dünyayı değiştiren; demokrasiyi ve demokratik düzeni oturtan kuşak olarak anılacağına inanıyorum. Ancak bu oturarak veya profil fotoğraflarımıza George Floyd koyarak olmaz. Barbarlıkla hiç olmaz. Çoğumuz aslında bazı şeyleri konuşmak istiyor ama tek olduğunu düşündüğü için bunu yapamıyor. Ama tek değiliz. Tek yapmamız gereken tartışmak, sorgulamak ve çözüm yolu önerileri bulmak.
Ne yapacağız peki?
Fikirlerimizi yazacağız. Fikirlerimizi yazacağız ki “Neyin yanlış olduğunu, neyin doğru olduğunu” konuşalım. Konuşalım ki anlayalım. Anlayalım ki inanalım. İnanalım ki değişimi başlatalım.
Ben de bunu yapmak istiyorum. Hepimizin bildiği bir takım sorunlar var ya hani konuşamadığımız hah tam olarak da onlar hakkındaki fikirlerimi yazacağım. Kim bilir belki bir kişi bile olsa yorum yapar. Sonra bir kişi daha, bir kişi daha...
O zaman başlayalım mı?
“Demokrasinin bütün hastalıkları, daha fazla demokrasi ile tedavi edilir.”
-Alfred E. Smith (Eski New York Valisi)
Sorumu düzeltiyorum: “Demokrasinin hastalıklarını (eksikliklerini) tedavi etmeye başlayalım mı?
0 notes