Orta Anadolu'nun En Eski Yerleşmesi / Earliest Neolithic Settlement of Central Anatolia
Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo







Sorgulayıcı, yenilikçi ve çok seslilikten beslenen genç araştırmacılar yetiştirerek bilim dünyasına kazandırmayı hedefleyen Aşıklı Okulu'nun mezunları ve uzmanlıkları...
0 notes
Photo


Denizden gelenler: Denizi özlediğimiz bu sıcak günlerde biz de 10 bin yıl önce Akdeniz'den Orta Anadolu'ya, Aşıklı'ya getirilen kabukların izini sürüyoruz. From the sea: In this hot weather, we are all longing for the sea. So,we look at 10 thousand years old shell beads from the sea to the central Anatolian plateau, Aşıklı Höyük.
0 notes
Photo

Yerleşik yaşamın minik tanıkları: fareler The tiniest witnesses of sedentary life: mice
1 note
·
View note
Photo
#COVID19 #CORONA #NEOLİTİK #NEOLITHIC #DEPOLAMA #STORAGE #AŞIKLIHÖYÜK
0 notes
Text
#COVID19 #Neolitik'ten bir bakış / A #Neolithic perspective to #COVID19

#COVID19 #Neolitik'ten bir bakış En az 10 bin yıldır salgın hastalıklarla mücadele ediyoruz. İlk yerleşik toplulukların artan nüfusun yanı sıra tarım ve hayvancılıkla geçmişte olmadığı kadar yoğun meşgul olmaları onları salgın hastalıklarla tanıştırmıştı.
A #Neolithic perspective to #COVID19 Since at least ten thousand years ago, with the onset of sedentism, human societies began to become more and more vulnerable to epidemics. This was in part due to their growing population but also an ever-increasing involvement in agriculture and herding of animals.
0 notes
Photo


2015 Sezonu başladı...
Aşıklı Höyük’te 2015 sezonu çalışmalarına Temmuz ayında, Şeker Bayramı sonrasında başladık. Çok yağışlı geçen bir kışın ardından tüm höyüğü kaplayan otların biçilmesi, üstleri jeotekstille kapatılmış kazı alanlarının açılması neredeyse bir hafta sürdü. Şimdilerde yerleşmenin en alt tabakalarına odaklanan araştırma sorularımız kapsamında kazılar iki alanda sürüyor.
Arazi çalışmalarının yanısıra malzeme çalışmaları ve yayın çalışmalarına, yeni öğrenci arkadaşlarımızın yetiştirilmesine, deneysel arkeoloji, sergileme ve koruma konusunda hummalı çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Yükseklisans ve doktora çalışmalarını yapan arkadaşlarımız farklı uzmanlık alanlarında her geçen gün daha fazla derinleşiyor. Aramıza katılan yeni öğrencilerin hızla ekibe uyum sağlamış olmaları memnuniyet verici.
İlk kazı heyecanlarıyla arkeolojiyi, Aşıklı gibi 25. yılını tamamlamış, belirli sorular ekseninde, farklı bir anlayışıyla yürütülen bir kazıda öğreniyor olmaları sadece bizler için değil arkeolojinin geleceği adına da önemli ve umut verici.
Şimdilik Aşıklı'dan haberler böyle, sizlerle her yıl olduğu gibi sıklıkla buluşmaya, yeni verileri, sonuçları paylaşmaya devam edeceğiz.
Bizler güneşin altına şikayet etmeden çalışmaya devam ederken, herkese bunaltıcı sıcaklardan uzak iyi yazlar dileriz.
Aşıklı Ekibi
0 notes
Text
We are deeply saddened...

