Text
Temizlik işçisi kadınlarla söyleşi - Evrim Gürenin
”İğrenç, iğrenç… Çok kötü. Hem orda yapıyorsun hem orda yapıyorsun. Hayat bu mu yani? Farkında bile değilsin ki yaşadığının. İş yerinde zaten yapıyorsun bir de eve gelip aynı işe devam. Robot gibi. Öyle…” Sevgi’ye mesai bittikten sonra evde de temizlik/ yemek yapmaya devam etmenin nasıl hissettirdiğini sorduğumda bu cümleleri söyledi. Dışardan bakıldığında girişi, çıkışı, sınırları belli küçük bir mahalle Gazi Mahallesi. Tv kanallarının ana haber bültenlerine sık sık çıkan bilindik bir mahalle. Şimdi biraz bilmediklerimizden konuşalım istedim. Gün ayar aymaz tıklım tıklım otobüsleri dolduran Taksim’e, Sultanahmet’e, Mecidiyeköy’e, Beyazıt’a otellere, zengin muhitlere temizliğe, çocuk/yaşlı bakımına giden yüzlerce kadından... devamı
2 notes
·
View notes
Text
Biraz da HPV’den Konuşalım mı?
Sare Davutoğlu, geçen sene Mart ayında düzenlenen “Rahim Ağzı Kanserine Dur Diyelim” başlıklı sempozyumun onursal başkanı olarak yaptığı açılış konuşmasında, rahim ağzı kanserinin tüm yaş gruplarını kapsayacak şekilde, kadınlarda en sık rastlanan ilk 10 kanser türü arasında olduğunu söyler. Davutoğlu özellikle 25-49 yaş grubunda yer alan kadınlar açısından konunun önemine vurgu yapar:
Bu çağda çocukları küçük ve aile için son derece önemli bir konuma sahip olan annenin sağlığını koruma noktasında rahim ağzı kanserine engel olabilirsek, her bir yakaladığımız rahim ağzı kanserinin, hem aile hem çevresiyle çok önemli bir toplum kesiminin sağlığını etkileyebileceğini söyleyebiliriz.
Davutoğlu konuşmasına HPV üzerinden şöyle devam eder:
Cinsel ilişki kurmamış kızlarımızda da tespit edebiliyoruz. Fakat esas olarak hanımlar bu virüsü eşlerinden alıyorlar. Bu nedenle erkeklerimize de önemli bir mesaj olarak hem kendilerinin, hem eşlerinin, hem de ailelerinin sağlığını koruma noktasında kendilerine çok büyük bir sorumluluk düştüğünü, hem tek eşlilik hem aile içi, birliktelik yaşamamak noktasında, taşımaları gereken sorumluluğu sizler kanalıyla iletmek istiyorum.
Sare Davutoğlu, konuşmasında daha çok eşleri tarafından riske atılan “evli kadınlardan” ve biraz da cinsel ilişki kurmadığı halde risk altında olan “kızlardan” bahseder ve onları muhattap alır. Peki bu konuşma hangi kadınları “es geçer?” Tabi ki, “evli olmayıp cinsel yönden aktif olan” kadınları!
Kadın bedeni ve cinselliğinin her geçen gün daha da çok sadece evlilik, annelik ve aile kurumları üzerinden tanımlanmaya, sınırlandırılmaya ve kontrol edilmeye çalışıldığı bir toplumsal ve politik ortamda, bu kategoride yer alan kadınların cinsel sağlığı “es geçilebilir,” görünmez ve konuşulamaz oldu. Bu toplumsal ve politik ortama inat, “evli olmayıp cinsel yönden aktif olan” kadınları da kapsayacak şekilde kadın cinsel sağlığı konusu olarak, çok sık görülen ve bazı tipleri rahim ağzı kanserine yol açan HPV’den konuşalım mı?...devamı
2 notes
·
View notes
Text
Zamanın Çok Ötesinde Bir Kadın: Hypatia
Hypatia öldürülmeseydi ve İskenderiye okulu kapanmasaydı insanlık bugünkü uygarlık düzeyine yüzlerce yıl önce kavuşur muydu?
İskenderiye, Makedon kralı Büyük İskender tarafından M.Ö. 332 yılında kurulan Yunanlıların, Mısırlıların, Yahudilerin huzur içinde yaşadıkları çağın bilim merkezi. Oysa bu güzel şehir, 5. yüzyılda Hristiyanlığın yaygınlaşması sırasında inanç savaşlarının merkezi olarak kazınacaktı hafızalara…devamı
3 notes
·
View notes
Text
Hayatın tozunu alan kadınların filmi: Toz Bezi

