bazilarizahitder - Tumblr blog

[bazilarizahitder]

Ne yağmur bu caddelere lacivert, ne de kar çatılara beyaz. Çünkü bu şehre en çok ikimiz yakışacağız.

[bazilarizahitder]

Acılara Davetiye

Duygular birçok kez tarif edilemez, birçok kez kaçmayı denersin ve sanırım birçok kez terkedilirsin ve bu birçok acı manasına gelir. Birçok kez dünya anlamsızdır buda birçok soruna davetiye çıkartır. Birçok kez hastaneye gitme ihtiyacı hisseder ama birçoğunda evinde sessizce ölümü beklersin ve tabi birçok kez duyduğun ölüm korkusu da çabasıdır. Yolda yürüyemezsin birçok kez, çünkü tuzaklarla dolu yolda birçok kere engellerle karşılaşır ve büyük olasılıkla birçok kez düştüğün yerden kendin kalkarsın ki bu sana uzanmayan birçok yardım eli demektir. Birçok kez pes edersin ama birçok kez de direnmenin ekmek ve su gibi birçok şeye duyduğun ihtiyaç gibi olduğunun farkına varırsın. Sırtından vurulursun, ağlarsın birçok kez ve bu birçok damla göz yaşına tekabül eder. Artık anlarsın ki seni öldürmeyen birçok acı artık daha da kuvvetlendirmiştir ruhunu ve bir çok yerinde yara bere olan olmuş aciz bedenini..

[bazilarizahitder]

Bugüne dair birkaç cümle söylemek geldi içimden. Günün anlam ve önemine binaen birkaç satır.. Sakarya'nın da içinde bulunduğu 40 küsür ilde sabah namazı etkinliği düzenlenip Yakup Köse ve Muhammed Mursi'nin özgürlüklerine kavuşmaları adına dualar edildi, basın açıklamaları yapıldı, sloganlar atıldı. Tüm Türkiye tek yürektik adeta. Ama bugünü özel kılan başka bir olay daha vardı. Dualarımızda unuttuğumuz mazlumlar ve Müslümanlarda vardı elbet. 2011 senesi 28 Aralık'ta 21.37 - 22.24 saatleri arasında yaşamış olduğumuz "yanlışlıkla" diye tabir ettikleri elim bir kaza hatta toplu cinayet gerçekleşti. Uludere yada Roboski. Adına her ne derseniz. 34 tane "bizim" vatandaşımız ve çoğunluğu daha reşit olmamış 34 masum can. Bizler tam 3 sene önce bu saatlerde TSK'nın sınırda PKK'nın kullandığı yoldan kaçakçılık yaptığı idda edilen kişilerin militan/terörist "zannedilip" operasyon düzenleyen TC hükümetinin vahşetine tanık olduk. Daha sonrasında PKK'lı değilde katırlarla kaçakçılık yapan masum sivillerin olduğu anlaşılınca "yanlışlıkla" "istemeyerek" olduğu açıklaması yapıldı. 28 aralık 2011 tarihinde türkiye cumhuriyeti başbakanlığının aymazlığı, türk silahları kuvvetlerinin beceriksizliği, medyanın kepazeliği ve hepsinin toptan evrensel insan haklarını unuttuklarını çok net gösteren kürtçe'de roboski türkçede ortaca köyünde gerçekleşen katliamın adıydı bu. Ne mi oldu dersiniz? Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı 7 Ocak 2013 tarihli gerekçeli kararında, "gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası aç��lmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığı" denilerek takipsizlik kararı verildi. Yani bizim anlayacağımız dilde dava düşmüş oldu. Ne bir özür nede bir açıklama! Ve sonrasında ne oldu biliyor musunuz? 21 Ağustos 2012'de içinde 20 askerin askerin olduğu minübüs Roboski'de bir kaza sonucunda devrildi ve 12 asker hayatını kaybetti. İşin ilginç yanıda üstüne bomba atılan bu halk 34 canına karşılık 20 askerin hayatlarını kurtarmak için var gücüyle çalışıp onları hastaneye yetiştirdi. Bunun üzerine bir Roboskili vatandaş "Devlet değil; sadece Roboski halkı, katliama uğrayan Roboski halkı askerleri hastaneye taşıdı. Bunu da bilsinler" dedi. Bizim Müslüman kimliğimizde zalimin karşısında olmak vardı fakat o çok sevdiğiniz politikacılarınız, siyasileriniz gözlerimizi boyamıştı yani değil 34 kişi 34bin kişide katledilmiş olsa ki Dersimde zamanında neler olduğunu hepimiz biliyoruz yine üstü bir şekilde örtülecek, ölenler öldüğü ile kalacaktı. Hepsinin hesabını Allah soracak hesap günü yakındır. Bugün Türkistan'da, Kürdistan'da, Ortadoğu ve dünyanın çeşitli bölgelerinde gerek devlet gerekse şer odaklı kişilerce zulüm görenler bilsinler ki;  "O zulmedenler, sözü, kendilerine söylenen şekilden başka bir şekle sokmuşlar, değiştirmişlerdi. Biz de zulmedenlere, kötülükte bulunduklarından dolayı gökten bir azap indirivermiştik."  Bakara - 59