May the gods of Göbeklitepe give our dearest friend and colleague Klaus Schmidt peace in his new life. We are deeply saddened by his loss and will miss him a lot.
Our deepest condolences to his wife Çiğdem, to his family, and to the Neolithic community.
Sevgili arkadaşımız, meslektaşımız Göbeklitepe Projesi başkanı Klaus Schmidt’i kaybettik, çok üzgünüz, ışıklar içinde uyusun. Eşi, meslektaşımız ve sevgili arkadaşımız Çiğdem’e, ailesine ve Neolitik dünyasına başsağlığı diliyoruz.
Aşıklı Höyük Research Team: Aşıklı Höyük Araştırma Ekibi
1 note
·
View note
Text
2014 Yılı Çalışmalarımız Başladı: Our Work for 2014 Has Begun…
Aşıklı'da 25. yılımız...
1989 yılında Prof. Dr. Ufuk Esin'in başkanlığında Orta Anadolu'nun ilk yerleşik topluluğunu anlamak adına başladığımız kazı ve araştırmaların bu yıl 25. yılı. 25 yıllık çalışmalarımızda gerek ekip üyesi olarak çalışmalarımıza katılanlara, gerekse çalışmalarımızı destekleyen herkese ve aramıza katılan yeni ekip üyelerine teşekkür ediyoruz.

Aşıklı Ekibi, Aşıklı Excavation Team (Gücünkaya, Aksaray 1992): Nur Balkan Atlı, Korkut Atlı, Savaş Harmankaya, İbrahim Tığlı, Güneş Duru, Nilgün Dede, Yüksel Dede, Dilek Batıbay, Hasan Batıbay, Süleyman Belen, Semra Yıldırım, Mike Davis, Volkan Tankut, Erhan Bıçakçı, Gönül Egeli Yalçın, Nurcan Kayacan, Banu Öksüz, Ceren Soylu, Mihriban Özbaşaran, Sevil Gülçur, Aymelek Karasu, Tuncay Erözmen, Gülay Sert, Ufuk Esin.
25 yıl, 10.000 yıl önce yaşamış Aşıklı insanları için neredeyse bir ömür demek. Aşıklı insanlarını, yaşam biçimlerini, beslenme alışkanlıklarını, davranış biçimlerini ve inanç dünyalarını daha derinlemesine anlamak ve daha çok mecrayla paylaşma heyecanımız ilk yılki kadar taze.
25th season at Aşıklı…
The archaeological excavations and research that we first started in 1989 under the leadership of Prof. Dr. Ufuk Esin, to understand the earliest sedentary communities in Central Anatolia, is now in its 25th year. We extend our gratitude to everyone who worked with us as part of the team or who supported our work over these past 25 years as well as to our new members. 25 years was almost a lifetime for the Aşıklı community who lived 10,000 years ago. Understanding in depth the Aşıklı community, its lifestyle, habits, behaviours and belief systems and to share this knowledge with others excites us today as much as it did in the first years.
Arkeoloji Günü
İnsanlık tarihinin tüm aşamalarını anlamak adına arazide, kütüphanede, müzede ve evinde çalışmakta olan, soruları ve aramakta oldukları cevaplarla bu zorlu disipline katkı sağlayan tüm arkeologların arkeoloji gününü kutluyoruz. #dayofarchaeology
Day of Archaeology
On this Archeology Day, we celebrate all archeologists who have given their support, in the field, in libraries, at museums and at home, in an effort to understand all stages of human history.

Deniz Kavimleri Canlandırması / Representaion of Sea Peoples :)
1 note
·
View note
Text
2013 yılı Çalışmalarımız Başladı
Geçtiğimiz hafta 2013 yılı çalışmalarına başladık. Bu yılki çalışmalarımız bahar aylarında tamamlanan koruma çatısı altında, 4GH Derinlik Açması’nda ve 2-3 JK Batı yamaç açmalarında sürdüreceğiz. Gelişmeleri, bulgu ve keşiflerimizi sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.