35. İstanbul Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde gösterilen, Ahu Öztürk’ün yönettiği ‘Toz Bezi’ adlı filmi, iki gündelikçi kadının hikâyesine odaklanarak kiri pası bitmeyen İstanbul’a bakıyor. Kendilerine yeni çıkış yolları arayan karakterlerinin küçük dünyalarını, yoksulluğun ve kadınlığın arada kalmış hallerini mercek altına alan filmde, Nazan Kesal ve Asiye Dinçsoy’un etkileyici oyunculuklarıyla dikkat çekiyor. ‘Toz Bezi’, festival kapsamında, cinsiyet eşitliğini geliştirmek için bir kadın yönetmene verilecek Audentia (Cesaret) ödülünün adayları arasında... devamı
2 notes
·
View notes
Text
Yarı Zamanlı Çalışma Yasası: Esneklik Kadınlara Ne Getirecek?

2012 yılından bu yana doğum yapan kadınlar için esnek ve yarı zamanlı çalışma, torba yasalarla gündemimizde. Son olarak Ocak 2016’da, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri içerisine derç edilmiş memur ve işçi haklarına ilişkin maddeler de kabul edildi. Bu maddeler içerisinde, ana akım medyada çoğunlukla “müjdeli haber” olarak lanse edilen kadınlar için esnek ve yarı zamanlı çalışmaya ilişkin düzenleme de var. ...devamı
0 notes
Text
Katillerin katilleri öldürmesinden adalet çıkar mı? / Sevda Karaca
Özgecan Aslan’ın katili Suphi Altındöken’in Türkiye’nin en yüksek güvenlikli cezaevlerinden birinde kimi mafyatik bağlantıların da ortalığa saçıldığı bir şekilde öldürülmesi günlerdir gündemimizde. Altındöken nasıl öldürüldü, babasına ölümü nasıl seyrettirildi, Altındöken’i öldüren nasıl bir adamdı, o silah cezaevine nasıl girdi ayrıntılarının manşetleri süslediği bir “aksiyon filmi” izliyor gibiyiz.
Bu gündemde “adaletin tecellisi” ise kimi zaman gizli, kimi zaman ise açık bir mesaj olarak önümüze çıkarılıyor. Bizzat Başbakan Davutoğlu’nun Özgecan davasında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezasına “3 kız babası olarak ve bütün Türkiye’deki kızların manevi babası olarak yüreğim soğumadı” dediği bir olayda, “3 kızı vardı, hazmedemedi” diye atılan başlıklarla, katilin tesis ettiği adaletle yüreğimizin soğuması salık veriliyor... devamı
0 notes
Text
1915: Anadolu’da Ermeni kadın olmak

Van Gölünün ortasında bir adadaki kilisenin canlı gibi duran üzüm salkımlarıyla süslenmiş taş işçiliği herkesi etkileyecektir. Bu narin yapının yapıcıları artık bu coğrafyada değiller. Kültürlerinin izleri kazınarak topraklardan söküldü ve atıldı. Bu coğrafyanın Türkleştirilmesi o dönemin biricik hedeflerinden birisiydi.
Bundan nasibini 1915 süreciyle önce Ermeniler, 1924 mübadelesiyle başlayan süreçte de Rumlar almıştı. Anadolu kuraklaştı ve tekleştirildi.
Birinci Dünya savaşı ile birlikte Türk olmayan unsurların ekonomik-sosyal hayattaki egemenliğini azaltmaya yönelik uygulamalar... devamı
0 notes
Text
Bir “Evlenmeden Olmaz” ve “Kürtaja Hayır” Hikayesi: Hayat Mucizelere Gebe
6 Aralık akşamı Kanal D’de yeni bir dizi başladı, ismi Hayat Mucizelere Gebe. Dizinin televizyonda dönen ilk tanıtımında başrol oyuncularından Hande Ataizi ve Işıl Yücesoy’u “bu devirde kızların adının çıkması çok kolay” diye konuşurken görünce merak edip izledim ilk bölümü... devamı
1 note
·
View note
Text
Kampüs Cadıları’ndan erkek şiddetine karşı özsavunma eğitimleri