- Mehmet Zahit Bal

[bazilarizahitder]

Bi ara şunlara da bakıverirsiniz.

instagram.com/mzahitbal twitter.com/mzahitbal

[bazilarizahitder]

Nefes alsam yeter.

[bazilarizahitder]

Devamı Olmayan Şiyir

İnsanları pek sevmediğim doğrudur. Heleki alengirli şeyler yazıp aklımın bir köşesini soru isaretleri ile dolduran adama rahmetle sövebilirim. Sevmiyorm arkadaş zorla mı? Ölen kuşlarına hala yem verip sularını eksik etmeyen insanlar varya! Dilencilerin eline döviz sıkıştıran godomanlar yokmu hele! Neyse ağzımın ayarını ingiliz anahtarı ile bozmayacağım bu gece. Ardından herşeye Fıransız kaldığım doğrudur. Nefret etme sebeplerimi birbir anlatırdım ama şimdi bendende nefret edersiniz siz. Bi ağaçtan güneşin batışını hiç izlemediğim doğrudur. Fazla doğrum yok olanlarda yanlışların gazabına uğradı. İşte yanlış yapmayan adamlarıda hiç sevmiyorum. Doğum oranlarıda artmış ne acı? Ne acı doğan bebekler güneşin batışını görmeden karanlığa gömülüyorlar! Ne acı.. Doğrudur, ben sevdiğim kadınlara hiç şiir okumadım. Anam babam yoluna kurban keşke bende okuma bilmeseydim. İnsanlardan bahsetme bana sinirlerim atıyor. Ölsün istiyorum bütün insanlar biraz kafa dinleseydim. Akbilim olmadan bineyim şu otobüslere artık, sıra beklemekten usandım hastanelerden. Gaz desen bini bir para, ekmek desen kuyrukta elimde karnelerle bekledim günlerce. Duraklarda otobüsün gelmesinden de sıkılmadım değil hani. Ama varya birşey soyleyeyim mi? ben varya en çok insanlardan nefret ettim.. M.ZahitBAL

[bazilarizahitder]

Yağmurlu havada şemsiyesiz yürümek, romantizme değil romatizmaya sebep olur.

[bazilarizahitder]

Affetmeli Şiyir

Avcı yine savurmuştu namlusunu Kızmıştı bu sefer gökyüzüne Gözünü kan bürümüştü birazcıkta Atı alan Üsküdarı geçmişti ama Kuşlar daha bir yürekli bu akşam.

Kol kolaydı artık avcıyla kuşlar Ölüm yoktu ucunda merminin Kanatlarının arasına almıştı avcıyı Mahçubiyet, yüzünden akan siyahlar Elinin tersini çalmıştı surata Silmeye yeltenmek veyahut biraz utangaçlık...

Kovanlarını teslim etmişti avcı Dizlerinin üstüne çökmüş bir şekilde Belkide hayatında hiç bu kadar aşağılanmamıştı Belkide kızıl, belki biraz salya sümük Af dilemek kolay olmamıştı Bir kaç yaprak yüklü sonbahar Biraz hüzün, biraz melankolik mısralar.

Affetmişti kuşlar avcıya kızgınlıkla Merhamet sadece annelerde var sanırdım Belkide bahşetmişti Yaradan Sen gökyüzünden git! Ben karadan Ayrılsındı yollarımız, bitsindi acı İşte o sahneyi sizde görmeliydiniz. M.ZahitBAL

[bazilarizahitder]