3 notes
·
View notes
Photo

TEŞEKKÜRLER
Aşıklı 2012 araştırma sezonunun son arazi günü, 07.09.2012. Sezonu mükemmel sonuçlarla kapatıyoruz. Bu sonuçları almamızı sağlayan kurum, kuruluş ve kişilere içtenlikle teşekkür ediyor, 2013 yılında da ilgi ve desteklerinin sürmesini diliyoruz. Uyumlu ve huzurlu çalışma ortamına en büyük katkıyı sağlayan sevgili Bakanlık Temsilcisi Yeliz Kocayaz'a teşekkürlerimiz özel! Darısı her projenin başına bir Yeliz Kocayaz gibi temsilci.
Aşıklı Ekibi
KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İSTANBUL UNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA FONU
EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI
ve
YUNUS EKREM KURUCA
HULUSİ TAŞKIRAN
MAPFRE GENEL SİGORTA
BANVİT A.Ş.
ÇAĞLAYAN GIDA- DAMLA BAKLİYAT
ALTAN KONFEKSİYON- NEYLAN BARKMEN
BAZAAR 54 KAPADOKYA – FERİDE SÜMERLİ
ARAS KARGO ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
AĞAÇLI OTOMOTİV GIDA TİC. VE SAN. A.Ş. - ORHAN AĞAÇLI
(COCA COLA AKSARAY BAYİİ)
HANEDAN RESTAURANT AVANOS- ÖZCAN GÖRÜRGÖZ
KEYİF KURDU GEZİ KULÜBÜ-MANSUR KARAKOÇ
MOTİF KÜLTÜR MERKEZİ AVANOS - CANAN KÖRÜKÇÜ
MEHMET KENAN MALKOÇ
YEŞİM PADAR
KEMAL GEYRAN
EMRE ANSEN
ZEYNEP-MURAD ÖZBAŞARAN
ALEV ÇAĞLAR
DEMET GÜRAL
1 note
·
View note
Photo

Aşıklı 2012...
2012 araştırma sezonunun bir buçuk ayını arkada bıraktık. Temmuz başı geldik, mali ve idari açıdan iki hafta içinde tüm işleri bitirip Eylül ortası İstanbul’a dönmek zorundayız. Bilimsel sorular ise bitmek bilmiyor, üstelik her geçen gün yeni veriler, yeni sürprizler ortaya çıkmaya devam ediyor. Değişmez kural ‘son gün sürprizleri’ bu yıl da işledi ve son iki günde, bir aydır kazmakta olduğumuz binalardan birinin tabanın altına açılan çukuruna gömülmüş bir iskelet, bir baş
ka binada taban üzerindeki ocağın üzerine yatmış/yatırılmış 6-8 yaşları arasında bir çocuk iskeleti, aynı taban üzerinde bir sepet, hemen yanında leğen benzeri bir kil kap, sürtme taşlar ve bir kemik kaşık/spatula ile birlikte bulundu. Bu tek tek buluntular, kontekstleriyle birlikte ele alındığında, Aşıklı’ya ilk gelen topluluğun yaşamlarını rekonstrükte edebileceğimiz nitelikte. Önceki yıllardan bildiğimiz toprağa yarı gömük, güneşte kurutulmuş kerpiç bloklardan inşa edilmiş, oval biçimli binaların içlerindeki yaşam artık daha belirgin. Yanmamış olmasına rağmen, uygun nemli koşullar nedeniyle korunagelmiş ağaç kalıntıları ile üzerindeki saz fitolitlerinden oluşan tabaka, 10.000 yıllık bir evin çatıdan başlayarak tabanına kadar tüm yapım özelliklerini yeniden kurgulayabileceğimiz veriler sağladı. Önümüzdeki bir hafta, arazide daha pek çok yeniliklere açık gibi duruyor. Atölye çalışmaları ise çok yakında Aşıklı topluluğunun beslenme biçimini, insanların tercihlerinin zaman içindeki değişimlerini, doğayı, çevrelerini, hammadde kaynaklarını nasıl kullandıklarını açıklayabilecek sonuçlar verecek. Böylesi doyurucu sonuçlar almaya başladığımız aşamada, arazide, çalıştığımız bütün alanların üstünü kapatıp, arkeolojik malzemeyi depolara kitleyip 9.5 ay sonrasını beklemek zorunda kalmak, zor. Daha da zor olan, dönüşte, bu mükemmel veriler üzerinde çalışmayı sürdürebilmek, yorumlayabilmek için gerekli ortam ve zamanı oluşturmak... Mihriban Özbaşaran
1 note
·
View note
Photo