Erkek şiddetine karşı öz savunma eğitimleri yapan Kampüs Cadıları, üniversiteli kadınları dayanışma ağını büyütmeye, özsavunma için eğitimlere katılmaya çağırıyor... devamı
1 note
·
View note
Text
Cinayetin adını koymak neden önemli / Ceren Sözeri
Hangi cinayetin diye soracaksınız doğal olarak, haklısınız, cinayetler artık günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Bahsetmek istediğim konjonktüre, sürece veya ateşkese bağlı olmadan her gün birkaç kadını hedef alan cinayetler yani kadın cinayetleri. Bu ayın başında Özgecan Aslan davasında sanıklara herhangi bir indirim uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi yürekleri bir miktar soğutsa da her davadan benzer sonuç alınmıyor, “tutkuyla seven”, duruşmada kravat takan sanıkların iyi halleri yargıçların kalbini yumuşatıyor, üstelik medya da her davaya aynı ilgiyi göstermiyor... devamı
0 notes
Text
Özgecan yasası derde deva mı? / Sevda Karaca
“Özgecan Yasası çıksın!” başlıklı kampanyaya imza verenlerin sayısı 1 milyonu geçti. Kampanya, “kadına karşı işlenmiş suçlarda ceza ve tahrik indiriminin kalkmasını, bu suçların en ağır ceza ile cezalandırılmasını” talep ediyor. Türkiye’de en çok imza alan kampanya olduğu için change.org Türkiye ekibi tarafından desteklendi ve farklı kadın örgütleri tarafından sahipleniliyor. İlginç mi dersiniz, manidar mı dersiniz bilmem ama, kampanyanın talepleri ve ismi “kadın erkek eşitliği yoktur, adalet vardır”cı Kadın ve Demokrasi Derneği KADEM tarafından da, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından da sık sık zikrediliyor. Hafta sonu gerçekleşen AKP Kadın Kolları 4. Olağan Kongresi’nde Başbakan Davutoğlu da Özgecan Arslan davasında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına ilişkin “3 kız babası olarak ve bütün Türkiye’deki kızların manevi babası olarak yüreğim soğumadı” dedi. Yürekleri ne soğutacaktı? İdam mı? Hadım mı? Yoksa linç mi?... devamı
0 notes
Text
Bir İnsan Olarak Anne
Çocuğu olan kadına anne denmektedir ve anne olmak biyolojik bir şeydir. Evet. Ama nedense bu annenin önüne ya sürekli bir sıfat ekleniyor ya da kavramın içi boşaltılarak soyutlaştırılıyor. Fedakar ana, cefakar ana, çilekeş ana, becerikli anne, güzel anne, iş bilir anne, kutsal annelik…. Ana, anne ve annelik meteor yağmuruna reklamlarda, edebiyatta ve medyada öyle çok rastlıyoruz ki, kimse “hop nooluyoruz ya” demiyor... devamı
0 notes
Text
Şiddet, Taciz, Tecavüz Çetelesi
Kadınlar hemen her gün cinsel şiddete, tacize ya da tecavüze uğruyor, yaygın medya da bu taciz, tecavüz, şiddet haberlerini sıradan vakalar olarak sayfalarına taşıyor... devamı
0 notes
Text
11. Kadın Kadına Öykü Yarışması: “Dert Bende Derman Bende”
Kaos GL’nin 11. Kadın Kadına Öykü Yarışması’na başvurular başladı. Bu senenin teması Zeliş Deniz’in anısına, “Dert Bende Derman Bende”... devamı
0 notes
Text
DYING TO DIVORCE

A brand new documentary about the women fighting and dying for the right to divorce in Turkey. http://dyingtodivorce.com/
Türkiye'de boşanma hakkı için ölen ve mücadele eden kadınlar hakkında yeni bir belgeselin fragmanı https://vimeo.com/143519046
2 notes
·
View notes
Link
Kurulduğu günden bu yana Müslüman kadınların kendini ifade edeceği bir platform haline gelen ve birçok yazısıyla da İslami camiadan, özellikle de erkeklerden gelen yoğun eleştirilere maruz kalan Reçel Blog, birinci yılını doldurdu. Bu bir yılda çok sayıda Müslüman kadın, yazdığı yazılarla yer aldı Reçel’de ve sesini duyurma imkânı buldu. Blog yazarlarının katılımıyla iki toplantı düzenlendi ve fikir alışverişinde bulunuldu. Öte yandan, erkekler tarafından da bloga karşı “Turşu” adında bir blog da açıldı... devamı
6 notes
·
View notes