Tek Celselik Satırlar

Radikal kararlar almam gerekiyordu artık. Soğuklarda günden güne etkisini arttırıyordu. Meteoloroji uzmanları önümüzdeki günlerde sıcakların düşeceğini ve artık yağmur, kar ve tipi gibi bir takım belli başlı doğa olaylarına yakalanacağımızdan bahsedip saçmalıyorlardı. Neyseki ellerim ceplerimde, sadece kendine ihtiyaç duyulan şu kara düzende herhangi bir yol arkadaşının olmaması hissi, günlerinin çetin geçeceği gerçeği seni rotandan saptıracak veyahut caydıracak duruma getirmesinden korkmuyorum diyebilirim. Sen yoksan herşey noksan değildi. Ben yoksam mücerret ruhum yerle yeksan. Kalu belada verilmiş bir söz. Bu ahdi bozamıyorum işte Allah kahretmesin ki evet diyip öylece başlamıştık hayata. Bazı kararlar aldığımdan filan bahsettim. Bu kararların netlik taşıması manasında uzunca bir müddet telkin ve teskinlerde bulundum. Düşündüm taşındım tatlı tatlı kaşındım. Asıl manayı kaybettiğimin farkına belki geç varmış olabilirim ama bu hiç birşeyi değiştirmez. Giden zamandan oldu oda ziyan olsa farketmez. Çizgiler çizilmiş satırlar düzülmüş. İnceleme şansım oldu göz gezdirdim sayfaları. Belkide ne zamandır kendimle baş başa kalıp vicdan muhasebesi yapmadığımdan kaynaklanıyordur. Kalbim hop yerinden fırlayacakmış gibi oldu zannettim, meğer hepsi tatavadan şeylermiş. Ne yalan söyleyeyim aha şu içimdeki öküz kalkıp gitmiş. Tahminlerim kurban bayramında murdar olduğu görüşünde. Kafka yeni bir seriye başlasa ilk başta beni anlatırdı herhalde. Değişim serisinin ilk cildinde adım geçmezdi ama mahlasımı kullandırırdım ona. İlk başlarda pozitivistler gibi yaklaştım olaya. Daha bir realist davranayım dedim. Ama baktım olmuyor. Ruhtur, cindir, peridir. İçimde zaptedemediğim düşünceler ordan oraya savruluyor bir türlü mani olamıyorum. Sonra peşi sıra okuma zahmetine katlandım. Okurken korktum ama okuduktan sonra rahatladım. Bu kadar kolay olacağından bahsetselerde aylar öncesinden kalkışırdım buna. Sonra tek celsede gerçekleşti herşey. Kararsızlık ise diz boyu. Yani boyumu aşan şeylere kalkışmam haddimden fazla cüretkar davranmam kendimi ucurumların kenarında fırtınalı kara bulutların olduğu bir günde, kayalıklara sertçe çarpan oldukça tuzlu olan suyun gür sesini duyar gibi olduğumu filan hayal ettim. Parmak uçlarım gitmedi gibi hissettim ama saliseler içinde bitti bu iş. Yahudi zulmünden kaçan piyanistin, piyona değilde daktilo üzerinde seyahate çıkması ile eş zamanlı. Akabinde boşluğu doldurmak adına heybetli vücudum semaya yönelmekte geçikmedi. Dibini görmeği yeğlemediğim kuyularda şimdi cirit atıyordum. Zor bela çıkmıştım, birazda balçığa bulanmıştım ama olsun. Anlık mutluluklar mutluluk getirmez demişti mutsuz bir hocam. Anlıkta olsa mutluluktu işte, sırtını dönecek değilsin ya. Radikal filan dedim ya şimdi olaya itikattan filan dem vurmayalım, hani yanlış anlaşılmaya müsait konulara girmemeye özen gösteriyorum sonra başıma iş filan alırım alim Allah. Birde silüetler vardı belli belirsiz, birazcıkda flu. Gömülmeye ihtiyacı olduğunu anlamıştım. Tarihin en derin sayfalarına gömmek bilakis toprağa gömmekten daha basit. Listenin baştan sona kontrol edildikten sonra yapılması en hoş şeyin; camı gecenin bi yarısı açıp cemrenin bu sefer odanın ortasına düşmesini sağlamak. Yüzünün felç geçirme olasılığı bi hayli yüksek olsada, seni şimdilik kendine getirecek şey odur. İşte kışıda ortaladık. Güzde bitti. Yaz desen onada pek birşey kalmadı şunun şurasında. Baharların çiçek filan açmasını beklersek işimiz var. Her bahar bir çiçekle başlar filan diye şaşalı sonlara ihtiyaç yok zaten. Veda filan edeceğimi sanıyorsanızda yanılıyorsunuz. Yek çırpıda gerçekleşti. Işık görünüyor, hala umut var, pes etmemeli ve direnmeli. Hâlâ dimdik ayakta olaraktan..