James Mellaart'ın 12.09.1998 Aşıklı Ziyareti
60'larda yaşanan talihsiz olaylar nedeniyle Mellaart, yıllar sonra sadece Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Aşıklı ve Çatalhöyük'ü kapsayan bir gezi için Türkiye'ye geliyordu.
O yıllarda kazı başkanlığını yapan Ufuk Esin, James Mellaart ve beraberinde bir grup ilgilinin Aşıklı'yı ziyaret edeceğini söylemiş ve benden onların geleceği tarihte Aşıklı'da olmamı ve yerleşmeyle ilgili bilgi vermemi rica etmişti. Düşünmeden kabul ettim, zaten o tarihte Niğde'de bir başka kazıda, Kaletepe'deydim.
Sabah Mellaart ve beraberindekileri Aksaray'ın girişindeki Ağaçlı tesislerinden karşılayacak ve Aşıklı'ya getirecektim. Füsun Ertuğ, Mihriban Özbaşaran ve Nur Balkan Atlı da hem bu önemli güne tanıklık etmek hem de bana yardımcı olmak üzere bizi Aşıklı'da bekliyorlardı.
James ve Arlette Mellaart Ağaçlı'ya yanaşan tur otobüsünün en ön sırasında oturuyorlardı. Kısa bir molanın ardından Aşıklı'nın bulunduğu Kızılkaya'ya doğru yola çıktık. Doğantarla rampasını çıkarken Mellaart bölge için önemli bir obsidyen kaynağı olan Nenezi Tepesi'ni gördü, sonra dönüp heyecanla bölgeye ilk kez ne zaman geldiğini anlatmaya başladı. Aşıklı'ya yaklaştıkça Mellaart'ın heyecanı artıyordu.
1950'lerin ortasında bölgede yaptığı yüzey araştırmaları, Beycesultan, Hacılar ve Çatalhöyük kazıları ve sonrasında yaşanan olaylar Mellaart’ın uzun süre arkeolojiden uzak kalmasına neden olmuştu. Türkiye'de çalışması yasaklanmış, daha sonra Irak'ta yüzey araştırmalarına katılmış ancak ilginç bulduğu yerleşmelerden birini kazmak istediğinde İngiltere'de yeterli finansal desteği bulamamıştı. Daha sonra University College London'da hocalık yapmaya devam etmiş ve 1991 yılında emekli olmuştu.
Kısacası Mellaart uzun yıllar sonra yeniden genç yaşında yaptığı büyük keşiflerin merkezine, Orta Anadolu'ya geliyordu ve neredeyse 33 yıldır kazılardan ve yeni keşiflerden uzaktı. Onun için fazlasıyla zor ve duygusal bir deneyim olmalıydı. Nitekim kazı alanına vardığımızda her ne kadar gizlemeye çalışsa da Mellaart'ın duygulandığı her halinden belliydi.
Dilimizin döndüğü kadarıyla Mellaart ve beraberindekilere Aşıklı’yı ve bölgedeki son arkeolojik gelişmeleri anlattık. Aynı akşam birlikte Ağaçlı tesislerinde konakladık. Mellaart orada 60’ların Çatalhöyük’ü üzerine bir sunum yaptı. Daha sonra yaptığımız sohbetlerde yerleşmeyi nasıl bulduğunu, kısıtlı bir bütçe ve ekiple Çatalhöyük’te kazılara nasıl başladığını anlattı. Bütün olup biteni doğrudan ondan duymak inanılmazdı.
2003 yılında Londra’ya gittiğimde, o yıllarda Çatalhöyük kazılarının başkan yardımcılığını yapan Shahina Farid’e Mellaart’ı sordum. Ziyaret etmek ister misin? diye sordu, elbette dedim. Shahina telefon numaralarını verdi, aynı gün aradım. Telefonu açan Arlette eşine danışıp daha sonra beni arayacağını söyledi. Ertesi gün Londra’nın kuzeybatısındaki evlerine beş çayına davet edilmiştim. Daha sonra üç dört kez aynı gün, aynı saatte Mellaart’lara gittim. İngiliz usulü çay içip eskilerden, yeni dönem Çatalhöyük kazılarından konuşuyorduk. Sohbetin ilerlemesiyle birlikte İngiliz usulü çay yerini küçük bir kadeh viskiye bırakıyordu.
Bütün o sohbetler sırasında herkesin merak ettiği “Dorak” meselesine dair tek bir soru sormadım, keyfini kaçırmak istemiyordum. Bazen içeriden kitaplar, ayrı basımlar getiriyordu.
Bir keresinde Aşıklı’da (daha kazılar başlamadan) nehir kıyısında bulunan profilde gördüğü kırmızı boyalı “yuvarlak bir bina”nın çizimini göstermişti. O yıllarda Aşıklı’da yuvarlak planlı binalara ilişkin pek fazla bilgimiz yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse planı elime aldığımda Mellaart’ın 1999 yılında Cornucopia’da yayınladığı, (http://www.cornucopia.net/magazine/articles/under-the-volcano/) Çatalhöyük’e ait olduğunu söylediği çizimler aklıma gelmiş ve “kırmızı boyalı yuvarlak bina” meselesine temkinli yaklaşmış ve bu nedenle de pek fazla kimseyle paylaşmamıştım.
Mellaart’ın Aşıklı’ya ilişkin anlattığı bir başka detay da, Ufuk Esin’e yazdığı mektup idi. Mellaart Çatalhöyük’ü kazdığı yıllarda bir un şirketinin çektiği tanıtım filmine danışmanlık etmiş, filmin Aşıklı’da çekilmesini önermişti. Anadolu’da tarımın başlaması, önde buğday tarlaları arkasında Aşıklı ve Melendiz nehrinin olduğu bir çekimle daha iyi anlatılacaktı. Çekim için gittiklerinde höyük üzerinde ölçüm yapan DSİ çalışanlarını gördü, ölçüm yapanların söylediklerine göre Aşıklı yapımı sürmekte olan Mamasun Barajı’nın suları altında kalacaktı. Aceleyle Ufuk Esin’e bir mektup yazarak Aşıklı’nın su altında kalmadan kazılması gerektiğini belirtiyordu. Ancak o yıllarda başka projeler üzerine yoğunlaşan Ufuk Esin, yıllar sonra 1989 yılında halen aynı tehdit altında olan Aşıklı’da kurtarma kazılarına başladı.
James Mellaart, Beycesultan, Hacılar ve Çatalhöyük’te gün ışığına çıkardığı muazzam buluntuların yanı sıra araştırmaları ve yazdığı kitaplarla Anadolu ve Güneybatı Asya arkeolojisinin ufuklarını genişletmiştir.
Orta Anadolu Platosu’nda Neolitik Dönem’in varlığını gözler önüne seren Mellaart, bu coğrafyada yıllardır sürdürdüğümüz araştırmalara öncülük etmiştir. Tüm Aşıklı ekibi olarak kendisini şükranla anıyoruz.
Güneş Duru
Not: Fotoğraflar Füsun Ertuğ tarafından çekilmiştir.
3 notes
·
View notes
Photo
James Mellaart (1925-2012)
Sadece Beycesultan, Hacılar ve Çatalhöyük’te gün ışığına çıkardığı muazzam buluntularla değil, araştırmaları ve yazdığı kitaplarla Anadolu ve Güneybatı Asya arkeolojisine yeni ufuklar kazandırmış James Mellart’ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz.
Orta Anadolu Platosu’nda Neolitik Dönem’in varlığını gözler önüne sererek bu coğrafyada yıllardır sürdürdüğümüz araştırmalara öncülük eden James Mellaart’ı saygıyla anıyoruz.
0 notes
Photo

