bengalibadeliyim

[bengalibadeliyim]

Quel che deve accadere, accadrà

[bengalibadeliyim]

Aile evine geldim, kısa bir mola biraz huzur, aile ile ilgilenmek, temiz hava ve türk sanat müziği

[bengalibadeliyim]

Getirecek başka bir şeyim yok sana, Biliyorsun - O yüzden elimdekileri getirip duruyorum - Gecenin yıldızları getirip durması gibi

Tanıdık gözlerimize -

Belki aldırmamalıyız onlara -

Eğer gelmezlerse

Sonra - belki, bizi şaşırtırlar

Evin yolunu bulmamız için -

[bengalibadeliyim]

André Gide, from a journal entry featured in The Journals of Andre Gide, Vol. 2: 1914-1927

[bengalibadeliyim]

If I let myself fall, would you catch me?

[bengalibadeliyim]

I should have loved a thunderbird instead;

At least when spring comes they roar back again.

I think I made you up inside my head

Sylvia Plath, The Bell Jar

[bengalibadeliyim]

“Ben inerken en dibe ağır ağır

Sen ilk gördügüm günden bile güzelsin”

[bengalibadeliyim]

The Diaries of Franz Kafka, 1914-1923

[bengalibadeliyim]

15 June 1926 Letters to Véra by Vladimir Nabokov

[bengalibadeliyim]

Acil ajanda yazmam gerekiyor her şey birbirine girdi

[bengalibadeliyim]

June 15, 1924 Journals of Anais Nin 1923-1927 [volume 3]

[bengalibadeliyim]

‘Love is an organic thing. It rots and softens.’

Words by Clementine Von Radics

[bengalibadeliyim]

bir şey var aramızda hem siyah hem beyaz

bir şey var aramızda tüm dünya yanımızda

[bengalibadeliyim]

Non serve annaffiare i nostri fiori, basta non farli appassire

[bengalibadeliyim]