M.ZahitBAL

[bazilarizahitder]

Benim mi kışa hazırlık yapmam gerekiyor, Yoksa kışın mı bana? Sonbahar mı bu? Hayır sonbahar bir mevsim değil azizim! Sayfalarca ve fütursuzca dökülen satırlar, Bunca ahenkli bir renk temaşası ancak tevekkülü hak ediyordur. Gecelerin uzayacak olması Kafanızı yastıkta düşünerek geçirme oranını bir hayli arttıracaktır. İsviçreli bilim adamlarının ilim seviyesi Ta kaf dağından fezalara Ancak ve ancak ayak altına aldıkları cehaletleri ile ulaşabilirler. Hayır mübalağa etmiyorum! Ben kurum kaplı Bazı geceleri karbonmonoksit ziyafeti ile süslenmiş Külleri bugünde kim atsın tartışmalarıyla bezenmiş Odaları portakal ve mandalina kokulu Pazar akşamları leğende banyo sefası yapılan Güğümde her daim çay yapmaya pek müsait sıcak su Ve harçlık istediğin zaman Tv karşında çizgili pijaması ile oturan evin reisinin Getir pantolonumu komutu ile heyecan dolu O pespembe hayal dünyasında yaşanılan Sevgi dolu evleri özledim. İşte özlem böyle birşeydi bizde azizim. Sonbaharlar papatya satırlarla geçmedi belki Ama satırlara konu olacak bir çocukluk geçirdik. Belki de o yüzdendir. Belki de öyle olmak zorundadır. Keşke dememek adına, belkilerim vardır azizim.. M.ZahitBAL (Sakarya Universitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakultesi)

[bazilarizahitder]

Emperyalizm karşıtı olup kendini devrimci diye niteleyen bağzı marjinal mahluklar ABD'nin ortadoğuya yapmış olduğu müdahaleye alkış tutarak, yaşamış olduğu kavram kargaşasından dolayı bende onlara alkış tutuyorum. Bu kafa bonzai içende bile yoktur eminim.

[bazilarizahitder]

"Duygusal ama duygular bir yana."

[bazilarizahitder]

Amfetamin Etkisi

Evet, şimdi hatırladım seni! O tilki bakışları, o sinsi gülüşleri unutmak ne mümkün. Bide ahkâm kesiyor şu densize de bakın. Müslümanlıkta üstüne yok. Anlattığı şeyleri pür dikkat dinliyorum. Pek elle tutulur mevzular değil. Zaten etrafta oldukça flu. Dışarda yine yağmur var galiba. Lafların arasından cımbızla söz arıyorum. Her şey iyi güzelde gecenin sonunda yaptığın büyük ayıba ne demeli? Göz ve ten rengin, adımlarının uzun oluşu ve elinde hiç bırakmadığın evrak çantasından zifiri karanlıkta bile kim olduğunu anlamamak pek zor değil. Aklında hangi fikirle bu işe kalkıştın bilmiyorum ama ulaşabilsem sanırım katil olup boğazına sarılır kızaran gözlerini ve bronşlarının oksijen ile temassızlığını dakikalarca izleyebilirdim. Bu sevdiğinin elinden kayıp gitmesi ile eş değer sanırım. O adımını attı sokağa girince sen tedirgin bir şekilde etrafını süzerek bi adım atmıştın. Peşinde olduğun aşikâr bir gerçek. İşte o an elim gırtlağında olması adına birçok şeyimi feda edebilirdim. Karanlıktı ve sen siyahin peşinde idin. Uymuyordu! Davul bile dengi dengine. Siyah incinin sert yüzünü görmek seni şaşırtmadı değil. Beklemiyordun ama sen bunu hakediyordun. Bilinçaltım şuan bununla meşgul. Ve yakın zamanda iki elim soluk borundadır bilesin. -M.ZahitBAL

[bazilarizahitder]

yarayla alay eder yaralanmamış olan  bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederden  sen ondan çok daha parlaksın çünki  sen tüm göklerin en güzel yıldızlarının ilki!  sen sen aydınlatırsın geceyi…

[bazilarizahitder]

Herşeyi bırakıp kuşları seyredelim..

[bazilarizahitder]

şimdi çatlamak isteyen kardeşler bi çatlasin, cidden. öyle bakın tevil ederek, nasıl yapsam da kendi içimde tutamadığım, dizginleyemediğim gizli faşizmi belli etmeden, aksi birşeyler söylesem diye uğraşmadan ama. yiğitçe, dürüstçe kus. kendi milliyetçiliğini üzerimize yıkmadan, çünkü bunu...

[bazilarizahitder]

"Ya sen geri geleceksin ya ben ileri gidicem!"