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kazıevinin kapısını en son kapatan ve ayakları geri geri giderek dönüş yoluna koyulan yine ben oldum. Fazladan kaldığım birkaç gün, Kızılkayalı ve özellikle Gedikbaşı mahalleli yan komşularımız sayesinde hızla ve dolu dolu geçti.
Bu süre zarfında, geçen yıl gözlemleme fırsatı bulamadığım, üzümden pekmez yapma aşamalarına ara ara dahil oldum; bir yandan da kazıda bulunuş nedenlerimden biri olan etnoarkeolojik proje kapsamında, köye özgü etnografik materyalin bir çatı altında toparlanmasına yönelik çalışmaların ilk olumlu sonuçlarını almış olmanın keyfini yaşadım. Konuk olduğum evlerde çok kısa birkaç cümleyle özetlemeye çalıştığım konuya ilgi ve desteğin bu kadar kısa zamanda, bu denli yoğun ve can-ı gönülden olması gerçekten sevindirici, daha da ötesi onur verici oldu.
Şu an atölyemizin bir köşesini, bu içten katılımın göstergesi olan yaklaşık 25 kadar etnografik materyal süslüyor. Bu malzemenin (işlevleri ve katkı sahipleri de belirtilmek suretiyle) sergilenmesi için, gelecek kazı sezonunda, mevcut deneysel evlerin yanısıra yapılması düşlenen ek bir yapının inşası artık kaçınılmaz gözüküyor.
Köydeki geleneksel yaşamı isimleriyle, cisimleriyle yaşatmak ve sözlü tarih verileriyle desteklemek amacıyla çıktığımız yolda bizlere kapılarını ardına kadar açan, ellerindekini ve bilgilerini paylaşmaktan kaçınmayan, Kızılkaya ve Aşıklı’ya gönül vermiş herkese teşekkürü bir borç biliyoruz.
Aşıklı Kazı Ekibi
Ayşe Tunçay
2 notes
·
View notes
Photo


Eski zamanlarda arkeoloji sadece bilim çevrelerinin kendi içinde tartıştığı, çoğu zaman yayınlanana dek yeni bulguların “saklandığı” bir anlayışı benimsemişti. Kemikleşen bu izole anlayıştan olsa gerek yakın çevremiz dahil olmak üzere çoğumuzun biz arkeologların neyi, nasıl ve ne için kazdığımızı anlaması pek kolay olmuyor.
Oysa Twitter, Facebook, Aşıklı Resmi Web Sayfası, Kazı Güncesi ve Aşıklı 2011 çalışmalarını paylaştığımız blog sayesinde bir kez daha gördük ki, arkeolojik bilgi sadece bizlerde değil ilgili olan herkeste merak uyandırıyordu. Bu nedenle Aşıklı Ekibi olarak sadece bilimsel raporlarla değil, internet mecrasında 2011 sezonunun ilk sonuçlarını, henüz sıcakken sizlerle “paylaşmak” istedik.
10.500 yıl önce Kapadokya’nın eşsiz doğası içinde başlayan Aşıklı insanının yaşamını öğrenme çabalarımız bu yıl olağanüstü bulgularla sonuçlandı.
Bunlardan ilki, Aşıklı’nın doğusunda, bugünkü höyük sınırının 200 m kadar doğusunda, Melendiz nehrinin eski yataklarını saptamak amacıyla yaptığımız burgulama sondajı.
2010 sezonunda C. Kuzucuoğlu’nun yaptığı burgulama, Aşıklı’dan daha eski olabilecek bir yerleşme olasılığını gösteren sonuçlar vermişti. Bu yıl bu sonuçları test etmek amacıyla aynı yerde bu kez elle yapılan burgulama da aynı sonuçları verdi.
Aşıklı’nın şu an kazılmakta olan en eski tabakasının tarihlerinden yaklaşık 2000 yıl kadar daha eskiye giden bu arkeolojik dolgunun erken bir yerleşmeye ait olup olmadığını 2012 yılında yapacağımız bir test-açması ile anlamaya çalışacağız. Alınan ilk sonuçları doğrulayacak bulgulara ulaşma durumunda, Orta Anadolu genelinde bir-iki örnek dışında bilinmeyen Epipaleolitik topluluklar ile ilgili ilk bilgilere, Orta Anadolu Bölgesi’nin özgün neolitikleşme süreci ile ilgili sağlam verilere ulaşabileceğimizi umuyoruz.
Höyükteki kazı çalışmalarından alınan sonuçlar ise en az bu en eski yerleşme olasılığı kadar heyecen vericiydi:
Örneğin,
- MÖ 8.bin yıl yerleşmesinde Anadolu’daki ilk tarıma alınmış bezelye tanelerini bulduk.
- Biri MÖ 8. bin yıl, diğeri ise MÖ 9. bin yıl tabakalarında, 1970’lerde soyunun tükendiğini bildiğimiz Anadolu parsına (Panthera pardus) ait kemikler bulduk.
Aşıklı’da şu an kazmakta olduğumuz en erken tabaka, 2011 yılında alınan radyoaktif tarihleme sonuçlarına göre, MÖ 9.bin yıla tarihlendi. Örnek sayısının çoğaltılması, tarihlerin sınanması ve kesinleştirilmesi için 2011 yılında yanmış odun parçalarının yanısıra, kemik ve karbonlaşmış tahıl tanelerinden de örnekler aldık. Bu tarihler, Aşıklı için olduğu kadar, Orta Anadolu’daki avcı-toplayıcı ve göçer yaşam biçiminden yerleşik ve üretimci yaşam biçimine geçiş sürecinin ayrıntılarıyla anlaşılması için çok önemli.
MÖ 9.bin yıla tarihlenen ve toprağa yarı gömük oval planlı kerpiç binaların yanında, köşeleri yuvarlatılmış dörtgen planlı bir başka bina kazdık. Bina, duvar yapım tekniği ve üç kez yenilenmiş tabanının yapısı ve dokusu açısından diğer oval planlılardan farklılık gösteriyordu.
Mekanın yarısı yüksekliği 10.0 m yi aşan büyük açma kesitinin altında kaldığı için diğer yarısından elde edilen verilerle bina işlevini anlamak için bol miktarda taban, mikromorfoloji vb. örnekleri aldık. Ne var ki bir bulgu, Aşıklı’da daha önce hiç bulunmamış sürpriz bir bulguydu: caprolit (fosilleşmiş dışkı). 14-15 parçalık bir grup halinde taban üzerinde ortaya çıkarılan caprolitlerin insan/insanlara mı, hayvanlara mı ait olduğunu şu an için bilemiyoruz, örnekler uzmanları tarafından araştırılacak. Her iki durumda da, caprolitlerin sağlayacağı bilgiler çok önemli olacak.
Caprolitlerin çıktığı bina ile aynı tabakadaki oval yapılardan birinde ise, taban altına açılan iki ayrı çukur içine gömülmüş iki Aşıklılı bulduk. Bireyler, olasılıkla buraya yerleşmek üzere gelen ilk topluluğun bir kaç nesil sonrasının üyeleri. Biri 12-13 yaşlarında bir kız, diğeri ise olasılıkla yetişkin bir kadın. Biri binanın kuzey duvarına bitişik bir çukur içine, diğeri aynı aksda güney duvarına bitişik açılan bir çukura gömülmüş. Ana karnındaki pozisyonda gömülen 12/13 yaşlarındaki kızın yanında herhangi bir armağan bulunmazken, diğerinde bacağının altına bırakılmış bir kızıl geyik boynuzu bulundu. Boynuzun işlenmediği, ancak doğal haliyle uzun süre kullanıldığı üzerindeki kullanım izlerinden anlaşıldı.
2. Tabaka olarak bilinen, MÖ 8.bin yıla tarihlenen alanda da kazılara devam ettik. Toplam yedi yeni binada çalıştık. Her bir binanın kendi özellikleri dışında ortak olan özellikleri, taban üstü faaliyetler idi. Aşıklılılar arkalarında mekan içi faaliyetlere ilişkin oldukça az kanıt bırakırlar. Fakat bu yıl hemen her bina tabanında günlük faaliyetlere işaret eden taban üstü bulgular ortaya çıkarıldı.
Bunlar taban üstüne bırakılmış yaban sığırı ve yaban eşeği kürek kemiklerinden, yongalama artıklarına, öğütme taşlarından, çukurlara, sekilere kadar çeşitli bulgu ve buluntulardı.
En ilginçlerinden biri ise, et saklama çukurları olarak değerlendiren tabana açılmış, üstleri kerpiç bloklarla örtülmüş olanlarıydı. Geçmiş yıllardaki ‘boş’ mekanlar ile bu yılın ‘dolu’ mekanlarının kazmakta olduğumuz yapı evresi ile mi, bina grubu ile mi ilişkili olduğunu önümüzdeki yıllarda başka yapı evresi ya da bina grubunda yürüteceğimiz kazılarla netliğe kavuşturacağız.
2011 yılı kazı çalışmalarının yanısıra yürüttüğümüz Aşıklı El Sanatları Atölyesi, Aşıklı Çocuk Arkeoloji Eğitimi Atölyesi, Etnoarkeoloji Çalışmaları ile ilgili görsellere Facebook sayfasından ulaşabilirsiniz.
Projesi ve ödeneği tamamlanmış, inşası başlamış olan Koruyucu Çatı Yapısı Projesi’nin 2010 yılı kış aylarında talihsiz bir şekilde bürokratik nedenlerle aksaması, Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Aksaray İl Özel İdaresi ve Konya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün anlayış ve destekleriyle çözümlenmiştir. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız olağanüstü bilimsel sonuçlar ve bu son sevindirici gelişme ile 2012 yılı kazı sezonunun hazırlıklarına başlamak üzere, İstanbul’a dönüyoruz.
İlgi ve destekleriniz için çok teşekkür ederiz...
Aşıklı Kazı Ekibi
15 Eylül 2011
0 notes
Photo

1989 yılından bu yana Aşıklı Höyük'te günümüzden 10.000 yıl önce Orta Anadolu'da yaşamış "ilk yerleşik toplulukları" araştırıyoruz. Volkanik Kapadokya'da yaşayan "avcı toplayıcı göçer" topluluklar neden yerleşik yaşama geçmişlerdi? Bu yeni yaşam biçimine nasıl uyum sağlamışlardı? Aşıklılılar koyun ve keçi nasıl bir süreçte evcilleştirmişlerdi? Bu insanlar tarım yapmayı Aşıklı'da mı öğrenmişlerdi? Ya da tarım bilgisi bu topluluğa bir başka bölgede yaşayan topluluk tarafından mı öğretilmişti? 1000 yıldan daha uzun bir süre Aşıklı'da barışcıl ve eşitlikçi yaşayan bu topluluğu bir arada tutan etkenler nelerdi? Yerleşmede nasıl bir sosyal organizasyon vardı? Gündelik yaşam, topluluk içi rol ve görev dağılımları nasıldı?
Biz arkeologlar 23 yıldır dünyanın dört bir yanından gelen uzmanlarla birlikte bu soruların cevaplarının izini sürüyoruz.
Her yıl 2.5, 3 ay arazide zor koşullarda çalışıyoruz, gerçi koşullar geçmişe oranla her yıl bi nebze daha iyileşiyor. Aşıklı'nın 10.000 yıl önce yaşamış insanlarının hikayeleri kadar geçmişi okumaya çalışan bizlerin hikayelerini de sizlerle paylaşmak istedik. Kazı güncesi başlığı ile haftada iki kez güncelleyeceğimiz bölümden bizlerin hikayelerini takip edebilirsiniz. http://kaziguncesi.tumblr.com/
1 note
·
View note